23 Ağustos 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

23 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Ağusfts [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Büyük holk romanı: 7 5 Allaha jükür bugün kurtuldu, nur topu gibi bir oğlan doğurdu. Ne fes aldık; işte ben de paldırkül dür sana koştum madamacığım! Ainif dudu fasafisocu diyorsak mo diîtrahğı da var. Devedekulak kabiün den olsa bile ötekine berikine dikiş diktiği vaki. Karşisındakinden artık şüphesi gitmiş, derhal kapıyı ardına kadar aça rak: Buyur ciğerim! diyip yol vermişti. Hürmüz eve girdi. Kumkapıdaki Ermeni, Rum evlerinin yüzde doksanı değil, yüzde yüzü birbi rinin aynidir. Rumlarınkinde mavi badana. (Aznif dudunun cinsi Rumla katısık olsa gerek ki onunki de bu renkte...) Ermenilerin kinde ya kaz tersi, ya da biraz daha koyuju, çocuk konaklaması levni. İki, üç basamaklık merdivenden çıkınca sokak kapısı. Son basamağın kenarında. kundura çamuru kazıyacak demir. Kapıdan içeri girince evvelâ tel, sonra kıl paspas. Uzun, loş bir taşlık. Günlük kokusu. Pişirilen yemek kokusu. Ermeni evlerinde, baharsa zeytinyağlı bakla, yazsa patlıcan kızartması, güzse palamut tavası, kışsa balık, midye, lâhana dolması rayıhası. Kumkapı evlerinin iç taksimatı da birbirine örnektir. Methal mutlaka sağda olduğu için solda bir oda; onun bitişiğinde bir ikinci oda. 1leri doğru yürü, merdi ven; köşesinde halâ; yanında mutfak... Mrrdivenden çıkınca ayni taksimat. Mevsim güz olduğu için Aznif dudunun evine de tava edilen palamutun kokusu sinmiş, dumanları bile savrulma mı«tı. Benli Hürmüz, içeri adımını atarken, dudu: Buyur sultanım, diyordu, senin gibi yüksek kerte familyalar tepemin tak ortasındadır; evim sizin gibilerindir. Altık mcdistralığım, iğnem, yüksüğüm, maka sım, makınem semndır kadınım! Hürmüz, kapıdan girip te o boşluk içinde evi tertemiz, boylu boyunca uzatılmış kalası gıcır zıcır, malta taslarını bal dök te yala görünce durdu; yürüyeme di. Gerisipaeri döndü. Eteklerini sükiyor du. Avaklarını yere vuruyordu. Aznif: Tınma, yürü hanımım. Senin ete ğînin. ayaeınm toznnda mübareklik vardır. usnır vardır! diyordu. Soldaki odaya gird'ler, KafessıV. p*ncur«uz, ıstorlan kaîkık oldtğu halde Yerebatan sarnıcı kadar zul'imat bir yer. Kapıdan eirergirmez. avak takılıp a dama t?k'ak kıld'.racak bir çelme, psişe d a J 'kleri endim aynasmın kuvu çengeli gibi ayağı... Yanında bir terzi kuk'ası, yani başı yurciru. altı sehnalı bir manken. Otesi.nde, ay^kh bir makine... Yanyana iki minder. Birinin ü«'ü"He, k?n»kları konmtıs. ic sahifeleri yırtik, ke(Lamode elegantç), (Mode Viennoise), ^hic Paris inne)... Obür minderin vanına varma. Sanki fdilenci KırD'k''babanın kösci. Satendö liyon, «?ten!'"'ks. kasmerc^koz, vünlü. re, fular. tüylü pazen, basma kırın Yazan: Sermed Muhtar Alws Afyon Înhisarını canlandırmak için Hükumet 3 milyon lira ile yardım edecek Doğru değil mi? M Lâleli apartımanlarında susuzluk derdi Bir kariden aldığımız mektubda şöyle deniliyor: «Lâlelideki Tayysre feski Harikzedegân) apartımanları. 40 daire den mütesekkil 160 evlik büvük bir mahalledir. Bu evlerdeki terkos suları iki üç günde bir, bazan her gün kesilir ve çok defa susuzluk 810 saat devam ederek buralarda bannan ailelere bu sıcak günlerde ce hennem azablan çektirir. Gerçi terkos sulannın kesilme sinden İstanbulun her tarafında oturanlar şikâyetçidir; fakat böyle sehrin en merkezî bir yerinde terkosun gün asırı veya her gün kesildiği vaki değildir. Bundan başka bu apartımanlarda suyun birden bire kesilmesi yüzünden çekilen işkence. baska mahallerde ayni vaziyet sebebile uğranılan sıkıntile bir tutulamaz. Çunkü mahdud bir saha dahilinde böyle kesif bir kala balık bir dt susuz kalırsa buralarda hâsıl olacak taaffünün derecesini artık siz tayin edin! Hususile ki bu civarda terkos kıtlığını telâ.fi edecek çeşmeler de yoktur. Böyle günlerde sakalar, uzaklar daki çesmelerden suyun dönümünü 15 20 kuruştan aşağı taşımı yorlar. Bir de işin garib ciheti şudur ki, terkos, yalnız Tayyare apartıman larında sık sık kesilmekte, civar daki binaların suları böyle arızalara uğramamaktadır. Terkos parası apartımanlar idaresine aid olduşju için, sularm tasarruf maksadıle idare tarafmdan kesildi&i iddia ediliyor. Biz buna inanmak isteme mekle beraber, apartıman idaresi nin niçin Sular müdiriyetine baş \oirarak bu vaziyete kat'î bir şekil vermediğini ve halkı azabdan kurtarmadığını da anlamıyoruz.> Kariin anlattığına göre. Lâleli apartımanlarmda mütemadiyen su ların kesilmesi hakikaten şaş'lacak bir hâdise mahiyetini almıştır ve buna bir son vermek lâzımdır. di yoruz. Anadoluhisarlılar için ucuz bilet...* Şirket Direktörüne gore varid değil... Ankaradan gelen bir haberde Eko nomi Bakanlığmda Şirketi Hayriyenin yeni tarifesi üzerinde incelemeler yapıldığmı, bu arada Anadoluhisarlılarm şikâyetlerinin de nazarı dikkate almmakta olduğunu, Şirketi Hayriyenin sırf otobüs ve tramvay rekabeti dolayısile Boğazm bir yanmdaki halkı daha ucuza taşıması ve ayni mesafe dahilinde bulunan karşıyaka halkının daha pahalı tarifeye tâbi tutulmasınm doğru görülmediği, bu sebeblerden tarifenin henüz tasdik edilmediği bildirilmek te idi. Şirketi Hayriye Direktörü Yusuf Ziya bu iş etrafında bize şunları söy ledi: « Tarife komisj'onu, yeni altı aylık tarifemizi, sosyetenin kendi arzu sile yaptığı tenzilâta göre tesbit et miştir. Tarife komisyonu yeni bilet ücretlerini tesbit ederken bütün hesab ları ve imkânlan ve diğer gözönünde bulundurulması gerekli olan her türlü ahval ve şrraiti tetkik etmektedır. Tarifemiz Ankaraya daha yeni gön derilmiştir. Bakanhkta bazı formaliteler görür, ondan sonra onaylanır. Bi naenaleyh daha tasdiki gecikmiş de ğildir. Oradaki doırumu bilememekle be raber. ilgili makamlarda bahsedildiği gibi bir noktai nazara düşeceğini zan netmiyorum.» Sosyete direktörü Boğaz için yaptı. rılması mevzuubahis yeni vapurlar hakkında da şu izahatı vermiştir: € Şirkete yeni vapurlar yaptırmak teşebbüsü üzerinde ugraşıyoruz. Pro jelerimiz hazırdır. Fakat vapurlarımızı nasıl ve nerede yaptıracağımız hak kında henüz kat'î bir karar vermedik. Bir tasavvura göre yeni vapurları mızı Hasköydeki kendi fabikamızda yapmak istiyoruz. Bu hususta yapılan etüdlerin sonu alınmak üzeredir. Akdeniz devletlerinin hazırlığî abeş meselesi, İngiltere De F talya arasında iki taraf için de hayatı önemi olan bir savaş şeklini almaktadır. ^ tngilizlerle İtalyanlar arasında vuKu bulacak her hangi siyasal süel bir çarpışmada ev\'elâ Akdeniz hâkimiyetiniM mevzuu bahsolacağı, bunun için iki tarafın da olanca kuvvet ve gayreti sarfedeceği artık tahakkuk etmiştir. Bu büyük tehlike karşısında Akdeniz devletlerinin cümlesi şimdiden başlannm çaresine bakıyorlar. â Büyükler boğuşurken küçükîerin e • zilmesi ötedenberi mukadder olduğun dan Akdenizin bilhassa ikinci derecedeki devletleri bu denizde büyük devletler arasında yapılacak savaşın kendi lerine zararı dokunmaması için fevka lâde müdafaa tedbirleri ahyorlar. ı Bu devletlerden biri olan Ispanya, Akdenizde yapılacak her hangi bir sa vaşta İspanyol adalarının, îspanyol sahillerinin ve bilhassa Akdenizin ağzı na hâkim olan İspanyol limanlarile sahillerinin her hangi muhasım bir dev letin kuvvetleri tarafından işgal edil mesine müsaade edemiyeceğini aldığı fevkalâde tedbirlerle şimdiden bütün dünyaya anlattı. Madrid gazetelerinin haber verdikle rine .göre îspanya kabinesi 14 ağustosta yaptığı fevkalâde toplantıda îngilterenin İspanya ile Habeşistan arasındaki ihtilâfta aldığı durumu uzun uzadıya tetkik ettikten sonra bu yüzden Akdenizde büyük hâdiseler vuku bulacağım tahmin etmiştir. Kabine îspanyanın an'anevî sulh ve bitaraflık politikasına bundan sonra dahi devam etmeğe kat'î surette karar vermiştir. Lâkin diğer taraftan Akdenizde yapılacak her hangi bir savaşta İspanyanın Balear adalarile Akdenizdeki İspanyol denir üslerinin ve sahillerinin İngiliz, İtalyan veya Fransız kuvvetleri tarafından işgal e dilmesine, diğer devletler aleyhine kul« lanılmasına, bu suretle İspanyanın bi taraflığmm ihlâl edilmesine meydan verilmemek üzere bu yerlerin müdafaası için yeniden tahkimat yapılmasına, topçu ve piyade kuvvetlerinin tehlikeli noktalarda tahşid edilmesine karar vermiştir. •••'••• • ~" kuvvetlerinin şimdiden tahşid edilmeğe başlandığını bildirmektedir. Endülüste İspanyol fırkaları (Kadis) te toplanmıştır. Bunlar Cebelitarık boğazının şimal sahilindeki (Elcezire). (Tarife) ve (San Roke) mevki müstahkemlerine nakle dilmektedirler. Akdenizin batı havzasımn anahtar * ları Cebelitarık boğazile Balear adala rıdır. Boğazda İngilizlerin elinde bu lunan ve kayalık bir burun üzerinde kurulan Cebelitarık mevkii müstahkemi gayet dardır. Arkasında da geniş arazi bulupmamaktadır. Bu itibarla yeni si lâhlar karşısında önemini (ehemmiye tini) hayli kaybetmiştir. Bu durum bo ğazın kuzey ve güney sahillerinden pek çoğunu elinde bulunduran İspanyanın topraklarmın sevkulceyş değerlerini artırmıştır. Diğer taraftan Balear adalarını eline geçirecek büyük bir devletin Akdenizin yarısma eğemen (hâkim) olacağı da anlaşılmıştır. İşte İspanya, Akdenîzin ufuklarını karartan harb teh likesi bulutundan korunmak için bu fevkalâde tedbirlere müracaat etmiştir. Bir koltuğun üstünde altılık, tatlı sert tütün tenekesi. Dikiş kutusu yapılmış. İ çinde makine iğnesi zarfı; bir sırası kal mış, pembe kâğıdda topluiğne; bir paslı Hükumet TJyuşturucu Maddeler Teyüksük; üç beş kopça ve düğme; koca 1 kidini (İnhisarmı) mevcud durumu man. paslı bir makas. nu, bu idarenin koylünün önemli bir Hürmüz, feracesinin etekleri elinde. gelir ürünü olan afyon üzerindeki ronereye ilişeyim diye bakınırken, dudu lünü gözönüne alarak tekide üç mil yerle beraber bir selâm geçti: yon lira ile yardımı kararlaştırmıştır. Safa gelmişsiniz, hoş gelmişsiniz!... Bu karar afyonlarımız yetiştirme, alım Sültanıma lâyık olan karşıki köşedir. ve satış işleri üzerinde incelemeler yaDaha candanlaştı: pan müsteşarlar heyeti bu kararı ver Şükür Allaha gözüm kör değil, miş ve Başbakanlık tarafından tasvib karşımdaki ne kıyak maldır agnoorum. edilmiştir. Zatın kalıblı kansın, şu koltuğu doldu Öğrendiğimize göre bu yardmı U rursun! yuşturucu Maddeler Tekidinin İş. Zi Daha canciğerleşti: raat ve Sümer Banka olan borcları Babanın canma rahmet, kendi evin nın karsılastırılması suretile olacak gibi otur; sırtı daya... Konak arabanda tır. Bu suretle Tekid borclarırdan kurilk görünces, sana kanım kaynadı. Cena tarılmıs olacak ve yeni bir şekilde işe bına fınn gibi ısındım. girisebilecektir. Hürmüz, nereye oturacagını kestiremiAfyon e t ; r " . ?1ım ve ^atımı için veyordu. Aznif yanına gitti. Omzundan a rilecek yeni veçheyi tayin edecek oisn sılıp pencerenin önündeki koltuğa itti. karısık Bakanlık mümessilleri heyeti Torik tavası ederum da kokusu ya bugünlerde Ankarada toplanscak ve yılmış, şimcik nfees alırsın! diyip camı bu isi kesin (kat'î) brr sonuca (netice açtı. ve) bağlıyacaktır. Halbuki Benlinin fikri kapınm yanına yahud karşısına oturmak. Dışarıyı kollaŞEHİR İŞLERİ mak, kulak misafiri olmak. Aman duducuğum, dedi, imkânı Mezbaha kanlarından eşya yok o kolindere oturamam. Terden su yapılacak cuk gibiyim. Satlıcan hazırdır. Karaağaç mezbahasında kesilen hayKalktı. Etrafına bakınıyor, yer beğevanlardan akan kanlardan ıstıfade edılnemiyordu. Terim ahîincıya, kadar buraya i mek üzere Uraya (belediyeye) bir mülişeyim! diyip ayaklı makinenin yanına racaat vâki olmuştur. Kanlardan istıfade etmek istiyen zat, on beş sene müddelle bir sandalya çekti. bu işe gıri»eceğıni beyan etmektedır. Duducuğum, sende kimbilir ne görülmemiş modeller vardır. Aman şunları Teklife nazaran bu zat kanlardan düğbir göreyim! diyip minderin ütündeki me, şapka iğnesi, tarak ve saire yapa moda gezetelerinden birini eline aldı. Aç caktır. tı. Bakar gibi yanarken yüzüne siDer e diyor, acık kaoıdan dışansmı gözden geçirivordu. Kulaklan da kirişteydi. Taşhk görünüyordu. Bak bak, karşıki karanlık duvan gör. Etrafta lâkırdı, a yak sesi degil, cıt bile duyulmuvor. Dışarıyı boy'amıya bir vesile?.. Kendini sıkısmıs gibi eöstermek, halâya cıkma^ı bahane etmekten ba?ka care yok. Hürmüz, elinde yırtık moda gazetesi, peşrev temnosu tutar eibi bir ayağını yere vurmaea. muttasıl bacaklannı titret mese, sanrlalyanın üstünde durmadan sa5a sola dönmeğe, ıkınıp fıkınmağa baş Küçük çocuklar bisikletle gezemiyecekler Zabıtaibelediye talimatnamesinin bi sikletlere taalluk eden maddesinin Uray şubelerince şimdiye kadar yanlış tatbik edildıği anlaşılmıştır. Talimatnamenin ! bu maddesine göre on yaşına kadar olan çocukların genel caddelerde bisiklelle gezmemeleri icab etmektedır. Halbuki son zamanlarda sekiz, dokuz yaşındaki çocukların bisikletle caddelerde gezdikIeri görülmüştür. Uraydan şubelere ya zılan bir yayımda kat'ıyyen bunun önüne geçilmesi emredilmiştir. ECNEBİ MEHAFİLDE Doğru değil mi? Yugoslavyadan 270 göçmen geldi Azlık vakjflarının idaresi , Evkaf Genel Direktörlüğü, gerek Istanbuldaki, gerekse diğer illerdeki azlık vakıflarınm sureti idare^i hakkında bir proje hazırlamıştır. Tasdik edılmek üzere ilgili (alâkadar makama verilen bu projeye göre vakıflan badema şim dikinden büsbütün başka türlü ıdare e dilecektir. Proje tasdikten çıktıktan sonra derhal tatbik edilecektir. Biz iyi çalışmayı bilmiyoruz (Basmakaleden devam) gin yoktur. Bunlar çalışmak ihtiyacın dan kurtulmuş değillerse cahillerin her gün daha iyiye doğru daha çok çalıştı nlmalarındaki zaruret kendiliğinden ortaya çıkar. Pratikte hakikat şudur: Türk köylüsü fakirdir, ekip kaldırdığile ihtiyaclarını karşılamıya yetemiyor diyoruz, ve buna ekliyerek ürünleri para ettirmiyen buh ranı mes'ul tutuyoruz. Buhran olmasaydı ne olacaktı? Buğdayı on kuruşa, yir mi kuruşa mı satacaktık? O fiatlere bu mah kim alıp yiyecekti? îşe evvelâ kendimizden başlıyabiliriz. Biz buğday ihracatçısı bir memleket olmadığımız için hakıkatte kendi ürünümüz herkesten önce kendi ihtiyacımız içindir. Kilosu alabildiğine pahalı bir ekmek devamlı su rette bu halkın ısıne eelir ve zaten uy gun da düşer mi? Şu halde baş derd fiat düşüklüğü olmıyacak, ve olmamalı. Bizde buğday fiati hayatını diğer şartla rile bir nisbet meselesidir. Herhalde bu fiat makul bir hadden fazlaya çıkma malıdır ve çıkamaz. Demek köylü sayımma iyilik yapacak çareyi başka yerde aramah. Yakmdan bakarak devamhca bir inceleme sonucunda şunu görüyoruz. Köylü tarım işini (ziraati) bilmiyor. Köylüyü yalnız buğday ekiminde doğru yola götürebilsek her çiftçi şimdiki kadar •ktigüe iki üç misli fazla mahsul al»bi Gftgide, hareketleri sıklaştırdı. Avci Akşamları saat 17 den sonra bilhassa 'e yüzünü sıvazlayıp utangac bir hal taBeyoğlu cihetine işliyen tramvaylann kınarak ve yüzünü ekşiterek: Madamacığım, dedi, desturun bir azlığından dolayı durak yerlerinde fazla c beklenildiği hakkında Uraya (belediyeey soracağım! ye) şikâyetler vâki olmuştu. Bu şikâyet On sor, yüz sor, bin sor kadınım! Ne dersin madamacığım, durup ler üzerine Uray tramvay sosyetesine, dururken olacağa bak; hiç âdetim değil halkın ış dönüşünden sonra durak yer ken bugün bo da başıma geldi. Sorması lerınde fazla beklememesi için akşamları ayıb olmasın ama kademhaneniz ne ta saat on sekizden sonra sefere fazla tramvay çıkarılma5im bildirmiştir. rafta? MVTEFERRİK Aznif derhal yerinden fırladı: Gel gösterevim de buvur iki <ö ? Ermeni Patrikhanesi memu 7.üm. Yavrus, altık aramızda tekliflilik runun ziyareti kalmıstır? Sanfa«on olduk gitti!.. Ermeni Patrikhanesi türkçe tahrirat 7Vli"=ı cıktılar. Uzun koridordan yübürosu şefi Şirinyanın evvelki gün İlbay rüdüler. Dudu aptcaneyi gösterdi: muavini Rüknettin ile ruhanilerin kıya Nah, tak çeğnendeki kapı elma fet meselesi etrafında görüştüğü yaz.:\ sım!.. mıştı. Bu bjyanat münasebetile İlbay (Arkast var) muavini şu izahatı vermektedir: « Benımle Patrikhane memuru a rasında cereyan eden mükâlemeye dair lir. B u b i r h a k i k a t t i r . Demek yazılan yazının pardesü giymeğe aid olan kı yirmi dönümlük bir tarladan iki bin kısmı mutabık değildir.» kilo buğday elde eden bir koylünün, iyi Talebe Yurdunun tamiri bir ziraate götürülmekle, ayni tarladan, bitiyor amma biraz fazlaca emekle, altı bin kilo, Türk Maarif Cemiyetinin Kadirgadadokuz bin kilo buğday alması imkânı varki Talebe \ urdunun imarına'devam e dır. B u m u h a k k a k t ı r . dilmektedir. Meşhur heykeltraslarımızdan Bu köylü sebze yetiştirmez, meyva a Zeynel Akkoçun yaptığı Atatürk anıtı ğacîarına önem vermez, bu koylünün i bitmek üzeredir. Bir haftaya kadar bü neği karakeci küçüklüğüne düşmüş kura yük bir törenle anıtın resmi küşadı yapıda bir mahluktur, ve bütün bu düsüklük lacaktır. ler içinde bu kövlünün hayatı çok fakir, Fakir talebele menfaatine cok pen«!andır. Bütün bunlan aksine çe verilecek balo virerek düzeltirseniz bu ayni koylünün icinde meyva ağacları da olan bir sebze Türk Maarif Cemiyeti idare heyeti, bahçeciği, herbiri bes yüz kilo ağırlık tar İsmail Hakkı Sayınkulun başkanlığında tan ve günde on on beş kilo süt veren i Halkevinde toplanmıştır. Toplantıda nekleri, ona göre çayır tarlası olacaktır. cemiyetın birçok işleri görüşülmüş bu aBütün bu işler cok çalışma isterler. Bü rada fakir talebeler menfaatine tertib etün çoluk çocuğile bu köylü artık ona gö dilen balonun 29 ağustos perşembe günü re çalışacaktır. Bu adam artık o yoksul akşamı Büyükadada Yat kulübünde veve perisan köylü desnldir. Bu bambaska rilmesine karar verilmiştir. b'V ad^mMır, ve ken^i ihfivaclarına fazlasile yeten bir adam. Artık o zaman buğday mi olacak? Hayır, eğer zengini bol pa ucuza pidiyor diye şikâyete yer kalmıyaralı manasına alıyorsanız köylü zengin olcaktır. O zaman şimdiki fiate bile bıı?day mıyacaktır. Fakat onun şimdiki köstebek cok değerlidir. Fiat bundan aşağı olduğu yuvası ahır yerine insana yaraşır bir evi 7aman da sfkâyete yer kalmıyacaktır. olacak, ambarlan ve ahırları olacak, çaMemleketin bütün hayatı her yerde buna yırlıklan ve ağaclıkları olacak, hulâsa ragöre ileri götürülmüş bir çalışmadan alahat yaşama ve ıvi calısmanın bütün sartbıldiğine faydalanacaktır. Hafta devletin lan ve aracları bolbolamat elinde ve öbükesi şimdikinin üç misline çıkmış ol nünde bulunacaktır. Dünyada bundan makla beraber! büyük zenginlik olur mu? Şimdi yoksul köylü o zaman zengin YUNUS NADİ Fazla tramvay işletilmesi istenildi 500 Alman gezgini geliyor Adalardenizinde dolaşan turistlerin bu mevsime mahsus son kafileleri de önümüzdeki günler içinde şehrımize gele ceklerdir. Dün Polonya ve Bulgar vapurlarile sehrimize 300 den fazla gezgin gelmiştir. Bugün de General fon Ştoyben vapurıle limanımıza 500 Alman turisti gelecektir. Tramvay kumpanyası Direktörü geldi Yugoslavyadan Uzunköpru yolile şehrimize 270 Boşnak göçmen gelmiştir. Bunlar Ulukışlaya gönderilerek orada iskân edileceklerdir. Resmimiz göçmen lerden bir kısmını göstermektedir. ADLİYEDE Aklı bozukmuş Metris çiftliği civarındaki yasak mm takada dolaşmakta olduğu görülen Jira^ yer isminde bir Ermeni yakalanarak dün adliyeye verilmiştir. Fakat bu adam cinnet alâimi göstermekte olduğundan müşahede altına alınmasına karar verilmiştir. V/LAVETTE Emniyet işleri îç İşleri Bakanının evvelki gün îlbaylığa gelerek Emniyet Direktörlüğü işleri hakkında görüştüğü ve emniyet teşkilâ tında değişiklikler yapılacağı yazılmıştı. Dün îlbaydan aldığımız bir mektubda böyle bir değişikliğin mevzuu bahsolmadığı bildirilmektedir. Kendisile görüşen gazetecılere Gin dorf dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir. Kendisine görüşen gazetecılere Gin dorf demiştir ki: MUHARREM FEYZl TOGAY « İki aylık mezuniyetimi geçirmek için Avrupada idim. Elde mevcud son mukavele mucibince işlerımiz normal bir j şekilde devam ettiğinden şimdilik hükumetle sosyete arasında hiçbir müzakere olmıyacaktır ve ne zaman olacağı da malum değildir.» İzmir tecimenlerinden Seyid Yusul, Kumpanyanın bilânçosu, Türk lirası Türk Hava Kurumuna 5125 lira teberru esası üzerinden yapılması için hükumetin tebliği üzerine tasdik edılmemişti. Hüku etmiştir. Bu hamiyetli yurdsever teci metle kumpanya arasındaki müzakerele menizimizin gösterdiği alâkadan dolayı rin geç kalması dolayısile bu seneki bi tebrik eder ve diğer tecimelneriraize örlânço meselesi de sonuçlanmadığından nek gösteririz. ı • ı mm bu seneki bilânço ile gelecek seneki bi CEMİYETLERDE lânçonun bir arada çıkarılacağı ihtimal dahilinde bulunmaktadır. Kızılay Kurumunun yardımı Hamiyetli bir yurddaş Hava Kurumuna 5125 lira verdi GVMRÜKLERDE Suriye Cumhur Başkanının hemşiresine aid yağlar Kızılay Kurumu genel merkezi Edirnekapıdaki Sağlıkevine 200 liralık yar dım yapmıştır. Poliste yeni tayinler İstanbul Emniyet Direktörlüğü dör düncü şube direktörü İsmail Rasih Ku şadası ilçebaylığına, ikinci şube direktö rü Cemal Akçedağ ilçebaylığına tayin edilmişlerdir. Emniyet Direktörlüğünde birkaç polis âmirinin gösterdıkleri mu \affakiyetten dolayı terfian yakın bir viIâyet emniyet direktörlüklerine tayin edilecekleri söylenmektedir. Suriye Cumhur Başkanının kızkar deşi Bayan Şerife Suriyeden yazı geçirmek üzere sehrimize gelmiştir. Fakat Cumhur Baftanının kardeşi beraberinde getirdiği iki teneke Haleb hadidi yağ ile bir tepsi Şam baklavasınm gümrük resmınden ötürü gümrük salon muayene memurlarile arasında ihtilâf çıktığından Gümrük Başdirektörlüğüne müracaat etmiştir. Veremle Miicadele Kurumunun tenezzühü Veremle Mücadele Kurumu İstanbul merkezi yılhk tenezzühünü 8 eylul pazar günü Şirketi Hayriyenin 68 numaralı vapurile yapacaktır. Vapur sabahleyin Köprüden 9,5 ta hareket edecek ve Çı narcığa gidildikten sonra geç vakit dö nülecektir. Bayan Şerife bu yağlarla baklava Ekonomi Bakanı Celâl Bayarla mainın gümrük resminden istisnasını istemektedir. Başdirektörlük böyle bir istisnaya yetini Bandırmaya götüren Ertuğrul yatı sebeb görmedığinden gümrük resminin dün sabah saat sekiz buçukta limanunız» dönmüjtür. alınmasına karaı vermi§tir. DEN/Z İŞLERİ Ertuğrul yatı döndü

Bu sayıdan diğer sayfalar: