30 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

30 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 CUMHURİYET 30 Mart 1938 Yurddaşlann tahakkukunu bekiediği teşebbüs Ereğli çileği İlk çilek mahsulü dün Istanbula geldi Ereğlinin çilek yetiştirmekte İstan bulla büyük bir rekabete giriştiği ma lumdur. Ereğli, bu sene ilk yetiştirdiği turfanda çileği İstanbula göndermiştir. Bu soğuk havalar devam ederse İstan bulun yerli çileklerini mayısm sonla rında yemek kabil olacatır. Ereğlilileri tebrik ederiz. Dün, Ereğli çilekçilerinden şu mek tubu aldık, aynen neşrediyoruz: «Karadeniz Ereğlisinin çilek ekicileri, aşağıdaki dileklerine aid olduğu ma kamlarm dikkat nazarlarının celbolunmasını dilerler: Ereğlinin her sene artan çilek mah sulü İstanbul ve Ankaranm bütün ihtiyaclarmı temin etmekte bulunmakta dır. Geçen sene Ereğli Belediyesl guya köylünün hukukunu sıyanet edeceğim diye mahsulü toptan ve müzayede su retile ihale ettirmekte idi ve hatta bu sene de ayni usulün devam ettirilmesine çalışmaktadır. Halbuki bizler bu usulün kaldırılarak satışların gene eskisi gibi yapılmasmı aşağıda yazacağımız sebeblerden dolayı : rica etmekteyiz: 1 Satışa, Belediye müdahale ettiği takdirde resmî formaliteler yüzünden malm sevki gecikmektedir. Bu yüzden mal nefasetini kaybetmektedir. 2 Umumî ve toptan müzayede ile satış yapıldığından bu geniş ticaret işine ancak parası çok olanlar girebilmektedirler ki, neticede ortadan rekabet kalkarak meydan birkaç paralıya kal maktadır. 3 Büyük müzayede neticesi mal alanlar ellerine geçen külliyetli mahsulü olduğu gibi harice sevketmektedirler. Ayıklanmadan gönderilen mallar dü şük fiatla satılıyor, bir de mahsulümüzün ismi lekeleniyor. Halbuki, Belediye ticaret işine karışmamalı, parası olan herkes mal alabil meli ve hatta ekici bizzat isterse mah sulünü Ankara ve îstanbula kendisi ge* tirebilmelidir. Eski usulde alıcılar az aldıkları mahsulü temizliyerek gönde rirler. Bu suretle rağbeti artırırlardı. Bir de, Belediye resim alacağım diye mahsulün hepsini bir araya toplamak tadır. Bu dahi çok külfetlidir. Resim almak için en münasib zaman malm sevk için iskeieye toplandığı zamandır.> Çilek ekicilerinden Vatandaş, bir yuva sahibi nasıl olabilir? ingiltere ve ademi müdahale işleri Seher Vakti Moris dö Kobra'nm «Seher Vakti> isimli kitabı, bundan bir müddet evvel arkadaşımız Hamdi Varoğlu tarafından tercüme ve gazetemizde tefrika edilmek suretile neşredilmişti. «Seher Vakti» bu defa Kanaat kütübhanesi tarafından kitab halinde basılmıştır. Umumî Harbde, İsviçrede başlıyarak Viyanada devam eden büyük bir casusluk vak'asını tasvir eyliyen bu eser, son senelerde neşredilen bu kabil kitabların en heyecanlısı ve en şayani dikkatidir. Bu kitabda Umumî Harbin ilk senelerinde, kendisine Türk ismi takarak İngiliz entellicens servisi hesabma Avusturya erkânıharbiyesinin en mühim esrarını öğrenmeğe giden ve Avusturya ordusu gizli istihbaratmda çalışan bir Avusturya erkânıharb zabitinin karısı olan bir İngiliz kadınının yaptığı işler tasvir edilmektedir. Kitabın muharriri, vak'aları o kadar şayani hayret bir şekilde yekdiğerine raptetmiştir ki, kitabı okumağa başla dıktan sonra bitirmeden bırakmak kabil degildir. «Seher Vakti>, arkadaşımız Hamdi Varoğlu tarafından gavet güzel bir şe kilde dilimize nakledildiği için, aslm daki bütün incelikleri muhafaza et mektedir. Bu kitabı, bütün okuyucularımıza bilhassa tavsiye ederiz. L. Halifaks Ingilterenin haticî siyasetini izah etti Lord: «Ingilterenin esas prensipi Avrupanın rakib saflara ayrılmasma mâni olmaktır» dedi Çörçil Londraya döııdü, temaslarından memnun gorıınııyor Londra 29 Lordlar Kamarasında Lord Halifaks, M. Çemberlayn tarafından Avam Kamai'ası müzakeresi esnı smda izah edilen muhtelif noktaları tekrar etmiştir. Ispanyaya Italya tarafından yapıldığı iddia edilen yardım meselesi hakkında, Lord Halifaks, gerek İngiltereyi ve gcrek Fransayı ademi müdahale politikasını kabule sevketmiş olan sebebleri hüküm süz bırakacak yeni hiçbir şey zuhur et mediğini bildirdikten sonra demiştir ki: « îngiliz hükumeti, ademi müdahale nin yalnız bu dahilî harb esnasında değil, harb bittikten sonra da devletin bütün nüfuzunu kullanacaktır. îngiliz taahhüdlerine gelince, kendi lerine söz verdiklerimiz, icabında bu söze sadık kalacağımızı bilirler. îngiltere, Milletler Cemiyeti paktından doğan bütün taahhüdlerine riayet etmektedir, fakat bu mecburiyetlerle Fransa ve Belçikaya karşı tahrik edilmiyen vaziyetler için olan sureti mahsusada taahhüdleri miz arasında aşikâr bir fark vardır. Hükumet, başka bir hükumetin karanna bağlı bir harbe iştirakini mümkün kılacak yeni taahhüdler kabulüne amade değildir. Kabulünü yerinde gördüğü taahhüdleri tamamen ifaya amade bulunmakla beraber maksada erişmek için daha iyi bir yol aramaktan da hâli kalmıyaca ğız. Başkalarını mantıklı olmağa teşvik ederken bizzat kendimizin mantıklı ol maklığımız lâzımdır. Bizim için her ba kımdan kıymetli olan ve barış için kuvvetli bir zaman teşkil eden bütün eski dostluklarımızı muhafaza ediyoruz. Italya hükumetile, yalnız muvakkaten mun katı olduğunu zannettiğim münasebetlerin tekrar tesisi için şimdiki müzakerelerle yapabileceğimizi ümid ettiğim gibi dostluk çerçevemizi genişletebildiğimiz tak dirde, umumî menfaate bir hizmette bulunmuş olacağız. İngiliz politikasmm dayanması lâzım gelen prensipler, bir taraftan memleketimizde demokratik prensipleri, ferdî hak ve hürriyetleri muhafaza etmek ve diğer taraftan da dışarıda Avrupanın rakib saf lara ayrılmasma mâni olmak için nüfuzunu ve uzlaşma için tavassutumuzu kullanmak olmaİKİır. Yabancı memleketler, bizim hakkımızdaki hükümlerini, politikamıza veya hükumetimize göre değil, bizzat kendi değerimize göre vereceklerdir. Diğerlerini manevî ve madciî kuvvetimi ze inandııabilirsek, politikamız muvaffak olacaktır. Bunu yapamazsak, hiçbir po litika selâmete müncer olamıyacaktır. (Milletimizin mes'uliyetlerinı müdrik olduğunu, dünyanm istikbaüni kurarken oynamağa memur olduğu büyük rolü bir kere daha anlıyacağını ve kendisinden beklenen şeyi yapacağını zannediyorum.) «Meskenden mahrum yüzde seksen ekseriyeti, kira evinden kurtarmak kabil ve mümkündür» Vatandaşlan kira ödemekten kurtararak, birkaç yıl içinde birer eve sahib etmek için, Ankarada hususî bazı teşek küllerin, semere vermeğe başlıyan faaliyetleri alâkadar makamlarca ehemmiyet ve alâka ile takib edilmektedir. Köylü leri ektiği toprağa, şehirlileri de oturduklan eve sahib kılmak, hükumetimizin ö tedenberi üzerinde durdugu bir meseledir. Ankarada Bahçeli Evler Kooperatifi, ilk iş olarak, memurlara mahsus yüz altmış kadar ev inşa ettirmektedir. Bu ev lerin ilk katları ikmal edilmiştir. Kooperatife dahil olmak istiyenler, yirmi beş lira mukabilinde birer hisse senedi satın almışlardır. Toplanan bu paralarla, inşa edilecek evlerin arsası temin edilmiş ve Emlâk, Ticaret bankalarının açtıkları kredilerle inşaata başlamak imkânı hasıl olmuştur. Istanbul ve îzmir gibi büyük şehirlerimizde de Emlâk Bankası, Evkaf idaresi, ve diğer bazı teşekküllerin kredi yardımla rile, geniş mikyasta bir inşaat kooperatifi kurulabileceğine şüphe yoktur. Bu kooperatiflerin çıkaracağı hisse senedlerinin, büyük bir rağbet göreceği temin edilmektedir. emlâk üzerine ikrazatta bulunan Emlâk ve Eytam Bankasile; sermayesi, şehrin imarına «yardım etmeğe müsaid olan Evkaf idaresi, bütçelerinden ayıracakları muayyen bir para ile, bu işe pekâlâ girişebilirler. Icabında hükumetin de yar dımı temin edilebilir. Gaye bir değil, ikidir: Hem vatandaş kira evlerinde sürünmekten kurtarılmış olacak, hem de bu vesile ile şehrin iman, kolayca tahakkuk sahasma girecektir. Ereğli çilekcilerinin bir dileçi Ödeme şartlarında kolaylık olursa.. Bundan birkaç sene evvel, Emlâk Bankası için Fransadan bir mütehassıs getirtilmişti. Bu mütehassıs, tetkikatmı yaparak, raporunu verdi. Rapor neşre dilmediği için, esaslarını pek bilmiyorsak da, mütehassısm Emlâk Bankasına, bazı tavsiyelerde bulunduğu ve bu arada taksitle ödenmek üzere halk için evler inşası fikrini ileri sürdügünü kuvvetle tahmin ediyoruz. Şimdiki halde, Emlâk Bankası, çatısı kısmen inşa edilmiş natamam evlere, yüzde elli nisbetinde ikrazlarda bulunmak tadır. Diğer millî müesseselerimiz de, geri kalan yüzde elliyi deruhde ettikleri takdirde, hemen faaliyete geçmek için or tada bir mâni kalmıyacaktır. Muayyen aylık kazanclarile geçinen vatandaşlara, ödeme şartlarında kolay Iık gösterilecek olursa, istisnasız, herkesin, birer ev edinmekte tehalük göstere cekleri muhakkaktır. İnşa edilecek binalar, taksitlerin ta mamile ödeneceği zamana kadar birinci derecede ipotek edilecekleri için, konu lacak sermaye, hiçbir suretle tehlikeye maruz değildir. Borcunu vadesinde ödemiyenler için bazı kayıdlar da konula bilir. Bununla beraber, halk, eminim ki, kira ile oturdugu eve verdiği paradan fazla birşey ödemiyecegi için, borcunu hatt Emlâk Bankası mütekaidlerin şikâyetlerine cevab veriyor Emlâk Bankası İstanbul şubesi müdürlüğünden şu mektubu aldık: «Muhterem gazetenizin 23 mart 938 tarihli nüshasının ikinci sahifesinin son sütununda «Malullerin Emlâk Bankasından şikâyetleri> başlığı altında intişar eden yazıda: «Malullerin maaş cüzdanlarınm kırdırılması işine martın yirmisinden itibaren başlanacağı evvelce ilân edildiği halde şimdi bankanın bu Işi bazı eşhasa hasrettiğinden, birçoklarına para verilmediğinden ve banka memurlarınm ashabı müracaate fena muamelede bulunduklarmdan şikâyet edildiği» bildirilmektedir. Halbuki mütekaid, dul ve yetimlerin haziran, temmuz, ağustos üç aylıklarının iskontosuna mart iptidasında başlanılmış ve bu iş martın on ikisinde bitirilmiştir. Malullerin maasları ise diğer mütekaidlere tercihan, martın ilk ikl günü zarfında ve azamî derecede sürat gösterilmek suretile iskonto edilmiştir. Bazı eşhasa hasredildiği yazılan mua meleler yukarıda bildirilen aylıkların is kontosu değil; eylul, birinci ve ikinciteşrin aylıklarına mahsuben istenilen avanslardır. Vakıâ, bu yoldaki müracaatlerden ö lüm ve ağır hastalık gibi mücbir sebeb ve zarunetlere müstenid olanlar imkân nisbetinde tervic edilmek suretile, muztar vaziyette kalanlara bazı küçük yardımlarda bulunulmuşsa da fevkalâde bir muavenet kabilinden yapılan bu mahdud muavenetlerin hududunu tevsi ile her müracaat edene avans vermeğe imkân yoktur. Esasen bu kabil muameleler, yalnız üç aylık maaşların iskontosunu deruhde eden banka için mevzu haricinde kalmaktadır. Memurlarımızm müracaat sahiblerlne fena muamelede bulundu'kları hakkmdaki sözlere gelince; böyle bir muamele hiçbir zaman vaki olmamıştır.» Çörçil, Fransa seyahatinden memnun Londra 23 Vinston Çörçi], saat 8,30 da Paristen buraya gelmiştir. Çörçil, Pariste muhielif siyasî Fransız adamlarile görüşmüştür. Mumaileyh pek zevkli ve enteresan bir seyahat yaptığmı söylemekle iktifa etmiştir. Londra 29 (Hususî) Fransadan dönen M. Vinston Çörçil bugün Hariciye Nazırı Lord Halifaks'la uzun bir mülâkatta bulunmuştur. M. Çörçil, Pariste Başvekil M. Blum ve Hariciye Nazırı M. Pol Bonkur'la görüşmüştür. M. Çörçil, ayrıca Fransız kabinesi haricinde ka Ian fırka liderlerile de görüşmüş ve mülâkatlarının neticesi hakkında Lord Halifaks'a malumat vermiştir. Bir konuşma Alâkadar zevattan birile, bu mevzu etrafmda dün bazı temaslar yaptık. Bu zat diyor ki: « Cumhuriyet hükumetinin başlıca emellerinden biri, köylüyü çalıştığı top raga, şehirliyi oturdugu eve sahib kıl maktır. Köylü, alınan ciddî tedbirler sayesinde, toprağına sahib olmağa başla mıştır. Fakat şehirlerde, henüz başmı soka cak bir meskenden mahrum olan vatan daşlar, yüzde seksen gibi kuvvetli bir ekseriyet teşkil etmektedirler. Bu vatandaşlara da, parasmı ev kirası ödetir gibi tedricen ödetmek suretile, sekiz on sene zarfmda birer yuva kurmak, pekâlâ kabildir. Ancak bu işin, büyük sermaye istedigi de unutulmamalıdır. Hususî teşekküller, bu kadar geniş bir teşebbüse atılmağa cesaret edemezler. Buna mukabil, Roma müzakereleri Roma 29 (Hususî) Hariciye Nazırı Kont Ciano bugün Kigi sarayında ingiliz elçisi Lord Pört ile yeni bir mü • lâkatta bulunmuştur. iki devlet adamı, İngiliz Italyan müzakerelerine devam etmislerdir. llllllllllll ta gününden evvel ve belki de fazlasile ödemeğe çalışacaktır. Hükumetimizin bu işe zaten lâyık olduğu ehemmiyeti ver diginde şüphemiz yoktur. Öyle umarım ki, bir hayal gibi görünen bu teşebbüs pek yakmda tahakkuk sahasma girecektir.» Caferoğlu Mustafa Karaköse ile Tebriz arasında Karaköse Trabzon arasında işliyen devlet transit otobüs servisinin dost İranla yapılan bir anlaşma neticesi olarak Tebrize kadar uzatılmasma karar verilmiştir. Bursa ovası su altında kalmaktan kurtuldu Bursa (Hususî) Şehrimize ve ci vara sürekli yağmur yağmaktadır. Her sene bu mevsimde su altında kalan Bursa ovası kanal tesisatmın son aldığı şekil üzerine artık bu derdden kurtulmuş bulunmaktadır. Bu sene yağışın fazla oluşu bu tesisatm tanzimi için bir esas teşkil edecektir. Çekirgede yeni kurulan metooroloji Lstasyonu merkez olmak üzere Ziraat mektebinde ve Uludağda da birer şube tesis edilmiştir. Bu istasyonlarda yağış vaziyeti devamlı olarak tesbit edilmektedir. Çekirgede ve Ziraat mektebinde ayni zamanda hava rasadı da yapılarak merkeze ve Yesiîköve verilmektedir. Erdekte zeytincilik kursu açıldı Bursada üçüncü bisiklet müsabakası Bursa (Hususî) Federasyonun tertib ettiği bisiklet müsabakasınm üçüncüsü bu hafta yapıldı. Gemlik şosesinde 30 kilometre üzerine tertib edilen bu müsabakaya altısı Acar İdmandan, beşi Akmspordan olmak üzere 11 bisikletçi iştirak etti. Müsabaka esnasmda Akmspordan iki bisikletçi birbirlerile çar pıştılar. Birinin başı ve ayağı yaralandı. Demirtaş jandarma karakolunda yara lmm pansımanı yapıldı. Müsabakada birinciliği Acardan Bekir kazandı. Sırasile ikinci Faruk, üçüncü Kemal, dördüncü Hüsameddin, besinci Said oldu. Derece 53 dakikadır. Nikâh merasîmi Ziraat Bankası merkez müdürlüğü tevdiat şefi Kâmil Berkinin kızı Selma ile Karacabeyin tanmmış çiftlik sahib lerinden Salâhaddin Karacagilin nikâhları evvelki gün Vilâyet konağındaki Eminönü nikâh memurluğunda her iki tarafın akraba ve dostlarından müte şekkil güzide bir hazırun kütlesi hu zurunda akdedilmiştir. Genc evlilere saadet dileriz. Bir izah Merhum arkadaşımız Tahirin feci bir otomobil kazası neticesinde vefatı ha berleri arasında Mecidiye köyünde Basrinin kazinosunda rakı içildiği mevzuu bahsolmuştu. Kazinocu Basri imzasile aldığımız mektubda bunun doğru olmadığı bildirilmektedir. manlar, bu çocukla arkadaşlık ettim ve bu resmin çekildiği bahçede onunla beraber oynadım. Yusuf Haddad, sözüme inanmadığı nı gösteren bir tavırla, tekrar: Zannetmem, dedi. Şimdi isbat ederim. Diyerek boynumda ince bir zincirle asılı duran küçük madalyonu, oldukça sert bir hareketle çektim, kapağmı açtım ve kendisine uzattım Buyurun, dedim, kendi gözünüzle görün. Kocam, madalyonun içindeki resme şöyle bir göz attı. Bu resim, albümdeki fotografın ayni olan başka bir fotoğraf tan kesilmiş, bir çocuk kafasıydı. Gözlerini, resmin üzerinde fazla durdurmadı, çabucak bana çevirdi ve yüzümü ilk defa görüyormuş gibi, uzun uzun beni süzdü. Dudaklarında hafifçe müstehzi bir tebessüm peyda olmuştu: Bu resmi, bu madalyona koyalı kaç gün oldu? diye sordu. Kaç gün mü oldu? Bu fotoğraf, senelerdenberi boynumda gezer. Madalyonun öbür yüzünde de annemin resmi var. Her halde, vaktile annem bunu kendi elile koymuş olacak. Ben hatırlamıyo SanFransisko îvan Rasputin admda bir güreşçi SanFransisko'da pılan bir maçta, rakibi Szabo'nun burnunu tazyik etmek suretile galib gel miş ve Büyük Okyanus şampiyonluğunu kazanmıştır. Aylık san at ve salon mecmuası dum. Geri kalanları da hiç tanımadığım simalardı. Birden, sahifelerden birinî çevirirken, on yaşlarında kadar bir çocuk resmi nazarı dikkatimi celbetti. Ben bu çocuğu tanıyordum; bu çehre, bende bir takım hatıralar uyandırıyordu. Bir hayret ni dasmı zaptedemedim. Gözlerimi kaldırdığım zaman, koca mm, istifhamlı bakışile karşılaştım. Al bümü kendisine doğru uzatarak sordum: Bu çocuk kimdir? Ben bu simayı tanıyorum. Yusuf Haddad, fotografa bir göz attı ve hayretle sordu: Tanıyor musunuz? Evet, eskiden tanıyorum. Nereden? Her halde îstanbuldan olacak... Küçüklüğümde... Zannetmem. Bir yanlışlık olsa gerek. Hayır, hayır. Yanlışlık filân yok. Kat'iyyen eminim. O halde bu resmin kime aid oldugunu biliyorsunuz demektir. Işte orasmı bilemiyorum, hatırlıyamıyorum. Çok küçüklüğüme aid bir hatıra. Fakat, kat'iyyen eminim ki, bir za Erdek (Hususî) Zeytin yetiştiricî lerimizi fennî yetiştiricilik ve bakım v« her türlü imar işlerine vâkıf usta zeytinci olarak yetiştirmek gayesile açılari zeytin budama kurslarına mıntakamızda hararetle devam edilmektedir. Mmtakamız bakım memurunun idaresinde mesailerine devam eden bu kurslardan Erdek merkez kazası kursu» na 420 zeytinci devam etmiştir. Kurs nihayetinde bu zeytincilerden, ehliyeti görülen 36 kişiye usta 30 kişi* ye de çırak budayıcı vesikası verilmiştir. 936 senesindeki kar fırtmasınm yapİngiliz deniz manevraları tığı tahribatla birer kuru çalı haline ge* len Erdek ve havalisi zeytin ağaclannm son safhada Londra 29 İngiliz ana vatan filosu bu budama ameliyesine şiddetle ihti < hava kuvvetlerinin iştirakile bir müd yacları vardır. Bunun için bu tedbir pels dettir Manş denizinde manevralar yap verinde bir harekettir. ı maktadır. Bu manevralar bugün son safhasına Vayiğ adası açıklarında gir Talihsiz çocukları güldürmek, hasmiştir. ta çocukları kurtarmak istiyorsanız Mezkur ada üç torpito muhribi, iki Çocuk Esirgeme kurumuna yardım torpito, torpil atan 24 bombardıman ve ediniz. 124 te avcı tayyaresi tarafından müdafaa edüivordu. rum. Yusuf Haddadm müstehzi tebessümü fazlalaştı. Parlak bir muhayyileniz var, dedi. Bu söze fena halde öfkelendim. Muhayyile mi? dedim, yani, yalan mı söylüyorum demek istiyorsunuz? Sözleriniz, hakikatten o kadar uzak ki! Olabilir, fakat hakikattir. Eğer, rradalyondaki resmi size göstermeseydim, bu resmi başka bir resme benzettiğimi zannedecektiniz. Görüyorsunuz ki, al bümdeki resimle, madalyondaki resim ayni çocuğa aid. Bunu inkâr edemezsiniz. Bunu inkâr edemem amma, bu fotografta gördüğünüz Mısırlı çocuğu, vaktile tanımış olduğunuzu inkâr ederim. Niçin? Çünkü, onun îstanbula gittiğini, orada sizinle oynadığını hiç zannetmiyo rum. Ben, buna kat'iyyen eminim. Bu çocuğu muhakkak îstanbuldan tanıyo rum. Hiç zannetmiyorum. Ben yanılmadığıma eminim. Isterseniz size bunu anlatayım, Evet, anlatın. Ben, gözlerimi elimdeki küçük fotogra* fa dikmiş, çocukluğumda yaşadığım bitf sahneyi uzaktan görüyor, onun inanmıyan nazarlarla yüzüme baktığına dikkat bilö etmiyordum. Çok küçüktüm, diye anlatmag^ başladım. Memleket ismi, insan ismi gibî şeyler aklımda kalmamış. Fakat t u ço •« cukla beraber geçirdiğim günlere aid, u* fak tefek bir sürü hatıra var ki, ımutmamışım. Çocuk hikâyeleri dinlemek pek ho* şuma gider, anlatın bakalım. Benim yüzüme lâmba ışığı ta karşıdan vurduğu halde, kocam yarı gölgede oturuyordu. Onun için, bu sözü söylerken, çehresinde istihza alâmeti bulunup bu * lunmadığmı göremedim. Fazla olarak, içimden doğan, kuvvetIı bir ihtiyac, maziden kalan bu hatıralan anlatmağa dudaklarımı zorluyordu. JDe vam ettim: Çok küçüktüm... Dört, belki be$ yaşında ancak vardım. Bunu iyice hatırlıyamıyorum. Büyük, çok büyük, beyaz bir ev hatırlıyorum. Belki bir köşk, ya hud bir konaktı bu. Geniş bir merdiven, bir camlı kapı, bir de bahçe vardı..» (Arkast var) Ask ve macera romant : 3 0 HCOCAIM Nakleden: Hamdi Varoğlu XVI Kocamı, garsonun tabirile baş aktris tin refakatinde gördüğüm günden sonra aramızdaki münasebetin şekli hiç değiş medi. Yusuf Haddad, bermutad, evdeki mevcudiyetimi görmemezliğe geliyordu. Ben de kendimi ona hatırlatmamağı tercih ediyordum. Çay salonundaki tesadüften, kendisine ima yolile de bahsetmemi§tim. Fakat, ne yalan söyliyeyim, bu mevzu zihnimi sık sık işgal ediyordu. Her zamankine nazaran daha barid bir söz söylese, daha hesablı bir hareket yapsa, daha lâhayd bir nazarla yüzüme Laksa, karşımda daha sükutî dursa, bu mağrur ve soğuk adamm manzarası, zihnimde, derhal aktrisle kanuşan güler yüzlii, neş'eli sevimli erkeğb hayalile kan şıyordu. Yusuf Haddad'm sokağa çıkmadığı bir akşam, geç vakte kadar onun dairesinde oturmuştuk. Yazı odasına bitişik ufak kütübhanede başbaşa geçirdiğimiz bu gibi akşamların hiçbir hususiyeti yok tu. Yusuf Haddad, arka arkaya bir sürü sıgara içer, bir iki gazeteye göz gezdirir, arasıra, bazı yazıların başlıklarmı yük sek sesle bana da okurdu. Ben de, bu müddet zarfmda, gelişigüzel bir el işile meşgul olurdum. O gece, ipeğim kalmadığı için, elimdek işi erken bıraktım. Kocam, gazetelerine > fazla dalmış olduğu için, masanm üstünde duran kalın bir albümü aldım, içindeki fotoğraflan seyretmeğe başladım. Bunların ekserisi eski fotograflardı. Bir k'smı, kocamm aile resimleriydi, Evvelce de başka yerlerde görmüştüm, tanıyor 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: