6 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

6 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 8 Bifinciteşrin 1936 HALICIOGLUNDAN HARBİYEYE GEÇERKEN... Yedek Subay mektebinde son günün hatıraları Yurdun her meslekte binlerce çocuğunu bir araya toplıyan bu askerlik yuvasında, hiç bir müesseseye nasib olmıyan bir aile ocağı samimiyeti yaşıyor OKUYUCULARIMIZ •Diyor Balkanlarda italyan parmagı Antakya Iskenderun bizim millî davamızdır 1921 Ankara anlasmasmın, Fransanın Türkiyeye karşı taahhudlerini ifade eden maddeleri butvn kesinlıği ve açıklığıle hatırımızdadır. Fransa tarafmdan bu ahidlere riayet edilmedığıni Antakya ve Iskenderun bölgesinde neler yapıldığını birer vâkıa halinde saymakla iktifa edeceğim. 1 Kultur işleri korduğüm edüdl. ilk darbe buradan başladı. Hepımiz biliyoruz ki temeli, yapısı, idaresi ve programile hulâsa herşeyıle baştanbaşa Türk olan bir (Antakya Lisesi) vardır. Antakya Iskeru derun Sancağının birıcik kultur kaynağı olan bu Turk lisesi bugun tam bir Fran sız Arab muhtelit kolleji halme getırılmiştir. Bugun yuzlerce universıte mezunu Antakyaü Turk gencleri ilk feyiz ve kül turlerini hep bu yuksek ocaktan, bu çok değerli liseden almışlardır. Bu lisenin ve Turk kulturünun yok edilmesi için neler yapıldığı başlıbaşma bir derd ve yaradır 2 Ana ve resmi dll olarak türkçe yerine arabca ikame edildı. Okullann, muesseselerin kapılarmdaki levhalar bile tür£çeden arabcaya çevrildi 3 Sancakta en buyuğünden en küçü ğune kadar butun memurlar yabancılar dan seçilmiştir. Bu yabancılar dalma, o toprağm asil ve öz evlâdı olan kardeşlerimızın aleyhine çalışmıslardır. 4 En yuksek kıymetten maktu ver giler tarholunmuştur. Buna mukabıl mah. sulâtın kıymetten düşurulmesi ve yok pahasma yabancı ve mahdud ellere geçmesi için ne yapmak gerekse alabildığine yapıhr. Bu başlangıcdan sonra asıl mevzua gelmek isterım. Suriyeli gazetecilerden bazılarınm An takya ve Lskenderunun Arablığı iddiasmı yeltendıklerini okuduk, Antakya Iskenderun ana yurdun ayrılık kabul etmez bir parçasıdır. Türkun var olduğu gundenbe. ri Turktur. Buna butun bir tarih şahid dir. Bu oyle tarıhi bir hakakattır ki iki kere iki dort eder gibi katl ve riyazi bir bedahat arzeder Zaten mandater Fransa bu hakıkatle değil midir ki IskenderunAntakya için mahallî ve mustakil bir idare taahhud etmıştir. Bütün bu gerçeklıkkrls beraber on beş yıldanberi sarfedilen buıı. ca gayretlere rağmen Turkluğunden bır zerresini kaybetmiyen o Turk ana ve babalarma, o Turk koylusune, Turk şehir Usiııe nasıl Arablık isnad edilebilir? Bunu *öy liyenler Iskenderun Antakya bolçesini bir kere gezsinler, gorsünler. Bununla beraber, bizim Suriye efkârı umumiy&sinm bu hakikatleri bıldiğine ve inandığma kanaatımız vardır. Şımdi biraz da Antakya Iskenderun meselesinde Turkiye Fransa ve Suriyenin mevkı ve vaziyetlerini hukuki bakımdan gozden geçirelım: Mesele açık ve basittır: Antakya . Iskenderun Sancağının mukadderatmı ta yin eden mukavele Türkiye lle Fransa arasmda akdolunmuştur. 8u ıflukavelenln âkıdlerjfjate» îHylyy^ vcFraHsadır. S ı j naenaleyh bu mesele yalnız ve ancak Turkiye ile Fransa arasında goruşulup halledılebilir. Komşu ve dost Suriyeye, kendısıni alâkadar etmiyen bu meseleye mudahalede bulunmak sıfat ve salâhiyeti olmadığmı takdir etmek duşer. Antakya Iskenderun millî bir davamızdır Bu davada da yerden goke kadar haklı olduğumuz ergeç kabul ve teslim edilecektif. Çanakkaleyi kurtaran buyuk Turk iradesi bu vatan parçasını da kurtaracaktır. Arnavudlukta yerleşen nüfuz ve hakimiyet Bir Ingiliz mecmuası, Italyanın burada, icabında Yugoslavya ve Yunanistana kolaylıkla hücum edebilecek üsler hazırladığını yazıyor Ders esnasında, mektebden teb.. Rökorunuzla övünebilirsiniz... Daha ziyade, bu kadar münevver evlâda malik olduğu için ulus sevınsin.. Şu dakikada, Pangaltıdaki eski Harbiye okuluna yerleşmiş bulunan yedek subay mektebinin değerli komutanı kurmay yarbay Behzad Gökerle, Halıcıoğlundaki binada dolaşırken, işte böyle konuşmağa başlamıştık. Ve yüzlerle gencin kaynaşüğı büyük avlunun bir köşesinde gözlenmız onlarda, yavaş yavaş anlatan komutan dinliyorum: •* Ancak eski talimgâhlann mezun larını da katarsanız bu yekun elli bini geçer.. Bizim bu okul 931 de açılmıştır. Geçen yıla kadar, talebe talimlerini alaylannda gördükleri için senede ıki devre mezun veriyorduk. 935 ten itibaren şu şekli kabul ettık: Mayısta başlayıp ikinci teşrinde biten hazırhk devresi, talim ve terbiye, ondan sonra da altı ay süren asıl okul... Böylece sene sonunda zabit namzedi, yani yarsubay olan mezun altı ay da kıt'alarda çalışır, asteğmenliğe terfi ederek terhis olunur... Bir örnek hâki elbiseleri içinde, gür büz, çevik, canlı ve şen genclere bakıyorum. Bir buçuk asırlık şu dört duvann ortasında bir âlem var. Dış görüniişlerile birbirlerine benziyen ve kalbleri ayni ateşle yanan bu insanlar, o kadar başka başka yollann yolcuları kİ... Rasgele, önümüzden geçenleri işaret ederek, söylüyorlar: Bir mühendis... Bir avukat.. Bir ressam.. Edebiyat muallimi.. Filân yerin polis müdürii.. Müddeiumumî.. Heykeltraş... Sabık saylav... Orman memuru... Fotografçı... Tüccar... Şair... Doçent... Ve daha akıllara gelen ve gelmiyen bütün meslekleri saydıktan sonra: *'" Sade diyorlar dişçi, eczacı, doktor, kimyagerlerle sanayii harbiye mensublarını, burada altı aylannı biti rince Tıbbiyeye gönderirizj İçlerinde bir çok aşina çehreler bulunan kalabalığa kanşıyorum. Beş yılda 8000 mezun veren mek çıkarken ve istirahat zamanı... îşte, yetiştirdiği yüzlerle talebeden bi akşam talimine çıkıyorlar... Ve orada risile kolkola, şimdi ayni okulun talebesi başka bir hayat başlıyor.. Dıkkat etmeğe bile lüzum yok. ilk bulunan bir muallim... Ve işte, Avrupada tahsilini geçen sene bitirip te memle bakışta seziyorsunuz ki, burada öğrenen kete yeni bir irfan hamulesile dönen dost.. kadar öğreten de mes'uddur: Bir kere Ve şu, Anadolunun bilmem neresinde zi söylenen şey, tarif edılen hareket, ikinc: raatle iştigal eden üç çocuk babası... Ö bir izaha lüzum göstermeden, anlıyan tede bu sene liseyi bitirmiş bir delikanlı... kavnyan bakışlarm bir lâhzada benimseVatan vazifesi, burada yaş ve meslek dıği bir iş oluyor. Halic sulanna karşı son talimini yapan farkını kaldırmış... okul, yann, burasını bir başka askeri o Bakm, daha dün ayni vilâyette âmir ve memur olan şu mühendisle fen memu kula bırakıyor. İşte onun komutanı da aramızda. ru nasıl başbaşa vermişler, tath tatlı bir sohbete dalmışlar... < • *• \r ««Uff '^ Bu bina diyor tam yüz kırk üç Ne asil manzara: Başka başka mes sene evvel Üçüncü Selim zamanında yaleklerde, başka başka yaşlarda yüzlerle pılmıştır. insanın vatan müdafaası ilmini öğrenmek Ve, deniz üstündeki büyük kütübhane için kurduklan tek ve büyük saf.. salonunun bir köşesinde duran yaldızl Bu saf, bileceğini bildikten sonra, her koca koltuğu göstererek ilâve ediyor: « Bu da onundur... Burası o za biri hayattaki işinin başına gitmek üzere manlar şehir harici sayılırmış.. Etraf dağılacak... Ancak, biliyoruz ki, onlar, ilk işarette, bomboşmuş... Teceddüd devriflin ilk Türk ordusundaki yerlerinde, büyük iş ıki mektebinden biri, yani (Kumbarahanei Fünunu Hümayun) olmak üzere bu lennin başında bulunacaklardır. Sınıflan gezerken, muallimlerden iza bina kurulmuş, ıkincisi de Bahriye mek" tebidir.. Yüz kırk üç senede burası da bir hat ahyorum: Burayı bitiren bir mezun Harbiye çok tebeddüllere, inkılâblara sahne ol okulundan çıkan bir yarsubay derecesm muştur. (Kumbarahanei Fünunu Hümade nazarî malumatla mücehhezdir. Pro yun) bir müddet sonra (Mühendishanei gramlarımız hemen hemen aynidir. Yani Berrii Hümayun) olmuştur. Halıcıoğlu yedek subay okulu mezununa daıma, te Askerî lisesi olduğu zamanlar da pek ureddüdsüz, emniyetle ordudadaki vazife zak değildir. Elbette hatırlarsmız. Buradan da birçok değerli komutanlar yetiş sini emanet edebiliriz.. miştir.. Koridorda, komutanı ziyarete gelmış, Birdenbire durarak, soruyor: geçen sene mezunlanndan bir gence tesa Meselâ, söyleyin bakahm, bunlar düf edıyoruz. Komutanının elini hararetarasmda kim vardır? le ve hürmetle sıkarken: Ben düşünürken, o, söylüyor: Emin olunuz diyor buradaki ha İsmet înönü... yatı arıyorum.. Sade ben değil, bütün Birden şu bir buçuk asırlık ihtiyar koarkadaşlar bu histeyiz... ridorlar gözlerimde aydmlanıyor, genişSoruyorum: liyor ve onun sağa sola kıvnlan köşelerin Neden? B u havayı başka yerde bulabil de bir aziz hayal arştınr gibi, bakmıyomek imkânı var mı?.. Yüzlerle münev rum. Mekteb olarak, en eski bina • ver, temiz, ülkü sahibi arkadaş... Başta sizi anlıyan, seven ve yepyeni bir ilimle budur. O halde bir başka rökor bu... teçhiz etmek için gece gündüz çırpınan bir heyet... İnsan, muhakkak ki, yurd sev Hayır diyor bir öğretmen asıl gisinin o geniş, büyük manasını bu çatı rökor, zannederim, bu çatı altında yaşı • altında daha iyi anlıyor ve buradan ayn yan öğrenme aşkıdır... Ben, bunca yıllık hnca içinde bir garıb daüssıla başlıyor. hocayım.. Hiçbir yerde takririmin buraSaygı dolu bakışları komutanının göz daki gibi can kulağile dinlendiğini gör lerinde, ilâve ediyor: medim... Hele biraz da harb tarihine temas ederseniz... Iki saat evvel Samsundan gel dim... İlk işim sizi ziyaret oluyor.. Elinde çantası, ayrılırken, öteki mu Yavaş yavaş ileriliyoruz... allim söylüyor: Kıt'alar, mektebin önündeki sahile, .Anlıyan insanlara hitab etmenin SUPH1 OKAY Sanayi Umum Müdür muavininin şehrimizdeki temasları Şehrimizde bulunan Sanayi Umum Müdür muavini Samed Ağaoğlu burada yeni hazırlanmakta olan küçük sanatlar kanunu hakkında alâkadarlarla temaslarda bulunmaktadır. Samed A ğaoğlu dün ekmek yapıcı esnafını dın lemiştir. Ingiliz matbuatı İtalyanın Habeşistanı sılâh kuvvetıle ele geçirmesini müteakıb Arnavudluğu dahi bol para ve diplomasi yolile kendisine bağlamış olmasından büyük endışe gösteriyor ve Arnavudluk Avrupanın en küçük devletlerinden biri olmakla beraber sevkulceyş cihetinden ehemmiyeti çok olduğunu ve şimdi bu mıntakanın bütün manasile İtalyaya tâbi bir memleket halini aldığını yazıyor. Musolininin riiyast İngilterenin en büyük mecmualanndan Musolıninin Akdenizi bir İtalyan göWeckley İllustrated son nüshasmda Arnavudluğun uğradığı akıbetin esbabını lü yapmak ve umum şimalî Afrikayı, ve ehemmiyetini anlatmak için Arnavud Suriyeyi, Fılıstini ve Yunanistanı ihata eden eski Roma İmparatorluğunu can luk işlerine geniş bir mevki vermiştir. landırmak rüyasmda bulunduğu malumBu Ingiliz mecmuasınm yazısını, fikir dur. Mumaıleyh mesahası itibarile kü ve iddialarının doğruluğuna iştirak etmiçük ve lâkin sevkulceyş cihetinden son yerek, sadece, bitarafane neşrediyoruz. derecede mühim olan Arnavudluk Kral«Zogo 1928 senesinde buraya Kral lığını nihayet bilkuvve ilhak etti ve bu olmuştur. Daha evvel Arnavudluk bir suretle rüyasmı hakikileştirmekte bir safcumhuriyetti. Zogo evvelâ Cumhur Ri ha daha ilerledi. yasetine getirildi. Üç sene Cumhurreisi Arnavudluk merkezi Tiranı İtalyadan olduktan sonra cumhuriyeti Krallık şekayıran 40 mil genişliğindeki Adriyatik line soktu. Boğazını kapatmakla Adriyatiğin haricZogo Umumî Harbde 19 yaşmda olle muvasala ve irtibatını kesebilir. duğu halde Avusturya ordusunda miraİtalya, ArŞavydlukta bir üs kmmaklaydi. Müfareke imzalandıktan sonra la askerî kuvvetlerini istediği anda Yu ecn^bi askerlgrjni mejnjeketinden çıkanp nanistanın ve Yugoslavyanın üzerine Arriavudluga îstıkfali temin etmîşti. sevkedebilir. 1924 senesinde Zogo ve taraftarlan Musolini 1928 senesinde verdiği Italyanların müzaheret ettiği Liberal par2,000,000 Ingiliz liralık istirazla Arnatisi tarafmdan iskat edilmişti. Zogo memvudluğun üzerine sarsılmaz surette el atleket haricine çıkmağa mecbur kalmıştı. mıştır. Geçen sene İtalya Kralı Zogoya Belgrada gitti ve Yugoslavyadaki ArnaMılletler Cemiyeti kararını hiçe saydırdı vudlardan bir kuvvet teşkil ederek Arve Sanksiyonlara İtalya ile ticarî münanavudluğa girdiv O zamandanberi ewtsebatta devam etmeğe sevketti. lâ Cumhurreisi ve sonra da Kral olarak Son aylarda Kral Zogonun para sı memleketin «kuvvetli ve sözü geçer adakıntısı şiddetlenmiş olduğundan İtalya mı» olmuştur. bir istikraz verdi ve Arnavudluğu İtal İtalyanın hululii yaya bilkuvve tâbi bir hükumet haline soktu. Zogo Arnavudluğu kendi hüküm ve kontrolu altma aldığı gündenberi mütemadiyen para sıkıntısmdan kurtulama mıştır. Memleketi asrileştirmek istiyordu. Yeni mektebler, yollar, umumî müesseseler ve telefon vücude getirmeğe can atıyordu. Ahaliden istediği parayı bulamaymca Zogo haricden sermaye aradı. Para sıkıntısı yüzünden nihayet 1928 senesinde 2,000,000 Ingiliz lirası mukabilinde Italya ile anlaştı. Fakat bu paralan da istediği yolda sarfedemedi. Çünkü İtalya verdıği paranm nasıl sarfedıleceğini de göstermekte kendisinde hak gördü. İtalya herşeyden evvel Arnavudlukta askerî yollar ve köprüler yapılmasına lüzum gösterdi. Draç limanı îtalyan harb gemilerinin girebilmeleri için derinleştirildi. Arnavud ordusunun talim ve terbiyesi İtalya askerî heyeti vasıtasile tamamile İtalyanlann eline geçti. Beş hemşiresi olan Zogonun ailevî düşünceleri de mühimdir. Geçen sene hemşirelerinden Prenses Semiyeyi Ab dülhamidin oğlu Abide verdi. Zogo düğünün parlak olmasmı ve Avrupa hükümdar hanedanlannm merasime iştirak eylemesini bekliyordu. Bu işte de inkisara uğradı. Düğünde İtalya sefirinden başka hiçbir ecnebi sefir ve diplomat hazır bulunmadı. Bu düğünün akabinde Zogo îtalya ile tekrar pazarhğa girişti. Bu senenin iptidalarında Musolini ve Kral Zogo arasında imzalanan misakla İtalya Arnavudluğa 1,100,000 İnçiliz liralık yeni bir istikraz verdi. Muahedenin ilân edi len maddelerine göre bu paralar bir tütün inhisannın tesısine ve Dracın üssü • bahri haline getirilmesine sarfolunacaktır. Fakat muahedenin gizli maddelerile Arnavudluk bilkuvve İtalyan tâbiiyet ve nüfuzu altma girmiştir. Kral Zogo, hem* şırest Pren' Se* nıyenın duğu nunde İtalyan elçisıle beraber, sağda damad Âbıd arttı. 1934 senesınde Arnavudluk hükumetinin varidatı 27 milyon altın franktan 16 milyona inmiştir. Hükumet memurlannm, zabıtanın ve ordunun maaşları birçok aylar verilemeyip tedahüle kalmıştır. Memleket kanunu esasisi bir denbire değiştirilmiş olmasından dahilî müşkülât bir kat daha artmıştı. * * * Irak kuvvetleri Başkumandanı şehrimize geldi Mezunen Londrada bulunan Iraktaki îngiliz kuvvetleri Başkumandanı General Çarliz Hay şehrimize gelmiştir. General, bugün Toros ekspresile Suriyeye, oradan da Bağdada gidecektir. zevki başka... Kurmay binbaşı Halis Çekirge: Burayı anlıyabilmek için böyle ısacık bir ziyaret kifayet eder mi? di ye sorunca: Çok bile diyorum komutan, muallimi, talebesi, hepsi birbirini anlıyan sayan ve seven bu temiz havayı bir lâhzalık teneffüs bile her şeyi anlatmağa Gene bu maddelere göre bir îtalyan İtalyanın verdiği istikrazlar böyle şeylere sarfedildiğinden Zogonun malî müş ticaret kumpanyası Arnavudluğun bütün külâtı devam etti ve hatta bir kat daha mahsulünü satın alacaktır. •eter.. Tamamile İtalyanlann kumandasına Bize candan bir misah'rperverlik gösverilen Arnavudluk ordusu mevcudu zi:ermiş olan değerli kamotanla arkadaş yadesile^ artınlacak ve Adriyatik deni larına teşekkürle veda ediyoruz. zine hâkim tepeler tahkim edilecektir. Ve dış kapının eşiğinde, birden, mıhHulâsa îtalya tamamile Arnavudluğa anmış gibi duruyoruz. yerleşmiş tir.» Derinden, bir vatan sesi geliyor. Yüzlerle ağızdan birdenbire yükseler. stiklâl marşı ölgün Halic sularına bile >ir taze can veriyor sanki. ° Son gün... diyorlar. Gülümsüyorum: Yann akşam da burada ayni ses fok mu?.. Mademki gidenlerin yerle ini doldurmağa gelecek başka Türk ço:uklan var.. Ve, Harbiyeyi düşünüyorum. O da, on gün süren bir boşluk ve iç acısından sonra, yann sabah, şu, ruhu muzu dolduran gür ve berrak sesin sa hiblerine kavuşmuyor mu? Gene ve güzide mekteblÜer geçid esnasında ve iki egzersiz arasmda nöbet. KANDEM1R Ualyan terbiyesile yetişen Arnavud kıtaat

Bu sayıdan diğer sayfalar: