16 Şubat 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

16 Şubat 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e GAŞT GT ü 162/937 İYenî kanunlar hazırlanırken.. eli di Mavi kol retle rini hamil ko- runma teş- | kilâtının ve- ği talimata harfiyen — mu- tavaat edilir. Kadınlar, çocuk- lar ve sakatlar, önde - olarak sığınağa girmek hakkını haiz- dir. İkametgâhları terkten evel cere — kapakları, örtülür, işık , gâz ve : Araba ile sokakta iken layyare ta olursa bi ğ mevcud perdeler vesaire arruzu bulunduğu yere ka araba durdurulur, ve girilir. Atlar çözü memnu değilse tel veya direklerine, şayed memnu ise arabaya bağlanır. Umumi ve- sait te dururlar ki yolcular inip sığınaklara girebilsinler. Umumi sığınakların memurları | ) | tahriş eden ve gözyaşı akıtan kalabalıktan dolayı başka kim- seyi alamadıkları takdirde en yakın bir ev sığınağına mü- racaat edilir. Burada da yer bulunmazsa o halde en y bir evin methaline girilir. Fa- kat kapı ve pencereler önün- de durulmaz ve her halde so akta şuraya buraya da ko tulmaz. Caddelerin - tahliyesi 3-4 dakikada bitmelidir. Ne oluyor —merakı kapı ve Pencere açmak veya tğir yaralanmayı intaç — eder, em kendisi, hem de diğerleri tehlikeye girer. Açık arazide yere ile ölümü yatılır, Vötsa bir çukura girilir, bu | Süretle hava tazyikinden ve Parçalardan kurtulunur. Eğer kudan ve nadiren de çıkan | Tenkli dumandan zehirli gazın #veudiyeti anlaşılırsa ve eğer TMaske de yoksa, © zaman bir '.f'ldil veya elbise parçasi “Ümkünse iyice ıslatılarak ağ- * ve burna bastırılır ve an- k hafif ve derin > olmiyan fesler alınır. Ko tlesler Ahut imdat istemek için ba- h bak tehlikelidir. Eğer zehir- lme alâmeti hissedilmiyorsa ! o halde rüzgâra karşı b Ka yürüyerek gaz bulu- y;'idân çıkılır ve her halde en k, © sıhhiyeye müracaat edi- 4 “Sazı zehirli maddeler der- an, dEğil ancâk birkaç saat Ta tesirini gösterir.) SÜyare gittiklten sonra mm Ayyare gitti ) çanlarının den Ası henüz (tehlike yoktur) İsyek değildir. Sığınakların l : ua I, (Ancak â aadesi Ve " ihtiyat su alınır, aralık Alşyatlakları olup — olmadığı | tilir, Varsa tıkanır. &yj “dede çok dikkatlı ol q,ı_' Patlamamış bombalara Bv.|;ı Mamalı, fakat en yakın Mevküne haber vermeli, Nk.::_hlıknı var) diye işa- 'lıdış yerlere girmemeli ve M " geçmemeli, hasara » Çatlamış evlerin yakı- Ür ımdi, biçbir yer- gitmeli, hava tekrar başlıyabilir. Korunma teşkilâtı -tarafından bir işe memur edildiniz mi, asla itiraz etmeden ve fazla bilgiçlik iddiasına girişmeden hemen o işi yaptalı. Kendine ve etrafına gar- dım etmeli.. zira taarruzu herhangi Tayyare bombaları tarafın- dan ençok vukua - gelebilecek olan yaralanmalara karşı nasıl muamele öğrenmelidir. dımcılar ve olunacağını herkes Evlerdeki yar- ev âmiri ilk yar- dün uüsüllerini mutlaka b lidirler. Bundan başka 2 maddı esirlerine karşıne yapılacağını da her ferd öğ- | renmelidir. Zehirli muharebe maddele rinin tesirleri birbirinden çok farklıdır. Bunlar, farklarına göre birkaç grupa ayrılmış tır. En az zararlıları gözleri gazlar olup bunlara karşı hu- susi tedbirler almıya lüzum yoktur. Gazın gözlere yaptığı tahtiş tesirleri temiz ve açık havada zail olur. Mavi haç grupu: Evelkine nisbeten tehlikelidir. Gözlere, boğaz, burun ve nefes yolla: rına şiddetli tesirler yapar ve kusmaya sebeb olur. Buna karşı süt faydalıdır. Sodalı su ile gargara yapmak, kireç kay- mağı koklamak ve kalevi göz merhemleri kullanmak iyidir. Yeşil haç grupu: Ciğeri zehirler ve o dereceye kadar bozar ki, nefes tamamen ke- silir ve insan boğulur. Bu su- retle zehirlenmiş olanlar derin nefes almamalı ve kat'iyyen hareket etmemelidirler. Gaza maruz kalanlar, neles yolla- rına ıslak bezler tutmak süre- tile gaz bulutu içinden kur- tulmağa çalışmalıdırlar. Sanhaç grupu: En tehlikeli gazlar bu grupa dahil olanlar- dır. Zira bunlar yalnız ciğere değil, cilde 'de tesir yaparlar Elbise ve ayakkabılardan az- zamanda içeri girer, fakat te- sirlerini dethal göstermezler.. Birkaç saat sonra cilde yanık kabartılar şeklinde kabartılar yaparlar. Bu sebeble elbiseyi daima dikkatle aramalı ve üze- rinde şüpheli ıslak lekeler gö- tülürse derhal çıkarmalı ve o lekenin altına gelen cildi he- men tedavi etmeli. Bunun için suda halledilmiş kireç kay- mağı sübyosi kullanılır. Tedavi ö cildin üzerinden sarıhaç maddesi bir pamuk veya bez parçasile si- linir, sonra kireç kaymağı mahlülü sürülür, on beş da- kika kadar öylece bırakılır, ondan sonra bu madde de tekrar ve dikkatle silinir ve cild bir yağ maddesile ovulur. Sıcak ve sabunlu banyolar dâhi ayni işi görürler. e yapılır: Evvelâ Zehirlenmenin hangi mad- | deden ileri geldiğini anlamak | mühimdir. Bu anlaşılmadan doğru tedavi yapılamaz. Ze- hirli maddenin ne olduğu, ko- ANADOLU Pehlivaı;ılar Şu pehlivanlar olur şey de- ğil selâm: Koldan, paçadan yakalayıp bir hamlede meydana çıka- caklarına, merasimi mahsusa ile biribirine meydan okuyorlar. — İşte ermeydanı; gelsinl.. — Yooook, o bana meydan okuyamaz.. — Neden? —Çünkü o benden küçük; — Peki, ne olacak? — Meydanı ben okuyaca- ğım! — Haydi öyle ise, besme- le mi çekeceksin, lâhavle mi çekeceksin, yap ta meydanı da okul. Amma, dikkat et, fazla okumal. — Peki.. Eeeceey filân peh- livan,.. Ey mağrur civan! İşte meydanl.. Karşında bir aslan!... İster dev ol, ister güheylânl!.. Yağlı ise yağlan, serbestse ballan, çık karşıma!... Hani; Karagöz oyunu vardır ya, tıpkı onun gibi birşey: — Ey karagözüm! — Ne var ulan? — Ben bendeniz, ben ha- kisare, eli yüzü yünmüş, fasi- hullisan, musahabeti tatlı, — Hoşgeldin pancar ratlı.. Patl.. Küt.. Seni mi kasabın bilmem nesi seni!.. Ne söyliyeceksen doğrusunu söylesen e ulan!.. — Söyliyeceğim amma, bı- rakmıyorsun kil.. — Nasıl birakmıyorum be mübarek!.. Bir saat var ki ağ- zında birşeyler geveliyor, dışa- rıya çıkaramıyorsun.. — Söyle bazalım, söyle!... Söyliyeceğin varsa dinliyeceğin de var, gö- receğin de.... Evet, pehlivanların ağız mü- nakaşaları buna benzedi... İstanbul'da biribirine mey- dan okumuşlar.. Gazetecilere söylemişler, idarehançlere git- mişler vesaire., Alttarafı, bir şey yok.. (Maabadı İzmir nüs- halarında) diyerek bu defa da İzmir'e gelmişler. Ağızla güreş faslı, şimdi bizde baş- ladı. Berber olsalardı, (Tıraş) diyecektim, fakat pehlivan ol- dukları için “Güreş, diyorum. Tekirdağlı; — Hü hö höööööyt, diyor, var mı bana yan bakan! Dinarlı Mehmed de bir so- lukta Bursa'dan buraya geli- yor: — Haaaaaayt -diye atıyor- meydandayım.. Anlaşılıyor ki, bize de, şim- dilik pehlivanları — kızıştırmak düşecek: Doğrusu, ben Dinarlı'yı da severim, Tekirdağlı'yı da.. İki- si de aslan gibi çocuklar.. Amma, bu ağızla güreş şar- kısını birakalım da (Minderde boy göstermek) cürcenesine başlıyalım.. evvel S- ayvaz nâra da zehirlenme hastalığının ken: disinden de belli olabilir. Bu gün kul'anılmakta olan (mavi haç) gazları kokusuzdur. Ha- fif bir duman neşreder. Duman- da yanık kokusu vardır. (Ye- şil haç) gazları ise, leş koku- su, iğrenç ve kusma tevlid eden pis kokular neşrederler. (Sarı haç) grupu hardal ve pelagornin (Sardonya yaprağı) kokusu verir. Üzüm standar- dizasvonu ve Bugün kuru meyva ihracatçılar — birli- ginde toplantı var! —.. — Üzüm standardizasyonu için 10 martta üzüm kongresine — gönderilmek üzüm standardizasyonu nizam- nizamnamesine — esas olmak üzere hazırlanacak rapor için bügün kuru “meyva ihracatçı- ları idare heyeti borsa salon- larında toplanacaklardır. Geçenlerde şehrimiz ticaret ve sanayi “odasında yapdan *toplantıda üzüm standardizas- yonu için bir rapor hazırla- mak üzere bir komisyon seçil- mişti. Bu komisyon, standar- dizasyon raporunu müsvedde halinde hazırlamıştır. Bugün kuru meyva ihracatçılar birli- ğinde yapılacak — toplantıya, bütün ihracatçılar işlirak ede- cek ve komisyonun standar- dizasyon Taporu — ökünarak üzerinde münakaşa edilecektir. toplanacak ve lunacâk kara böce”miktarı ile üzümlerin yıkanma üzerinde de görüşülecektir. Bu toplantıdan sonra tica:- ret odasında bir toplantı da- ha yapılacak ve rapora son şekil verilecektir. Rapor, oda reisliği tarafından -Üzüm kon- gresinde okunmak üzere- İk- tısad Vekâletine gönderile- cetkir. Fuar münasebetile denizyollarında tenzilât.. Türkiye limanlarından İzmir enternasyonal fuarına gelecek ziyaretçilerle teşhir için geti- rilecek eşya navlunlarında yüz- de SO tenzilât yapılacağı ve bu tenzilâtın fuarın açılışından 15 gün evel başlayıp kapanı- şından bir ây sontaya kadar devam edeceği Türkoefis baş- kanlığından fuar komitesine bildirilmiştir. Kızılay Kongresi bu ayın 26 sında.. Kızılay kongresi dün top- lanmışsa da ekseriyet hasil olmadığından, kongrenin bu ayın 26 1ncı Cuma günü öğle- den evel saât 11 buçukta top- lanması tekarrür eylemiştir. mes'elesi Meydan, desinden miras kalmıştır. Fa- kat ne başındır, ne de orta- na.. Bu meydan ve minder, pehlivanlığın bizatihi kendisi- nindir. Çok lâkırdı yok; yaz- mak, haber vermek bizden.. Dini gayreti dostum dok- tor Hüseyin Hulki'den, güreş- mek te onlardan!.. Bayramı da, şöyle kucak kucağa bayramlaşıyorlar mı, bayramlaşmıyorlar mı; ona ba- | kalım!. Çimdik ren diğer- bir takım aldatıcı kokular da ilâve edildiği tak- dirde, hangi nevi gazla zehir- lenildiği kokudan anlaşılamaz. Yeşil haç gazlarile zehirlenen- lerde nefes darlığı, öksürük ve boğulma alâmetleri görü- lür. Eğer tesir ilerlemişse kan kusmalar vaki olur. Sarı haçla zehirlenenlerde nefes yollarının tahrişi, cild kızarması ve göz kızarma ve zehirlenmeleri gö- DB - a FT Mühtelif tip üzümlerde bu-! PR TURMTYUMURMAKLONU. pehlivanların de- Mümtaz ve Hakkı Nezihi öğük Si NErlan Dün Ankara'ya gittiler Birkaç gündenberi palamu- tun standardiz. etr tetk iç ticaret ümüm müdürü Mü edilmesi — işi fında katta bulunan m- taz ve İktıisad Vekâleti ihra- cat baş murakibi Hakkı Ne- zihi, dün sabahki ekspresle Ankara'ya gitmişler ve Bas- mane İstasyonunda alâkadar devair müdüranı ile bazı tüccarlar tarafından uğurlan- mışlardır. Mekteblerin tatili Esnaf arefe gü- nü dükkânlarını açamıyacaklar Kurban bayramı münasebe- tile ilk ve orta mekteblerle liseler cumartesi ü tatil | yapacaklardır. Tatil beş gün devam edecektir. Esnaf, arefenin pazar gününe tesadüf dola: gün de dükkânlarının açılma- etmesi sile, o | hattâ bir “Serpuş, | ka i Sayta > B. w Adeseme çarpanlar Suriye ve şapka! Yakın şark'ta “Şapka, nım bir asırdan fazla süren garip bir tarihi vardır; Üçüncü Se- lim zamanlarında şapka değil, mes'elesi ve davası vardı. Bundan son- ra, Yakın şark'a, Osmanlı im- paratorluğunun hüküm sürdü- | ğü yerlerde şapka “Teceddüd severler, in alâmeti olmuş, eski kafalılar da şapka taraf- tarlarını tekfir edip durmüş- lardır. Şapka, istibdad devirlerinde İstanbul, İzmir ve Selânik gibi yerlerde ten adamlarının alâ- meti olmuştur. Hattâ o kadar- | ki İstanbul ve İzmir'de garb- tan..gelmiş veyahtd - Yosan'lı - Belki de mütetabbib - dok- torlar, hastalarını silindir şap: ziyaret ederlerdi. Ma- amalih, münevver Türk'ler, yahud Osmanlı anasırına men- sub sair münevverler fırsat aldukça ve: şiddetli" memnu iyete tağmen şapka giymişler: dir ve münevver olanlar hiç- Şapka, bir zamanlar siyasi bir kıymet te ifade etmiştir. Süriye'de ve bilhassa Beyrut- sına müsaade edilmesini iste- mişlerse de buna kanunen mümkün — olmadığı kendile- | rine bildirilmiştir. | | Su tarifesi 2 veya 3 | kuruş indirilecek | Su tarife komisyonu, bugün naha müesseseleri - komiserli- ğinde son toplantısını yapa- caktır. Su tarifesinin iki veya üç kuruş birden tenzil edile- ceği kanaati vardır. Tetkik edilen muhtelif masraflar, bu tenzilâtın mümkün olacağını meydana çıkarmıştır. 'Ruâm mücadelesi 12 beygir itlâf edildi| 1936 Yılında vilâyetimizde baytar teşkilâtı tarafından ya- pılan ruâğm mücadelesi hak- kında bir istatistik - hazırlan- mıştır. Baytar müdürlüğünün hazıtladığı bu istatistiğe göre geçen yıl içinde 9393 beygir seriri muayene ve 3896 beygir mallein tatbiki suretile mua- yene edilmiştir. Bu süretle ba- kılan 13,289 beygirden 12 tanesi ruâmli çıkmış, 11 tanesi sahiplerine tazminat verilmek suretile ve biri tazminatsız itlâf edilmiştir. Sabun Fabrika ve imatâthaneleri Türkofis merkezinden şeh- timiz şubesine gelen bir mek- tupta mıntakamızda mevcud sabun fabrika ve imalâthane- lerile bunların istihsal ettikleri sabun ve bu işe sarfettikleri yağ miktar ve cinsleri hakkın- da malümat istenmiştir. İzmir şubesi, bunun - için tetkiklere başlamıştır. Tetkikat neticesi yakında Türkofis mer- kezine bildirilecektir. B Zeytinyağı kontenjanı Paris'ten şehrimiz Türkofi- sine resmen bildirildiğine gö- re Fransa'da muvakkat zey- tinyağı kontenjam kaldırıla- caktır. Buna dair mufassal malümat ta gelmiştir. Kaysı ve Zerdali çekirdeği Almanya'dan şehrimiz Türk- olisine bildirildiğine göre; AlL man ithalâtçıları, Türkiye'den | ta şapka giyen yerliler, Fran- sız himayesini haiz addolunur- lardı. Hamid devrinde, — şapka memnuiyetinin şiddeti, Beyrut- ta hükümsüz kalırdı. Bir Suriye'linin şapkasına dokunmak, Fransız - selirinin Yıldız'a nota vermesini mucib olurdu. Fakat ne garip cilvedir, si- yasetin ne garip safhasıdır ki bugün Hatay'da şapka giymek isteyen 200,000 Hatay'lı Fran- sız'ların zecri tedbirlerile kar- şılaşmakta, ceza görecek birer mücrim mevküne düşmekte- dirler. Medeni Fransa, — Suriye'li Tarbuşu için şapkayı ayak altına alıyor; hayret.. Bin defa hayret değil mi?. F. Benlioğlu ea e amli Büdçe erken hazırlanacak — Başı Tinci sayfada— lantımızda da âdi içiima mebdelni tayin edeceğiz.)| Müsaade buyurur sanız yarın bü saatte meclisin top- Uanmasını ve içtima mebdeinin ya- moki tarihte almammı teklif ede rim. Kabul edenler lütfen ellerini kaldıranlar, Valinin bu teklifi üzerine bü- tün eller kalktı — ve teklif ittifakla kabul edildi. Vali sözüne devam ed rek: — Hepinize muvaffakıyetler te- menni eder, celteye son - veririm, dedi Umucf meclis, bügün aat 14 te toplanazak - vilüyat büdçesini hazırlamıya başlıyacaktır. Büdçe, bu sene erken hazırla: na caktır. İspanya'daki kanlı harp — Başı 17 inci sayfada — yetperver bask - idaresi - Biskayi'de âsilerle müzakere kararım vermip lerdir. Bu mevküin teslimi için te- gebbüsat vardır. Valânsiya, 15 | Radyo | — İe- iye nazırı |Alvares Del. la bir söylev vermiş ve ağlübiyetinden İngiltere naa'nın mes'ul olduğunu söy- (Malaga) Cebelüttarık, İspanya —hük: nanma, ansızın (Kartajen) lümanın- rılmış ve meçbül bir semte tevcih etmiştir. Son baberler, ihtilâlcilerin on külliyetli miktarda kaysı ve zerdali çekirdeği istemekte- iki kilametre imtidadındaki Va. bir zaman fes sevememişlerdir. 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: