25 Haziran 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

25 Haziran 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Haziran 1930 SON TELGRAFLAR Sabık Beyazit meb'usu ŞevketEf .tahîiye olundu Muhakeme 8 temmuza kaldı Ankara 24 (Telefonla)Şark'ta fesat hareketîne teşebbüs etmekle maznun, Şeyh Said'in oğlu Salâhattin ile arkadaşlarının muhakemesine bugün saat 3 te Ağırceza mah kemesinde devam edilmiş ve celse geç vakit bitmiştir. İstenilen bazı cihetlerin mahallinden sorulması • na, maznunlardan esbak Beyazit meb'usu Şevket Efendinin gayri mevkuf olarak muhakemesine karar verilerek tevhit edilen evrakın gelmesine intizaren muhakeme 8 temmuza talik edilmiştir. Zararın ne tarafından J dönülürseî... j TürkYunan itüâfı Venİzelos aleyhte rey veren meb'uslan fırkadan aynlmış addedecek! Türk Yunan itilâfnamesinin Yunan meclisi meb'usanında geçen pazartesi günü müzakeresi mukarrerdi. Müzakere başladı. Fakat fırka reisleri M. Venizelos'a yeni bir oyun oynadılar, guya mübadele müzakeratına ait dosyanın tetkikini bitirememişler, binaenaleyh kat'î bir fikir edinememişler, diye müzakerenin tehirini istediler ve müzakere ertesi salı gününe (düne) kaldı. Dün Atina'dan gelen hususi telgraf haberleri, itilâfnamenin, hatta bfiyük bir ekseriyetle mecliste tasdiki temin edildiğini, hükumet mehafilinde yapılan tahminata nazaran 3540 reye muhalif meclisin kahir bir ekseriyeti itilâfnarae lehinde rey vereceğini büdirmektedirler. Atina 24 (Hususî) M. Venizelos bu sabah gazetecilere beyanatta bulunarak mecliste itilâfname reye konulduğu zaman tayini esamî usulünün tatbikinı istiyeceğini, kendi fırkasına mensup olup rey esnasında mecliste hazır bulunmıyacaklarla aleyhte rey verecek meb'usları fırkadan sureti kat'iyede aynlmış telâkki edecefini beyan etmistir. Atina 24 (Hususî) Ankara sefaretinden Hariciye nezaretine gelen bir tel grafnamede Türkiye Hariciye Vekili T. Riiştü Beyin itilâfnamenin tasdiki tebliğ edilir edilmez İstanbul'da Yunan tebeasına ait olup ta hükumetçe vazıyet edilmiş bulunan emlâkin iadesine baş lanacağmı temin ettiği bildirilmşitir. M. Venizelos'un beyanatı Kadıköy iskelesi rıhtımında| mıyanlar. bir kaç metrelik bir çukur kazBerlin 19 haziran sabık Emanetpenah zamanındajL mışlar, onun içinde yüzüyorlar. Her tainşa edilmiş muazzam bir «hal»| Futbol maçları bittikten sonra ve Gala raf tenis ve futbol sahaları ile dolu. Beltasaray'hlar İstanbul'a hareket ettikten ki yirmi otuz yerde yanyana iki, üç tavardır. Bu «hal» mevkii dolayı| sonra bu kadar yakınına gelmişken bir § sile halk ve esnaf tarafından^ de Berlin'i göreyim, d'edim ve 14 buçuk ne futbol sahası var. İdman eden. maç kat'iyyen rağbet görmemşi ve|jj saatlik bir tren yolculuğundan sonra yapan gençlerin haddü hesabı yok. Bir defa trenimiz böyle bir sahanın önünden oraya kerhen yerleştirilen bir|| Berlin'e geldim. yıldırım sür'atile geçerken kornerden aViyana'da muhterem sefirimiz Hamdi tılan bir topla tarafeynden birine gol kaç satıcı bile işgal ettiklerif Idükkânları bilâhare terketmeki Beyefendi bana şehrin sayfiyelerinden olduğunu bile gördük. Berlin civarında, kaplıcalarından Baden'i ve civarını demiryolu güzergâhında bir yerde açık * mecburiyetinde kalmışlardır. B u | ve göstermek lutfunda bulundular. Viyana' havada boks idmanı yapan belki otuz I koskoca hâlde şimdi bir kaç baf nın savfiyeleri muhakkak Viyana'dan çift vardı. Her yolda bisiklet, motosikj$ lıkçıdan, bir iki tavukçudan daha çu «1... Kükürtlü sularile meşhur let.. Her yamaçta dağlara tırmanan Ş başka kimse yoktur ve onlar da elan Fadeı ve civarındaki ağaçlıklı as gençler, genç kızlar ve çocuklar... f pek tabiî olarak vaziyetlerinden falt rollarJan, güzel şoselerden, serin Almanya'da spor yapmıyan insanı, koruîar'Ian ve içinde kadın ve erkek, gü hasta ve malul addediyorlar, hor görüf memnun değillerdir. 7el. zarif, kibar bir halkın banyo ettiği f fstanbul şehrinin her türlü ba maden suyu havuzlarından aynca bah yorlar. Kemalettin Sami Paşanın dediği gibi bugünkü Almanya adeta spora taf kımsızhğından şikâyet edenle esdeceçiaı. Şimdi Berlin'de güzide sefi pıyor. Bütün Alman milleti sanki spor f re, mazeret ve sebep olarak pa rimiz Kemalettin Sami Paşa Hazretlerile yapmak için seferber edilmiştir. Alman # rasızhk gösterilirken şehir hal vaki olan mülâkatımdan bahsetmek isti milletinin hayatında son senelerde vuku bulan en büyük inkılâp, bu spor aşk kına yüzbinlerce liraya maledil yorum. Berlin'e gece on buçukta vardık. Erte ve iptilâsıdır. Ve bu aşk ve iptilâ, Alman' miş olan Kadıköy halini hatır si gün i'k işim Mücahedei Müliyenin büher işinde olduğu gibi azamî derelamak ve düşünmek cidden çok yük kahramanlanndan olan Paşayı zi Iarın cede fennileştirilmiştir. yaret etmek olrtu. Kemalettin Sami Pafecidir. Alman'lar sporu, vücudü güzelleştirdi^ I sayı. cumr olduğu için, şanh bayrağımı ği insana kuvvet ve sıhhat verdiği, ferdin Bu binalardan madamki «hal» mevcelendiği güzel sefaret binasın mesai kudretini artırdığı, ahlâkı temizolarak istifade edilemiyor ve edi t§ | zın i:ı ziyaret ettim. lemiyeceği acı tecrübelerle sa ^ Dresden'de maç yaptığımız zaman lediği için seviyorlar. Kız, erkek, bütün izcidir; fakat öyle yalnız cadbittir, o halde Şehremaneti buf Kemalettin Sami Paşayı da davet et çocuklar delerde boru çalarak cakalı re^M geçit e v v e mes'ele hakkında bir an ' | miştik. Fakat işleri olduğu için geleme yapan soydan değil, dağlara Irmanan, tetkikat icra ettirmeli ve bu bi i mişler, muvaffakiyet temenni eden teş nehirlerde yüzen, kırlarda yatan hakikî bir telgrafname göndermek lut izci... (Almanya'da, Avusturya'da ve nayı, icap eden tadilât yapıla^ vikkâr unda bulunmuşlardı. Ayni zamanda Çekoslovakya'da böyledir). Halk mesai rak halkın ve şehrin istifade ede| maç akşamı Dresden'de konsolos vekili haricinde üç şey istiyor: Güneş, bileceği bir hale ifrağ etmek| Kemalettin Bey, Sefir Paşanın emirlerile saatleri su, hava... Onun içindir kî buralarda imkânını bulmalı, oraya sarfe 1 futbolculara ve oynadığımız takıma bir gençliğin yüzü de, vücudü de güzeldir. dilen paranın itfasını temin ey|| ziyafet çekmiş, bu ziyafette Paşaya bir Çıplak vücutler, birer tunç heykel gibi telgrafı keşide etmiştik. Ziya insanm gözlerini okşuyor. liyecek bir çareye tevessül eyle^ teşekkür retim, hem teşekkürlerimizi teyit ve melidir. Meşhur sözdür: Zara & tekrar etmek, hem de harp cephelerin Bu sağlam ve zinde vücutler. ancak rın ne tarafından dönülse kâr ^ deki kahramanhklarını pek yakından kuvvetli adamlara has bir şekilde, azaiş tanıdığım fakat hiç bir zaman görüşmek mî intizam ile durmadan çalışıyor, 'idır!... görüyor, para kazanıyor, Almanya'yı Almanya'nın dini: Spor! Hasbî kâhya Kaç lira maaş alıyorsun? Seksen lira mı? Sonra da parasız> lıktan şikâyet edersin. Neyine yetmez a birader? Ama, sen, idareni bilmiyormuşsun, o başka... Yirmi lira ev kirası veriyorsun? Çok, cidden fazla... Şöyle kenar semtlerde, nohut oda, bakla sofa, kuU lanışlı nice evler bulursun, hem de ucuz!... Akşamları da alelekser sekiz, dokuz vapurlarında görüyorum. Çakıntı faslı, değil mi? Vücudünüze zarar. İşte be?. bıraktım, faydasını da gördüm. Hem seninkisi bir iki de değil. Bir de sigaran var. At elinden o mürdarı... ö k • sürtüyor da... Günde kaç paket içiyorsun. Bir mi? înanmam! İki, belki de üçtür. Bak, bir hesap et, ayda, senede ne tutar?. Dikkat etmedimdi, kostümün yeni maşaalah! Neriye yaptırdın? Gene her vakitki terzine mi? Esvap yaptıracağın zaman, beni gör, demedim mi idi? Ama, söz dinletemezsin ki* Kumaşım ayrı yerden, harcını ayrı yerden alırdık. Tanıdığım bir terzi var, ona diktirtirdik. Hem, senin elbiselerin de pek eski sayılmazdı. Bir parça solmuştu, diye lim. Ver boyacıya... öyle boyıyorlar ki, vallahi, yepyeni oluyor... Ne o? Boyanmış esvap ârına mı gidiyor? Borç ayıptır. Kimse kimsenin halini bilmez! Derler ama, kulak asma, herkes, herkesin ah valine, herkeslerden âşina!... Kerimeye bir talip varmış, diye işittim. lyi tahkik ettiniz mi? Her söylenene aldırmayın; çok hacıların haçları çıkıyor! Ha, fazla kılı kırk yarayım! Da deme! Bu zamanda damat bulmak kolay değil... Bir parçacık göz yumuvermeli. İki taraflı fedakârhk etmeden bu iş olmaz!... Geçen gün, Balıkpazarı'nda gördüm, erzak düzüyordun. tşim olduğu için, yanına geleme dim. Bir daha sefere, beni gör. Sana bir dükkân tavsiye edeyim, hep oradan al; hem temiz, hem ucuz, hem halistir... Ne o, durduğun yerde kıvranıyorsun? Papuçlar mı ayağını sıkıyor? Hazır çiyersen elbete nasır yanar. Kaç defa, benim kunduracıya beraber gidelim, deDostluğunuzun eskiliği, derecesi nisbetinde de^il, tahammülünüz nisbetinde söyler, akıl öğretir; sövler, akıl öğretir. Bu, «Hasbî kâhya» dır. Bu kadar hesabını, idaresini bilen, her şeye aklı eren zatı muhteremin. muhatabından fazla nasihate muhtaç olduğu muhakkaktır. Ne denir? (Ma Ye) Doğrıı değil mi? Ecnebi sermayesi Kibrit şirketİ İşe yakında başlıyor Ecnebi gruplarımn müracaatlart tevali ediyor Ankara 24 (Telefonla) Mukavelesi tasdik edilen ve«ilk avans taksiti olan 500 bin doları veren yeni kibrit şirketi faaliyete başlamak üzere hazırlıklara devam e • diyor. Şirketin bu yakınlarda işe başhyacağı muhakkak gibidir. Şirketi11 taahhüt ettiği mütebaki para hükumet emrine tevdi edilmiştir. Sun'i gübre yapmak için Ankara 24 (Telefonla) Bir sun'î gübre fabrikası yapmak ve on sene sonra bunu hükumete bırakmak üzere yeni bir Ecnebi şirketi müracaat etmistir. Teklif İktisat Vekâletince tetkik edilmektedir. Ormanlart işletmek için Ankara 24 (Telefonla) Karadere ormanlarını işletmeğe talip olan İngiliz grubile tktisat Vekâleti arasında rriüzakerata devam ediliyor. Dün de Vekâlet Ziraat Müsteşarı Ihsan Abidin Beyin riyasetindeki komisyonda grup mümessillerile müzakerelere devam edilmiştir. İngiliz mümessilleri içtimadan sonra Başvekil tsmet Pş. Hz. ni ziyaret etmişlerdir. Gazi Hz. ile tsmet Ve Kâzım Amerika'da sıcaktan altı Pş. lara tazimat telgrafları kişi öldii gönderdiler Şikago 24 (A.A.) Midd lewet'te bir sıcak dalgası hüküm sürmektedir. Hararet de recesi dün Şikago şehrinde gölgede 36 yı bulmuştur. 6 kişi sıcağın tesirile öimüştür. Sıcaklar Izmİr ticaret Odası kongresi Idam talebi Şoför Cemal Ef. tahkikatı bitti Hikmet Şevki B. in katili Ağırcezaya verildi Ankara 24 (Telefonla) Hikmet Şevki Beyi öldüren şoför Cemal Efendi hakkındaki tahkikat ik mal edilmiş ve evrakı tahkikiye Ankara Ağırceza mehkemesine tevdi edilmiştir. Evrakı tahkikiyede katil Cemal Efendinin ceza kanununun 450 inci maddesi ile tayini cezası istenilmektedir. Bu maddenin muhtelif 9 fıkrası arasında canavarca bir his sevkile ve eşkence ve tazip ile ika edilen taammüden icra olu nan birden ziyade kimseler aleyhine işlenen cürümler zikredile rek failin cezası idam olarak tayin edilmektedir. Izmlr 24 (A.A.) Ticaret ve sanayi odası, bu seneye ait kongresini açmıştır. Bu münasebetle Reisicumhur Hazretlerine arzı tazimatı mutazammın sureti zirde münderiç telgraf çekilmiştir. Cumhur Reisi Gazi Mustafa Kemal Abidin Daver Hazretlerine: İzmir ticaret ve sanayi odası senelik kongresi bugün mesaisine başlarken büyük halâskârımız, iktisat mürşidimiz zatı ulyalarına en hâr ve samimî ubudiİstanbul'da Tophane'de tesis olunan Ford Fabrikası memleketi yet ve minnetarisini iblâğa müttefikan mizde vücude getirilen ilk otomobil fabrikasıdır. Bu itibarla Türkkarar verdiğini arzile kesbi şeref eylerim. ye'de Sanayi âlemine doğru azim bir hatve atılmış demektir. Kongre reisi Turgut Aynca Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım ve Başvekil İsmet Paşalara ve iktisat ve Maliye Vekâletlerine telgrafla arzı şükran edilmiştir. Bundan sonra kongre ruznamesinde mevcut mesaili tetkik etmek üzere altı encümen teşklline karar verilmiştir. Encümenler şunterdır: 1 Vergiler ve kambiyo ve kredi, 2 Deniz ve kara nakliye ücreti ve tarifeleri, 3 Maden mahsulleri, ihracat, 4 Sanayi ve küçük sanayi, 5 İhracat mahsulleri, 6 Sigortalar. fırsatını bulamadığım Paşa ile tanışmak maksadını istihdaf ediyordu. Büyük Elçimiz, bir saatlik musahabeleri esnasında cidden şayanı takdir bir vuzuh ile bize, Almanya'yı, Almanya'nın ruhunu tanıttı: Almanya çalışıyor, para kazanıyor ve spor yapıyor. Büyük harpten sonra Almanya'da yalnız hükumet ve idarenin şekli değişmekle kalmamış, Alman'larm dini de değişmiştir. Bu yeni dinin ismi spordur. Almanya'da spor yapmıyan insan yok gibidir. Bütün millet, Almaniara has intizam, ciddiyet ve sabirle spora sarılmıştır. Yollarda gördüğümüz gibi, bütün nehirler .dereler, kanallar, sun'î göller, havuzlar, yüzen, kürek çeken kadın, erkek, çocuk kalabalıklarile doludur. Ekseriyetle altın gibi sarı saçlı başların altında geniş omuzlu beyaz vücutler, güneşten kızarmış veya bakır rengini almıştır. Nehir, dere bula boğmak istiyenlere bile parmak ısırttırıyorlar. Bu çalışma kuvvetinin en büyük menbaı sıhhat, o sıhhati temin eden de spordur. Alman'lann «Almanya, Almanya her şeyin fevkindedir!» Diye meşhur millî bir şarküan vapdır. Spor sahasında bu millî şarkı bir hakikat olmuştur : Almanya, Almanya herkesin fevkindedir. Selim Sırrı Beyin Olempiyat oyunları komitesinden istifası üzerine merkez tarafından bu vazifeye Kemalettin Sami Paşa intihap edilmiştir. Selim Sırrı Beyin istifası mucibi teessüf olmakla beraber sporun ehemmiyetini ve ruhunu bihakkin anlamış ve takdir etmiş olan Berlin Büyük Elçimizin bu vazifeyi der'uhte etmeleri memleket sporu için çok faydalı ve hayırlı olacaktır. MEMLEKETIMIZDE ıLK OTOMOBIL FABRlKAS Izmir'de sıtma afeti İzmir 24 (A.A.) Karşıyaka'nın Bostanlı köyünde bir kaç gündür bas gösteren ve beş kişiyi öldüren zehirli sıtmanın korkunç bir şekil alması üzerine Vilâyet ıi.tkamı derhal faaliyete geçerek ehemmiye\ s bir surette meşgul olmağa başlamıştn. Sıhhiye müdürünün riyaseti altında icap eden doktor ve malzeme gönderilmektedir. Bundan maada acilen Hilâliahmerden 5 doktorla 20 yataklı bir revir hastanesi gönderilmiştir. Elyevm musap olanların adedi 60 kadar olup bunlarr'p"i a^.r c'.r.ı.ları otomobillerle İzmir ;>ı'!?KPt !^''."nesine nakledilmişleru'i". 3ir ta v .i r tin m'jsan ola'lara icabatı ç'^'ve vpr>ı'ır'"n fi^»r tar"ftan da köyün etrafmdaki batakiıkiar kurutulmaktadır. Motopomplarla yüzlrce amele ve malzeme dahi sevkolunmuştur. Böylece vaktile yetişilerek tedabir alınmıştır. Tehlikenin önüne geçilmiş ve endişeye mahal kalmamıştır. Şimdiye kadar 60 kişi tutulmuş fakat tehlikenin ö'nü alınmıştır Behçet Beyin ziyareti Ankara 24 (Telefonla) Tütün inhisarı U. M. Behçet B. bugün Maliye Vekilini ziyaretle bir müddet görüşmüştür. Milyonlarca lira sarfile tesis edilen ve şimdi tamamüe hali faanyette bulumn bu fabrikada imal edilmekte olan otomobiller Cemahiri MiM'e'ıidei Amerika'da Detrua'da inşa olunan otomobil ve kamyonlanndan hiç bir farkı olmayıp ayni derecei mükemmeliyeti haizdir. Zira bu arabalar mutehassıs mdşavirlerın tahtı nezaretinde olarak zeki ve gayyur Türk san'atkârları tarafından vücude getirilmektedir Bu tesisatın memlekete sanayiin inkişafı uğrunda ifa edeceği hizmetler hesapsızdır. Fabrikada çahşmakta olan bir çok Türk işçileri otomobil sanayiinde ihtisas peyda ederek müstakbel Türk otomobilciliğinin temellerini teşkil edeceklerdir. Bundan başka da Ford fabrikasında imal edilen otomobil ve kamyonlar diğer memleketlere dahi ihraç edileceğinden Türkiye'de ticaretin inkişafı için ne mühim bir amil olacaklar: suhuletle anlaşılır. Binaenaleyh Topane Ford fabrikasında imal ettiği hususî ve taksi otomobillerile kamyonların Türkiye'de satıJması memleketimizin refah ve saadetile kat'î bir surette alâkadar olduğundan bu gibi vesaiti nakliyenizi iştira ettiğiniz zaman Ford mamulâtını tercih etmek basiretkârane ve vatanperverane bir harekettir. Hüviyyet varakası kanunu Ankara 24 (Telefonla) Han, otel, pansiyon, bekâr odaları işletenler, malî, smaî, iktisadi müessesatı idare edenler, dinî ve hayrî müesseselerinde çalışanlar hakkında bir kanun lâyihası hazırlanmıştır. Bunlar birer hüviyet varakası doldurup imzalıyacaklardır. Han, apartıman, pansiyon açacaklar 3 gün evvel zabıtaya bildirmeğe mecburdurlar. Kahveler, umumî ticaret evlerinde ancak sahipleri yatabilir. Maamafih alınacak izinle buralarda bekâr ve yabancıların da yatması caizdir. Ankara 24 (Telefonla) Ikti sat Vekâleti, Türkiye balıkçılığı nın inkişafı hususunda tetkikat yapmak üzere Mösyö Vebermat isminde bir balıkçılık mütehassısı celbetmistir. Edebî roman tefrikamız: 68 Balıkçılık mütehassısı getirildi Tayin Ankara 24 (Telefonla) Millî Müdafaa Vekâleti muhasebe müdürlüğüne sıhhiye muhasebe mü dürü Yahya Nazım B. tayin edilmiştir. KALBÎMir: SUÇU Yazan: MAHMUT YESARt Fahir Bülent te parmaklarını çıtlatıyordu: «Uyma, dedim, uydun eller sözüne».. Zahit Efendi, biat merasimindeki krallar kadar ciddî, temkinli idi, yüzünün tek çizgisi oynamıyordu. Necil Sabit, Zahit Efendiye yaklaştı: Hazret; Matmazel Polin ce napları pek amatöre benzemiyor. Zahit Efendi, vekarını bozma dan sordu: Ne gibi amatör, beyefendi? Tecahülü arifaneyi bırak.. Matmazel Polin, amatör, değil! Tam, ama tam profesyonel... Fahir Bülent, Zahit Efendinin vereceği cevabı beklemedi: Nereden anladın, Necil? Necil Sabit ellerini kalçalarına dayadı, Fahir Bülend'e yan yan baktı: Seninki de sual mi ya? Neden? A, kardeşim, toy, tecrübesiz, ağzı süt kokan bir aile kızı olsaydı, tanıyamazdım. Fakat bu, bizim ihtisasımız dahilinde... Koku ile anlaşırız, çocuğum... Ne olursa olsun, enfes! Güzel değil, lâkin şirin, al benisi var. Gözlerine dikkat ettin mi Fahir? Elbette... Gözlerile konuşuyor. Bu, yalnız Allah vergisi ol maz; hayli staj lâzımdır. Fahir Bülent, ellerini çalpara gibi birbirine vurdu: Biz de, tip insanlarız ya... Bugün kimleri davet ettik? Bu kızı niçin getirttin? Neler uykumuzu kaçırdı? Şimdi ne ile meşgulüz? Necil Sabit te, utanmış gibi başını iğdi: Huy olmuş, kardeşim... Gayriihtiyarî yapıyoruz. Zahit Efendi, lutfen gülümsedi: Uyma, Necil Beyciğim, uy ma... Doğru, Zahit Efendi, uymı yalım. Fahir Bülent, iskemlesini Zahit Efendiye yaklaştırdı: Birini soracağım, bildiklerini noksansız ve ilâvesiz söyliyecek sin! Zahit Efendi, Fahir Bülend'in şartlarına gücenmiş gibi idi: Hakipayınıza, ne nokasn söylerim, ne de ilâve ederim. Yok, yok... Sorulan bir şeyi bilmemek, tammamak, senin anna gider, nefsine hakaret sayarsın. Haysiyetini, izzeti nefsini darılt mamak, gücendirmemek için, bilir, tanır, görünürsün. Bunlar, insanî zaaflardır. Hepimizin ne kadar zayıf taraflanmız vardır. Şimdi soracağım, şey, çok mühim de, onun için kat'î hüküm, sarih cevap istiyorum. Fahir Bülend'in açık ve hatta biraz da sert sözleri, Zahit Efendinin temkinine perçin vurmuş gibidi: Emrediniz, Fahir Beyefendi. Azizim; Bebek'te oturan bir Hazım Bey var, tanıyor musun? Beyaz köşkte oturur. Köşk, karısınındır. Vaktile o köşkü Mı sır'lı Hüseyin Paşanın kâhyası yaptırmıştı. Necil Sabit'le Fahir Bülent birbirlerine bakıştılar. Zahit Efendi, onların hayret ve taaccüplerine aldırış etmiyordu: Köşkün arsası için, hayli davalar da olmuştu. Fahir Bülent, elile susturdu: Kâfi! Köşkü satın alacak, değiliz. Tanıdığım anladık. Hazım Beyin, ailesi hakkında tafsilât ver. Zahit Efendinin, kaşlarının arası buruşmuştu, ceplerini karıştırdı ve Necil Sabit'e Bir sigara verir misiniz? Dedi. Fahir Bülent, sür'atle paketini çıkarmıştı: Al Zahit Efendi... Karşıhklı tellendirelim. Zahit Efendi. siearasını vasemin ağızlığma geçirdi, ta ciğerlerine kadar derin bir nefes çekti: Hazım Beyin babası, vaktile hünkâr yaveri idi. Necil Sabit'in gözleri açılmışhl Bravo, Zahit Efendi, biliyormuşsun! Elbette bilirim... Beşiktaş'ta, Akaret'Ierde otururlardı. Hazım Beyin zevcesi Ulviye Hanım, Varna'lı Torun zadelerin kızıdır. Torun zadeler doksan üç muharebe • sinden evvel çok zenginmişler! Gene de var ama, eskisine nazaran devede kulak! Fahir Bülent, parmağı ağzında, bön bön bakıyordu: Kuzum Zahit Efendi, sende herkesin, her ailenin, ayrı ayrı dosyaları mı var? Bunları nereden biliyorsun? Nereden öğreniyor . sun? Nasıl alklında tutabiliyorsunî ^ Mabadi var «

Bu sayıdan diğer sayfalar: