30 Nisan 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

30 Nisan 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dartanyan, Atosun gö.s.terdiğî'sâmimîyete ina - 144 — ANADOLU ılın. Aleksandr. Düma narak bildiklerini söylemekte çekinmedi çekti ve başını — Beyaz değil mi? G Çak — Müstesna bir halde par- lak açık mavi gözlü, siyah kaşlı ve çok kirpikli, değil mi? — Evet, — Üzun boylu iri Sol göz dişinin yanı dişi eksik mi? — Eveti ğ — Zambak çiçeği küçük, kır- mizı renkte, ve sanki üzerine giriş sürülmüş gibi mi? — Evet. — Fakat, onun İngiliz oldu- ğunu söylemiştiniz? — Ona Mayledi diyorlar, fa- kat Fransız da olabilir. Lord dö Vinter onun kayınbiraderi. — Bu kadını görmek - iste- rim, Dartanyanl. — Dikkat et, Atos, dikkat et! Siz onu öldürmek istiyorsu- nuz; © da size ayaini yapacak bir kadın ve eminim ki, âciz kalmaz. — O bana ağrını bile aça- maz; bunu yaparsa kendini meydana çıkarmış olur! — Onun elinden herşey ge- lir. Hiç onun öfkeli zamanını gördünüz mü? — Hayır. — Bir dişi arslan, bir kap- lao! ah, Atos! Her ikimizden de dehşetli intikam alacağın dan gok korkuyorum! Buünun Ürerine delikanlı olan rışını ve i ölümle eo?- kutuşunu söyledi. Atos dediki: - iz var, fakat, ha- yatım hâkkeiçin, bir tel saçı 'çin canımı verirdim. Çok — şü- Jür ki yarından sonra Paristen gidiyoruz; her ihtimale karşı La Roşele gidiyoruz ve bir ke- re gidince..... — Sizi tanıyacak olursa dün- yanın öbür ucuna kadâr peş> nizi burakmaz. Atos, bırakınız da yalnız benden inlikam al- yaağı düşünsün! — Aziz dostum! Beni öldü- türse ne olur? Beni yaşamağa pek ehemmiyet verir mi san- dinâl hafiyesi olduğuna eminim. — Bu halde kendine dikkat et. Kardinal şu Londra mese- lesi sebebile size karşı bulun- duğu için, çok - düşmaamızdır; fakat, her ciheti düşünerek sizi açıkça cezalandıramaz, bununla beraber her düşman intikam abr, hele kardinal gibi bir düş- mandan kendini sakınmalısın! Sokağa çıkârsan, yalnız çıkma. Yemek yerken bile ihtiyatlı bu- aa. Hasılı, biç kimseye, hatta gölgene bile inanma. Rumi- 1354 | Arabdi: Çije Nitaa 17 Safor 29 NİSAN : 30 Cumartesi | söylediğiniz — Çok şükür ki, bu ihtiyat- lar yalmız öbür gün akşamına kadar lâzım, çünkü orduda bu- lununca, karşımızda korkacak yalnız erkek kalacık. — Bu müddet zarfında ben de inziva plânımı bozacağım ve 5z nereye giderseniz sizinle beraber geleceğim. Fossoyö so- kağına gitmeniz lâzım; ben de beraber geleceğim. — Evet, fakat gideceğim yer yakın olsa bile bu kıyafetle gi- demem, — Doğrudur. Diyerek Atos çıngırağı çaldı. Grimo içeriye girdi. Atos ona Dartanyanın evine gidip elbise getirmesini — işaret etti. Grimo da anladığını — işa- retle bildirerek gitti. — Getireceği elbise İşinize yaramıyacak, çünkü, yanılm» yorsam en güzel takımınızı May- ledinin evinde bıraktınız, o ise geri yollamak nezaketini gös- termiyecektir. Bereket versin ki gökyakut sizde kaldı. — Gökyakut sizindir, Atos! Onun bir aile yadigân aljdu- gunu söylemediniz. miydi? — Evet, onu iki bin eküye aldığını — bir zamanlar babam bana söylemişti; ânmeme evlen- me hediyesi olarak vermiş ve hakikaten güzel şeydir. Annam onu bana verdi ve ben aptal da onu ana olarak saklıyacağım yerde bu alçak karıya verdim. — O halde, azizim, bu yü- züğü geri alınız; çünkü, naza- nizda — çok olduğu aşikârdır. — O alçak mahlükun elin- den geçtikten sonra o yüzüğü tekrar ben alacağım hal aslal e yüzük artık pis oldu, Dar- tanyan.. ö — O halde sat, yahal Te hine koy; emanete koyunca bir ekü alabilirs'niz. Bu para ile de her işiniz yoluna girer; — ilk elinize geçecek para ile onu kurtarırsınız ve tefeci elinden geçmiş bulunacağı için eski pis- liği temizlenmiş olur. Atos gülümsedi —Siz yüksek bir arkadaşsınız dedi; sizin bu ebedi neşeliliği- niz en kederli canları bile uyandırır. Pekâlâ, yüzüğü re- hine koyalım, fakat bir şartla. — Ne gibi? — Beş yüz ekü siz alırsınız ve beş yüz ben alırım. — Neler — düşünüyorsunuz, Atos? ben © paranın çeyreğini bile istemem, Ben henüz muha- fiz olduğum için at takımlarımı satarak para alabilirim. Bana lâzım olan nedir? Planşe - için bir at, hepsi bu kadar. Bu ka- dar. Bundan başka, bende bir yüzük daha olduğunu da unut- ma, — Halbuki, sizin © yüzüğe merbutiyetiniz benim kendi yü- züğüme olan — merbutiyetimden daha ziyade; yahut, bana öyle geliyor. — Evet, fevkalâde' bir hal | vukuunda bizi yalnız muzaya kadan değil, hatta tehlikeden de kurtarılabilir, o6 yalnız kiy- metli bir elmas değil, ayni za- manda sihirli vekildir. — Ne demek istediğinizi n Tamıyorum amma her halde ber lllen dAkE aü mim yüzükten, daha doğrusu sizin yüzükten bahsedelim; onu emanete koyup alacağımız pa- ranın yarısını 82 alırsınız, yok- sa onu balık ağına dökerim; ba'ıkların Polkarta yaptıkları gibi bize de geri ve:eceklerine şüpheliyim. — Pâkâlâ, razıyım. Bu esnada Grimo ile bera- ber efendisini ve ne olduğunu merak eden Planşe de elbise getirmek behanesile gelmişti. Dartanyaa giyindi, Atos da giyindi; tam gidecekleri sırada Atos Grimoya nişan alan bir adam işareti yaptı hizmetçi ise duvardan tüfeğini alarak efen- disi ile beraber gitmeğe hazır- landı. İkisi de bizmetçileri ile bir- likte, hiçbir vak'aya tesadüf et- meden Fossoyö sokağına ge- diler. Bonasyö kı ruyordu; Di gözle baktı, dedi — Ehi sevgili kiracım, çabuk oll Sizi genç ve güzel bir kız bekliyor, balbuki — kadınların bekletilmek istemediklerini bi. lirsiniz! -Arkası var- Zabıta Bir çöpçünün marifeti Karşıyakada belediye temiz- lik hanında Halil oğlu arabacı Çavuş, çöp almak meselesin- den İbrahim kızı 45 — yaşında Ayşeyi döverek dişini kırdığın- dan zabitaca tutulmuştur. Kız kandırmak Cumaovası nahiyesinin Güner köyünde oturan Hasan oğlu Mehmed İbrahim kızı 11 yaşında Hüs- niyeyi kandırarak çamlık mev- kine —götürmüş, — kirletmiştir. Ş.kâyet üzerine Mehmet tutul- muş, adliyeye verilmiştir. Kadın kavgşası Eşrefpaşanın Beştepeler mev- “dünde Feyzullah kızı Bahriye, çocuk kavgası yüzünden Hasan kızı Haticeye hakaret etmiş ve Tevfik adındaki çocuğu da taş atarak Haticenin 6 yaşındaki kızı Güzini haff surette yara- lamıştır. İki suç birden Peştemalcılar — başında Ali oğlu Zekeriya ve Hızır, sarhoş olarak biribirini tahkir ve gü: rüktü yaparak halkı rabatsz et- tiklerinden zabıtaca yakalan: mışlardır. ; Hakaret Damlacıkta Mehmed oğlu Kahraman Karakaplan, Abdur- rahman Şahap adında bir çocuğa, İdhalât gümrüğünde İsmsil Hakkı, Halil oğlu Ha- sana ağır sözler söyliyerek ha- karet ettiklerinden tutulmuş- lardır. Silâh taşımak Kemerde umumhaneler ara- sında İsmail Hüseyin oğlu Ha- sanda bir tabanca, Keçecilerde Kâzımda bir biçak bulanarak zabitaca alınmış, silâh taşıyan- lar hakkındâ takibata başlan: mıştır. Kadını dövmüş İkiçeşmelikte Uzunyol cadde- sinde Konyalı Hüseyin oğlu Numan, evelce tanıştığı Hüse- yin kızı 27 yaşında Şadiyenin evine taarruz etmiş, içeri gire- rek çakı ile ayağındaki çorabı ve üzerindeki kostümü koamiş- tir. Bununla da hırsını yenemi- yen Numaa, kadını tekme ile dövmüş ve zabıtaca tutularak adliye verilmiştir. Akçay; aygi köyden . İktısad Z.rai kalkınma Ziraatte ışlahat, ginün en mübim mevzuudur. Esasen ziraat kongresi de bu mühim mevzu üzerinde konuş- mak için toplanıyor. Zıraatçi bir. memleket olduğumuzdan bu mevzuun bizim için yeni olmasına imkân yoktur. İktısa- di bünyemizi, — yetiştirdiğimiz mahsuller teşkil ettiğinden, zi- raatimizin ıslahı daima düşü- nülmüş ve çareleri aranmıştır. Bugün, ziraatimizin ışlahı ye- ni bir mevzu canlılığiyle ortaya atılıyor ve üzerinde ruluyorsa bu, ilerli rimizle muvazi dir. Çünkü, endüstrimiz, kısa bir zamanda, ziraatin takip edemiyeceği bir hız almıştır. Halbuki iktısadi mekanizmanın muntazam — çalışması, — ziraatle endüstrinin müşterek ve müsavi kuvvetine bağlıdır. Makine gürültüsü, motör sesi duyulmadığı zaman bu mem- lekette — mahsul — yetişiyor, ihraç ediliyor; kısacası iktısadi varlığımızı ziraatimize medyun bulanuyorduk, Endüstrimiz » mo- derü manasile - pek yeni oldu- gu halde zirai yürüyüşümüzü nasıl geçebilir? Çünkü, biri toprak, diğeri makinedir; top- rakta betaat, makinede sürat vardır. Bunun için evvelâ şunu kabul etmeliyiz ki, zirat ıslahat, hiç- bir ıslahat kadar kolay ve seri olamaz. Almanlar, zirai ıslahat için yetmiş sene uğraşmışlardır. Rus- lar, Almanların ıslahatını örnek aldikları için bu müddeti an- cak S0 seneye iadrmeğe mu- valfak olmuşlardır. Biz, zirsatte ileri tekniğe sahip memleketleri örnek alırsak belki bu müddeti çok indirebiliriz. Fakat şunu da - unutmamalı: dır ki, Türkiye * toprağının hu- susiyeti vardır. Çünkü Türkiye *hemen hemen - bütün dünya meyva ve mahsuüllerinin — vata- nıdır. Hangi —memlekette üzü- mün beşyüz çeşidi, buğdayın 1800 çeşidi gürülmüştür. Bu ancak Türkiyeye münha- sır bir tabiat bahşayişidir. Ec- nebi mütehassıs'ar mahsul ve meyvelerimizdeki bu bol çeşidi görünce hayretlerini izhar edi- yorlar. Hakları yok değil. Çün- kü diğer müstahsil memleket- lerde bir meyve nihayet beş veya altı çeşittir. Mütehassıslar bu çeşitler üzerinde — esaslı bir bilgi ile etütlerini yapmışlar, hangi çeşidin hangi mıntakada yetişeceğini ve hangisinin iktı- sadi kıymeti - olduğunu — tesbit edip anlamışlardır. Bizim mem- lekette böyle bir tesbite kalkı- şildiği zaman işin azameti mey- dana çıkıyor. Bundan dolayıdır ki, bizim zirai ıslahatımız, hiçbir devletin Tirai ıslahatına benzetilmiyecek kadar güç ve çetindir. Lâkin ba çetin işin başarıcır ları yıldırmıyacağını ve hele yeni Ziraat Vekili Faik Kurd- oğlunun ziret ıslahata daha kuvvetle umuyoruz. Nejad Bögürtlen Yaralamak Alsancakta Şehitler cadde. sinde binek Aarabacısı İtalyan tebaalı Antuvan oğlu Viçenço ve tek yük arabacısı Mustafa oğlu Ali, idarelerindeki araba- larını bızla sürerken dikkatsiz- lik neticesi biribirine çarptır mişlar, Viçençonun arabasında bulunan oğlu Georgonun yere düşerek yaralanmasına — sebe- biyet vermişlerdir. Zabıta, ber iki arabacıyı, suça sebebiyet vermek suçundan yakalamıştır. Risat LN Ilmi bahisler: —— Dünyanın büyük zelzeleleri Feci neticeleri olmaı;ydı, zelzele temenni edilirdi. Fakat insanlık o kadar kurban vermiştir kf Zelzele kaç çeşiddir? Yazan: İi 5. <a (XEL 12) Biz bu tahlili metodu burada takip edemeyiz, çünkü bu kitap mevzij bir jeoloji ki- tabı değildir. derin malümatını takip etmeği gözden kaçırmamalıyız. Harekâtı amudiye Yukarıda görülmüştü ki, mü- tekatti mümasi kuvveller tara- findan — kışmarzin — Voussoire (kubbe) lerinde katlanan taba- kalar inşikaklar vücude getirir. Bunların darbelerden başka bir suretle vücude geldiğini tasav- vur etmek güçtür. Hiç şüphesiz bu hareketlerle darbeler de ol- muştur. Zaten büyük hareketi arzlar osnasında görülmüştür ki yarıklarla beraber yeniden itilmeler ( yani hakiki kaylar PİXXXIl12) vücude ge'mişlerdir. Diğer taraftan birçok yarıklık hatları ( Bilhassa ço kıymetli) hareketiarzların ilelmerkeziyesi etrafında yapılmışlardır. Mimari tabulej olan memle- ketlerde — hareketiarzlar daha azdır. Montessus karaların de- virlere nazaran almış olduğu vaziyeti görerek diyor ki: — Madagaskar — kıyısındaki büyük fay büyük bir hat üze- rinde olan ve az şiddetli fakat sık sık olmuşa benziyor. Habe- şstandaki büyük fay, Kızılde- niz ve Lüt sahasında olan, so- nu ve merkezleri Lübnan ve Habeşistan — yaylasındaki bir sarsıntı mıntakasına — tesadüf eder. Thoroddene göre, İzlan- dadaki sismik sahada fay - ile tahdid edilmiş mevzilere ben- ziyor. Doğrudur ki Bal ile Ma- yans arasındaki çöküntü az şiddetli, sık sık hareketiarzlarla olmuştur. 22 kânunusani 1896 daki dar- be ile sarsılan bir yer eski kara ormanların kümesi ile tamamen çevrilmiştir. K. Fw törrer tarafından tamim edik miş vesikalardan bu istintaç edilmiştir ki, bu misaller yu- karıdaki müşahedelerin doğru olduğuna birer şahiddir. Bir harst bütün sahasında müteessir olabilir. Fakat etrafındaki çök- müş sahalar müteessir olmuyor. Eski silsilelerdeki tulâni faylar darbe hatları — olabilir. — İskoç- yadaki Kaledonyen kanalındaki kırıklıklar da böyledir, Bilhassa iltiva hatlarına benziyen zavi- ü — teşekküllerin - kırıklıklırı çok hareketiarzlarile göze çar: pan yerlerdir. Asya — kıt'asını çeviren İll üncü devir silsileleri bilhassa calibi dikkattir. —Ja ponyanın büyük çukuru —dün yanın en çok sarsılan yeridir. Hindistanda zelzelelerin hemen hepsi bir taraftan İran ve Hi malaya arklarının birleştiği za- viyelerde, diğer taraftan da Malezya ve Himalaya arasında mevzi olarak kalabilir. Şimdiye kadar bazı darbo hatlarile dağların birleşme nok- taları arasında olan sıkı müna- sebata lâyıkile dikkat edilme- . Bu hâdise zaten eski iltivalarda da görülür. Yukarida bahsi geçen aşağı Avusturyadaki kamp hattının derinliği bugün Alplerin iltiva- ları altında mış olan ar- moriken varisin iltivasının teş- kil ettiği zaviyesile mütenazır olduğu düşünülebilir. Lise coğralya — muallimi Biz hâdiselerin | ğan ve amudi olan #Hüznü Hun Mütekattı hareketler: Kışrı arzın, mütekattı hare- ketlerinden vücude — gelen zel- zeleler her halde Faylarda do- darbeler. den daha sık sık olur. Bu dar- beler bugün bilhassa yani sil. seleler yani Alp iltivasile ayni zamanda vücude gelen silsile- lerde mevzii olarak meydana geldiği düşünülmektedir. Ve eski silsileler hiç şüphesiz yal- nız çökmelerden vücude gelen zelzeleden müteessir — olurlar. Devri saninin — jeosinklinslerin» deki hareketi arzların daha sık sık olmasının sebebi tabakanın müteharrik mıntakalarında, bil- hassa üçüncü devrin litosler tabakalarının müteharrik kıs- mında mevzil olarak vücude gelmesindendir. Jeosinkslinoları — gösterecek karakteristik evsaf kendilerinin (yalnız şüphesiz iki veya Üüç yerden maada) bütün sismik sahalarda bulunmas: — me: sidir. 1903 deki 159781 hare- keti arz istatistikleri montessüs atideki kanunu yapmağa sevk etmiştir: Kışrı arz, hemen hemen ol dukça müsavi ik: büyük daire çizen (kelimenin hendesi mana» Sına göre) kendi aralarında 67 lik bir zaviye teşkil eden iki dar mıntakada sarsılır. Ak« deniz dairesi veya Alpo-Kokaso- Himalaya kavsi hareketi arzla- rın *0 53- 54 ünü - havidirler, Ve pastfik kavsi etrafında ya- hut Endo - Japone - Malede, * 41,08 i vaki olmaktadır. Bu kanundan çıkarılanr netice teca- vüz edilemez bir şekildedir, Yalnız ikinci devrin jcosinkle- lerine benzetilen iki daire aşağı yukarı bazı ihtiyatlar altında kabul edilebilir. Alp silsilesi teşekkülü ismi altında toplanan zelzeleler ne kadar çetin olursa olsun bütün zelzelelerin üçüncü zaman iltivalerinin yerlerinde olduğunu mutlak surette kabul. etmek hiç şüphesiz doğra de- gildir. Üçüncü zaman iltivaler rinin zelzele sahası olduğunu görebilmek için yalnız Hîıdiı—,; tan, Japonya ve Sonda gibi. çok volkanlı yerleri değil bilâ- kis Apenin, Şarki Alp, Türkis- tan ve Kaliforniyanın sahil sil. silelerini zikretmekle bu haki- katı söylem'ş oluruz. Yani üçün- Cü zaman iltivalari zelzele sa- haları olmakla beraber bib]ı_* zelzelelerin *0 94 ünü buralarda beklemek doğru değildir. Ha- den husule gelen zelzele ve harici iltivalerin çökmesle vü. cude gelen zelzelelerden başlar mak daima güçtür. Bu suretle Şarki Alplerde Mürz hattının bir hakiki faya yahıd deniz: den taşınm'ş bir çakıl örtüsü kenarile münasebette olduğunu bilmek güçtür. Ayai zamanda cenubi kireçli Alpleri arzani kateden darbe hatlar ve bun: ların en meşhuru Belluno hattı bir çöküntü fayı gibi simala- nabilir. Diğer taraftan hemen. bellidir ki: Karpat, Apenin g.bi dağların vücude gelmesi Atlas ve Antilde zelzelelerin birçok- ları Akdeniz. kıyısındaki eski kümelerin çökme hareketlerin n hemen hemen devamından ileri gelmiştir. & | sArkası varze —

Bu sayıdan diğer sayfalar: