20 Eylül 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

20 Eylül 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ipe işleri çıkm şenmiş nedir, mesçidin a kapısında bea elini külağına götürerek ezan: ol başladı. Bu, yaşlı bir add dişleri, dö. külmüş, sesi kısılm Okuduğu ezanı ancak kendisi duyuyor kend anlıyordu. d at gö yordu. Bu mesçit Vakıflar idaresinin gor yoksa n bir müte- yüksek, ipince minaresinden hiç bir va- iş ve HEDEF: Yabancı mülehassıs B AŞIMIZDAKİ asırlık ecnebi mü- tehassıs felâketi, Tanzimatın bâ- bugüne kadar pa Ken sahte ve suni mil- liyet şk dee ve yine bir takım salı- te ve suni nefs hakaretlerine rağmen, bir türlü inanamamak, güvenememek has- talığı.. İşte , franklerin «kendisini küçük görme çahhas pü en korkunç eseri: Ecnebi mütefassıs. imdi mü üböerielerin en ilmisiyle haykı- ralım: Sâf ilim ve sanatta yabancı müte- ha:sıs olamaz!!! Sâf ilim ve güzel sanatlar, bir milletin kendi ruhi kaynaklarında pınarlaşır, ora- dan kaynar, kendi ezelinden kendi ebedi- rekeliğini, yâni istiklâlini kırıcı hiç bir aşı- ya arzedilemez. i « Eenlbi mütehassıs olsa olsa, kalıplaş- miş, donmuş ve ruhi alâkalarını kaybetmiş (teknik) şubelerinde olabilir. i Meselâ bir orduda herhangi bir âletin işleme tarzını öğretecek bir ecnebi müte- ha-sısı bulundurulabilir; fakat bir talim ve » Bunlardan birincisi fen, ikincisi saf ilim ve sanattır. ş; bizde henüz" Em sanatim farkı bile anlaşılabilmiş değ Halbuki biz, ani kendimi- kit müezzin görmemiştim. O taraflada camie gelip c me namaz kılacak pek az adam olsa gerel E niçin oku e Vakti bildirmek için mi, i Müminleri namaz kılmak üzere camie çağırmak için mi, Bir arada her iki aza çağırması, «Camiden uzaxlaşınız, na- mazdan vaz geçiniz» tesirini dogurmaz mı kötü yüreklerde... Anladık; devlet ve hükümet lâiktir. Bu ıtıbarla din MY ilgili değildir; o ya aşl bakar. u ya işlemyle ılgındır, o kadar; devlet ve hu kümet ir karışamaz. Büna göre din işleri ferdlere mi bıra - kılmalıaır * Gk Diyanet işleri Keisliği var- dır kı, halkın dini işleriyle ılgilıcır. Nasıl ki, huistiyanların Gia işlerini pattikten tu- tunuz aa en urak papasa, musevile'in dm eri de baş hanamaan tutunuz da en e yapı iması, e e temiz tu- ası gibi işleri gö mali ki şi iki İlel kendilerine lardi g düşen vaziteleri yapmıyorlar. Imamlardâ,” kın din işlerinde muhtaç olduğu adamlar a” yetiştiriliyor? et, Diyanet İşleri Reitliğinde, ie a vaazlar, hutbeler yazılıp kitap linde bastırılıyar. Bütün din ARNA vazifelerine tayin edilirken, belki birer imtihandan da Mn fakat bu ka- darı yeter mi bilgisizler elinde bı - yakmak doğru aiduri öyle görüyorum ki, halkın ruh ter eğ ame çok büyüktür. Bunu iyi bir yol ile gidermek gerektir. Bir zaman- lar, çeşmelere seksen adım kala kollarını sıvamağa başlıyan, yahut vapurda, tren- de, tramvayda, Ke dde tesbih, dur zi topyekün ecnebi mütehassısın visal ya- t medik. mızın bugüne kadar müzminleşe müzmin- leşe gelen dolambaçlı seyri, bu.. Bir milletin öz ruhuna mensup olmı- yanlar, o ruhun teknesinde saf ilim ve sa- nat hamurunu yuğurmaktan memnudurlâr Zira meydana çilkaracakları'bir hamur de- gil, bir şahsiyetsizlik çamuru olacaktır. Hele bir zamanlar, kurultaylarda, ecnebi müteha:sis hamurkârlarının nezareti altın- da devşirilmek ve eoimine istenen mil- li tarih ilmimize bakıp da hayret ve deh- şet içinde “bunalınamak kabil mi? Bee açık've hattâ basit: arbi, Türk çecuklarına kendi içinden el ve “bir Türk ruhundan: süzdüre- rekimem ey yi getirtebilir ve aşılatabi liriz; fakat milli ruhi mahremlerimizim wisal yataklarını Mepübi mütehassısa aça - rak değil... ai ya madan dudak oynatan adamları gördük çe «Müslümanlık bu m kendime sorardım yıml, ünkü onların maaşları halkın, bali arasında da benim kesemizden Çıkı- yor, m Diyanet İşleri Reisliğine kağ su- vap re bılırım ) te kendi udü hikmetini sorması için- dir, Halâ ie günü getmemiş muıdir? Biz, her şeyden evvel, ne olacaksak o- nu zıalarından ayıklamış ve kendinden olanlarla beslemiş (ağyarını mani, eira- gö bekliyoruz. Böyle bir öz karşısında bugünkü : «Diyanet İşle - ri. Reisliğin isimli daire, dine dağlı olanlarca (hudutsuz dereced | kuv- vetsiz ve mânasız, dine bağlı ai ca da hudutsuz derecede mânasız zumsüz bir teşeşkkül olarak görühüyor. ir şeyi ne a ne atmak!.. Bu ne demektir? Adesenin göziyle 'her hafta bir iş ve hedef: rafçısı diyor ki: (Büyük Doğu) fotoğ - «Modern fuhş açıkta, modern olmayanı da...» mumin e

Bu sayıdan diğer sayfalar: