11 Ekim 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

11 Ekim 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a g da bir bahçeden geçmiş) demek- ten kendilerini ( alamazl A- cıkca d r bile büyü tele rınm insanı omerhaj — güzelliğini biraz rıyordu. Ucu hafif kızaran kai- burnunun azametini, (mavi, süzgünlüğü kr gi Bu bir köpekti.. Tena kalıp he aa inananlar, onun evvel. yakışıklı bir delik ii olduğunu sanabilirlerdi. Böyle olunca da onun şimdiki usluluğu- nu, delikanlı cağında yaramaz. Irklarının, deliliklerinin 'nedame- tine ve evvelki dünyasında hem cinslerinden . kâfi derecede dili yandığna atfetmektete reddüt etmezlerdi. Acaba bu &sa- rışın delikanlı one yâpmıştı da ruhu kalıp değiştirirken bir köpek şekline girmek (zorunda kalmı$tı?.. Bu suale cevap ola” rak günümüzdeki her çeşit ah- eb. göz önü tutulunca bir çok sehep era .Fa- kat Me muhayyilesi şu du rumda bunları açıklıyacak geniş likte olmadığından onun için tek W.: sehep kalıyordu; o da aldat- mış olması idi. Aşık şöyle düşü. nüyordu: o Kimbilir hangi mantik) genç kızı Hayalin de en saçması! manımızda aldatmak, oalda- tılmak moda gihi bir vi ar halde, hikâyenin sık, hayatında Ki dt DlL ceza” rak yaprak sarı benekli kö eğ bakarken işte böyle düşünüyor. du, Köpeğin kahramanımızla, ya hut da kahramanımızın köpekle ilgisi bu kadarcık olsaydı, tak- i, bir hikâye bas. ım u langicı o yapma Bu köpe hürriyet Aşıkı, insan odostuydu; Aşık'ımızı de insa iç Delikanlılığında . aldatmasına karşılık, (dünya bu) şimdi de bu köpeğin her cins köpeğin katinden daha fazla sadakati ve . Fa sahibidir elinde, ne de geçici bir zevkin faili olarak kadın bacak. ları arasında — dolaşırdı, Bu kö- ı2 i pek hiç bir menfaat gözetmeksi. zin, aynı zamanda hür bir oi tu. Aşık'ımızın dostu... Ve Sa indi sevgilisinden de 8 Köpeği aşırı dostluk o ve sadakati belki de Aşık'a, acıdı. ğındandı. Bununla beraber Aşık, istiyordu ki, sadakats'zlik göste ren her insan, her sonunda yz sadık bir olsun. Ama çok geçmeden düşü- nür de, (yer yüzünde insan kal- maz) der ve yine köpeğin bakış larile okarsılaştığı zaman onun kendisine acıdığını unutarak kö-. peğe acımıya başlardı. caba' yeryüzünde inandığı ta- rafından aldatılmak, terkedilmek kadar (trajik) bir sahne var mı- dır?.. Aşık, bunun acısını her zerresinde ayrı ayrı duy! bövle bi aberi aldik haber vurdu gizliyememişti. bo; gmesini bilmiyen; ta- rihle alay eden bu adam bundan sonra perişan düşmüş ve (Panait Istratijnin (Kanunlar, talih o- (Bir kara sin ğe ve bir tenelli ara pe 2 w 3 s z z s z 5 dü kedildiğine dair söylenen (Harold Nikolsontun o (Atom Bombası Buhranı) adlı oromanı- nın (Jan)ı ağzından duyar gibi lu: Düşünün bir kerre... Dün tai, bu talihsiz (delikanlıya #sık olmuş farzediyordum.) Ve hayale dalardı: (Hiddetli bir tavırla pudra tü- burnuna do. vusmuş bir insan gibi çevik adım larla oturma odasına doğru yü- rüdü.) (Büyük bir fincana çay dol- sy gu aynen böyle tasav- — vur ve sonunda hiç bir a. sarfetmeden ve ortada hic bir sey yokmus bi (Sen yine doldur fincanı — Sen kimin canısın canı) icli halk türküsü- nü mırıldanır dururdu. küvü o kadar cok tekrarlardı ki nerdeyse köpek bile öğrenecek du. Aldatıldığını e do m tahtan kesildi, gecti. Aklına kı fakat hiç birini tatbik sahasına koymadan onları yaprak yaprak sarı beneklinin gözlerinde o kay- , herşeye rağmen sevgilisini ak mik, kucaklamı göni daydı. Seviştikleri o günlerin adetini, uçucu ( geri ge- tirmeğe çalışırdı. Hayalini, o nun buğulandırdığı (o aynalardan silinmiş ve fakat göz kapakla- rında bütün ihtişamile (görerek bir serap ardından sürüklenirdi O istiyordu ki, sevgilisini ruhun- N duyduğu A öabılldiğii madde a İstiyordu ki, aradaki mesafe kalksın, (Faust) un o (Helena)ya söylediklerini, kalın, erkek sesi nin tatlı lim. desin, nada görünerek beni zünü, deki mayülü. emdi hissini ve çılgınlığı dn ğim kadın sen sin Sair (Göte), (Nasihat) adlı bir şiirinin başında (Mal kaybetmek bir şey kaybetmektir.) (Hemen toparlanmalı ve yı eni- sini karanmeliğiri) (Seref Mn çok büyük bir sey kaybetmektir.) (Fakat tk yeni bir mu- vaffakiyet herkesin düşünüşünü değişti rebilir.) (Cesareti oOkaybetmek (herseyi kaybetmektir.) (Onu o kaybedeceklerin dünya yüzüne hiç doğmamış olmaları daha iyidir.) der. (Göte) nin w- nuttuğunu Aşıkın hesabına (ben cesaretle ilâve edeyim: Sevgili kaybetmek kendini kay- betmektir; En yakın yoldan we ve yur. rekir. Akli o muvazenesini o gittikce kaybeden (Aşık, nihayet hatıra ve bazı şuuraltı (o hâdiselerin o yuncağı (olmuştu. (Yaşadığının farkında değildi. Hoş onun bu “ayatma (yaşamak denmez ya. | Simdiye kadar havlamasını işit. mediği köpeğin bir Haziran ak- şamı, tuhaf bir havlamasile sar sıldı, Buna havlama demektense uluma demek daha yerinde olur. Cünkü ses acayipti. Köpek bite. viye, birşey işaret ediyormuş gibi başını yukarı kaldırarak uluyor- cek Ay'ı gördü. Ay, Tutuluyor u; kt renginde — Sevgili- sini ona hatırlatmıyan ne var. , onra, vasıtaya lüzum bir ömür boyunca rn e e 4 kadar etinde de duy” ş romanın birdenbire bir başka era açılması gibi obir . Ne ise; Sig g3 e e çel kendini, ine sini site (Şehriyâr) an Şadırvanları oakan geniş mey- danında sandı. Ve o günkü kendi. lerini, Sulu boya bir kartpostal- da seyrediyor gibiydi: o Sevgilisi nin sol elinde, hasta babası için alacağı ilâç şişesi; utançtan ve ya sevinçten neye uğradığını bi- lememekten ızaran yanal sevgi dolu bakışlar; halinde bi- vaz şaşkınlık; yeni tanışıyorlar- mış gibi, yahut da eskiden tanış- mışlar da uzun bir ayrılıktan son- ra karşılaşan, elele tutuşmus if insanın birbirini hatırlamaya ça- luşmalarını andıran bir Ohal, ve Sadırvanların yanında, meydanın bir kenarında, pek kalabalık ol- mıyan halkın arasında müstesna bir duruş... Işte Sulu boya kart- postal, bu... Bu manzara hiç de- danda, etrafındakilerin haberi ol. madan filme alınmış bir bulus- ma sahnesiydi. Ve bu filmin se- ke hatıra © albümün yordu; ağlıyamadı. miris çevirdi... Sevgilisini, köpe- ği, artık hiçbir dl görmek is. temiyordu. Bu sira yv. pıhte laşmış kan eğlen tutulmasına devam “ediyordu. ra” Birden, bir hâdise oldu. gi tutulan ay istikametinde ran” lk bir köşeye doğru koşmaya başladı. Bir bahçe duvarının al- tını gölgeleştiren bu köşede, bir d etrafında sıralanmış ay, kanlı wözünü .büsbütün patmak ister gibi duruyordu. Yıldızlar Yıldızlarda cinler var, Ateş dolu inler var. Onlar nr tohum mu, Yoksa benim uykum mu Ki ekmişim göklere Düşmiüyor hiç de yere... Onlar benim eğlencem, Uçurduğum düşüncem, Onlar ki, birer nokta Şu masmav; uzakta, Düşünceler, tasalar, Içimde yarasalar, Refik Fikret SAGNAK

Bu sayıdan diğer sayfalar: