November 12, 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

November 12, 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— PP M 12 Teşrinlanni ANADOLU —. Bu sözler üzerine dışarıdaki uğultu velvele haline girmiş- ti. yemin ve küfürden başka hiç bir söz işitilmiyordu. Dairenin kapısından sokağa kadar konağın içindeki bütün halk bir anda ge eyana gelmişti. — Kralın silâhşorları kardi- nalin muhafızları tarafından tev- kif olunsun, hal.. Diye sözüne devam eden M. | dö Trevil, dışardaki askerleri kadar hiddetlenmişti; tekdirle- rinj biç” kesmiyerek her birini sivri birer hançer gibi karşısın: dakilerin kalplerine saplamakta idi. e Öyle hal Kardinslin âlü inuhafızı haşmetlinin altı — silâh- Şorunu teykif etsin bal Bu hal benim — hesabımca rezalettir.. Ben kararımı verdim. Doğru Lüyr- sarayına gideceğim; kral silğhşorları — kumandanlığından istifa eder kardinal muhatızları- nn yüzbaşılığını istiyeceğim; ka- bul edilmezsem, zelil bir halde papaz yazılacağım. Bu sözler üzerine dışardaki uğultu velyele haline girmişti; yemin ve küfürden başka hiç bir göz işitilmiyordu. “Lânet ol sun! Kabrolsun! Şeytanların hep- t gebermelidir!. Sesleri havada biribirine karışıyordu. Dartanyan, etrafına bakınarak taklanacak bir yer arıyordu ve böyle bir yer göremeyince ma:- tanın altına saklanmak için can atıyordu. Portos taşkınlıkla söze baş- Lladp — Kumandanım, size doğru- sunu r—Onlar —adtr ve biz de altı kişiydiki; fakat lbiz mertçe mağlüp edilmedik; daha kılıçlarımızı çekmeğe ya- kit bulamadan arkadaşlarımızdan ikisi öldürüldü; Atos ise ağır Yürekte yaralanmıs ve hiç mecali kalmamıştı. Atosun ae olduğunu bilirsi- diz. Sonra, kumandanım, Atos iki defa kalkmağa çabaladı ve kişinde de âciz kaldı; biz ise 'sslm olmadık, bizi zorla sü- Tüklemeğe çalıştılar. Fakat yolda “lerinden kurtulduk. Atosu öl- Nüş zanneltikleri için kavga ye- İhde bırakmışlar ve onu da sü- lemek zabmetini — lüzumsuz “Ylmuşlardı. İşte bütün vak'a bundan ibar ttür, Kabrolsunlar. Kumandarım, insan her kav- İda galip gelmez! Büyük Pom- My, Farsalay harbini kaybetti; inci Fransuya da, işittiğime | dünyanın en cesur adamla- | t'dın bulunduğu halde Ravin bini kaybetti. <© Sizi şerefimle temin ede- Ç ki, onlardan birini kendi No ile öldürdüm. “Ülyerek Aramis söze karıştı: > Çünkü benim kılıcım bi- 5İ müdalaada kırılmıştı. Öl- .""düm, yahut, istediğ mizden âlâ yaraladım, efendim. çi dö Trevil daha yumuşak sesle: ,* Benim bunlardan haberim tu; şu halde Kardinal müba- €İmiş görünüyor. _k":llndınım bir az sakin hal- 'ten — Aramis, rica Yetini almıstı. Rica ederim, efendim, size ederim, Atosun yara- i 'an bahsetmeyiniz; bunu oı"”“k olursa, © çok me- Piyg Saktır; kıliç - omuzundan h "* kadar işlemiş olduğu Oj örası Çok ağır ve hali ! ü etmek —. —— —— korkuludur... 'Tam bu esnada kapıyı örten bal kalktı, asil ve yakışıklı ve fakat korkunç bir halde - sarar: mış bir çekre görünmüştü. İki şilâhşor bir anda: — Ato:l Diye haykırdı. — Atasl Diye M. dö Trevil de rarladı. Atos, zayıf ve fikat çok sa- kin bir seşle M. dö Trevile söyledi: — Beni aratmışsınız, efendim. Beni arattığın a - arkadaşlarım haber verdi ve emriniz - veçhile hemça geldim. İşte huzurunuz dayım, efendim, ile emriniz var? Bu sözleri söyliyen we her zamanki gibi gükemmel bir halde giyinip kılıç - kayışını da kuşanımış — olan silâbşor, hatırı sayılır metin adımlarla odaya girdi, By şecaat nimunesini gö- ren M. dö Treyil, kalbinde duy- duğu keessürün sevkile ona doğ- rp ilerledi. — Bu efendilere, silâhşorlar- mın lüzymsuz yere tehlikeye kayma arını menettiği- mi göylemek üzere bulunuyor: düm. Çünkü cesur adamların kral pazarında kıymetleri büyük- tür ve silâhşorlarının dünyama ep cesur adamları olduklarını kyal bilir. Elinizi veriniz, Atosl Bu teveccühüne karşı, yeni gelen adamın cevabını bekle- vyeks zinç Mt—>dor “Trevit> onUN sağ elini yakalıyarak olanca kuvveti ile sıkıyor ve Atosun, bütün takınmakla beraber, elinin acısından ba racak bir hale geldiğine ve yü- zönün son derece sararmIş bu- lunduğuna dikkat elm yordu. tek- vücutlerini metapetini Kapı açık kalmış ve Atosun gizlemekte bulunduğu yaralarını bilen halkın merakı - artmıştı. Kumatıdanın son sözleri üzerine dışarda memnuniyet sesleri uğul- damıştı; vaziyetin teşirile Hayes can duyan ikı üç kişinin başı kapıdaki halı perdenin — arala- rıdda görünüyardu M. dö Trevil, kanun ve ede- be mubalif olan bu hali tekdir ile menetmek üzere iken Atosun elinin kendi avucunda pekiş- mekte olduğunun farkına vardığı Tefrika No. 10 Kolağası Niyazi (bey) dağa çıkmıştı. için pnun yüzüne bakınca deli- kan'ının baylır dereceye geldi ğini görmüştü. Bu acıya karşı olanca — meta- veti ile m kavemet göstermekte | bulunan Atos, bu esnada mağ- lüp olmuş ve ölü g bi yere yu- varlanmıştı.. M. dö Trevil bağırıyordu: — Bir cerrah — geliriniz! Be- nimkini Kralınkini! Hang si bu- İyaursal Bir cerıahl Yokşa, Al- lah göstermesin, cesur Atosum ölecekl.. M. dö Trevlin bu heykırışı üzerine bekleme odasında bulu- nan bütün halk odaya dolmuş ve kapıyı kapamak - ha? rlarına gelmed ği için yaralı adamın et- rafını büyük bir kalabalık ku- şatmıştı. Ancak, bağıra bağıra — araştı- rşilan doktor konakta bulunma- miş olsaydı, etrafına toplanmış olan halkın göstermekte bulun- dukları “ihtimamdan bir fayda | ümit edilemezdi. Kalabalığı ya- np giren doktor, hâlâ baygın bir halde yatmakta olan Atosun yanına geldi ve oradak, kala- balık ve şamatayı biç görmediği için, Silâlişorun he- men başka bir: odaya' götürük mesini istedi. M. dö Trevil, hemen bir ka» p: açarak, Portosla Aramise yol göstermiş ve onlar da arka- daşlarım — kolları üzerinde ta- Şıyarak götürmüş. Peşlerinden ur:ı'ml'ıwm e| ıştı. mh. dö Trevilin her zaman 15- bulunan - odası anda muvafık sız bir bekleme odasına — benzemişti. Her kes konuşuyor, her kafadan bir sas çıkıyor ve kardinalle maklilai simtlla” bevrilan yeminler, küfürler ve yeğdırılan lânetler odanın içinde velvele veriyordu. Br dakika sonra Portss ile Aramis, odaya gelmiş ve yaralı adamın yamuda yalnız M. dö Tyrevil ile cerrah kalmıştı. Nibayet, M.döTreyilde gek di. Atos ayrılmıştı; ceraah, silah- şorun yaziyetinin arkadaşlarını korkutacak bir halde olmadığını ve zaliyetinin, çok kan dökül- müş dulunmaktan ileri geldiğini ilân etti. — Sonu var — Mükaâfatlı Va. A : Müsabaka (ÖD Perdemizde — Akisler ğ Esrarengiz hayalet —A — Elektrik ziyası bir an için yanıyor ve gene söpüyor. Bu bir anlık aydınlık zamanında esrârengiz ziyaretçi içeriye bir göz atacak kadar vakit buluyor, Bn. Naciyenin odasından bir inilti duyuyor, bu imlli de bir an içinde kesi iyor. Meçhul ziya- retçi bir lâhza hareketsiz — kali- yor, Bn. Naciyenin odaşsında mutat harici bir hâdise olduğuna hükmediyor; lakat tetkik cesar Tetini gösteremiyor. Hayalet kayboluyor. Saat ge- cenin bir buçuğudur; yahud eektrik lâmbaşının bir anlık yanması es.asnda böyle görül- Müştür. Sabahleyin, parasını dama odasında bulunduran zengin ve dul Bn. Naciye ölmüş bulunu- yor; ihtıyar kadın karyolasında feci bir surette boğulmuştur. Fakat eydekilerden hiç bir kimse ne bir şey, ne bir gürültü duy- mamıştır. Konağın hizmetçileri; aşçı kadın Mariya, kâhya Ah- med, oda hizmetçisi Safiye ve Makbuleden ibarettir. Bunların hepsi de tecrübe edilmiş, emin Bunların istintakın- dan hiç bir. netice çıkmamıştır. Çünkü ' bunlar hiç Bir şey gör- memişler ve - bilmemektedirler. Yalnız sonuncusu, Makbule şu iz balı vermiştir: B yan akşamdan, çok erken, henüz saat yedi de odasına çe- kilmişti. Bundan bir az sonra eydekilerin hepsi de yatmışları Fakat Makbule de, komşu evdeki aile eğlentisinde bulun- mak üzere bayanından müşaade almış olduğundan, saat onlara doğru, bayanın izini ve otomo- bili ile gitmiş idi. kiniselerdir. Ba, Nac yenin odasının pen- ceresi, bir camı - kırık olmak şartile açık bulunmuş idi. Bu pepcereden bir kimsenin içeri girmesi güç değildi. Bundan başka Cazibe adlı bir hizmet- çinin de cinayetten bir gün evel hizmetine nihayet verilmişti. Şimdi, bu esrarengiz cinayetin failini kim tahmin ediyorsunuz? 'a Müsabakamızın esası böyle on iki zabıta muammasının hallin- den ibarettir. Cevabların her gün veya hep- sinin birden verilmesi mümkün: dör. Yalnız sonuncu ve 12 inci müsabakanın halleri 12, 13, 14 ve 1Sinci kuponlarla bir arada gönderilmelidir. Mükâfatlarımız 12 müsabaka halleden bi- rinci, Reval &i (. &$ Karagöz — Gel bakalım Bay Şırrı.. Maşallah heybetli bir şey olınuşsun. Sırmı — Şimdi benden karlar mı? Karagöz — Ona ne şüphe? Artık biç düşünme. Bu şkşam eve gider, gümez iki cam kır, bir nâra at, yemek — masasını devir we bırak evden çık. Sırnı — Kim? Ben ha? Alah aşkına yüksek sesle konuşma, yerin kulağı var derler, evden duyarlarsa mahvolurum. Kâmi — *Sırrıya, — ustadim! Ançet yapıyorum. İdeal kadın nediri Sırı — Çıldırdın mı birader? Ben böyle syallere cevap vere- cek adam mıyım?. Karagöz — Pek âlâ, senin hiç marjfetn yok mu? Sun — Var.. Karagöz — Ne yaparşın? Surı — Manzume, Piyes, Ti: yatro, Roman yazar; — hepsini törihirine karatüin o bi < eyler: yaparım. Karagöz — Yaz bakalım bir manzume,.. Sırrı — Neye dair olsun? Karagöz — Sevdaya dair., Sırn — Peki... Bay Şırrının manzumesi — Sevgiliye — kor- Ah.. Eyl., Mutfaktan kaçmış Etrafına bulaşık suyu taaljünü saçmış Yusyuvarlak şey... Senin... Kirden, pastan Görünmeyen bedenin, 8 mösab, alleden ikinci, — 6 müsabaka halleden üçüncü, 4 müsabaka halleden dör düncü, 2 müsabaka halleden beşinci olacaktır. Birinciye 15, ikinciye 10, üçün: cüye 5, dördüncüye 3, beşin: ciye 2 lira mükâlat verilecektir. Bu müsabakayı halledenlere de kur'a ile yüz muhtelif hediye verilecektir. Kuponları kesip ida- rehanemize gönderiniz. ANADOLU nun mü- sabaka kuponu: 4 : . Adresi : İnkılâb hatıralarından mülakatı ile Osmanlı şsaltanatının başına yeni bir gaile çıktı Alay — müftüsü — Mustafa efendi — Kolomba oteli önün- de sabah karanlığında atılan silâhlar » Müftü — alkanlar içinde - Otel bir mahşere ben- zemişti - Heyetin bulunduğu katta odalar kapanıyor - Ka- pıların ardına kanepeler kar- yolalar — dayanıyor - Heyet azaları yüzükoyun yerlerde. .. İsmail M-bir paşa ve arka. daşları beş on gün beklediler, bir türlü cevap gelmedi. Heye- tin en sıkıntılı. günleri bu gün- ler oldu. Bir gün bomba gibi bir haber patlamıştı: Kolağaşı Niyazi hey taburile beraber Resneden dağa çıkmış! Bu haber mabeyni hümayunu altüst ettiği gıbi, Sultan Hamidi çileden çıkarmış, deli divane etmişti. Mölüm olduğu üzere 1324 (1908) yilnın Haziran iptidala- rıgda Ruş İmparatorile, İngiltere Kralı Revalde bir mülâkat yap- mişlard. Bu mülâkatta, Türkleri Rumeliden yani Avrupadan at- mak ve böylelikle Balkanların bir kısmında Osmaalı hâkimiye- tiye son yermek bususunda mu- tabık kalınmış — ve ihzar edilen plân dairesinde memleketin pay- Taşılması kararlaştırılmıştı. Cemiyet bu mülâkattan haber. dar o muştu, Kendi şahsından ve saltanatından başka bir dü- şünce ve kaygısı olmıyan Ha- midin, Reval mülâkatı - esasları- nn tatbiki için yapılacak ulak bir tazyık karşısında yelkenleri | suya iadirmesine meydan veril- memek için ne pâhasına olursa olsun, Hamide karşı icraata (muhasamata) geçilmesine karar verilmişti. .* Resne faciası, Manastırdan Debreye giden ve Ohrinin için den geçen şosenin üzerindedir. Civarında Bulgar köyleri vardır. Ehemmiyetli bir mevki olduğu için daima orada bir nizamiye taburu bulunmaktadır. O tarih- lerde Resnede bulunan nizamiye taburunun kumandanlığında kol. ağası Resneli Niyazi Bey bulun- makta idi. . Cemiyetin en hararetli men- sublarıadan olan Niyazi Bey ile taburun diğer bütün zabitanı gemiyet efradından — oldukları gibi, nahiyenin müdüründen, ka- dışından (merhum kadı Halil Efendi) polisine kadar hep cemi- yet müntesibininden idiler, , Reval — mülâkatından Niyazi Bey de haberdar - olmuştu. Bir türlü kabına sığamıyan Niyazi Bey isyan ederek dağa çıkmağa karar verdi. Ve bu kararını da hamiyetli arkadaşlarına anlattı. Arkadaşlarının alkışlarla karşı- ladığı bu karar hemen - tatbik sahasına intikal etti. Resne, Ma- naştır heyeti merkeziyesine bağlı idi, Karar, elden gönderilen bir mektupla merkez heyetine bildi- rildi ve ayni zamanda tabur da ortadan sır oldu. — Sonu var — V v » Küflü bir makastan e Farkı olmiyan tenin... Seni görlükçe ben Ticaret odaşı genel sekrel Çok sayın bay Mehmet Hatta -işin daha beteri- Çılgın delilikte Pis'm delikte Şevket Bilginden de Abdullah ÂAbidinden de İleri giderek Hayat yollarında daval, dümbelek Çala, çala Fatma Dudu, Şefıka abla, Nec- miye hala Karşıma çıkşalar bile Düşsem gene “midesiz, diye dilden dile Karantinaya kadar yaya giderim Ayaklarına secde ederim.. , ** Seni ben.. Mebveşleri avlamakta Müebbeden, ebediyen Rakıbim olan Sararıp solan Ve takunyalı tavla- makta bayanları Kendisini tek Erkek Sanan Ve aldanan Mehmet Aliden kıskanıyorum Sana yanıyorum, sana yanıyorum * .. Koketler, hanımlar para ister Bende para olsa Cüzdanım bir az dolsa Anladın mı genel sekreter, Mubharrir, musahih, mürettib bay makası Hatta makinistle yaptığım kom- binezonlu takası Ortadan kaldırarak Biricik cerideme, Ceridei ferideme Bir iğne saldırarak Bir az kuvvet veririm, Kendimi gösteririm. .. Altımda kir reakli şahlanmış bir at Yanımda Ödemişli Bay Ekremle Çınarlı Murat Önümde doktor Bahtiyar xkuldı Nuri Fettah Hayalimde neler mi yaş?. Onları sana söyliyemem Sana “seni gı v yorum,, diyemem Benden para jistersen O zaman şimdiki kanarya sesin Borsa komiseri Şevkinin sesine döner Aşkımın cehennemi ansızın söner Mazhar Nurullah Ve arkadaşları gibi Borsa riyaseti için Yanaşak için, için Olurum tebah Bylurum aşk deryasında dibhi., * .. Bunları palavra şanmayınız Aldanıb boşuna yanmayınız Ben bir elinde davul, bir elinde tef * Bre ben pehlivanım , diye dolaşan Bir sıçrayışta Kafdağını aşan Elj kancalı Beli tabancalı İzmirin eski myhasebçi hususi- Yekisi Manisa maliyesinin aslan yürekli yücutlü, mukayva bilekli Ciçisi *Öf bre yakarım, diyen Fazlaca faşulya, lahna yiyen Çok sayın Bay Eşrel Olmadığımı arzederim Sahneden birakıp giderim Karagöz — Alerin Bay Sırmı.. Yalnız son mısraina — itirazım vaş. Bu Ramazan burada, bu perdede şurada oldukça sen zor gidersin. Hele şimdilik isti- râbat buyur bakalım. Şeyh Küşteri

Bu sayıdan diğer sayfalar: