23 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

23 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Bütün zıtlarından ve sahte benzerlerinden ayıra- “rak, Şeriat, tasavvuf ve akıl anlayışiyle derin ve ger- cek mümine bağladığımız İslâm inkılâbı işinde devlet ve hükümet şekli, serbest ve ileri akıla bırakılmış bü- tün bir icat ve ibdâ mevzuudur. Bu dâvada serbest ve ileri akıl, ana ölçüye daima bağlı kalarak, insan ce- miyetlerinin ve idare nizamlarının tarih boyunca ma- cerdsını takip ederek, en doğru, en iyi ve en güzel şekli 5: nala veya. bulmakta ads hürdür. o İder; bütün salâhiyetleri fert, halk ve züm- re hâkimiyeti elinde toplayan üç idare nev'i tanıyor: Saltanat, Cumhuriyet ve muhtelif içtimai sistem plân- ları etra . Eski ta- rihte de, birincisine, ikincisine veya üçüncüsüne ircaı kabil nümuneler yaşadığım biliyoruz. Kısacası şudur ki, bugüne kadar insanlık, kavim ve millet çerçevesi icinde nefsini idare etmek için, ni- am merkeziyetini bu üç şekilden bir başkasına tem- sil ettirecek bir rejim şekli bulabilmiş değildir. e İnsanoğlunun, bu üç vâhitten birine irca ve an bu vâhitlerin birbiri içinde ihtilâtı mümkün an ve idare buluşu da gösteriyor ki, gaye, şekil- lerden ziyade o şekillerin bağlı olduğu ruhlardadır; ve her şey, inamlan ana fikir manzumesinin temel kadrosundan ibarettir. : Gg Devlet ve hükümet nevileri içinde şekil, hiçbir zaman asli gaye olamaz. Olsa olsa, ruhu aksettiren eli efrat ve ağyar unsurlarına malik olabilir, Asli gayeye, o her neyse, merkezi nüfuz ve salâ- hiyeti nefsinin ve keyfinin başıboş ifrazı sanmıyan bir saltanat idaresi bile hizmet edebileceği gibi, bir Cumhuriyet, yahut bellibaşlı bir ölcü ve sistem fik- e malik bir zümre hâkimiyeti, daha kolay ve daha tesirli hizmet edebilir. ds Öyleyse derin ve gerçek mümin anlayışiyle İs- İslâm İnkılâbı - DEVLET lâm inkılâbında devlet, hicbir sabit şekle bağlı ol- mıyan, sadece İslâmiyetin ruh ve ana ölcüler man- zumesine zerre feda etmez bir intıbakla uygun bulu- nan, mücerret ve umumi, daima arayıcı ve yenileş- tirici bir kıstastır. erin ve gerçek mümin anlayışiyle İslâm inkı- lâbında devlet, mevcut idare şekilleri içinde, halk ida- relerine en yakın ve saltanat şekillerine en uzak ola- nıdır. Şu kadar ki, gerçek halk idaresinden ve ger- çek halk menfaâtinden gaye, hiçbir zaman hüküm ve ölçünün, başıboş kalabalıklar elinde kalması değildir. © Derin ve gerçek mümin anlayışiyle İslâm inkı- lâbında. devlet, halk kütlelerini, hastasını ona sor- madan tedavi eden doktor gibi, istikamet verici, ol- durucu, müdahaleci; ve fert, zümre ve sımf üstü bir hak ve hakikat kutbundan idare etmek dâvasında toplanır, Bu dâvanın ulvi tezahür mihrakı olan ve tarih boyunca bir eşi bulunmıyan mefkürevi şekil de, ideolocya örgümüüzün başlarında gösterdiğimiz ve cumhuriyet şeklinin en ileri derecesi saydığımız «Yü- celer Kurultayı» ve «Başyücelik» idealidir, Bu ideal, ezel kadar eski ve ebed kadar yeni, sabit ve mutlak temel ölcüye bağlr olarak, insanoğlunun binlerce yılık tecrübeleri arasında, her şeklin faydalarını top- lamış ve zararlarını atmış merkezi hikmet ve hakikat buluşiyle, içinde yaşadığımız cihan capında zaman ve mekânın en taze ve en ileri hamlesidir. Müslümanlığı, Müslümanlığın ezeli ve ebedi ruh füshatini sezmeden, ölü klişeler ve posa bilgiler ha- linde temsil etmiş cansız nesillere göre anlıyan idrak bedbahtlarının bize bakıp mürteci ve padişahçı hük- münü vermeleri ne kadar sersemcedir; hep beraber kavrıyalım! Derin ve gerçek mümin anlayışiyle İslâm inki- lâbında devlet, Peygamberler Peygamberine mutlak tâbilik altında, hak ve hakikat temsilciliğinin kat'i metbuluğunu istiyen, metbuluğu büyüdükçe Hakka ve halka tâbiliği terakki eden ve idare cihazını o ce- miyetin her sahada en üstün yücelerine teslim eden, büyük, muhteşem ve yepyeni bir mefkürenin tecelli plânıdır. İdeolocya Örgüsii — BÜYÜK DOĞU | 1001 ÇERÇEVE | İRGÜN Fatih “dirilecektir!!! Evet; lâf ve hayal âleminde değil, doğrudan doğruya madde ve hakikat dünyasında Fatih diri- lecektir!!! Birgün, Fatih, sandukasının ihtiyar ka- .pağını genc omuzlariyle kaldırıp ufki vaziyetten şa- kuli hale geçecek; ve İstanbulun Divanyolunda gö- rünecektir!!! Birsün onu, kâfurdan yontulmuş asil ve mevzun parmaklariyle kılıcının kabzasını kavra- mış, zarif ve ince endamiyle bir masaya eğilmiş ve gök gözleriyle dünya haritasını süzmeğe başlamış olarak göreceğiz. Başındaki heybetli kavuğu, Ulu- dağ'dan daha haşmetli görünecektir. O gün, dünya ve insanlık ME Türk milletine ait hakların, Türk milletinin içinde ve dı- — m ——— 500 UNCÜ YILA DOĞRU Necip Fazıl KISAKÜREK şında terazi kefesine konacağı ân olacaktır. İşte o gün başımızda bulunacak olan yüceler yücesi, gü- nün gerektireceği üstün kurtarıcılık vasıflarına gö- re, ruhiyle olduğu kadar cismiyle de- Fatih'ten baş- kası olmıyacaktır!( Zira “Türk milletinin grama Fatih'lerin harekete geçmeleriyle, onun, aynen dykasını devirmiş, ayağa kalkmış ve DE DAİM önüne geçmiş vaziyette meydana çıkması, iki hayali birbirine tıpatıp intıbak ettirici en mesut ahengi do- ğuracaktır!!! Kendi icinde olmuş bir cemiyetin dı- şarıya doğru fetih hamlesini temsil eden Fatih, bu defa, aynı cemiyetin, hem kendi içine, hem de dı- şına doğru mefkürevi fetih hareketinin timsali İ cak; bu da, 5 asırdır sandukasının icinde ders Fatih'in ulaştığı son kemâl haddini bei Bu millet ölmiyecekse, bu Fatih dirilecektir!!! (65

Bu sayıdan diğer sayfalar: