January 30, 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5

January 30, 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ii SEYYİD AHMED (RUFAİ) NUN elinde, rikalar gösterdi. Yüksek makam- ları ve ulvi halleri vardı. Ondan çok acayip tecelliler belirdi. ği #** Hak, nice nice ha- Şu kadar ki, bağlılarının içinde iyileri ve kötüleri vardır, Öyleleri vardır ki, ateşlere girerler, yılanlarla marifet sanırlar. onun bağlıları arasında iyilerden sa- yılmaz. Seyyid Ahmed'in iki müridi konu- gayet bu kadar zamandır, Sey- yid Ahmed'i in yakınlığından ne erişti ? — Ne dilersen dile bakalım, Al lah lütfedecek mi? — Cehennemden kurtuluşuma ait bir fermanın, hemen, şimdi gökten in. . mesini diliyorum h nâmütenahi kerem sahi bidir; fazlına nihayet yoktur! Ve iki müridin önüne, bir yaprak gibi sağa sola yalpa vurarak gökten "bir kâğıt düştü, Kâğıdı kaptılar. Bem- beyazdı. Üzerinde hiç bir yazı yöktu. Alıp Seyyid'e götürdüler ve hiç bir- şey söylemediler. Seyyid Ahmed bu bembeyaz kâğıda baktı ve hemen şü. kür secdesine vardı, Secdeden başını kaldırınca da : — Hamdolsun Allaha ki, dedi. bağ- lılarımın cehennemden kurtuluşunu bana dünyada gösteriyor. İBNİ FARİZ (HAMEVİ - ÜL - MISRİ) EŞHUR divan sahibi İbni Fariz... Büyük şair, ayni zamanda hal. kanın da büyüklerinden... #** Anlatıyor : — Babam vefat ettikten sonra kendimi, tam olarak, tasavvuf yoluna bağlamak istedim. Bir gün Mısır med. reselerinden birinin kapısı önünde ap- dest alan bir kimse gördüm, Bu şahıs evvelâ ellerini, derken ayaklarını yı- ler içinde bu Sünnete aykırı apdest alış şekli, beni hayrete düşürdü. İçim- den bunları düşünürken, o şahıs, bana hitab etti: «Mısırda sana feth eriş. mesini bekleme! O sana Hicaz'da ve Mekke'de erişecektir, Artik vakit de geldi. Oralara giti» Hemen anladım ki, bir Hak velisinin karşısındayım. Bu garip apdest alış da onun kendi kendisini gizlemek isteyişindendir, De- ADAN DIRILINL dim ki: «Efendim, ben nerdeyim, Mek- ke nerede? Hac vaktinde de bulun- muyoruz! Kendime hiç bir yoldaş bu- lamam!» «İşte, Mekke önündedir!» diye cevap verdi Birden Mekke, ger- çekten gözümün önünde beliriverdi. Hemen yola çıktım, Mekke gözümün önünden asla kaybolmuyordu. Niha- yet Mekke'ye on gün mesafede bir vâdiye kadar ulaştım, Arkamda yır- tıcı bir canavar peydahlandı, gölgem gibi beni takibe başladı. Durduğum zaman deve gibi dizinin üstüne çö- küyor ve «Efendim, bana bininiz!» diyordu. Bu hayvanın sırtına binme- yi hiç tecrübe etmedim. Yoluma de- vam etti #** Senelerce sonra İbni aŞk kula- ğında bir çığlık duyuyor — Gel, ölümümde bağır ol! . Bu ses, bir zamanlar medrese ka- pısında görüp kendisine Hicaz'ın yo- lunu tavsiye eden meçhul Allah ve- lisinindir, Mısıra dönünce onu ihtizar yatağında buluyor. Kendisinden şu emirleri alıyor : birkaç dinarı al! Techiz ve tekfin masrafıma sarfedersin! Ta- butumu taşıyacaklara da şunları ver; ve tabutumu filin yere kadar götü- rüp orada kal! O yerde dağdan bir kimsenin aşağı inmesini bekle, nama- zımı onunla beraber kıl! 5 Meçhul veli ölüyor. İbni Fariz vasiyeti yerine getiriyor. oTabutu belli başlı noktaya ulaştırdıktan son- ra dağdan bir adamın inmesini bek- liyor. Gerçekten dağdan bir adam iniyor. Bu, herkesin kendisiyle eğlen- diği, ensesine tokatlar attığı, maska- rahk ettiği bir zavallıdır, Beraberce cenaze namazını kılıyorlar. Namaz kılınırken İbni Fariz, her tarafı, yeşil ve ak kuşların kapladığını görüyor. O, herkesin alay ettiği adam İbni Fariz'e diyor ki : — Şehitlerin ruhları yeşil kuşlar- la alâkalıdır; bunlar kılıçla şehit olanlar... Fakat muhabbet şehitlerinin hepsi, hem cesetleri, hem de ruhla- riyle yeşil kuşlar içinde... Bu ölen, onlardandır. Ben de onlardanım. Ama elimden bir küçüklük çıktı. Beni onların arasından attılar. Şimdi pazarlarda herkesten tokat yiyor ve terbiye ediliyornm, #* İbni Fariz'in Tâiye kasidesi meş- hurdur. Orada marifet yolunun bü- tün incelikleri ve edeplerinden bah- sedilir. Bu yolun yolcularından çoğu, Cas İAİRE ADİ DEĞMEZ bütün hikmet ve şiir zevklerini İbni Fariz'le tatmin ederler. #** Büyüklerden biri, çok uzaklarda bir yerde, hızlı hızlı yürüyerek ge- çen bir adamın İbni Fariz'dan şu mısraları okuduğunu duyuyor : «Sen vücudundan fani almadan Fenayı öğrenmiş olmazsın unun çaresi benim ivesi Sallan eçmektir.» Hemen adamın yanına koşup soruyor: — Bu okuduğun kimin sözleridir? — Kardeşim İbni Fariz'in... Şimdi hhtizarda, ölüm döşeğinde... Bana emrolundu: Ölüm anında yanında bulunacak ve namazını kılacağım, Ve bu şahıs Mısıra medi rr O büyük zat da onun peşind İbni Fariz onları Gökünöe efil veriyor ve diyor ki ; — Allahtan dilerim ; cenazemde evliyasından pek çok insan bulunsun diye... O büyük zatın, İbni Fariz'in ce- nazesi hakkındaki sözü : — Ben İbni Fariz'in cenazesi ka- dar kalabalık ve heybetli olanını görmedim, Allah velilerinden pek çok kimse vardı, Bunlardan bazılarını hemen anladım, bazılarını da anlıya- madım, Peygamberler Peygamberinin mukaddes ruhları da oradaydı. EBÜRREBİ (KEFİF) NLATTI:; — Bir Hadis vardır: Tevhid ke- limesi yetmiş bin kere tekrarlanacak olursa, onu söyleyenin, yahut söyleyen tarafından niyet ve hediye edilecek şahsın kurtuluşunda müessir olur. Ben de bu zikri yetmiş bin kere tek- rarlamış, lâkin kimsenin adına niyet ve hediye etmeden içimde sakltamış- tım, Bir gün bir yerde yemek yer- ken hal ve keşif sahibi bir çocuğun, elini yemeğe götürür götürmez ağ- lamaya başladığını gördüm, uk, sebebini soranlara, cehennemi gördü- günü, annesinin orada azap çektiği. ni ve bu yüzden ağladığını söyledi. İçimden dedim ki: «Allahım, biliyor. sun ki, tevhid kelimesini yetmiş bin kere tekrarladım ; işte onu, bu ço- cuğun annesi azaptan kurtulsun di- ye niyet ve hediye ediyorum! >... Ben bu niyeti eder etmez, çocuk gülüm. sedi ve «annem cehennemden kür. tuldu» diye haykırdı ve yemek ye- aşladı. Hemen Hadisin doğ- ruluğu, çocuğun keşfi yolundan bana malüm oldu

Bu sayıdan diğer sayfalar: