15 Ocak 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15Ikincikânun TELGRAF MABERLERI Yeni nesil arasında Türk musiki inkılâbı Maruf bir Rus kompozitörü «Halk musikisi melodi ve ahenklerinin hususiyetlerini kaybettirmeden eser hazurlamak lâzımdır» diyor Moskova 14 (A.A.) Ta« ajansı bildiriyor: Sovyet kompozitörlerinden Ippolitof Ivanof, «Sovyet san'ati» mecmuasmda Türk musiki inkılâbına dair neşıettiği bir makalede diyor ki: «Türkiyede musiki inkılâbı hareketi, muhakkak surette, fennî müesseselerinin, bir üniversitenin, bir tiyatronun, bir konservatuann tesisi Lâtin alfabesinin kabu'.ü ve saire gibi yeni hayat inkılâblannın neticesi olarak yeni Türk kültü rünün tekâmülünü göstermekte dir. Musiki sahasındaki an anelerin ulusal bir vasıf alarak halk kütle lerinin zihinlerinde kuvvetlice yer almış bulunmalanna ve ulustan zorlukla koparılabilmelerine rağ men hayat bu sahada da, yürün meğe ve yeni metodlarla yeni teknik malumat elde etmeğe sevket • mektedir. Alâkadarlar Türkiyede musiki sahasında gayet kıymetli vesikalar toplamışlar ve onlan tesbit etmişlerdir. Fakat bir Avrupah, bu musiktnin iptidaî çalınışlanndan bü yük bir zevk almaz. Bunlar yon tulmamış elmaslardır. Türk musikisinin terakki edebilmesi için ona musikinin modern tekniğinde en iyi ifadesini bulan uluslararası bir dil lâzımdır ve bu musiki ınücev » herlerini bu teknik vasıtasile sanatkârane bir surette işlemek icab etmektedir. Türk musikisi için yeni devir böyle başlamalıdır. Bu sebebden dolayı, Türk mu aiki san'atkârlarının, bu yola girerken, en evvel, konservatuarlarda ve musiki metodiannda bu halk şar kılannı tetkik etmeleri ve bu şarkıların melodi ve ahenk hususiyetlerini keşfetmeğe çahşmalan çok lüzumlu bir iştir. Türk san'atkâr larının bilhassa bu halk şarkılarındaki ulusal hususiyetleri sezmele ri ve kültürleri ileride buiunan uluslar arasmda yer alabilmek için bunlan muhafaza etmeleri lâzımdır. San'atte böyle bir yürüyüş, ulusal musikinin kendine has vasıflannı kaybettirmeden yeni eserler vücude getirmek için zengin melodi mevzulan ve makamlan malzemesi verir ve Türk musikisinin bütün uluslar tarafmdan anlaşıl • masını mümkün kılarak Türk halk mu8İkisinin nekadar yüksek «anatkârane kıymetleri haiz bulunduğunu bütün dünyaya gösterir.» Münevver zümre meselesi Beterin beteri varmış! eçen gün, Fransada ilk defa olarak bir kadına zabıtada bir vazife verildiğinden dolayı, Avrupadaki feminizm taraftarlarınm ayyuka çıkan sevinclerinden burada bahsetmiş, bizim kadınların, Cumhuriyet rejimi sayesinde kavuçmuş olduklan hakları sayıp dökerek, bunlara nisbetle henüz yerlerinde sayan Fransa kadınlanna acımıştım. Meğer beterin beteri varmış; ve Fransız kadınlarının mahdud hürriyetlerini irişilemiyecek bir ülkü sayacak kadar, hele bizimkilerin vaziyetini akıHarına getiremiyecek derecede zavallı bir kadın ekseriyeti mevcudmuş ta haberimiz yok. Son gelen Avrupa gazetelerinde okuduğuma göre, Çinin Cum huriyet reisi buiunan General Çang kay çek, Çin kanunu esasisinin erkeklerle kadmlar arasmda tam bir müsavat tanımış olmasına rağmen, Çinli bayanlar hakkında bazı cezri kararlar almıs. Kadın denilen mahlukun fazla serbestiye malik olmasını, Budanın koymuş olduğu düsturlarla kabili telif göremiyen sayın general, ezcümle çunlan emretmis: Kadınlar, bundan böyle, erkeklerle bir arada hamama giremiyeceklerdir. Umumî yerlerde, erkeklerle dansetmek hakkına malik degildirler. Tütün içmiyeceklerdir. Çıplak bacaklarla gezdikleri takdirde tevkif ve mahkum edileceklerdir. Oda hizmetçisi olarak çalifamıyacaklardır. Kocalarile birlikte lokantaya gidemiyeceklerdir. Pudra, allık, surme, dudak boyası, krem ve sair düzgün kabüin* den olan şeyleri kullanmalan ya saktır. Bundan maada, kocalar her türlü hareketlerinde serbest olduklan halde, zerre kadar hoppalığı müsahede edilecek olan kadın en aşağı bir yıl hapis cezasına çarptınlacaktır. Ben bunlan okurken, yanımda buiunan bir arkadasim gevrek bir kahkaha sahverdi. Ne gülüyorsun? diye sordum. Bu zavallı kadınlara birazıcık olsun merhametin yok mu?. Mesele o değil.. dedi; hatırıma bektasinin hikâreai geldi Anlat, bakayım! Bu dediğim bektaşi, çirkînin çirkini, mendebur, gudibet bir adammıç. Tok sozlü birisi, bir gün kendisile tanıçbktan sonra, bir aralık evli olup olmadığını sormuf. «Evliyim!» cevabım alınca: «Vah, vah! demif, kanna acıdım!.» Bektaşi, bunun üzerine, acı acı ba?ını sallıyarak şu karsılığı ver miç: « Sen benim kanyı gorsen, o zaman da bana acırdml.» Arkadasıma: Ey ! dedim;; bu fıkra güzel ama, münaaebetini anlıyamadım. Anlamıyacak ne var? dedu Yasaklan keyanın da elbet bir bildiği var. Kendi kansına istisnai muamele yapamıyacağmı akh kestirince, yasağı umumileştirnıi?. Kimbilir? Belki kanstnt görspydin, adamcagıza yerden goke kadar hak verirdinl Ere&nend Ekrem TALU NALINA MIHINA Birlik kuvvettir! apurculuk çirketi, kuıulduğundanberi geçen kısa zamanda üç vapur aldı: Tarı, Aksu, Güneysu. Bu vapurlar, hele geçende İtalyadan ahnan son iki büyük vapur yüzünden Va purculuk şirketi, tonajını artırdığı için kabotaj inhisanndaki hissesini yüzde 31 den yüzde 40 a çıkardı. Bu, şirket hesabına kaydedilecek bir muvaffakiyettir ve iyi idare edildikçe daha büyük muvaffakiyetler kazanacağı da şüphesizdir. Halbuki, daha bir iki yıl önce, Vapurculuk şirketi kurulmadan vr vel, şimdi şirketin işlettiği vapurlann sahibleri, hem kendi aralannda, hem de o zamanki Seyrisefain idaresine karşı şiddetli bir mücadel; ve rekabet halinde idiler. Ticaret fikrinden ziyade işi inada bindtrmekten doğan bu rekabet, vapurculann kendilerini de, karşılanndaki idareyi de, zarara sokuyordu. Zararlann doğurduğu parasızhktan idaresizliğin meydana getirdiği intizamsızlıktan dolayı halk ta mutazarnr oluyordu. O zamanlar, hemen hergün bir şikâyet mektubu alırdık. Hususî vapurculann va purlan, sefer programma riayet etmezler; uğramıyacaklan limanlara uğrarlar, uğnyacaklanna uğramazlar; yanm gün kalacaklan iskelelerde üç gün yatarlarsa; yollarda kömürsüz kalırlar; yolculara iyi muamele ve temizliğe dikkat etmezlerdi. Böylece bir hayli sermaye, birçok çalışma boşuna kaynayıp gidiyordu. Bundan deniz ticaretimizin gördüğü zarar iae çok büyüktü. Vapurculuk, bir veya birkaç kişinin, bir ailenin baçarabileceği işlerden değildir; hele büyük scrvetlerin yok denilecek kadar az olduğu bizim memlekette.. Sonunda devlet, bu işe kanşü ve Vapurculuk şirketi kuruldu. Vapurcular i«ter istemez elele verdiler, birleştiler. Bu birlikten kuvvet doğdtt. Şirket, daha pek gene olmasına rağmen, büyümeğe başladı; üç vapur aldı; kabotaj inhisanndaki hissesini artırdı. Tam kültür seviyesi kurabilmek için mekteb* lerimize Greko Romen kültüriinü sokmahyız kün oldugu kadar tçtimatyat mualli o kahramanlara fe • mi EdibBana öyle: dakârhk, cesaret, vageliyor ki biz içindenj Ağaoğlu Ahmed tana baglılık gibi çıkılmaz bir bozuk? yüksek ruhî haslet • çevre arasinda do *•">......... lerde benzemeğe yelteniyorlar. lafmaktayu. Bir yandan münevver Bize gelince, bizde de asirlarca ta • zümrenin iz yapamad'ğini töylüyoruz, lim ve terbiyede arabi ve farisî lisanl oteki yandan da bütün manevî kurtn • hâkim olduğundan, tabiatile nesiller lufa ondan bekliyoruz. arab ve farisi zihniyetlerînin tesirleri al Evet öyledir! Bu için asil ağir ve tinda kaldılar. Biz de muarrelan, Sa • acı tarafı da budor. Bugünkü münev • düeri, hafizlari ve saireyi taklid ettik ver zümrede düfönceler ve duygular ve bizde de müsterek bir his ve fikir dalgalanan bir tis halindedir. Birbiri • mecmuasi hasil oldu. Can ve kanimı le perçinlefmif, perkişmif, bir kuvvet za kansarak ikinci tabiatimiz oldu. Şimbaline gelmemiştir. Meselâ alıniz bizim di hayat bizi garbe doğru götürüyor. ösümazü? Biz hepimiz kendi eksikle • Yaşıyabilmek için garb müessese • rimizt biliyoruz. Fakat onlan atip kenlerini ve kurumlanni almak üzereyiz. dimizi kurtaramiyoruz. Çünkü taşidı • Fakat herşeyden evvel kisrinızin ğimiz düfünceler ve duygular bizi haaltinda saklanmis olan bu ikînci tabiatrekete getirecek kuvvet halini alma ten kendimizi kurtarabiliriz! Bütün memışlardir. Kantmiza kansarak varhfı • sele bundan ibarettir. Buna muvaffak mizin ayrilmaz bir parçasi olmamiştır. olamazsak bütün gayrctlerimiz beyhuTenine olarak bizi beran birakmağa dedir. Çünkü bu sakli tabiarhnizle albazır, uçucu, kaçia bir haldedirler. mak istediğimiz yol arasmda derin ve Natd ki ilk karfilafmada, ilk gördük barismaz bir tezad vardir. Nasil ki buleri çetmlik önünde hemen bizi bira • nu hergün, her iste görmekteyiz. Aldı • kip gidiyorlar ve daha dün ruhumuzım ğımız hersey, o saklı tortuya carparak ve dimağimizm errafında dolaşan bu ya tamamen kayboluyor ve yahud içivefasizlar bugün btrer yabancı gibi bini değiftirerek tersine semereler veri • zi nzaktan leyrederek gülüşüyorlarL yor. Her»eyden evvel lâzim olan if Avrupalılann ruh ve dimagları böyle içimizi yıkamak, orasinı temizlemek kolay kolay bofanmıyor. tir ve bunun da yegane çaresi talim ve tki âlem aratmdaki bu ayrihk neterbiye usuHerini değiftirmektir. reden gelmiftir? Eski enmuzeclerin kalb ve ruhlan Avnıpada bu mesele evvelâ ta • mizda btrakip gitmiş olduklan izleri rih ve sonra da bir terbiye ve talim yeni emnuzeclerle kökten kestp atmamevzundur. Malumdur ki bugünkü Avhyıs, Doğrudur: Yirmi beş senedenbe* rupa e*ki GrekoRomen ftlemintn va * ri bizim de terbiye ve talim usulümüzde risidir. Şarktan gelen Cermen ve An değişiklncler oldu. Fakat ben zavahirglosafcson budunlartnı talih bu ilenrin den bahsetmiyorum, içten, ruhtan bahsediyorum. Rubumuzdaki eski izleri e» içme orurttu. Fakat şarktan gelen ritip gotürecek kuvvetli v > tesirli vash< T&rkleri gene talih islâm âlemi içine talara girmeliyiz. Avrupanm Hham al • soktu. Çok canlı, çok kudretli olan dıgı kaynaklardan biz de dogrudan ba 3d yeni budun yıpranmif ve çözül • doğruya îcmeğe baflamaliyiz. Yani esmfiş olan o eski âlemlerin başlarina ki GrekoRomen kültürünün yataklangeçtfler, onlara yeni düzenler verdüer, na kadar varmabyiz! onlarla kansarak yeni bir yaşayif cev Yazan Sözlük komisyonu Dün de Atatürkün başkanlıgında toplandı Ankara 14 CTeîefonla) Dil kurumu sözlük komisyonu çalış • masına devam etmektedir. Dün akşam komisyon Anadolu Kulü bünde sonra Atatürkün riyasetinde toplanmıstır. Bu akşam da mesaisine devam edecektir. Bulgaristanda sürgünler ISürüIenler arasmda Zo[ragazetesi sahibi de var Sofya 14 (Telefonla) Bulgarittanm en büyük siyasî gazetesi olan Zora gazetesinin tahib ve umum nı&dfirS Grapçef Makedouyahlığa taraftar ve yeni kabine hakkfrda tehI likeli bir fab» addedildigi için ba «abah Sofyadan Karlovaya s&rgün edümiftir. Bahriye Nezareti sabık umam naöfettiflerinden Popof ta sigorta ajanst perdesi altinda köylerde dolasa • rak, seddedüen demokrat firkasi lehinde propaganda yaptıgi cihetle Sofyadan Füibeye sürgün edümıstir. Zora gazetesi müdirile birlikU daha Bç Irisi de yeni kabine için teb likeK addedildiklerindcn Sofyadan gene Karlovaya sürülmüslerdir. Seddedüen çjftçi fırkası lideri ve sabık nazır Giçef bakkntda da ye • niden, «bir büyük devlet sefareble» yakmdan temas ettiği için tabkıkat baflamifbr. Vaziyeti fSpbeli gorl • Ien ve yeni kabineye tehltke vere • cek bir şahis addoltman Giçefm de yakinda Sofyadan sSr&lecegi bura nm »iyau mehafüinde kuvvetle »öylenmektedir. Bafkalartnm çtkardJdart gözlüklere dil bağlanamtu Ankara 14 (A.A.) Türk Dili Tetkik Cemiyeti umumî kâtib liğinden: Son günlerde «Türkçe Sözlük» ve «Soz Kılavuzu» gibi türlü adlar altında çıkarılan kitablann ve gazetelerde basılan sözlüklerin Türk Dili Tetkik Cemiyetile bir ilişiği yoktur. Cemiyetin çıkardığı «Tarama Dergisi» bundan önce de bil dirildiği gibi, kararlaşmış karşıhk ian değil, türlü kaynaklardan derlenmiş karşılıklan toplamışnr. Bu karşılıkların süzülüp kararlastml ma»ı için çalışılmaktadır. Bu ça lışmanın verimleri vakti gelince ortaya konulmağa başlanacaktır. Ondan önce, ortaya konan karşı lıklar, yazanlann kendi düşünvşünden başka birşey sayılmamalıdır. Mekteb prograndan Ankara 14 (Telefonla) Türkçe ve edebiyat programlannm yeni dil esaalnna göre tetkik ve tanzimi için komisyonca fikirlerine müracaat edilen zevattan raporlar gelmektedir. Bu zevat arasmda Halid Ziya, Falih Rıfkı, Ali Canib, Fazü Ahmed, Besim Atalay, Ismail Habib, Ismail Hikmet, Reşad Nuri, Mustafa Nihad, İbrahim Necmi vardır. Alman Elçisi Başbakanlıkta Ankara 14 (Telefonla) Alman elçisi bugön Başbakan tsmet tnönnnâ makamında ziyaretle bir möddet gö rüşm&flür. General Fahreddin heyeti dönüyor Tahraa 14 (Husosî) lranla Efganistan arasmdaki bodud ihtilifini balletmek Szcre buraya gelen General Fahrettinin bafkanlığindaki Türk as keri beyeti içini bitirerek bugün şeh • rimbden Türkiyeye hareket etti. Türk heyeti Irak yolüe ve Toros ekseresü« tstanbula gidecektir. Receb Peker Ankarada Ankara 14 (Tdeffela) Fırfca Genel KâUbi Receb Peker bnrajra «el<U rm karsılandı. Gümüş paralan taklid ettiler heri aşıladılar. Fakat kariftıklan âlemlere verdikleri gibi onlardan da aldı • lar. Islftm ateminde eski şark ruhu, fark an'aneleri bâkimdi. Cerroenierin be • nhnsedikleri ftlemde de esiri Greko Romen an'aneleri hâkimdi. Natfl ki biz din lisanı olmak fizere arabea ve fartçayi, düşünüf ve doygu ornegi olmak üzere de arab ve farisî muharrir, edib ve mfitefekktrlerini kabul ettik. Otekiler grek ve Ifttm lisanlarmi ve bn miüetlerm mabarrtr ve mfitefekkirlerini aMılar. Bu hal tabiatOe terbiye r e talim Szerine de derin tesirler yaomaktan geri kalmadı. Garb mekteblerin • de lâtin ve grek lisanlart asirlarca mecburt olduklanndan yenl nesiOer ta ilk çaglarindan serbett dfişSnen, serbest yazan, beferm seref ve hayriyetine hürmet eden. maddî ve manevî, amelf, fîkrt ve bissî güzeDSdere tapan Yunan ve Roma muharrirlerinm eserleri Bzermde terbiye ve ta'im edfldÜer. Onlar için Srnek Esdıvlierin dramlari, Plutar • qae!erin tmrihleri, Demosthenelerm ve Çieeronlann nttabeleri, Ovidelerin, Virgillerin, Homerlerin, Catonlarm, Dntoslann siirleri. hal tercnmeleri or nek ve nümune oldu. Adrlarea devam eden bu terbive ve talim usuiü garbde ruhları ve kalbleri muayyen bir yol üzerinde yürüterek müfterek bir duygu ve dSsünü; mecmuaai yarattı kî garb mflletlerinin can ve kanlarma kariştı, artik ayrilman mnmkün olam'yan bir yasayif unsuru baline getirdi. Hakîkatte bugünkü garb gerek bukuk ve siyasî müesseseler, gerekse güzel san'atlere ilim bakımindan, eski GrekoRomen âleminîn aşagi yukan bir devamidir. Ma< dam «Rolan» m, «Şarlotteordeya» nin tercümei ballerini, büyük Fransız inkılâb adamlartnm nutuklarini oku dunuz mu? Bunlar hep o eski Yunan ve Roma kahramanlartnı kendüeri için ornek abyorlar. Onlardan parçalar in*ad ederek kendilermi ve yanlarmda * kileri cofturmaga çalişiyorlar ve müm Biz simdiye kadar ba kültüre tama > men yabancı kaldık. Eski Greko • Romen edebiyatindan düimize bemen hiçbirşey tercüme edilmemiftir. Onlan asıl metinlermde okuvacak adamlan mız da hemen yok gibidir. tşttthn ki Kültür Bakanlıgı Oniver sitede haftada iki saat olmak n m lâtinee ve yunanea dersler verdhnyor • rouş. Üniversitemizdeki ba yenitigi bh* başlangiç olmak fizere bSySk bir sevkle alkişlarim, fakat neden biz ba gibi mübrem olan iflere tereddüdle gidi • yoruz. Ergeç biz o yolu katt olarak ve bütün grenısfijKle yür&mek mecbu • riyetmdeyiz. Haftada bir iki ders, o da Universitede olmak üzere, kâfi mi • dir? Gecenlerde bir makalemde di • yordum ki: «Roslar Avrapaulatmaga karar verdikleri gânden kibaren iBc ts leri GrekoRomen edebiyat ve fikri • yatini lisanlarma almak olmustur. Bu • nunla da kalmadılar. Greko • Romen lisanlarmi liselerine sokarak haftada dort, bes kere esas dersler arasmda ögretmeğe koyuldular ki bugün dahi avni usule yanilmtyorsam devam edflmektedir. B'Iivor musunuz, bunun ne • ticesi ne oldu? Evvelâ Rus edibieri, muharrir ve şairleri bediî zevklerinin açılması için mükemmel örnekler buldular ve o omekleri takib ederek Rus edebiyatı bugünkü yerini buldu. Sonra genç neslm roh ve kafbini yüksel tecek, onlara filkü verecek millî ve beşerî duygulannın açılması idn nümune olacak yazilarla dolu kiraat kitablari hazırlamak imkânmı verdi. Birbiri arkasinca gelen Rus babnlarmin bu ka dar ü'kücu olmalarinm »irrini burada aramalıdir!» tşte bizim de gidecegimiz yol! Za • ten vaktiie tebaamız, sonralan btzden avnlmiş olan Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Sirbistan ve Maearistan da heo o vola ?iHüer!. Biz neden tered düd ediyoruz? < Bu birliğin doğurduğu Iravvet İ ten, şimdi sermaye aahibleri de, halk ta, devlet ve memleket te ittifade ediyor. Deniz ticaretimiz, ciddiyet ve intizamla çalışan, ziyan değil kâr eden iki büyük müessesenin elinde bulunuyor. Hususî vapurculuğumuzun dünkü halile Vapurculuk şirketinin bugünkü hali arasındaki fark, birliğin kuvvet olduğunu, anlamtyanlara ve anlamak istemiyenlere anIatan yeni bir ibret dersidir. ADllYEDE Ruhsatsız gazete satmanın cezası ' | RuhsaUiz gazete satarak matbuat kanununa ayktfı hareket etmekle soç> lu Küçükpazarda kahveci Abbas hakkmda üçüncü ceza mahkcmesinde cereyan etmekte olan dava dnn bhmif tir. Suç meydana çikhğı îçin Abbastn yanm lira para cezasile cezaiandınl masına; fakat 6 8 yasmda olduğundan bu cezamn altıda bire indirimesine ve altıda bire men cezanin da tahsfl ka • bfliyeti kalmadıgindan pam cezası aIinmasindan vazgeçilmesöte; yahnz iki yüz kurus mahkeme m?srafı almarak bir daha da ruhsatsız gazete sat mamasınin kendisme tenbih olucmasına karar verilmistir. AĞAOĞLU AHMED Beraet etti i Şubat, mart kontenjan listeleri çıktı Ankara 14 (Telefonla) Birincî tesrin 1934 ten 1 nisan 9 3 5 kontenjan listelerinde subat, mart ayina aid kon • tenjanın gümriiklere sureti tevzüai gösterir cetrel gümrüklere tevdi edilrais tir. Bulgaristanın Ankara, Berlin ve Prağ sefirleri degişiyor Sofya 14 (Telefonla) Sofyanm siyasî mehafüinde kuvvet le deveran eden bir şayiaya nazaran Bulgaristanın yeni Ankara, Berlin ve Prag sefaretlerine üç muvazzaf general tayin edilecektir Ankara sefaretine şimdi Plevne garnizonu kumandanı buiunan General Muladin Filipof, Berlin sefaretine simdi harbiye nezaretinde buiunan General Ivan Halaçef, Prag sefaretine de şimdi Filibede garnizon kumandanı olan General Radef sefir tayin edileceklerdir. Yeni sefir olacaklan kuvvetle söylenen bu generallerin üçü de Sofyada bulunmakta ve yeni va • zifelerine dair talimat almaktadırkr. ^ Raşit Rızanın Ankarada temsilleri Ankara 14 (Telefonla) Burada buiunan Raşid Rtza temsil beyeti dün aksaın Hedefsiz Buseler piyesini tem •4 etmiftir. Birçok erkftn ve Beri ge • lenlerin bulundugu bu temsilde Raşid Riza ve arkadaşlan çok alkiflanmislardır. Gübre ihracı memnu Ankara 14 (Telefonla) Memle ketimizde ihtiyaçtan fazla olmadığı halde dışanya çıkarılan gübre mik • tan ber jnl artmakta olduğundan gübr« inraa Vekfller Heyetince menedil •Mftir. iBaş tarajı bırinci tahifede) pazan zabıtaca yakalanarak ad liyeye verilmişlerdir. Havadan zengin olmağa te?eb • bti» eden bu açıkgözler bef tane lira yapmış ve bunlardan ikUini «ürmüşlerdir. Bu iki liranın sürü lebilmesine sebeb d e hükumetin daba dün denebilecek kadar yakın bir zamanda bastiğı bu paralann taklid edilebileceginin akla »clmemesidir. Yoksa taklid Iiralar o kadar açemice yapılmıştır ki en dikkatsiz, en anlayıssız bir adamın bile bunlan hakikîlerinden tefrik et ntemesine irakân yoktur. Nitekim ! iki kalp liranın piyasaya çıkmast üzerine derhal i? anlasılmış ve kalpazanlar takib edilmeğe başlan • miftır. Kalpazanlan yakalamak ta o kadar güç olmamif ve bulundukl a n yer araştınldığı vakit pek !ptidaî bir takım kahplar ve makîneIer buîunarak ellecinden alınmıştır. Adliyeye veriJen suçlular tevkif edilmiflordir. Haklarındaki tahki • kat yakinda bitirilerek mahkeme • ye verileceklerdir. Holandanın geçirdiği buhran Lahey 14 (A.A.) Uluslar arası i» biiroftunun istatistiklericıe gore birçok filkelerde buhran azal makta îse de Hollandada korkulacak bir sekİlde artmaktadır. Nüfusu sekiz milyon olan Hollandada 1934 nihayetinde 350 bin işsiz vardı ki bunun 49 bin 275 i yalmz Roterdam limanmda bulunuyordu. Adanada Atatürk heykeli Adana 14 (A.A.) Dökümü bitirilen Atatürk heykeli bugün şehrimize getirilmiştir. Boyu 3 metro 75 santimdir. Birlikte gelen heykeltra? heykelin çevresine konulacak figürleri bu işle uğraşan he yete göstermiştir. Beğenildiği ve karar verildiği takdirde bunlann da dökümlerine hemen başlana caktır. * Müliyet gazetesinde; Ayasofyada ki belediye ambarma aid çıkan bir yazıdan dolayı belediye Urafmdan ga • zeteye gönderilen bir düzeltmenin yazümamasindan dolayı açtitn dava dün üçüncü ceza mahkemesinde bitmiştir. Müddeiumumî bu isle suçln oolunan gazetenin neşriyat müdürii Mümtaz Faıkm cezalandirilmasmı istemiftir. Mahkeme suç görmediği için Mümtaz Fai • km beraetme karar vermistir. Deniz ticaret konleransı toplandı Muğlada meraklı bir dava Muğla 14 Ağırceza mahke • mesi rki gündenberi Köyceğiz tüccarmdan Sabrinin katline aid davayı görmekle mesgul olmustur. tki taraf müdafaa vekilleri bugün son müdafaalarını yapmıslardır. Muhakeme müdafaaların tetkiki için ayin yirmi birine bırakılmijtır. Suçlunun vekilleri arasında eski Adliye Bakanı Mahmud Esad, diğer taraf vekilleri arasında da Ince Ref üc bulunuyorda. Ingilız kabinesinin miihim bir topiantısı Londra 14 (A.A.) Roma anlaşmalanndan çıkan neticeleri görüşmek üzere fevkalâde içtimaa davet olunan Ingiliz kabin»si bu mühim toplantısını bu akşam ya pacaktır. Londra 14 (A.A.) Uluslar ara«ı deniz konferansımn ba : lan • gıc toplanması, bugün olmustur. İngiltere, Fransa, Almaaya, birle şik Amerika, Belçika, Danimarka, Fenlandiya, Yunanistan. Hollamda, ttalya, Japonya, Norveç, İspanya ve Isveç konferansa girmjştir. Konf^rans, dünyaca arzedilen ton hacminin talebe uydurmağa çahsacak ve bu isi yapabilmek için teklifler hazırlryacafctır. Efganlı katil idam edildi Berlin 14 (A.A.) 6 haziran 1933 te Efganistanın Berlin e'~Vni öldüren Efganlı Kemal Sevl .u sabarfPlötzense hapisaneain.n ay lusunda balta île idam edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: