23 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

23 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” ŞiYAH PELERINLİĞADAM (Başı geçen sayıda) O, para olmadan, sel de, müstebi- de devletini, ihtilâlciye aletini, ba- baya şefkatini, cocuğa itaatini, hâ- kime heybetini, yalancıya şehade- tini, fedakâra hizmetini, hastaya illetini, reise heyetini, bedbahta uz- letini tercüme ettir! Arkadaşın sa- dakati, satılmışın hiyaneti, zahidin cenneti, muhtacın zilleti, ordunun kuvveti, moruğun şehveti, vekilin telâkati, ölünün vasiyeti, vatanın emaneti, kelâmın sefaleti, günahın dünyanın hakikati, hep o... İşte, her catının, maddi ve ma- nevi her catının içini dolduran ve her menfezinden tüten cin, büyük cin; para!.. ŞAİR — Sen ha, sen, düpedüz konuşan iş adamı?.. KAMBUR — Yeter artık, bu ka- dar cile, veter!.. Bakınız, maddi ve manevi bütün müesseseleriniz, pa- ranın hakikatı önünde nasıl püf diye yıkılıyor?.. Etme, vehim ek- meğinin oburu; vazık, şişirdiğin, içi gaz dolu karnına!.. Daha bu sabah, kendisine bütün bir sanat ve ce- miyet inkılâbının ürvertili nutuk- larını gectikten sonra 10 lira borç istediğiniz enayi, sizi, tebessümün- deki hancerle vurmadı mı? Dört gün evvel, hususi kalem müdürü- nün catık “kaslı demir parmaklığı önünde saatlerce bekletin, koridor- da, lütfen göz tasıdığı icin lütfen gözünü size değdiren ve lütfen be- raberinde vezdirdiği elini bir veba- uya uzatmanın emniyetsizliğile lüt- fen elinize dokunduran Nazır haz- retlerine ne buyurulur?.. Şairliği ve dervisliği bıraktığı icin Nazırlığı anlayan bu adamdan istediğiniz 50 lira maaşlı mefküreci öğretmenlik verine, eğer cöpcü çıraklığında 55 lira avlık bulsavdınız, sadakayı veren siz olduğunuz halde, yine siz, bövle dilencilesir miydiniz?.. ŞAİR — (Ağlarcasına) Yeter et- tiğin küfürler!.. KAMBUR — Asıl sizin, kendi kendinize ettiğiniz küfürler yeter! 24 saatlik havatı zavallı fânilere bırakıp, zamanın ötesinde, hic doğ- mıyacak bir varın vehmine kurban olan siz, her sabah doğan güneşteki acı hakikatin, her defa mahkümu değil misiniz? Siz, tükenmez serma yelerin mirasyediliğini, gehlmmdidi 10 rise İyi ee Necip Meal Kisakürek | bir sünün şafağına bağlarken, her defa, avucunuzdaki merhamet ve istihza meteliklerini, ertesi gün kı- yamet kopacakmış gibi çamurlara atmaya alısmadınız mı? Namüte- nahi ileride bir sabah olmadığını, sadece bir gün sonra güneş doğaca- ğını bilenlerin, miskin ilimlerile burnunuza taktığı halkavı nasıl ko- paracaksınız? Etmevin, gelin, size, sayıların gide gide ulaşamıyacağı kıymeti, ufukların aka aka vara- mıyacağı manzarayı, kitapların yı- ğıla yığıla bütünleştiremiyeceği ha- kikati getirdim; tükenmez serma- yeyi... (İki elini cebine daldırıp yi- ne elmaslarla dolu, cıkarır ve uza- tır) Alınız, alınız! ŞAİR — (Şamdanı havaya kal- dırmış) Sayıların gide gide ulaşa- mıyacağı kıymet, ufukların aka aka varamıyacağı manzara, kitaplarım yığıla yığıla bütünleştiremiyeceği hakikat, e 2 Allah!!! — (Birdenbire bir adım geri cekilir) Çocuk, çocuk, gölgesini gıdıklayan cocuk!.. Yal- nız onu verin bana, onu, o ismini söylediğinizi, ruhunuzdaki imanı, o yalan mahfazasını; ve hepsini alın!, ŞAİR — (Elindeki şamdanı Kam- burun suratına carparken) Al!!! (Havada müthiş bir hızla ucan mum... Zifiri karanlık... Şakır şa- kır yere dökülen elmaslar, ŞAİRİN SESİ — Şeytan, uzaklaş benden!.. Zaafımı mıncıkladığın her noktamda bir hisar yükselti- yorsun! ŞEYTANIN SESİ — (Kah kah kah kah) Aptal!!! ŞAİRİN SESİ —— (Hıckırıklar içinde) Bağlıyım ona, kopmıyaca- ğım ondan!,. Onu ne pahâsına bul- duğumu biliyorsun! O, ruhuma, ba- na ölümden ve delilikten öteye acı- lar tattırdıktan sonra indi. Uğraşma boş vere; ne kadın, ne para, ne dev- let, ne hayat eksiri, bana onun sal- tanatı dısında bir iklimden ha- ber verebilir. ŞEYTANIN SESİ — (Kah. kah kah kah) Softta!!! ŞAİRİN SESİ —- Boğuluyorum, 1 geberiyorum; o, o, hamurumun Yu- ğurucusu, ruhumu bir bohca gibi ağız ağıza güvelerle doldurmakta... Her biri bir (nicin) in, bir (nasıl)ın, bir (neden)in güveleri!.. Vehimle- rin, sabit fikirlerin, kovulmaz dü- şüncelerin ciyan kuyusunda didik- leniyorum da yine ondan ayrıla- mıyorum; ayrılmak ne demek, ona bir kat daha bağlanıyorum! ŞEYTANIN SESİ — (Kah kah kah) Deli!!! ŞAİRİN SESİ — Lânetlilerin zin- dancısı, gel bakalım öyleyse, bana bir daha baş vur; bir daha baş vur da başını tuzla buz edeyim! ŞEYTANIN SESİ — Yak mumu öyle ise, sahte kabadavı! Yak da gör, bak kiminle teşerrüf edecek- sin n?. ŞAİRİN SESİ — Karanlıkta gö- rünmek iktidarında değil misin? BOĞUK BİR SES — Sen görmek iktidarında değilsin!.. Dur, bari ben yakayım mumu!.. (Ayak sesleri... Eşya patırtıla- 1... Acılan kibrit kutusunun sesi... Işık... Başı çırçıplak, beyaz bir mantoya sımsıkı bürünmüş bir is- kah kelet... İskelet, elindeki oşamdanı tutuşturur.) ŞAİR — Bu Oyunları tulüat kumpanyalarında da oynuyorlar! İSKELET — Bir farkla... Dekor- larındaki mezar resminin icine bir sinek ölüsünün bile (o sığamaması farkıyle... ŞAİR — Ya siz neymişsiniz? İSKELET — (Müthiş bir sıritış- la) Gülen kemiklerim sahit ki, be- nim ismim, vehim ve sabit fikir!.. Ama ben mantomu basımın üstün- den hoplatır honlatmaz başka bir- şey daha olurum! ŞAİR — O da nesi? İSKELET -—— Hâkimiyet ve Dev- let!., / ŞAİR — Buvurun, dinliyorum şahane nutkunuzu!.. , İSKELET — Sana vaktile üc ta- ne oyuncak yapmıştım. Birile oy- narken, ne kadar kitabın varsa kal- dırdın, atese attın; sonra yanan ellerinle onları sobadan cekip çı- kardın. Hatırlıvor musun?” ŞAİR — Evet?.. İSKELET — İste o, lisanın oyun- cağıydı! ŞAİR — Sonra? h

Bu sayıdan diğer sayfalar: