14 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

14 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet Jürklerle Süngü Süngöy No. 183 A DAVER Çanakkalede Dikkatler Vapurlardaki tahlîsîyeler Bu tahlisiyeler dilerLz ki gene oyle kılıfîraında ve yerliyerirule kalsın. Yalnız bu tekerlek ve duz simidlerrn, ieabmda can kartara • cağını omuyorsak aldanmamış o • lur tnuyuz?. Gerçî can yolcuların canıdır, yolcular kendi hayatlart • m düşünebilirler denecektir. Evet nazarî olarak böyledir. Ba düşuncenin pratik yörtünden pek değeri yoktar: Mühim bir anda, ba tah • lisyelerin söyle veya boyle kalla • nılacağını hangi yolcu iyice hattr • hyabilir~ Bir cam çerçeve içinde yaztlı tarifeye goz acile olsan bakmadım. Eminim ki birçoklarantz da bakmamifizdtr. Belki de yalnız ben ba değerli tvmide değerinî ve' remedim. öyle de olsa, tarif ile orra tatbik en küçük bir işte büe farkltdtr. Hele cana dokanan i$ lerde bu fark büsbüiiin büyüyebi lir. Yolcalarm buna birer deta ol~ nın giyip S^renmelerini doğrutu isterdim. Bcğaza, Adalara, diğer yerlere gidip gelen yolcular için bunu, tarife gSre; sırta gecirmek ve oğrenmek pek îjzımdır. Yalnız bunun nasıl oğretileceğini düiün • mek vapur muesseselerine duyer. Bu bir iyilih te olacakttr. Bana 5y~ le gelryor ki; îstanbaî çocttklart na, ilkmektfbterde bir oyvn ö^retir fribi buna da öfrretseler iyi « lacryk.. Her mektebe birer tahlisiye kemeri, yetisae gerektir. Ba, deniz ortasında yauyan bir sehrin çocuklartna zamtmında çok işe varavacak değerli bir Sğretiş ola • b'lir.. tte yaramaJıŞmt fcr'e dü sünsek bir iki dak^kchk lalbikat ; bir zahmet sayılmaz ki.. Izmir berberleri bir PADVO kooperatif kuruyorlar Ba ak^amkî program j İSTANBUL: 18 dan« musSkisi, plâk • 18,30 jira nastik, Beyan Âz&de Tarcan • 18,50 mnhteîif plâkîar 19,30 habetler 19,40 Cemal Reşid, piyatm solo 20 Maliye Bakanlığı aartıma konfenms 20,30 dernir caz 21,13 son haberler, borsalar 21,30 radyo orkestrasile Münir Nureddin (Şan) TtYANA.: 18,28 ikindi konseri 19,20 konuş ma 20 <^garonun tedîvatı» öpera u 23,05 haberler 23,15 konuşma 23,25 eğlenceli lconser 24,55 gra mofonla eski Avusturya darıslan. BERLÎN: 20,25 konser: Bethovenin • « 14 Mayıs Gorkalarm makinelitüfenklerinden çıkan bir kurşun kalbimin alt tarafına girmişti Kann«ngis«r'd*n> Kooperatif, 5 bin liralık bir sermaye ile işe başltyaçak, berberlerin malzeme ihtıyacmı temin edecek Adi ahvalde bu mesafe îki saatKk bir yoldu. Ingilizler bunun için ihtiyaten alb saat tahsis etmişlerdir. Bu müddet mezkur tepelere vâsıl olmak için kâfi gelmeliydi. Bn Ingiliz kuvvetinin, kaymakam Geyl Spayin kumandasmdaki cenubî Gal hudud muhafız ala yınm dördüncü taburundan müteşekkil öncüsü, sahildeki Türk emniyet müf rezelerini geriye sürmüş ve geceyan sından biraz sonra Damakçıhk bayınnı işgal ehnişti. Bu öncü, lngilizlerin cenahmı muhafaza etmek için orada kalmışn. Bunlann himayesi altmda dördüncü Avustralya livası geceleyin «aat ya nmda Çıplakdereyi geçmeğe nravaffak olmus ve sonradan Ağıldereye kıvrılarak bu vadide duran Türk emniyet müfrezesine baskıa yapraış ve giyinmeğe Takit bulamıyan iki zabiti Alman generalmm «giyinmeğe vakit bulamıyan» sözünden bir şey anlryamadık. Türk zabiti düşman karşısında gecelikle yatmak âdetinde değildir ki giyinmek için vakit bulamadıklan mevzuu bartsolsun «sir aldıktann sonra hedefi oian Kocaçimen dağına yetişmek için îki k:sma aynlmışh. Ba esnada sağ kol 2 9 uncu Hind liTası Çıplakderede ileri hareketini bitirmiş Te Şahmtepenin şimali ^arbisinde bu kol da îkiye aynlmıjbr. Utago tabunı sol kol olarak Çıplakderenin membaı havalisine yebsratş re bunun sa ğındaki Kenbiri taburu da Şahintepenin cenubundaki Sazhderenrâ yukan mecrasına gelmiştir. Burada sabah saat beşi krrk geçe Hind livası tekrar yanaşık kol nizamım almıştır. îşte bu kıtaat, yolsuz arazide ve sahil muhafaza kıtaatımız tarafından kısmen tevkif olunarak yaptığı gece yüriiyüşünden pek bitkin bir halde, saat yedide üç derenin membalannın bulunduğu havaliye gelerek bizim tepelerin eteği altmda nefe» almıştır. lşte tam bu sırada ve ayni zamanda ben de bu tepelerin hattı balâsı üzerinde, dermeçatma olsa da, bir müdafaa teşkilâtı vücude getirmiştim. Bu suretle lngilizlerin Kocaçimen dağına ve Conkbayınna çıkmak için ihtiyatla ve bol bol tahsis ettikleri altı saatlik müddet kâfi gelmemiş, Ingilizler hesablannda aldanmışlardrr. Yirmi piyade neferile üzerlerine ateş açtrrdığım düşman kuvveti 5 inci ve 6 na Gurka Hind taburlan hniş. Bu taburlann yapmak istedikleri ta arruz ve ilerleme hareketi akim bıraktrnldı. Bununla beraber Gurka]ar Şahintepe üzerine bir makinelitüfek yerleştirmeğe muvaffak oldular. Saat sekizdL Yolda giderken Hindlilerin makinelitüfeği göğsüme bir mermi yerleftirdi. Uğradığım hal pek a cıklrydı. Şimdiye kadar daha tehlikeli birçok vaziyetlerden salimen kurtul mustum. Kahraman fırkamı en buh • ranlı ve tehlikeli bir anda terketme ğe mecbırr kaldığımı görüyordum. Ziya Beyle Brandel derhal sıçnyarak imdadıma koştular. Hindlilerin maki nelitüfeği mütemadiyen bizim tarafa ateş ettiğinden iki arkadaş beni yabr mağa mecbur oldular. Bir müddet sonra da makinelitüfek ateşini başka tarafa cevirdi. Bu fasdadan istifade ederek en yakm bir tepenin ateşten mahfuz olan arka tarafına götürdüler. Brandel Mü nihde altı sömster trb tahsil etugrnden doktorluktan anîryordu. Makmelitü fek kurşununun kalbimin alt tarafın da göğsüme girdiğmi tesbit etti. Ya rama muvakkat bir sargı saıdı. Artık burada daha fazla kalamaz ,dım. Erkânıharbiye reisim bmbaşı Hulusi Beyi yanıma çağırttım. Müdafaa nın mümkün mertebe taarruzî bir su rette nasıl idare edileceği hakkındaki bütün efkâr ve tasavvurlanım bilen kendisine muvakkaten kumandayı al masını muvafık gordüğümü söyledim. Kaymakam Azmi Bey, Nail Bey, Servet Bey bu fikrimi tasvib etüklerini söylediler. Türk kanile bol bol sulanmış. bir teskereye yatınldım. Diktepenin aşağısma iaerken yukanya trrmanmakta olan fırkamın en öndeki kısımlanrıa tesadüf ettira. Vadide fırka doktoru kaymakam Nevre» Bey yaramı güzelce sardı. Sonradan bir hastane arabasile Akbaşa geldim ve Akdeniz vaporuna bindirildim. Yolda ordu karargâhmda durdum. Bu miinasebetle Uman Fon Sander se Kocaçimen dağmdaki tehlikeK va ziyet hakkmda rapor verebildim. Akbasta birçok elem ve ıshrab içinde ve düşman donanmasının devamh ateşi ve tayyare bombalan altmcU dört gün bekledim. Beni Akdeniz vapurundan Gülnihale geçinnişlerdi. Nihayet ağustosua 11 inde sabah saat dörtte Gülnihal 3,000 ağtt mecruhu İstan bula alıp götürdü. 17.85 röportaj • 20,05 san konseri • eserleri • 20,45 günün akisleri 22,05 mtıhtelif tzmîr bcrberlerinttm bir grup îzmir (Hususî) Şehrimizdeki berberler, mensub bulunduklan birli ğin teşebbüsile bir kooperatif teşkil etmek üzeredirler. Birliğe aid iki dükkânla bazı eşya sablacak ve azalar üzerindeki 1,500 lira da toplanarak ilk sermaye teşkil olunacaktır. Bu sermaye şimdilik beş bin liradır. Izmirde 300 kadar berber dükkânı ve salonu vardır. Patron, kalfa, çırak adedi 700 tutuyor. Fakat kooperatifte çıraklar hissedar olmıyacakür. Bu beş bin Kra, kabul edilecek bir asgari hisse ile azalar arasında taksim edilecek, bundan fazlasi için de istiyen aza, bisse satm alabilecektir. Satış ve matlubatm tahsîli işlerîle ugraşmak üzere bir komis yon teşkil edilmiştir. Kooperatif, ber ber esnafmm kullandığı levazmu top tan saun alarak, azasma tevri edecefctir. Kredinin şekli henüz tesbit edü memiştir. Sermaye biraz büyürse kooperatif mesai çerçevesini genişletecek, azanın zanırî ihbyaçlan v« gıda le vazımile de alâkadar oİBcakbn Izmir berberleri, her yıl, şerıirde bir kaç yüz fakir ve yetun çocugu toplar, giydirir, büyük eğlenceler tertibi su retile sünnet ederler. Kooperatif te şekkül ederse, bu iş daha geniş mik yasta yapılacakür. Berberler, bu kooperatiften memnundurlar. Son kongerlerinde, kooperatif lehine büyük vaidler ve feragatlerde bulanmuşlardır. Birfik vasıtasile, tıraş bıçaklarmra ve seyyar esnafın men'mi istiyecekle • rini de işittim. musiki aletlerüe konser 23,05 haberler 23,25 spor neşriyaü 23,45 Münihten nakiL BUDAPEŞTE: 18,35 salon orkestrası 19 rransızca ders 19,50 radyo temsili 20,50 Çingene musikisi 21,55 hftberier 22,15 piyano konseri 22,55 gramofon 33,40 fransiToa konferans 23,55 optrtı or> kestrası 1,55 haberier. BÜKREŞ: 18,05 gramofonla hafif musiki 19,20 gramofon 20,20 gramofon 21,10 senfonik konser 23,05 haberler 23,,30 gece konseri TULUZ: 20,05 piyano fle operet havalan • 20,25 senfonik orkestra 20,50 eğlenceli konser 21,05 operet musikîsi 21,20 hafif musiki 21,35 filim m u s i 0 kisi 22,05 radyo fanteaisi 22^0 <Lohengrin» operaandan parçalar • 23,25 halk orkestrası 23,50 halk musikisi24,05 tangolar 24,20 Rus şarkılan * 24,40 filim musikisi 24,50 Vîyana orkestrası 1,05 radyo fanteâsi • 1,2$ askeri bando. VARŞOVA: 18,05 piyano konseri 19,05 opera havalan ve şarkılar 19,20 radyo temsili 19,50 gramofon • 20,40 org mu sikisi 21,05 meşhur bestekârların meşhur olmamış eserleri 21,50 haberler 22,05 «Büyük ikramiye> ope 23,50 L v.o. Kayıkçılarm derdi • Dünkü nüshamızda Liman idare sinin evvelce Lünanda çaltşan 150 kayıkçıya iş vennediğinden dolayı yaptikian şikâyeti yazmıştık. Dün bu hususta kendisile görüşen bir muharri rimize alâkadar bir zat demiştir ki: « Bu kayıkçılara Liman iş ver miyor değil, iş yoL İş olmayuıca ne veril&bilir. Bizim kendi vesaitimiz bile boş dururken iş mi kad edeceğiz. İş olsun ve idarenin elindeki bütün vası » talara iş bulunsun tabü bunlara da i; vereceğiz.» Büyük konserimiz (Bafiaraft 1 inci $ahifede) Bunlar garb tekniği içinde millî rahn tebarüz etürmek gayesine ençok yaklaşmış bestelerdir. Sekiz konservatuar profesoründen kurulan jüri heyetine, şehrimizde bulunmakta olan dost ve kıymetü Rus artist heyetinden Moskova Akademik Hyatrosu müdürü Arkavof, bestekâr Sostakoviç, viyolonist Oystrah, piyanist Aborin ve san'atkâr Makorof Yoldaşlar da ricamız üzerine fahri jüri azası olarak iştirak edeceklerdir. Dost Rus san'atkârlarmı musîki inkılâbımıza doğru çalışmalarda ilk büyük tecrübe olan müsabakamız çok alâkar etmiştir. Konserde çalınacak eserleri rey varakasile seçmek ve birfnci. ikinci, ü çüncüyü ayırmak üzere güzide şah siyetler davet edilmiştir. Konser baş larken kendilerine rey varakalan dağıtılacak ve eserlerin icrasmdan «onra bunlar toplanarak, orada hazır bulunacak olan jüri heyeti tarafmdan tasnif ve netice derhal ilân olunacaktır. Maahaza müsabakanın orijinalliği itibarile herkesin alâkasını toplamakta oldugu görüldüğünden konsere halktan da kısmen dinleyici girebihnesini teminen sinema gişesinde ayn biletler hazırlaalmıstır. kârhğıoda bulunmuşlardır. Bunlar garb musikis'nin seçilmiş besteleri olacakur. Dün akşamki konser Dost memleket artistleri dün akşam saat 17 de Fransız tiyatrosunda halka mahsuj bir konser vermişler ve çok muvaffak olmuşlardır. Konserde pekçok garb eserlerinden başka güzide Türk san'atkân Cemal Resjdin armonize eV tiği Kozanoğlu halk türküsü çalınmış ve Prima Donna Mel. Maksakova bunu türkçe olarak söylemiş ve pek çok alkışlanmıştır. San'atkâr Rus bayanımn ağzınd» Tilrk aksaın bmn «cayibles mekle beraber pek « kadar y»baxıiltk göstermiyecek kadar tabiî idi. Mel. Maksakova bu suretle de yüksek mfi zik ve inabak kabiliyetini göstermiş oluyordu. Diğer san'atkârlar da Vıalkın pekçok ve candan takdir tezahüratile karşılanmısbr. Aziz misafirlerimize konserden sonra birçok buketler sunulmuş, tebrik ve teşekkür edilmiştir. Ancak dünkü konseri tertib eden tstanbul Halkevinin hiç te muvaffak olamadığını ve Fransız tiyatrosunda karmakarışık bir vaziyet ihdas edildigini söyleutenuz lâzım. Hele davetiye verildiği halde birçok vatandaşlann kapıdan çevrilmesi cidden mahalsiz bir hare ketti. Gerçi bunlan biraz da bu işlerdeki acemilige hamletmek kabil ama halka izafe edilen bir daha idareli olunabilirdL Dost misafirler dün gundüı saray!an gezmişlerdir. Bu gece saat 21,30 da Sovyet konsoloshanesinde şereflerine bir süvare verilecektir. beşte Güzel san'atlar Yann saat Akademisinde Musiki verilecek müsamere de Şansınızı • ; Denemek için Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Mehmed (Büyükada), Tanaş (Hey • beU), Beşir Kemal (Sirked), Übeyd (Cağaloğlu), Sıtkı (Lâleli), Hikmet Cemil (Küçükpazar), Asaf (Şehza debaşı), Nuri (Aksaray), Teofilos (Samatya), Hamdi (Şehremini), A rif (Karagümrük), îstefan (Bakır köy), Emüyadi (Fener), Yeni TüxMye (Hasköy), Yeni Turan (Kasım paşa), Receb (Beşiktaş), Hidayet (Karakoy), Necdet Ekrem (Kurtu • luş), Kanzuk (Taksim), Karakin Kürkciyan (Pangaltı), Güneş <Tak sim), Faik tskender (Moda), Mahmud (Kadıköy, Alüyol), Ömer Kenan (Üsküdar, Çarşıboyu). Zaferden çeyrek mil uzakta Miralay Kannengiser sonra Istanbuldaki günlerini anlatryor ve tstanbul hatıralannm sonunda şöyle devara edi yor: Istanbuiu brrakalım da mutemadi yen fikrimi işgal eden Geliboluya dönelim. 7 ağnstos ögleden evvel saat do kuza doğru îngilizler Kocaçimen Conkbayın üzerine bir hücum yap mışlarsa da 9 uncu fırka tarafmdan püskürtülmüş, fakat Şahintepe düş • manın elinde kalmıştn;. Nail Bey burasıaı almak istemişse de muvaffak olamarruşür. Oğleye doğru Hulusi Bey düşmanm tepelerin hattı balâsmı iş gal tasavvurunun kendisi için büyük zayiata mal olarak menedüdiğini ha ber verebümişti. öğleden sonra saat bir buçukta kaymakam Cemil Bey Kocaçimen dagma gelerek kumanda yı ele almışbr. Bu suretle buhran şimdilik berta • raf edilmişti. Bu buhran hâkim tepe lere yetişmek için her iki taraf ara sında yapılan yanş suretinde ifade olunabilir. Karmengiser yaralamyor Bu makinelitüfek Conkbayınmn dar sırtını yandan ateş altına almıştı. Ateş zayıf olduğundan bizi pek ziyade iz'aç etmiyordu. Bununla beraber gelmesini beklediğim alaylanmm, yayıhrken bu makmelitüfeğm ateşine maruz kal mamasını pek ziyade istiyordum. Bi zim bataryaya giderek sol cenah to pile makmelitüfegm üzerine ateş, edil* mesini emretn'm. Bu emri verdikten sonra sol cenaha gibnek istedbn. Çünkü sol cenahı 19 uncu fırka ile bir türlü temas tesis edip istinadgah bulamadığından tehlikede addediyordum. Davetiye kazanan kariler Güfte müsabakamızda birer konser davetiyesi kazanan karilerimizin çarşamba günü bugün saat 12 den Haydar Rifat Beyîn Hep vatan icm! Hep mfllet icm! CİMvet v* ceza Stafin öliiler evinin haüralari Basiibadelmevt Mev'trt toprak FannaMmlak Derkt •• Bıtffid tsçi nmfı ibtilâli Safo Gorio Baba Kncnk Mktyrler K. 60 «0 75 150 125 175 125 100 75 60 100 100 100 gün Jcaldı ac^ie edîniz. 12 ye kadar matbaamıza müracaat ederek duhuliye varakalannı rica olunur. almalan EŞYA PiYANGOSÜ Biletler ber gi^etle ve Ziraat Bankalarmda T i C i Rus artistlerinin çalacağı parçalar Misafirimiz bulunmaku olan dost Rus artistlcri muSiki müsabakaM konserimizin sonunda ilâve olarak bazı güzel parçalar çalmağı kabul etmek cemile bir çay verilecek ve bazı parçalar çalınacak, yedide «Cumhuriyet» da Perapalasta çereflerine ziyafette bulunulacakhr. Herif evine dönmedi. Peki, haydi öyle olsun. Onun evine dönmediğini bana neye bildinnediniz? Belki dönmüş ve sokak kapı • sından girmiştir diye düşündüm. Mis ter Hat biraz insaf ediniz. Benim vazifem Drukeri takib değil, evi tarassud etmekti. Bana böyle emretmişriniz. Bir feryad işitince eve koşacakttm. Böyle değil mi? O halde kusur bunun neresinde? Druker saat sekizde profesörün evine gitti. Ben onun evinin pencerelerini tarassuda devam ettint. Saat dokuza doğru ahçı kadın yukan çıktı. Odası aydınlandı. Yaran saat sonra ışık söndü. «Ahçı kadm yatU» dedim. Saat ona doğru da Drukerin odasında aydınlık göründü. N e dediniz? Evet saat ona doğru Drukerin odası aydınlandı. Pencereden, içeride gezinen bir gölge gördüm. Şimdi size sorarım, benim yerimde olsaaız kamburun sokak kapısmdan içeri girdiğine zahib olmaz mısımz? Hat homurdandıt müsabakası konserinde ve aksam 9 da 1 liraya satılmaktadır. dediğine göre olmalı. Herhalde Robin ve Sipirigte gördüğümüz gibi kafatasmda bir kınklık bulunacak. Buna hiç şüphe yok. Katilin tabiyesini artık öğrendik. Kurbanlanmn hep başlanna vuruyor. Sonra onları intihab ettiği role göre tekrar yarah yor. Anlaşılan Druker duvann tepesinden aşağı bakmak için ieildi ve bu anda basma darbeyi yedi. Ortalık sisli idi. Taarruz için zemin ve zaman çok müsaiddi. Zavallı delikanlı du vardan aşa^ı gürültüsüzce yuvarlandı. Hat anldı: Benim en fazla sinirlendiğim şey nedir. biliyor musunuz? Drukerin evini tarassuda memur ettiğim Kuifaylin kamburun bu gece evine dönmediğini bana bildirmemesi... Bu sabah sekizde daireye geldi ve bana hiçbir sey söylemedi. Emrederseniz çağırıp sebebini soralım. Markam bu fikri münasib gördü. Hat ta hemen telefona sanldı. Taharri memuru on dakika sonra yanımızda idi. İlk suali soran Hat oldu: fArkam »ar) Sinirlenmeğe Iüzum yok, dedi, bu facia gerçi insanın kanını dondu ruyor, fakat tahammül lâzım. Markam telefonu eline aldı. Druker vak'asmın tahkikatmı da Hata havaîe ettirmek üzere polis müdüriine telefon ettL Sonra zabıta tabîbini arayarak cesede hemen otopsi yapılmasını istediğini bildirdi. Bu if te bitince Hata dönerek sordu: Zannedersem siz profesor Dillardla Drukerin evlerini tarassud ettirmek üzere nöbetçi koymuştunuz. Onlardan bu sabah bir haber aldınız mı? Henüz konuşmadım efendim. Fakat buraya gelirken beni bekleme lerini söylemiştim. Zabıta doktoru ne dedi? Vak'anm bir kazaya benzedifim, ölümün dün gece saat onda vukua ge.'diğini soyledi. Mükâlemeye Vans ta kanşarak sordu: Drukerin kafasmda yara falan var mıyraış? Doktor başmın üstüne düşmüş "Camunyet,, in lefrikasıt 47 Yazanı Tercume edent 8. 3. Van Dtne ömer Fehmt Başkut Oturdu. Pencereden dışan baka. Sis dağılmışh. Parlak bir güneş şehri kaldızlıyordu. Vans zoraki bir tebessümle: Druker dün akşam evden saat kaçta çıkn? Saat sekizde. Yemek yedikten sonra... Nereden çıkh? Arka kapıdan. Endaht meydanından geçti ve silâh salonundan pro fesörün evine dahil oldu. Ziyaret için değil mi? ö y l e olacak efendim. Orada epey kaldı Mükemmel... Evine ne vakit döndü? Taharri memuru neşesizdi. Bir kabahat yaparken yakalanmış çocuklar gibi önüne bakıyordu. Mahcub bir tavırla cevab verdi: Onun evine döndüğünü zannetmiyonım, efendim. Hat alay etti: Ya, öyle mi... Demek avdet etmedi. Fakat farkında mısmız ki bu haberi bana pek geç veriyorsunuz... Ben onun döndüğünü zannediyorum. Ytnılmış olmıyasmız. , Efendim, bana irhnad edinir. Bütün gece yerimden aynlmadım. lhtimal... Saatin on olduğuna emin misiniz? Saate bakmadım. Fakat on ol duğuna eminim. Drukerin odasındaki ışık ne vakit söndü? Bütün gece yandı. Maamafih Druker de geceleri lâmbasmı batan yanar bırakbğı için hiçbir fevkalâde lik görmedim. Vans söze kanşu: Madam Drukerin odasında da aydınlık var mıydı? Her vakitki gibi... îhtiyar lâmbasını hiç söndürmez. Markam Hattan sordu: Drukerin evinin önünde başka nöbetçi yok muydu? Hat: Saat altıdan sonra kimse yoktur, cevabuu verdi. Vans taharri memuruna dönerek: Dün gece nobet beklediğiniz yer avlu dahilinde idi, dedi. Bu noktanın büyük binalar arasmdan geçen ağaclıklı yola nekadar mesafede olduğurra söyliyebilir misiniz }(Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: