October 8, 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

October 8, 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Musiki si Ahmet Adnan SAYGIN d Adnân, neslimizin, musiki liği Orkestrasını idareye lâyık görülmüş- ken, sonraları bu işin bir ecnebiye tesli- mini daha sâlim bir iş sanan telâkkiye kurban edildi. Şükürler olsun ki, kendisine Cümhuriyet Halk Fırkasının kıymet bilir Kucağı açıldı ve O, b aye yüzü gö- rebildi. Şimdi Halkevleri müfettişi bulu- n nkar i “Koro, faaliyetile ne şahsiyetli bir musiki anlayışı ve yapıcılığı olduğunu isbat eden Ahmet Adnan, BÜ- DOĞU'nun musiki sahasında, hem iş ve hem de kalem bakımından başlıca güvenleği arasındadır.) HALK SAZLARI : Halkın musiki terbiyesi yolunda, bizzat halkın türkülerini, sazlarını ele alarak, bir kelime ile «O» nun itiyat- larına hitap ederek yürümek en doğru yoldur. Alışkanlıkların insan üstünde ne derecede müessir olduğu malüm- dur. İtiyatlarına uymıyan bir şeyi in- sanın benimsemesi mümkün .değildir. Kendisinde hiçbir hatıra uyandırmıyan bir eser karşısında — o eser ne kadar mühim ve kiymetli olursa olsun — insanın kayıtsızlık duyması pek tabii- dir. Garp musikisi karşısında Türk'ün, veya Türk musikisi muvacehesinde bir Garplının, yahut Hint veya Çin musikisini dinleyen bir Avrupalının ga- ripseme tavirları, bu musikilerin, kendi itiyatlarına uymamasının tabii bir ak- sülâmeli olarak kabul edilebilir. Bu itibarla halkın musiki terbiyesinde «Halkın itiyatları» daima göz önünde bulundurulmalı ve bunların gösterdiği yollardan azami istifade imkânları aranmalıdır. İşte bütün bunları düşünerek Halk sazlarından ve bunların bir araya ge- tirilmesinden meydana gelen «Mehter» den, belki bazı değişikliklerle istifadeyi teklif ediyorum. “Mehterlerde Zurna ve Büvulün ne büyük bir yeri olduğu malümdur. Bu ise Türkiyenin hemen her tarafında kullanılan milli musiki âletleridir. Şu halde birçok Zurna ve Davulu bir araya toplıyarak bunları çalıştırmak pek mümkündür. Yapılacak kadrolara göre teşekkül edecek olan mehterlerin tek veya birkaç sesle çalacakları tür- külerin, şarkıların, yürüyüş havaları- - nın ve bunlara iştirak edecek kütle halindeki koronun azameti bir düşü- nülsün. Ben eminim ki, halk böyle bir teşekkülün çalacağı günleri sabır- sızlıkla bekliyecek ve bu guruplar, milli seciye kaybolmadan halka veri- lecek toplu ve çok sesli musiki terbi- yesinde en mühim bir âmil olacaktır. Böylece, (Fanfar) a nisbetle daha çok kısa bir zamanda yetişecek olan ve an'aneye dayanan ve itiyatlarımıza hitap eden halk sazları grupları, milli heyecanı kamçılayacak, coşturacak başlıca âmiller olarak Halkevlerinde yer alabilir. Mehterin memlekette büyük bir alâka uyandırması ve musiki terbiye- sinde başlıca unsurlardan biri olması tam bir gerçek ifade eder. SAZ ALİALEAİNDEN, OYUNLARDAN FAYDALAI Musiki ei bahis mevzuu ol- duğu zaman halkın itiyatlarını mutlaka göz önünde bulundurmak gerektiğini daha evvel de söylemiş, bunun tabii neticesi olarak da halkın alıştığı, ken- disinde birçok hatıra canlandıran ve bu suretle onda bir heyecan uyandı- ran vasıtalara müracaat etmek lâzım geleceğini izah etmiştim. İşte şairler- den, halk okuyucularından bu yolda âzami faydalanma elde edilebilir. z şairlerinden istifade etmek, halk arasında kabiliyetlerin inkişafına da imkân verir. Bu suretle (an'ane) nin devamı temin edilmiş olur. En ehem- miyetli hususiyet, keza halk oyunları- nın da yayılmasını temin etmek üs- tünde. Oyun, musiki ve kuvvetli ahenk ve hareket demek olduğuna göre bu- nun, terbiyedeki vazifesi pek büyük- tur. Bir halk oyunu hem oynıyanlara hem seyredenlere büyük bir zevk ve- rir. Aynı zamanda hiç farkında olmak- sızın musiki dinleyerek âhenk ve kulak terbiyesi temin edilmiş olur, Bu hu- susları ayrı ayrı gözden geçirelim. a) Saz şairlerinden faydalanma : Memleketin tanınmış saz şairleri Halkevine davet edilerek kendilerine türküler söyletilir, destanlar okutulur, Bu türkülerin halk tarafından öğrenil- mesi imkânları araştırılır; fakat bu husus için çalanları da, dinleyenleri de “fazla sıkmamak şarttır. Halk şairleri masallar da söylerler. Bu masalların er yer musikileri de vardır. Müm- kün olursa tamamen halk ağzından olmak, ve halk bunlarda bir sun'ilik sezerek yadırgamamak şartiyle yeni yeni destanlar ve masaller şeklinde yazılar, tertip olunur ve bunlar ya saz 53 Yeki şairlerine veya Halkevi gençlerinden halk ağzını iyi bilen ve saz çalanlara öğretirler; yahut yeni masalı bir Halk- evi genci anlatır ve bir saz şairi de muayyen kısımları teganni eder. Ma- salların bedii zevk terbiyesindeki ehemmiyetlerini gözden hiçbir an uzak tutmamak lâzımdır. Saz şairlerinden edilecek istifadeyi azami haddine çıkarmak, ayni zaman- da saz şairliği an'anesini devam ettir- mek için bu gibi musikiciler arasında müsabakalar tertip etmeği unutma- malıdır. . Müsabakalar gerek iştirak eden- lere, gerek dinleyicilere çok heyecanlı saatler geçirtir, ve farkında olmadan zevk terbiyesi yolunda yürünmüş olur. Saz şairlerinin «Muamma» ları bu gibi toplantılarda tabii unutulmaz. Keza, değişiklik temini için bilmeceler, te- kerlemelet ilâ... söylenebilir. Gaye, bedii zevk terbiyesinin hissettirmeden galipleri derecelerine göre tal bazı mükâfatlar ihdas etmek, şevk ve arzuyu mii b) Oyu rr Halkevlerinde veya mekteplerde halk destanlarının ekse- riyetle ne derece bozük ve renksiz yapıldığını esefle görmemek mümkün değildir. Halk musikisinin ve oyunla- rının terbiyedeki ehemmiyetini idrak eden Garp milletlerinin, bir çoklarında mevcut olan «Halk Musiki ve Oyunları Enstitüleri» .nin vazifesini bizde Halk- evleri yapacaktır. Düşünmeli ki, bil- farz Garpte seyahatleri esnasında, yüksek tahsil gençliğinin veya başka- larının bir Halk türküsünü, bir milli neşideyi hep beraber teganni etmeleri veya bir milli raks yapmaları icabet- tiği zamanlar ne yüz kızarmalarına uğramışlardır. Velhasıl halk danslarına Halkev- lerinde âzami ehemmiyeti vermek şart- tır. Ancak bu hususta asla unutulma- malıdır ki, halk musikisi de, halk oyunları da yalnız halk sazları ile icra olunur. Türkülerimizin ud, tanbur, ve bazı yeni icat sazlarla çalınması katiyen doğru olmadığı gibi, oyunla- rımızın bu neviden sazların refakatin- de icrası da katiyen doğru değildir. Saf haldeki halk türküleri ancak halk sazlarile söylenebilir; tâ ki ne yaptığını bilen bir soygi a bu tür- küler işlenmiş o Hele güya halki imdi taklit ede- rek halk türküleri diye satişa çıkarılan pilâkları (o Halkevlerinin — kapısından bile sokmak caiz değildir. Böyle te- ganni eden kimselere konser verdir- mek de asla!... e i > mii

Bu sayıdan diğer sayfalar: