17 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

17 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Mayıs 1935 Cumlrariyet TELGRAF MABERLERİ IBUGUN DEBU.J Lavrensin eline düşen Bir harb hatırası Kültür teşkilâtı yeni baştan kuruluyor IHEM NALINA MIHINA Ziya Paşa Kamutay encümenlerinde müzakere edilen kanunla 4 genel müdürlük daha ihdas olunacak Ankara 16 (Telefonla) Türk Ülusunun tuttuğu inkdâb yolunda ulusal kültüre dayanan işlerin kısa gün • de basanlması için Kültür Bakanhğınm kunnnunu sağlamlaşbnnak ve genişletmek lüzumu hasü olmuştur. Bu sebeble ycniden merkeze bağlı dört daire kurulması kararlaşmış, hazırlanan lâyiha Kamutayın Maarif ve Bütçe encümenlerinden geçmiştir. Kültür Bakam Abidin özmen her iki encümenin müzakcrelcrinde bulunaıak izahat vermiştir. . Yeni kurulacak dairclcr Güzel San'atlar Umum müdürlüğü, ö z e l Mcktebler müdürlüğü, Basun ve Yaynn müdürlüğü, Jimnastik ve Izcilik spor müdürlüğüdür. Güzel San'atlar mü dürlüğünün göreceği işler şunlardır: , Okullarda ve okullar ifinde gra matik san'atlarla müzik, san'at işle rinin ulusal türelere uygun yürümesi ne ve yayılmasma, ulusun bu yönde yctişmcsine ve bu haline çalışmak ve çalışmanın soysal terbiye bakımından gereği gibi verimli olması yollarmı aramak ve göstermektir. Güzel San'adar müdürlüğü kadrosu bir şube müdürü, bir mümeyyiz, bir evrak ve dosya memuru iie bir kâtiptcn teşkkül edecek tir. ö z e l mektebler müdürlüğü de ya bana ve azlık mekteblerile ve özel Türk mekteblerile doğrudan doğruya uğraşacaktır. Bugüne kadar talim ve terbiye dairesine bağlı yürütülen bir kı sım işlerde Basun ve Yayım müdürlüğüne verilecektir. Genclerin yetişuril mesinde çok önde bir yer tutan jim nastik, izcilik ve sporun her bakım dan ehemmiyeti gözeblerek doğrudan doğruya ihtisas işi olan bu yerin de Bakanlık kurumunda bulunması münasib görülmüştür. Yeni lâyiha ile Maarif Bakanhğt merkez örcüklcri şu daire lerdir. As Bakanlık kültür danışığı, ulusal talim ve terbiye dairesi, teftiş, heyeti, yüksck okullar, orta okullar, ilk okullar mesleğî ve teknik okullar, güzel san'atlar ve genel müdürlükleri, özel okullar, izcilik, basım ve yaynn, müzeler. kütüphane, okul müzesi, zat işleri, özel kalem, yapı ijleri mü • smanlı edebiyabnm en büyük ' simalanndan biri olan şair Abdülhamid Ziya Paşa, bundan elli dört yıl evvel bugün Adanada ölmüştü. Adana gazeteleri, oradaki muallimlerle talebenin, bu matemin yıldönümünde, Ziya Paşanm yadını tazele • meğe hazırlandıklanm haber veriyorlar. Bu kadirşinaslığın önünde saygı ile iğilirim. Adanahlarm, sade büyük bir edebiyat müceddidi değil. ayni zamanda yüksek bir devlet adamı olan Ziya Paşanın kıymetini belki hepimizden iyi takdir etmeleri kendilerine jeref veren bir hususiyettir. Ziya Paşa 1825 tarihinde ıstan bulda, Kandillide doğmuştu. Zaten. edebiyatımızın müceddidlerine beşik olmak Boğaziçine mukaddermi;. Zi* yadan, yirmi, yirmi beş yıl sonra Recaizade Vaniköyünde, Hâmid de Bebekte dünyaya geldiler. Ziya orta halli bir ailenin evlâdı idi. O devrin icabanndan olarak basit bir tahsil gördü. Fakat okumağa ve bilhassa şiir söylemeğe hevesi vardı. Daha pek küçük yaşta kendini belli eden ondaki şairlik isridadını, ilk mektebi bitirir bitirmez girdiği kalemde, Davud Fatin Efendi ismindeki bir zat tenmiye ettirmeğe vesile oldu. Ziya, bir taraftan resmî vazifesine devam ediyor, bir taraftan da, zamanmm en iyi sairi olmağa hazırlanı yordu. A z zaman içerisinde buna muvaf fak oldu. Terkibi Bendi ile Tercn Bendi, ölmiyecek olan iki krymetli eserdir. Bunlann içindeki birçok mısralar, beyitler hafızalarda nakşolup kalmış. darbı mesel hükmüne girmiştir. Ziya Paşa, fikir hürriyeti, vicdan hürriyetile de ün aldı. Zamamnda, doğruyu. hem de en keskin bir ifade ile söylemekten çekinmedi. En büyük mevkilere çıkoğı halde, dilini tutmadı. Tutmayı zül saydı. Nihayet valilikle Adanaya sürdüler; orad öldü. Fakat onda" evveU padısahlana zulmüne, irtibdadına isyan ederek Avrupaya kaçnuş, orada bir müddet kalmışn. Bu Avnıpada ikametin, Ziya Paşaya ve dolayısile edebıyabmıza büyük faydalan oldu. Pariste. Aleksandr Düma ile, VAktor Hügo ile dost oldu; fransızcasmı ilerletti; edebiyabn, şiirin hakikî manalannı idrak ettL Oradan Londraya geçti. Namık Kemali buldu. Onunla birlikte, istibdad aleyhine ateş püsküren «Hürriyet» gazetesini çıkardı. Rüya adh eserini orada çıkardı. Gizli gizli, Istanbula, dostlan vasıtasile ışık saçıyor, yurddaşlannm gözlerini açmağa çahşıyordu. Adana gencliği bugün, bu emekleri hanrhyor, bunlann habrasını canlandınyor. Uluslar. büyüklerinî tanımak, onlann kadirlerini bilmckle yükselirler. Ziya Paşa da tanmmağa, kadri bilinmeğe lâyık bir şahsiyetti.. Ereumend Ekrem TALU bir Türk ölümden nasıl kurtulmuştu? Yigit orduya güven ve saygı I Casusun, Hicaz demiryolunda bir su deposile ber hava ettirmek istedigi bir yurddaşınuzm macerası Meşhur tngiliz casusu Lavrensin bir motosiklet kazası neticesinde kafası patladığını telgraf haberleri arasmda yazmıştık. Bu münasebetle Umumî Harb içinde Lavrensin eline esir düşmüş bir Türk şimendifercisi nın vaktile Cumhuriyete yazmış ol duğu bir hatırayı naklediyoruz. Bu hatıranın bize yazıhşı şöyle ol muştur: 1929 şubatında «Hem Nalına, Hem Mıhına» sütununda Lavrens için çıkan <O, ne mel'undur o!> başlıkh bir 3'an üzerine Devlet Demiryollan Kütahya Balıkesir hattı Depo Müdürü Ali Aslan bize bir mektub * yazarak Lavrensle vaki olan temasını ve atlattığı ölüm tehlikesini anlatmıştı. O zamandanberi «sakla samanı, gelir zamanı» diye dosyalarımızda sakladığımız bu mektubu, aşağıya basıyoruz: «O ne mel'undur o!» serlevhasile yazdığınız Miralay Lavrense aid fıkrayı okudum da aklnna bizzat o melunun şahidi olduğum ve maruz kaldığun bir melâneti habnma geldi. Ben Şamın sukutundan altı ay evvel Arablara esir düşmek bedbahtlığma uğramışom. Vazife ve memuriyetim miilga Hicaz demiryollan dördüncü işletmesinde yani Amman üe Medine kısmmda makine müfettişliği idi. Bedeviler tarafından tahrib edilen hattın tamiri için teşkil oiunan tamirat müfrezesile Amman Maan kısmmda bulunduğumuz 1334 mayısı içinde Elhassa istasyonunda muharebe ederek düşmana esir düstüm. İstasyonun sukutunu müteakıb Şerif Nasırla Lavrens te istasyona geldiler. Türk askerlerini iki sıraya dizdiler. Şerif Nasır «Ey din kardeşlerhniz, sizi Enver ve Cemal Pasalar bu hale getirdiler. Biz de müslümamz. Fakat bunlar biri Almanlara sattüar. Biz bu zulme tahammül edemedik. Onlara isyan ettik. Bugün göruyorsunuz ki muzafferiz. Sizin gibi mazlum din kardeşlerimizin dahi o zalimlerin zulmünden kurtulduğunuzu görmekle müftehiriz. Onlar, Almanlara satılmış kimselerdir. Göruyorsunuz ki biz. ne îngiliz, ne de Alman ve Fransızlarla bir arada değiliz. Dinimizin kuvvetile çalışıyoruz.» dedi. Sonra elini uzatıp efrada öptürdü: Aranızda Arab, Kürd, Arna vud, Çerkes varsa aynlsın, dedikten sonra gözü bana çarpn: Sen Alman mmn> diye hitab eder etmez Lavrens bir engerek yılanı gibi krvrandi ve bunu bana veriniz diye Nasıra rica etti. Beni birkaç Arabın muhafazası altmda alıp giderken istasyona 500 metro kadar bir mesafede Mısırlılardan müteşekkil bir tahribat müfrezesile karşılaşnk. Lavrenı beni isticvab ediyordu: Sen nesin. Alman mısm> Ben Türküm ve asker de değilim, şimendifer makine müfcttişiyim. Herif güzel arabca konuşuyor ve benimle meşgul oluyordu. Hayır, sen Türk değilsin, Al mansın. Esasen şimendiferlerde Almanlar çalışbnlmaktadır. Bir Türkün müfettiş olmasınm ihtimali yoktur. Ben Türk olduğumu söylemekte ısrar edince benden vesika istedi. Ben ise esir olurken Arablar tarafından soyulmuç, çırçıplak bir halde idim. Bir şehid neferin kanlı pantalonunu ayağıma geçirmiştim. Herife halimi arzet tim. Hiddetlendi: Arablar böyîe şey yapmaz! Diye bağırdı. En nihayet Türk ve şhnendiferci olduğuma itimad etmiş olmalı ki bana: arti Kurultayı, bütün ulusun da duygulanna tercüman olarak kahraman, şanlı ve yiğit Cumhuriyet ordusuna derin güven ve saygısının sunulmasım sürekli alkışlar arasında karar altma aldı. Türk ordusuna, her fırsat ve vesile ile sevgi ve «aygılarunızı sunmak borcumuz. vazifemiz olduğu için Kurultay bu kararile pek iyi birşey yapmışür. Türk ordusu Türk milletinin gözbebeğidir. Ordu ile ulus birbirinden ayn şeyler değiidir. fkisi birdir, bir tek varlığın iki ayn adıdır. Ordu gücünü ulustan alır. Ulus orduya can ve kan verir. Ordu ulusa dayanır, ulus ta orduya güvenir. Yann savaş olursa, bütün ulus ordu olacak ve kendi varlığını, kendi özbeyliğini kendi göğsile koruyacaktır. Türk ordusu profesyonel bir ordu değiidir, ulusun içinden çıkan daha doğrusu ulusun içinde yaşıyan, ulusun ta kendisi olan bir ordudur. Türk ordusu. Türk ulusundan olmakla, Türk ulusu da dünyamn en yiğit ordusunu yaratmakla övünürler. Her ulus, kendi ordusunu sever, sayar; fakat bu sevgi ve saygıda hiçbir ulus bizimle yanşamaz. Çünkü Türk ordusu, yalnız yurdun koruyu cusu, yalnız sükun ve intizamın bek çisi değiidir; Türk ordusu inkılâbın öncüsü, ileri hamlelerin bayraktandır. Türk ordusu, öyle bir okuldur ki Türk gencliği onun ateşinde, onun potasmda çelikleşir. Türkoğlu, yurd için gözünü kırpmadan ölmegi o yiğitler ocağında öğrenir. Türk ordusu, Türk ülusunun bilcği taşıdır. Türk, orada bir süngü gibi keskinleşir ve yurduna el uzatanlann göğsüne saplanır. Parti Kurultaymın orduya sunduğu güven ve saygt, bütün ulusun, bu tün Türklüğün en yürekten kopan duygulandır. 6ir kaza neticen mahud kafan patlıyan Lâvren» dürlükleri. Barem dereceleri 15 e îndirildi Yeni lâyiha yakında Kamutaya verilecek Ankara 16 (Telefonla) Devlet mcmurlan maaşlannm tevhid ve teadülü hakbndaki 1424 numaralı ka • nunda yapılacak değişiklik hakkmda Müsteşarlar komisyonunun evvelce hazırladığı şekil üzerinde Maliye Bakanlığı tetkikatını bitirdi ve. yeni ba remin kat'î şeklini tesbit ederek lâvi hayı bugünlerde Kamutaya verecek. LâyOıaya göre evvelce 19 olan ma« aş derecesi 15 e indirilmiş ve 55, 45, 22. 17,5. 16. 14. 12 lira aslî maaş lar kaldınlmışbr. Yeni şekle göre ev velce 55 lira alanlann bir kısmı 6 0 bir kismı 50, 45 alanlann bir kısmı 5 0 bir kısmı 40, 22 alanlann bir kısmı 25 bir kısmı 20. 17.5 lirahklar 20. 16. 14 alanlar 15, 12 alanlar 10 lira aslî rnaaş üzerinden ayhklannı alacaklar dır. Yeni ihdas edilen 15 liranm em sal hasılı 3,40 ve 50 ve 6 0 liranm 2,80 olarak tesbit edilmiş ve 4 0 liranın em* sal hasıb da 2,80 e çıkanlmıştır. Yalnız maaşlann bu tenzil ve iblâğmda herkesin aldığı maaş miktan yeni bir terfi müddetine kadar ayn kalacakbr. Gene bu kanuna göre yüksck tah sil görenler 3 senede, görmiyenler 4 senede bir terfi göreceklerdir. İki terfi müddeti içinde terfi ederaiyenlcr otomatik şekilde bir ilk derecenin maaşını alacaklardır. Memuri • yette iken bir garb lisanmı öğrenenle re nakdî mükâfat verilecektir. Bu sene hazırlanan teşkilât kanunlan müstesna olmak üzere teşkilât kanunlan 3 sene müddetle değiştirilmiyecektir. Bu sene ücretli memurlar için de ayr bir barem kanunu yapılacaktır. Qnlar da birinci derece terfi için memurlarda olduğu gibi tahsil derecelerine göre belli müddetlerle tahdid edile • cektir. Ücretlerinin de iptida girecek leri memurluklarda ücret dereceleri tahsil seviyelerine göre maaşlı memurlarla mütenazır olacakür. Yalnız maaşlılara nazaran mahrum olduklan bir taknn haklara karşılık bir veya iki derece üstün maasa geçebileceklerdir. Reisicumhur yeni Çinj elçisini kabul etti Ankara 16 (AA.) Reisicumhur Kamâl Atatürk bugün saat 16 da yeni Çin sefiri General Uyautsuyu, mutad merasimle kabul buyurmuşlardır. Sefir Reisi cumhura itimadnamesini takdim etmiştir. Pekâli, o halde burada i;in ne? Sen bir casussun> Hayır, ben bir gün mukaddem, buraya geldim. Buradaki potnpa bozulmuştu. Onu tamir ettim. .Makinelerin suyunu temin ettım; diye cevab verdim. Herif alay ederek: Yaa simdi inandnn, demek bu pompayı sen tamir ettin ve makinele rin sulannı sen temin ettin öyle mi? Çok iyi, çok âlâ! Büyük bir muvaffakiyet! Şu halde mükâfata müstahaksınız. Lutfen buyurur muspnaz, dedi. Yukanda bahsettiğim U...ibat müfrezesinin kumandanmı çağırdı ve şu emri verdi: Bu adam, casustur, bunu alınız. Şu pompa binasım göruyorsunuz ya, bu, onu tamir etmiş. Bu hizmetine mükâfat olmak üzere kendisini yapacağınız tahribat esnasmda ayni binanm altına koyacağımz dinamit sandıklarma bağlayınız. Mısırlı tahribat müfrezesi kumandam, Lavrense arabca: Başüstüne efendim. Bana da: YÜTÜ köpekf dedi. Yürümeğe başladım. Bilmem korkuyor muydum, yoksa korkmuyor muydum; fakat yürüyor dum. Emredilen noktaya geldik. Müfreze develerden tahrib alât ve ede vatmı indirdi. Müfreze efradı istasyon ve amele barakasma taksim oldular. Bir kısmı da Lavrensin emrine göre su deposu binasile meşgul oluyorlardı. Zavallı ben ise bu ameleyi seyrediyor ve depoya kendi elimle doldurduğum 8 0 metromikâbı suyun bombanın tesirile ne şekilde havlamp yere düseceğini tasavvura daimış. guya dinamit çukuruna gireceğimden bihaber. camid bir cisim halinde akıbetimi bekliyordum. Müfreze kumandanı da yanımda duruyor ve beni pek zalhnane bir surette muha faza ediyordu. Birinci çukur binanm temelinde açıldı. Kumandan olan Mısırlınm, efrada bir taş daha çıkanlmasmu çünkü dinamit sandığile beraber ben mel'unun dahi çukura sokulacağını ihtar ettiğini duydum. Sonra şiddetIe ellerimi bağlamağa başladı. Alla • hım, diye kalbimden bir sıcak nefes çıkü. Gözlerimi semaya dikerek Allahtan istimdad etthn. Gözlerimin önüne Şamda bırakhğım kimsesiz hâmile refikamla biricik kıznnm hayaileri geldi. Herif kollarmn bağlamakla meşgulken bir de ne olsa beğenirsiniz? Bir sinyal, bir makine sesi, evet makine Habeş ttalyan meselesi Aîıran gençleri Habeşistanda çalışacaklarmış! Berlin 16 (A.A.) Havas Ajansı muhabirinden: Hcbeş ordusunda çalışmak üzere Berlindeki Habeş general konsolos luğuna birçok Alman gençleri kay dedilmek maksadile müracaat etmiş lerdir. Şimdiye kadar yüzlerce mü racaat reddedilmiştir. Taliblere verilen cevab şudur: « Habeş hükumeti Avrupalı askcr kabul etmez.» Mesleki bir uyanış: Matbuat kongresi (Başmakcdeden devam) tuğu gündür. Efkân umumiyeye verilebilecek haberlerin en doğrulannı en kolay bir yoldan almak için hükumetten yardım görsek elbet daha doğru olur. Umulur ki kongre bu türlü faydalara kapı açsın. Matbuat kongresi denildiği zaman bundan bilhassa siyasal gazetecilik anlaşılmalıdır. Bu defaki kongreye mecmualardan başka kitabcılığm da katılacağım öğreniyoruz. lş ciddiyetle gözönüne ahnınca her bölük kendi mesleğine aynlmak yöntemile siyasi gazeteciliğin özel bir mahiyetle belireceğini şüphesiz sayanz. Yoksa kongreye toplanmış olacak her çeşid insanlann her mesele hakkmda velevki temenni şeklile fikir ve rey beyan etmeleri bir cinsten olmryan adedlerden sağlam yekunlar çıkarmağa benziyebilir. Siyasî gazeteciliği, yani matbuatı bu karga* şahğa uğramaktan korumak lâzımdır. Matbuat kongresinden siyasal ve soysal birçok faydalann başlangıdannı olsun elde etmek umudumuz yok değiidir. Eğer umduğumuz kadan ÇH karsa bunu çok hayırlı bir başlangıc saymağa hazınz. YUNUS «esi işitildi. Ben aldanmıyordum. Bu. hakikatti. Çünkü Elhassada 120 Türk kahramanını esir eden binlerce Arab firara başlamış, tahribat müfrezesi de alât ve edevanm terketmif hecinlere atlayıp kaçryorlardı. Bu meyanda beni de götürdüler. Bir kilometro ötede Lavrensin de Şerif Nasırla beraber ricat etmekte olduğunu gördüm. Fakat beni tanımadılar ve benimle meşgul olmadılar, nasıl olsunlar ki. Cürufüddervis tarafından bir makinist, bir ateşci ile iki memuru hâmil müdafaasız bir malvnenin yalnız su almak üzere bu raya gelmesile «Türklere imdad geldi» diye kaçmağa başlamışiardı. Heyhat ki ben fırsat bulup kaçamamışttm. Pek sevdiğsn meslektaşım makine ile istasyona kadar geldi. Fakat vaziyeti anlar anlamaz dönüp gitti. Ben de senplerdenberi nan ve nimetile perverde olduğum şimendiferin son hayalini ve dumantnı gözyaşlanmla seyrederek ona ve memlekete veda etmıstim. Devlet Demiryollan Kütahya Balıkesir hattı depo müdürü AÜ ASLAN * Habeş . ttalyan ihtilâfı V îngilizler LfOndra 16 (AA.) Times gazetesi, M. Musolininin söylevinin uyandır dığı hayal inkisanndan bahsederek, Fransa ve îngilterenin, îtalyan Habeş anlaşmazhğına btr çare bulmak için ellerinden geleni yapmak vazi feleri olduğunu yazmaktadır. Londra 16 (A.A.) Sanüdığına göre, îngiliz fcikumeti şimdiye kadar îtalyan ve Habeş hükumetleri nez dinde hiçbir teşebbüste bulunmamış ür. Londra ve Paris, Uluslar Kuru • munun pazartesi toplanüsından ev vel, uzlaşma ve hakemlik yollarile iki memleket arasındaki ihtilâfı hallet mek arzsunda bulunmaktadırlar. Kamutay toplanıyor ^ Ankara 16 (Telefolna) K a mutay cumartesi günü toplanacak ba « zı saylavlarm ifadelerinin almması ve bazılannın da teşriî masuniyetlerinin kaldınlması hakkındaki tezkere oku nacak ve bir kanun lâyflıasınm ikind müzakeresi yapılacak, iknsadî buhran vergisi kanununa ekli 2410 saydı kanun değistirilmesine dair kanun lâyi hası üzerinde de görüşülecektir. îngiliz kabinesinde yapılacak değişiklik Londra 16 (A.A.) Dün akşam parlâmento mahfillerinde yeniden kabinedeki muhtemel deği§ikliklerden ve sonbaharda yapılacak genel se çimlerden bahsedilmekte idi Hindistan temel yasasının değiştirilmesi hakkındaki kanun projesinin en mühim kısmı bitmiştir. Söylendiğine göre, bu proje, ağustos başlan gıeında kabul edilecektir. O takdirde, hükumet isterse, gelecek seneyi beklemeden genel saylav seçimlerine başlanmasına bir engel yoktur. Başvekâlet sicil işleri Ankara 16 (Telefonla) BasvekâIette, sicil işlerile uğraşmak üzere, ( a ) servisinden bir memurun şefliği altmda bir büro tesis edilecektir. Halen bu vazifeyi Neşriyat Müdürlüğü görmek tedir. Almanlarm 10,000 bombardıman tayyaresi *^ varmış! Londra 16 Lord Rothermere, Lordlar Kamarasında, Almanyada bugün herbiçi bin ton infüak mad • deleri taşıyan on bin kadar bombardunan tayyaresi bulunduğunu, binaenaleyh hükumetin yapılmasını teklif ettiği 500 yahud bin tayyarenin kat'iyyen az olduğunu söylemiştir. Yugoslavyanm Papalıkla münasebaü Belgrad 16 (Telsizle) Papakkla Yugoslavya arasında bir müddettenberi cereyan eden konuşmalar bugün muvaffakiyetle neticelenmiştir. Yu goslavya Başbakanı M. Yevtiç hazi • ranın başında Vatikanı ziyaret ederek, anlaşmayj orada imza edecektir. Borsalar nizamnamesi Ankara 16 (Telefonla) Umnmî borsalar nizamnamesinm 3 üncü mad* desinin degiştirilmesine dair bir kanun Iâyihası hazırlanmış, Kamutaya verilmiştL Başvekâletten gelen tezkere ile 1ây3ıanıq geri vfriliîifti İJtcnmektedir» Bir diplomat oldüruldü Brüksel 16 (Telsizle) Peronun eski Brüksel elçisi M. Antonio bu gün meçhul bir adam taraiından öldürüldü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: