18 Şubat 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

18 Şubat 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SK L G edem a B AF S Ha EE ea AĞ H GĞ I ei DNi SAA — 4flll Sayla 4 - sokağı cinayeti kudreti MAHKEMELERDE Narlıderede seyin'i öl muhtar Hü- dürenler EDandinlenen iki şahıd cinayet hak kında mühim i Narlıdere köyü muhtarı Hü- seyin'i öldürmekle maznun İh- san ve Hasan ile maznunları bu cinayete teşvik etmekle suçlu Zehra'nın muhakemeleri- ne ÂAğırcezada devam edil- miştir. Maktul veresesi tara- fından dinlenilen Ziya adında bir şahid, ikibuçuk yıl evvel köyde Zehra'nın kendisini ça- gırtarak: — Sen bu muhtar Hüse- sin'le gezmel! Seni de öldü- rürler, sana da yazık olur! Onu nasıl olsa öldürecekler. Dediğini söylemiştir. Diğer şahit Rıza, İzmir'de nalbant dükkânı işleten bir kimsedir. GA ST NETAS CAT Ç Karaman Katil birbuçuk yıla mahküm olmuştur.. İkiçeşmelik'de Karaman s0- kağında Kayserili Ali'yi öldür- mekle maznun Mehmed oğlu Reşat'la Hasan oğlu Mustafa- nin şehrimiz Ağırceza mahke- mesinde cereyan etmekte olan muhakemeleri sona ermiş ve karar tefhim edilmiştir. Reşad'ın, hâdisede alâkası anlaşılamamış, yalnız kavgaya karıştığı nazarı dikkate alın- mış ve iki gün hapsine karar verilmiş, Mustafa'nın da tayin edilen 15 yıllık ağır hapis ce- zası muhtelif sebeblerden bir sene, beş ay, onbeş güne in- dirilmiştir. Kız kaçıran — kardeşler. - Dörder ay hapse mahküm oldular Seferihisar kazasının Beyler köyünde Ahmed kızı Penbe'yi geceleyin evine girip zorla ka- — çırmağa teşebbüs eden İsmail oğlu Halil İbrahimle kardeşi Mehmed'in şehrimiz Ağırceza mahkemesinde cereyan etmekte olan muhakemeleri neticelen- miştir. Maznun iki kardeşin, geceleyin açık bulunan sokak kapısından içeri girip Penbe- nin yatmakta olduğu oda ka- pısını hariçten bir direkle taz- — yik ederek, kapıyı açtıkları ve kızı köy mektebi civarına ka- dar sürükledikleri anlaşılmıştır. Fakat Halil İbrahimin; kızı evlenmek maksadile kaçırdığı sabit olduğundan kardeşi ile birlikte dörder ay hapislerine karar verilmiştir. tillâ'nın Tarihe müstenid 18 — sımsıkı bağladılar. Bu adam- bile çıkarmağa kalmamıştı. — Zaten zayıf bir adamdı; kulübede cığın - sesini O üyutulmuş olan Markold ile arkadaşının arkına — mensup de!ıldı — Şımdı ne yaâpacağız? Diye sordu. — Ben de bunu size s0- — racaktım! — Piyer, bana kalırsa, bu helezoni merdiven iş merdi- - venidir. Bizi belki muhafızlar- “dla dolu bir koğuş a, bir mut- A izahat verdiler Cinayetten bir gün evel mak- tul muhtar Hüseyin'in geldiği sırada katil maznunlarından İhsan'ın oradan geçtiğini ve geçerken dükkâna bakarak kendilerine güldüğünü söyle- miştir. Maznunların — vekili, şahid Riza'nın bir tarla ve bir ka- dın mes'elesinden Zehra'ya düşman olduğunu söylemiş, bunun için iki şahid dinlene- ceğini bildirmiştir. Bu şahitlerin dinlenmesi için muhakeme, başka güne bıra- kılmıştır. Beraet İzmir'in Uzundere köyünde Fatma adında ihtiyar bir ka- dını parasına tamah ederek öl- dürmekle maznun ayni köy hal- kından — Savra'nın, şehrimiz ağırceza mahkemesinde cereyan. etmekte olan muhakemesi s0- na ermiştir. Savra'nın, bu ci- nayeti işlediği sabit olmadı- ğından beraetine karar veril- miştir. Bir avukatın beraeti Manisa avukatlarından A- sım'ın, Manisa — icra memur muavini Fahri'ye iftirada bu- lunmak suçundan — şehrimiz Ağırceza mahkemesinde ce- reyan etmekte olan muhake- mesi neticelenmiş ve ceza ka- nununun tarifatı dairesinde Fah- ri'ye suç isnad ettiği sabit ol- madığından beraetine karar werilmiştir. —et ğğğ ÜSS D Amerika hükümeti Çiftçilere büyük yardım- larda bulunacak.. Vaşington, 17 (Radyo). — M. Ruzvelt yeni kanun lâyiha- ları hazırlamış ve kongreye vermiştir. Bu lâyihaların bir kısmı müstahsile yardım teminine matuftur. Söylendiğine göre, müstah- sile uzun vadeli krediler açı- lacak, küçük arazi sahiplerine geniş yardımlar yapılacak, in- bat kudreti azalmış arazi yeni ve deha münbit arazile değiş- tirilecektir. Avusturya İtalya'dan istikraz mı yapacak? Viyana, 17 (Radyo) — Avus- turya maliye bakanı Roma'ya hareket etmiştir. Bu seyahat, Avusturya'nın yeni bir istikraz teşebbüsile alâkadardır. Definesi zabıta romanı Nakleden : F. $. Benlioğlu bağa, buna benzer bir yere götürebilir. Şu süslü kapı da herhalde bitişik bir odaya açılmaktadır. Bu oda da hu- susi bir merdiven veya şey- tanları hayrete düşüren faninin inip, çıkma vasıtası olsa ge- rektir. Lük sözüne devam ede- cekti; fakat Piyer, elini Lükün omuzuna koydu ve yavaş bir sesle: — Dikkat.. Geliyorlar! Dedi, Piyer, merdivenden ayak sesleri duyar gibi olmuştu. DY 63 lira çalmış Hurdavatçılar çarşısında Derviş oğlu Mustafa'nın dük- kânına alış-veriş — maksadile giden İhsan oğlu İlhami, ralta bulunan 63 lirayı havi cüzda- nını çaldığından yakalanmıştır. Sarhoşluk Keçeciler caddesinde Mus- tafa oğlu Cahid sarhoş olup gece bekçisi Hasan Hüseyin'e küfür ve hakaret ettiğinden yakalanmıştır. Yaralamış Karataş vapur iskelesinde İsmail oğlu Hasan ve Hüse- yin oğlu Mustafa aralarında çıkan kavgada birbirlerini de- mirle yaraladıklarınan yakalan- mıştır. Araba kazası Alsancakta demir çember sokağında Osman oğu Mus- tafa idaresindeki 553 sayılı tek arabasile yolda kaldırımları tamir eden İbrahim oğlu İsaya çarparak bir hafta sonra tek- rar muayenesini icabedecek de- recede yaralanmasına sebebi- |- yet verdiğinden yakalanmıştır. Taraçadan düşmüş Alsancak'ta Akdeniz soka- ğında Emin karısı Naciye, ta- raçada çamaşır asmakta iken ayağı kayarak iki metre yük- sekten evin bahçesine düşmüş, vücudunun muhtelif yerlerin- den yaralanmıştır. Dövmek Kahramanlar'da Hasan oğlu Muharrem, Süleyman kızı Ay- şe'yi dövdüğünden yakalan- mıştır, Hakaret Receb kızı Fatma, Ali kızı Mediha'ya hakaret ettiğinden yakalanmıştır. Eve taarruz İkiçeşmelik'te Karaman so- kağında Esat oğlu Ahmed sarhoş olarak elinde kama ile Marangoz Niyazi ve karısı Fatma'nın oturduğu eve taar- ruz ettiğinden suç üstü yaka- lanmıştır. Kız kaçırmak Çorakkapı merkezine müra- caat eden Kemalpaşa'lı Mus- tafa oğlu Mehmed, 336 do- gumlu kızı Hanife'nin Süleyman adında birisi tarafından kaçı- rıldığını şikâyet etmiş, tahki- kat ve takibata başlanmıştır. Bıçak taşımak Çorakkapı merkezince yapı- lan aramada Ahmed oğlu Ke- nan'da bir kama ve Ahmed oğlu Turan'da bir bıçak bulu- narak alınmıştır. Otomobil kazası Birinci belediye sokağında 17 sayılı kamyon şoförü Ali İki arkadaş bir arada kulak kabarttılar. Evet, bir adam merdiven- den soluyarak çıkıyordu. Pi- yer: — Neyazık, dedi, ne bağ- hyacak ipimiz, ne de ağıza tıkanacak bir mcndılımız kal- madı. Lük: — Çabuk gell.. Diye emretti ve geri çekil- di. Piyer de ayni surette ha- reket etti ve bu sırada, mer- divenin kapısından — şişman fakat kısa bir adam göründü. Bu adamın kunduraları -kau- çuklu idi, hiç ses çıkarmıyor- du, dayanarak yürüdüğü kalın bir baston da, ucu gene böyle kauçuklu olacak ki, hiçbir ses çıkarmıyordu. Bu kısa boylu ve şişman ANADOLU Balkan antantı matbuat konferansı “daireye — geçtiler. “Balkan antantının duşmanı yoktur. |Bu akşamki program Eğer varsa, bunlar bizim düşmanlarımız değil, insaniyetin düşmanlarıdır.,, Atina, 16 (A. A) — Atina ajansı bildiriyor: Balkan antantı matbuat kon- feransı dün öğle üzeri Atina akademisinin büyük merasim salonunda ilk toplantısını yap- mıştır. Bu — toplantıda M. Metaksas, M. Stoyadinoviç, M. Antonesko, Bay doktor Tevfik Rüşdü Aras ve M. Bar dülesko'da bulunmuş ve bu zevat gerek gelişlerinde gerek gidişlerinde konferansın sürekli alkışlarile karşılanmışlardır. Matbuat ve turizm müsteşarı M. Nikolidis konferansı büyük bir nutukla açmış ve ezcümle demiştir 'ki: — Bu klasik topraklar üze- rinde Romen, Türk ve Yugos- lav gazeteciliğinin muhterem mümessillerine hoşgeldiniz de- mekle bahtiyarım. Balkan harici siyasetinin muhterem idarecileri antantı- mıziın: menafii ve büyük he- defleri Balkan antantı matbuat birliğinin Yunanistan kısmı reisi ve Etnos gazetesi direk- törü M. Spiros Nikolapulas hasta olduğundan riyasete matbuat ve turizm — müsteşar- hğında umum müdür ve Bal- kan matbuat birliği Yunanis- tan kısmı ikinci reisi M. Pa- nadakis geçmiş ve Balkan an- tantı milletlerinin kardeşliği asıl eserinin yüksek hamileri olan Balkan devletleri reisle- rine konferansın — derin bür- metlerini, bildiren telgraflar gönderilmesini ve - Atina'da bulunan dört devlet Hariciye Nazırları ile matbuat - ve tu- rizm müsteşarı M. Nikoludis'e birer mektup — gönderilerek kendilerinin konferans fahri reisliklerine intihapları ile kon- ferans mesaisinin Balkan an- tantının yüksek hedeflerinin oğlu İzzet, dan geçerken otomobilini Ha- san oğlu Salih'e çarptırarak sağ kaşı altından yaralanma- sına sebebiyet verdiğinden ya- kalananıştır. Şaka yaparken Fevzipaşa bulvarında kah- veci Necib ile kürt Ahmed elma soymak için ellerinde bulundurdukları çakıyı elden ele biribirlerine vermek sure- tile şakalaştıkları sırada çakı nasılsa Ahmed'in sol baldırına rastlamış, hafifçe yaralanmıştır. Necib yakalanarak — tahkikata başlanmıştır. adam, bu üç köşeli odada şöyle bir bakındı, oda bek- çisinin bağlı olduğunu — gö- rünce keskin ve kısa bir ıslık çaldı. Fakat bu sırada da göğsü üzerinde, Lük'ün filinta ile attığı mahud kristal obüs- lerden birisi, hafif ve boğuk bir infilâk ile patladı. Ve adamcağız derin bir esneme — ile olduğu yerde, uyudu kaldı ve elindeki bir demet anahtar da yere düştü. Lük anahtarları eline aldı ve Piyer'e: — Çabuk gell Dedi. İki arkadaş, sür'atle bu üç köşeli ve uyutucu gazla dolu odayı — bıraktılar ve - bitişik Buradaki kalın ve işlemeli ceviz kapıyı tüi buldular. Lük belediye sokağın- tahakkuk ettirilmesi hususunda kendilerinin yapmakta olduk- ları gayretlerden ilham alacağı keyfiyetinin bildirilmesini B. İsmet İnönü ve Tatareskoya da birer telgraf çekilerek kon- feransın mesaisinin Balkan an- tantının yüksek hedeflerinin tahakkuku hususunda kendile- rinin gayretlerinden ilham ala- cağının bildirilmesini teklif ey- lemiştir.: M. Papadakisin bu teklif- leri konferans tarafından al- kışlarla kabul edilmiş. M. Papadakis bilâhare Ro- manya murahhas heyeti rei- sine söz vermiş ve Romen de- legesi nutkunda Yunanistan'ın delegelere gösterdiği misafir- perverlikten — dolayı teşekkür etmiş, Yunanistan ve Elen hü- kümetinin başında bulunan M. Metaksas'a karşı — hayranlığını ifade etmiştir. Romen delegesi nutkunu konferansın müsbet neticeler vermeşi temennisile bitirmiştir. Bilâhare söz alan Türk mu- rahhas heyeti reisi bütün Türk matbuatına tercüman olarak konferans için har ve samimi temennilerde bulunmuş ve de- legelerin Yunanistan'da gör- dükleri ananevi ve misalirper- verlikten dolayı teşekkür et- tikten sonra Türk - Elen dost- luğu hakkında ezcümle de- miştir ki: — Bugün bu dostluğun sa- mimiyetinden şüphe eden hiç kimse kalmamiıştır. En bed- binler bile iki millet arasında artık hiçbir anlaşmazlık ve hoşnutsuzluk sebebi kalmadı- ğinı kabülde — müttefiktirler. Türk-Elen dostluğu yalnız bir siyasi kombinezon değildir. Devlet adamlarımız iki mille- tin arzularını kaydetmekten başka -birşey yapmamışlardır. Şimdi Türk-Elen dostluğu hak- kında söylediklerimi her hangi bir tekzibe uğramaktan kork- maksızın diğer balkan dost ve müttefiklerimizle olan mü- nasebetlerimiz. hakkında da tekrar Tedebilirim. Türk-Elen dostluğunu haklı olarak antan- tımızın sarsılmaz birliğinin ya- ğayan bir sembolü gibi telâkki ediyoruz. Çünkü bizi anme yanlar daima bu dostluk hak- kında şüphe göstermişlerdi. Düşmanlarımız demiyorum. Yal- nız bizi anmıyanlar diyorum. Zira Atatürk'ün Türkiye — ve ve seri bir hareketle anahtar- ları birer birer kapının - kili- dinde tecrübe etti. Yedinci anahtar kapıyı açtı. Geniş fakat lak, — gari| şekilli lîir ulonâıpbulun ulnî Ortada gene bir merdiven olduğunu gösteren bir par- maklıklı yer var idi. Fakat... Kapı kolay açılmakla beraber, herhalde başka bir emniyet tertibatını haiz idi ki, Lük ile Piyer salona geçer geçmez, kalın kapının kendiliğinden sıkı sıkı kapandığım ve mü- temadi bir zil çalınmağa baş- ladığını gördüler. Ve on saniyeden az bir za- man içinde salonda gaz dal- gaları, dağları saran bir sis gibi hertarafı sarmağa baş- ladı. ıın___%“ Türk'ler İstanbul radyosu eşriyatı: Saat 12,30 üleri, hâvadisler, hafif musiki. Akşam neşriyatı: Saat 18,30 plâkla 19,30 konferans Bayan Naciye Toros, 20 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi, 20,30 Bay Ömer Ri- za tarafından Arab'ça söylev, 20,45 Bayan safiye ve Arka- daşları tarafından Türk musi- kisi, 21,15 stadyo orkestrası, 22,10 ajans ve borsa haber- leri, 22,20 plâklarla sololar. Ankara radyosu Saat 12,30 - 13,30 Türk musikisi, plâkla hafif musiki, dahili ve harici haberler. Akşam neşriyatı: Saat 18,30 plâkla dans musikisi, 19 Türk musikisi, 19,30 saat ayarı ve Arapça söylev, 19,45 Türk musikisi, 20,15 plâk neşriyatı, 21 haberler, 21,5 Stüdyo or- kesirisı. hakkında - söylediği bir vecizeyi balkan antantı hakkında da tekrar etmek mümkündür. *Balkan antantının düşmanı yoktur. Eğer varsa bunlar bi- zim düşmanlarımız -değil fa- kat insaniyetin düşmanlarıdır,, Vaktile bir karışıklık ve ni- zamsızlık mıntakasının teknik ismi olan Balkan kelimesinin bütün tarihe karşılıklı bir an- laşma misali olarak geçmesi ne muazzam ne heyecan ve- rici bir hâdisedir. Bundan cidden iftihar duyabiliriz. Bütün konferansın alkışları ile karşılanan bu — nutuktan sonra Yugoslavya murahhas heyeti reisi de —söz alarak Elen başvekili B. Metaktas hay- ranlığını bildirmiş ve Balkan antantının sulhperver mahiye- tini tebarüz ettirdikten sonra Yugoslavya'nın bu siyasete tam bir sadakat ve samimiyet ile bağlı bulunduğunu kaydey- lemiştir. Yugoslav — delegesi konferans hakkında candan tememnileri izharı suretile söz- lerini bildirmiştir. Konferans saat 17 'de açılış celsesinden sonraki ilk top- lantısını yapmıştır. İstanbul, 17 (Hususi) — Atina'da toplanan Balkan mat- buat kongresi birliği de, ver- diği kararları tesbit ve tescil ederek dağılmıştır. Balkan kongresi, Balkanla- rın sulh içinde ve refaha doğ- ru gittiğini ilân etmiş ve kon- grenin büyük bir samimiyet içinde cereyan eylediğini bil- dirmiştir. açtnak için çalıştılar, fakat hiç bir muvaffakıyet elde edeme- den ve gene on saniyeden az bir müddet içinde - oldukları yere yıkıldılar ve derin bir uykuya daldılar. —ft Kont Torelvoş , — Oh.. Piyerl Ağır bir uykudan uyanış halinde, Lük Oberton - kolla- rını uzattı ve derin derin ge- rindi, sonra başını oğuşturdu ve: — Ocooh... Piyerl Dedi. Gözlerini tavana dikti, sa- kin ve sakit etrafı dinledi; Pi- er'in nefesini bile duymadı. endi kendine: — Ne tuhaf şey.. Burada benden bııl:ı kimse yok ııu? J

Bu sayıdan diğer sayfalar: