29 Eylül 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

29 Eylül 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 29 Eylul 1935 Küçük j hikâyej Aldatan kadın = S = ^ ^ = ^ S S E Suad Derviş " Dervis | ) & OKUVfUCULApiMIZ D i y O P K I «. Istanbulun onuruna yakışır bir talebe yurdu lâzım Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz C Ali Macid başını arkaya dayadı, göz kadar sık göremiyecekti, bunun ıçın çok Tarihî roman : 61 Yazan : M. Turhan Tan lerini kıstı ve kızkardeşinin sualine cevab bedbahttı. Ve biraz saklamadan, biraz çekinmeden ismini taşıdığı adama karşı verdi: Türk dünyasının dört bir tarafından Malaka yarımadasındaki Selan^or ra Evet, o kadını çok seviyordum. kalbınde ne kadar büyük bir nefret bes İstanbula okumak için gelen bir talebe a\ lediğini söyledi: «Benim için bir cehen kını var. Bunların içinde pek çok çeşid calığı münhalmiş. Sebebi de racanm rok Nazanı öyle çok, öyle fazla sevıyorcum ki... Ondan ayrılacağımı, onu bir günnem azabı başladı. Yüzünü görmeğe ta lerine tesadüf ediliyor. Bazısının hali ıyi ihtiyar olduğu için artık tahtını terket hem de kendı ısteğimle bırakıp böyle u hammülüm yok, nasıl onunla beraber bu ve gelirli olduğundan okumasına engel mek ıstemesıdır. zaklara kaçacağımı bana söylemiş ol lunacağım. Macid nasıl ona güleryüz sizce devam edebiliyor, bir kısmı da bu Selangor racasının on iki oğlu vardır. salardı, gülerdim, hem de nasıl gülerdim. göstereceğim?» diyordu. Ve bana öyle rada bir tanıdığında kalarak okuluna gı Raca, tahtını bırakıp çekilmeğe karar O da bana karşı sonsuz bir muhabbet geliyordu ki bu aile gayet fena, gayet a dıyor; diğer bazıları da sınıfları müsaıd verdiği zaman, İngiltere, racalığa, en gösteriyordu. Güzeldi, anlayışlıydı, ço zablı bir hayat geçirir. Sevdiğim kadmı olduğundan bir yatılı mektebe giriyorlar. büyük oğlunun getirilmesine engel ol cukça inadları ve hırçınlıkları voktu. Her teselli ediyordum: «Tahammül et yav Fakat asıl bahsetmek istediğim bir kısmı muştur. Çünkü veliahd mevkıinde buluşeye karşı müsamahakârdı. Bir gün bir rum. Ne yapahm o senin kocan». Hayır da var ki bunlar yukarıda saydığım va nan delikanh, «efih ahlâkından başka rıalime şikâvet ettiğini görmedim. Bir aün sana yemin ederim ki ömrümün sonuna sıtalardan da mahrum olduklarından ha garbin nekadar kötü huyları varsa hepsibenden kendısıne gösterdığım sevgının kadar ondan ayrılabileceğimi zannetmi yatın ezici darbeleri altında yok olmağa ni nefsinde bir araya toplamış olan ycla dıkkatin, ihtimamın haricinde bir sey isyordum. Hatta ona söylemediğim bir şeyi mahkumdurlar. Bunların iç sızlatıcı ör gelmez bir adammış! temedı. ^tedığım zaman muhab'bethydi. sana itiraf edeyim. Onu sevmediği adam neklerine kültürle ilgili olanlar her gün Bu vaziyet karşısında, raca, öteki İstemedi^ım, kendisini aramadığım za dan ayırmak ve onunla evlenmek bıle ak görüyor. Bulgarıstanın hücra bir köşe oğullarına müracaate karar vermış, fakat man yok olmasını, ortadan kaybo!m?s!nı, lımdan geçiyordu. Fakat birdenbire içime sinden okuyarak yurdumuza hızmet eton bir oğlunun on bırınden de red cevakendisini saklamasını biliyordu. Velhasıl giren bir tecessüs duygusu bu izdivaca mek sevgisile, açlıklara, ölüm tehlikele bı almıştır. Çünkü oğullarından biri spor bir tek cümle ile söyliyeyım, o bir kere mâni oldu, bilmiyorum neden? Birden rine göğüs gererek bize sığınmış olan bir ve modern hayat meraklısı, ıkıncısi hürrikendisine sevdiğinizi söyledıkten sonra bire bir gün onun kocasını tanımak iste genci nasıl sokakta bırakabiliriz. Bunun yete âşık bir şaır, üçüncüsü hükumet basınıza belâ kesilen kadınlardan değildi.. dim. Ve beş altı gün sonra bu arzuma gibi Kıbrıstan, Suriyeden ve Türkistan nail oldum. Henüz otuz beş, kırk yaşla dan gelenler de var. Anadolunun en uzak mes'uliyetini üstüne almak istemiyen bir Onunla bir yaz deniz kenarında bir otelçekingen, ötekiler de, her biri kendine göde tanışmıştık. Ayni otelde müşterek dost nnda sarısm, neşeli ve sevimli bir erkek köşelerinden o taraflarda fakir olduğu lanmız vardı. Ve bu dostlar vasıtasile ti. Onda bir kadının hoşuna girîecek her için okumasına yardım edecek vasıta bu re racalığa hevesli olmıyan çocuklardır. şey vardı. Benden daha güzel konuşu lamıyarak istanbula gelıp burada da Tahtını oğullarına bırakmaktan ümi bırbırımızi tanıdık. yordu. Benden daha zekı, ve belkı de sığınacak yer bulamıyanları düşünün!. dini kesen raca, bu hali İngiliz mümes Evlı bir kadmdı. Zengın ve genc bir daha malumatlıydı.. Şadiye neden onu Parasız yatılı seçim sınacı kaç kışıyı siline bildirmiş, kendisi mutlaka çekilrnek kocası varmış, dediler. Kocası neden besevmiyor da beni seviyordu? Bilmiyo kurtarabilir? İyice sınıfını eeçen ve biraz niyetinde olduğu için bu işe bir çare buraber değildi. Bunu o zaman kendi kenrum. Gayet samimî bir lisanla bana ka fakırce olan binlerce talebenin girdiğı lunmasını istemiştir. dime sormadım. Beraber değüdı, ve bu rısının kendısıne benden bahsettığmı söy o sınaçta seçilenler arasına bahsettiğim Şımdi, bu Malezya ülkesınde, racanın şey benım pek işime gelıyordu. Çünkü ledi. O Sadiyeden o kadar muhabbetle, talebeler alnabilecek mı? Acab sinaçta sarayı, memleket halkı, ileri gelenleî, hü &.. gün bu işlerin hesabını senden sora rünen hançeri ise böyle bir işe yaramazdı. kadını ilk gördüğüm gün beğenmiştim. o kadar saygı ile konuşuyordu ki, Şadiyekumet ve İngiliz makamatı, racanm mün caklarını ummadın. Ölen Türkleri yaşı Mustafa, öc alma ameliyesinin birinci kısVe peşınde dolaşan perestıskârlardan bi nın onun hakkında bana söylediğı sözlerle kazananlar bu herşeyi göze alarak bu yan Türklerin unutacaklarını sandın. Şim mını yapabilmek için gerekli olan âlcti hal tahtına talirb aramakla meşgul. ri oluvermiştim. Etrafındaki insanlara bu sözleri karşılastırdıkça bana, Şadiyenin raya sığınanlardan yurda daha faydalı di aldandığını anladm, değil mi?. Evet bulamamaktan sıkılarak kelpeden yerınCennetin kapısı karşı neşelı, samimî davranıyordu. Fakat evlilik hayatında haksız ve yanlış bir vazi olabilirler mi? Mekteblerimizin ıslahı anladın, çelebi. Biraz geç olsa da an de kullanılmaya yarar başka bir şey düşünülürken bu gibi talebelerin de dukonuştuklarının içerisinde hiçb'rine bir yette olduğu vehmini veriyordu. TecesVoltaire, çok ihtiyar ve hasta oiduğu ladın. Yalnız bir şeyi anlamadın: Sara bulmayı düşünmeğe dalmıştı. rumlarmın incelenerek yurda faydjalı halde, yaya olarak gezintiler yapmaktan yına kadar sokulan, senden hesab soran. hususiyet göstermiyordu. Ben de işte ister süsüm gitgide artıyordu. Bu sefer onları Vilâd, onun bu düşüncesi sırasında birer üye olabilmelerine müsaid yer havazgeçmez, kendisine verilen nasihatleri ecelini elinde tutan, sana ölümü tattıracak' dağmık idrakini biraz topladı, dişleri söıstemez bu perestiskârlar grupuna dahil beraber ve yanyana görmek istedim. Onzırlanmalıdır. dinlemezmiş. Onun yorulduğunu ve o olan Türkü tanımadın. Onu da ben ken1 külerek, etleri didiklenerek ve daha kim oldum. Hep beraber denize giriyor, hep ları beraber de gördüm. Şadiye Benim düşünceme göre bu tutunacak ıhtiyar halinde nefes nefese yol yürüdü dim söyliyeyim, sana kim olduğumu öğ bılir neler yapılarak kendine sunulmak beraber kumlarda güneşliyorduk. Oğle hiç sevmedığini, yüzünü görmek istemelerden sonra ve akşamları gene hep toplu dığini söylediei bu kocava karşı ne ka yeri olmıyan yurdsever talebeleri ancab ğünü görenler: reteyim. İyi dinle Voyvada, kulağmı aça istenilen ölümden kurtulmak kaygusile bir halde otelin kazinosunda dans edip dar muhabbetliydi Yarabbi!.. Kolıına bir Talebe Yurdu barındırabilir. Bugün îhtiyarsınız, yorulursunuz, arabsya aça dinle Drakül, korkmadan dınle al dilsizlikten sıyrıldı, harekete geçti: vakit geçiriyorduk. Sana güzeldi dedim girdiği zaman yedi senelik kocasından kü yurdlanmız bu ihtiyacı karşılıyamaz. binseniz dedikçe şu cevabı verirmiş: Delikanh, dedi, sen beni öldüreçak. Ben Kara Muradın kardeşiyim, onu değil mi?.. Bilmem ona güzel demek ne bıkmış bir kadın gibi değil, yeni evlenmiş Istanbulun onuruna yakışır bir yurdun Son hazırlıkları yapıyorum dermiş. senin zorunla ateşte çeviren Mustafayım. mezsin. dereceye kadar doğru. Onda hakikaten bir gelin gibi başını onun geniş omuzla açılıp bunlardan yurdumuza istifadeli bi Meşhur bir vaizden dinledim, cennetin Kiminle yüzyüze geldiğini öğrendin, deMustafa, mahkumun ölüm korkusiîe güzel olan şey bir çift gözüydü. Denizın rına dayıyor, onunla konuşurken kadınlı rer insan kazandırılması lâzımdır. Bunlar araba kapısı yokmuş, yayan girmck icab ğil mi? Öyleyse nefesini genış al. Çünkü sayıkladığını, yahud çıldırıp saçmaladı ğını sandı, dik dik herifin yüzüne baktı. rengi ve havanın rengile durmadan de ğının bütün ıfadesıle gözlerine bakıyordu. bir meslek sahibi olunca hizmeti mecbu ediyormuş. ne yapsan kurtuluş yoktur!.. riyelere tâbi tutulsun, yaz günleri fabriÇekirge unu ğişen, bazan kurşunileşip, bazan en açık Karısını aldattığı söylenilen bu erkeğin Vilâdın kanı da, iliği de kurumuştu. Fakat onda bir deli durumu görmedi, ka veya müesseselerde çalıştırılsın, yal hatta büyük bir değişiklik sezdi. Rengi bir maviye boyanan uzun kıviTik kirpikli de hiç te bu kadından bezmis bir hali yokDünyanın her tarafında, afetierin en Eski bayanlarımızın canı çekılıyor sözıle gene ölü rengi idı. Lâkın gözlerinde bir nız sokakta bırakılmaları doğru değildir. gözleri. Ve esasen hepimizi ona bağlı tu. O incecik kadınını sanki her an kaKültür Bakanhğı, Belediye, Halkevi ve büyüğünden sayılan çekirge, Habeşistan anlatmak istedikleri kuruma, sönme, eri çok şeyler uman bir adam bakışı parlı yan da manaları deniz gıbı değısen o pacaklarmış gibi kolunu ya belinden vesair kurumlarımızın ve îstanbul halkının da bir kudret helvası kadar kıymetlidir. yıp bıtme durumundaydı. Ağlıyamıyor yordu. Bundan dolayı biraz şaşırdı ve hankulâde gözler değil mıydi?.. O göz ya omuzundan atıyor. Onunla başkaları yardımile bu müessese pekâlâ kurulabilır. ekirge, düştüğü yerde, aman vermeden du, inliyemiyordu, ağız açıp yalvaramı ler ondayken dünvanın en güzel kadınla temas etır.esin diye onu daima kendine Böyle bir yere yardımdan çekinecek hiç ne bulursa derhal öğütür, bitirir, erip ye yordu, kemiklerinin içine kadar yayılan sordu: doğru çekıyordu. Karısının başkalarile bir vatandaş tasavvur etmiyorum. Bu pek ışınciye kadar ne bulursa mahveder. bir tıtremeye sarılıp yatıyordu. Mustafa rına rekabet edebilirdi o... Seni öldüremez miyim? Neden bakonuşmasmı, hatta başkalarına bakması lâzım ve yurdumuza faydah üye Fakat, Habeşler, kimbilir nasıl bir çe onun böyle ölüye, nefes alıp veren bir ö kayun çelebi? Ve işte bir akşam onun gözlerine bae donîişiincien Üksn â^tv.>.«l*, U . » ^ ^ ; ; i C;;U:; C J . \>I.U^.J t• u.. karken nasıl olup ta kocasının kendisini nı kontrol edecek kadar da kıskancdı. Şa leri yetiştirecek olan müessesenin kurul viklikle ve ne gibi vasıtalar kullanıyorlar ya'.nız bıraktığını hayretle sordum. Gül diyeye gelince tıpkı bana gosterdiği' ya masını kültürle alâkadar olanlarımızdan ki, çekirgelerin pek fazla tahribat yapma züne tükürmek ve mümkünse onu utandı kesin saygı göstermesını ıstıyor. Dost olrıp biraz söğer sayar, atıp tutar bir biçi sun, tıüşman olsun herkes beni sayacakdü: «Biz tam yedi senelik evliyiz, rledi, kınlığı, tıpkı bana gösterdığı yumuşaklı bekliyor ve istiyoruz. sına mevdan bırakmadan onları yığın yıme sokmak istedi. Sonra içıne tıksintı ile tır, dılediğimi yapacaktır. Bunu yapmığı, tıpkı bana gosterdiği müsamahakâr kısı daıma beraber geçırırız. Yazın bırbı;ın toplayıveriyorlarmış. A. Çetin acımanın karışmasından doğma bir duy yanları Sultan Mehmed cezalandınr. lığı kocasına göstermekte tereddüd etmirimizden ayrılıp nefes almak hakkımız deAsıl işin zevkli, pratik ve kârlı tarafı gu çöktü, iradesi gevşer ve heyecanı tavBu tam bir sapıtma, bir sayıklama ve ği! mi?>> beni ona tanıtan genc kadına da yordu. Hem de benim yanımda... İlk da bundan sonra başlıyor. sar gibi oldu. Şu eli kolu bağlı, gözü yaşlı saçmalamaydı. Fakat ciddî bir biçimde avni suali sordum: «Kocası onu hiç sev görüşümde belki de herkese karşı bir gösHabeşler, topladıkları çeki/geleri ev ve çakşırı ıslak miskin adamı hırpalamak yapılıyordu. Ondan ötürü Mustafa me mez, ve daima aldatır, dedı. Yazı sev terış olarak böyle olduklarını zannederek velâ kavururlar, sonra güneşte kuruturlar, tan adeta utanıyordu. Ona vuracağı yum raka kapıldı, anlamak istedi: onların samimiyetine girdim. Ailelerinin diği baska bir kadınla Romanyada plâjdöverler, değirmende öğütürler ve bu suukları bir ölüye atılmış tekmeden fark Sultan Mehmed dediğin Hünkâr en yakın dostu olmustum. Her gün heda geçiriyormuş!» Etrafındaki erkekler(Baa tarafı birinci sahifede) retle elde edilen unu Habeş kadınlan, sız buluyordu. mı? men hemen onlardaydım ve tecrübe edi kişi Kleipeda da reyini verecektir. Fran den birisile bir akşam tarasada geç kal baharat ve bıberle karıştırıp, ekmek ya Türkün en iğrendiği şey zebunküşlük Evet, odur. dık. Ve geç vakte kadar visküerim'zi yordum. Odada bulunduğu müddetçe sız ve İtalyan hükumetleri seçimde bu parlar. tür. Düşkün veya ölgün birıni hırpala Hünkâr seni koltuğunun altına aliçerken ondan konuştuk. Bu adam: «Bu kocasına sonsuz bir sevgi ve merbutiyet lunmak üzere müşahid göndermemeğe mak Türkün elinden gelmez. Mustafa da dı, öyle mi? gösteren bu kadın, kocası odadan çıkar karar verdikleri halde, İngiltere Kov kadın kocasını hiç sevmez, dedı, evlen Nevyorkta Almanlar aleyhinde kanı kurumuş, canı çekilmiş ve bütün yi Evet, öyle. İnanmazsan şu köşediklerindenberi daima ayrı ya^arlar. O çıkmaz ayni coşkunlukla elini okşayışla nodaki elçisini Memele göndermiştir. ğıtlığı çakşırında pıhtılaşıp kalmış olan deki çekmeceyi aç. Orada bir kâğıd bubir nümayiş Siyasal mehafilde İtalyan Habeş anbir tarafta, kendisi bir tarafta. Fakat şu rıma bırakmakta tereddüd etmiyordu. düşmanına el kaldıramıyordu. Onu bir lacaksın. Okumak biliyorsan al, oku, Onun kocasını böyle aldatması beni mu laşmazlığının başlagıcındanberi susan nu da söylemek lâzım gelirse hakkında Nevyork 28 (A.A.) Yahudilerin yapılan bütün dedikodular yanlıştır. Ko azzeb ediyordu. Ben Şadiyeye körükö • Alman diplomasisinin Cenevrede dev çokluk teşkil ettikleri giyim endüstri ma kaç kere ölüme mahkum ettiği halde şimdi yalan söylemedığımı anla. casına pek sadık bir kadındır. Kocasmm rüne itimadı olan bir âşıktım. Onun ko letlerin arası açıldığı bir sırada ve Me hallesınde, 40 kadar Alman hukukçusu ruhu bir tıksınış ıçınde bocalayıp duru Mustafa kalktı, haber verilen kâğıdı mel seçimi arfesinde hummalı bir faa yordu. Hemen hemen oradan savuşmak. buldu ve açar açmaz ne olduğunu anlada kendisini aldattığını kimse görmemiş..» casını aldatış tarzı bana dehşet vermeğe liyete girişmesine özel bir Önem verıl nun oturdukları oteli kuşatan 500 kişi, Düşmanını ölü bir durumda diri bırakıp dı, yaman bir kızgınlıkla geri döndü: başladı: «Ya beni de böyle aldatıyor Hakkında bu kadar muhtelıf rivayetler bunların orada bulu'nmalarmı gürültülü mektedir. uzaklaşmak istiyordu. Bre mel'un, dedi, bu, Hünkârın olan bu kadının gözlerinin büyüsünden sa?» diyordum. Bana bunu kim isbat edesurette protesto etmişlerdir. Fransız gazetelerinin neşriyatı bana verdiği kâğıddır. Ben onu şu kakurtulamadığım için deniz mevsıminın bilirdi. Bana olduğu kadar kocasına da Polıs, düzeni yerıne getırmış ve 6 kı Bunu, bu işi yapıp yapmamayı düşü nürken gözünün önüne kardeşi Kara Mu duıa vermıştim. Sen okuma bılırken HünParis 28 Paris gazeteleri, bilhassa şıyi tutsamıştır (tevkıf etmiştir). geçtiğini, otelin boşandığını, müsterek muhabbetli görünmüyor muydu? Onla rın samimiyetine gird'kten sonra hayatım Memel seçimleri arefesinde doğu me radın yağları erımış, kanı ateşte kurumuş, kârın buyruğuna kulak asmamışsın, ka dostların hepsinin çıkıp gittıklerını farketİbnissuudun teklifi her gün daha artan bir azab oldu. Bu selelerile uğraşmaktadır. etleri parça parça yanmış cesedi geldi. O dını kendine halayık etmişsin. Şımdi ot memiştim. Bir akşam otelin sofrasında oazab arttı, arttı, arttı.. ve sonra... Journal gazetesi, İngiliz, Fransız. cesed bir şiş üstünde fırıl fırıl dönüyor ve tanımadığın, buruşturup bir yana attığm nunla tekbaşımıza kaldığımızı büyük bir Londra 28 (A.A.) Star gazetesi İtalyan büyük elçilerinin Alman Dış şu haben veriyor: Arabistan Kralı İb hazın hazin vasiyetini inliyordu: kâğıdla benim elimi kolumu bağlamak sevincle gördüm. Ve işte o gece rüzgâr Bakanhğı nezdinde yaptıkları teşebbü nissüud İtalya tarafından Habeşistana veMacid asabî ellerle sigara paketini a Öcümü al Mustafa, öcümü al Mus istiyorsun, öyle mi?. Çok akıllı adam sert, sert eserken ve dalgalar kumlara aç sü kavdettikten sonra şunları yazıvor: mışsın. tafa! kurdlar gibi saldırırken orada otelin fara çıyor, bir sigara çıkarıp yakıyor. Nazan ya İngiliz topraklarına bir saldırı yapıl«Büyük elçiler dün ayrı ayrı fakat Ve Fatihin o açık buyrultusunu par gülümsiyerek soruyor: sasında ellerini tuttum ve kendısmı ne kadığı takdirde Uluslar Sosyetesinin silâhlı Bu görünüş genc akıncının heyecanını damşıklı bir teşebbüs yaptılar. Memel çaladı, sonra Vilâdın ağzına bir yum Ve sonra? dar sevdiğimi söyled'm. Ellerini eîlerimtazeledi, hıncını yeni baştan alevlendirdi. statüsünü tekeffül etmiş olan devlet yardımda bulunmasını önergelemiştir. Ve sonra.. Bir gün kocasını benim lerin yükenlerile Litvanya hükumeti den çekmedi. Ve aşkıma lâkayd kalmaBu gazeteler Musolininin bütün hıris Ölüye dönüşünden dolayı iğrenip te ha ruk indirdi. Genc akıncının olanca kuv dığını ve aşkıma lâkayd kalmıyacağını le bu kadar mükemmel aldattığı için Sa nin andlaşmalara riayet edeceği hak tiyanlık ve müslümanlık dünyasını İtal yatını bağışlamak ıstedığı bu adamın ken vetile attığı bu yumruk, ölüm mahkumubana bildirdi. Bundan sonra aramızda diyeye kendisinden ayrılacağımı söyle kmda Alman hükumetine bazı inanca yaya karşı ayaklandırmış olduğunu yaz dine değil, kardeşine aid olduğunu dü nun o yaşta taşıyabildiği dişlerin topunu ğ ş p k bütün gızliliği muhafaza edılen derın ve dim. Bunu söylediğim zaman o gözlerini lar verdiler. maktadır. şündü. Gene o anda et tahtası üzerinde bırden söküp koparmıştı. Herifin ağzını çılgın bir ask başladı. Ne harikulâde bir en masum bir hayretle açtı ve! «Sen çıletleri doğranan, taban derileri yüzülerek kan içinde bırakmıştı. Şimdi Vilâd, ağLitvanya hükumetinin kâfi izahatla maşukaydı. O küçük kadın ne harikulâ dırdın mı? dedi. Seni sevdiğim ıçın mi yarın Memelde yapılacak seçimlerin Almanya tarafından gelmesi mümkün keçilere yem yapılan, çırıl çıplak domuz zında dolaşan dişleri, gene ağzından bode bir sevgi kadınıydı! Ne kadar seviş beni istemiyorsun?» Ben çıldırmış mıy kanuna uygun bir şekilde cereyan ede dür.» ağıllarına atılan, sıra sıra kazıklanan şanın kanların yardımile yutarak ulu tik bilemezsin Nazan, ne çok ve ne tatlı dım, bilmiyorum. Fakat işte görüyorsun, ceğine dair kesin terrünat verdiğini haStreza, cephesi yıkılmak tehdidini Türkler de gözbebeklerinde kümelendi. yordu, yaralı bir köpek gibi uzun uzun sevıştık. Sevgimiz ebediyete kadar de daha o gün... Evet, o gün Sadiyeden ay tırlattılar. gösterip te bütün inancalar sistemi kar Bütün bu masum kurbanlar, kendinden ve kesik kesik ağhyordu. rıldıktan sonra valizlerimi yapüm... İşte vam edebilirdi. Onunla çılgınlat gibi daha Mustafa kısa bir an onun uluyuşunu Ayani zamanda Almanya başını ta makarışık olunca, ortada kalanı kurtar öclerinin alınmasını istiyorlardı, hep bir uzun, uzun müddet sevişebılırdık. Fakat karşındayım. Ve inan bana Şadıyeyi hâ rafmdan yapılan neşriyatın yanlış ma mak için alelâcele son bir çare aran ağızdan bu dileklerini haykırıyorlardı. dınledi, sonra eğilip parmaklarını ağzı işte bir gün, geldiği zaman kocasmm av lâ bir deli gibi seviyor ve ondan ayrı ol lumat ve ithamlara dayandığı nisbette maktadır. Bu çare de Memeldeki se Mustafa, ulu ölülerin şu zorlayışı üze na geçırdı, çenesini ayırdı, vurduğu yumzararlı sonuçlar vermesi muhtemel ol çim meselesidir. det etmış olduğunu söyledi. Beni eskısı duğum için ıstırab çekivorum. rine Vilâdın hayatını bağışlamak hakkı ruğun doğurduğu sonuncu gözden geçirduğunu kaydettiler. Bundan başka hüMadem ki Almanya ile Litvanya ara nı taşımadığını anladı, onların emrini ye dı. Bu durumda mahkumun ulumasına SUAD DERVİŞ kumetlerinin seçime nezaret etmek hu smdaki zuhuru muhtemel bir anlaşmazrıne getirmezse küçük ve suçlu düşeceği ımkân kalmıyordu. Sesi bir hırıltıya dönsusundaki kesin nivetlerini yeniden te hk imkâmndan bu kadar bahsedilmekÇinde korsanlar 35 mkteb ta yid ve Fransa, İtalya, İngilterenin Me tedir, Litvanyayı taahhüdlerine riayete nı sezdi, tereddüdlerinden sıyrıldı, gen müştü, dıjarıya değil, içeriye dökülüyorSaatte 180 kilomtro giden mel statüsüne Almanyanın riayette de zorlamak suretile böyle bir anlaşmazlı alınmasına imkân olmıyan adımı attı, du, Vilâdın boğazına akıyordu. lebesini dağa kaldırdılar tren Genc akıncı kanlı bir harharanm hanvam edeceğini ümid ettiklerini dosta ğın önüne geçebilmek tedbirlerin tat mahkumun başucuna oturdu: Londra 28 (A.A.) Londra NortŞanghay 28 (A.A.) Kurtulmalık ne bir sekilde ifade ettiler.» Başkasına, dedi, çuvaldız sokmak çereden aşağı dökülüşile ilgilenmedi, hebikma neden tevessül edilmemektedir? heastren kumpanyasının yeni Aerodina (fidyei necat) koparabılmek amacile, korBerlin 28 (Özel) Bütün Alman ga tan hoşlananlar ilkin kendilerine iğne rıfm ağzında sağlam bir diş kalıp kalmaAlman gazetelerinin jıeşriyatı mik ekspresinin dünkü tecrübesi sonucun sanlar, Cekiyang kıyılarındaki bir köy zeteleri büyük başlıklar altında yarm sokmalı, bir sınama yapmalı. Sen, şarab dığını araştırdı. Yoktu, bütün dişler kökBerlin 28 (A.A.) «Voelkischer Beo da saatte 180 kilometroluk bir sürat el okulasından 35 talebe kaldırmışlardır. Memelde yapılacak seçimden bahsede içirip sarhoşlattıktan sonra yakaladığın lerile beraber fırlayıp çıkmıştı. Mustafa, bacher» gazetesi, Memel seçim savaş de edilmiştir. Bu sürat, Londra ile Lincİzmitte bulunan eski eserler hakkında mütalea yürüterek diyor ki: rek Memelin Alman toprağı olduğunu Türklerin kelpedenle dişlerini söküyor tek bir yumrukla başardığı bu işi beğentarihî devirlerle anlatmaktadırlar. olnshire arasında yapılan bir seyahatte dun. Bu işin nasıl can yaktığını hiç sına di, elini mahkumun ağzından geri çekti. «Bazı yabancı çevenler, Cenevredek Yarınki seçim münasebetile bugün dın mı?.. Hayır, değil mi? Öyleyse bu aİzmit 28 (A.A.) Kağıd fabrikatemin olunmuştur. Gördün ya, dedı, yumrukla da diş gerginliği unutturmak için tabiî olaral Memele 50 kadar yabancı gazeteci gelsının altında ve yakininde yapılan kazılar müstacel bazı manevralar yapmak ih sökülebiliyor. Bu, senin hesabına bir kacıyı sana ben tattırayım. Lâhurdaki kargaşalıklar miştir. Bunlar arasında Amerika ve Jada şarkî Roma İmparatorluğuna aid ol tiyacını duyuyorlar. Vilâd, bir öküz gözünde yaşıyan boş zanctır. Ben her dişini ayrı ayrı sökmek ponyadan gelenler de vardır. Bundan Londra 28 (Özel) Hindistan ge duğu sanılan türlü eski eserler çıkmıştır. lukla bön bön bakıyordu. Genc akıncı isterdım, kelpeden bulamadım. Canm Avrupadaki birçok siyasal şahsiyet nel valısi bugün Hindistan parlâmentosu Bunlar, desti, çanak, küp, kandil, yazılı lerin siyasal düşüncesi aşağıdaki sabi başka birçok sinemacılar ve telsizle da ona vadettiği işi yapmak için dört ya otuz iki kere acıyacak yerde bir kez aiiyelerınden 6 müslüman delegeyi kabul ve yazısız ufaklı büyüklü mermer sütun fikre dayanmaktadır. O sabit fıkir de gazetelere resim gönderecek fotoğraf çılar da Memele gitmişlerdir. Yarınki nına bakıp bir âlet arıyordu. Orada ne cldı. Fakat bundan sonra böyle olmıyaederek son zamanlarda Lâhurda çıkan başlıkları, işlemeli taslar ve külçe halinde şudur: seçim bütün Almanyada büyük bir alâ kelpeden ne de diş sökmeğe yarıyacak cak. karışıklıklar hakkında görüşmüştür. I madenî parçalardır. «Barışı bozacak hareketlerin ancah ka uyandırmıştır. (Arkası var) başka bir şey vardı. Vilâdın yerde sü Münhal tahtı istemiyen çocuklar Türkün en iğrendiği şey, zebunküşlüktür, düşkün birini hırpalamak Türkün elinden gelmez s r Memelde seçim bugün yapılıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: