6 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

6 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Birinciteşrin 1936 Trakya komitesimi Felsefe derslerî hayır cemiyeti mi? takviye ediliyor Bu ayın on sekizinde bir kongre topluyorlar Mahud Trakya gazetesinin yerine kaım olan, onun sıra numarasını alan ve hatta Sofyada Trakya cemiyet merkezinin bulunduğu bınada neşredilen Zavet gazetesi 1 teşrinievvel tarihli 629 numaralı nüshasında şu kısa ilânı neşretmek tedir: (Trakya) kültür, irfan ve hayır ce miyeti (?) 18 teşrinievvelde bütün azalannı Filibede senelik umumî içtimaa davet etmektedir. lçtima Borislav mahallesinde Anton Straşimirof mektebinde sa bah saat dokuzda açılacak ve şu ruznameyi haiz olacaktır: 1 Heyeti idare ile teftiş heyetınin bir senelik faaliyetleri hakkmdaki raporların okunması, 2 Bu raporlar hakkında münaka şalar ve heyeti idare ile teftiş heyetinin ibralan, 3 Yeni heyeti idare ile teftiş he yetinin seçilmeleri, 4 Maddî meseleler (a) Şarkî Trakyadan gelen muhacirlere tazminat verilmesi, (c) muhacirlerin borclan me selesi, 5 Diğer muhtelif meseleler. Trakya cemiyetinin 18 teşrinievvelde Filibede yapacağı bu senelik umumî içtima bir Trakya kongresi değil de acaba nedir? Dost Bulgar hükumeti guya bu teşkilatlan kapamıştı ve onların kongrelerine müsaade etmiyordu. Fakat şimdi, bu toplantı ne oluyor? Bu kongrenin ?azetelerle açıkça ilân edildiğine göre demek ki bu teşkilâtın faaliyetine yeniden müsaade edilmiş olacaktır. Şimdi kongrenin cereyan tarzını ve öğrenilebilirse vereceği kararları beklemek lâzım geliyor. ği çamaşırcı kadınla müthiş bir para kavgasına tutuşmuş ve neticede, etek liğin yalnız kenarı kirli olduğu halde bütün eteklik için yıkama parası isti yen bu kadının hakkını vermemişti. Hetty Greenin kıyafeti dilenciden farksızdı. Bir gün bu halinden şikâyet edilmesi üzerine nihayet bir eskici dükkânından, çekişe çekışe pazarlık ederek kullanılmış bir eteklik alıp giy meğe nasılsa razı olmuştu. Milyonlarla oynıyan. belediyelere, iş adamlarma para ikraz eden> 4ş.itfısu t sundaki kabiliyeti ve anlayışile mali yecilerin hayret ve takdirini kazanari bu harikulâde kadın, nakliye vasıtası olarak tramvaydan başka birşeye bin mezdi. Bir gün, bankeri. kendisine şöyle söyledi: Mrs. Green, etekliğinizin cebinde bana milyonlarla para getiriyorsunuz Sonra da bir taksiye bile binmeğe lü zum görmüyorsunuz. Sizin kendi oto mobiliniz bile olmalı. Hetty Green, pürhiddet, bankere şu cevabı verdi: Deli misiniz kuzum? Bende otomobil alacak para nerede? Hazreti İsanın otomobili yoktu, eşeğe binerdi. Bana da tramvay pekâlâ yeter! Hetty Green, Nevyork belediyesile dört buçuk milyon dolarlık bir istikraz müzakeresi yaptığı sıralarda ,bir gün tramvaya binmiş, fakat biletçiye ver diği yarım dolarlık kâğıd sahte olduğu ve para çantasında da başka para bulunmdığı için, tesadüfen yanında oturan tanıdığı bir posta müvezziinin kefaletile bir bilet almıştı. Ertesi gün, tramvay kumpanyası gişesine gelip bilet parası borcunu veren Hetty, «ne olur ne ol maz, bu parayı belki inkâr eder. bir kere daha almağa kalkarsmız!» diyerek gişe memurundan bir makbuz istiyecek kadar ileri gitmiştir. Seneler geçtikçe, Hettynin hasisliği artıyordu. Evdeki eskileri satmağa, kapıda eskicilerle çekişmeğe başlamıştı. Meselâ toprak bir kavanozu sattıstan sonra kapağını da ayrıca satmağa kal kar, kapak parası diye iki metelik ko parmak için eskici ile kavgaya tutu şurdu. Nihayet, hizmetçisinin kendisini zehirliyeceğinden korkarak, yemeğini de kendi pişirmeğe başladı. Para hırsı gitgide bir fikri sabit halini aldı. Ödünc para verdiği kimselere karşı itimadsızlık beslemeğe. paralarımn batacağından korkmağa başladı. Arasıra. artık pek zayıflıyan aklile, milyarder Wanderbiltin bile kefaletini şayanı kabul göremez oldu. Nihayet, Hetty Green, çocukları bile semtine uğramaz oldukları için hizmetçisile tek başma yaşadığı evinde, seksen yaşında olduğu halde bir felc ne ticesinde öldü. Ölümünü intac eden felcin sebebi de gene hasislikti. Bir sabah çok masraf ettiğinden müşteki bulun duğu hizmetçisini azarlamak için sü rüne sürüne mutfağa gitmiş, fakat hizmetçiden çok hakaretamiz bir muameie görünce fena halde öfkelenmiş ve dövmek için üzerine yürürken birdenbire yere yuvarlanmış kalmıştı. Dünyanın en hasis kadım Hetty Green biriktirdiği milyonların ortasındg böylece öldükten sonra, o milyonların bugün varislerile vergi idaresi arasın da nasıl paylaşıldığını görebilse, mut laka mezarından fırlardı. Onümüzdeki ay yeni bir kurs açılacak Maarif Vekâleti, liselerde okutulan ve felsefe ismi altında toplanan ruhiyat, içtimaiyat, ve mantık tedrisatınm verimi hakkında tetkikat yaptırmakta idi. Bu tetkikattan alınan netice ümid edildiği mahiyette olmadığmdan Vekâlet bu dersleri veren muallimler hakkında yeni bir takım mecburiyetleri ihtiva eden bir karar vermiştir. Vekâleti, böyle bir karara sevkeden saik, felsefe derslerini veren muallimlerin ekserisinin garb lisanlannı bilmemeleri yüzünden felsefî cereyanları takib edememeleri ve netice itibarile tedrisatta kahplaşmış bir takım kaidelerle iktifa etmeleri oimuştur. Vekâlet; hem felsefe tedrisatım yapan muallimleri gar bin felsefî cereyanlannı günü gününe takib edebilecek bir seviyeye getirmek, hem de, ileride Üniversitenin herhangi bir şubesine girecek olan genclere, her şube için elzem olan ilk felsefî terbiyenin verilmesini temin etmek için, İstanbulda ruhiyat, mantık ve içtimaiyat derslerini veren muallimlerin, bir sene devam etmek ve her üç senede tekerrür etmek şartile Universite Edebiyat fakültesinde açılacak bir felsefe kursuna devam etmelerine karar vermiştir. Bundan dört gün evvel İstanbula gelen yüksek tedrisat müdür vekili ve teftiş heyeti reisi Cevad da, bu kararın tatbikı etrafında alâkadarlarla görüş müştür. Vekâlet tarafından sureti mah susada bu karann tatbikına memur edilen Cevadın, yaptığı temaslar neticesin de, Üniversite Edebiyat fakültesi profesörlerinden Rayhenbaha, bunun lüzumu hakkında bir takrir verdirilmiştir. Takrir bugün alelusul Maarif Vekletine gönderilecektir. Maarif Vekâleti kurs hakkında kat'î kararını vermiş bulunmaktadır. Bu karara göre onümüzdeki ayın ikisinden itibaren felsefe şubesi ve dershanesinde bir kurs açılacaktır. Kursta, biri Ray henbah, diğeri de Almanyadan bugün lerde getirtilecek maruf bir ruhitayçı ders verecektir. Tedrisat, biri materyalist, diğeri spritualist olmak üzere iki istikamet takib edecektir. Tedrisat programı, mekteblerdeki ders programlanna halel vermiyecek şekilde tertib edilecektir. Bu kurs dolayısile liselerdekı felsefe tedrisatıniD bjr sene . müddetle tatil edileceği hakkında ortaya çıkan şayftı doğru de ğildîr.' Bir taraftafibu 'felsefe ituFsu de! vam ederken diğer taraftan da liselerdeki tedrisat, program mucibince devam ede cektir. Muhtelif vilâyetlerde bulunan lise felsefe muallimlerine gelince, Vekâlet bunlar hakkında henüz bir karar vermemiştir. Fransız Frangınin sukutu Diğer devletlerin de bu kararı takibi sebebleri Hep «Belki» ye istinad eden bu siyaset, belki beynelmilel ekonomik münasebetlerin takviyesine medar olacaktır Yazan : Dr. Muhlis Ete Bundan evvelki yazımızda devaluationun paranın tenziti kıymeti manasına geldiğini, fakat her devaluation siyasetinin ayni gayeyi istihdaf et mediğini yazmıştık. Diyorduk ki 1931 senesinde altın esasından aynlan İngiltere devaluationdan daha ziyade ihracatm artmasını bekliyor, 1933 senesinde altın esasından aynlan Amerika Birleşik devletleri ise bu siyasetle dahılî fiatların yükselmesini istiyordu. Halbuki şimdiki Fransız devaluationile güdülen gaye başkadır. Bu gayenin tamamen belli olmamasından dolayıdır kı geçen makalemizde daha ziyade bu kararın nasıl bir zaruret neticesinde verildiğini izahla iktifa etmiştik. Son gün lerde Fransanın bu hareketine «altın Hokuna» dahil olan birkaç memleket daha iltihak etmiş bulunuyor. Bunların başında Isviçre ve Holanda gelir. Onlardan maada paraları altına bağlı olan birkaç küçük devlet te devaluation siyasetine müracaat etmiştir. Bu satırlann yazıldğı sırada Çekoslovakya; Litvanya ve Litonya da paralannın kıymetlerini tenzil etmiş bulunuyorlar. Demek Fransız frangınin kıymetten düşmesi, parası altın esasına bağlı ve müstakar olan, diğer memleketlere de sirayet ediyor. Bundan çıkarılabilen mana Fransız devaluationunun millî bir mesele olmakla kalmaması ve sair memleketlere şamil olmasıdır. Esasen Fransız hükü meti bu kararını ilân ederken Ingiliz ve Amerikan hükumetlerile de anlaşarak bu işi yaptığını tepşir ediyordu. Bununla da anhyoruz ki finans âleminde en başta gelen üç büyük devlet sair paraların da kıymetten düşmesini ve bu suretle hep birlikte dünya emtia fiatlarile hemahenk bir seviyeye gelmesini arzu etmektedir ler. Fakat bu üç büyük devletin parası yalnız dahilî veya millî bir para meselesi olmakla. kalmıyor. Muhtelif devletlerin paraları da bunlara istinad ediyor, beynelmilel tedıyelerde bunlar esas tutulu yor, borsalarda vahidi kıyasî olarak bun lar kullanılıyor.Doların bilhassa sterlin ve frangın sürükleyıci hassası bundan do layı arsıulusal bir ehemmiyet arzediyor. Bu sebebden ötürüdür ki bütün dünya matbuatı bir taraftan beynelmilel para vaziyetile meşgul olurken diğer tarafıan Fransız frangınin ve onu takib eden devaluationların kendi memleketleri üzerine akislerıni araştırmağa koyuluyor. Frangın kıymetten düşmesile meşgul o lan ekonomistler bugün gene iki kısma ayrılıyorlar. Bir kısmı paranın kıymetten düsmesinin lâzım ve zaruri olduğuna ve bu siyasete birçok devletler iştirak eniği takdirde bugünkü ekonomik vaziyetin artık inkişafa doğru gideceğine inanati grupdur. şüphesiz ki paranın kıymetlen düsürülmesini sair siyasetler takib etmek şartile (meselâ muhtelif fabrikalarla sı kısıkıya bağlı kalmış haricî ticaretin tekrar harekete getirilmesi ve saire.) bu grupun başında Avrupanın başlıca maliyecilerinden sayılan Fransız ekonomisti Prof. Pist gelmektedir. Diğer grup paranın kıymetten düşmesini çok hatalı bir siyaset addeden ekonomistlerden terekküb etmektedir. Bilhassa Temps gazetesi bu fikri yürütmekte ve devaluationu fena takib edilmiş bir malî siyasete hamletmekte ve tenzili kıymetin beynelmilel bir salâh çaresi olacağını çok gülünc bulmaktadır. görüyoruz. Binaenaleyh frangın sukuhı hâdisesini tamim etmek ve şimdiden u mumî hüküm çıkartmağa yeltenmektense devaluationu ve avakıbını memleket memleket tetkik etmek daha doğrudur. Evvelâ Fransayı ele alarak bu siya • setten evvelki vaziyete, bu sefer başka zaviyeden bir göz atalım: Blum hüku • meti son aylarda amele ücretlerini yükseltmiş, fakat bununla alâkadar olan fiatların yükselmesine mâni olamamıştı. Diğer taraftan Fransız halkının elinde bulunan ve takriben 25 milyarı geçen banknot miktarı, bankalar ve tasarruf sandıkları istedikleri kadar dikkatli ha reket etsinler, ufak bir itimadsızlıkta derhal ayni kıymetlere saldıracakhr. Eğer memlekete ucuz haricî emtia giremezse dahilî emtia fiatlan ve bunu takiben sair fiatlar yükselebilecektir. O zaman amele cephesi hükumetinin yükselttiği ücretlerle gene çok fazla bir iş görememiş olacak, çünkü fiatların yükselmesi alım kabiliyetini nakden müşkül bir vaziyete sokacaktır. Halk cephesine taraftar olanlar bile dün 200 frank üzerinden aldıklan devlet istikraz tahvillerinin 130 frank düştüğünü görürlerse ne yapacaklardır? Küçük tasarruf erbabınm vaziyeti ne olacak? Blum hükumeti bu zümrenin menfaatini gözeteceğini ve aradaki farkm imkâ n dahilinde tamir edileceğini vadediyor. Fakat ne dereceye kadar! Alım kabiliyeti azalan amele ücretlerinin yeni vaziyete uydurulmasını taleb etmiyecek rridir? Gerçi tereffü eden fiatların bilhassa menkul kıymetli fiatların bir dereceye kadar önüne gecilmedi değil. Banque de Francem meşhur iskonto haddi yük" selmiş, yani kredi musluğu kısılmıştır. Fakat vaziyeti kurtarmağa bu kâfi mi? Biraz da Holanda ve Isviçreye ge lelim. Bu memleketler dolayısile ayni siyasete geçmeğe mecbur olmuşlardır. Son dakikaya kadar altı n esasından ayrılmak istemiyen Holanda hükumeti devaluation kararını vermezden birkaç gün evvel al" tm ambargosu koymuş (altın ihracını ya* sak etmiş) ve 17 milyon florin tutarında altın getirtmişti. Felemenkte tedavül eden paranın r c 9 0 karşılığı vardı. Hatta Holandada, Fransa ve Isviçreye nazaran bazı maddelerin fiatlan para kıyme* tine oldukça uygun idi. Fakat umumî fiat seviyesi bilhassa ziraî mahsul fiatlan cihan piyasa fiatından çok yüksek bulumr yordu. Bundan dolayıdır ki Holanda hükumeti ya Fransa ve îsviçre ile birlikte devaluation siyasetine baş vuracak ya hud da yalnız başma kalacak ve defla tion siyasetine sadık kalacaktı. Ziraî burr ranı daha ziyade şiddetlendirmek korkusile paranın kıymetini düşürmeği tercih etti. Esasen Fransa ve İsviçre devalua tion yaptıktan ve ucuz ihracata başla dıktan sonra Holanda pahalı ihraca devam edebilecek miydi? Isviçrenin vaziyetini de kısa bir tetkikten geçirelim: Hükumetin kararı burada pek ziyade alkışlanmadı. Bilâkis parti ler bu karara itiraz etmektedirler. Hatta sosyalist partisi bile hükumetin bu me seleyi daha önceden düşünmesi ve hazırlaması lâzım geldiğini söylüyor. Her şeye rağmen İsviçre frangmm ^ 3 0 nisbetinde kıymetten düşürülmesine karar verilmiş tir Yalnız İsviçrede derhal bazı tedbirler alınmağa başlamıştır. Muhtelif emtia nın toptan ve perakende fiatlan, otel, gat ve elektrik ücretlerî, kira ve saire fiatlan federal iktısad departmanımn müsaade sini almadan artamıyacaktır. Bunun ne dereceye kadar mümkün olacağı ayn b:r meseledir. Devaluation siyasetine geçerken isviçre de nihayet bir ihracat ve turizm memleketi olduğunu düşünü • yor. Son zamanlarda hükumetin yardım larile adeta sun'î bir surette yaşatılan bir çok sanayi belki de bu sayede daha tabiî mahrec bulabilecektir. Amerikalı milyoner kadın nekeslikte şaheserler yarattı Hasislik yüzünden oğlunun ayağımn kesilmesine ve amele olmasına göz yuman kadın son zamanlarda artık eski gazetelerden gömlek yapıp onları giyiyordu. Nihayet milyonların ortasında aç ve çıplak, can verdi Amerikada, nev'i şahsına münhasır olmakla şöhret kazanmış insanlar arasında, dünyanın en hasis kadım olarak nam kazanan Mrs. Hettey Green, öl dükten sonra bile bütün Amerikayı kendisile meşgul eden garibelerden birisidir. Mrs. Hetty Green, bir milyar frank miras bırakmıştır. Fakat bu para üze rinden hükumet, veraset vergisi ve müteveffanın hali hayatmda ödemediği daha başka vergiler için 750 milyon frank para istemektedir. Bu yüzden hükumetle varisler arasmda muazzam bir dava tahadüs etmiş ve dünyanın en hasis kadınının ismi bu münasebetle tekrar ortaya çıkmıştır. Amerikada hasisliğin timsali sayılan Hetty Green, iş hususunda Henri Fordun diyarmda bile hayret uyandı racak kadar büyük bir istidada malik ti. Bu kadın, hayatı güzelleştiren herşeyden müteneffir, zevkten kaçan, eğ lence namına işten, gaye namma para kazanmaktan başka birşey tanımıyan eski ailelerden birine mensubdu. Altı yaşına geldiği zaman okumağı ve ata binmeği öğrenmişti. Boş zamanlarmda, büyük babasına ticaret gazeteleri okurdu. Sağdan soldan verilen metelikleri kemali itina ile bir kenara saklardı. Bu paralar üç doları bulduğu zaman ilk defa olarak bankaya yatırmıştı. Babası, Edward Robinson isminde bir balina gemisi sahibi idi. Sık sık limana gider, gemilerinin yük boşaltmasma nezaret ederdi. Hetty, dokuz yaşma gel diği zaman babasile beraber limana gitmeğe ve çahşan gemicileri seyret meğe başlamıştı. Orada gemicilerden başka kimsenin bilmediği yığın yığm küfür öğrenmiş fakat ayni zamanda, işin herşeyin fevkinde olduğunu ve parayı verenin, haşin ve merhametsiz davranmak sıfatma da sahib olduğunu bellemişti. Bir gün, gene böyle rıhtımda bir geminin boşaltılmasını seyrederken, yük taşıyan hamallardan birinin denize düştüğünü gördü. Öteki hamallar ve tayfalar, bu kaza üzerine «denize adam düştü» diye haykırışarak. telâş içinde imdada koşacakları sırada, Robinson: Nereye gidiyorsunuz? diye gürlemişti. İşinize bakm. Ben size boş otu run diye mi para veriyorum? Bu söz, çocuğun zihninde kuvvetle yer etmiş ve paraya karşı duyduğu hırsı artıran büyük bir ders vazifesi gör müştü. Kabil olduğu kadar ve ne suretle o lursa olsun para kazanmak Hetty Green için hayatm yegâne hedefi haline gel mişti. Büyük anasmı ve anasmı kay bettiği zaman, birinin hiç miras bırakmaması, ötekinin, bütün malını koca sma bırakması, Hettyyi fena halde öfkelendirmiş, kederinden yataklara düşürmüştü. Hetty Green, sosyeteye girecek yaşa geldiği zaman, babası ona 18,000 dolar para verdi. İşte bu para dünyanın en hasis kadınının ilk sermayesini teşkıl etti. Bir müddet sonra, Hetty, bir halasından miras yedi, daha sonra babası öldüğü zaman ondan da ayrıca 75 mılyon frank gibi koca bir mirasa kondu. Fakat, bu kadında para hırsı o kadar kuvvetliydi ki, sahib bulunduğu servetin azametine rağmen, akrabasmdan birinin bıraktığı ufacık bir miras için dava açıp uğraşmaktan bile vazgeçme miş, hatta bu yüzden, sahte evrak tanzimi suçile hapse girmesine bile ramak kalmıştı. Hetty, bir müddet sonra evlendi. tlk zamanlar, karıkoca oldukça müreffeh bir hayat geçirdiler; bir aralık İngiltereye gidip yerleştiler, orada iki de çocukları oldu. Fakat Amerikaya döner dönmez Hetty Greenin eski illeti gene nüksetmiş, para kazanmak hırsı eski sinden daha şiddetle almış yürümüştü. Hetty Grreen, ticaret sahasında re kabete giriştiği meşhur maliyeci Huntingtonu bir gün, şiddetli bir münakaşa esnasmda atkısmm altında sakladığı bir rovelverle tehdid edecek kadar gözünü para hırsı bürümüş bir kadındı. Bu kadının analık şefkati de büsbütün başka türlü idi. Bir gün, oğlu yere kapaklanmış, dizi tehlikeli surette ya ralanmıştı. Hetty, çocuğunu bütün şefkatile tedavi etti fakat bir doktor ça ğırmağa kat'iyyen yanaşmadı. Bu harekete sebeb olarak, doktorla rın para çekmekten başka birşey dü şünmiyen şarlatanlardan ibaret oldu ğunu söylüyordu. Çocuğun dizine sürmek için ilâc almağa gittiği zaman, i lâcın şişesi için ayrıca para istiyen eczacıya şöyle çıkışmıştı: Ne?.. Şişe parası mı? Ayol benim, evde yığınla şişem var. İstemem,'ilâ cmız da sizin olsun! Çocuk ilâcsızlıktan fenalaşmağa başlamıştı. Hastaneye götürmek icab etU. Fakat, Hetty, önce bir dilenci kıyafe tine girerek hastaneye gitti, çocuğunu parasız tedavi ettirmek için yalvardı. Sertabib evvelâ hakikaten fakir sandığı bu kadmm asıl hüviyetini anlayınca, onun ricasını reddetti. Hetty, çocuğunu hastanede para ile tedavi ettirmeğe bir türlü razı olamadı ve nihayet yara az dı, bacak kesildi. Hetty Green, hastalığmı tedavi ettirmek için bile para vermekten çekindiği oğluna, büyüdükten sonra da kat'iyyen yardım etmemiş, onu şimendifer amelesi olarak çalışıp hayatmı kazanmağa mecbur bırakmıştır. Aradasırada. bu hasis kadm. oğluna telgraf çekmek mecburiyetinde kalırdı. Böyle vaziyetlerde, bu telgraflarm parasını daima oğlundan almıştır. Nevyork borsasmda birkaç sene e" vel patlak veren umumî iflâsta Hetty Greenin kocası da bütün servetini kaybetmişti. Hetty, bu vaziyet karşısmda onu derhal yüzüstü bırakmış, ondan ayrılmış. o tarihten sonra da tek başma yaşamağa başlamıştır. Hetty Greenin bu tarihten sonraki hayatı Amerika gazetelerine sütunlar dolusu yazı mevzuu teşkil etti. Hetty, durmadan evden eve taşmırdı. Sebebi de, Ameriakda. ayni mahallede muayyen bir müddet oturduktan sonra bir vergi vermek mecburiyetidir. Sonra, her hasis gibi daima korku ve endişe içinde yaşadığmdan, evinin içine bir takım tertibat yapar, her zaman dolu duran bir rovelveri otomatik olarak ateşliyecek şekilde iplerden, kaytan lardan yapılmış olan bu tertibat, onun ziyaretine gelen herkesi korkuturdu. Bir gün akrabasmdan bir kadm onu görmeğe gelmişti. Kendini güç halle tanıttıktan sonra içeri girdi ve Hettyyı, buz gibi soğuk bir odada. gırtlağma kadar yorganlara bürünmüş, yatağmda yatar bir halde buldu. Hetty, onu gö rünce hemen bir köşede duran eski gazeteleri istemiş ve bu gazetelerden, kendisine bir gömlek yapıp sırtma geçirerek: Bak görüyorsun ya, hem sıcak tutar, hem bir çent bile etmez! Demişti. Hetty Greenin çingenelik derecesini de aşan hasisliğinin misalleri saymak la tükenmez. Para verip çiçek almak kat'iyyen adeti değildi. Bir demet yapma çiçeği vardı ki, her gittiği eve taşır «sahici çiçekten ne farkı var, buııu ömrümün sonuna kadar kullanırım> derdi. Bir gün, etekliğini yıkatmağa verdi Romanyadan gelmekte olan göçmenlerin iskân işi İskân Umum Müdürü Cevdet evvelki gün şehrimize gelmiş ve dün Ankaraya hareket etmiştir. Cevdet dün İs tanbul İskân müdürlüğüne giderek göçmen sevkiyatı üzerinde tetkiklerde bulunmuştur. Haber aldığımıza göre, Romanyadan şelmekte olan muhacirlerin mühim bir kısmı Ege mmtakasile Sıvas vilâvetine sevkedileceklerdir. Bunlar Sıvasm Şarkkışla kazasmın Gemerek tarafmda iskân edileceklerdir. Şimdiye kadar buraya 1500 den fazla göçmen gitmiş tir. Bu yıl muhtelif yerlerde 936 bütçe sinden 4400 göçmen evi yapılmıştır. Sevkedilen muhacirler evvelâ hükumet tarafından kira ile tutulan köy evlerinde muvakkaten oturtulmakta bilâhare yeni yapılan evlere naklolunmaktadır. Sıvasa gönderilen göçmenler burada bilhassa çok mümbit ve mahsuldar o lan topraklar civarına yerleştirilmiştir. Burada her aileye modern bir köy evi verilmektedir. Merkez Bankasından Hazineye devrolacak paralar Mayısta neşredilen bir kararnamede (32 nci madde hükümleri tatbik edilen memleketlerden yapılacak ithalâta mukabil altı ay zarfında ihracat yapılmadığı takdirde Merkez Bankasına yatırılmış olan mal bedelinin Hazineye devrolunacağı) tasrih edilrnekte idi. Vuku bulan tereddüdler üzerine bu hükmün mezkur kararnamenin mer'iyetinden evvel yapılmış muamelelere samil olmadı&ı bildirilmistir. UMUMÎ COGRAFYA Fizikî Beşerî Çıktı. Liselerin 1 incl sınıfları için Remzi Kitabevi, Istanbul A. Macid Arda Bu mesele hakkında bir hüküm vermenin nekadar güç olduğu meydandadır. Ekonomik hâdiselerin ve bu hâdiseleri mevzu ittihaz eden ekorîomi ilminin tabiî hâdiseleri mevzu ittihaz eden, hâdiselprini muayyen şartlar tahtında (muayyen ziya ve hararet ve saire) tahlil edebilen ve tecriibelerini tekrar ederken daha kat'î Fakat hep «belki» ye hep «zan» na istineticelere varabilen tabiî ilimlere nazaran nad eden bir siyaset, belki ekonomik vanekadar müşkül bir vaziyette olduğunu ziyetin biraz düzelmesine yardım edecek, devaluation meselesile bir kere daha pıyasalan canlandıracak, beynelmilel ekonomik münasebetlerin takviyesine mei. Hakkı Akyol dar olacaktır. Fransa gibi maliyecilikte «yedi tulâ» sahibi bir memleketin bu sefer de muvaffak olması, yalnız kendisi için değil ayni zamanda dünya ekonomisi bakvmın dan temenni olunur. Fiah 130 kuruş Dr. MUHUS ETE (•) İlk makale 29 eylul tarihli sayımız( daclır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: