23 Ağustos 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

23 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CDMHURÎYET 23 Ağustos 1935 Türklerle Süngu Süngüye No. 285 A. DAVER Çanakkalede Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Bakırköyde (Merkez), Cerrahpaşada (Şeref), Cıbalide (Ahmed Necati), Çemberlitaşta (Sırrı), Eminönünde (Agob Manakyan), Fenerde (Arif), Gedıkpaşada (Asador Vahram), Kara gümriikte (Kemal), Lâlelide (Sıtkı), Samatyada (Teofilos), TopkaDida (Nazım). Beyoğlu cihetindekiler: Beşiktaşta (Rıza), Galata Mahmudiye caddesinde (Mişel Sofronyadis), Has köyde (Yeni Türkiye), Kalyoncukul lukta (Beyoğlu), Kasımpaşada (Merkez), Şişli, Hamamda (Halk), Taksimde (Taksim). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Yusuf) Kadıköy Muvakkithanede (Saadet) Kadıköy Söğüdlüçeşmede (Osman Hulusı), Üsküdar İskelebaşmda (Merkez). Merhum Sadıkzade Rusen Hakikatte Rüşen bir insanı hayrete düşürecek azimli çalışmalarile ticaret âlemimizde kendine gıpta edilecek bir mevki ayırmıştı Değerine kıymet biçilmez sevgili Başbakan İsmet İnönümüzle şirketin önemli işlerini görüşmek için Eizeye karşıcı giden bu çok temiz ve çalışkan Türk evlâdmın; bundan elli iki yıl önce cennet Rizenin Yalı köyünde bir odanın samimî köşesinde acuna açtığı gözlerinin gene o odada birdenbire haata kapandığı işitilmişti. Bu haber, onu tanıyanlann kalbinde şifa bulmasma imkân olmıyan de rin bir yara açtı. Cesedi, tahnid edil mek üzere ayni günde Trabzona götürülen Bay Ruşeni, bütün Rizeliler kı sım kısım İyidere ve Trabzona kadar durmadan akan göz yaşları arasında yanan yüreklecile ve derenin öbür kıyısından sonra da kırmızüaşan gözle rile otomobiller kayboluncaya kadar takib etmişlerdi. RADYO Bu akşamki program J İSTANBUL: 18,30 dans musikisi (plâk) 19,10 hafif musiki (plâk) 19,45 Ege caz 20,15 konferans 20,30 stüdyo orkes trası 21 radyo caz ve tango orkestra ları 21,35 son haberler, borsalar21.45 Macar halk havaları, Aleksandr May Ier ve orkestrası 22,10 plâk neşriyatı. naklettiği gibi Avrupaya da yollamakta bulunmuştur. Bu fabrikanm kuru luşu, 60 ilâ 70 kilometro uzakta bulvnan ormanda ve nefsi fabrikada o mmtakanın 4 nahiye halkma çok istifa deli bir çalışma imkânı bahşetmiş ve bu yüzden binlerce ailenin yüzlerini güldürmüştür. Eger bataryanın bol cephanesi olsaydı, düşman siperlerini yan ateşine almak işten bile değildi! Topcu zabiti Mehmed Aliain hatıraları Ve rasad vererek üzerine ateş ettiri pordu. Muhakkak akşam raporunda kendi kumandanlarına Intepe batarya larına isabetler yaptıklarım yazıyorlardı. Bizim batarya harbde hiç zayiat ver medi, desem caizdir. Yalnız bizi evvelâ sıtma mahvetti; sonra yemekler.. Acı zeytinyağh kurtlu kuru bakla. Aman yarabbi bızım memlekette nekadar kuru bakla varmış... Bütün ordunun yediğı kuru bakla olduğu halde, bir türlü bitmedi. Bızim bataryaya isabet eden mermi Ier şunlardır: Bir gün be*ı sıtmadan fevkalâde mustaribdim. Doktor bir hafta istirahat verdi. Bataryayı takım zabitine terkederek cephe gerısindeki Halileli köyüne gittim, fakat burada çok canım sıkılıyordu. Adeta oturamaz oldum. Bizim întepe inliyor, çok merak ediyordum, bir türlü yüreğim rahat etmiyordu. İkinci gün bizim taburun bırincı bataryası ki Çakaltepe ile Erenköy arasında mevzı almıştı. Oraya gittim. Batarya kuman danile biraz konuştuktan sonra burası mevzi itibarile oldukça bizimkinden yüksek olduğu için, düşman piyade siperle rirjin tetkıkine koyulduk. Aman yarabbi neler görüyordum. Bütün düşman siperleri ayak altındaydı. O kadar mükem tnel mevzidi ki düşman siperlerini tamamile yan ateşine almak işten bile değildi. Eğer o bataryanın bol cepanesi olsaydı düşman siperlerini kâmilen altüst edebilirdi. Hatta düşmanı siperlerinden çıkarmak ve siperleri tahrib etmek bile ka bildi. Batarya kumandanile cepanesiz likten doğan bu âciz vaziyetimiz hakkmda son derece teessürle konuşuyorduk. Bu esnada telefon neferi geldi. İntepede vukuat olduğunu haber verdi. Hemen acele ile tele^ona gittim. Sordum. Aman yarabbi ne işiteyim? Benim aylarca bulunduğum tarassud mevkiine bir mermi isabet etmiş, takım zabitimle tarassud ve telefon onbaşısı şehid olmuş. Hemen hayvanıma binip bataryaya geldim. Manzara pek fecidı. Arkadaşım verilen emir üzerine düşman hedeflerine ateş eder ken, her nasılsa tarassud dürbününü düşmana hissettirmiş, tabiî düşman fırsatı ganimet bilerek buraya bir isabet temin etmiş. İkinci isabet te şöyle olmuştu: Düş man İntepe bataryalannın vakitli vakit 5İz ateşlerinden müteessir olduğundan bunları yan ve arka ateşine almak için Eşek adasına (Boğaz açığında Bozca ada ile Boğaz arasmda ve sahilden epey uzak hayırsız bir adadır) getirmiş oldupu 34 sant'mlik topla mücehhez bir monıtorla bir öğle üstü, tam efradımızın istirahat ettiği bir zamanda anî olarak ateşe baslamıstır. Kazematların önünde büyük bir palamut ağacı vardı. Ağac o kadar büyüktü ki üç kişi ancak bedenini kucaklıyabilirdi. Onun altına çardak ve saire kurulmustu. Efrad o vaziyettedi ki, kimisi namaz kılıyor, kimisi uyuyor, ki'sn oVnvorrin Anî olarak eelen rni«i bir mermi, tam o palamut ağacına isabet etmez mi? Koca 34 lük, ağacı kökünden kaldırdı, parça parça etti. Onun etrafında bulunan on beş kadar neferimizi de kısmen yaraladı ve kısmen şehid etti. Bazılarını da delirtti. İki nefer günlerce deli denilecek bir halde ovada gezdiler, perişan bir halde bataryaya geldiler. Zavallılar, daha akıllarım başlarına toplıyamamışlardı. Istirahate gönderdım. Sıtma da bir taraftan fazlaca hırpaladığmdan bir gün top başmda iş görecek efrad kalmadı. Yakınımızda Men deres ırmağınm bataklığı vardı. Sivrisi nekler bol olduğu için burada adeta u çan kuslar sıtmaya tutuluyorlardı. Bu yüzden mıntakaya müracaat ettim. Müstahkem mevki merkez hastanesinden ve mıntaka doktorlanndan mürekkeb bir heyet tarafından yapılan muayeneden sonra batarya efradının kâmilen Eren kövünde bulunan birinci bataryamız efradile değiştirilmesine karar verildi. 1,5 ay istirahatten sonra tekrar İntepeye geldık. Orada epey istirahat, talim ve ter biye, idmanla mesgul olduksa da efrad bir türlü kendini toplıyamadı. İstirahat müddetimiz esna^ında bizi tebdil eden birinci batarya efradı da hastalandığın dan onun da müracaatı üzenne her ıkı batarya efradını Boğazda hiç harbe iştırak etmemiş dığer ağır bataryaların efradile değiştirdıler. Birinci batarya Nara istihkâmına, biz de Kilidbahir tara fında Değirmenburnu istihkâmına nakle dildik. Düşman Çanakkaleden çekilin ciye kadar orada kaldık. O zaman yollar açılmış, bataryamıza Almanyadan bol cepane gelmiş ve bizim bataryayı teslim alan efrad ve zabitan son zaferi idrak etmişlerdi. Ah o zaman, o bol mermi ile ben orada bulunsaydım ne olurdu! O zaman Fransız yüzbaşısı nasıl ateş ettiğimi görürdü. Çanakkale muharebeleri bittıkten sonra tekrar İntepeye geldik. Zaten istirahat müddetimiz de bitmişti. Nıha yet yetim çocuklar gibi dağlar başında yalnız kaldık. Bizim ikinci bataryanın talıhsizliği yüzünden toplarınm bir kısmı düşman ateşile, bir kısmı da kendi ateşlerile sakatlanmış olduğundan o bataryayı lâğvettıler. Yalnız bir topunu benim bataryama iki takım zabıtile gönderdiler. O, topu Eşek adasındaki monitoru ateş altma almak için sahilin yakınına gön derdık. Bizim batarya beş toplu oldu. Bir müddet İntepede istirahat ettik ten sonra birinci batarya ve benim bataryamla evvelâ Çanakkaleye geldik. Oradan kayıklara bindirilerek romorkörlerle cekilmek suretıle Bandırmaya nakledil dık ve oradan İzmire gittik. Birinci ba taryanın efradile birlikte toplarını ben aldım. Esas kendi bataryamı iki takım zabitine teslim ettim. Bidayette Urla iskelesindeki Karantina adasına, sonra Karaburuna nakledıldık. Diğer batarya Menemen tarafında Tuzla sahiline ve oradan Foçaya sevkedıldi. Böylece İzmir körfezi methahnı kapamış bulunuyor duk. Orada da Kristen adasmda İngilızlerin bir monıtorunu batırdım, bu suretle öcümü aldım. Bu hâdıse 23 nisan gecesi oldu. Sonra gene Kösten adasındaki İngiliz tay yare hangarlarını altüst ettim. Birkaç yıl önce, siz «Cumhuriyet» te bu macerayı, «30 buçukluklara karşı sahra toplan» diye bir Alman zabitinin ağzından yazmış olduğunuz için tafsile lüzum görmüyo FELSEFE Didero Haydar Rifat 35 kuruş Yeni çıktı MEVLID Merhum Nâzım Paşanın torunu ve doktor Ömer Nâzımın oğlu Edip Nâzımın ruhu için 24 ağustos 1935 cumartesi günü saat 3 te Nişantaşı Teşvikiye camisinde Hafız Kemal ve Hafız Nuri tarafından okunacak mev lidde hazır bulunulması rica olunur. OSMANLI BANKASI İLÂN Osmanlı Bankasınm Galata, Yenicami ve Beyoğlu daireleri, Zafer bayramı olan ağustosun 30 uncu cuma günü kapalı bulunacaktır. îş Bankası pazartesi günü kapalı Türkiye İş Bankasmdan: Bankamızın kurulmasma raslıyan 26 ağustos 1935 pazartesi günü merkez ve şubelerimizin kapalı bulundurulacağını savm alâkalılarımıza bildiririz. tepdili hava alarak İstanbulda kaldım. Müddetimin hitamında tekrar batarya ma iltihak ettim. Yunanlılar İzmiri işgal edınciye kadar Karaburunda kaldım. îşgalden evvel mütareke şeraiti mucibince toplarımızın kamasını almak üzere bir İngiliz motörü geldi. Bizden bir zabit tercüman ve bir İngiliz zabiti ve birkaç bahriye neferi sahile yanaşarak Izmıre nakıl ıcın sahile indırmiş olduğumuz ve tarafımızdan yapılan hususî is kele üzerinde duran toplarımızın kamalarını kendi. gemilerine götürdüler. Gözbebeğim gibi severek muhafaza ettiğim lop kamalarını böyle el ve kolum bağlanmış gibi gözümün önünde, sürükliyerek götürmeleri o kadar gücüme gitti ki el'an bu teessürümün acısını taşırım. Hıçbir suretle düşmana boyun iğmiyen toplarımın böyle elimden alınması askerlık hayatımın acı bir ukdesidir. Vaktile haberim olsaydı, kamaları saklar, Yunanlılar izmire girerken ben de tarihe geçecek işler görürdüm. Ne çare ki toplarımın kamalarını İngilizler al mıs, toplarım da İtalyanlara teslim edilmisti. çalıyor. arkasmdan İtalyan denızcikri millî marşlar söylüyorlar: Bunların bir tanesi yeni bir faşist marşı imiş: cRoma senden yüksek bir şey yoktur> naka ratile biten bu marşı dinlerken etrafı ma baktım; yarm harb olursa, gemi deki sarışın, kumral, esmer birkaç yüz İtalyan denizcisi gibi, yüz binlerce Italyanın öleceğini düşündüm ve enıperyalist bir hırs uğrunda Habeşistanın cehennemî kaynaklarına gömülecek olan bu delikanlılara bir insan sıfatile a rum. cımaktan kendimi alamadım. Sonra hastaland'm. Bir sene "Cumhuriyet,, in böleml: 12 Neyse, o acı günlerin sonradan intikamı alındı. İstiklâl Harbi bittikten sonra asker likten istifa ettim. Harbde yorulmuş o lan dimağımı biraz dinlendirmeğe uğraşıyorsam da 38 liklerin gürültüsü hâlâ kukadar laklarımda çınlayor.» (Arkaaı var) £ Tercüme eden: Ömer Fehmi Başkut Drumond düşünüyordu. Kapıcı Markiyi sabahleyin kulübde bulmuştu. Fakat acaba daha evvel nerede idi? Niçin bu kadar çok içmişti? Bundan sonra da hep sarhoş olacağım diyordu. Buna sebeb neydi? Unutmak istemek mi? Otomobil Drumondun kapısı önünde durunca Marki de gözlerini açıverdi. Neredeyim? Burada ne işim var? Niçin geldim. Benim evimdesin Suzanj. Senin evinde mi? Senin evinde bene >ım ne işim var? Şoför, beni derhal Ek değişti. Birden üzerine bir ağırlık çöktü. Elinden kadeh düştü. Drumond onun koluna girdi ve bir koltuğa doğru sürükle di. Markinin halindeki tebeddül avukatı hayrete düşürmüştü. Bu vaziyette yapı lacak baska iş yoktu. Kadehine uyutucu ilâc kovmustu. Kapıvı açarak sesleodi: Koridorda da epey gürültülü bir sah Josef! ne oldu. Fakat Markide Dıumondla Hızmetçi geldi. mücadele edecek kuvvet yoktu. Bir anda Drumondun yatak odasma çıkarıldı Beni arayan soran oldu mu? ve orada serbest bırakıldı. Markı bun Kont dö Sanjakın hizmetçisi üçtür, dan istifade ederek kapıya atıldı. Fakat geliyor. Mutlak sizi görmek istedi. Bana Drumond onu daha evvel kilidlemişti. anlattığına göre Kont Sanjak dün gece Drumond bırak beni çıkayım, bı yaralanmış. Yatakta yatıyormuş. Yarası ağır mıymış? rak beni çıkayım. Yoksa burada ne var Zannetmem, efendim. Hızmetçi ne yoksa kırarım. Drumond dışarı çıkarak büfeye gitti. Kontu o gene kadının yaraladığını söyleBir gözden küçük bir paket çıkardı. di. Kursun az kalsm kalbine isabet edeMuhteviyatını bir kadehe boşalttı. Üze cekmiş. Hemen bir santimetro ötesine rine konyakla su koydu. Sonra yatak o saplanmış. dasma dönerek: ^ Vah... vah... Hizmtçi ne dedi? Aziz dostum,, ne istiyorsun, dedi. Kont selâm söylemiş. Yazı yazmaEğer oynamak istiyorsan işte ben lıazı ğa iktidarı yokmus. Bueün saat kaçta orım. Haydi oynıyalım. Cebinde ne kal lursa olsun behemehal kendisini görmeğe mıssa onlan da ben kazanayım. Yok iç gelmenizi sizden rica ediyormuş. Bunu son defa gelisinde anlattı. mek istivorsan al bunu iç. Geleli nekadar oluyor? Marki kapının topuzunu bıraktı ve Bir saat kadar. kadehi almak için elini uzattı. Pekâlâ... Kontun evine telefon et. Marki kadeh muhteviyatını içeriçmez santrik Kulübe götür. Fakat şoför Markinin sözünü dinlemedi. Drumondun kulağına söylediğı bazı sözler üzenne onun yanma yaklaştı. Belinden yakalıyarak zorla eve soktu. Kapı kapatıldı. Durmadan işliyen bir kafanm ve yılmadan ileri atılmak istidadını gösteren bir karakterin yarattığı bu işlerde ne çetin mücadeleler ve ne buhranlı an Merhum Rüşen lar geçirdiğini yazı ile tebarüz ettire Bu geziye çok güzel ve nezih düşün feryadı boğmak ıstıyor gıbıydt bilmek çok gücdür. Bu mesaisi yalnız celerle çıkan Bay Ruşenin cenazesini *** şu kelimelerle tavsif edilebilir: «Bay almak üzere İstanbuldan gönderilen O gün işte böyle hazin bir törenle Ruşen, eşine ender tesadüf edilen zepek sevdiği Tarı vapuruna büyük bir gömülmüş olan Bay Ruşen hakikaten kâ, azim ve iradesi çok kuvvetli ve tuttörenle getirilen Ruşen için, kapanmatuğunu koparır bir iş adamı idi.» dık dükkân, ağlamadık insan kalma bir insanı hayrete düşürecek azimli çaBay Ruşen bu iki başlı ticaretine damış ve bütün Trabzon ilâhî bir iç sızı lışmasile deniz ve kara ticaret uleminde kendisine gıpta edilecek bir mevki ha esaslı bir şekil vermekle meşgulken zile ayaklanmıştı. Bu hazin, ebedî ay rılık matemine Trabzonun derin ses ayırmağa muvaffak olmuş ve bilhassa çok zevk duyduğu denizcilikte yeni bir sizliği tüyler ürpertici bir manzara bu muvaffakiyetini 30 sene gibi az de teşekkül yapmak müşkülâtile karşılaşverirken gurubun kızılhkları içine da necek bir zamana sığdırmış mutevazi, mıştır. Armatörlerin birleşmelerile yalan Tan, siyah düman ve ağır yolile haluk ve fevkalâde merhametli bir in pılacak Vapurculuk Türk Anonim Şirketini, kanunun tahmil ettiği vecibeler sanki hasret gittiği çok sevgili yuva sandı. Daha çok gene denecek bir çağda i dahilinde kurmağa savaşmış ve haki sında perişan hislerle inliyen esile yavrularınm tutuşan kalblerinin ale ken babasmdan kalan 4 büyük yelken katen tahammül bırakmıyacak sekil gemisini kardeşlerinin idaresine bıra deki münakaşa ve mücadelelerden sonvini işaretliyordu. kıp Trabzonda büyük bir kereste ma ra, bir firma müstesna, diğer arkadaşİstanbulda da ona çok yerinde bir ğazası açan Bay Ruşen biraz sonra bu larını toplamağa ve bugün ulusun ekotören yapılmıştı. Hayatını uğrunda verticaretile birleştirdiği denizcilik işini nomi alanmda yüzler ağırtıcı önemli bir diği Vapurculuk Şirketinin ipekten bir ileriye götürmüş, Rusya sahülerinden, varlık gösteren şirketi kurup başm? forsuna sarılan tabutu, çelenkler, çok Akçaşehirden kereste ve Karadenizin gecmeğe muvaffak olmuştur. sevdiği denizciler, askerler ve sayısız verimli iskelelerinden fmdık, mısır, tüElindeki vesaitle halkm istirahat ve sevenleri arasmda kara toprağm sine tün, un, Batumdan çimento, benzin ve medenî ihtiyaçlarım temin edemiyecesine götürülürken geçtiği yollarda da gaz gibi maddeler almak suretile tica ğini daima titizlikle gözönünde bulunkuru bir göz bırakmıyordu. Mezarının ret işlerine de atılarak ticaret alanm duran Bay Ruşen, bir yıl gibi, çok kı üstünde bir gene kaptan, ezgin yürek daki mesaisini genişletmiştir. Bay Rusa bir zaman içinde her türlü ihtiyaca acısile içten gelen şu ateşlı hitabeyi şen o yüksek zekâsı ve çok kıskandığı cevab verebilecek Tarı, Aksu ve Güneyokumuştu. şeref ve doğruluğu sayesinde yılma su vapurlarmı Avrupadan satın almacSevgili başkanımız; dan ve yorulmadan çalışıp buluşlarile ğa muvaffak olarak bu ulusal arzula Mezarının başmda hepimizi saran işlerine gıpta edilecek bir istikamet ve rını da yerine getirmiştir. bu büyük acı; aramızdan aynldısmı i düzen vermiş ve çok kalabahk ailesinin İzmir ve Bandırma hatları için iki şittiğimiz günden daha yakıcı bir sızı her veçhile babası olmuştur. Kendi yeni vapur daha almağı, Rizede sevgili oldu. Öldüğüne inanamıyoruz. Sen öl isim verip yurda tanıttığı koca SadıkBasbakanile görüştükten sonra karar medin, bu aziz memlekette bıraktığm zade ailesini tek insan konuşur ve ha laştırıp yola çıkan Bay Ruşen ne hu eserlerin, binlerce fakirlerinle sen; reket eder hale sokmuştur. Onun sö pek yerinde emeline varmadan ve ne yaktığın bütün yüreklerde her birer zünden dışarı çıkan ve bir dediğini iki de ufak bir anlaşmamazlık yüzünden lerimiz toprak oluncaya kadar yasıya yapan ailesi arasmda bir kimse bulu millî bir servet ve emeğin, hemen he caksm, sen müsterih yat. Binbir emek namazdı. İlk işe atüdığı gün bu pren men mahvini mucib olacak bir istika le vücude getirdiğin fabrika ve va sipine hâkim kalan Bay Ruşenin tica met alan kereste fabrikası işlerini de purlarm bacaları gene tütecek, bura ret alanmdaki muvaffakiyet sırlarınm düzeltmeden çok hazin bir vaziyette lardan gene binlerce aile geçinecek, ne en başında bu varlığı elde etmesi gelir. hayata veda etmiştir. bunlar, ve ne de uğruna can verdiğin Umumî Harbde İstanbulun hersey 30 yıldır başında bulunduğu bütün bu ulusal düşüncelerin sönmivecektir. den sıkıntı çekmekte olduğunu bilen işlerde verdiği direktifleri ve idare hu. Büyük Türkün temiz ve öz evlâdı! Bay Ruşen; Karadenizin binbir tehli susundaki yüksek kabiliyetile çalışma Senin Umumî Harbde ve İstikUl Sava kesi karşısmda aded ve tonlarını yük tarzma alıştırıp vetiştirdiği kardeşi Bay şında memleketine yaptığın büyük hiz selttiği kendi gemilerile İstanbula un. Fehmi ile oğlu Bay Mustafa ve evlâdı metlerini kimse unutmıyacak ve hari tütün, mısır, fmdık, gaz ve saire gibi kadar emek verip sevdiği Ağabeysinin ka denecek çalışmanla meydana getir .zarurî ihtiyaç maddeleri göndermeğe oğlu Bav Rızaya bıraktığı bu işlerden diğin bu eserleri yıkmağa kimsenin eli başlamış ve bu maksadla kardeşi Bay dolayı gözleri arkada ve açık gitme varmıyacaktır. Fehmiye de İstanbulda bir ticaret evi mistir. Zaten kendi eseri himmetile Bay Ruşen; sen bu ebedî yatağmda açmıştır. îçlerini ağızağza erzakla dol dağılmasma imkân olmıyan bir kütle gemileri rahat kal! Büyük mezarının önünde durup İstanbula sevkettiği Ruslar batırıp esir aldıkça yılmamış. haline getirdiği ailesinin diğer kardeş and içiyoruz. Bize bıraktığm bu feyizli ve evlâdları da ayni yolu o, baslarmda ve ışıklı yolda; başımızda gene sen yerlerine yenilerini göndermek sure ve hayatta imiş gibi takib etmektedirvarmışsın gibi yürüyeceğiz. Ulusal ö tile İstanbul piyasasma mal sokmağa ler. devlerimizi büyük ruhunun kıvanc du ve bir taraftan da büvüttüğü işlerinin 4 oğlundan birisi şirketin umum müdaha emniyet ve inkişafı için banka yacağı şekilde yapacağız. Kurduğun düdürüdür. Diğeri Yüksek Mühendis lardan kredi açmağa da muvaffak ol zen bozulmıyacak ve sona kadar senin muştur. Bu işlerle meşgulken müta mektebini bitirmek üzere Viyanada bubüyük isminle yaşıyacaktır. reke sıralarmda Ruslardan aldığı (Ye lunmaktadır, bir diğeri yüksek ticaret Gözyaşlarımızla seni; Ulu Tannmı ni Dünya) ismindeki vapurla Batum tahsili için Fransaya gönderilmekte ve zm mağfiretine bırakırken saym arkadan ve Karadeniz sahülerinden yolcu dördüncüsü de Galatasaray Lisesinde daşlarımızdan bir dakika susmalarını ve eşva nakliyatma başlıyan Bay îlu tahsiline devam etmekte bulunmuştur. dileriz.» şen hayalinde büyük bir ehemmiyet Sosvetenin kurultay bsşkanlığma seBu hitabe bütün dinleyicilerini için verdiği armatörlük hayatma ilk defa çilen Bay Fehmi. ağasının en son emel için ağlatırken, yalnız hırçın bir rüz bu suretle atılmıştır. ve arzusu olan şirketin puvanmı bağ gâr sesi bu coşan, ağlıyan ve hıçkıran Bir müddet sonra tütün yüklemek i lamağı ve fabrika işinde halen mevcud anlaşmamazlığı gidererek işlere daha Şimdi pek meşgulüm. Maamafih gelmi çin Batuma giden bu vapuru Ruslar esaslı bir düzen vermeği, ayni zaman ve çalışacağım. İhtimal yarım saate ka zaptedip batırmışlardı. Bu haberi alır almaz İtalyadan (Maryanina) Arslan da, onun istirahati ruhu için de büyük dar orada olurum. vapurunu almış ve müteakıben fasıla bir gaye edinmiştir. Puvan bağlamrsa Drumond yemek salonuna girdi. Oraile Sakarya, Dumlupınar, İnönü, Sa hem şirket eski vapurlarmdan kurtulup dan tekrar Markinin yanına gitti. Marki dıkzade, Bozcaada ve Kaplan vapur hemen yeni gemiler alacak ve hem de hâlâ bıraktığı vaziyetteydi. Derin derin larmı alarak bir filo vücude getirmiş ve artık böyle bir mesele mevzuu bahsoluyuyordu. Drumond onu bir çocuk gibi deniz ticaretine bu suretle geniş bir mıyacağı için, daha sakin ve etrafm kaldırdı. Bitişik odaya götürdü. Elbise varlıkla giren Bay Ruşen Karadeniz dedikodusuna mahal kalmadan kazancsini soydu ve yatağa yatırarak üstünü gü ve Akdeniz sahillerindeki nakliyat iş h yolunda ileri gitmeğe uğramış ola zelce örttü. Bir müddet yanında durarak lerinde ehemmiyetli değişiklikler gös caktır. çehresini yakından tetkik etti. Tuhaf sey, termiş, bu vapurlarla İngiltere, Fran Çalışmaktan ve iyilikten başka bir hiçbir hayat eseri göstermiyordu. Acaba sa ve Alman limanlarma üzüm. incir ilâcı fazla mı koymuştu. Telâslanarak ve saire gibi memleketimizin malları şeyden zevk almıyan Bay Ruşen ne alâhemen bir el avnası buldu ve Markinin nı taşımış ve İstiklâl Savaşmda gene yişten ve ne de elde ettiği mevkiinin ağzına yaklastırdı. Ayna buğulanınca bu gemilerile silâh, top, cepane ve za. icablarma göre gururlanmaktan hiç boşuna korktuğunu anladı. Soyduğu el bit kaçırmak suretile memleketine bü hoşlanmazdı. Bu çok nezih ruhlu ve bisesini aldı, devşirip dolaba koymak is yük hizmetler görmüştür. pek ince duygulu yurddaşm, ticaret satiyordu. Bu sırada caketin sol cebindeki hasından ebedî zıya ve gaybubeti, yuDeniz ticaretinde kuvvetli bir mev şişkinlik nazan dikkatini celbetti. Baktı. vasmda bıraktığı hazin boşluk kadar Bu siskinliği yapan bir mektub demetiydi. ki teminine çalışırken diğer cihetten de piyasayı da müteessir etmiştir. KendiMektublara şöyle bir göz atınca işi devlet tarafından müzayedeye çıkan sine tekrar tekrar mağfiret ve rahmet anladı. Bunlar Kontes Sanjakın, öldıirü lan Rizedeki Kurayıseb'a ormanla yalvarırken elemdide ailesine ayrıca len kadının aşk mektublarıydı. Markiye rımn müteahhidliğini almış ve köyüne taziyetlerimizi sunar ve babal^rmm nagönderilmişti. Drumond bunları karıştı yakın İyidere ağzmda modern maki mını, bıraktığı eserleri bugünkü vazi rırken paketin arasmdan iki tren bileti ve nelerle mücehhez bir kereste fabrikası yetinden daha yüksek bir şekle getir bir çek düştü. Biletler Nis için alınmış kurmuş ve fabrikanm işlemekte oldu ğu her cins keresteleri kendi vapurla meğe çalışmakla yaşatmağa muvafia • lardı. ' rile memleketin muhtelif iskelelerine kiyetlerini candan dileria. (Arkaaı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: