28 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

28 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28NİMU 1935 ı Cumhuriyet DUnkü heyeti umumiyeler Ergani bakırındaki devlet hissesi Sümer Banka geçti Telefon Şirketi içtimaında, sermaye esası meselesinden îhtilâf çıktı Boğaziçinde köpek salgını başladı! Zavallı bir genci elli bir yerinden ısırdılar Mutfağa razıyız ammal Avustralyalı bir ma dam 24,000 kilometro atlıyarak Istanbula gel miş. 70 lik sulh perilerinJen birisi olan bu kıymetli kadının dediğine bakı lırsa; ikinci dünya harbine saha ol masından korkulan Büyük Okyanus kıyılannda kadınlar toplaşıp meseleyi halletmişler: Harb tehlikesi yok! «Okyanus Sulh'Ensbtüsü» bu kararı ver dikten sonra arbk büyük devietlerin haddine mi düşmüş savaş açmak! Medeniyet. mesafe mefhumunu kaldırdı diyip duruyoruz ama, gaiiba bu Büyük Okyanuslu bayanlann Avrupadaki muhteşem Uluslar Kurumu tecrübesinden haberleri yok! Hoş olsa da ne çıkacak ya. Arsıulusal Kadın Bırliği ille ebedi sulh! Mutlaka kadın beraberliği! diye vakıalara riiya dckoru hazırlayıp dururken varsın uzak denızli hemşireleri de bu hayalin bir kısmile avunsunlar! Devietlerin ve erkeklerin bunda bir ziyanlan yok... Ancak benim kafamı tınnalıyan bir kaygu var: Geçen nesil lerin «cinsi !â tif» etiketini takhklan kadın bu ilâhî mazhariyeti kendi kendine tekmeledi ve yerini tekrarlamağa liizum görme diğimiz tahtından şu zavalh erkeklerin süründükleri kaldınma indi, şimdi o da erkeklerin her hakkına ortaktır, fevkalâdeliği kalmamışbr ve biz gibi a lelâde bir vatandaşbr. En değerli haklannı, cemiyetin gündelik harrangüralanna feda eden bu vatandaş şimdi sulh istiyor; idare mekanizmasında kadın, fabrikada kadın, tarlada kadın, havada kadın, denizde kadın diyor; evde ve mutfakta kadın, bu pek belli değil! Peki ama ihurasmeab kadın hazretleri Bebile sürül müş Beni Israil tayfası gibi daireler • den, fabrikalardan, tarladan ve her yerden koğacağı üstelik kavga da et brmiyeceği Ademoğullanna ne yap tırmak fikrindedir? Bizim fasileden mutfağa ve çocuk bezi yıkamağa şimdiden alışan bed bahtlar varmış. Eğer dişi ilâhe nesil lerin idamesmi de topyekun bize çullıyacaksa Uluslararası kadın Birliğinin maşnktan mağribe bir kavsi kuzah kurmasım bekliyeceğiz, çaresiz... Ojöriınitjftr Mösyö Makdonald Lord? Ingiliz Başvekili, sabık amele partisi reisi Mösyö Makdonalddan bahsediyoruz. Lord o lacağı kuvvetle tahmin olunan zat budur. Meseıe » w ..r yazıa M. Garvinin Olserver gazetesinde neşrettiği bir tekzibnameden çıkmışnr. Mr. Garven Makdonaldın bu yakınlarda hükumetten çe kiltnek fikrinde olduğunu en kat'i su rette tekzibe lüzum görmüştür. Halbuki ortada böyle bir iddia veya rivayet yoktu. Bunun üzerine kulağı delikler işin iç yüzünü araştırarak Makdonaldm Kralın yirmi beşinci yıldönümü şenklikleri devamınca iş başında kalacağuu, on • dan sonra ise zaten hakkedilmiş bir istirahat olarak Lordlar kamarasına aza yapüacağı neticesini elde etmişler. Makdonald amele partisi reisi ol duktan başka vaktile Lordlar kamarasmı yıkmak için bir hayli de uğraşmışb. Şimdi kendisi Lord olur mu hiç diye söylenen söylenene. Bu arada bizim müteveffa Vartanın bir felsefesi habra geldi: Bir kere hükumet postuna geçti mi, geçmedi mi, artık olmıyacağı yoktur! Sörler gidiyorlar Çocuklan, sörler, frerler, mektebinde okuyan babalar telâş içinde. Sörler frerler, gidiyorlar. Yilla'danberi üzerlerindeki siyah cübbeleri, göğüslerinde haçlarile. hıristiyan ahlâkını, Fransız kültürünü. Türkiye hududlannda bekliyen bekçilerin elinden silâhı almdı. Üç çocuğunu bu mekteblerde okutan bir baba, bu gidişten kaygulanıyor: Bu mekteblere îhtiyacnnız var. Memleketteki mektebler bu çocukla* ra yetmez; bunlann tahsüi daha yüksektir. Bundan başka, arbk din propagandan da yapmivorlar. *** Siyonun kızlan, Senpolün oğullan, uzerlerine bu siyah cübbeleri, göğüv lerine haçlan takıp, Hinde, Çine, Afrikaya, Siyama, Somatraya, Türkiyeye, dünyanın dört bir köşesine yayıIırken, içlerinde bir kaygulan, kafalannda bir düşünceleri vardır. lsanın kitabmı, kendi dillerini, kültürlerini yaymak. Somatralının kara gözleri, Hindlinin kurtuluşu, Çinin istiklâli icin diyar diyar dolaşmaz, göğüslerini binbir müşküle germezler. *** Şarkta, garbde, kendilerine raüstemleke, yan müstemleke arayan büyük devletler, papazlann bu dileklerini ellerinde bir maşa gibi kullannlar. Siyasi ve iknsadî müstemlekelere önce bu serdengeçtiler gider; tsanra kitabını, memleketlerinin dilini, kül türünü yayarlar. Onlar devlete, devlet onlara dayanır. Dünyanın dörtköşesinde açılan bu mektebler, e devlet lerin ilk yolgöstericileri, bekçileridir • ler. Frerler mektebinde okuyan talebe, imtihanlannı konsolosun yanında, Fransadan gelen mümeyyizlerin Önünde verirler. Diplomalan Fransız hükumeti tasdik eder. Sl yara alan Orhan Ergani bafttr madeni heyeti amamiyerinin dünhü toptantın Ergani Bakırı Türk Anonim Şirketi dün Bay Necmeddinin riyasetinde umumî toplantısını yapmıştır. Bu toplantıda hükumet namına Abdullah Hüsrev, İktısad Vekâleti ko miseri, Iş Bankasından Hamza. Sü mer Banktan Fuad Musa ve Doyçe Bank direktörleri bulunmuşlardır. Evvelâ muralab raporu okunmuş ve 934 senesine aid kâr, zarar bilânçosu tasdik edilmiştir. Yeni meelisi ida reye aşağıdaki zevat seçilmiştir. Sümer Banktan: Safa, Nurullah E sad ve Hüsnü. Meclis yeniden şunlara karar vermiştir: 1 Şirketin merkezi Ankarada olacak ve Türkiyenin sair bir mahal linde veya ecnebi memleketlerinde şubeleri bulunabilecektir. 2 Idare Meclisinin lâakal her iki ayda bir defa şirket merkezinde veya münasib göreceği başka blr ma halde top]anma» lâzımdır. 3 Şirketin Ankaraya nakli kararlaştırılmış, fakat nakil (15) gün sonraya bırakılmıştır. 4 Hükumet şirketteki kendi hissesini Sümer B~nka devretmiştir. lnfaat Erganide inşaat süratle devam etmektedir. Çıkacak kükürtlü gazler için (180) metro uzunluğunda bir galeri ile (100) metro derinliğinde bir kuyudaı»'Bnüteşekkil olaralr geçen sene yapümasına başlanılan düman mecrasının inşaatı bitmiştir. Gerek maden sahasında, gerek imalâthane arasında yapılmakta olan toprak tesviyesi devam etmektedir. Sene zarfmda hafriyatm mecmuu (196,933) metro mikâbı olacaktır. Maden sahasuu Malatya Ergani şimendiferine ulaştırmak maksadi le Ergani istasyonile saha arasında bir iltisak hattı yapılmaktadır. Bakırı ve kullanılacak iptidaî maddeleri taşıyaı.ak olan vagonların imalâthane arasına çıkıp inmesini te min etmek üzere hattın nihayet bul duğu nokta ile ımalâthane arasında bir vagon asansörü yaptırılmış ve yolda seyrüseferin ınkıtaa uğrama ması için de asansör üstünden bir köprü kurulmuştur. tmalâthane için lâzım olan su Dicle nehrinden tedarik edileceğindpn nehir kenarmda suyun alınacağı yer de iki kısımdan mürekkeb bir ter şih ha\oızu ile yukarıda imalâtha ne kısmındaki tasfiye cihazı ve bü yük su haznesinin inşaatı bitmek ü zeredir. (1933) te inşalarına başlanan kirec taşı ve mevaddı müziybe antrepolan, lokomotif sundurması, ve memur evleri bitmiştir. 1 Biri fennî murahhas azalığa, diğerleri memurlara mahsus beş ev. 2 Şimdi bir tamirhane, 3 Mu vakkat elektrik santralı, 4 Trans formatör binası, 5 Mütehassıs işçi ler ve montörler için yirmi odalı bir bina, 6 İdarehane binası ve diğer rrerrur evleri yapılmaktadır. Telefon Şirketi içtimamda ihtİlâf Telefon Şirketinin senelik umumi toplantısı dün şirketin Tahtakalede ki merkezinde yapümıştrr. Dünkü içtimaa şirketin idare meelisi reisi Bay tsmail Hakkı riyaset etmiştir. İdare meelisi azası sıfatile şirket direktörü Bay Anderson, Tramvay Şirketi direktörü Hanses, aza dan Nuri, Nesim Basu hazır bulunu yorlardı. Bayındırbk Bakanlığı bu toplantıda hazır bulunmak üzere Nafıa Ba kanhğı hukuk müşaviri Namık Ce mal, ve mühendis Emini şehrimize göndermişti. Ayni içtimaa şirket ko miseri Bay Nureddinle borsa komi serliği mümessili sıfatile Bay Tahsin de iştirak etmişlerdi. Şirketin bir senelik faaliyetine aid okunan rapora ve bilânçosuna hüku met mümessilleri itiraz etmişler, bu bilânçonun altm lira esas tutulaıak tanzim edilmesini hükumetin kabul edemiyeceğini söylemişlerdir. Malunı olduğu üzere hükumet bunu ötedenberi kabul etmemekte idi. Hatta bu hususta Ankarada müzakereler ce reyan etmiş, şirketin sermayesini al tın lira üzerinden tutması kabul edilmemişti. Dünkü içtimada şirket meelisi idaresi hükumet mümessillerinin itirazlarmı nazarı dikkate alacaklarmı söylemiş ve bu itirazlara göre bir bilânço tanzimi için içtima başka bir Boğaziçinin birçok ihmaller yuzünden bakımsızlığa terkedilmesi bura • lardaki ehlî hayvanlann bile vahşi • leşmesine sebeb olmaktadır. A ç kö pekler köylerden sahillere inmekte, kendilerini doyuracak birşey bulanu yarak öteye beriye saldırmaktadırlar. Hemen hemen gün geçmiyor ki buralarda bir veya birkaç kişi köpeklerin hüeumuna maruz kalmasın. Evvelki gün de Çcngclköyünde talimhane meydanında köpckler küçük bir kıza hücum etmişler, onu kur • tannak isb'yen bir gencin üzerine sal dırarak müteaddid yerlerinden Bir mışlardır. Bu çocuğun üzerinde 51 diş yarası vardır. Günügününe yevmıyesjni kazanan bu genc şimdi tedavi için Istanbula taşmmaktadır. Vak'a şöyle olmuştur: Birkaç kopek Talimhane meydanında sokak ortasında yatmaktalarken berber Ahmed isminde birinin yedi sekiz yaşındaki kızı oradan geçiyormuş. Her biri iri cüsseli olan köpekler zavallı çocuğun üzerine saldırmışlar, çocuk yere düş müş köpekler tarafından parçalanmak tehlikesi karşısmda feryada başlamıştir. Çocuğun bu müşkül vaziyetini gö ren Orhan ismindeki genc çalıştığı bahçeden fırlıyarak hemen zavallının iradadına koşmuştur. Bu defa köpek ler kız çocuğunu bırakmışlar, imdada gelen gencin üzerine saldırarak onu muhtelif mahallerinden ısırmışlardır. Bu gencin de feci vaziyeb, etraftaki bahçelerde çalışan yanaşmalar tara fından görülerek mdadma koşulmuş ve silâh atılarak köpeklerin elinden kurtanlmasına imkân hasıl olmuştur. Fakat zavallı genc muayene edildiği zaman kollarile vücudünün muhtelif mahallerinde 51 diş yarası görülmüştür. Şimdi Orhan işini gücünü bırakmış tedavi ile uğraşmaktadır. Reddedilen hürriyet ürriyet; esir milletlerin ve mahkum insanlann ezelî has • retini çektikleri bir sevgili, bir cennet ve giderilemiyen bir susuzluk • tur. Fakat her insana göre ap ayn şartlar âlemi yaratan cemi yet hayan vakit vakit bunlann misalini de veriyor. Amerikahlann meşhur SingSing hapisanesinde müddetini bitiren azılı katillerden Mari Irvansin kendisine açılan demir kapılar önünde müdüre yalvannış: « Ayaklannızı öpeyim, beni koyuvermeyin! Korkuyorum. yeniden cinayetler yapmaktan korkuyorum!» Müdür bunu mahkumun hapisane • de kalarak bedava yeyip içmek iste mesine yormuş ve tahkikat yapmış, Irvansin geiirli bir adammış. Bunun üzerine Nevyork Başnaüddeiumumisine şu suali •ormuş: « Cinayet yapacagından korkan bir adamı hapisanede muhafaza euneğe hakkunu var mıdir?» Şimdi Amerikan Adliyesi bu gö nüllü mahpusun ortaya atngı davayı halle çabşıyor: Hükumet; adam öl • düreceğinden korkan bir vatandaşın şahsî feragatine rağmen hürriyet hakkmı nezedebilir mi? *** Beyo?Iunda Ünyon hransez tsimli bir kulüb var. Bu binanın mermer tnerdivenlerinden yukan çıkhgınız zanan karşınıza duvara mıhlannuş bir levha çıkar ve levhanm üzerine albn yazılarla yazılmış şöyle bir yazı görünür: «Fransa hükumeti namına Türkiyede ölenlerin seref listesi..» Bu listede hükumet namma çalışırken Türkiyede ölen nemurlann yanında, yerli Rum ve Ermenilerin, sörlerin, frerle rin isimleri yazılıdır. ••• Üç çocuğunu Fransız mektebinde okutan baba, dinin yeni elbisesi moral ve yeni kalkanı kültür olduğunu bilemezse, bu moral ve kültürle dimağı yuğrulan çocuğun, içine düştüğü bu örümcek ağının içinde benliğini kay bettiğini elbette bilemez. En müstebid hükümdar F.O. güne Ul;\ edVmistir. Şirket kâr etmemis! Dün okunan rapora göre Telefon Şirketi geçen sene zarfında kâr et mediği için hissedarlarına temettü tevzi etmemektedir. Maamafih bu nokta yeni bilânçonun tanzim ve kabulünden sonra taayyün edecek tir. Buğday suiistimali tetkikatı Vilâyet idare heyeti dün de Ziraat Bankası buğday suiistimali tahkikat evrakmı tetkik etmiştir. Evrakm ra poru ve fezlekesi tamamiie ekunmuş, ifadelerin de tetkikine devam edil miştir. idare heyeti karannı verdikten sonra alâkadarlar itiraz ederlerse idare heyetinin kararile bu itirazname tetkik edilmek üzere Devlet Şurasına gidecektir. çoya itiraz etmiştir. Bunun üzerine hissedarlar bilânçonun yeni bir esa sa göre tenzimini kararlaştırmışlar dır. Bu hususta bir mutabakat hâsü olunca heyeti umumiye yeniden toplantıya çağırılacaktır. Tramvmy Şirketinde Tramvay Şirketi umumî heyeti dün Bay Halid Ziya Uşaklığilin başkan lığında hükumet komiserleri Namık, Emin ve başmüfettiş İbrahimle borsa komiseri Hasan Tahsinin huzuri le Metro hanında toplanmıştır. Bu toplantjda hissedarlar eski meelisi idare azalarile, murakıb ve hesab ko miserlerini yeniden intihab etmiş tir. Bundan sonra bilânço okunmuş, fakat hükumet komiseri Bay Namık hesablann usule aykırı olarak tan zim olundugunu ileri sürerek bilân Ingiliz sarayı çok muhafazakâr ve an'anelere dinden daha sadıkbr, bütün Iigilizler de öyle... Meselâ Kral, bir gün nasılsa öğle yemeği yememiş oısaydı Ingiliz sarayile Büyük Britanya adası halkı mutlaka ebedî bir büyük perhize girerlerdi! Haber verildiğine göre Ingiltere Kralı Corc V in gözleri miyoplaşmış. Saray ve teşrifat kanunlannın müsaa desizliğini ilk defa bozarak yirmi beşinci hükümdarlık yılı kutlulamrken gözlük kullanmağa başlıyacakmış. Bu vesile ile şu fıkrayı anlatırlar: Kraliçe Viktoryanın gözleri adamakıllı görmez hale gelmiş, fakat an'aneye muhalif olduğu için gözlük kullanamryormuş. I radesine arzedilen evrakı kulaklanm tutarak! okutur ve kaleminin ucunu görmediği halde imzalannış. Bu hali biraz garib bulanlara da: Büyük fark yok, dermiş, siz gözünüzle görürsünüz, ben kulağımla! Koca bir Imparatorluğun hükümdannı bu kadar acmacak kale düşüren aristokrası gaiiba dünyanın en müstebid hükümdan! Hatırltjror musunnz î 1 Dante fcimdir ve hangi eserile ün almıştır? 2 Telefon hangi ytlda bulundu, buîan kimdir? 3 îstanbuldaki Cerrahpaşa ma haHesi bu adı kimden aldt? 4 Çinlilerin peygamber sayılan en büyü filezoflart kimdir? 5 Ahi oğlu Hüseyin Bfendi kim dir? 6 Dilşad Hatun kimdir? 7 Ramazan oğullart kimlerdir? SABİHA ZEKERİYYA 7 Richelieeunün yaşaya neseri nedir? cCevablannt ysnn gene bu »utun da okuyaccksmız.* Cevablar 1 Şamla Haleb arasındadtr, PaU myrc adile de anıltr. 2 Kanjeyi Avusturyalılara fcorşt 1601 yılında şerefle müdajaa eden kt*« mandandır. 3 Napolyonu yenmekten! 4 lsîâm dünyasımn ük «norşistleridir. 5 tskendere yenilip yordunu ve hayatım kaybeden tran hükümda ndtr. 6 Osmanlı şairlerinin büyüJcI* rindendir, sadra.zaw.lik ta yapmıştır. 7 Fransa mkademisi. Kendhni maşrlub hissettiğim için çok rahatsızım... Fakat eminim gene galebe bende olacak. Çünkü kadıntn istediğini Allah ta ister. Değil etten, kemikten asab ve kandan yapılmış bir insan!. Nen var Suzan? Niçin baan bunu soruyorsun? Halimde ne var? Sabırsız, sinirli ve solgunsun... Yalnız bugün mü sabırsız. «i nirli ve solgunum? Hayır, fakat bilhassa bugün sende bir hal var. Sana öyle geliyor Nihad. Asabiyetle yerimden kalkıyorum... Parkelerin üstünde hırçın, hırçın öten ayak seslerimle odanın içinde dolaşı yorum. *•• Aynanm önünde dunıyorum... Aynanm içmden odaya bakıyorum. Nihad maroken koltuğa gömülmuş, sigarasmm külünü düşürmemek için başını arkaya devirmiş, bana bakıyor. Niçin bana böyle bakıyorsun? Senı sevdiğim için... Akıllı bir insan sevdiği kadına mütemadiyen böyle mi bakar? Senin benden başka bir düşüncen. benden başka derdin yok mu? lArkan vart Dflnkft sorgular 1 Tedmur harabeleri nerededir ve başka bir adı da var rmdır? 2 Tiryaki Hasan Paşa fcimdir? 3 Cezzar Ahmed Paşa şöhreti nerede kazandı? 4 Hericiler fctmlerdir? 5 Darius kimdir, başına neler gelmiştir? 6 Ragib Paşa kimdir? Yani Yani... Hiç... Yalnız şunu bilmenız lâzım ki bir msan için deseri olmıyan insanlan sevrnek kendinden değersiz, luymetsiz, manasız, alelâde insanlan sevmek ancak bir zâf sayüa • bilir. Bunu söylerken Nihadı ve Nihada karşı duymuş olduğum sevdayı dü şünüyorum... Bütün vücudüm titri yor... Nefretle... Kinle... Fakat, diyorum. Fakat, diye sözümü kesiyor. Kendinden değerli yahud kendi de recesinde bir insana karşı hissedilen sevgi ve merbubyet hiç bir zaman zâf olamaz... Halbuki benim için... Kendi değerimde bir kadm bulmak müm kün müdür?... Bunun mümkün olduğunu zannediyorum. **• Bu sözün yüzüme inmiş bir tokat tesiri var... Gözlerimin içine kadar kızaran yuzümü ona göstermemek için başımı o* bür tarafa çeviriyorum ve lâkırdıyı değiştirerek: Trenin sesini duydunuz mu? diyorum. nerede ise geliyor. Nihad be • ni... Bizi burada görünce ne kada* memnun olacak, onu beklemeğe gel diğim için ne çok sevinecek. Edebî tefrika: 8 Yazan Suad Derviş Hiç konuşmuyorsunuz Şefik Bey düşünüyorsunu? Herkesin, bilhassa küçük kadmlann, h?tta sİ7İn ffibi birer büyük sanatkâr olsalar bile anhyamıyacaklan şeyler düşünüyordum... Anlatsam sı kılırsmız. Yüzumün kızardîğını hissediyorum. ne Benimle bu tarzda konuşmak cesaretini gösteren ilk insansmız diyo rum. Yemin ederim bu cesaretiniz, pek hoşuma gidiyor. Hoşunuza gitmekle pek bahti yanm Sıi7an Hanım. Fakat emin o lunuz ki hoşunuza gitmek için oldu ğumdan başka türlü görünmeğe uğ raşmıyorum. Başka türlü görünmeğe ihtiya cmız olmadığmı bildiğiniz için uğraş mıyorsunu... Çünkü böyle hoşuma gittiğinizden eminsbiz... Yoksa her halde... Fakat, Oh rica ederim îb'raz ebneyi niz... Birşey söylemeyiniz. Ben bu nun böyle olmasını tercih ediyorum. O kadar açık, öyle kolaylıkla konuşuvorsunuz ki... Ben dü=ündüğüm his ve zannetbğim şeyleri olduğu gibi söylemek ce^retî»i:. v» hakVmı k»n^inde bulan bir insanım. Bunun için her halde beni ayıplamazsmız. Bundan emîn olabilirsiniz. • *• A"bk yoldayız. Konmun son agaçlannı arkamızda brrakbk Yürüyoruz... Şimdi o bana bakıyor... Gözlerinin a^ırl'OTm başımda, omuzlanmda hissediyorum: Size demindenberi bakıyorum.. Ne gi^el ne harikulâde pürel bir ba » •T Kîr Tj,noTt ı%'m«.lj pıtj mce... Bir •" Hind mıbudesi gibi Asyalismız... Sizde güzel bir san'at eseri gibi bedii heyecanı veren ne çizgiler... N e renkler... Ne manalar var. yecanlar... N e zevkler... Daha ne Gözlerinin içine bakıyorum! ler... Neler var. Geniş alnmızda, yeşil gözleri » Gözlerime bakıyor... Bu sözleri nizin zehir pmltılannda ince kaşla nin samimiyebnden şüphe eden kendi nnızın öyle zeki... Öyle kadın... Öybakışlan. le kadm ve zeki manalar var ki... Niçin samimî değilsiniz? Gülüyorum. Nereden samimî olmadığımı an Bakhkça bu kadar çok zevk vehyorsunuz... ren ilk kadm yüzü, yemin ederim ki Gözlerinizden... bana sizin yüzünüz oldu... Size haya Niçin söylediklerimin aksini isUmda hiçbir kadın olmadığını söyle b'yorsunuz ? miyorum... Zaten buna siz de inan Siz ki herkesten büyük bir in mazsmız. Fakat dı*mek isbyorum ki san olduğunuzu iddia edersiniz. Niçin gözlerimi güzelliğine bağlıyan bütün şu dakikada böyle küçüksünüz? aklunı şahsiyetine bu kadar alâkadar Ne demek isbyorsunuz? eden yegâne kadınsınız.. Niçin saklanıyorsunuz... Niçin Bana söylediği sözlerle cevab ve hissettiklerinizi hissebnekten utanıyorriyorum: sunız... Siz daima kendinden emin o Hoşunuza gittiğim için çok bahlan, kendinden mağrur olan siz... Kaltiyanm Şefik Bey. Fakat emin olunuz bini o kadar gülünç mü niçin bu dakiki hoşunuza gitmek için uğraşmıyorum. kada kalbinize gören gözlerle bakmı Öyle mi?.. Hem zaten yalnız hoşunuza jcit*** mekle ne çıkar. tstasyon binasma çok yaklaştık. Hem zaten daha fazlasile ne Yürüyoruz. çıkar? ••* Elleri paltosunun cebinde. Kendi kendine düşünür gibi soy Size ne söyliyeyim? lüyor: Söylemeğe cesaret edemediği Benim hayatımda bir kadın hiç niz şeyı... bir zaman herşey olamaz.. Ve yalnız Fakat size yemin ederim. Zan sevda hayatımı dolduramaz. Bir aşk netbğiniz kadar zayıf değilim. yaşayışımı değiştiremez, benim için Ben açık oyun oynuyorum Şe aşktan, kadından evvel gelen ne he fikB«y!

Bu sayıdan diğer sayfalar: