27 Eylül 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

27 Eylül 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SRS Ye İBNİ FARİZ Asil develere m göllerden gelip toplandıkları bu mü- barek çevrenin ee ye- min ederim binmiş ask küme kü- O müba iyi çevrenin to ile vücudumu kaplayan Sn yemin ederim ki. Kalbimin biricik emeli Mü na'nın, âsıklara yastık olan e- siklerine Ppepmnekii başka dilek tanımıyorum zını ve a avri ayrı tattığım vatandaki o güzel «5. #üt ağaclanndan uzak düstüm: Simdi Sam'ın kasvetli topra - #ındayım. Bövleyken Mekke kösele 5 rinden baska bir tütmez: oldu, hen o sevsilinin ask ihtilâcı, seveili naza gecin ban. Me yil rp ruhum ha. © süzelli. da, aklım vi varintir ki tahin eder; Li ile vaklasınca vağmava cidar, mn İrav ..” #manı m man vi birinde ayrı ani la» var! Kullailarin mihrabı olan 6 ATL m li DART dinen, han, wical kâhasinda iL; har atmje nldem Ririne, kat Tand'ğım sefer acıları, öbürü . na dn mavhar olduğum ruh! tece'liler gibi iki sahidim var. Kirniklerinin mihrabına iha dim: kabnl etti. Ve âhidlerin kıblesi olan misilsiz cemali, dış ve ic kıblelerimin en kıymet. Nisi oldu. : Nİ Her seyin kendisine fedo olduğu © sevgiliden baskasına bakan sözlerim, karanlıkla sür me ceksin, kör olsun. O seevsilinin sölee saldığı te yerler, ister kudret eliyle be » zenmiş, ister bezenmemiş ol. sun, nazarımda Cennet gibi. O sevgilinin gölge saldığı te peler benim için sonsuzluk bu cağıdır. Orada bulundukça ha tırıma bir şey gelmez. Sonsuz luk bucağına ayak basan için yakınlık veya: uzaklığın hükmü kalır mı Yazık, yazık ki, huzur u- zaklığa, sefa ise hüsrana dön- dü, Alli hasretle ellerimi yü- züme örtme rak zira giden bir daha gel Artık Si adedi kurdu- 10 ” hayırlısı Zum mübarek Tuma'dan Hi - ma'ya döndürmeyiniz! O sevgiliye gerçek kulluk - la bağlan ki, hayırlıların ha- olasın! vasını inkâr ve landırmal.. Zira aşk şeriatinin her kelimesi mutlak teselliyi emreder. «Kaza ve kader, gazabim la rızamın ortasındadır; kimi öldürür, kimi ihya ederim» uzaklaştırsam yakırlaştırsam sözüyle beni haşyete il â nın dehseti hâlâ içimdedir Aşk yolunda dâvaları bir ya na bırakmaktan başka çare yoktur. Şununla ve bununla, efsun ve muskayla o sevgiliye varmak mümkün değildir. A. kıldan ve uyanıklık dâvasın - dan vaz geç de ondan #onta Aşk yolunda can feda eden lerin kanı karşılıksızdır. Ask kiblesinin her fırkasından can feda edenler için kısas yok Hakikat beldesine ulaşmak ert ve acı yolundan geçms- ğe ve fena kapısından girm ğe bağlıdır. Âlemlerin alâva, As sından içinde bir haz kâldık- ça, bil ki, henüz o kapıdan »'- rebilmiş değilsin. Hakikat nazarcısı gözlerim güzellikte nasıl mislinizi gör - mediyse, siz de insaf ve ka- bul ediniz ki, benim gibi sadık bir âşık görmediniz: Rüzgârlardan haber “alışımı boş sanmayınız! Cihanı dola - şan rüzgârlar, ye de haberler getirmişti. Ey kıvılemlar içindeki kal bi heyecana veren sabah rüz- gârıl.. Bu güzel kokuyu nere lerden © taşıyorsun?.. Galiba nisan bulütlariyle kucaklaşan teravetli çmenlerle koklastım : o güzel vadilerin iki tarafında ki nilüferlerle oynaştın... Esi şinde feyizli Hem visal pınarının susuzu 0- lan kalbi, hem de Tay kabi- lesinin gümüş endamlı dilber- lerinden haber getirerek bü - tün âşıkları sevindiriyorsun. YAİYE Kasidesi Prof. Ş. Ü. bir md var... (SOFOKL): (Oresi), kendi küllerini taşıyan bir yolcu halinde sahneye çikınca, kardeşinin toprağına bakıp kendi sini kaybeden (Elekr)in meşhur tirad'ı; (Elekör) — Ey, yer yü zünde en sevdiğim insanın hatırası! (Orest) in hayatın - dan kalan İn ba izler! Ümid- lerim alda izi a a fakat Şabi ki, siz, bu diy dan uzaklara göndördüğim wi ma hi zemiyorsunuz ğım küller! Fakat daha dün, sizi parlak bir genç adam şek- elimle uzaklara Kardeşim, kardeşim, le ve cinayet ikliminden uzak- laştırmak için yabancı ülkele- re gönderip sonra bir avuç kül halinde avucumda tutacağıma, keşke hayatı kaybetseydim! Sen burada olsaydın, hiç de ğilse babamızın yanı başı id bir yerin olurdu. Hiç değilse , lâyık oldığun aile - ye kavuşurdun, İşte evinden ve muhitinden öksüz, uzakla - rın sürgünü; kız kardeşinden, benim dost ellerimden mi rum, sefalet içinde öldün! Ce- sedini yıkayamadığım, koku - landıramadığım icin ne betbah tım! Cesedinin altına odunla- rı yakancı eller sürdü; ve sen bana, hafif ve incecik bir kâ- senin içinde geldin! Heyhat. emeklerimin hepsi bosa gitti. Hayır, hayır! Sen enden gördüğün dağıtarak gittin. sen e ir Ya bu iki yeli arasında var mıyım? Ha lim ikinizinkinden de beter! Orest) — Betbaht! Bil - sen halin demindenberi bana ne kadar merhamet veriyor! (Elektr) — Bana aciyor musun ?' Öyleyse sen, faniler a rasında bana acıyan ilk insan- sın. (Orest) — Belki de fani - ler arasında senin ıstırabların- la eş ac'lar tasıyan. ilk insa- ım. (Elektr) — Öyleyse akra- bamdarı mısın sen benim? reden ye Orest) — Koroyu göste- rerek) ii yalnız bu ka- dınlar duysun istemiyorum! (Elektr) — Söyliyebilir- sin! Onlar sır tutmayı biğirler. Haydi, konuş! (Orest) — Elindeki kül do lu kâseyi bırak! Her şeyi an - la - ın, Elektr) Bigi neyle e aşkı iç m en bu nu isteme, abaği Orest) — Ne si A baş kes! Pişman olmıyacaksın! (Elektr) — Hayır, hayır, sakalın aşkı için, en aziz bir şeyi elimden alma (Elektr) — (Vazoya hi tap ederek) Senin yüzünden ilen ne kadar betbahtım! rı Şimdi de küllerini benden a - yumak istiyorlar! (Orest) — Lâflarına dik - kat et! Ümidsizliğe düşmek - te haksızsın. (Elektr) — Nasıl baktı - zım? Kardeşim öldükten soi- ra da ümid edebilir miyim? (Orest) — lisan sana yakışmıyor. (Elektr) — Ölüme lâyık olmayacak kadar aşağı mıyım en? Orest) — Değilsin! Fa - kat elinde tuttuğun kâsede sa- na ya“ayacak hiç ye şey yok! (Elektr) ye est) in vücuduna ait Me nasıl ayrılabilirim. (Elektr) — O kâsede (O- ret) in lâfı yatıyor. Kendisi değil! 034 (Elektr) — Nerede öylev- se mezarı? (Elektr) — Dirilerin me- zarı yoktur. - ((Elektr) — Yabancı, ya bancı, ne diyorsun? (Orest) — Yalan denecek bie bir gey söylemiyorum. (Elektr) — Sahi mi, yaşı- “or mu? Nasıl olur? (Orest ) — Mademki ben yasıvorum! (Elektr) — Sen misin, cen misin? (Orest) — Babamı su mührüne bak da düğü siyle yip söylemediğimi anla! (Elektr) — Gün, ne me- sutsun! (Orest) —Gün çok mesut! (Elektr) — Ey aziz se”, sen misin? (Ozest) — Ben ben beni eleme ından e b fayd (Elekti) — Seni ellerimin içinde tutacağım. , (Ore est) — Her zamani. “(ELEKTR) Salih Zeki AKTAY ÇE

Bu sayıdan diğer sayfalar: