12 Kasım 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

12 Kasım 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l Büvük röportaj 10— ANADOLU Sahife 7 Günün en büyük siyasi muamması — ——— —— —— — ——— —— — Yırtıcı hayvanlar avcısının Almanyanın eski müstem- çok heyecanlı hatıraları Şeker, Afrikada arslanı bile dile getiren harikulâde bir şeydir. Burada tuhaf bir şey — söyle- mek mecburiyetindeyim. Gemi- de bulunan kesme şekerler bi- zim çok işimize yaramıştır. Bu şekerler, Afrikanın tâ göbeğine kadar nüfuz hususunda süngü ve nam'udan çok daha iyi tesir göstermiştir. Afrikaya gidecek- lerin fazla miktarda şeker gö- türmeleri muzaffakıyetlerine çok yardım edecektir. O kadar ki, arslan bile şeker karşısında ben- Iğinden vazgeçmektedir. Bizim arslan, şeker ümidile konuşmaktadır. Şekeri gördüğü zaman: — Dud, dud! Demektedir. Anladık ki bu aslan, tek bir kelime biliyor, bu tek kelime de “dud,, dur ve güzel bir şey istemenin mukabilidir. Akşama doğru yol hazırlığ.na başladık. Bizim aslan buraya kadar yarı yolu kafeste, yarı yolu da bir av köpeği gibi boy- nundan bağlı, yedekde katet- miştir. Yolda gelecek yağmur mev- simine hazırlanmakta olan bir sürü çiftçiye rasgeldik. Yolda birdenbire, sık ağaçlık bir yerden bir geyik fırladı; bi zm medenileşmiş aslan da, bu geyiğe dayanamadı, bir defa dud diye haykırdı ve dört ayağı üzerinde gerildi! Yaydan fırla- mağa, hasır. bir.ak — halimi l miş idi, Ben, kendi hesabıma hemen Uyumadım; aslanımla bir az meş- gul oldum, Aslan memnun dos- tunun dostlarını o da kendisine dost biliyor; hisli ve güzel hay- vanlar vess:lâm. Gece yarısı! Afrika ormanları- nın bütün aslanlarının iş başına geçtikleri vakit etrafımızda müt- hş homurtular var. Aslanlar bizi sarmış gibi; ben tehlikeden ziyade bizim aslanın ne yapa- cağını düşünüyorum. Sabah olduğu zaman ne gör- sek beğenirsin?. Bizim Bay Ti- but bir aslanı daha kafesleme- ğe muvaffak olmasın mı? Gece ve sabah hâdisesiz geç: mişti. Ancak akşam dörde doğru tekrar yola çıktık. Aslanı güç zabtedeceğimizi sanıyorduk. Fakat, bizim aslan cidden medenileşmişti. Birden- bire sükünet buldu, giyiğe bak- Çeviren: Fail Tefrika Numarası; 12 Jim daha fazla ısrara lüzum Börmedi, fakat sözü paraya br Tikti, “Öyle bir para teklif etti ki, Vantirilok ömründe bu kadar ir para görmemişti. Namuskâr İit adam olduğu için de: B mafih -dedi: dersleri- Tin kat'i neticeler vereceğini de Râranti edemem. Çünkü Vanti- Hlok olmak bir az da szin irade Arzunuza bağlıdır. fim: — Ne İcap ederse yapacağım Mutlaka Vantirilok olacağım. haKsadım misafirlerime ara sıra K tizler yapmaktır. Bu sebep- Shalikor ve V anot madı bile. Sanki, “et her zaman ve istediğim kadar olmak üzere ayağıma gelm:ktedir. Neden bu giyiğin arkasına saldırayım!.,, Diyor gibi idi. Gece geldi: Gece, Afrikanın bu emsalsiz gecesi bütün haşmet ve dehşeti ile bizi bastırdı. Deliksiz. gece işte buna derler. Hedimiz de, etrafımızdakilerle beraber yorgun idik. Bunun için münasib bir yerde konaklad k. Ormanın manzarası hemen her adımda değişiyor, Arika or- manlarının haşmet ve fevkalâ- deliği görülmeğe lâyıktır. Ağaç ve nebatların buradaki şeklini bizim diyarda bulmak mümkün olamaz. Biz böylece harikalar arasında ilerlerken kendimiz! bir yığın arının ablukasında görmiyelim mi? Ne oluyordu? Belki de gö- remediğimiz bir yabani kovanı bilmiyerek kurcalamış ve arıları tahrik etmiş idik! Halbuki ne fazla bir gürültü yapmış, ne de silâh atmış değildk. Tehlike möühimdi, hammallık vazfesini görenler sırt ve omuz- larında, başları üzerinde taşı- makta oldukları bağajları bıra- karak birer tarafa kaçtılar. Yük taşıyan eşekler de delirmiş gibi koşmağa koyuldu'ar. Ben de yere yattım, fakat ellerimi ve boynumun. muhlelil yarlarini- ar- ların soktuklarını hissettim. Bi- zim aslan da müthiş bir ho- murtu ile sıçradı, ormana daldı, gitti! Beket versin ki, arıların taar- ruzundan çabuk kurtulduk; tam dört saatlik bir araştırmadan sonra aslanımızı yol üzerinde, bizi bekler gibi, bulduk! Arıların taarruzdan vazgeçme- leri, yerlilerin yaktıkları bir nevi ağacın dumanından ileri gelmiş- tir. Bizim filit ve klâbozanların tesirini burada bu nebat ve ağa: cın yakılması ve dumanı yap- maktadır. Aslan da, insan izlerini takip ederek kaçmış ve bizim taralı- mızdan böyle kolayca bulun- muştu.. Nihayet sahile vardık, eşyala- mmızı ve aslanı gemiye yerleş- tirdik, ** Burada iki çuval çimento mü- -Rom Yazan: Amerika Cumhurreisi M. Ruzvelt Şemseddin Benlioğlu le de bu işi sizin tamamen gzli tutmanızı rica edeceğim. — Mademki böyle arzu edi- yorsunuz, ben de hiç bir kimse- ye bir şey söylem'yeceğim. Jim, derslerde kendisini yeni- den çocuklaşmış görüyordu. Kö- bayaası mecburiyeti hasıl oldu. Bu çimento ile geminin karine- sinde husule gelen bir ârızayı tamir etttik. Nuhun gemisi bu... Yalnız mahlükatile değil, fakat perişanlığı ve iptidailiğile de aslına benzemek mecburiyetin- deydil Bizim medent aslan kafes içinde sıkıldı.. Hakkıda var. Zavallı hayvan, şimdıye kadar bu kadar dar bir yerde bu ka- dar çok zaman kalmamış idiki.. Fakat bizim gemi ne geçti- gimiz geniş yerler, ne de ilk sahibi B. Tibutun evi ve bah- çesi değildi. Burada bir sürü ve biribirine tamamen zıd mah- lükat vardı. Bizim aslanı ser- best bırakmak, bu noktadan mühim bir mesele demekti. — Devam edecek — —- Munda Komisyonu dün toplandı Cenevre, 11(Radyo) — Ulus- lar Sosyetesi manda komisyonu; | bugün toplanmış ve Fransa ile Suriye arasında akdolunan mu- ahedenin tatbikinden sonra Suriye, ile Lübnann, Aleviler ve diğer ekalliyetler için ne süretle temi- nat vermeleri lazım - geleceğini tetkik eylemiştir. Papazlar “Dük dö Vindsoru kiliseye kabul etmediler Paris, 11 (Radyo) — Dük dö Vindsor, bugün — mütarekenin yıldönümü münasebetile yapılan ruhani âyine iştirak etmek arzu- suna göstermiş ise de, kilise papazları kendisine hususi yer ayıramıyacaklarını ve kendi ba- şına evlendiğinden - dolayı kili- seye gelmemesini tercih ettik- lerini bildirdiklerinden, âyinde hulunmaktan vazgeçmiştir. Allahı tanımıyanlar Londra, 11 (Radyo) — Allahı tanımıyanların Moskovada teşkil ettikleri birlik, gelecek sene Ni- san içinde Londrada bir kom gre akdetmeğe karar vermiştir. Bunun için yüz elli bin sterlin tahsisat konmuştur. İngiliz kilisesi, hükümet nez- dinde - teşebbüsatta bulunarak, kongreye müsaade edilmemesini istemiştir. elde ettiniz. Bir çok müşterilerim arasında siz muvaflakıyet itiba- rile birinci - geldiniz, size artık öğretecek bir şey kalmadı. Demiş, yani dip'omasını ver: mişti, Zaten Jm Blak ta bu te:* rakkileri hissetmekte idi. Terakki devam ettikçe © da plânının diğer kısımlarını hazırlamakta idi . .. Fakıt ayni zamanda Jim Bla- kın İlkaya nefreti, Şarlota da muhabbeti artıyordu, Bunun için tan bütün bü muhite veda anının gelme- sini istiyorken diğer taraftan da Şarlottan ayrılmamak - istiyordu. pek gibi havlamak, kedi gibi |Doğrusu, yalnız kalıp ta tegayyüp, miyavlamak veya hırlamak, yarım| plânile meşgul olduğu zaman, dilli çocuk gibi görüşmek artık her günkü ekzersizler - olmuştu. Bazı nezleliler gibi, bazı hım hımlar gibi görüşüyordu. Nihayet bir gün ustası, Van- tirilok Borot, Jim Blaka: — Doğrusu, çok iyi neticeler dadaiıc 'i bu Şarlotu aklından çıkaramı- yordu. Ne yapmalıydı?. Bu cana yakın, bu samimi, bu güzel kızı da kendisi gibi iz bırakmadan - beraber götürmek istiyordu. lekelerinin istikbalidir Almanyanın bu talebi, büyük bir istilâya mı matuftur? Fransızlar, Ispanya ve Garbi Akdeniz hâdiselerinin bu hedef ve manayı gösterdiğini iddia ediyorlar y ğ Almanyanın şarki Afrika sa- hillerinde, Belçika kongösu ya- nında, cenubi Afrikada ve Fran- sız Dahomey yanında müstemle- keleri vardı. Kameron müstemlekesi 1911 de Agadir hâdisesi üzerine Fran- sa tarafından Almanyaya terk- edilmiş ve © zaman Fransız Müstemlekât Nazın olan Bay Lebrun da istifaya mecbur kal- mıştı. Almanyanın bundan başka Bahri muhiti kebirde adalardan mürekkep 245,000 — kilometre murabbainda - 830,000 - yerli ve ancak 960 Almanyalı nüfusa malik bir müstemlekesi vardı. Almanya 1898 de Çin sahil- lerinde Kiyaçeoyaya yerleşmişti. Almanyanın yeni Ginede de bir kısım arazisi vardı; Yeni Gine- nin diğer kısımları İngiltere ve Felemege aitti. Salomon adala- rının yarısı — İngilterenin, Somu- mus adalarının yarısı Birleşik Amerikaya aitti. Bismark adası, Maryan, Kurolin ve Mareşal aşl_ıılın da tamamen Almanların idi. Versay muahedesi bu müstem- lekeleri evelden alâkadar olan- lara vermiş veyahud — komşu devletler arasında taksim etmiştir. Bu suretle Afrikadaki doğu müstemlekesinin yarısı Frânsız» lara, yarısı İngilizlere verilmiş Kameronda ayni — muameleye tâbi tutulmuştur. Afrikanın cenubi garbisinde bulunan ve - İtalyanın iki — misli olan Alman müstemlekesi de çenubi. Afrika- Birleşik - hükü- metine -yani br İngiliz müstem- lekesine- verilmiştir. Bahri muhiti kebirdeki adalar- dan mürekkep Alman müstem- lekeleri de gene İngiliz domin- yonlarından olan Avustralya ve Yeni Zelandaya verilmiştir. Çi 'sabhılindeki Kiyaçeo ise, daha harbi umumi - sıralarında Japonlar — tarafından — işgal ve kendi memleketlerine ilhak edil- miştir. Japonyanın bugün men- Faati olan Almanyaya Kiyaçeoyu iadesi imkâmı yoktur. * ** İyi çalışıldığı takdirde bu müs- temlekelerden Almanyanın ipti- dai madde ihtiyaçlarında mühim Fakat.. Genç bir. kadını, her şeyden vaz geçerek, bütün mev- cudiyetini bırakarak kendisini takibe razı etmek mümkün ola- bilir miydi? Vakit yaklaşıyor! Earl Marşal bu kış Nevyorkta kalacaktı. Maksadı şampiyonluk- larda hazır bulunmaktı. Bunun için de Jim Blakın muazzam konağının civarında küçük fakat şık br apartıman kiralamak is- tiyordu, İlka, imdada yetişen bir melek idi. Jim de, son hâdise. den ve bilhassa Şarlota meyli- nin büsbütün arttığı zamanlar- dan sonra, İlkaya karşı çok mu- nis ve mülâyim davranıyordu. Koca ve âşık, ekseriyetle bir arada geziyorlar, maçlarda yan- yana bulunuyorlar, kulüp içtima: larına hep beraber - iştirak edi- yorlardı. Bu gerek zevcesine ve gerek zevcesinin âşıkına karşı gösterdiği derin muhabbet (!) ve saygı, İlkaya kavga çıkarmak Almanyanın eski Afrika müstemlekeleri (siyah kısımlar) bir kısmını temin edeceği mu- hakkaktır. Bunun içindir ki, General Gö- ring 1936 senesi Teşrinisanisinde irad — ettiği bir . nutukta; “Pa- ramızı çaldılar, müstemlekeleri- mizi kaptılar! Bize paralarımızı, bize müstemlekelerimizi geri ve: riniz!,, Diye bağırmıştır! Almanyanın, bir çok iptidai maddeleri Almanya içinde ha- zırlamak gayreti, müstemleke al- dığı takdirde tam manasile ne- tice verecektir. Esasen Alman- yanın harbi umumiden evelki mevaddı. iptidaiye - ithalâtı iki milyar ve İunun ancak yüzde 10-12 si kendi müstemlekelerin- den gelmekteydi. Almanya, da- hildeki otarşi plâninı müstem- lekelerde de - takip ettiği tak- dirde, birçok iptıdai maddeleri hariçten tedarik mecburiyetinden kurtulacaktır. İşte bunun için müstemleke feryadı, Avrupanın rahatını ih- lâl edecek bir şekil ve mahiyet almıştırl Bu feryadların en son ve sa- rih şekli, Hitlerci gençlerin fırsatını veriyordu artık. Eğer İlka, bu.-çok dikkate lâyık ta- havvülün sebeplerini bilse.. Kı yametleri koparacaıklı. Fakat Jim Blak, p ânını son derecede ve büyük bir muvaffakıyetle tat- bik edip duruyordu. Milyoner, aldğı — Vantirilok dersleri sayesinde artık Earl Marşalın sesini tamamen taklit edebiliyordu. Kış böylece - geçti. daha fazla kayda dej olmadı. Haziran iptidalarında Jim Blak, Şarlota açıldı. — Knole gideceğim. Önü- müzdeki hafta içinde hazırlanı- yorum dedi, — Evi havalandırmak, hazır- lamak için mi? — Evet, kiralatmak kabiliye- tine malik midir diye tetkik ede ceğim. Ve sonra, öksürdü, yutkundu ve cesaretlenerek: — Siz, Benimle beraber gel İ napünne sanealürdin resmi gazetesi olan Vilund Machtın 1937 senesi Kânunu- sani nüshasındaki şu sözlerdir. “Muhakkaktır. ki, Fransanın iktısadi noktai nazardan - müs- temlekelere mutlaka bir ihtiyacı yoktur. Ayni zamanda malüm:- darki Fransa, — endüstriyalizmi terketmiş ve mütevazin iktısad hayatı içinde tamamen müstalr sil ve çok az sanayici bir dev. let olmuştur. Bu sebeble müs- temlekelerinden tamamile sarfı- nazar edebilir. Ve kuvvetli bahri bir devlet, — müstemlekelerile muvasalasını katederek Fransaya arzularını kabul ettirebilecektirl,, Fransızlar diyorlar ki: “İspanya hâdiseleri, garbi Ak- denizdeki deniz haydudluğu bu suretle hedef ve mana göster- miş olmaktadır!,, Müzeler umum müdürü Asarıastika ve müzeler direk. törü B. Zübeyyir Koşay İzmir ve havalisindeki teftişleri — sıra- sında Bergamaya gitmiş ve yeni müzeyi ve genişletilmekte olan Akrepol yolunu, antikite işlerini gözden geçirmiştir. mez misiniz? Diye sordu. Şarlot, bu âni darbenin tesiri ile elindeki ka- lemi elinden düşürdü. Patronuna en büyük bir hayrete düşmüş bir çocuk gibi gözlerini açarak baktı; saadetine âdeta inanmak istemiyordu. — Nasıl? Bu mümkün mü- dür? diye sordu. Jim Blak güldü: — İlka her sene burada bü- yük bir ziyafet verir; bu sene de âdetinden mıhrı:m kalmasın. .« Şarlot, kendisini patronu ile ormanda yalnız görüyor ve bu- nunla âdeta iftihar ediyordu. Jim, İlkanın artık burada zi- yafet veremiyeceğini düşünüyor idi. Esasen İlka da: — Knolun havası bana çok ağır geliyor, beni mazur gör. işti. Jim de zaten bu tek- lifi beklediğinden bunu hemen — — Sonu var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: