27 Haziran 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

27 Haziran 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Haziran 1939 CUMHURÎYET Tarihten yapraklar Çengeloğlu Yazan: KADİRCAN KAFLl Poturlu, külâhlı, cebkenli Türk levendleri kollarını sıvayarak yalınkılıclarım Akdeniz ufuklarmda parlattıkları zaman her yanı dehşet sarardı. Yalnız korsanlığa çıkmış olan Avrupalı gemiciler değil, en büyük devletlerin gemileri bile sığınacak liman ararlardı. Barbaros kardeşlerin kurdukları «Azab ocaklan» Ondokuzuncu asnn ortalarına kadar Akdenizin batısında Türk cesaret ve merdliğinin örneklerini veriyorlardı. Bu yerler ayni zamanda Osmanlı donanmasına tam denizci elemanlar, kaptanlar ve amirallar yetiştiren bir mektebdi. Cezayir kıyıları, Tunus bahçeleri, Trablusgarbm kumsalları orada yerleşmiş olan Türkler içın adeta anavatan olmuştu. Bu yerlerde bir çok aşk ve macera kahramanları toplanıyorlardı. Sazlarında, seslerinde hep o ülkenin güzellikleri ve sevgisi haykmyordu. O yerler, kendilerine engin ufuk, köpüklü dalga, azgın kasırga arıyanların, binbir tehlike ile güreşmek istiyenlerin «mev'ud toprak» ı sayılıyordu. Bunun içindir ki her yıl Anadolunun Akdeniz ve Karadeniz kıyılarından birçok terbıyıklı delikanlıların garba doğru yelken açan gemılerde göğüslerini Akdenizin oynak ve serin rüzgârlarına verdikleri görülüyordu. Ondokuzuncu asnn başlannda Karadenizin keskin bakışlı, çelik vücudlü ve yılmaz delikanlılanndan biri de Cezayire giden gemilerden birine binmişti. Ona adını soıdukları zaman kısa bir cevab vermişti: Tahir... Fakat ötedenberi her Türk yiğitinin bir de lâkabı vardır ve onu asıl bu suretle tanırlar. Bunun için de hemen sorulur: Kimlerdensin? Karadenizli Tahir: Çengeloğullarından... Liyej şehrile Anversi birbirine bağlıyan bu muazzam eserîn inşaatı tamâmlanmıştır Belçikadaki Albert kanalı Kitab tenkidi Kırk Yıl Yazan: Halid Ziya UŞAKLIGÎL Basan: Matbaacılık ve Neşriyat Türk Anonim Şirketi, İstanbul. Dedi. Çengeloğlu Tahir, gürbüz, kuvvetli, cesur olduğu kadar zeki bir gencdi; bütün bu yüksek vasıflara belki her yerden çok kıymet verilen Cezayir levendleri arasında parlayıvermesı uzun sürmedı; limanda bulundukları sırada oynak Karadeniz türküleri söylüyor, kıvrak Karadeniz oyunları oynuyordu. Eğlence zamanlarında ön safı bırakmadığı gibi harb zamanlarında da önde oluyordu. Yaz ve kış, deniz durulunca, yahud lngılız, Fransız, Italyan, İsveç, Holanda, hatta Amerika devletleri kendi gemilerine ilişilmemesi için taahhüd ettikleri vergiyi vermeyince hemen gemiler yağlanır, toplar yağlanır, yelkenler çözülürdü. Vira demir rrr!... Kumandaları her tarafta yükselir; donanma, denize sürünerek uçan beyaz kanadlı devler gibi ufukların fethine yolla/ıırdı. Çengeloğlu Tahir bu hayat içinde yuğruldu, pişti, görgüsünü artırdı, ecnebi diller öğrendi. İdarecilik tarafı bozulmağa başlıyan Azab ocaklarını kendisi için dar görünce, İstanbula döndü, tersaneye girdi. Çengeloğlu Tahir devlet kapısında da hemen göze çarpmakta gecikmedi. Onu 1827 senesi birinciteşrininde Navarin limanında (4880) toplu dokuz harb gemisinden mürekkeb bir filonun kumandanı olarak görüyoruz. Mora ihtilâlcilerine yardım eden Ingiliz, Fransız ve Rus donanması limanın ağzını tutmak üzere bulunuyordu; içeriye de girerek Türk donanmasına demir üstünde iken saldıracağına şüphe yoktu. Çengeloğlu Tahir Paşa, kara ve deniz kuvvetleri umum kumandanı İbrahim Paşaya, limandan çıkmayı ve icab ederse açıkta döğüşmeyi teklif etti; fakat kabul olunmadı. Herşey bu Karadenizli amiralin tahmin ettiği gibi oldu; ancak kendisi birkaç hafif tekne ile, o müthiş ateş ve kan tufanı arasından sıyrıldı, İstanbula geldi. Gene Azab ocaklanndan yetismiş olan büyük Türk amiralı Kılıcali Paşanın İnebahtı muharebesindpki parlak denizciliğini ha tırTattı. İkinci Mahmud onun bu hareketini iyi karsılamadı; cekemiyenlerin de te sirleri altmda kalarak cesur amiralı Edirneye sürdü. Bununla beraber donanmanın böyle kudretli bir kumandana olan ihtivacını takdir etmpkte gecikmedi. Onu 1832 de «Kaptanı Derya». bes sene sonra Top^ane Miisiri ve 1841 de tekrar Kaotflnı Derva olarak sö>üvoruz. Tü^k deıizcîli"'ni vük'fltmek arzıısunu coskun ve atesli bir ask sibi yüreğinde tasıvor, bu uğuırla her fedatârlığı vapıyordu. Cen?elo°;lu Tahir Paça denizciHkte olduğu kadar idare işlerinde de, o devrm ihtivacına cevab veren bir adamdı. Derva Kantanı bulundueu sırada o za manki teskil?*a göre Akdeniz adalarmın Pariste her sene yapılan «En şık kaidare'ine de bakıvordu. Bunlardan birin dın müsabakasını yukarıki resîmde s'ödeki b\r knnsolos bazı şüpheli işler ceviri rülen tuvaletile Laure Diana kazanyordu. Fakat kapitülâsyonlar ve Avrupa tnıştır. devletlerinin tahakkümü dolayısile açıkça birşey yapılamıyordu. Konsolos da adeta Tanzimattan sonraki Türk edebiyat:nı meydan okuyordu. Çengeloğlu Tahir Patetkıke yarayacak meseleler henüz aydınşa bu adama: latılmadığı gibi, edebî eserler de henüz Size burası yaramıyor; zayıflıyorsuinceden inceye tetkik edilmemiştir. Gerek nuz; hava değiştirseniz iyi blur! Türkiyede, gerek Avrupada (bilhassa Dedi. Bunun asıl manası: Rusya ve Almanyada) bu devrin edebî Buradan yıkıl git! Hoşuma gitmi meselelerine dair neşredılmiş eserler ve yorsun! makaleler, yüz senedenberi kapılarını garb Demekti. Konsolosun bunu anlamamaedebiyatlan tesirlerine tercihan Fransız sma imkân yoktu. Anladı ve ters cevab edebiyatı tesirlerine açmış, ve Divan edeverdi: biyatından bambaşka bir istıkamette inki Çok iyiyim, buranın havası bana şaf etmiş yeni devir Türk edebiyatı hakçok yarıyor! kmda sarih bir fikir vermekten çok uzakÇengeloğlu Tahir Paşa aldırmadı. Bir tırlar. Eğer, Türk cemiyetinin, içtımaî, ve gün konsolosla aralarında şöyle bir kosıyasî hayatında olduğu gıbı, fıkir ve sannuşma oldu: at hayatında da maruz kaldığı sarsmtıları Belçikada Albert kanalı etrafında açılan su sergisinden bir intıba Konsolos efendi, siz beni beş yüz Belçika, uzun zamandanberi devam mentonun zerki için kullan.lan borular düşünürsek, edebî tarıhin şımdıye kadar beş kuruş ziyana sokacaksınız! eden Albert kanalı inşaatını muvaffaki dan her birine 15,000 kilo çimento kul niçin yazılamadığının ciddî sebeblerini Niçin efendim? anlamış oluruz. Beş yüz kuruşa bir köle satın ala yetle bitirmiş, ve Liyej şehrile Anvers'i lanılmıştır. Son on sene zarfında, Almanların Mitcağım, sizi öldürecek, sonra beş kuruşa bir birbirine bağlıyan muazzam bir teknik Kıymetli romancı Halid Ziya UşaklıÜstad Halid Ziya Uşaklıgil eser yaratmıştır. Belçika, bu kanala ge land kanalı inşaatı müstesna, bu dereee gilin «Kırk Yıl» adlı kitabı, bir asırlık bu ip alacağım ve" köleyi asacağım! Rivayete göre konsolos orada daha rek iktısadî, gerek askerî noktai nazarlar büyük ölçüde kanal inşaatı yapılmış de devrin ikinci ve üçüncü rubulannm bazan etrafında) toplanıyorlar, ve «eskilerle yedan muhtac bulunuyordu. ğildi. Mılyarlar sarfile vücude getirilen hassas, bazan da hüzünlü tasvirini yapa niler» arasında amansız bir mücadele fazla kalmaktan korkmuş ve gitmiştir. Liyej'le Anvers arasındaki ticarî mü Albert kanalı, su yollarının, bir memle rak, bu müşkülâtı bize bütün sarahatile başlıyor. Fakat, sonunda partiyi yeni edeÇengeloğlu Tahir Paşanın en buhranh zamanlarda gösterdiği yüksek cesaret de nakalâtın Belçika elinde kalması ve Ro ket ekonomisini cihazlandırmak bakımm anîatıyor: Çünkü, Abdülhamid saltanatı: bî telâkki kazanıyor. Renkli bir üslubla terdam'a geçmemesi, arzusu, Albert ka dan, nekadar hayatî rol oynadğmı gösmeshurdur: (18681908) i kucakhyan bu beş cildlik yazılan bu sahifeler, ömrü pek kısa süren Izmirde vali bulunduğu sırada red;f nalınm açılmasındaki saiklerin en buşın teren azametlı bir eserdır. Kanal yolu, eserde muharrir, bugün bile devrin hassa bu edebî meklebin gürültülü hayatmı andiğer yollara nazaran daha aheste olmakaskerleri herhangi bir sebeble isyan etmiş da gelir. siyetini aksettiren, herhangi bir hatırayı latmağa çalışan benzerleri arasında daiKanalın inşasına .1930 senesi mayısı la beraber, naklıyatı daha ucuza mal etler, silâhlarına fişek sürerek hükumet koyoklarken siyasî bir sırrı ifşa etmekten çe ma yaşanmış bir vesika kıymetini ve taze31 inci günü başlanmıştı. Bizzat tiğı, ağır ve bozulmaz mevadın nakli için nağına doğru saldırmışlardı. Şehirde der nın kinen ürkekliğine rağmen, hâlâ karar lığıni muhafaza edecektir. hal bir dehşet havası esmiş, herkes bir ke Kral Albert tarafından açıhş resmi ya en istifadeli yol olduğu da muhakkak sızlığını muhafaza eden üslubile bizi Rus Halid Ziya Uşaklıgil, bu mektebin nara sinmiştı. Fakat Tahir Paşa bunu pılan bu inşaat henüz bitmiş ve bu mü tır. harbi, Abdülhamid saltanatının idarî me lisanda yaptığı israfları, bedıî telâkkilerinLiyej şehrinde, Meuse nehrinin iki saöğrenir öğrenmez en küçük bir tereddüd nasebetle, Liyej şehrinde, su ve suyun seleleri, Ermeni ihtilâli, Rus Japon mu deki zâfı tenkid ederek, onu Türk edebifaydaları mevzulu bir beynelmilel sergi hili üstüne ve tam kanalın munsabına tegöstermeden apuletlerini ve kılıcını taktı; harebesinin Türkiyede akisleri gibi siyasî yatına, eski devirdekinden farklı olmakla sadüf eden noktaya kurulan su sergisi, odasından avluya indi, atına bindi. Ardın açılmıştır. meselelerle, fikir mücadeleleri, san'at mü beraber, yeni bir «kelime oyuncakçılığı» 122 kilometre uzunluğunda olan Al kanalın küşad günündenberi kapılarını zida birkaç kavas olduğu halde asilerin iisnakaşaları, edebî muhıtler ve şahsiyetler getirmekle itham eder; fakat, bunun lübert kanalı, bir kül halinde değil, parça yaretçilere açmış bulunuyor. tüne sürdü ve haykırdı: Serginin kapısmdan girer girmez, Meu arasında dolaştırıyor. Bütün bunlar, mu zumlu olduğunu da ilâve eder. Zira, lisa Siz Çengeloğlunu öldü xnü sanıyor parça inşa edilmiş ve her kısmın inşaatı bittikçe o kısma su verilmek suretile ka se nehrinin ortasından fışkıran ve 110harrırın etrafında, inkışafı esnasında, te nın nesirde yeni bir ifade tarzına, psikolosunuz? Bre vurun!.. metre yükseğe kadar çıkan bir fiskiye ile kâmülüne yardım ettikleri halde, bizzat jik imkânlara kavuşabilmesi için bu ifrata Askerler silâhlarını atarak kaçıştılar ve nalın heyeti umumiyesi hazırlanmıştır. Albert kanalının umumî hatlarına ge karşılaşıyorsunuz. Serginin her köşesini kendisinin mevcudıyetınden haberdar ol düşmek mukadderdi; gene çünkü, eski isyan, yalnız onun bu cesareti sayesinde lince, Campıne kanalının altımş kapısı dolaşan nehrin her köşesinde bir başka madığı merkezleri müşterek halkalar teş edebiyatımız tasvire yatkın bir nesirden hicbir zarar vermeden bastırıldı. manzara yaratılmıştır. Gece'eri, peri ma kıl ederler. Kaydedelim ki, eseri zengin tamamen mahrumdu. Meselâ, bir Ahmed Rivayete göre vak'adan sonra, yakm bulunduğu halde, yeni kanalın kapılan altıdan ibarettir. Genişliği vasatî clarak sallannı hatırlatan esrarlı ışıklar altmda, leştiren, daima satha çıkan edebî mesele Hasim, veya bir Yakub Kadri üslub inlanndan biri ona demiş ki: 55 metredir. Kanalın su derinliği 2000 yılankavi su yollarını yararak dolaşan lerdir; o kadar ki, muharriri mazinın ala celıklerıni ve zenginliklerini, edebiyatımı Bu bir ihtiyatsızlık değil miydi? Ya tonluk tekneleri yüzdürmeye müsaiddir. sandallar, iki sahili süsliyen çiçekli bir ca karanlığı içinde elinden tutup götüren za getirdiğı yeni kıymetler arasında, bir herıfın bırı ateş etseydi? Kapılardan bazıları, ezcümle Genck ka âlem içinden geçiyor. Sahı'deki kazino bizzat edebiyattır. «devir hastalığı» nı da terennüm etmış Çengeloğlunu vuracak kurşunun tepısı, devâsâ tabirile ancak ifade edıle lar, su sporlannm her çeşdini Lemasa edeİlk üç cıld bir genclığın, bir edebî kabi olan bu mektebin nesrıne medyundurlar. tiğini çekmek için bir düzine manda kuvbilecek inşaat işlerini icab ettirmiş ve su rek akşam yemeğini yiyen ziy<u3.çı'erle veti lâzımdır. liyetin emeklemelerım, daha doğrusu müGene bu son iki cild Abdülhamid saltaseviyesini muhafaza etmek üzere yapılan doludur. Kanun ve nizamın cemiyet ruhuna sintemadıyen açılışmı anîatıyor, o zamanın natının son devirlerile, devrin şayanı dıkbaraj duvarlan da, son dereee büyük Fakat, bütün bunların fe\kinde clan mediği, her sınıf halk tabakasının kanunı.n îzmirini muharririn karışık ve fazla yüklü kat siyasî simaları hakkında kıymetli samikyasta inşaata yol açmıstır. cihet, serginin, asıl öğretici mahiyetfekı tatbikına yardımcı olması lâzım geldiğinin hayatı içinde biraz solgun bir tasvirini ya hifeleri ihtiva eder. Bilhassa sonuncu cildKanalın güzergâhındaki arazinin bir su tekniği kısmıdır. Bu kısımda, rhniz inanlaşılmadığı idarelerde Çengeloğlu g'bi pıyor, buna mukabil, son iki cild yeni de de, muharrir Serveti Fünun edebiyatını çok kısımları gevşek olduğundan, heye şaatı holleri, deniz mühendısliği ve su adamların rolleri bilhassa mühimdir. Şımvir edebiyatının enteresan bir edebî mek takıb eden edebî nesil hakkındaki noktai lân tehlikesini önlemek üzere, toprağa, tekniğile alâkadar her türlü iş'ere aid rradi devlet ve millet birbirini tamamlıyan tebi hakkında, şimdiye kadar bildiklerımi nazarlarına büyük bir yer vermiştir. bor^ılar vasıtasile çimento zerkedilmis ve lumatı, en hurda teferrüatıle teşhir eden şeylerdir; hata bir iş bölümünden ibaıetze çok kıymetli şeyler ilâve eden vesika Eser, Abdülhamidin tahttan indirilmezemin, böylece takviye olunmuştur. Çipaviyonlar mevcuddur. tir; çünkü devlet halk için, halk devlet mahiyetinde sahifeleri ihtiva ediyor. sile sona erer. O tarihte, muharrir kırk yaiçindir. Fakat saltanat zamanında halk Halid Ziya Uşaklıgil X X nci asnn şına varmış, ve yeni hükümdarın sarayındevlet içindi. Bu itibarla halkla devlet bir başlarında İstanbula geliyor, ve burada da mühim bir vazifeye tayin edilmişti. Bu arabanın ön ve arkasına koşulan ve her biyerleşiyor. îzmirdeki Hızmet gazetesinde tarih, ayni zamanda, Türk tarihinin dörtri aksi tarafa çeken iki at gibiydıler. Bu İzmirin ilk gazetesini kuran odur ilk ro yol ağızlarından biridir, yeni bir takım sitakdirde devlet icin en kestirme ve başlıca manlarını, eskilerden çok farklı bir üslubla yasî meselelerin hareket noktasıdır. idare vasıtası dehşet salmaktı. ÇengelTürk tarihinin karanhk günlerini, Türk araştırma tecrübelerınin mahsulü mensur oğlu Tahir Paşa bir aralık Istanbu'un şiirlerini neşretmekle edebî yolunu bul edebiyatının başka bir manada, fakat arasayisini de üstüne aldığı zaman ayni sımuştu. Hatta, İbranî, Sanskrit, Iskand> takalmış bir «devir hastalığı» nı, «kelime yaseti takib etti. Bir çok serserileri astırdı, nav edebiyatlan, Fin mitolojisi üzennde oyuncakçılığı» na avdetini, hâdiseleri sıkı tedbirler aldı ve şehirde tellâllar batetkikler, daha doğrusu, toplamalar da zengin bir genclik hayatı içinde canlandığırttı: nesretmişti. (Muharrir, bilâhare Istanbu! ran bu eser edebiyatımızın tanıdığı ilk ve Herkes kapısını açık bırakarak yatÜniversitesinde garb edebiyatlan kürsü kıymetli otobıyografilerden biridir. Ayni sm! Bir tenceresi kaybolana bir kazan sünü işgal ettiği bir sene zarfında bunlara zamanda da, yeni devir Türk edebiyatıverecegim! Yunan, Lâtin, Fransız, Alman, ilâh... nın mühim bir safhasını tetkik edecekler KADIN VE MODA edebiyatlan hakkmdaki toplamalarım da için emin bir rehber, okuduklarında yalilâve etmisti). İstanbulda, kendisi gibi, nız zevk arayan kari için de kırk senelik natüralist Fransız edebiyatına hayran bir tarihin renkli bir tasviridir. Temenni edeedebî genclik buluyor. Bu gencleri bır lim ki, Halid Ziya Uşaklıgil, okunması birlerine bağlayan yegâne bağ yeni bir bize zevk veren, ve bir kısmı da neşredilzevk araştırmasıdır. Ve o zaman, yeni ge miş olan Kırk Yıldan sonraki hatıralarını len gencin de iştirakile, beş şairle yedi na tamamlasm. ŞERtF HVLOSİ sir bir mecmua etrafında (Serveti Fünun Kiiçiiksu plâjı açılıyor Hususî surette getirtilen mozaik kumlarla döşeli plâj sahasında çok güzel bir kazino da inşa edilmiştir îşçiler hakkında îktısad Vekâletinin bir tebliği Ankara, 266 (a.a.) İktısad Vekâletınden tebliğ edilmiştir: İş kanununun 3 üncü maddesi mucibince sanayiden saKüçüksu plâjının , kazinosundan görünüşü yılan işlerde ötedenbari geceleyin çalıştırılmakta bıılunan 17 18 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklarla her yaştaki kadm işçilerin eskisi gibi gece işlerinde çalıştırılmalarına, 50 nci maddenin ikinŞirketi Hayriye tarafından Küçüksuda balarile baştanbaşa temizlenmşitir. Şıleden hususî surette getirtilmiş mo ci bendi hükmüne tevfikan umumî izin tesis edilen plâj, önümüzdeki cumartesi gününden itibaren halka açılacaktır. Şir zaik kumlarla döşenen plâj sahasında, verilmiş ve keyfiyet Anadolu ajansı vasıtasile ' 17/6/1939 ve 10/6/1938 tarhilı keti Hayriye idare meclisi reisi Necmed güzel bir de kazino inşa edilmiştir. gazetelerde <resmî tebliğ» suretinde neşKazinoda bulundurulacak zengin bir din Kocataş, dün refakahnde Şirketi redilmiştı. Bu izin ayni hükme istinaden orkestra, umumî neş'eyi art:racaktır. Hayriye Umum müdürü Sadi Akınt ol17/6/1940 tarihine kadar devam etmek Şirketi Hayriye idaresi, Köprü ve diduğu'halde, yeni plâja giderek burada üzere bir yıl daha uzatılmıştır. İşbu uğer iskelelerle plâj iskelesi arasında mumumi izin, İktısad Vekâletı tarafından vücude getirilen kazino ve dığer tesisatı teber olmak üzere fevkalâde tenzilâtlı görülecek lüzum üzerine iş yerlerine tetkik etmişlerdir. kombıne bıletler ihdas etmiştir. Plâja va bir ay evvel tebliğ edilerek geri alıBoğaziçinin, birbirine en yakm sahil purla gidıp gelme, banyo alma ve üç kap nabilir. noktalanndan biri üzerinde kurulmuş o yemek, doksan beş kuruşa satılacak olan İhtar: lan Kücüksu plâjının, gerek kara ve gebu biletlerle temin edilmektedir. 16 ve daha aşağı yaştaki kız ve erkek rek denizden şehirle irtibatı temin edilKazino için hususî bir orkestra temin işçilerin her ne tarzda olursa olsun samiş bulunmaktadır. Plâjın hemen yanm edilmiştir. Ayrıca mehtabh geceler için, nayi işlerinde gece çahştırılmalan mutda kurulan iskeleye, her gün ihtiyac nis bazı eğlentiler yapılması düsünlmektedir. lak surette yasaktır. petinde sık sık vapurlar işletileceği gibi, Plâjın arka kısmında vücude getirilYahudi muhacirler arzu edenler, araba vapurundan istifade mekte olan tenıs kordunun inşaatı bitmek Bükreş. 26 (a.a) Panama bayraklı etmek suretile şose yolunu takiben doğ üzeredir. Bulgaristan Ordunun Krala sene" Rım vapuru bu gece 450 Alman ve Çek ruca plâja gelebileceklerdir. Hasılı Küçüksu plâjının İstanbul hal Yahudi mültecısini hamii olarak belki lik sadakat yemini merasiminde, Kral Iskele ile plâj arasında güzel bir köp kının büyük bir ihtiyacına cevab verece de Filistine doğru Köstence limanmdan Boris terfi eden bir zabitin nişanmı takıyor. rü kurulmuş, Küçüksu ağzı, tarak du ğine şimdiden hükmetmekte hata yoktur. ayrılmıştır. Bulgar ordusunun sadakat yemini f Şirketi Hayriye erkânının dünkli tetkikleri j

Bu sayıdan diğer sayfalar: