20 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

20 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 20 Nisan 1939 Susuzdere cinayeti Şahidler, Arab Muradı itham ediyorlar Okmeydanmda Susuzderede Dadaylı İhsanı, başını taşla ezerek öldürmekten suçlu Arab Muradın muhakemesine, îstanbul Ağırceza mahkemesinde devam edilerek, tahkikatı yapanlar şahid olmak üzere dinlenildi. Bunlardan komiser Şiikrü, «Arab Murad, vak'a yerinde yapıl.an keşifte, cesedin yerini, vaziyetini kendi tarif etti. Bundan başka toprak altmdan maktulün kopmuş, ayrılmış bir tutam kanlı saçmı da kendisi çıkardı, bize gösterdi. Morgda da cesedi görünce, yere kapandı, «yazık oldu zavallı gence, neden yaptım bu işi.» diye ağladı.» dedi. ŞEHRiN iÇiNDEN Bisiklet müsabakaları İstanbul bisiklet ajanlığından: 1 Yapılmakta olan seri bisiklet yarışlannm sonuncusu 23/4/939 pazar günü sabahı yapılacaktır. 2 Yarışa tam saat 8,30 da başlana caktır. 3 Yarış yolu: Topkapı sahasının önünden başlamak ve ayni yerde bitirilOsman, bu iki mühim mek üzere Silivri kasabasının ilerisindeçarelerini izah ediyor ki 75 inci kilometreye kadar gidip gelme olmak üzere 150 kilomteredir. 4 Bu yanşa iştirak edecek olan bij Yazan: Salâhaddin Güngör | rinci sınıf bisikletçilerin yarış saatin Akşamcılık âdetinin, son senelerde den evvel hazırlanmış olduklan halde azaldığını söylüyorlar.. Siz ne dersiniz? Topkapı sahası önünde hazır bulunma Şüphe yok ki eski akşamcılar, git ları e isimlerini hakem heyetine kay gide azalmaktadır. Alkollü içkilere karşı dettirmeleri lâzımdır. Atletizm müsabakaları gösterilen temayül, asrî yaşayışın icablarından olarak daha az zehirli içkilere İstanbul atletizm ajanlığından: münhasır kalmağa başlamıştır. Yeni ça 1 23/4/939 tajrihinde yapılması lâzırri lışma hayatımız devamlı akşamcılığa mü gelen koşu müsabakaları çocuk bayrasaid değildir. Pek sıcak günlerde birkaç mı dolayısile 22/4/939 cumartesi günü kadeh bira, yahud ziyafetlerde bir, niha Fenerbahçe stadında saat 14,30 da başlıyacaktır. yet iki kadeh şarabla iktifa edenlere bir Müsabaka programı şöyledir: dereceye kadar ses çıkarmıyabiliriz. Eski 14,30 100 metre seçmeleri devrin akşamdıŞı, düz rakı ile başlar, ve 400 > seçmeleri 14.50 bazan sabah saailerine kadar devam eder15.00 800 > final di. Yeni hayat tarzımızın bu lâübaliliklere 100 final 15,10 artık tahammülü kalmadı. Sonra, dün 110 ı seçmeleri 15.20 kendilerine zevk diye belletilen şeylerin 400 ı final 15,30 seçmeleri 200 ı çoğunun serserilikten ibaret olduğunu her15.40 seçmeleri K. IV. 50 15.50 kes öğrendi. Şimdi, kadın erkek bir araya 110 16,00 final toplanıyorlar. Biraz radyo dinleniliyor, 200 : final 16,10 arada bir sinema seyrediliyor ve böylelikfinal 50 ı 16,20 le devamlı içki âlemlerine pek vakit kal16.30 10,00 metre mıyor. 4X50 17,10 Sarhoşluğun çirkin görülmeğe başlama4X100 17,20 sında spor merakile birlikte, mütefekkir 2 Aşağıda isimleri yazılı hakemlerin zümrenin yirmi senedenberi içki aleyhine gelmesi rica olunur. Doktor Nuri, Semih, Adil, Giray, Füaçtıkları cidalin ve mütemadi telkinlerin ruzan Tekil, Hikmet Feridun, Arat, İhde mühim tesiri olmuştur. Bilhassa genclerde içkiye karşı müthiş san Belor. A KBA BA Bugünkü sayısında "Bira kalbi,, "Şarab kalb!,, Profesör Dr. Mahzar hastalıktan korunma KASiDEi ZAFERiYE Yazan : Orhan Seyfi Orhon eşhur Mazhar Osmanm meşhur kütübhane odasına, onun meşhur emektarı delâletıle girdiğim zaman, muhterem profesör, acele Bu cinayetin faili kendisi olmadığ'.nı işi olanlarda görülen bir telâşla: söyliyen Arab Murad, «ben, poliste selciz Ben de hemen çıkmak üzereydim, gün, sekiz gece dövüldüm, bu da beni dö dedi, iyi ki vaktinde yetiştiniz!.. venlerdendir» diye, bu komiserin ifadesi Isterseniz, konuşmamızı başka bir ni kabul etmedi. Galata Sulh Ceza mahgüne bırakalım... kemesi hâkimi Nusret, şahid yerine gel Hayır... Hayır!.. Daha on beş, di. «Vak'a yerine keşif yapılmak üzere çağınldım. Tahkikat' idare eden Müdde yirmi dakıka sizinle kalabılirim! Ben, evveiâ Avrupanın geçirmekte oliumumî muavini Feridun Bagana ile zaduğu büyük siyasî buhranın sinirler üze bıta memurlan ve Arab Murad oradaydilar. O zaman zan altmda bulunan, son rındekı tesırınden bahıs açarak, onu tatlı radan hakkmda muhakemeden men ka tatlı söyletmek niyetindeydim. Fakat rarı verilen Hasan dajiazırdı. Arab Mu Mazhar Osman, teklifime yanaşmadı: Bana, dedi, birisi «frenk üzümü rad bana, Topkapıda Ihsan ve Hasanla yola çıktık, rakı aldık, sırtları dolaştk, ye!» dese, düşünürüm. îşin içine frenk Okmeydanma, bu susuz dereye gelin karıştı. Belki bunun ucu da polıtıkaya ce, İhsanla kavga ettik. Ihsan bana söv dokunur diyerek, keyfiyeti hemen Haridü, ben de yerden bir taş aldım, üzerine ciye Vekâletıne bıldırirım! Sız, beni söysaldırdım, başına vurdum. Hasan da ba letmek istiyorsanız, mevzuu değiştirin... Derhal dediği gibi yaptım ve Avrupana yardım etti, diye vek'ayı kendisine göre anlattı.» diyerek şahidlik etti. Bir tu nın sinir manzumesini bir yana bırakarak tam saçı taş, toprak altından Arab Mu sayın Refik Saydam hükumetinin ağır isradın çıkardığını da ilâve ettikten sonra, pirtolu içkilere karşı girişmek vadinde bureis Refik, suçlunun dövüldüğü iddiasm lunduğu mücadele etrafında Yeşilhılâlcı hekimimizin ne düşündüğünü öğrenmek da bulunduğuna işaretle, sordu: tedim. Kendisinde dövülmüş bir adam ha Mazhar Osman, daha ben sualimi tali var mıydı? mamlamadan söze başladı: Hayır, öyle bir halini görmedim. Hükumetin bu huststa gösterdiği Hatta midesile meşguldü, oradaki boshüsnüniyeti her türlü takdriin fevkinde tandan turp aldırmış, yiyordu. Dayak tebulurum. Bızım idealımiz, yalnız rakı, sıri altında gıbi görünmüyordu. apsent, votka, gibi ispirtosu fazla olan içArab Murad buna karşı: «Ben orada, kilerin değil, bütün alkollü maddelerin isben öldürdüm, dedim amma yalan söyle timalden kaldınlmasıdır. Fakat, şimdilik dım. çünkü, polis tahkikatı daha bitme buna imkân görmediğimiz için, «ehveni mişti, beni tekrar ikinci şubeye götürecek şer» olan bira ve şaraba müsamaha ediyolerdi. Dayaktan kurtulmak üzere ya'.ar. ruz. Bununla beraber, «sıhhidir, kuvvet söylemek lâzımdı» dedi. verir, iştiha açar...» diyerek sinemalara Müddeiumumî Feridun Bagana, A varıncıya kadar, şarab ve biranm reklâmı rab Murad;n o zaman Adliye doktoruna yapılmasına da muarızız! muavene ettırüdioini. davak vemiş hal • j ~ ö V»'1«. l , r l . l a ı U • » « • . de olmadığına rapor verilaiğini söyledi. korka korka yedirdiğimiz insanlara şarab Komiser Alişan da şahid sıfatile din gibi bir zehri tavsiye edemeyiz tabiî!.. Bilenıldıkten sonra, muhakemenin devamı ra da, tedricen yaptığı tahribat itibarile, başka şahidlerin çağınlmasına bırakıldı. şarabdan pek aşağı kalmaz. Arpa suyu adı altında hüviyetini gizliyen bu az ispirtolu jçkinin kalbe dokunduğu tespit Beşinci Samsun Yerli edilmiştir. ÇekoSlovakya ve Bavyera Mallar Sergisi gibi, çok bira sarfedilen bazı memleket Ulusal Ekonomi ve Arttırma kurumu lerde Hertzbir dedikleri «Bira kalbi» Samsun şubesi 19 mayıs 939 da başla hastalığı, hemen de umumî gibidir. Ren mak ve on beş gün devam etmek üzere havzasındaki bazı şehirlerde ise, şarabın «beşinci yerli mallar sergisi> ni tertib fazla istimalinden ileri gelen «Vayns etmiştir. Bu sergi Samsunda açılan Hertz» «Şarab Kalbi» hastalığına sık sık «Yerli Mallar sergisi> nin beşincisi o raslanmaktadır. Şarabın olsun, biranm lacaktır. Samsunda açılan yerli mallar olsun, vücude zaran vardır. Şarab ve bisergileri bir ihtiyaca cevab vermekte ve ra kullananların bilhassa kalb, karaciğer çok rağbet görmektedir. Bu gibi sergi ve böbrekleri çabuk bozulur. Ehemmiyet lerin açılmasmdan başlıca gaye, yalnız verilmiyen el ve ayak şişmelerini nefes müstehlik halka yerli mallanmızı ta darhğı, ve vakitsiz ölüm, takib etmekte nıtmak ve sevdirmekten ibaret olma geeikmezler. Her biri, ayrı vazife gören yıp tacirlerin doğrudan doğruya sana bu uzuvlarımız bir kere harab olduktan yicilerle temaslannı da temin ettirmek sonra kolaylıkla tamir edilemez ve yerletir. rine yenisi konulamaz. Hastahğın ilk teSamsun . Sıvas, Kayseri hattı üzerin zahürleri başgösterdiği zaman, icab eden de ve civannda ve Karadeniz sahille perhizler yapılmak şartile, henüz yaşa rinde bulunan bütün büyük ve küçük makta olan uzuv parçalarını kurtarmak şehirlerimizin tacirleri, sergiye iştirak belki kabil olur. edecek sanayi müesseselerimizle bu suRakınm zararlarına gelince: Bu içkiretle yakmdan temas ederek doğrudan nin mutlak isurette zehir olduğunu kabul doğruya buradan mübayaatta bulunmak ve siparişler yapmak kolaylık ve imkâ etmeliyiz! Öyle ki, adını anmakla dahi çimize tiksinti gelmelidir. nını kazanacaklardır. ; NEREDESİN S i i ^ ARNAVUDLUK TACI Yazan : Yusuf Ziya Ortaç Italya'ya gidiyor! KarikatUrist: Necmi Rıza Ankara mektubları : Meb'uslarımızla mülâkat Bugünkü A K B A B A bir mizah şaheseridir. Niğde Belediye Reisliğinden: 1 30/3/939 günü kapalı zarf usulile Belediyemiz için satın ahnacağı ilân edilen ( 5500 ) beş bin beş yüz lira muhammen kıymetli arazoz makinesi Ulus gazetesinde bir sehiv neticesi muhammen bedeli (5500) lira iken (8500) lira olarak ilân edilmiş olmasma ve şartnamede bazı tadılât icrasına lüzum görülmesine binaen arttırma, eksiltme kanununun 12 nci maddesi hükmüne tevfikan 30/3/939 tarihinden itibaren 15/5/939 tarihine musadif pazartesi günü saat 14 te Niğde Belediye Encümeninde ihalesi icra edilmek üzere 45 gün müddetle kapalı zarf usulile bermucibi şartname yeniden eksiltmiye konmuştur. 2 Eksiltmeye iştirak edeceklerin bedeli muhammenin % 7,5 nispetinde teminat vermesi mecburidir. İhaleyi müteakib teminat akçesi % 15 e ıblâğ edilecektir. 3 Şartnamesi: İstanbul, Ankara ve Mersin Belediyelerine gönderilmiştir, İsteklilerin şartnamesini görmek üzere Belediyemize ve mezkur Belediyelere müracaatleri ilân olunur. ( 2436 )' Pazar günü yapılacak maçlar bir antipati var. Meyhanelerin gitgide çoğalmasına Bu haftanm millî küme karşılaşmasını teşkil eden Galatasaray Vefa maçı ne dersiniz?.. Içkinin yayılmasında küçük mey pazar günü Taksim stadında yapılacakhaneleri başlıca amil olarak sayabilirim. tır. Müsabakayı Beşiktaştan Refik Os Içkinin, hele Takı gibi içkilerin eskiden man Top idare edecek, yan hakemliklerini Şazi Tezcanla Halid Galib yapa olduğu gibi mahalle aralarına sokulmamacaklardır. sı, hatta mabed, mekteb bulunan yerlerBu müsabakadan evvel Süleymaniye den uzaklara atılması lâzımdır. Eski akiŞişli ve Kasımpaşa Galataspor muhtedelere göre, bu yalnız dine karşı hürmetti. litleri karşılaşacaklardır. Hakem, Ad Hakıkatte ise, içkinin sirayetini tahdid ve nan Akındır. Fikstüre nazaran Taksim kolayca yayılmamasına hizmetti. Ufacık stadında yapılması icab eden Galata dükkânlarda tezgâhbaşı sohbetleri artık Gencler Bozkurt ve Beylerbeyi Demirtarihe karışmalıdır. Halbuki bakıyorum: spor müsabakaları Takismide saat 11 de Hemett4>üttra lökantalarda, içki satılryor. Ankarft Gencler Birliğile Pera maçı olBir zamanlar yataklı vagonlar da oym duğundan, Şeref stadına nakledilmiştir. vaziy&te*1d£ Yemek salonuna girenles, Berlin Prag maçı *"~türlü mezelerle süslü içki sofralarım karşıAvusturya ve ÇekoSlovakyayı ilhak lannda buluyorlardı. Bazı ecnebi kadın eden Almanya, ayni zamanda orta Avların, bu manzarayı görünce, yemek ye rupada en iyi futbol oynıyan iki memmeden salonu terkettiklerini kaç kere gö leketi kendi hududları içerisine almış oldu. Avusturyanm ilhakından sonra zümle görmüştüm. Almanlar, bir turnuva tertib ettiler ve Hükumetimizin teşebbüsile hele neyse, buna yeni vilâyetin kuvvetli takımlan bu vagonlar, Balıkpazarı meyhanelerine da iştirak etti. Avusturyalılar bu tur benzemekten kurtuldular. nuvayı kazandı. Bence, «rakı» nın mutlak surette kaÇekoSlovakyanın işgalini müteakib palı, gayet mahdud mahallerde ve şiddet yeniden içinde orta Avnıpa kupası şamli kontrol altında satılmasına müsaade e piyonu Slâvya, Sparta gibi takımlar dilmelidir. kazanan Alman spor teşkilâtı boş durmamış, eski ÇekoSlovakya, yeni Bo Lökantalarda, halkin oturduğu çalgılı kazinolarda, vagonlarda, vapurlarda, ra hemya Moravya eyaletinin spor idakı keyfi yapılmasına göz yummamalıyız. recilerile temasa geçmişlerdir. Bu münasebetle Almanyanın iki büyük şehri Halk arasında içilebilecek içki bir iki olan Prag Berlin muhtelitler maçının bardak bira ile gayet az miktarda şarab18 mayısta Prag şehrinde yapılmasına dan ibaret olabilir. karar verilmistir. Doktor Mazhar Osmana, gayet nazik rim. Fakat, bütün ömrümde zevk için, bir sual sordum: Hiç içki kullandığınız zamanlar ol tek kadeh içki kullanmadım. îstanbul gidu mu? Meselâ iştihanızı açmak üzere bi, dünyanın en iyi sularını sinesinde topbir iki kadeh bira.. yahud yemek arasında lıyan bir şehirde, su yerine bira, yahud şarab içenlere şaşarım. bir kadeh şarab da mı almadınız? Vaktile, Avrupada, suya «kaz içkisi» Muhterem doktorun sualımı cevabsız derlerdi. Son zamanlarda, onlar da sofbırakmasından korkmuştum. Fakat öyle ralarında yalnız su içmeğe başladılar. olmadı: Ben, dedi, herşeyden evvel heki Kendileri mi kaza benzemeğe başladılar, mim. Bir hekim sıfatile bazı içkilerin, hat yoksa su mu insan içkisi oldu, bilmem?... Salâhaddin GÜNGÖR ta bütün içkilerin tadına bakmış olabili Öyle ise, seni görmeğe gelmemiş, demek... Ne için geldi öyle ise?. İkisi de durdu. Üzüntülü bir bakışla gözgöze geldiler. Ferhunde, sağ elinin başparmağını, orta parmağının üitiine bastırdı. Sonra birdenbire kaydırırken, oyun oynar gibi, şıkırdattı: Benim içime bir korku girdi, şimdü. Belma, hep öyle acı bir bakışla gözlerinı ondan ayırmıyordu: Ne imiş, söylesene... Demek ister gibi başını salladı. Haniya: «Bir gün gelir, evinizde görüşürüm!» demiş. Öyle söylemiyor muydun?. Sakın işte onun için geİmiş olmasın?. Gelmişken, eline ne geçerse onları da alıp götürdü ise... Belma, sarsıldı: Aman Ferhunde, sen de neler söylüyorsun?. Derken sesi titriyordu. Hırsız bu, kardeş!. Ne çalacak buradan?. Halılan, gümüş takımlarım değil ya... İçeride misafirler otururken, herkes evin içinde aşağı yukarı dolaşırken...» Elmaslarin nerede?. Ondan yana korkma... Öyle bir yerde saklı ki, bulamaz. Aklına bile gelmez. Evin içinde Ranadan başka hiç kimse bilmez. Öyle söyleme!... Bak, bakalım yerinde mi?. Nereye saklıyrosun?. Duvarın içinde gizli bir göz var, oraya. Üstünde de resim çerçevesi asılı. Kimin aklma gelecek?. Bizde, belki herkesin aklma gelmez amma, Avrupada pek çoklan, elmas larını böyle yerlerde saklarlar. Haydar da, çok dolaşmış, çok gezmiş bir adam, diyorsun, Bilmez olur mu hiç?... Buraya kadar girdi ise elile koymuş gibi bulmuştur. Bak, bir kere... Sakm onlan da çalmış olmasm?. Acınm, doğrusu. Bir demet çiçek getirdi, onun yerine bütün elmaslarını alıp gitti ise pek yazık olur. Ben demedim mi sana?. Enikunu çapkınm biri bu... Senin yüzüne de yalandan gülmüş. Buraya kadar geliyor da sana görünmeden ne var, ne yok hepsini çalıp gidiyor. Getirdiği bir demet karanfil, çaldığı elmaslarin yanında kaç para ederse onun inceliği, görünüşteki kibarlığı filân da yaptığı hırsızlıklann yanında o kadar yalancı bir yaldız gibi kalır. Vah zavallı Nezle Baş Diş Nevralji ve bütün ağrılarına karsı NEOKALMiNA Yapı İşleri İlânı Nafıa Vekâletinden: 1 Eksiltmiye konulan i ş : Erzurum Vilâyetinde yaptırılacak Üçüncü Umumî Müfettişlik grup inşaatı müştemilâtından müşterek işler, otel, iki komutan evi ve iki memur evi ikmali inşaatıdır. Keşif bedeli: 267,236 lira 45 kuruştur. 2 Eksiltme 2/5/939 sah günü saat 16 da Nafıa Vekâleti Yapı îşleri Umum Müdürlüğü Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır. 3 Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri evrak c 13 » lira « 37 » kuruş bedel mukabilinde Yapı İşleri Umum Müdürlüğünden almabilir. 4 Eksiltmiye girebilmek için isteklilerin 14439 lira 46 kuruşluk muvakkat teminat vermeleri ve Nafıa Vekâletinden bu iş için alınmış ehliyet vesikası göstermeleri lâzımdır. Bu vesika eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel bir istida ile isteklilerin Nafıa Vekâletine müracaatleri ve istidalarma en az bir kalemde 150 bin liralık bu işe benzer bir iş yaptıklarına dair işi yaptıran idarelerden alınmış vesika raptetmeleri muktazidir. Bu müddet zarfında vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye giremiyeceklerdir. 5 İstekliler teklif mektublarmı ihale günü olan 2/5/939 salı günü saat 15 e kadar Eksiltme Komisyonu Reisliğine makbuz mukabilinde teslim edeceklerdir. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (2385) Yeni Tertib Biletleriniz Hazırdır. Her keş'Hede bir çok yurddaşlannı saadete knvnştnran Yeni tertib biletlerini satmağa başlamıştır. Bu defa da talihinizi YURD GiŞESiNDEN deneyiniz. Taşra siparişleri intizam ve sür'atle gönderılir. Adres : Bahçekapı I? Bankası karşısında No. 17 MEHMED KIVANÇ Belmacığım!. Elmaslarına mı yanarsın? Yoksa bu serseriyi bir adam sandın. Arkasmdan ne çıktı, ona mı üzülürsün?. Dur, Allahını seversen, Ferhund e ! . . . Sen de bana nispet verir gibi söylenme!... Sinirlendim, zaten... Belma, bir anahtar çıkardı. Yanyana asılı resim çerçevelerinden birine doğru yürüdü. Yavaşça kaldırdı. Arkasında, duvarlarla bir renkte yağlı boya boyanmış, belli belirsiz bir kapak vardı. Onu açtı. îçinden bir kutu çıkardı: İşte, duruyor. Dedi. Aç bakalım, elmaslar da içinde mi?. Hepsi tamam mı?. Belma, kutuyu da açtı: Hepsi yerinde... Sonra, gözleri birdenbire başkalaşh. Elinde kutu, Ferhundeye doğru koştu: Baksana!. Ne var?. Olur şey değil!. Genc kadın, kutunun içinden dört parmak enliliğinde pırlantadan bir bilezik çıkarmış, Ferhundeye doğru uzatıyordu: Bak, dedi, buna ne dersin?. Yeni aldığm bilezik değil mi?. işte o..« YURD GiŞESi Tefrifa No. 28 DUNYA BOYLEDİR iŞTE KEMAL RAGIB Öyle olsaydı, Rana mutlaka bana söylerdi. Unutmuştur. Belki söylemiştir de sen duymadın, dalgmlığına geldi. Belma, zıli çaldı. İçeriye orta boylu, tombalak, kaşı gözü güzelce, saçları sarı ya boyalı bir kız girdi. Belma, çiçekleri gösterdi: Bunları sen mi koydun, Rana?... diye sordu. Rana: Ben koymadım, dedi. Siz, misafirlerin yanında iken, bir aralık buraya gırmıştım; ben de o azman gördüm. Genc kadın, birdenbire duyduğu çarpıntıyı belli elmemek için kendini güç tuttu: Kim koydu, öyle ise?... Kim getirdi?. Nasıl oldu da görmediniz?. Benim odama kim girdi?. Diye biribiri arkasından, dilinin ucuna kadar gelenleri soracak gibi iken gene vazgeçti. Lâkırdıyı değiştiriverdi: Şu cigara tablalarını döküver, dedi, Pek fena kokuyor. Rana, onları aldı. çıktı. Belma: Ben demedim mi sana?... Demek ister gibi Ferhundenin yüzüne baktı. Sonra, yenıden kendini kanapenin üstüne attı: Olur şey değil!. Diye söyleniyordu. * Ferlıunde: Ben de şaştım, şimdü. Kim getirmiş öyle ise?... Haydar mı diyeceksin? Ondan mı şöüpheleniyorsun?. Kim olacak başka?. Nasıl getirmiş?. Nasıl girmiş buraya kadar?. Girmiş, işte... Nasıl olmuş da hiç kimseye görünmerrıiş?. Haydi, başkalarına görünmedi, diyelim. Hiç olmazsa bir aralık senin yanına gelip konuşmaz mıydı?. Ben de bunu düşünüyorum. Haniya o gün bunu da çaldı, diyor dun. Demek ki almamış. Demek ki Muhtara, mahsus böyle söyledin. Fena değil, doğrusu..a Yok acanım, o gün bunu da ko« lumdan çekti, aldı. Bu ne öyle ise?. Bugün de getirmiş, koymuş. > O mu getirmiş?. Başka kim getirir?. Bugün, sizfn yanınıza çıkarken burayı açtım. Kutunun içinde bilezik yoktu. Demek ki biz içeıide otururken o da buraya girmiş. Hem bir demet çiçek getirmiş, hem de bileziği bırakmış. Ayol, bu hırsız filân değil, eski zaman masallarındaki prenslerden birisi!..* Ben demiyor muyum sana?. Nasıl olmuş da, böyle evin içinde herkes ayakta iken, bu kadar kalabalığm ortasında içeriye girmiş?. Niçin?. Yalnız bileziği getirmek için mi?. Öyle olacak!. Bana bile görünmediğine bakıhrsa... İArkas\ var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: