12 Kasım 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

12 Kasım 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANADOLU Son günlerin garib hâdiseleri: ———T Erkekler kız olabilir. Ya kız- ların erkekliğine ne denilir? Fransada ziyafet esnasında bir delikanlının başı- 12 Teşraisani Anadolunun anketi: B. A.Naili söylüyor .. .—— Kaz;ü;lz, kılıbık- lık iradeye tabidir Rumen matbuatı: Siyasetimiz için Bilhassa Türkiye -Balkanlar ina gelenler ve Atinada erkek iken kız olan çocuk| ee n Zi batan direktörü B. Aşkı Naili Eren geldi. O; eskidenberi bizimdir. rımı keserek adımı da Kostantin için ne diyor? “Türkiye, beynelmilel hayatın yük- selmesinde mühim rol oynadı.., Hükümeti hazıranın resmi ga- zetesi olan Vütorul — gazetesi “Başvekil Ankarada,, başlığı al- tındı yazdığı bir makalede ez- cümle şöyle diyor: *Kabine reisinin Türkiyenin payitahtını ziyareti, bu iki mem- leketin sulheculuk — ve yapıcılık sahalarında büyük bir merhale teşkil edecektir. Türkiye ve Ro- manya öyle bir noktaya vasıl olmuşlardır ki onların - dostluk- ları ancak kuvvet ve sulh yara- tabilir. Bugün her iki devlet de, milit ve siyasi istiklâl prensip- leri üzerine kutulmuştur. Her ikisi de kendilerine ait olan ma- mülklerin takviyesini ve inkişa- fımı arzu etmektedirler. Türkiye, mümtaz siyasi şefinin idaresi altında baş döndürücü bir şekilde yükselerek garp dev- letlerinin seviyesine vasıl olmuş- tur. Yeni hayata kavuşmak için Türk milletini, fevkalâde enerjik bir kuvvet ve teşkilât arzusu s rmslr, Bugün bu yeni hayat bir hatikattir. Türkiye bütün faaliyet sahalarında hakiki ka- biliyetini ve yaratıcı kuvvetlerini göstermiştir. © Hhalihazırda Türk siyaseti, bey- nelmilel âlemde bir mühim fak- tördür. O, Ramanya siyasetinin de tasvib ettiği ayni prensipler- den direktif almaktadır. Sulh, devletler arasında müşterek men- faatlere müstenid anlaşmalar ve beynelmilel teşriki mesai. M istakil *> devlet olan ve vazifesini n bulunan Tür- kye, beyneim. ci rekabetlerden doğan muhtelif kuvvetler - ara- sındaki muvazeneyi daima ko- laylaştırmağa çalışmıştır. Menfaatleri ayni olan Roman- ya ve Türkiye, Karadeniz ve Boğazlar tejiminde, Balkan an- tantında ve iki memleketi gün- den güne daha kuvvetli bir su- rette bağlıyan fevkalâde dost- luk münasebatında adilâne hal | çarelerini bulmuşlardır. Tatares: | konun Ankarayı ziyareti, fevka- lâde mühim olan bu hakiki si- yasete müstenid olarak - tertib edilmiştir. Türkiyede, Romanyanın mü- müessiline tezahürat — şeklinde yapılmakta olan parlak resmi gerek memleketimiz için ve ge- rekse Başvekilin şahsı için bü- yük bir saygı teşkil etmektedir. Tataresko, hakikaten, hane- *danın açık idaresi altında yalnız dahili sizasette değil, bilhassa harici siyasette, hakikate müs- tenit bir politika takip etmiştir. Merkezi ve cenubi şarki Avru- panın yaratıcılık harekâtına faal bir ajan olarak iştirak etmiştir. O, sulh duygularının kuvvetlen- dirilmesi ve telifi beyn gibi te- şebbüsleri takviye ettiği gibi, yeni Avrupayı müttehit bir kitle haline koyacak bilümum teşeb- büslerin yanında da daima mev- ki almıştır. Türk siyaseti, bu yenileşme harekâtında ve bey- nelmilel hayatın yükselmesinde fevkalâde mühim bir — yararlık göstermiştir. Bundan dolayı bu gün, ideallerimiz —— pek yakın bulunmaktadır. Bugün Ankarada, bu suretle cenubi şarki devlet'erinin iltizam ettikleri Avrupa muvazenesinin teminine dair mühim bir faaliyet anları kaydedilmektedir. Alâka- dar bir devlet gibi, işlerin daha düzgün gitmesi için iştirak etti- ğimiz bir çok hüsnü münasebat tezahürlerinden sonra Türk -Ru- men dostluk - tezahüratı, bu ha- rekâta ait siyasetin ruhunu itmam etmektedir. Dünyanın bazı ma- hallerinde un ciddi surette tehlikeye dü ldüğü şu zaman- larda, Türk-Rumen faaliyeti, son zamanlarda kürremizin bu kıs- mında da bu kabil bir sürü ha- rekâtata karşı umumi âsayişi temin için müsbet bir hareket sayılabilir. Muhterem Türk milletinin Baş- vekil:mize ve memleketimize karşı gösterdiği sevgi, beynelmilel si- yaset dünyasında manidar ve hakiki vecibeleri ihtiva etmek- tedir. Türkiye sulhu teşkilâtlan: dırmak için bizimle beraberdir. Efsane gibi şeyler KP RA &., Dünkü nüshamızda, Abdülha- mid tarafından bir rum kızına hediye edilen bir gerdanlığın tevlid ettiği uğursuzluklardan behsetmiştik. Yine yabancı ga- zetelerde okuduğumuza - göre, “ Mavi elmas , diye yâdedilen bir firuze taşının tarihi bu kır- mızı gerdanlıktan çok daha fe- eidir: Bu elması Hindistanın Pagan şehrinden Ramastiya mabedin- den Tavernuje adlı bir adam çalmıştır. Bu adam kaplanlar tarafından — parçalanmıştır.. On dördüncü Lui bu kıymetli mü- cevheri madam Montespana he- diye etmiş, kadıncağız hemen gözden düşmüş, elmas madam- dan Fukeye geçmiş bu da ertesi gün tevkif olunmuştur. Kraliçe Mari Antuanet, bu bu uğursuz mücevherden ancak cellâdın önüne giderken ayrı- mıştır. Bu mücevheri çalan Fransuva Böljö, Londrada mücevheri sa- tamıyarak —a ölmüş!ür. Bir firuze taşı Uğursuzlukların rekorunu kırarak neler yapmış? Güya Kızıl Sultan Hamid de bu taşı alır alma Geçenlerde İzmir ve İstanbulda dedikodusu geçen Melekzad, yahud Kenan Kocakarılara sorarsak, — bir kızın erkek olması artık “ahir zaman alâmeti, der! Fakat fen bunu basit bir ameliyat eseri addetmektedir. Bir çok Aliyeler Ali, Rasimeler Rasim olup dur- maktadır. Geçenlerde asıl - ismi Melekzad iken erkek elbisesi giyip bir takım dedikodulara sebebiyet veren Kenan müstesna son senelerde hastaneye uzun saçlarla girip te bir müddet sonra erkek olarak çıkmış - bir gördük. çok kıfiın ve kızlar z hal'edilmiş 'Tomas Hanri Hope bu mücev- heri bir aktrise hediye etmiş, çok zongin olmasına rağmen sefalet içinde ölmüş'tür. 1908 de bu * mücevheri sev- diği bir aktrise hediye eden Ponyatövski ertesi gün aktrisi sahne üzerinde öldürmüş, ken- disini de bu günün ertesinde Pariste maçhul şahıslar katlet- miştir. Ve bu mücevheri satm $ olan kuyumcu Kolot ise, para- sını alamıyacağı için kendisini öldürmüştür! Rivayete göre Abdülhamid bu mavi mücevheri satın almış ve az sonra hal'edilmiştir. 1911 de bu elmas milyarder- lerden Madam Laklean tarafın: dan satın alınmış ve 1919 da bu elması hamil olduğu bir sırada bir. otomobil oğlunu gö- zü önünde ezmiş ve öldü müştür. Bu mücdvheri o zamandan- beri artık hiç bir kimse satın almağa cesaret edememektedir. * ÖÇ Mücevherleri, bilhassa kıymetli taşları taşımak çok defa felâket getirirmiş. Fakat kıymetli taşlar, kullanmak usulünü bilenlere de saadet getir rlermiş!. Meselâ: 21 Marttan 20 N sana kadar kırmızı (yakut), 21 Nisandan 21 Mayısa kadar yeşil (zümrüt), 22 Mayıstan 22 Hazirana- kadar mercan nevinden, 23 Haziran- dan 22 Temmuza kadar beyaz Çınci), 24 Temmuzdan 22 Ağus- tosa kadar altın ve Kıbrıs e ması Eski masallarda ancak - “alâimi sema, nin altından geçenlerin cinsiyet değ ştirecekleri söylenir! Şimdiki kızlardan bir kısmı ise alâimi semanın veya operatörün neşteri altından geçmeden erkek- leşmek havesinden kendilerini alamamaktadırlar! Bizim muhitimizdeki tıp anal- lerine göre, bu garip hâdise ve istihaleler ancak kızların erkek Erkek kıyafetinde bir kız çocuğu olması şeklinde tekerrür etmek- tedir, Bu hâdiseler bazı memle- ketlerde bizdekilerin aksi olarak görünmektedirler: Geçenlerde, At'na üniversitesi profesörlerinden Bay Peçalise henüz 14-15 yaşlarında bulunan Kostantin isminde bir — çocuk müracaat etmiş ve: — Muhterem doktor; çok bü- yük bir derdim vardır; sizden bu hususta bir fikir almak isti- yorum. Ben, şu anda bile kız veya oğlan mıyim - bilmiyorum. Annem ve babam çok seneler evel ölmüşlerdir. İhtiyar bir tey- zem beni bu yaşa getirmiştir. Teyzemin anlattığına göre ben sekiz yaşına kadar bir kız imi- şim.. Ben de kız elbiseleri giydi- ğim zamanları ve bana Kiryaki Katina ismi verildiğini çok - iyi hatırlıyorum. Sonradan benim oğlan olduğuma hükmetmişler, pantolon giydirmişler - ve saçla- CEFİLE UTRN DKOA TTT zebercet, 23 Ağustostan 24 Ey- lüle kadarakık, 25 Eylülden 21 Teşrinievele kadar mercan ne- vinden, 22 Teşrinievelden 23 Teşrinisaniye kadar kırmızı taş- lar, 24 Teşrinisaniden 25 Kânu- nuevele kadar safir, 25 Kânu- nuevelden 23 Kânunusaniye ka- dar laltaşı, 24 Küânunusaniden 20 Şubata kadar safir ve 20 Marta kadar da zümrüt kullan- mak saadet bahşedermişl. yapmışlardır. Fakat son günlerde kendimi başkalaşmış görüyorum. Ben şu anda erkekten fazla kız olduğumu sanıyorum!, demiştir. Kosti muayene edilm ş, kadın- hk temayülleri daha galib bu- lunmuş ve amel'yata sevkedil- miştir. Bugünlerde tekrar Katina olarak hastaneden çıkacaktır. Bu hâdise bizde “hünsa,, de- nilen şekil dahlınde bir şhâdi- sedir. 8 yaşına kadar kız, 14 yaşına kadar ekek, şimdi yeni- den kız olan bu garib mahlü- kun, faraza evlend.kten sonra da erkekleşmesi icab ederse, vazi- yet çok garıb olacaktır; degil mi? .. Bu gbi hâdiseler hemen her memlekette olur. Meselâ bun- dan bir kaç ay evel 17 yaşında bir delikanlı olan Fransız İvan Hare adlı birisi, br davette müt- hiş bir skandala sebeb olmuş- tur. Çünkü, ihtiyarsız bir halde 25 yaşlarında bir delikanlının kucağına atılmış ve yapılan tah- kikatta zavallı delikanlının bir- denbire * kız. olduğu meydana çıkmıştır. Allah insanları böyle hâdise- lerden masun bulundursun! Londra ve Pariste e— Mütarekenin 19 uncu yıldö. nümünü kutluladılar Londra, 11 (Radyo)y — Mü- tarekenin 19 uncu yıldönümü münasebetile Londrada bütün kiliselerde âyinler yapılmış ve bütün halk, iki dakika tevakkuf ve süküt etmiştir. Kral altıncı Jorj, mareşal üni- formasile Meçhul asker abide- sine giderek merasmle çelenk koymuştur. Pars, 11 (Radyo) — Umumi harbin sona erdiği günün 19 uncu yıldönümü münasebetile burada büyük şenlikler olmuştur. Kiliselerde ruhani âyinler ya- pilmiş ve Meçhül asker - âbide- sine yüzlerce çelenk konmuştur. Burada, elli metre uzunluğunda bayraklar asılmıştır. Eski muha- ribler, mektep'er ve yüz bin- lerce halk Konkord ca İdesinde toplanmışlardır. Asker, burada bir geçid resmi yapmıştır. Bu geçid resmine Cumhbur reisi B. Lebrun, Başvekil B. Şotan - ve bütün nazırlarla mareşal Peten, mareşal Franse Despere, 'diğer askeri erkân ve kordiplomatik iştirak etmişlerdir. Lebrun, Meçhul asker ab'de- sindeki meş'aleyi bizzat yakmış- tır. Bu esnada tayyare - filoları uçmakta ve çiçek buketleri at- makta idiler. Teşekkür Oğlum Mustafa Potrtakalın acıklı ölümü dolayıs'le mektub ve telgrafla taziyetlerini bildiren ve cenazesine iştirak lütfunda bulunan — kiymetli - dostlarımıza ayrı ayrı cevab vermeğe teecssü- rümüz mani olduğundan kendi- lerine şükran ve minnettarlık duygularımızın iblâğına gazete- nizin tavassutunu rica ederim, Mehmet Portakal Değerli yazılarile, orjinal — eser- lerile ve bilhassa hiç , değişmi- yen karakterile aramızda olduğu kadar kalbimizde de yer almış- tır. Yalnız, her zaman — meşgul olduğunu nazarı dikkate alarak, boş dönerim, diye korkuyordum. Bankadan içeriye girince, kee sif bir kalabalıkla karşılaştım. Eski Zraat bankası aklıma geldi, sigara dumanı kokan kü- çük bir müdür odası, ve uzun bir koridorun kenarında bir ka» sa ve iki üç memur. Şimdi ise, modern bir bina, zengin - bir kadrovehiç durmadan çalışma.. Müdürün odasına doğru iler- liyordum. Şapkamı asarken, B. Aşkı Nailinin gözüne iliştim. Biraz durakladım. Fakat o, beni bekletmek istemedi ve derhal: — Gel bakalım gazetec! Dedi. Yanında, Cumhuriyet Merkez Bankası direktörü Bay Mecidile Esnaf Bankası direktörü Bay Atıf vardı. Misafirlerine hi- taben: — Şimdi hepimizi imtihana çekecek! Kazak mısınız, - kılıbik mısınız? Diye soracak dedi. Ve bana bakarak ilâve etti: — Biz bankacıyız, vaziyete göre hâreket ederiz. Maahaza, baza kazak ve Lazan da Kılıbık oluruz. Bay Aşkı Naili, — karşısın- dakine samimiyet telkin eden bir. çehre ile gülüyordu. Bu sırada Bay Atıf bana bakarak: — Cevapları yazıyor musun? Diye sordu. Hep gülüştük. Her yerde ve kısa bir zaman zarfında — ziyasını — göstermeğe muvaffak olan ve iyi bir muhit yapan bir şahsiyet olmak itiba- rile B. Aşki Nalinin dostları da çoktur. Nitekim bu sırada acele ve teklifsizce bir zat daha içe- riye girdi. Hep ayağa kalktık. B. Aşkı Naili: — Osmanlı bankası direktörü: D'ye takdim etti. Misafirler iki iken üç oldu; güzel, fakat ben anketimi yapa- mamak - tehlikesile karşılaşmış bulunuyorum. B. Aşkı Naili, bir kaç dakika içinde vaziyeti an* ladı ve bana bakarak: — Ne soracaksın? Diyor. Estantane bir şey yap: i miş olmak için derhal sordum: — Kadın nedir? B. Aşkı Nailt, evelden hazıi” lanmış g bi: — Azizim -dedi- kadını size — “erkeğin - yarısıdır. — cümlesile tarif eleyim, bunu tahlil edinc& bence matlüb mana çıkmış olür:« — İdeal kadın? — İd2ai kadın da “ erkeğif yarısı olabilen, dir. B. Aşkı Naili, suallerime kısacâ cevaplar veriyor, işi uzatm? istemiyordu. Ben de kuıdilf"î fazla meşgül — etmemek - içit” — Pek âlâ, zat âliniz misiniz, kilibik misiniz? B. Aşkı Naili gü dü ve: —İradelerine hâkim kan ko*9 vardır: Zayıf daima mağlüp © mağa mahkümdur. N: siler lerde faikiyet değl, vardır. Bttabi bunun — Sonu 10 uncu sahi; * a için 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: