28 Mart 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

28 Mart 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KT Na < U 28/3/937 Avam Kamarasında Son içtimada umumi vaziyet görüşüldü » Loid Corç, memleketini-müdafau eden tas Desta, bir köpek gibi öldürüldü, diyor| daşımızın yüzüne karşı; Londra, 26 (A.A) — Ras Desta hakkındaki — sözlerini Dararetli alkışlar arasında; Ras D“lı üç bin sene müstakil Paşayan bir milleti temsil edi- ör ve memleketi için müca- Sele ediyordu. Bir köpek gibi |Sdürüldü. Ve Milletler cemi- Yetinin başlıca azası bir keli- Te bile protestoda bulunmadı. ayıptır, diye bitiren Bay bbid Corca ve B. Hender: Ona hükümet namına cevap Veren B. Granbourne ezcümle iştir ki: —Meclis İıpınyı vaziyetine Tasen vakıftır. ve ben ÂAvam k'lrıırı.ıındı bir suale cevap Veren B. Edenin söylediklerine Yugoslavya 4 ve italya — Başı 1 inci sayfada — arruzu mesclesi Milletler ce- hiyetinin salâhiyetlerine — da- bildir. İspanya hükümeti bu _.İ'leleyi Cenevreye vermek l!ynr. Ve mesele orada hal- 'dilmelidir. İngiliz hükümeti- "fl nihayet kendi efkârı umu- Yesine uyması için herşey "thdır.,, Excelsior gazetesi, İtalya-Yu- BOslavya paktının mahiyetini İetkik ederek aşağıdaki mülâ- L"ıyl ser detmektedir. Metin şu iki mülâhazayı da- Vet ediyor: | İ—h İ:illcd:; cemiyetine t hiçbir harfi ilâve etme- '.&ledir. İ kîy.— Fakat 6 ıncı madde * Yugoslavya anlaşma- mıdl hiçbir şeyin iki memle- n mevcud beynelmilel ta- İN ütlerine muhalif addedil- İYeceğini bildirmektedir. Bu suretle Yugoslavya ne | pansa ile, ne küçük anlaşma olan muahedelerinden ve ;*_de Milletler cemiyeti pak- 'ile alâkadar mecburiyetle- î?:!n sıyrılmıyor. 1924 ten- İ Roma ile Belgrad ara- la bir yaklaşma derpiş iş olan Fransa Adriyatikte bulan bu yatışmadan an- $ sevinir. yaPtlgrad, 27 (A A)—ltalyan- jl.';ll:;ılıv paktının imzası do- 'Ih’.le İtalya kralı ile Yugos- h naibi prens Paul arasın- K İ_Cbrik telgraflâarı teati edil- N' B tahrip etmiştir. nerinin ateşinde ısılıp yuttur- AAA Fırtına Ali Büyük Korsan Romanı Yazan: M. Ayhan, Faik >105-. şimdilik birşey ilâve edecek değilim. B. Granbourne bazı gazete haberlerini yalanlıyarak, gö- nüllü gönderilmesi yasağına riayet edildiğini bildirmiş ve meselenin Milletler cemiyetine verilmesi imkânını tetkik ede- rek böyle bir talebin İspanya hükümetince yapılması — icab edeceğini ve böyle bir talep yapıldığı takdirde İngiltere de dahil olduğu halde bütün kon- sey azasının bunu tam bir itina ile tetkik edeceklerini söylemiştir. Bay Cranbourne azanın en- dişelerini tamamen teslim ve vaziyetin inkişahı mucib oldu- ğunu kabul etmiş ve demiş- tir. ki; * — Hükümet bu hissi- yata iştirak eder ve fakat muhalefetten şimdiye kadar kâfi derecede takdir etme- diği (vaziyetin fevkalâdeliğini nazarı dikkate almasını is- ter. Öyle bir noktaya gelmiş bulunuyoruz ki, düşünülmeden yapılacak bir hareket, esasen fena olan vaziyeti daha berbat bir şekle koyabilir. Hükümet ise esasen pek müşkül - olan bir vaziyeti ümidsiz bir hale gelirmek istemiyor ve istemi- yecektir. Hükümet vaziyetin vehametini bilmektedir. Meclis hükümetin mümkün olan tarzı halli bulmağa — çalıştığından emin olabilir. Adis-Ababa — fhâdiselerine gelince, Bay Cranbourne, da- ha evvel bu hâdiseleri bir haile olarak tavsif etmiş oldu- ğunu ve buna birşey — ilâve etmeği muvafık bulmadığını bildirmiştir. Hind kongresi Mahâlli idare şekillerini beğenmiyor Bombay, 27 ( Radyo ) — Hind kongresi ile İngiliz zi- mamdarları arasında bir ihti- lâf çıkmıştır. Bu ihtilâf ma- halli idare şekilleri üzerinde çıkmıştır. Kongre bu şekilleri beğenmemiştir. Kent Kontluğunda büyuk bir yangın Londra, 27 (Radyo) — Bu- yük bir yangın Kent kontluğu dahilinde — dördüncü hücum arabaları taburu merkezini mseddin Bir hayat felsefesi meselesi İsim lâzım değil, bir arka- hem de yarı”şaka, yarı gerçek: — Vallahi -dediler- biraz geçimsiz. gibi görünüyorsun.. Evet, temizsin, münevversin, iyisin; fakat biraz da hayata uymaklığın lâzınıdır. Arkadaşım kıpkırmızı oldu. Boğazındaki, alnındaki damar: ları kabarmıştı. Söyliyenler, misafirleri idi. Acı acı güldü: — Evet -dedi- fena bir ta- biatım var.. — Yok canım, ıştağfrullah; Cevabını verdiler. Misafir- leri gidince, arkadaşım, sanki gırtlağından — vurulmuş - gibi, birikmiş bir yığın isyan ve ıstırabı biran içinde dökmek ister gibi, derhal masasından fırladı, yumruklarını — şakakla. rına vurdu. Sonra içini * çekti ve gırtlağında, kafasında,7ru- hunda birikenleri evelâ derin *bir nefes alarak midesine doğ- ru indirdi ve gene bir saniye içinde, bir tükürük dalgası halinde, topunu birden iade etti: — Tuuwuuh *dedi- Tuhl, Gözleri yaşarmıştı dostu- mun.. Sık sık nefes aldı.. Pencereden — dışarıya - baktı, çenesini avuçlarına vererek düşündü, Sert sert başını ka- şıdı, elini yelek cebine soka- rak hareketsiz. durdu, sonra kalktı, ağlar gibi — yüzüme baktı: — Ben, bugün için de, ya- rın için de, kaybetmeğe mah- kâmam.. Çünkü ne pis bir mayüm, ne de — hiçolmazsa yavaş - yavaş girdiği kabın şeklini alan bir tortu, bir posa... Cahil, benden alkış istiyor. Deli, kendisine uyma- dığım için, “nah,, deyip 'su- ratımı karışlamağa — kalkıyor. Herhangi bir mürai: — Aklınca doğruyu söyle- mekle —marifet — işliyeceksin budala! Diyor.. Sonrası var: Haydi diyelim ki, cahille ben, bir nesnenin iki ucuyuz. Ben, benden daha çok üstün münevver tanırım ki, o da ne diyor, bilir misin: — İlim, hayatla telif kabul eder miymiş? Fazilet üzerinde münakaşa abesmiş.. Marifet, ilmi başka şekillere sokup, ahlâkı da aslındaki basma ka- hp ve taş şeklinden çıkarıp zekânın, hayat, san'at ve hü- — Diler nefret et, diler ne yaparsan yap.. Fakat benim olacaksın... Zeliha, süratle etrafına ba- kındı. Petro, kapı tarafını tut- muştu. — Senin olmak mı?. Senin pK'Pl hafifçe aralandı ve | bir kaplan gibi sıçrayıb içeri- | hal.. Bir köpeğin dişine düş- “tronun başı gözüktü. Zeliha: Nt* Köpekl! -diye bağırdı.- Yüzle; ne cesaretle bu ;hnııı yüzünü bana gösteri- L::'U' Kapıdan. içeriye bir ki, benuııun. yemin -ederim ei Surahiyi başına çarpıp P. e:'!:erleceğim.. , gözünü bile kıpmı: Yordu. Plişı.ıııı ıuuvıffıkışale Ş 'mek kararını — vermiş gi- L'H_İı ?:ırmığıııı dudaklarına ye girdi. Zeliha surahiyi sa- vurmuş, fakat tutturamamıştı. Petronun sağ elinde bir han- çer parlıyordu. Göz göze geldiler. Dik dik biribirine bakıyorlardı. — Alçak!... Köpek!... — Hakaret ediyorsun de- mek... — Hakaret mil... Yüzüne tükürük savururken, tükürük: lerim bile iğreniyor senden. Petro, Zelihaya doğru yü- rüdü. Dişlerinin âarasından ho- mektense ölmeği tercih ede- rim. Petro: — Öyleyse tercih et!. -diye bağırdı. ya ben, ya ölüm... Ve Zelihanın üstüne saldırdı. Genç kız, onun hareketlerin- den, esasen saldırmağa' hazır- landını anlamıştı. Bir hamlede, hançer tutan bileğini yakaladı. Artık boğuşuyorlardı. Petro, azgın ve kudurmuş bir hay- van ihtirası ile Zelihayı öp- mek - istiyor, zorluyor, fakat p İ vetikk dı. Fişgger. CÜşü Dünkü maçta İzr nu O-1 kazandı — Başı | inci sahifede — oyununda aramak lâzımdır. Sahanın, her tarafı seyirci- lerle dolmuştu. Takımlar- ha- kemin daveti üzerine sahaya şu kadrolarla çıktılar: Beşiklaş Mehmed Ali, Hüsnü, Faruk, Feyzi, Enver, Salâhiddin, Ha- yati, Rıdvan, Refet, Fuad, Eşref. Üçok Nejad, Z. Ali, Ziya, Adil, Enver, Şükrü, Saim, Said, İlyas, Basri, Namık. Oyun daha ilk dakikalarda Beşiktaşın kornerle neticelenen seri bir akınile başladı. Kor- nerden gelen topu Z. Ali güzel bir. kafa darbesile uzaklaş- tırdı. Ve Üçok takımı muka- bil hücuma geçti. Faruk yerin- de müdahalesile ve uzun bir vuruşla topu tekrar Beşiktaş muhacimlerine yolladı. Beşik- taşlılar Üçok takımının geçir- diği heyecandan istifade ede- rek mütemadiyen akıyorlardı. Fakat kalecinin enfes oyunu Z. Alinin, Adilin ve Enverin yerinde müdahaleleri Beşikta- şın gol yapmasına mani olu- yor ve muhacim battını da mMmuntazaman işletiyordu. Şükrü bazan ileri kaçıyordu. Devre- nin 25 inci dakikasındayız. Ezgin oymyan Üçok takımı yavaş yavaş açılmıya ve Beşik- taş kalesi önünde tehlikeler yaratmağa başladı. 30 uncu dakikada orta muhacim Saim sağ açığa (geçerek yerini İ yasa terkediyor.. 31 inci daki- kada Saidin güzel bir şande- lini yakalıyor ve müsait vazi- yette topu sürerek Beşiktaş kalesi önüne getiriyor ve or- talıyor. » MMopa Namık yetişiyor ve isabetli bir vuruşla oyunun ilk ve son golünü kaydediyor. 2 dakika sonra Said - kalecile karşı karşıya kaldığı halde to- pu kepçeliyor ve muhakkak bir sayı kaçırıyor. Bu dakika- dan sonra oyun tam süratini buluyor ve top kaleden kaleye dalaşıyor, Takat ağlara takıl- “miyor, bü süretle devre Ü-1 makmış.. Ve, onun içindir ki; bana, geçimsiz, diyorlar.. Bu kadarı da olsa, ben razıyım - vallahi. — Eşek, diyorlar bana, eşek.. Rütbem zavallı babama kadar — bile çıkıyor.. -Eşeğim belki.. Fakat hiçolmazsa insa- nım be yahul.. Arkadaşım yumruklarını göğ: süne vurdu ve bağırdı: — İnsan olarak ölmek isti- yen bir eşeğim be azizim, daha kadar yayılan bir avuç tükü- rükten başını geri çekiyordu. Petro, artık muvazenesini ve şuurunu kaybetmişti: — Benim olacaksın!... Be- nim olacaksın! Diye homurdanıyordu.. Ze- liha, mukavemetinin yavaş ya- vaş çözüldüğünü hissediyordu. Tam bu sırada, Petro, genç kıza bir çelme taktı.. Zeliha; acı acı bağırdı: — Mariyal... Mariyal... Ve, yuvarlandı. Fakat bir hamlede, Petronun üstünde durduğu köçük bir halı secca- deyi de şiddetle çekti.. Bu hareket tam zamanında olmuş ve Petroda sırt üstü düşmüş- tü. Zeliha, birdenbire dişini Petronun eli hançer tutan bi- leğine geçirdi ve bütün kuv- Üçok lehine bitiyor. İkinci devrede Üçok takımı galibiyeti garantileştirmeğe uğ- raşıyor. Beşiktaş ise hiçolmazsa beraberliği temine çalışıyordu. Nitekim birinci devrede oldu- gu gibi bu devrede 15 inci dakikaya kadar var kuvvetile çalışıyor ve Üçok kalesinde tehlikeler yaratıyor. Üçok takımı ise aldığı avan- tajı elden kaçırmak istemiyor ve müdafaanın yerinde müda- halelerile bu tehlikelerin önüne geçiyor. 16 incı — dakikada Üçokun güzel ve tehlikeli bir akını görülüyor Said topu iyi bir vaziyette yakalıyor, fakat isabetsiz bir vuruşla Beşiktaş kalecisinin eline veriyor. Bu dakikadan sonra oyunun 40 ıncı dakikasına kadar Üç- ok takımı tam bir hâkimiyet tesis ediyor ve adeta Beşiktaş | kalesinden ayrı!mak istemiyor. | Nitekim — sıra- ile — Said, Saim, ve İlyas üç muhakkak ; takım halindedir. gol fırsatı kâçırıyorlar. 40 1nci dakikadan sonra Beşiktaş oyu- nu Üçok nısıf sahasına doğru intikal ettiriyor ve hiç olmazsa beraberliği temin için uğraşı- yor. Fakat muvaffak olamıyor ve oyun da 0 — 1 Üçok ta- kımının üstünlüğile bitiyor. Üçok takımı bu oyunda tam bir enerji ile oynadı ve gali- biyeti hak etti. Takımda başta kaleci Nejad olmak üzere Z. Ali, Ziya, Adil, |Enver müda- faanın direkleri idi. Şükrü iyi yer tutamadığı gibi topu aya: gında fazla tutuyordu, Saim AAi sağaçık mevkiinde bir gol ka- çırmasına Trağmen vazifesini bihakkın yaptı. Basri kendi - oyununu gösteremedi. Said ta- mamile şansızdı. Namık da top kontrolunda aksıyordu. Maa- mafih bütün çocuklar, vaziye- te göre elden geldiği kadar çalıştılar ve alkışlandılar. * .. Söyledikleri gibi, Beşiktaş kadrosunda Hakkı, Şeref ve Nazım gibi tanınmış elemanlar yoktu. Fakat buna mukabil, Üçok da ancak iki haftadan- beri yanyana oynamış ve he- nüz Aanlaşamamış bir takım çıkarmıştı. Zaten bundan baş- ka yapacak da yoktu. Şunu itiraf etmek Tâzımdır ki, Beşiktaşlılar, bu muğlübi- yete rağmen teknik itibarile güzel bir oyun çıkarmış, fakat içinde yüksek enerji ve fev- kalâde - kabiliyet sahibi ele- manlar bulunan İzmir takımına mağlüb olmuştur. Üçok takı- mı, bundan sonra - İstanbul, diyecekleri var mı? Çimdik —Ankara ve İzmirde vereceği BZ TEUR UKL L0Y T L T OLAATAL TNLL DARTTZUTUNKSART UNT MKMK kahraman Türk kızı, hançeri kaparak doğruldu. Petro can acisı ile *derhal fırladı ve iri pençeleri ile, Ze- lihanın gırtlağına sarıldı. Tam bu sırada koşan bir ayak sesi işitildi. Zeliha, gırtlağının sı- kıldığını duyunca hançeri, bü: lün şiddet ve süratile Petro- nun tam kalbine sapladı. Petro, acı bir sayha çıkardı. Kapı da açılmış ve Mariya gö- zükmüştü. Kaptan; — Petrol Petro, ne yaptın? Diye bağırdı. Petro, bu sa- niye içinde, Zelihanın - gırtla. ğını birakmış, kolları yana düş- Müş ve yere yuvarlanmıştı. Ma- riya, Zelihaya baktı, Elindeki hançeri görünce, her ihtimale karşı kendi hançerinin kabze- sini tuttu. Üü öi > <W . SN a e SA ELR Bu akhşamki pragram İstanbul radyasu Gündüz; Saat 12,30 — 14 Halk türküleri, havadisler, baz fif musiki. Akşam: Saat 17 Konferans, 18,30 Varyete musikisi Am« bassadordan nakil, 19,30 Kon« ferans, 20 Bayan Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Şark musikisi, 20,30 Bay Ömer Ri- za tarafından Arapça söylev, 20,45 Şark musikisi, 21,15 Stüdyo orkestrası, 22,15 Ajana ve Borsa haberleri, 22,30 Plâkle sololar, Belgrad radyosu Saat 21,45 Türkçe neşriyat, oyunlara daha iyi anlaşmış olarak girecektir. Beşiktaş bugün de Doğan- sporla oynıyacaktır. Bize öyle geliyor ki, Doğanspor, Üçok spordan daha iyi anlaşmış bir Bugünkü oyunda iyi bir kadro çıkarmağa muvaffak — olurlarsa, İzmirin zaman zamandelik deşik edi- len spor haysiyeti kurtulacak ve bu arada son yapılan bir- leşmenin - faydaları kendisini bir daha gösterecektir. İzmir, dün heyecanla alkış- ladığı “Üçokluların — zaferini, bugün de Doğansporlu çocuk- larla beraber tekrar tes'id et- mek ister ve — muvaffakıyetler diler. ..* Maçtan sonra Beşiktaş kafi- le reisi Bay Refik Osmanla konuştuk, dedi ki: — Hakkı, Nazım, Şeref, Muzaffer gibi - oyunculardan mahrum olarak geldik; âdeta ikinci takım gibi birşey.. Bit- tabi bundan başka netice alınamazdı. Oyunda zaman zaman yenmek sırasının bize geldiği de muhakkaktır. Den- ce İzmir takımı eskilere naz2- ran daha fena.. Ben bu İzmir takımını beğenmedim. Fakat içlerinde iyi elemanlar var. Muhacim hattında şüt yök. Bizim oyuncuların çoğu me- mur ve talebedir. İzin alama- dığımızdan seyahatlerde kay- bediyoruz. Kendi sahamızda İzmir takımını büyük farklarla yeneriz. Oyun tatlı, favülsüz geçti. İzmirlilerin misafirper- verliklerine bilhassa teşekkür ederim. Ankara, 27 (Hususi) — Fe- nerbahçe bugün şehrimizde Ankaragücü ile oynadı ve çok güzel bir oyun çıkararak An- karagücünü 4-1 yendi. Diye kekeledi. — Evet, vurdum ve ge- berttim.. İsterseniz, siz de beni öldürebilirsiniz. Ve Zeliha bunu müteakıb hançeri elinden frlattı. Mari- ya diz çöktü, bir istavroz çı- kardı. Sonra yavaş yavaş Ze- lihaya yaklaştı: — Taarruzu 0: yaptığı için bi. diyemem. Çünkü ona tenbih etmiştim, beni dinle- lemedi. Fakat bu gidişle ken-; di kafanızı yiyiceğinize emin - olun. Şimdi hiç ses çıkarmak | yok. Gece olunca, ben gele- ceğim, bu cesedi denize ata- | cağım ve ondan sonra, Petro- nun denize düşüb sanılacak. - Aksi el a volursunuz.; Çünkü — tayfalar — iparalırlar ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: