30 Nisan 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

30 Nisan 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife — - Berlin, 29 (ALA.) — Havas Ajanın muhabirinden: Elkânı umumiye İngiliz-Fran- osız müzakerelerini biraz asabi- yetle takip etmekte ve matbuat Fransa ile İngilterenin Çakor lovakya hakkında müşterek bir hattı haroket takip etmeğe mu- vaffak olmalarından dolayı duy- oduğu endişeyi güçlükle saklı: ,yabilmektedir. *Pragın âkıbeti Lomndrada tâ- “ayyün ediyor, başlıklı bir ya- zısında Nahtausgabe gazetesi İngiliz ve Fransız Nazırlarının modası geçmiş beynelmilel ah- kâmı müdafaadan içtinap ede- ceklerini ve sulhun tanzimi için harp tehlikesi ihtiva etmiyen plânlar hazırlıyacakları ümidini “izhar etmektedir. — Frankfurter Zoitung gazetesi diyor kir Bunlara ne lüzum var. Hangi tehlikeye kârşı müidafaa tedbir- leri alınıyor. Paris, 29 (ALA.) — İxi mâ- lümat almakta olan mehafil, Londrada Fransızlarla İngilizler Carasında yapılmakta olan mü- /— zakeselerin Fransız - İtalyan gö- rüşmesini kolaylaştıracağını va 'tesri edeceğini ümid — etmekte- dirler. — B. Çemberlaya İngiliz - İtalyan uzlaşmasının ihdas etmiş oldu- gu müsait havadan mümkün olduğu kadar süratle istifade etmek arzasundadır. İyi m /— mat almakta olan mehafil bü: “yük Britanyanın Fransa ile seri bir itilâf akdetmesi için İtalyan hükümetini ikna etmek üzere bütün kuvvetini sarfedeceğini tahmin eylemektedir. Böyle bir itilâfın 4 Mayısta Ş toplanacak ve İtalya ile müna- i tetkik edecek lâf konferansı üzerinde âcil tesirler icra ede- ceği tahmin olunmaktadır. Kü- çük itilâf konferansı hiç şüphe- siz Romada girişilecek - olan müzakerelerin alacağı - islika- Metten- müteessir olacaktır. Londra, 29 (AA.) — Salâ- ettar bir membadan öğre- ldiğine göre İngiliz ve Fran sız. devlet adamları 1936 ve 1938 tarihli lagilz-Fransız si- yasi ihtilâfları ahkâmına tevfi- için daha uzun zaman bekle- k Tâzimgeldiğini şimdi bir kere daha hissediyordum. — O kadar ileri gitmiyecek- sin Güzide -dedim-: çünkü hiç- bir şeyi telâfi edemezsinl. Yüzüme — bakıyordu. Fakat onda bir sağır hali vardı. San- ki söylediklerim, bir taşa ak- sediyormuş gibi, tamamile ha- Teketsiz duruyordu: — Sence vicdani? ve insani “olarak başvurulabilecek - olan — bu hareketi, ne fayda getirir? — Ancak ve ancak doktorun giz- O hice kirletilmiş olan şerefini kurtarmak mi?, Halbuki, bunun böylece, bir daha tekorrür et- Yazan: Saime Sadi — 39 — kan harp vukuunda iki devletin havâ kuvvetlerinin teşriki mesai ve iptidat maddelerin stok ha- linde muhafazası — hususunda dün tam bir anlaşmağa var mışlardır. Öğrenildiğine göre İngiltere Almanyanın Belçika ve Fransız topraklarına tecavüz etmesine müsaade etmiyecek fakat her. hangi başka bir devlete karşı taahhüt altına girmiyecektir. Dün yapılan Fransız İngiliz itilâfları yanlış - tefsi: yarak bunlara mahiyot atfedilmemesi için ağ- lebi ihtimal Roma ve Berline tebliğ edilecektir. Salâhiyettar bir İngiliz dip- lomatı Havas Ajansının muha- birine beyanatta bulunarak İn- giliz ve Fransız devlet adamları arasındaki görüş birliğinin tam olduğunu ve bu vaziyet karşı- sında Almanyanın şiddete mü- racaat etmenin lüzumsuzluğunu anlaması lâzımgeldiğini — söyler miştir. Hitler müzakere — yolu - ile komşulariyle sulhen anlaşmanın lüzumunu anlıyacaktır. İngiltere esasen bu müzakoreler hüsnü suretle neticelendiği takdirde Almanyanın müstemleke talep- lerinin tervici için bir şekil bu- labilecektir. Londra, 29 (Radyo) — Fran- -| sız nazırları, bugün Başvekâlet sarayına gitmişler ve İngiliı Bi. calile 10,30 da müzakerelere başlıyarak, saat 13 çe kadar görüşmelere devam — eylemiş- lerdir. Müzakereleri mütcakıp, İngil- tere Hariciye Nazırı Lord Har lifaks, Fransız Nazırları şerefine bir ziyafet vermiştir. Yemekten sonra tekrar baş- hyan müzakereler, saat 17 de sona ermiştir. Bunu müteakıp resmi bir teb- liğ çıkmış ve 48 saat zarfında Fransız-İngiliz Nazrları arasında konuşulan meselelerde mutaba- kat hasıl olduğu ve müzakere- lere son verildiği, İspanya me- selesinde, gönüllülerin. geri çe- kilmeleri lüzumunun tebarüz et- riği ve merkezi Avrupada, sul- bun sarsılmaması için elden geldiği kadar sarfı meşai edil- memek üzere, ebediyen gizli kalması daha doğrudur. Çünkü bugün, cemiyet içinde o şerer finden hiçbir şey kaybetmiş değildir. Birşey bilmediği için manen rahattır, sevildiğine ka- nidir. Güzide, birdenbire bağınır gibi oldu: — Ohğu seviyorum da... Se- viyorum, seviyorum.. Gayri ihtiyari: — Seviyor musun? Diye sordum. — Evet, seviyorum.. — Fakat ortada bir var.. : — Tezad yok, hakikat var.. tezad #zelince; ANADOLU Londrada başlıyan İngiliz - Fransız müzakereleri sona erdi. Fransız Nazırları, Çekoslovakyaya verdikleri sözden geri dönemiyeceklerini ve Çekoslovakyanın, müdafaa- ya muktedir olduğunu İngiliz Nazırlarına bildirdiler. mesi bususunda iki devlet Na zırları beynin tam bir muvafa- .kat hasıl olduğu bildirilmiştir. Londra, 29 (Radyo) — Fram sa Başvekili Daladiye, Fransız sefarethanesinde matbuat mü- messillerini kabul etmiş ve fakat, müzakerelerin netayici hakkında tafsilât vermemiştir. Daladiye demiştir ki; — Ben nikbin değilim. Yal- nız, istikbal için ümidvar ol: duğumu söyliyebilirim. İngiltere-Fransa münasebatına iki devlet arasında şimdiye kadar bu derece sami- miyet ve birlik müşahade edik memiştir. Paris, 129 (Radyo) — Havas Ajansı bildiriyor: İngiliz Nazırları, Merkezi Av. rupada sülhun tehlikede bulun- duğunu ve bu itibarla, Fran- sanın, Almanyayı gücendirecek hareketlerden sakınması lâzım geldiğini Fransız Nazırlarına beyan etmişlerdir. Nazırları; — Çekoslo- stiklâli için Fransanın verdiği sözden geri dönmenin mümkün olmadığını, Briyan za- manında — Çekoslovakya — ile Fransa arasında aktedilmiş mu: kavele ahkâmına riayet etmek zaruretinin aşikâr olduğunu söy- lemişlerdir. Bunun üzerine, İagiltere Ha- riciye Nazırı Lord Halifaks, bu muahede yüzünden merkezi Av« rupada çok tehlikeli bir vaziyet husule geleceğini ve İagilterenin de, Fransaya karşı — olan taab- hüdatı dolayısile müşkül mev- kie düşeceğini beyan etmiş, Fransız Nazırlarının dikkat na« zarlarını ehemmiyetle celbeyle- miştir. Fransa Hariciye Nazırı ]orı Bone, Fransanın, taahhüdatında sadık kalmak —mecburiyetinde bulunduğunu, — Çekoslovakyaya verdiği sözü geri alamıyacağını ve Çekoslovakyanın, esasen is- tiklâlini müdafaa edecek dere- cede kuvvetli olduğunu kaydet- miştir, Fransa Hariciye Nazırı; bir köre de, Yugoslavya, Romanya ve Polonyâya müracaat edile- rek, bu - devletlerin, - (Çekoslo- vakyanın ve dolayısile kendi Ben, işled ğim hiyanete rağ- men onu seviyorum. Biraz eve- line geliaceye kadar anlıyama- dığım birşeyin, bir kuvvetin, korkunç bir büyü veya tılsımın tesiri altında kendimi kaybet- miştim, Hani, bazı bastalar — vardır, hafızalarını kaybederler ve ne- den sonra, herşeyi hatırlamağa başlarlar yâ; tıpkı onlar gibi... Şimdi, kendime gelmekteyim.. Onun gözleri, onun pis vücu dünün — etlerime — t dan mütevellid iğrenç ve korkunç incizap, tesirini ancak şimdi kaybediyor. Sen olmasaydın ve şiddetli bir aksülâmel — duymasaydım, kimbilir daha ne kadar gide- cektim. Kimbilir, ne hale ge- lacektim? — Sabah oluyor. Güzidel.. İyi düsünmelisin.. Dağruldu, — gözleri çökmüş gibiydi. Hâlâ titriyordu. 30 Nisan Türk - Yunan dostluğu ve Atina basını — Başı J inci sahifede — tamamiyetlerini ve istiklâllerini Müşterek surette müdalaa için kuvvetlerini birlikte hareket et- tirecek iki müttefik devlettir., Katimerini diyor ki: *Bu pakt faal Elen « Türk dostluğunu silinmez mühürlerle teyid etmekle kalmantış fakat Ayni zamanda samimi ve heye« canlı yeni bayanatlara da bir vesile teşkil eylemiştir. Elen milleti müttefikan B. Celâl Ba- yarın *“Dostlağumuz — ebedidir ve ebedi kalacaktır., Cümle- sini alkışlamaktadır. Bu dost- luğun bozalmaması mahiyetini kaydetmek için iki Başvekil birlik kelimesini kullanmışlar: dır, Filhakika — enternasyonal sahada iki müttefik devletin biribirlerine yaptığı — karşılıklı yardımlar hatırlardadır. Birlik kelimesi görülüyor ki, gelişi güzel sarfedilmiş değildir. Zira her yerde ve her zaman - Tü nutku mahiyeti mevcut değildir. Bu nutuklar aralarında mual- lakta kalmış eski meselelerin tasfiyesinden sonra biribirlerini memleketlerinin selâmet ve 1s- tiklâli için ne düşündükleri hak- kında malâmat istenilmesi fik- rini ileri sürmüştür. Londra, 29 (Radyo) — Deyl Meyl gazetesine göre; - Londra müzakerelerinde, İngiltere-Fran- sa arasında bir askeri birlik için mutabakat hasıl olmuştur. Buna nazaran; İngiltere, Fran> sanın bütük üslerinden istilade deĞMATEZ e Alâkadarlar, 1907 İngiliz » Fransız deniz muahedesinin ye- nileştirildiğini haber veriyorlar. İngiltere - Fransa Erkânıhar- biye reislerinin, gelecek hafta Pariste toplanmaları ve Londra müzakerelerinde tespit olunan askeri hususat — etrafında tetki- kat yapmaları muhtemeldir. İngiltere Başvekili Çember- laynın; Fransanın, Almanya ile müzakerelere — girişmesi — için Fransız Nazırlarına bazı tavsi- yelerde bulunduğu ve - icab ederse — İngiltere, Fransa, A- manya ve İtalya arasında bir ittifak akdi için zemin hazır- lanması İâzimgeldiği kanaatini ileri gösterdiği söyleniyor. Fransa Başvekili Daladiye, dörtler ittifakı için müsit zae manın hulül etmediği fikrin dedir. Paris, 29 (Radyo) — Fransa Birdenbire: — “Üşüyorum (-dedi- yatma- byım.. Sen, sabahleyin bana gel Aferide.. Ve bu konuşmadan sonra ayrıldım. Yavaş yavaş, ben de kendi- me geliyorum. Hakikat, donuk bir şafak önünde, bize şekille- rin korkunç siyahlığını, şimdi daha iyi tebarüz ettiriyordu. Ertesi gün, ne — yapacağını ona söyledim: Namığı — uzaklaştırmak, — ve metlin olmadığına göre, daima kocasile beraber bulunmak.. Yani sudan b': karar'a zeva- hiri kurtarıyorduk. Pisliğini öre ten hayvanlar gibi, biz de hâ- diseyi bastıracaktık. Kabul etti ve o gün artık at gezintisine çıkmadı. Fazla olarak, Namğa bir mektup yazmış, onu Edir- neden uzaklaşmağa davet et- Mmişti. Namık, güya kendiliğinden Tür» kiye ve Yunanistan bir tek devlet gibi kat'i sürette sulh idenline kendisini vermiş bir kuvvet gibi kendilerini göster mi şlerdir. , di 3 larda herhangi bir protokol hiçbir şeyin ayırmadığını değil fakat Akdenizin şark havzasın- da müşterek menfeatleri için herşeyin kendilerini samimi bir birliğe sevkettiğini gören iki milletin hissiyatına tam tercü- man olmaktadır. Bu zihniyet dahilinde munzam pakt ferah verici yeni bir ruh va yeni bir ileri hareket için bidayet noktası teşkil etmektedir., Elenikon Mellon diyor ki: “Bu paktın imzası sülhun bir zaferidir., Atina, 29 (A.A.) — Matbuat müsteşarı Nikolidisin Türk gae zetecileri şerefine verdiği öğle ziyafeti kardeşç> bir hava için- de geçmiş ve buna birçok Yu- nan gazetecileri de iştirak ey- lemiştir. Nikolidis, söylediği nutukta Türkiye ile Yunanietan arasın da ve Balkan antantı çerçevesi içinde imzalanan yeni dostluk vesikasının akdinde bulunmak üzere Türk gazetecilerinin Yu- nanistana gelmiş olmalarından dolayı gerek Başvekil Metak- sasın, gerek kendisinin duyduk- ları derin sevinci izhar etmiş ve demiştir. ki: — Fakat #£z ayni zamanda derin samimiyet hislerinizi gös- termek için de geldiniz. O hi ler ki, sizi Metaksas hükümeti- nin 4 ağustos 1936 dan s#onra yarattığı yeni Yunanistanı daha Başvekılı Daladiye ile Haricıye Nazın Jorj Bone ve refakatle- rindeki zevatı hâmil olup, tay- yare kumandanı Roy tarafından idare olunan husüsi — tayyare saat 20 de (Borje) istasyonuna vasıl olmuştur. Nazırların bir kısmile büyük bir kalabalık, bir müfreze a ker Fransız Baş ve Dış Bakar nini karşılamışlardır. Daladiye, —askeri — mütre zeyi teftiş ettikten sonra dağ» ruca radyo mikrofonuna gide- rek, Londrâ seyahatinin neta- tayici hakkında şu sözleri söy- lemiştir: — Dostum ve arkadaşım Ha- riciye Nazıri Jorj Böne ile Londradan dönüyoruz. İngiliz milletinin sempatisini bildiri. yorum, Büyük Britanya rica. Kle yaktığımız mükâlemeler, çok samimi ve dostane cereyan etmiştir. İki memleket arasın: daki fikir ve görüş birliği, bu seferki kadar hiç tebarüz et. memişti. Seyhatimiz, yalnız iki mem- leket için değil, bütün Avrupa için iyi neticeler vereceğinden eminim, Daladiye, İstasyondan Har: biye Nezaretine gitmiş ve der- hal Maliye Nazırı (Marşande) yi kabul ederak uzun müddet ko- nuşmuştur. doğan bu kararı, akşam yemek masasında ortaya attı. Sözle- rinde ve sesinde hafif bir is- tihza ve lâübalilik vardı. Ab- lamın gözlerinde iki kıvılcım parladı. Yüzü, birdenbire mo- vardı, hatta siyahlaştı. Babam, Namığa bakıyordu: — Niçin evlâdım, niçin? Annesi de keza öyle: — Delisin galiba sen -Na- mıkl.. O, jestlerindeki ıııh:.liii biraz daha artırarak: — Deli miyim -dedi- yok canım, benim kafam — hendesi ku: 1i Şimdilik öyle lâ- zım.. mafih yakında ç:n: görüşürüz anne.. — İstanbulda görülecek işlerim var. Zanne- diyorum ki, sermayedar bir müteahhid'e anlaşacağım.. Bu mesele daha fazla konu- şulmadı.. Ertesi sabah, Namık — hazır- Tanmıştı.. Annesi, annem, ba- iyi tanımağa sevkediyor., Nikolidis, matbuatın kes olduğa Türk-Yunan anlaşmasın- dan bahsetmiş ve sözlerine şöy" le devam etmiştir: — Minnettarlığımıza hak ka- zanmış olan devlet adamlarımız ihtiyat ve basiretle hareket ede- rek bizleri biribirimize bağlıyan duygulara daima daha kuvvetli bir şekil vermeğe çal.şmışlardır. İki memleket matbuatı da bu tarihi vazifeyi her gün daha mükemmel bir şekilde tamam: lamaktadır., Nikolidis. son Balkan Antantı matbuat konferansına da temaz ederek dört Balkan müttefik devlet gazetelerinin tek - bir kütle teşkil etti; bu münae- sebetle tebarüz eylediğini ve bu ahenk içinde'ilk önce Türk ve Yunan matbuatının hudutsuz bir. istikbalde beraber —çalış mak için seslerini yükseltmiş olduklarını memnuniyetle kay- detmiştir. Nikolidisin bu nutkuna cevap veren Ercümend Ekrem Talu, Türk-Yunan dostlağanü — tasvir etmiş, bunun hiç bir müeyyi- deye muhtaç olmadığını çünkü iki milletin biribirine olan düye gularının dostlük hudutlarımı aşarak samimi bir kardeşlik haline geldiğini söylemiştir. Ercümend Ekrem Türk ge- zetecilerini hayran bırakan Baş vekili Metaksasın büyük eserini hürmetle anmış ve sözlerini şöyle bitirmiştir —Yunanistanı 14 âylık - bir fazıla ile ziyaret eden ecnebiler Yunanistanın her tarafında gör. dükleri kalkınma ve refah kare şısında hayret içinde kalıyorlar. Ve onların gözleri kamaşıyor. Türkiyeye dönüşümüzde müttee fekimiis — Yananistanın — ternkki ve refah yolunda büyük kralı ikinci Jorjan rehperliğile elde ettiği başarıları ve bu yolda attığı büyük adımları anlata- cüğız.. İstanbul, 29 (Hususl) — Bap vekilimiz B. Celâl Bayarla Ha riciye Vekilimiz B. Tevfik Rüp dü Aras ve refakatlerindeki zevat bugün Akropol harabe- lerile daha bazı yerleri gezmiş- ler ve geçtikleri yollarda bek: Tiyen binlerce halk tarafından hararetle alkışlanmışlardır. Türkiyeden Yunanistana hie- ret eden mübadil Rumlar, Bap vekilimizi sürekli alkışlarla kar şılamışlar ve memleketimiz baki kında samimi tezahürat yap: mışlardır. Başvekilimiz, gece kral ti yatrosunda verilen — suvarede hazır bulunmuşlardır. bam kalması için 1srar ediyor. lardı. Ara sıra, Güzide ve ben de söze karışmak mecburiyetini düyuyorduk: — Canım, birkaç gün dahs kalsanız.. — İşleriniz. © kadar acele mi ki... " Namık — bizimle alay edi yordu: — Çok naziksiniz, unikl ederim.. Fakat, öyle icap edi- yor da... O kadar kızıyordum ki, giz- lice sıktığım — yumruklarımın içinde, tırnaklarım etlerime gö- mülüyor.. Onoları, şu maskara, pis, hayvan surata indiremedi- ğim için, â buhran geçiri- yordum.. Tam bu arada, sokak kapı- sında bir gürültü oldu; iki atlı durmuştu. Salonun pıınını'ı- den bakan annem: — Doktor -diye bıfırdı- tor geldi. — Arkası var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: