31 Ekim 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

31 Ekim 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ARAKAYA,, sırtlarına ilk çıkışımızda ava a diye: birkaç sıkı taşı. toprağı nie e ama yine de her av partisinde nüktedan bir acemi ve iyi bir yol arkadaşı olarak tanınabilmiştim. Ra va bensiz o bir “ kam- farkı yok avcılığın r, siz . düğünden r sabahi “çahatsırum, a “derslerinde emsalinden geri , üz bazı çocuk- lar var, onları çalıştırmak için im, Yolda, kafile reisimiz “Genect Mehmed, in iki zağarı ile sekiz kişi idik. Zağarlara da kişi de- mek lâzım; zira r karısı iki zevk alan av arkadaşlarımla, ço- cuklariyle hasbihal eder gibi ko- nuşur, onların da hararetli mev- zularımız içinde çocuklarına mü- diye başladığımız yarenlik, yavaş yavaş, sep Ez iş- a çıktığımız vanları cemiyet ola yatramazlıklarımı anlattım : “Çocuk Müge sahideni dört cek mi YED zdım. Ekmek vereyim derken site ısıran bir kahpe tabiatlısı bir köpeği yoğurt yedirerek kur- tardığım gün merhamet etmeği öğrendim — Bl it kısmı taşlanmak rek! Diye Maksadımı çürütebilir- lerdi.... Fakat: ben misalimi en yakınımızdan, © Geneci Mehmet Dayının aşağı, yukarı nafakasını likle geçinen Hamra şöyle an- lattı ; — Benim bir eşeğim vardı; “taaa bekârken aldı idim. Tam on'yıl tepe tepe'kullandım: elim, ayağımdı. Yılın birişinde doğur» du, O gevrek sıpanın oynaması, birkaç gün işinde anasını yoldda, beni de dinden imandan çıkardi. İşin civsiyli zamanıydı. Yine bir gün pazara giderken a Şu» rama kadar tak etti. 1 he- ü koruluğa söle ve > “Alak affetsin, bağ testere- siyle kestim Hanın ahırına bağlarken bee eşek mahzundu. Yatsıya kadar hıçkırdı, gözünün yaşı, yüzünün tüylerini oluk oluk etmişti... kısmı insan mi- sali yas tutacak değil ya, samadım. umur . Sabahleyin birde ya- nına yeli kiz fukara kahrından çatlamış... kavruluverdi ; tövbe ettem ama, ne çare ! keserle rendeye kaldık.. mizde yonganın lin vefası kadar, bir yandan girip, öteden çıkıyor. Hamza yarıda bırakmış ola- cak ki, Geneci Mehmet tti ; — Ondan sonra işi sofuluğa döktü Hamra. Değil herkesten evvel aptest almak, yatağı yor- > devam za başını İnn kaldır. e ilâve etti : Kâtip Hüseyin ln ba- sarak : ası var muallim bey! ei Şimdi bizim köyün bütün eşekleri zaya kon m suda kulakların: görmüş gibi ü küyorlar. Bu ve hepimiz güldük. Kör İbrahim — Glkmeyini, dedi... kısmı ekseriya yaptığının yanlış veya kabahat olduğunu" iş işten geçtikten sonra anlıyor unaa harbinde idi.. Arkadaşlar bağ- lardan bir kirpi tutup getirmiş- lez... Bir mülüzemsani Hikmet efendimiz vardı. hayvanın açılmışını yalnız. kitapta gördüm, bu ki bir u , sesi ll birbirine vera vura Fahri Erdinç 'ten Bir ten Bir ikâye iki matra ezildi. Edirneli Kara Hasana zurna saldırdılar. İnatçı hayvan tortop olmuş, mı demedi. i ateş yakalım da, ey bakalım ne edecek,, dediler Kör İbrahim ansızın Sustu, tek gözlü olmasına rağmen bir avı ondan olmadığından, Genecinin sıkıyı koşaltması bir oldu. İsabet yok... Hayvan isti- zim bıyıkaltı gülüşlerimiz arasın- da :Kâtip Hüseyin sağımızdaki çiftçiyi işaret ederek hem nalına m mıhuna bir lâf etti: — Bak, bak Mehmet dayı, dedi.. Siz tilkiyi nalliyamadınız ama, “eloğlu ökürünü bile nal- sapan soprağa gibi kaldırmış... Ps er) işemekte, Çiftçi de kemali hayvanın © tabanına . Bu görünüşte yalnır, iri toparlanarak alaylıca cevap ue — Aleyküm selâm ola !..Kabahat! bende değil, ay Ace 5 ayağını sapan d ucuna kaçırdı da, ilâçler , — Öküzleri dürttüğünüz ölei- derelerin ucunda ne için karfiça çivisi gibi bizler vardır? iye sordum. me nazaran istida yazacak kadar okumuş ve askerliğini İstanbulda yapmış olan Kâtip dayanamadı » — Ne yapmamızı in rsun. a al dedi.. van- ların hepsini telleyip çakal sı . fakat aynı zamanda surat da, hani o İstanbuldaki kubbeli Onl sızlıkta insanlara taş çıkartanları yol beni susturamazdı, a karşı konuşturamazdı da.., Cevap ver- medim, sadece şunları düşündüm: “Bu kadar kötülediklerin için- de, aralarındaki birlik fikriyle, çalışmalariyle, sabır ve am ları halde, oğul ayaz. arılar- dan hiçbirisi “OF, > ea bir kefaret arıyo- sa ben, sokak köpeğine sönüm yer ayıralım, kediyi tayyaresi sivrisinekleri, kapılara sarı mücadele: kutuları asarak kasıkları ederek kadar gül- lü n> demedim urtlıyen hayvan- iie Di Kümelerde Tosya diye kurtlara, kediler vasıtasiyle kürklü hırka ve kuzu ciğeri gön- dermeğe, öküzleri fildişi tarakla tımar etmeğe, yiğitlik ie bitleri bağrımıza bi ko- yunların sümüğünü Eri seyi le silmeğe, hamam böceklerinin gaz yapan 'midelerini düzeltmek için nadide Lİ me suyundan bir mülâye; erbeti sunmaya, ber ale e nın boynuna ralmı derisi dirisin- pk bakliğar olan tilkilere ahlâk Sesi) pilâğında Hakla bülbülleri eğ- lencemize bendettiklerimiz a i z kanarya muş muharebenin farkında mıyı (Gelecek sayıda bitiyor)

Bu sayıdan diğer sayfalar: