2 Ağustos 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4

2 Ağustos 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ORDU - HARB - CİHAD Müslümânlık orduyu sımsıkı benimser; ve gerçek dâva ve imana bağlı ordu vazifesini azizleştti rir $ 125 — Allah için müslümanları bir gece “nöbette beklemek, bin gün, geceleri namaz- da, gündüzleri oruçta olmaktan hayırlıdır. İlmiyle, re zekâsiyle, en yeni ve ileri âletle- riyle, en ince ve çevik politikasiyle harb : 126 — ri hiledir. Bütün savaş gaye ve hedefimizin aksidâvası : 127 — Öldürülenlerin en kötüsü, mai ve menfaat hırsının savaşında can verenlerdir. Şehit diye, yalnız Allah uğrundaki savaşta düş- man silâhiyle Gienlere: geren ve bunlar arasında deniz şehitleri daha üstü 128 — Kara el borç ve emane müstesna, bütün günahları; deniz ik ei j ise, borç ve emanet de beraber, Milim günah- ları kaldırılır. Deniz şehitleri, bakınız, kara şehitlerinden ne ka- dar üstün: 129 — Deniz gazilerinin kara gazilerine karşı üstünlüğü, karada savaşanların evlerin- de oturanlara karşı üstünlüğü gibidir. Garb dünyasının kilidini ele geçireceğimiz müjde- lenmişti; o müjde ki dört asırdır kendisine liyakatsiz yaşıyoruz : 130 — Elbette İstanbul fetholunur. Onla- rın başbuğu ne güzel başbuğdur; ve askeri ne i güzel asker... Yine son dört asrın izah ölçüsü : 131 — Müslümanlar, düşmanlarını ii mak ve kırmak yolunda devam ettikçe bu din Kıyamete kadar bakidir. Mefküre : 132 — Allah yolunda tozlanan ayaklara, Allah, ateşi haram eder., Vazife : 133 — Düşmanla karşılaşıp da lğdeii; yahut galip gelinceye kadar sabreden, kabir azabından kurtulmuştur. Ve nihayet görünüz, cihad, dönüp dolaşıp nerede “İÜ karar kılıyor ve nasıl «ekber cihad» ın eşiğine ayak basarak tamamlanıyor?.. Kâinatın Ruhu, Allah yolunda bir cenkten dönerken Sahabilerine, şimdi savaşın küçü- günden büyüğüne gittiklerini söylemiş ve büyük sava- v herkesin kendi öz nefsiyle pençeleşmesi oluduğunu 134 — Mücahit, Allah için nefsiyle sava- EEFENDİMİZ. MALI MÜJDECİMİZ denek ğa my gere a : ş # ş ş : € i ş i i $ # , ş ş ş i E Ja AHLAK | mc - EL AÇMAK - DİLENMEK Bizim ahlâkımızda müminin ruh yüksekliği, başka- larına yük olmamak ve nefsini başkalarına yük vaziye- . inde görmeğe tahammül etmemektir : 132 — Cebrail bana dedi ki: “Ya Muham- med; istediğin kadar yaşa, sonunda ölecek- sin... Dilediğini sev, sonunda ayrılacaksın... İstediğini yap, sonunda hesabını vereceksin... Bil ki müminin şerefi, geceleri ibadette; ve izzeti, halktan hiçbir şey istememektedir.,, Hele tamaha kalbimizde hiç' yer yok : 133 — Dünyadan tamahını kes ki, Hakkın; ve halkın elindeki min tamahını kes ki, halkın sevgilisi olasın.. Müslüman, (parazit) liğe en uzak insan : 134 — Halktan hiçbir şey istemeyiniz; ister- se misvakınızı yıkayacak kadar küçük bir şey olsun... Yalnız Allahtan isteyeceğiz : 135 — İnsan, muhtaç olduğu şeyi Allahtan İeterini hattâ ayakkabısının kopmuş bağını Özür dilerken bile istekte ölçülü olmanın Sırrı : 136 — Özür dilemeyi kısa tut!.. İstemekte hudut : 137 — Halka el açmak şu üç adamdan baş- kasına helâl olmaz: Diyetini ödemeğe mecbur olup da imkânı bulunmayan adam... Bütün elin- dekini avucundakini süpürüveren bir darbeye uğramış adam... Toprak üstünde kalacak ve günlük rızkından da olacak şekilde fakirliğin sardığı adam... Artık dilenciliğin ne demek olduğunu düşünelim : 138 — Birinizin bir ip alıp dağa gitmesi ve topladıği odunu taşıyıp satması ve onunla. geçinmesi ve ondan sadaka vermesi, halka el açmaktan daha hayırlıdır. İslâm cemiyetinde dilenci yoktur : 139 — Eğer halka el açmakta neler oldu- ğunu bilseydiniz, biriniz öbürünüzden bir şey istemek için tek adım bile atmazdınız. Kimse birşey istemiyecek, fakat isteyene verilecek: 140 — Size el açanın kötü hareketine kar- $ı, siz, isterse sinek kafası kadar küçük olsun, bir şey vermekle mukabele ediniz ! Hayran ve âşık, ahlâkınızdaki ulviliğe bakınız : 141 — Kimdir bana halktan bir şey iste- memeği tekeffül eden ki, ben de ona ven “ gandır. tekeffül edeyim.. NUR HARMANI — Tertipleyen :* Hikmet Sahibinin — Abdinin — Kölesi ON 4 £

Bu sayıdan diğer sayfalar: