22 Aralık 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

22 Aralık 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eabile ? KARA KORSANLAR ŞEFİ Dilber kadın korsan Aşktan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... T b Nakıli: Faik Şemseddin BENLİOĞLU Karasakal, cenubi Karolin valisinin odasına yalnızca girdi. Maksadı ne idi? Kumandan bu bir sandık kıy- metli ilâçlarla - birlikte bir de ubudiyet ve saygı mektubu gön- » dermişti. Münakale - vasıtalarının pek az olduğu, bir geminin rüzgârın yardımı veya kürekçilerin gay- reti ile 100 millik mesafeyi uzun günlerde ancak katedebilmesi payitahtlardan uzak adalarda kumanda ve idare işlerini böyle şok feci hallere sokmakta idi. Tiç belki de bir az diplomat- hlktan anlıyordu. Çünkü, kumaü- danını hediye ve mektubuna mukabil bir cemile olmak üzere evelce almış olduğu sekiz esiri hemen kürekten çözdü ve ku- mandana iade etti. Arzu ettiği ilâçları elde eden Karasakal, gemilerini Çarlston- dan cenubi Karoline doğru çekti, Karasakalın cenubi Karolinde şöhreti henüz pek duyulmamıştı. Keosasakal kaptan Tiç plânı hakkında İsrail Hudsa şu iza- hati verdi: — Ey.. Denizlerde gezen in- sanların bence hepsi de bir cinstir, devlet gemisinde, tica- ret gemisinde veya korsan ge- misinde bulunsun, denizci adam, başı yumrukla ezilecek adamdır. Bunlara zerrece inan olmaz. Buradan erzak çekiyorum, çün- kâ bize ilâç görderen kuman- danla kötü eşmek istemiyorum. “Hterif -it fırsattar bizi bir kaşık suda boğacaktır. Şu bizim adam- lar yok mu?. Ticaret veya harb gemisinde bulunan — gemiciler için bunların hepsi de kanun harici ve ipten, kazıktan kurtul- muş insanlardır. Fakat bu bizim adamlar bir yolunu bulsalar, kendi kellelerini kurtarmak, beş on mangır almak için hepimizi le bir sepet balık gibi düşman- fara teslim ederler. Bunun için ben hiç bir kimseye inanmam, Dost bir limanda bile düşman içinde imişim gibi hareket ede- rim. Anlıyorsun ya... Herkes bana düşmandır, düşman. 'Ben de herkesin düşmanıyım. Hep ezeceğim, hep asacağım veya öldüreceğim! Maamafıh kendi hayatımı ve servetimi emniyet altına alacağım!. Dedi, * .. Kaptan Tiç, bu korkunç kor: san, cenubi Karolin limanına vardığı zaman, yirmi - kadı . peden tırnağa kadar müsallâh adamı ile birliktte hükümet da- iresine vardı ve valinin - yanına yalnız olarek girdi. Adamları da dışarıda kaldılar. Bir saat kadar içeride kalan Karasakal, cenubi Karolin vali si Şarl Eden ile birlikte — dışarı çıktı. Maiyetindekiler, — Karasakalın bu hareketine hiç bir mana ve- remediler. Ve bir az sonra, Ka- rasakal, maiyetinde esir aldığı iki gemi - olduğu halde - açığa açıldı. Engin denizlere geldikleri vakit, Karasakal bütün korsan- ları güverte üzerinde topladı. Mübim bir karar veya iş ol duğu zaman böyle yapılırdı Karasakal, toplanan adamla- rına, hiç birinin yüzüne bakma- mak üzere: Ş — Valinin yanına niçin gitti- ğimi size söyliyeceğim. Ben, valiye dehalet ettim; o da be- nim dehaletimi kabul etti, can emniyet altına aldı. benimle beraber siz de dehalet etmiş ve affedilmiş olu- yorsunuz.. Dedi. Cinayet mi, Kaza mı? ——— .—— Tepeköyde bir genç kardeşini öldürdü. , Tepeköy, (Hususi) — Kazaya merbut Çapan köyünde bir ya- ralama ve bunun neticesi olarak bir öldürme hâdisesi vukua gel- miş; Derviş adında bir genç, kardeşini vurmuştur. Hâdise ga- yet enteressandır. Derviş ve Mehmed, ayni evde oturmaktadırlar, Son zamanlarda da iki gece üstüste evleri taş- lanmıştır. Vak'a gecesi gene ay- ni hâdise vukua gelmiş; Meh- med kimseye görünmeden ve kardeşine de söylemeden bu meçhul şahısları aramak — üzere evden dışarı çıkmıştır. Derviş de elinde bir çifte olduğu halde kapının kenarına gelmiş, karşı tarafta birinin üzerine - doğru yürüdüğünü görünce ateş et- miştir. Saçmalar, Mehmedin muhtelif yerlerine isabet etmiş, zavallıyı ağır surette yaralamış- tır. İzmir Memleket hastanesine kaldırılan Mehmed, yolda ölmüş Dilimize çeviren: Şükrü Kaya Yazan: Hanri Bero — Gi Nihayet saat yediyi çalarken ben de “Kanon Strit,,e geldim. Hayatımda ilk defa olarak zeınek yemeği unutmuştum. Koca , bir saatimi, mantosuna bürünmüş Yarabacısı uyuduğu halde kendi kendine kaldırımları - temizliyen süpürge arabasının yaşlı atlarına bakmakla geçirdim. Artık başka hiç bir şey düşünmüyordum. Allah. Allah, Demek âdeta yıldırımla vurulmuş gibı birden bire karasevdaya tutuluvermiştim?| ati Sül şeacna'ze Efendiler, sal hayrolsun. Arkadaşınız benden bahsetmiş o'acak, bana öyle yan yan bakışınız onu — gösteriyor. Daha iyi ya? Takdimler tekad- dümler olmuş bitmiş demektir. Rica ederim. Rahatsız olmayınız. Oyununuzu — bitiriniz.... — Sahih bitirdiniz mi? İnşaallah sizi ra- hatsız etmedim. Mademki - sizi taciz etmiyorum masanıza otura- bilirim demektir. Hıç te takatim kalmadı. Bittim. Yorgunluktan Karasâkalın verdiği bu habere Meri bir türlü inanmak istemi- yordu. Ne oluyordu böyle?. En kuvvetli olduğu bir zamanda bu adam neden teslim olmuştu! Sonra.. -Yanındakilerin — reyini almadan hareketine büsbütün kızıyordu. Fakat diğer baydud- lar Meri gibi düşünmediler. On- lır, hep bir ağızdan: — Yaşasın kaptan Tıçl.. Di- ye bağırdılar. Mahüd Side gelince, o da: — 'Ne âlâ.. Ne âlâ... Karaya tekrar düşüyoruz!. Gene toprak üzerinde yaşıyacağız, hiç bir kimse de bize bir şey söyliye- miyecektir. Dedi. Tiç bu geveze ve sahte ka- badayıya: — Sus bir az be herifl. Dedi. Evvelâ Çarlstona — gideceğiz, orada bizi namuslu ve mevki sahibi insanlar gibi topla selâm- hıyacaklardır. İki geminin bizim olduğunu tasdık edecekler ve bizim gemi de © zaman işine devam etmek üzere denize açı- lacaktır. — Sonu var — General Roder Torinoda süvari mek- tebini gezdi Torino; 21 (Radyo) — Maca- Sristan Nazım General [(Rudeı), katinde İtalya ge- nerallerinden Paryani — olduğu halde bu gün süvari mektebini ziyaret etmiş ve öğleden sonra buraya dönmüştür. ve ifadesinde de kendisini kar- deşi Durmuşun vurduğunu söy- lemiştir. Bu hâdise, köyde dedikoduyu mucib olmuştur. Çünkü Mehmed Derviş'in —öz kardeşi değldir. Babası tarafından evlâdı manevi olarak alınmıştır. Dervişin — ba- bası Tahir, Mehmedi çok sev- diğinden, kendine öz evlâd mu- amelesi yapmış ve mirasından bile istifadesini temin eylemiş: tir, İşte dedkoduya sebeb de budur. Fakat Derv ş ve Mehmed gayet iyi geçinmekte olduğun- dan, bu hâdisede bir kasd bur lunduğuna da ihtimal verilme- mektedir. Müddeiumumilik tahkikata de- vam etmektedi! rebe zamanında bile değişme- miştir. İster yorgun, ister hasta olunuz hep Aayni hal... Kimse farkına bile varmaz. Bize herkes gibi ellerini uğuşturur. Ben ölsem, -Allah mümkün olduğu kadar gecinden versin- arkadaşlarımın son olmak üzere beni bir defa görmeğe gelecek- lerini ümid ediyorum. Tabutu: “mun baş tarafını kaldırdıklırı zaman bepsi birer birer eğile- cekler ve hiç şüphesiz: — Maşaallah benzi ne kadar da iyil Diyecekler. Yani, tabiri ahirle sıhhatte olduğumu iddia Jede- cekler. Amma onların bu iddiası marangozun — tabutumun — kapa- ğgını mahkemece — çivilemesine, ölüyorum, halimden belli değil mi?| papazın beni takdis etmesine, İşte biz şişmanları teselli için daima tekrar edilen şey; nakarat $ ve değnekçinin hareket işareti olmak üzere bastonunu kaldır- ifleriniz | gibi hiç değ şmez. Hatta muha- İ masına mani olamıyacaktır: İleri ANADOLU 6 Rünunuevel aa Te İrfan ve Hakkıya ih- tar cezası verildi —— ——— İkinci devre lik maçlarına, bu hafta başlanacaktır. Dün akşam toplanan lik heyeti, Pazar günü yapılacak maçları görüşmüş ve hakemleri tesbit etmiştir. Prog- ram şöyle hazırlanmıştır: Birinci takımlar: Saat 11 de Demirspor- Üçok, hakem Esat Merter; 13'de Alsan- cak - Doğanspor, hakem büyük Mustafa Üçok; 15 de Ateş - Ya- manlar, hakem Hasan Yanık. İknci takımlar: Saat 10 da Doğanspor-Alsan- cak, hakem Fehmi Üçoktan; 12 de Ateş - Yamanlar, Mustafa Şenkal; 14 de Demirspor- Üçok, Baha Konuralp. Üçok - Doğanspor “maçında kasdi favüller yaptıkları hakem raporunda zikredilen — Doğan- sporlu Hakkı ile İrfan; birinci olarak bu şekilde hareket ettik- lerinden birer ihtar cezası veril- mesi de dün akşam karar altına alınmıştır. wei : Halkevi köşesi P LATAMLA SASAMTARMCAR UA 1 — Dumlupınar, Şehidfadıl, Halidbey, Karataş, Keçeciler okullarile cezaevinde hiç okuyup yazma bilmiyenlere, ilk tahsilini yapmıyan yurddaşlara mahsus Halk dershaneleri, 2 — Dumlupınar — okulunda Almanca, — Fransızca, İngilizce gibi yabancı dil kurtları, 3 — Dumlupınar - okulunda isadahsilini tamamlıyamıyanlara mahsus riyaziye kursları, 4 — Halkevinde motör kurs- ları, 5 — Halkevinde Bayan ve Baylara mahsus daktilo ve yal- mız Bıyanlara mahsus nakış ve dikiş kursları aç Imıştıir. 6 — Halkevi dershanelerile- yabancı dil kursları İkinciteşrin- de başlam ştır. 7 — Daktilo, nakış ve dikiş kursları da yılbaşında faaliyete geçecektir. 8 — Motör, daktilo, nakış kursları için Halkevine, riyaziye ve diğer dersler ve kurslar için de Dumlupınar — başöğretmen- İğine müracaat edinz. Sayın yurddaşlar; Gerek dershaneler ve gerek kurslarda İzmirin en tecrübeli ve en değerli öğretmenleri va- zife almışlardır. Hemen - koşu nuz, yazılınız. Halkevinin izin için hazırla- Marş.. Herkes yola koyulacak. Bizim arkadaşlar dalgın ve düşüncesiz bir alay teşkil edecekler. Çünkü bir “Şişko, için ağlamak kabil değil hatıra gelmez. Öyle zan- nediliyor ki güya şişmanlar ölü- mün esrarındân muaftırlar. Tıpkı kuştüyü yastıkların vapur battık- tan sonra dalgaların pençesin- den kurtularak deniz üstünde yüzmeleri l Bir şişman ölüm halinde bile gülünç — olmaktan kurtulamaz. Hatta müşterisinin ağırlığı al- tında inliyen mezarcı bile ne yapar yapar alay etmenin bir yolunu bulur. Bir kambur insana korku verir; halbuki bir şişman güldürür? Artık bu bir. âdet haline girmiştir. Dünyada bunu değiştirmek imkânı yoktur. Ahmakların hayatın bir tas- virini göreceklerini zannettikleri tiyatrolarda bile şişmanlar yalnız, güldürmeğe yarar? — Efendiler, » UA GU ' SAKMHABERLERİ Belediye ile hal şirketi arasındaki ihtilâf Dr. Bay Lütfi Kırdarın tavas- sutu ile halledildi Manisa, (Husüsi) — Manisa belediyesile bal şrketi arasında senelerdenberi uzayıp giden ala- cak davası, Dr. Bay Lütfi Kır- darın tavassutile - nihayet halle- dilmiştir. İhtilafın esası, hal inşa edilirken şirketin alacağı olan paâranın belediyece verilmeme- sidir. Bir Ingiliz tor- pitosu Çieşme limanını zi- yaret etti Muallimler 3 ay maaş alamamışlar Çeşme, (Hususi) — Akde- nizde kontrol vazilesi görmekte olan İngiliz filosuna mensub torpitorlar, sık sık İlimanımızı ziyaret etmektedirler. Dün akşam da H. 31 torpitosu Çeşmeye gel- miş, gemi süvarisi kaymakam ve arasında ziyaretler yapılmıştır. Gemi mürettebatı da karaya çıkarak şehri gezmişler ve gemi geç vakit limandan ayrılmıştır. Çocukların müsameresi Çeşme ilkokulu talebesi Fdün gece ana ve babalarına bir mü- samere vermişlerdir. Yavruların temsilleri zevkle temaşa edilmiş- tir. İktısad haftası münasebetile ilkokul salonunda açılan sergi Je rağbet görmüştür. — , . — Muallimler maaş alami- yorlar mı? Çeşme okulu muallimleri, üç aydanberi maaş alamamışlardır. Diğer memurların maaşları ve- rildiği halde muallimlere bu şekilde muamele — edilmesinin sebebi malüm değildir. dığı bu. kiymetli mayınız. Halkevinde konferanslar... 1 — 24/12/937 cuma günü saat 17 de Evimiz ddi, tarih, edebiyat komitesi üyelerinden Kâzım Gürpınar tarafından pisi- kolojik gayri tabilikler ve se- bepleri hakkında bir konferans verilecektir. 2 —27/12/937 pazartesi gü nü saat 16/30 da Kız lisesi ede- bizzat öğretmeni Bay Süleyman tarafından Sart harabeleri hak- kında bir konferans verilecekti. kocaman bir göbek, işte serma- yesini tüketen — palyaçonun en sön bir çaresi. Oyun uzar, halk esnemeğe başlar; münekkid kaş- larını çatar, acele etmeyin! Bir kapı açılır. Sahneye bir Şişko çıkar, her şey değ şir. Sahnede herkes yüzü pudralı “Piyero,iya acır; fakat zavallı mahcup, beceriksiz yeni zengin, tembel, hodbin, korkak, saf talih- siz, rollerini yapmağa mahkâüm Şişkoya kimse acımaz. Bazı kere sahnede bir şişmanın kalbi yaralı, sevdalı ; bir kadını teselli ettiği de vardır. İşte tiyatro sah- nesi ancak o zaman hakikate benzer, Efendiler elbette ne demek isted ğimi anlamışsınızdır. Fakat her ne olursa ©o.sun sahnede olduğu gibi hayatta da şişman- lar ağlatmağa sebep - olmazlar vesselâm. Ah — canım şen ve neşeli şişmanlar! Halbuki zayıf- lar gismenlan — bistenarlar — v> fırsatı kaçır- Manisa valisi Lütfi Kırdar Vali Dr. Bay Lütfi Kırdarş istenilen meblâğı belediyenin tediye kabiliyetinin fevkinde gör« düğünden bu işin sulhan tesviye- sini iki tarafa teklif etmiş ve bu teklif memnuniyetle kabul edilmiştir. Bulunan hal şekline göre be. lediye, Belediyeler Bankasından * 10 bin liralık bir istikraz akte- decek ve bu para bundan evel alınan 65 bin Jira ile birlikte şirkete verilecektir. Dahiliye Ve kâleti de bunu muvalık gör müştür. Halkevinin faaliyeti: Halkevi gösterit şubesi üye- leri, başkanları Celâl Gürsoyun refakatinde otuz beş kişilik bir kafıle halinde (Karaoğlanlı) kö- Yüne “giderek - (Himmetinoğlu) piyesini temsil etmişlerdir, Temsil, Cumhuriyet bayra- mında açılan yeni okul binasının büyük salonunda ver İmiş, altı yüzden faza köylü yurddaşımız bu gösteritten faydalanmıştır. Muallimlerin gezisi: Kültür d rektörü, Ortaokul ta- rih ve İlkokul öğretmenlerinden yirmi kişilik bir grupla birlikte tarihsel incelemelerde bulunmak üzere Iİlicak mevkiine kadar bir gezi yapmışlardır. Atinada yeni bir müze Türk hâkimiyeti za. manındaki eserler Atina, 21 (Radyo) — Türkler Atinaya hâkim iken bırakmış oldukları eserlerle ondan sonra Yunanlılar - tarafından — vücude getirilen âsarı ihtiva etmek üzere burada hususi bir müze tesis edilmiştir. onlardan nefret ederler. İşte, kan fışkıran — bir çehrenin kırmızı bir dudağın dolgun düzgün ve rabat bir simanın mükâfatı! Ah a zayıflar, hakiki zayıflar! O; tahta gibi kuru göğüslerinde çocuk yeleği taşıyanlar! Bunların bizim yuvarlaklıklarımız etrafında gezdirdikleri bayağı ve kıskanç nazarlarındaki acı belâgati kim anlamaz?, Ah onlar ne hasedci mah üklardır. bilseniz... Bunlardan biri, leylek gibi bir herif bir gün bana: — Muharebede ne kadar şiş- man öldü. s Diye sormuştu. Herilin — rüz- gârdan sallanan uzun burnu da bir süngü gibi göbeğimi tehdid ediyordu. Haline acınacak adamların hasedini celbetmenin neye mal olduğu en ziyade tesmi daire- lerde anlaşılır. Vergisini verecek şişman bir. adamı balon g bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: