6 Mayıs 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

6 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 6 Mayıs 1937 KÜçUk hikfiye Portre İhtiyar kadın, koynundan, katlanmı bir kâğıd çıkardı ve ressama uzattı.. Bu solmuş, yanyarıya silinmiş, kötü bir fo toğraftı. Prosper, bir müddet cevab vermedi Evvelâ, kadının ricasını reddetmeği dü şünmüştü, şimdi, bu soluk fotoğrafın yardımile birşeyler yapıp ihtiyann arzusunu yerine getirmek imkânı olup olmadığm hesablıyordu. Nihayet: Gayret ederiz, diye cevab verdi: İhtiyar kadın sevindi. Resmi yaparken gelip görebilir miyim? diye sordu. Prosper, gelebileceğini söyledi ve kadın çıkıp gittikten sonra işe başladı. Bir köşede, oldukça temiz, küçük bir tuval buldu, elindeki silik fotoğrafa baka baka, o fotoğraftaki çizgileri tuvalin üzerine kabil olduğu kadar benzer bir şekilde geçirmeğe uğraşırken kan ter içinde kahyor du. O zamana kadar, fırçasını sade kendi keyfine göre işletmeğe alışmış olduğu için, yapacağı portreyi, elindeki modele benzetmek mecburiyeti onu fena halde sıkıyordu. Tuven ana ertesi gün geldi. Prosper'in öfkeli olduğunu görünce, evvelâ yanma yaklaşamadı. Öfkesinin sebebini bilmediği için, onu yumuşatmak ümidile, kendisine zahmet verdiğinden bahsetti, özür diledi ve para lâfını tekrar açtı. Prosper, hayatında ilk defa olarak kendi istemeden yapılan bu para teklifine karşı acı acı gülmekle beraber, ihtiyar kadına çıkıştı, bu işi para hatırı için yapmadığını söyledi. O zaman Tuven ana, odayı süpüprüp temizlemeğe kalktı; fakat ressam, buna büsbütün öfkelendi. Alıştığı toz ve dağınıklık olmazsa, yerini yadırgardı. Bu itiraz üzerine, kadın oturdu ve sustu. Birkaç dakika sonra dayanamadı. Yerinden kalktı ve resmi görmek için yaklaştı. Gözlüklerinin altından bir müddet baktı; Prosper'in bütün gayretine, bütün itinasma rağmen, portreyi beğenmemiş olacak ki: îyi olmasına iyi amma, dedi, şöyle bir gülümsemiş yapsanız... Bir de yanaklan pek solgun... Az birşey pembe yanaklı daha iyi olmaz mı?.. Malum ya, pembe yanak sağlam adamda olur... Bıyıklan da pek ince; uclan şöyle yukarı kıvrık olsun diyorum hani! Eliniz değmişken esvabını da asker esvabı yapıverseniz... Mavi as ker esvabı yok mu hani, işte öyle... Başka taraflan Allah için güzel olmuş! Artık ben gidiyorum, çalışırken sizi rahatsız etmiyeyim... Prosper, ihtiyar kadının tarif ettiği şeyleri aynen yaph. Portrenin yanaklarına al sürdü; bıyıkları, haBf fırça temaslarile, yukarı kıvırdı; mavi asker esvabını giydirdi. Portre bittiği gün, onu. kendi elile yaptığı bir çerçeveye geçirdi ve Tuven anaya haber gönderdi. Portreye başlandığı gündenberi bir daha uğramıyan ihtiyar kadın pürtelâş geldi. Ressamın, eline tutuşturduğu tuvali, tepe camından dökülen çiy ışıkta gözden geçirdi. Kadıncağız, resme bir göz atar atmaz o kadar heyecanlanmıştı ki, lâkırdı söyliyecek hali kalmamıştı. Prosper, eserine son bir nazara atfettikten sonra, içınden: Ömrümde bu kadar murdar resim yapmamıştım, diyordu. Fakat, ihtiyann yüzünde, payansız bir istiğrak ifadesi vardı. Tuven ana, al yanaklı, kıvrık bıyıklı, mavi üniformalı to rununu bağrına bastınp, yirmi yaş gencleşmiş gibi çalâk adımlarla kapıdan çıkıp giderken, Prosper, otuz senelik, san'at hayatında, beğenilen ilk eserini yaratmış olmanın hayretini duyuyordu. Çeviren: ( Tarihî Bibliyografya Lâle isimleri Yazan: Tabib Mehmed Aşki Ressam Prosper, «atölyem» dediği tavan katındaki daracık odada, tepe camından gelen beyaz ışığın altında, otuz senedenberi birbirini kovalıyan muvaffakiyetsizliklerin söndüremediği bir şevkle çalı şıyordu. Prosper, elli yaşında vardı. îplikleri meydana çıkacak kadar eskiırriş esvablarmı sırtında hâlâ nasıl muhafaza ediyorsa, hulyalannı ve emellerini de öylece mu hafaza etmişti. Bu hulyalara gömülü yaşadığı için, kendi yoksulluğunu göreme diği kadar odasmdaki duvarlann çatlak larını, yatak vazifesi gören ot minderin sefil manzarasını, hasırlan parça parça olmuş iskemleleri, topal masayı da göremiyordu. Hava fazla soğuk olduğu ve saç sobayı ısıtacak odun bulunmadığı zamanlar, Prosper, şapkası başmda, battaniyesi sırtında olduğu hadde çalışır; tütün bulursa piposunu içer; tepe camından görebildiği bulutlardan ilham almakla iktifa ederdi. Fırçasını, kimbilir kaçmcı defa bozup yeniden başladığı bir resmin üzerinde dalgın dalgın gezdirirken, birden kapı vuruldu. Prosper, kendisine hiçbir zaman mi safir gelen olmadığı için hayretle yerin den kalktı ve kapıyı açtı. Içeriye, ufaktefek, fakir kıyafetli, iki kat bir kocakan girdi. Affedersiniz, dedi, sizi rahatsız ediyorum. Ben Tuven anayım. Tanıdınız mı?... Tanıyacaksınız canım, komşuyuz... Şu koridorun nihayetinde oturuyorum. Ha evet, evet hatırladım. Prosper, ihtiyar kadına odasmdaki üç iskemleden en sağlamcasını verdi. Fakat bu kalabalık, koca evde senelerdenberi oturduğu halde hiç kimse ile tanışmamış, aklmda hiçbir isim tutmamış olduğu için, Tuven anayı da hatırlamıyordu. Türlü türlü insanlarla dolu olan bu evde yegâne tanıdığı kimseler, arasıra merdivenlerde, koridorlarda tesadüf ettiği sırnaşık mahalle çocuklanndan ibaretti. İhtiyar kadın, kendisine ikram edilen iskemleye oturur oturmaz, biraz sıkılgan bir tavırla: Siz tablo mu yaparsınız? diye sordu. Evet, ressamım. Tamam... tamam... hani mağaza camekânlarındaki gibi tablolardan.. Ev lerde de olur, onlardan değil mi? Yani dam resmi... Onu da yapanm... Prosper, çoktanberi, hiç kimse ile san'at mubahasesine girmediği için, azkalsın Tuven anaya bir san'at dersi vermeğe kalkışacaktı, kendini zor tuttu. İhtiyar kadm sözüne devam etti: Eh, mademki tablo yapıyorsunuz, sizden birşey rica edeceğim. Ricamı kabul ederseniz beni çok memnun bırakırsı nız... Paradan yana korkmaym... Bir parça birikmiş param var; çok birşey değil amma, karınca kararınca. İhtiyarım, çahşamıyorum artık... Kadın sustu; sonra birdenbîre: Onun resmini yaptırmak istiyorum, dedi. Kimin resmini? Maurice'in resmini. Maurice'i tanımıyor musunuz canım? Benim torunum hani! Şimdi asker; harbde; yaralanmış, esir düşmüş. Onun için resmini yaptırmak istiyorum. Burada değilse resmini nasıl yaparım? Ezberden resim yapılmaz ki... Amma da ettiniz! Ezberden niye olsun; onu tanıyorsunuz. Hani sarışın, akıllı bir çocuktu... Size bile muziblikler yapardı, işte o. Şimdi yirmi üç yaşında dır. Hanrladınız mı? Hani merdivenlerden inerken hep ıslık çalardı. Aklınıza geldi değil mi? Zaten yanımda fotoğrafı da var, ona baka baka resmini yapabilirsinız. Yazma. Hat: Nesüı. Serlevhası müzehheb ve münakkas. cetvelleri müzehheb. (20x 31,5) büyüklüğünde (781 varak. Üniversite kütübhanesi türkçe yaznıalar, No. 1498. Kayseride güzel bir çiçek sergisi açıldı İklim vaziyeti tabiî çiçek yetiştirmeğe müsaid olmadığından Kayserililer şimdi sun'î çiçekçiliğe heves ediyorlar RADVO Bu aksamki program j İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12.50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 son 17,00 İnkılâb dersleri. Üniversiteden naklen. Hikmet Bayur tarafından 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 spor mlısahabeleri: Eşref Şefik tarafından 20,00 Sadı ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafından arabca soylev 20.45 Safıye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk sarkılan: Saat ayarı 21,15 orkestra 21.45 Bayan Kızılaym istirakıle tangolar 22 15 Aians ve Borsa haberleri ve ertesi gunun programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 son. VİYANA: 19,20 HALK ŞARKILARI 20,05 hava, haberler ve saire 20 30 MITSİKİ 21 30 piyes 22 05 ŞAN VE MUSIKİ 23.15 haberler, spor 23,35 ASKERÎ BANDO. BERLIN: 17,05 IKINDİ KONSERİ 19,05 MUSİKİ20,05 gramofon, spor 21,05 DANS ORKESTRASI, EĞLENCELİ KONSER 23,05 hava, haberler, spor 23,35 EĞLENCELİ KONSER. PEŞTE: 18.05 MACAR HALK ŞARKILARI 19,03 konferans ve saire 19.20 gramofon19,45 MACAR HALK ŞARKILARI 21,15 ŞAN KONSEHİ 22,55 spor, haberler 23,15 ÇINGENE ORKESTRASI 23,45 PİYANO KONSERİ 24 20 CAZBAND TAKT^'T.ı.ıo son haberler. BTJKRES: 18,05 KONSER 19 55 konferans 20,13 ORKESTRA KONSERİ 21,20 konferansı 21,35 SENFONIK KONSER 23,20 gramo . fon 23,50 fransızca ve almanca haberler, son haberler. LONDRA: 18,05 çocukların zamanı 19,05 MUSİ Kİ 19,45 konusma, haberler, hava ve saire 21,05 OPERA YAYINI 21,40 MUSIKÎ SAHNELERI 22,05 ORKESTRA KONSERİ 23,05 hava, haberler, spor ve saire • • 23,30 DANS ORKESTRASI 24,35 haber • « ler. hava 24,45 gramofon. PARİS rP.T.T.l: 18,05 MUSIKİ 19,05 ORG KONSERİ 19,35 haberler 20,05 ŞARKILAR 20,20 gramofon, hava, haberler 21,05 sürprizler21,35 piyes 23,35 haberler 23,50 gramofon, hava. ROMA: 18.20 DANS HAVALARI 19 konuşma, haberler ve saire 21,45 KARIŞIK MU SIKI 22.05 OPERET YAYINI 24.05 ha • < berler, hava 24,20 DANS MUSİKİSİ. Tabib Mehmed Aşkının bu risalesi, Lâle devrinin en mühim vesikalarından biri olduğu gibi Türk çiçekçılıği tarihinin de zengin bir kaynağıdır. Risale alfabetik tanzim edilmiştir. Yukarıdan aşağı her sahifede on isim vardır. Her sahıfe de üç haneye taksim edilmiştir Brinci hanede lâlenin adı, ikinci hanede o lâle çeşidini elde edenin adı, üçüncü hanede de o lâlenin evsafı, eşkâli yazılıdır. Sonradan ilâve edilenlerle risa lede (1350) çeşid lâlenin adı vardır Yalnız Tabak Atâ isminde lâle meraklısı bir adam (401) lâle çeşidi elde et miştir. Bu risaleden lâle isimlerini öğrendikten başka Sâdâbâd bahçelerinin ve Çırağan eğlencelerinin güzide bir r süsü olan lâleleri 3 etiştirenlerin isim lerini de öğreniyoruz ki, Çiçekçıler cemiyetine ithaf ederek buraya kaydediyorum: Şeyhülislâm Veli Efendi, Âşir Efendi. İzzet Paşa, Said Paşa, Şeyh Sun'î çiçek sergisinden bir köşe Mehmed Lâlezarı, Kaptan Tanburi PaKayseri (Hususî) Denizden 1090 davetli önünde ve bir söylevle açtı. Buna şa, Üsküdarlı Baltacızade Mustafa Çe lebi, Eyüblü Feyzullah Ağa, Çelebi E metro irtifada ve Erciyes gibi yüksek bir öğretmen Nebiye ile talebelerden Leman fendi, Çelebiler (?), Lüleci Hacı Mus dağın eteklerinden birisinin üzerinde olan cevab verdıkten sonra salona girildi. tafa Çelebi, Beşiktaşlı İbrahim Ağa, Kayseri iklim itibarile çok mütehavvi! ve Her kadın şimdiye kadar yaptığı çi Tuba Mustafa Çelebi, çelebiler bende toprak itibarile de fakir bir yerdir. K;şm çekleri işlemelerle süslü ve keten örtülü sinden Hacı Hüseyin, Hâkkâk İbrahim soğuğu kadar, yazm sıcağı da sert oîur. bembeyaz masalar üstünde ve çeşidli vaÇelebi. Tabak Atâ, Kasımpaşalı Emin Tabıatin dört mevsiminden ancak bu iki zolar içinde teşhir ediyordu. Salon, baAğa, Eyüblü Salih Ağa ve bendesi Ahmed Beşe, Üsküdarlı Ağacayak İsmail, si hükmünü infaz eder. İlk ve sonbahar har gününun muhteşem bir bahçesini anLâtif Ağazade İsmail Ağa, Haraçbaşı gibi mevsimler ekseriyetle yoksul ve az ö dırıyor ve henüz çiçeği açılmıyan bu muzade Mustafa Bey, Atıf Zade Ömer E mürlüdür. Iklimin bu vaziyeti, toprağın hitte bahar bütün çiçeklerile, tabiat büfendi, tabib Mehmed Aşkı, Seyid Halil fakn doîayısile burada ilkbaharda yeti tün renk ve inceliğile Halkevinin salonunEfendi, Ahmed Ağa, Abdurrezzak Naşir şecek her nevi çiçek ve nebatat hem geç da sonki içtima etmiş bulunuyordu. în Efendi, Hasköylü Bostancı Mustafa Us yetişir, hem erken ölür. Böyle olduğu hal san, salona girdikten sonra manzaranın ta, Cihangirli Hacı Hafız, Kasımpaşalı de, halkta iptilâ derecesinde bif çiçek hehaşmetinden bir türlü aynlamıyordu. Sermeyzin Hasan, Ahmed Efendi, Nimet vesi ve merakı vardır. Ev yoktur ki az ginin burada bu kadar rağbet görüşü geMolla, Tophaneli Hafız, Eyüblü Deh kanîzade, Eyüblü berber Mehmed, Ka veya çok birkaç çiçek saksısı bulunmasın. rek Halkevini ve gerekse Nebiyeyi teş rabinacı Mehmed Çelebi, Üsküdarlı ber Bu, tabiann kendilerinden kıskandığı ma vik ve teşyi etmiştir. îki gün devam eden ber Hacı Baki, Saraylızade Ahmed A nevî bir zevk ve ihtiyacı gene o tabiatin sergiye on binden fazla ziyaretçi gelmiş ğa, Üsküdarlı Saatçizade, Âşir zade Ha bağnndan zorla ve fakat bin türlü dikkat ve şimdiden ikinci devre için yüzden fid Efendi, Eyüblü Arif Efendi, Behçet ve ihtimamla koparmak gibi bir arzudur. fazla kadın yazılmıştır. Zade Mustafa Efendi, Bandırmahzade Ve bunda da cidden muvaffak olmuş Teşhir edilen çiçekler arasında çeşid Ata Efendi, Mehdi Zade Mustafa Ağa, lardır. Yalnız sun'î çiçekçilik Kayseri çeşid güller, begonyalar, kamelyalar, Tokadî Mehmed Efendi, Cefalezade İbmuhitinin şimdiye kadar bilip görmedlği krizantemler, sümbül, lâle, karanfil, herrahim Bey, Bakizade İsmail Efendi, Bakizade Lutfi Efendi, Bektaşzade, Said güzel san'atlardan biri idi. Kadmların cai gibi hatıra gelen nekadar çiçek mevEfendi, Vefalı Molla Efendi, Tabib Yah tuvalet gülleri, ziyafet sofralannın slisiü cudsa, tabiatin çiçeklerde yarattığı nekaya Efendi, Simkeş Mustafa, Eyüb Tür demetleri, resmî günlerın çelenkleri, dü dar renk ve zarafet varsa bunîar hep mabedarı Osman Efendi, Bahçeli Hacı Ah ğünlerin çiçek buketleri ya Ankaradan salarda toplanmış bulunuyordu. med, Taşovalı Mustafa Ağa. Üsküdarlı ya Istanbuldan birkaç gün önce uzun Muvaffak olanları ayırıp mükâfatlanMehmed Ali Çelebi, Balmumcu Hacı külfet ve dolgun masraflarla getirtilir ve Mustafa, Kaptan Mustafa Paşa. Hacı bu zarurî ihtiyac ancak bu suretle temin dırmak düşüncesi önceden mevcud ıken sergi açıldıktan sonra bunları tefrik et Mahmud, Cafer Çavuş, Kalfazade Çe edilırdi. Halkevi, İzmırin sepetçilik ve mek mümkün olamamıştır. lebi Efendi, Üsküdarlı Camcı Ömer, İzmit İmamı. Üsküdarlı Mahmud Efen çiçekçilik mektebinden mezun Nebiyenin Sergiye iştirak eden bütün kadınlar di, berber Hacı Ahmed, Tarsus İmamı burada misafireten ve muvakkaten bulu muvaffak olmuş ve incelik, zarafet ve İbrahim Efendi, Ortaköylü Kuyumcu, nuşundan bilistifade himayesinde bir zevk kabiliyetini tebarüz ettirmişlerdir. Üsküdarlı Mehmed Ali, Ali Paşazade mekteb açmasını teklif ve rica etmiş ve Öğretmen Nebiye muvaffakiyette â İsmail, Üsküdarlı Tiryaki Ömer Çelebi, Nebiye de bu hizmeti tereddüdsüz olaSultantepeli Mahmud, Yorgancı İshak, rak kabul eylemişti. Halkevi, (sepet ve mil olanlarm en başında gelir. Davudpaşa mahkemesi kâtıbi Şişman çiçek) kursunun açılacağmı ve talıb oKendisi nekadar şayanı takdir ve tebMolla, Kasımpaşalı Ahmed, Bedesten anlann müracaatini şehirde ilân edince, rik ise, baharsız bu muhitte sun'î dahi olKethüdası Süleyman Ağa, Tophaneli muhit kadınları tarafından iyi karşılanan muş olsa ailelerine daima bir bahar ha karanfılci Hacı İsmail ve ilâh... (124) yatı yaşatacak olan Kayseri kadınları da kişi vardır. Bu adamların yetiştirdikleri bu kursa bir kadın akışı başladı. Ve ilk o derece takdire lâyıktırlar. lâlelere gelince; renklerine ve nakışları devreye girmek için talib adedi birden Sergi kapanarak evlere nakledilmiş ve na göre, isim alırlardı: Necmi Çemen, altmışa fırladı. Bundan iki ay önce HalMevci Elmas, Lâ'limuzab, Fevvarei Nur, kevi salonunda açılan kursta haftada beş bu suretle her evin bir odasında yeni yeTavusu Kudret, Dâmeni dür. Câmi ders veriliyordu. Öğretmen Nebiye talib ni sergıler açılmış demektir. gülrenk, Erikei Lâhut... Ve meselâ: lerın çokluğu ve görülen umumî arzu ve Sahir Üzel Tabak Atânm yetiştirdiği İhsanı Yez hevesi hissedince talebeiere sepetçilik ve dan, sarı fitilli Mahbub lâle kumaşında, apka dersi de vermeği vadetmişti. Sinemacılığm iftihar edeceği •• Gülü İremden ince, metin ve mücellâ, yegâne eser âlâ ve rana idi. Devrinde bir soğanı Çoktanberi devam eden bu kursun çi(1000) altm gibi bir servet mukabilin çekçiliğe aid olan kısmı henüz ikmal ede satılan «Mahbubu Zaman> ise SadBir Kralın taç giyme merasiminrazam Nevşehirli İbrahim Paşanın çu dilmemekle beraber Halkevinin büyük de gösterilecek yegâne film... hadan Taşovalı Mustafa Ağa tarafından alonunda ve 1 mayıs bayramında baharı Pek yakmda yetiştirilmişti. Mor fitilli, gül pembe un'î çiçeklerle olsun karşılamak maksabeyaz bir lâle idi. dile, bir çiçek sergisi açıldı. Sergiyi Halsinemasında Gülü İrem ise, Tarsus İmamı İbrahim kevi baskanı Naci Özsan kalabalık bir j NOBETÇİ ECZANELER Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinda nobetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetmdekiler: Eminönünde (Besir Kemal), Beyazıdda aydar^, Kuçukpazarda (Hikmet Cemili, Eyübsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehremininde (Nâzım Sadık), Karagümrük.te (Suad), Samatyada (Rıdvan), Şehzadebaiinda (Unıversitej, Aksarayda (Ziya Nuri», Fenerde (Hüsameddin), Alemdarda (Suvı Rasim), Bakırkoyde (Hilâl). Beyoğlu cihetindekiler: Galatasarayda (Kanzuk), Bostanbaşm < da (Itımad), Galatada Maiımudıye caddcsınde (Ismet), Taksimde (Nizameddin), Şişli Kurtuhış caddesinde (Necdet), Ka + sımpaşada (Vasıf), Haskoyde (Barbuf, Beşiktasta (Süleyman Receb), Saxıyerda (Asaf). Uskudar, Kadıköy ve Adalardakiler: Uskudarda (Ahmediye), Kadıkoyünda Yeldeğirmeninde (Üçler), Büyükadada (Halk), Heybehde (Tanas). İNGİLTERE TAClMN İNCİLERİ Sa«ılık I I I I I Kadıköy Feneryolunda Bağdad caddesi üzerinde Marmaraya ve İstanbula emsalsiz nezareti havi yüksek bir mevkide muhkem ve mo dern yapılmış bir yeni kârgir köşk satılıktır. Ayrı kullanılabilen zemin katında 3 oda geniş taşlık, kiler, banyo, çamasırhk ve odunluk vardır. Birinci katta birjıol. iki salon, bir oda, hususî kiler ve mutfak. Üst katta beş yatak odası. bir banyo, daha yukanda bir sofa, bir oda, geniş çatı arası ve bütün binada beş taras vardır. Bütün konforu havidir. Tarzı inşası çok ferah ve metindir. Cumhuriyet matbaasında Bay Sefkatiye müracaat olunur. SAKARYA HAMDl VAROĞLV Izmir Çocuk Esirgeme kurumunun faaliyeti Çocuk Esirgeme kururmı İzmir mer kezinden: Mart, nisan aylannda Çocuk bakım evimizde (625) hasta çocuk muayene ve tedavi edilerek ilâclan parasız veril miştir. 23 nisan Çocuk bayrammda, 1 (1250) çocuğa kıymetli hediyeler verilmiştir. 2 (450) çocuğa elbiselik ve çama şırlık kumaş tevzi edilmiştir. 3 (100) çocuğa ayakkabı yapılmıştrr. 4 (3000) çocuğa şeker dağıtılmıştır. 5 On birer çocuklu üç aileye nakdî yardımda bulunulmuştur. Teşekkür Zonguldakta vefat eden sevgili kar deşimiz Bayan Stüdenin ebedî ayrılığı doîayısile derin ve acı kederlerimize iştirak eden bütün kıymetli dostlarımızın taziyetlerine karşı minnet ve şükranlarımızı arzederiz. Kardeşi: Başmuallim Suad Keskin Kardeşi: Müteahhid Suphi Taşçımn eşi Suphiye Taşçı tarafından elde edilmiş, sarı fitilli, gül pembe beyaz bir lâle idi. Mahbubu Zamana karşı mor fitilli, ince ve bâlâkad bir lâîe daha elde edilmiş, adma «Mah bubu Sani> denilmiş, fakat sovanı kaybolmuş. Tabak Atâ tarafından 1190 yı mda yeniden bulunmuş ve bu sefer tMahbubu Atâ» adını almıştı. Çiçek bir medeniyet, ruh yüksekliği eseridir. Tarihi pek parlak olan Türk çiçekçiliğini. yeni bir «Lâle name». «Sümbülname» kaleme aldırtacak şe kilde ihya etmeliyiz. BU AKŞAM MELEK sinemasında Nefis bir sergüzeştle başlıyan, heyecanh ve güzel sahnelerle dolu bir AŞK MACERASI KORONOF İNCİLERİ Fransızca sözlü AŞK ve GÜZELLİK FİLMt I Reşad Ekrem Koçtt Bas rollerde: MİRNA LOY SPENCER TRACY M. Turhanın eserleri 1 Kadm Avcısı. 2 Cem Sultan. 3 Timurlenk. 4 Tarihte Türkler için büyük sözler. 5 Akından Akına. Bunlar, tarih ve edebiyatseverlerin kıtabhanelerini süsliyecek nefis bir koleksijron teşkil eder. Yarın matinelerden başlıyarak İPEK sinemasında 2 Büyük ve Türkçe Film Haftası Başbyor 1 LOREL HARDİ Yeni Büyük Dayanılmaz SERSERİLER KRALI derecede gülünçlü komedi sergüzeşt filmi Ş I K SINEMADA RUSJAPON MUHAREBESl ( Port Arthur) DANİELLE DARRİEUX ve ADOLPH WOHLBRUCK tarafmdan bir haftadanberi büyük muvaffakiyetle devam eden bu şaheser arzuyu umumî üzerine birkaç gün daha gösterilecektir Son günlerinden istifade ediniz. Ayrıca: 2HALK KAHRAMANLARI Büyük aşk ve SIVASTA İNGİLTERE Pek İNGİLTERE KRALI S. M. ALTINCI JORJ'un TAÇ GiYMESi MüNASEBETiLE Yoldan çıkan tramvay Vatman Alinin idaresindeki 211 nu maralı Şişli Tünel tramvayı, Şişli deposundan çıkmış ve servise gitmek üzeL re Şişli kavsini dönerken yoldan çıkmış •L ve bir kahvenin kaldınmına çarparak ^m devrilmiştir. ^B Tramvayda yolcu olmadığından kaza^ H da korku çeken olmamıştır. yakmda KRALLIGININ i P E K ve M E L E K' te CANLI TARiHi Kan Kardeşler 12 NUMAR ALİ TREN 1 (Kitabevi) sahibi Kâmil Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasiye, gazete ve mecmualarm tevzi veridir. Açık teşekkür Laurel ve Hardy tarafından TÜRKCE SÖZLÜ Aşk, kuvvet ve esrar filmi, yann akşamdan itibaren TURK SİNEMASINDA Bay İhsanın vefatından mütevellid büyük kederimize iştirak eden ve ce naze merasimmde bulunan ve telgraf ve mektubla ve bizzat gelmekle bizi taziyet eyliyen aziz dostlarına teşekkür lerimizi arzederiz. Damadı Kızları Sahh Atifet, Güher Kız kardeşi Eşi Behice Naime

Bu sayıdan diğer sayfalar: