20 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

20 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 20 Nisan 1936 KUçük Hikâye Arkadaşım, gözlerini kısmış, güneşe, yeni yeni yeşeren kırlara dalgın dalgın bakıyor, sonra, başını iğiyor, içini çekiyordu. Onda, derdli bir hal vardı; ben, sormadan açıldı: Bahar geldi... Yazın da eli kulağında... Bir iki yağmur, fırtına, derken sıcaklar, birden bastırır... Sıcaklar bastırmadan taşmmak istiyorum, fakat bir türlü evdeki hesabı, çarşıya uyduramıyorum... Halbuki bu yıl, yazlığa çıkmağa mecburum. Hem, tek başlı değil, dört başh bir mecburiyet... Evet, tam dört başlı... Karım için, kızrm için, oğlum için ve benim için... Karımın sinirlerine, Boğaz tarafı, hatta Kireçburnu gibi sert havalı yerler lâzımmış!.. Kızımın ciğerleri zayıf, Adaları tavsiye ediyorlar... Oğlum, kansız! Onun toprakla, güneşle tedavisi icab ediyormuş... Bana gelince, doktorlar, barsaklanm için, Tuzlaya gitmemi ısrar ediyorlar... Simdi, ben, nerede köşk anyayım? Karım, Şirketi Hayriye, seyrüsefer tarifesi okur gibi: Büyükdere... Kireçburnu... Tarabya! Diyor, ağzmdan başka lâf çıkmıyor. Kızım, Akay kaptanı imiş gibi: Heybeli... Büyükada... Eğer buralarda olmazsa, Boğaz! Diye ayak direyor. Oğlum; banliyö şef dö treni gibi sayıklıyor: Kızıltoprak... Fenerbahçe... Göztepe... Erenköy... Suadiye... Bostancı... Maltepe... Kartal... Pendik... Ben de, kendi kendime gelingüvey oluyorum: Tuzla kaplıcalan için, hiç te, fena! demiyorlar amma... Gel de, bu çapraşık vaziyetin içinden çık... Harita üzerinde harekâtı idare eden bir erkânıharb gibi düşünüyorum: Adalar hattı... Pendikten Haydarpaşaya kadar uzanan hat... Boğaziçi, Rumeli kıyısı hattı... Tuzla hattı!.. Hangisinde mevzi almalıyım? Param çok olsa, mesele yok... Kızı mı, bir pansiyona, yahud sanatoryoma bırakırım... Oğlumu, Suadiye, Erenköy, Göztepe taraflarında bir pansiyon bulur, yerleştiririm. Karımı alır, Kireçburnuna giderim. Nasıl olsa, bize, gece yatısına gelecek haftalık, on beş günlük, hatta aylık misafir akrabalara, dostlara, karımı yalnız bırakmamak lutüf ve mürüvvetini de göstermeleri için yalvanr, çöyle bir ağız, Tuzlaya uzanırım. Para yok... Yazlığa çıkmak mecburiyetindeyim. Fakat, nereye? Karımın oğlumun, kızımın gönlünü hosnud etmek için, Adalardan başlayıp, Boğaziçini, Bağdad caddesinin iki yanını gezmek lâzım... Bu da vakit ve para işi, amma, ne vaparsın! Gezeceksin... Peki, ne zaman gezeyim? Daha mevsim başlangıcı... Pek acele etmeğe gelmez. Çiinkü köşk sahiblerinin burunları Kaf dağındadır. Oyle ya, önlerinde, uzun günler var. Her kiracıyı beğenmezler. Kiralar da ateş mi, ateştir. Tek odalı kulübelere, dört katlı köşk kirası isterler... Ustelik, şartları da ağırdır. Peki, acele etme, ağırdan al... O zaman da, tam manasile hava alırsın. Köşklerin en külüstürü, en köhnesi kal;r. Evet, evin köhnesi, sokağm sapası, bahçenin uyuzu... Haydi, buna da razı ol... Mesele bitmiyor ki... Maçkada oturuyorum. Apartımanımdan da memnunum... Hem bi nadan, hem sahibinden, hatta kapıcısından bile memnunum. Apartımanı büsbü tün bırakıp, tam, büyük bir köşk mü tutayım? Eşyaların köske taşınması az masraf mı? Az iş mi? Iyi, kötü, eşyalarım, apartımanımdaki odalara uygundur. Bakalım, köskteki odalara uyacak mı? Uydu, uydurduk, diyelim. Kış gelince, ne yapacağız? Kışın da mı köşkte oturacağız? Benim işim gücüm var, çocukların da mektebleri... Kışın, tekrar Beyoğlu Konya belediyesi bütün RADYO Bir yazlığa gidiş! borclarından kurtuldu Bu akşamki program j Emrazı Zühreviye hastaMahmud Yesari îzmîrde mühim bir sağlık müessesesi nesi yurddaşların derdlerine deva buluyor na taşınacağız. Kedi yavrusunu taşır gibi, eşyalan oradan oraya sürükle, dur. Eşyalar da hal, can kalır mı?.. İki göç, bir yangın yerini tutar! diye bir söz vardır. Yazlıktan kışlığa, kışhktan yazlığa, derken, biz de yangından çıkmışa döneceğiz! Sıhhat, ne yapalım? Eşyalardan fedakârlığa katlanalım. Kış başlangıcında, Beyoğlunda, istediğimiz yerde, istediğimiz gibi apartıman bulabilecek mi yiz? Mevsim başlangıcmda, apartıman sahiblerinin burunları Kaf dağındadır; Kış kapıya dayandı, soğuklar da bastırdı mı, tamamdır keyfin! Sona kalan dona kalır. Bak artık, kaç yüzden ziyan, kaç yüzden rahatsızhk... Kışın, uygun apartı man bulamamak, hepsinden felâket... Kış, yaza benzemez... Yazın, insana dağda bir, çardak ta birdir. Kışın, öyle mi ya? Yağmuru, kan, kışı, donu, rüzgân, tipisi, fırtınası var. Barınmak, ısınmak, korunmak ister.. Kısa apartıman bulacağını ümidlen, tekmil esyalannı derle, topla, taşm. Büvük köşkler, şimdi kat kat, kısım kısım kiraya veriliyor. Tekmil kösk tutmak istersen, iki, hatta üç köşk kirası vereceksin. Küçük köşk tutunca da, eşyalan bahçeye istif etmez, eve doldurursan, sen, çoluk çocuğunla bahçede kıvrıhp yatarsınız. Eşyalann bir kısmını, bir ahbab, akraba evine bırak... Hangi akraba, ahbab evine... Artık kırk odalı konaklar kaldı mı? Hepsi apartımana çevrildi. Şimdi, evlerini, apartımanlarını, eşya ardiyesi gibi kullanan var mı? O, yanılsın, kabul etsin; yahud sen yanıl, emanet bırak. Artık eşyalann hayrı kalır mı, kalmaz mı? Onu, bir düşün! Eşyalarının harab olmamasmı ve kış üzeri de apartımansız kalmamak istiyorsan, yapılacak şey, oturduğun apartımanı bırakmamaktır. Lüzumu kadar eşyayı alır, yazlığa çıkarsm. Mevsim bitince de, apartımanına dönersin. Bu. alâ! Değil mi? Evet, âla, enfes! Fakat, iki yerde kira işliyor... Gelir hanesinden islemiyor, gider hanesinden, işliyor; hem de pehlivan yakısı gibi işliyor... Hem köşke kira ver, hem de Beyoğlundaki apartımana, nerede bu bolluk? Şimdi, halletmek mecburiyetinde kaldığım meseleleri, şöyle üstünkörü anlatmış oldum. Gel, sıraya koyalım: Yazlığa çıkmak mecburiyetindeyim. Apartımanı tamamen bırakıp büyükçe bir köşk mü tutayım?.. Apartımanı bı rakmayıp, bir kısım eşya ile küçük bir köske mi taşınayım?.. Küçük köşke taşınabilmek için eşya larımı satamam. Eşyalarımı satamıyaca ğım için de, küçük köşke taşınamam. Küçük köşk tutamadığım için, apartımanı bırakamam. Apartımanı bırakamadığım için de, aynca köşk kirası veremem. Bu, meselenin maddî tarafı... Bundan ötesi can sağlığı ...Şimdi, sağlık tarafma geçelim: Yazlığa çıkmak mecburiyetindeyim. Fakat, Kireçburnuna mı? Tarabyaya mı? Büyükdereye mi? Heybeliye mi? Büyükadaya mı? Burgaza mı? Maltepeye mi? Pendiğe mi? Kartala mı? Suadiyeye mi? Erenköyüne mi? Caddebostanına mı? Feneryoluna mı? Göztepeye mi? Kızıltoprağa mı?.. Beyoğlun dan uzaklaşmak; kira, güneşe, temiz havaya, bir köye çıkmak lâzım... Bu muhakkak, lâzım... *** İzmir (Hususî) İzmirin Tepecik semtinin en kenarındaki Emrazı zühreviye hastanesi, kuvvetli ve mütehassıs ellerde bulunan. intizamlı, bakımlı bir sağlık müessesesidir. 1924 yılında Eş ref Paşanın Belediye reisliği zamanında kurulduğu için, halk arasmda Eşref Paşa hastanesi adıru almıştır. Tahsisatı Hususî Muhasebe tarafından verilir. Ser tabibi, doktor Cevdet Fuaddır. Dürüstlüğü, tevazuu, âlicenablığı ve mesle ğindeki yüksek vukuf ve ihtısasile bütün Eğe mıntakasınm tanıyıp sevdiği bir hekimdir. Bina, Belediyeye aiddir. Eski Belediye reisleri Aziz ve doktor Hulusi za manında, Belediye bazı istimlâk yapa rak, hastanenin daha geniş ve daha mütekâmil bir şekil alması için yardım larda bulunmuştur. Cumhuriyet dev rinde, müessese, gerek Belediyenin, gerekse Hususî Muhasebenin yardım ve Belediye Reisinin Ankarada yaptığı temaslar Sayesinde, Belediyeler Bankasından mühim bir istikraz yapmağa muvaffak oldu Konyadan umumi bir görünüs Konya (Hususî) Konya belediyesinin borcları üstünde belediye lehine çareler aramak ve teşebbüslerde bulunmak üzere Ankaraya gitmiş olan belediye reisi Şevki Ergun Ankaradan dönmüştür. Konya belediyesi borclan dolayısile iyi bir vaziyette değildi. Bu engel Konyanın birçok ihtiyaclarını yüzüstü bırak tınyor, belediyenin ellerini, kollannı bağIıyordu. Elverişli bir çare bulunmazsa Konya belediyesinden bir varlık bekle mek değil, Konyada belediye olduğunu dahi kabul etmek güçleşecekti. Bu pürüzlü vaziyetten çok sıkılan belediyecilerimiz işe, evvelâ bu vaziyeti düzeltmekle başlamak istediler. Belediye mizin Emlâk Bankasına 360,000 lira borcu vardı. Bu paranın vadesi çoktan geçmiş ve senelerle eskimiş bulunduğuntzmir Emrazı Zühreviye dan Emlâk Bankası da artık müsamaha hastanesi edemiyecek bir hale geldi. Kanunî yoltahsisatile mütemadıyen tekâmüle doğ lardan yürüyerek parasını tahsil etmek ru gitmiştır. Mıntakamızm, zührevî işine başladı. Belediyenin bütün emlâk ve Alâaddintepesinde yeni yaptırdan hastalıklarla malul olan bütün vatan akannın gelirlerine ve geleceklerine hatstiklâl harbi şehidleri abideti daşları ekseriyetle buradan geçerler. ciz koydu. Bankasına vereceğimiz 240,000 lira ile Hastalıkların artması durdurulmuş Emlâk Bankasının bu kanunî hakkını bu 67,000 liranın Konya belediyesi adına tur. Eskiye nisbetle tehlikeli sayılacak istimal etmeğe başlamasile hasıl olacak ikrazını kabul etti. Biz de hem Emlâk hiçbir vaziyet yoktur. Bankasına olan 240,000 lirayı vererek Hastanenin yüz yataklı bir kadrosu vaziyet sarihti: Belediyemizin iflâsı.. ibra mektumuzu aldık, hem de Konya Ankaraya giden ve orada aylarca uğvardır. Bunlardan sekizi bevliye, on altısı cildiye, geri tarafı emrazi zührevi raşarak büyük bir muvaffakiyetle Kon nın su işi halledilmiş oldu. Şimdi Konya belediyesi, kendisini sıye tçindir. Muhakkak ki bu kadro, ihti yaya dönen belediye reisi Şevki Ergun yaca cevab vermiyor. Nitekim, benim dan şu malumatı aldım: kacak ve belediye çalışmalannı sekteye ziyaretim esnasında, gündelik tabelâda « Borclarımızın esasını Emlâk Ban uğratacak hiçbir borc altında değildir. 106 hasta mevcudü gözüküyordu. Belediyeler Bankasına senede 35,000 kasına olan 360,000 liralık borc teşkil eSebebi şudur: diyordu. Bu banka ile temas ettim. Pa lira vermek suretile bu borcu on sene Hastalığı sirayet halinde bulunan bir zarlığa giriştik. Banka bu parasını sene içinde ödiyeceğiz. Su işleri için de senede frengıli gelince, bittabi, ondan cemiyeti lerce bekliyerek tahsil etmektense toptan 14,000 lira vereceğiz ki topu 49,000 lira korumak endişesile, derhal azamî im almağı tercih ediyordu. Toptan vererek eder. kânlara baş vuruluyor ve hasta, kabul ödemek $artile Emlâk Bankasile 240,000 Konya belediyesinin 180,000 liralık ediliyor. liraya sulh olduk. bütçesi vardır. Varidatımızdan bu kırk Müessesenin emrazı cildiye ve efrenBu yükün altından kalkmak için Em dokuz bin lirayı borca verirsek kalan kıciye mütehassıslarile cerrahî ve bevliye lâk Bankasile sulh olmak kâfi değildi. sımla da biz plânlarımızı tatbik edebilemütehassısı ve bakteriyoloğu tanınmış, değerli hekimlerdir. Bu parayı bularak Emlâk Bankasına ya ceğiz. Sonra bu 49,000 lira yalnız iki sene İki de asistan vardır. Bu yıl bir de tırmak lâzımdı. Bunun üzerine, kurulu için bu bütçemizden çıkacaktır. Bizim bir röntgen mütehassısı getirilerek bu saha sunda büyük bir isabet ve fayda bulunan mezbahamız var ki şimdi müteahhid taradaki faaliyet artırılacaktır. Belediyeler Bankasına müracaat ettim. fından idare olunuyor. Bu mezbaha iki Her hastalığa aid paviyonlar, karan Belediyeler Bankasile yapmağa çahşaca sene sonra tamamile bize geçecektir. O tine ve saır teşkılâtı çok mükemmeldir. ğım muamele yalnız bundan ibaret değil vakit mezbaha hasılatı bu borcumuzu Hususî Muhasebenin bu müesseseye di. Su sıkıntısı çekmekte olan Konyayı kapatacak ve bütçe olduğu gibi belediyeverdiği tahsisat 50 60 bin liradır. İh susuzluktan kurtarmak ve iyi bir içme su ye kalacaktır. Konya belediyesinin bu tiyaclar, vilâyet bütçesinin küdreti da yuna kavuşturmak için 67,000 liralık bir çünkü kurtuluş vaziyeti, Konyanın ba hilinde tedricen temin olunmaktadır. kredi mektubu işimiz de vardı. Teminat yındırlığa ve tam modern, asrî bir şehir Vilâyet Meclisine verilen rapordan sçösterdik. Belediyeler Bankası Emlâk olmağa yol alışı demektir.» şu rakamları aldım: 935 yılı içinde hastanenin polokılini 'Beyoğlu Fransız Tiyatrosunda1 ğine 2634 erkek, 2965 kadm baş vurmuştur. Ayni yıl içinde hastaneye yatıp te20 Nisan pazartesi günü akşamı San'atkar davi görenlerin sayısı da 1377 dir. Bu rakamlar bize hem hastalık ve hem de müessesenin faaliyet vaziyetini göste rebilir sanırım. İSTANBUL: 17 İnkılâb dersi. Üniversiteden nakil. E^ sad Bozkurt tarafından 18 vokal musiki (plâk) . 19 haberler . 19,30 muhtelil plâklar 19,30 Çocuk Esirgeme Kurumu namına konferans 20 çift viyolonsel: (Mu. hiddin Sadık ve Mes'ud Cemil) piyanoda La^enskl . 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansmın gazetelere mahsus havadis servisi verilecektlr. VIYANA18,15 melodiler 18,35 gramofon 19,15 köylülerin zamanı 19,40 ingilizce ders 20,05 hava raporu, haberler 20,15 konuşma . 20.25 zabıta yayını . 21,05 gramofon 21,50 Alman şarkıları 22,35 gramofon 23,05 haberler 23,35 ulusal musikl . 24,30 dans musiklsi. BERLIN: 18,05 şarkılar . 19,05 musiki 20,05 küçük konser 20,50 günün akisleri . 21,05 ha berler 21,15 orkestra konseri . 23,05 hava raporu, havadis, spor 23,35 opera yayını. BTJDAPEŞTE: 18,05 viyolonsel konseri . 18,35 konfe » rans . 19,05 konser 20 konferans 20,35 opera yayını 24,05 almanca haberler . 24,25 salon orkestrası 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 18.05 konser 19,05 konferans 19,20 konser . 20,05 konferans 20,25 Viyana musiklsi 21,10 haberler . 21,20 askerî musiki 22 kltablar, mecmualar 22.05 askerî musiki . 22,35 haberler 22,50 konser 23.50 haberler . 24,05 konser. LONDRA [Regionall: 17.05 şarkılar 17,35 Çingene musikisi 18 20 çocukların zamanı 19 05 havadis 19,35 konser • 21,05 kanşık konser 22.05 konser 23,10 piyano konseri 23,25 havadis 23.35 dans musikisi 24,35 havadis 24.45 konuşma. PARİS [P. T. T.l: 18,05 orkestra konseri 18,20 konuşma 18,40 konferans . 19,05 orkestra konseri 19.35 havadis 20.40 orkestra konseri 21,05 konuşma 21.25 şarkılar . 21,35fcomedi 23,35 havadis Halk Operetinde genc bir san'atkâr Bugün, Anado luda bir turneye çıkacak ve ilkönce Ankarada on gün kalacak olan Halk Opereti dünkü matine ve suvaresinde son temsillerini vererek Istanbula veda etmiştir. Halk Opereti, dün gündüz yunan cadan tercüme edil Tenor Ali Sürurt miş olan Halime operetini oynamış ve memleketine dönen Yunanlı tenorun yerine genc bir istidadı sahneye çıkarmıştır. Bu genc tenor, Ali Süruridir. Halime gibi güzel bir operette ilk defa mühim bir rol almış olmasına rağmen, Ali Sürurî muvaffak olmuş addedilebilir. Bu gencle Halk Opereti ve Türk sahnesi yeni ve istikbali açık bir tenor kazanmış oluyor. Ali Süruri, Halk O peretinin Anadolu turnesinde oynıyacağı operetlerin birçoğunda oynıyacaktır. Genc san'atkâra muvaffakiyetler dileriz. Halk Opereti, san'atkâr, musikişinas ve balerin olmak ü?ere 50 kişilik bir heyetle turneye çıkacaktır. r YFN! FSFRIFR Sümer Bankın Uç Aylık Bülteni Sümer Bank tarafından üç ayda bir neşredilmekte olan bultenin dorduncu sayısı intisar etmiştlr. Bu sayıda 1935 yılında Türkiye pamuk piyasası, 1935 yılmda Türkiye ve dünya emtla piyasalan, pamuk, seker, vün, ipllk, pamuk ipliği ve muhtelif kâğıd. İar istatistik cetvelleri vardır. Bu bülteni bütün ltotısadcıların ve tacirlerin ehemmi. yetle okumaları lâzım gelir. NAŞiD, HALiDE v e ARKADAŞLARI ( ORTAKLAR ) Vodvil 4 perde 2 fevkalâde film birden Arkadaşım, bir türlü kendi karar veTürkiyedeki Yugoslav tebaatına rememişti. Doktorlar, onun muhakkak Yugoslavya başkonsolosluğundan: Istanbir köye çıkmasında mecburiyet gördüler bulda oturan Yugoslav tebaasının, blran ve... evvel başkonsolosluğa müracaat ederek. ileride herhangl guçlüğe mahal bırakmaBakırköye gönderdiler... mak üzere pasaport muamelelerini yoluna MAHMUD YESARİ koymaları luzumu ilân olunur. can sıkıntısı ve beğenmemek hali nereden geliyor?.. Biran, aklına şu geldi: «Belki de genc kız Lacynin gelişinin, yahudinin öldürüldüğü odada yalnız kalmamak korkusundan ileri geldiğine atfetmişti. Fakat delikanh bu fikre omuz silkmişti. « Beni hakikaten bu kadar fena mı tanıyor? Doğrusu buna bir lâhza için olsa bile gene inanamam. Fakat ne olursa olsun, buraya yerleşmemin hakikî sebebini ögrendiği gün aklından böyle şeyler ge çirdiğine nekadar pişman olacaktır.» Esasen Thaisayı muhafaza etmek ona herşeyden evvel sükutu emrediyordu. Thaisa gibi kendine mahsus bir iradesi olan ve daima en küçük isteklerini yerine getirmeğe alışmış bir kıza karşı, en büyük diplomatlığı bir kenara bırakalım, en büyük ketumiyet ve teenni elzemdi. Fakat genc kız, Cedricin kendisini muhafaza etmek için orada bulunduğunu farkederse, gururu hemen isyan eder, ayaklanırdı. Thaisanın mezhebi, hayatta kimseye muhtac olmamak değil miydi? Bileğindeki ince alhn plâkamn şu cümleyi taşıdığmı bütün arkadaşlan bilmez miydi? «Sahibsiz ve efendisiz genc kız Thaisa Strafford kaybolursam beni hiçbir tarafa götürmeyiniz. Teşekkürler.» Genc kız, kendisini vesayet altmda hissettiği gün muhakkak köpürecekti. Kü çük bir gürültü ve hatta küçük bir ihti yatsızlıktan bile çekinmek lâzımdı. İlk günler, Thaisanın sıhhî vaziyeti işi kolaylaştırdı. Genc kız, doktorun temin ettiği gibi, tehlikeyi atlatmıştı, lâkin bu yüzden son derece zayıf düşmüştü. Zehirin vücudden çıkması bir zaman meselesi idi, bu da, beyaz köpek işini hazırlıyanlann muvaffak olmağa nekadar yaklaştıklannı gösteriyordu. Bu meselenin hiçbir gazeteye akset mediğini söylemeğe lüzum var mı? Fakat bunu Sir Walter Stanley, hürmet telkin eden sahsiyetinin bir skandal mevzuuna karışmasından korkarak, bilhassa taleb etmişti. Cedric Lacyye: Allahaşkma oğlum, diye yalvar mıştı, gazetelere ne lâzımsa veriniz, yeter c Bugün TURK Sinemasında ederim ki meseleyi hiç te bitmiş telâkki etmiyor ve bilâkis açık söylüyorum bazı endişeler besliyorum. Sir Basil Hampton durdu ve biraz düşündükten sonra, gözlerini, Cedric Lacynin gözlerine dikti. Cesaretinizden zerre kadar şüphem yoktur, azizim Lacy, dedi, fakat genc ve Scotland Yard kuvvetlerinde yeni bir memursunuz, bir muvaffakiyetsizlik sizin için felâket olur, bu fikirde değil misiniz? Birdenbire alnına kan hücum eden Cedric Lacy irkildi: Yoksa bana itimadınız yok mu, Sir? Sir Basil Hamptcn gülümsedi: Aziz oğlum, eğer itimadım olmasaydı, şimdi sizinle münakaşaya girişmezdim. Hayır! İtimad meselesi değil. Fakat tecrübemle, zorluklan, engelleri şimdiden görebiliyorum. Daha başındanberi, bu işle halkm gözüne girdiniz. Yapacağınız işlerin son derece çoğaldığım ve bunların tenkid ve takbih edildiklerini tasavvur ediniz. Muvaffak olursamz günün 21 Nisan akşamı Ankara YENİ SiNEMADA HALK Opereti ı Çardaş Fürstîn JAN DARK GECE BUIbUlü Çarşamba akşamı HALÎME kahramanı kesilirsiniz. Fakat muvaffak oluncıya kadar?.. Şef, yüzünün ifadesi sertleşen ve ye rinden bir cevab arıyan Cedric Lacyyi bir dakika kadar tetkik etti. Onu daha fazla tereddüdde tutmak istemedi. Fakat size itimad göstermek iste rim, Lacy. Talihinizi deneyiniz, Allah ta yardımcınız olsun. Yalnız sizden bir talebim var: Ne yaparsanız bana bildiriniz ve bana danışmadan hiçbir işe başlamayınız. Şimdi ne yapmağı tasarlıyor sunuz? Cedric Lacynin yüzünün sert ifadesi hakikaten çözüldü. Liseden yeni çıkarak hayata gülümsi yen bir delikanh gene meydana çıktı. îşte, Sir, diye cevab verdi, hattı hareketim şimdilik tamamen tehlikenin açıkça istihdaf ettiği Mis Strafforda çevril miştir. Sir Walter Stanleyin teklifi saye sinde, göz kulak olabileceğim. Tabıî bu vazifeyi hiçbir polis benden daha iyi yapamaz. lArkası v*r\ Beşikırkikigeçe «Cumhuriyet» in zabtta romam:27 Yazan: Gharles de Richter Fakat Sir Walterin kendisini çağırdı ğını duyunca, bu husus üzerinde çok durmadı. Bununla beraber, o noktanın hayatî bir ehemmiyeti haiz olduğunu istikbal kendisine ispat edecekti. Cedric Lacynin dikkatine ilk bakışta birşey çarpmıştı: Thaisa Straffordun, onun Walter Stanleyin evine yerleşeçeğini ögrendiği vakit göstermiş olduğu sevincin azlığı. Sanki bu karar genc kızın ağrına gitmişti. Delikanh bu intıbam sebeblerini ergeç aydmlatmağı kendi kendine vadetti. Sıhhati yavaş yavaş yerine gelen genc kızın canını sıkacak birşey söylemek istemiyerek, şimdilik ümid dolu bekliyordu. Baska zaman olsa, diye düşünü yordu, Thaisa kendisinin yanına yerleşmem için dünyayı verirdi. Bugün on* ju ki bu çirkin hikâyeyi kendilerine saklasınlar. Cedric Lacy, kimseye hiç birşey söylemiyeceğini, doktorun da ketumiyetine güvenilebileceğini temin etmişti; fakat en büyük şefi Sir Basil Hamptonda buna benzer bir hal görmemişti. Delikanh Sir Basil Hamptona Thaisa Straffordun yastığının altmda Shakes pearein kitabım bulduğunu söyleyince, şef vaziyetin vahametini hemen kavramıs. ve: Azizim Lacy, demişti, muhakkak ki pek ehemmiyetli bir iş karşısında bulunuyoruz. Az ehemmiyetli, hatta diyebilirim ki vaziyetleri şüpheli kimselerin öldürülmesi mevzuu bahsoldukça, bunda, cürümde ortak olanlann sonradan birbirlerile hesablaşması görülebilirdi. Fakat bueün vaziyet öyle değil. îşte mazisinde hiçbir lekesi olmıyan bir genc kıza saldırıyor.. Sonra unutmayın ki bu genc kız Londrada en tanınmış bir adamın akrabasındandır. Fakat bu andan itibaren iş büsbütün değişiyor. Şimdi bütün nüfuzu nazarımızı oraya dikmeliyiz. Size itiraf

Bu sayıdan diğer sayfalar: