27 Haziran 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

27 Haziran 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Banka memurlan baremi IBaştarafı 1 ind sahifede] muru derhal kolundan tutulup atılır. Nihayet 15 günlük ücreti verilir.» Devlet memurlarının daha emniyetli şartlar içinde çalışlığını ve tekaüdiye gibi hatta ailelerinb maişetlerini ve hatta temin edecek hakları olduğunu kayde den Nazmi Topçuoğlu, müessesat bareminde maaş ölçüleri tespit cdilirken bu noktaların nazan itibara ahnması lâzım geldiginde ısrarla devlet memurlarının haiz oldukları hakları zikrederek: « Müessesatta çalışanlar, t>u vadide de yayadırlar.» dedi ve mütalcalanna şöyle devam etti: « Bir müessese memuru devlet memuru kadar maaş alacak olduktan sonra niçin bu kadar külfete katlansm? Bir bankayı misal olarak ele alalım: Gerçi gişesi 16 buçukta kapanır ama, o daki kada yapılmış muamelelerin tamamlan ması için kab ederse 8 e kadar çalışıhr. Devlet memuru saat 17,30 da kalemini bırakıp çıkabilir.» Nazmi Topçuoğlu, devlet memur'.arı bareminde kabul edilen ölçünün müessesata tatbikı takdirinde, bu sefer de müesseselerden devlet memurluklarına akın başlıyacağını kaydederek bu vaziyeti iktısadî bakımdan doğru bulmadı. Nazmi Topçuoğlu, maaş emsali hasılları hakkında geçen celselerde yapılan bazı müza kereleri ve bunlara Bütçe encüıneni ta rafmdan verilen cevablara temas etti. Emsali hasılı az olanların portesi geniş olan derecelere aid bulunduğu hakkın daki cevabı adalet noktasından doğru telâkki etmedi. Ve memurların maaşlarile ücretlerinin tevhid ve teadülünde düşü len bu haksızlığın bugün de müessesatta tatbik edilmek istendiğine işaret etti, müessesat memurlannı çalışma şartları, is tikbal emniyeti ve işlerde istikrar bakı mından devlet memurlarile tekrar mukayese etti. Ve ileride bir takım zaruretlerin bu kanunu da tadil mecburiyetinde bırakması ihtimalini mevzuu bahsederek bu kanunun da 1451 numarah barem kanunu haline gelmemesi için mevzuu bahsettiği noktaların nazan dikkate ahnmasmı lüzumlu buldu. Ve hiç olmazsa memurlarla aralarındaki derece farkının iki derece olmasını istedi. Refik İnce söz aldı: « Memlekette mütevazin ve yek diğerine herhangi bir sebeble rüchan ve imtiyazı olmıyan bir memur sınıfını tesis bâkımından daha açık bir lisanla, devlet hazinesinden ekmek yiyenler arasında fark ve tefavüd bulunmaması zihniyeti nin yerleştirilmiş olması noktasından bu lâyihanın Meclisi işgale değer ehemmi yette olduğu muhakkaktır. Eminim ki, maddelerin müzakeresinde lâyiha üze ride görülen eksiklikleri tamamlıyarak müsterih oluruz. Hükumetin teklifînde hususî müesse seler teklifi yoktur. Bütçe encümeni teklifine sermayesi 2 milyon liraya kadar olan hususî müesseseleri dahi ithal etmiştir. Bu prensipi bizim teşkilâtı esasiye mizle ve hukuku hususiyeye verdiğimiz hürmetle aykın bulurum. Sâyi amel, sermaye, mülkiyet hakkı bizce mahfuzdur.» Refik înce, tediye edilmiş sermayesi iki milyona kadar olan müesseselerin mahiyeti hakkında tahliller yaptı. Bu ticarî müesseselerin bir anonim, komandit, kollektif, kooperatif, limited şirket olabileceğini ve madde ile anonim şirketler kasdediliyorsa bunun bir fabrika ve yahud bir banka olabileceğini kaydederek oralardaki memurların da bu kanunun şü mulüne dahil olup olmadığını sordu ve dahil oldukları takdirde bunu vatandaşların cebindeki paralara müdahale mahiyetinde gördü. Ve herkesin hususî tasarrufuna, sermayesine, sâyi ameline mü dahale etmek salâhiyeti olmadığını kaydetti. Bu mütaleaları sırasında: « Meselâ, 5 1 0 milyon lira ile te$ekkül etmiş bir müessesenin müdiri umumisine ve memurlarına verilecek para mevzuu bahsoluyor da maaşlar çıktıklan sonra sermayenin geri kalan kısmına neden müdahale etmiyoruz? Bu, o denıektir ki, bir milyon 999 bin 999 liraya kddar sermayeli müesseselerde herkes parasının sahıbidir ama, 2 milyondan itibaren vesayet altındadır. İnsanlar sermayesi ve kuvveti arttığı nispette mi vesayete muhtacdır, zayıf olduğu zaman mı? Bu noktadan da mantıksızlık vardır. Faraza beş kardeşin paralarını birleştirerek kurmuş olduğu bir anonim şirketi ele alalım. Idare meclisi azaları ve umum müdürleri de kendi aralanndan seçilmiş olsun. Onlara uırum müdür, ancak şu parayı alacaktır, diyo ruz. Kimin parasını kimden sakınıyo ruz ?» Refik İnce, bu vaziyetler karşısında kanunun tatbikatta yürüyememesi endi şesini de izhar etti. Bundan sonra Halil Menteş, kürsüye geldi, bu bahiste aksülâmelin şiddetini göze alarak söz almak cesaretinde bu lunduğunu kaydetti. Bankalann mahiyetini kısaca anlatarak bu tefrikin sonunda şu meşhur sözü zikretti: «Devletin ha kikî hazinesi halkın geliridir» Halil Menteş, hükumetin yerinde olsa, bankalara gitmekte olduğu söylenen kıymetli elemanların akınını önlemek için malî tedbir almıyacağını kaydeti. Devlet memurunun nihayet elındeki kanun ve taluı.t dairesinde ayni işi sevk, devir ve tanzimle meşgul olduğunu, buna mukabil iktısadî müesseselerin dinamik mahiyette bulunduğunu izah etti ve bankaları bu günkü istatistik zihniyetle idareye kalkış manın görülen muvaffakiyetlerin devam etmesine mâni olacağmı tebarüz ettirdi ve memleketin iktısadî faaliyeti bâkımından endise duyduğu Hn söz aldığmı tekrarlıyarak bu lâyihanın ihtısas encümeni olan iktısad encümeninde de bir defa tetkik edilmesini lüzumlu buldu. Fuad Sirmen, müstakil grup namına ezcümle dedi ki: « Devletin aslî teşekküllerinde hizmet görenlerin aylıklarile bu kanunun mev zuuna giren müesseselerde çalışanlara verilecek ücretler arasında büyük farklar olmasmin lüzumuna biz de kani değiliz. Yalnız büyük farklar, bugün mevcuddur. Bu farkları izale edici tedbirleri almak, ve yeniden farklar vücude gelmemesi içm icab eden hükümleri tesis etmek zarureti vardır. Fakat bu işi yaparken her mües sesenin gördüğü hizmet ve mahiyetine göre bünyelerinn istilzam ettiği hususiyetlerin ayn ayn nazan dikkate alınması lâ zımdır. Eğer bu müesseselerde israflar görülmüşse bu israfın yalnız maaş husu sunda olduğunu zannetmiyoruz. Kanun daki hükümlere gelince, sade maaşları istihdaf ettiğine göre diğer israflan önliyecek vaziyette demektir. Bu müesseseler kuvvetli ve sıkı teknik bir murakabeye tâbi tutulmalıdır. Tensib buyurursanız bütçe encümeni lâyihayı geri alsın. Bu ba kımdan da tetkike tâbi tutarak bir iki günde hazırlasın, getirsin.» Hikmet Bayur (Manisa) : « Müesseseler, çok yüksek para veriyorlarsa, bu suretle kâr ettiklerinden veriyorlar. Çalıştırılan adamlara az para vermekle kazanc temini mümkün değildir. En kuvvetli devletlere, en iyi iş gören memleketlere bakılırsa, en yüksek maaşla rın da orada olduğu görülür. Anadoluda ve Rumelide yaşıyan bizim an'aneleri miz de Türkün bir lokma ve bir hırka ile doyan adam olmadığını gösterir. Türk, çok yîyen, bakımı îçin masraf istiyen, buna mukabil verimi erf çok olan bir un surdur. Çok yiyen, harcayan ve masraf eden adamlar vardır ki, çok iş yaparlar. Yüksek maaşla çalısanların gayret ve fedakârlık, hatta istikamet bâkımından üstün olduklarını tecrübeler göstermiştir. Devlete varidat temin eden gümrük veya inhisarlar gibi müesseseler memurlarının maaslarını iki misline çıkarmayı tecrübe etsek memleket şeraiti iktısadiyesi ayni kalsa dahi, verdiğimiz fazla paranın iki sene içinde ziyadesile telâfi edileceğinden ben eminim.» Hikmet Bayur, memurlarımızın tabiî surette giyinmek, bannmak ve yemek bakımmdan kâfi maaş alamadıklarını, verilecek fazla paranın bütçeye zarar değil, kâr temin edeceğini izah etti. Gerek millî bankalarımızın gerek iktısadî müesseselerimizin doğrudan dogruya Cumhuriyet idaresinin fütuhatından olduğunu kaydetti: « Falan müessesenin müdürüne çok para veriyoruz; veriyoruz. Peki, verme seydik Avrupada ayni malı yapan fabrikanın başındakine ayni parayı ödemiyor muyduk? Ama parayı kendi yurddaşlarımiza vermeğe başlayınca, gözümüze battı. Sonra karşımızdaki ecnebi müesseselerin vaziyeti ne olacak? Onlar bu kanuna karşı: Peki müdürümüze biz de 300 lira vereceğiz der, fakat 2700 lirasını dışarda verirlerse nasıl kontrol edeceğiz?» Emin Sazak (Eskişehir), Cumhuriyet idaresinin servetini başta maliyesi olmak üzere bankaları, nafıa ailesi, iktısad müesseselerinin dürüstlüğü temin ettiğini kay detti. Maaşlardan yapılan tenzilâtı zararlı gördü. Bu memurlardan çahşkanlara ikramiye verilmesini de istiyerek: « Haydi bankanın idare meclisine, müdiri umumisine, şuna buna inanmıya lım. Heyeti Vekileye de mi inanmıyoruz? Hiç olmazsa Heyeti Vekile kararile faydalı olanlara ikramiye verilsin.» dedi. Bu işte hissiyata kapıjarak veya her hangi bir mülâhaza ile hareketi doğru bulmıyan Emin Sazak lâyihanın iktısad en cümenince de tetkikini muvafık buldu. Berc Türker (Afyon) Bazı mu kayeseler yaparak devlet memurlarından ve banka memurlarından bahsetti. Ve bütün memurların yaşayışını temin edecek ve mükteseb haklarını koruyacak bir kanunun tanzimini faydalı buldu, fakat bunları korumıyacak hükümlerden zararlı neticeler hasıl olacağmı sövledi. Feridun Fikri, kendisinden evvel söz alan hatiblerin mütalealarma iştirak et mekten âciz olduğunu söyliyerek söze başladı. Ve memurların çalışmalarından sitayişle bahsederek misaller zikretti; bu arada meselâ bir sulh hâkiminin günde 80 davaya baktığını kaydederek sözlerine şöyle devam etti: Benim bankacılığı küçük görmek istediğim zannedilmesin. Acizleri Jorj Rafail Levi'den ders görmüş Ekol Siyans politikte Jermen Marteninimtihanlanndan geçmiş bir Türk evlâdıyım, fakat bir malmüdürünün iş görürken üç bin küsur kanunu zihninde tutarak çalışması, hesab lar yapması basit midir? Şuradan beni çıkarsanız, bir malmüdürü olmağa cesaret edemem, fakat herhangi bir banka j,emurluğunu yapabilirim zannındayım. Vatanın ulvî mefkuresi karşısında daima ileriye gitmek hissimdendir ki, ben, bankacı kardeşlerimizin bu kanun çıktıktan sonra da bu mefkure ile daha iyi çalışacakla rından emin bulunuyorum. Hikmet Bayur arkadaşımız, Türkler çok yerler, dedi, ben de arzu ederim, fakat hangi Türklerin, bütün Türklerin, Anadolu Türklerinin yalnız bir smıfı değil, hepımızin anası babası ve hepımizın kaynağı olan Anadolu yaylasının bünyesıni kuvvetlendırmek hedefimiz olmalıdır. Ben, bankacılar namına temin ederim ki onlar para için değil, Türklük, vatan, millet, Cumhuriyet ve inkılâb için çalıştıklarını bir kere daha ispat edeceklerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, mukaddes tarıhinin güzel bir anmı yaşıyor. Teferruata aid hususatta noksanhklar varsa maddeler görüşülürken tamiri kabildir, fakat sarsılmıyalım, doğru voldan gıdıyoruz. Abdurrahman Naci, Nazmi Topçuoğlunun ve diğer hatiblerin kendi tecrübe ve kanaatlerine, Feridun Fikrinin de kendi his ve heyecanına uyan nutuklarını dinledikten sonra fazla söyliyecek bir söz kalmadığını tasrih etmekle beraber ticarî işlerin ancak ticarî zihniyetle görüleceği noktasını ele aldı ve iktısadî kalkmmalan temin eden programlardan bahisle bu lâyihanın bir kere de İktısad encümeninde görüşülmesine taraftar oldu. Hamdi Yalman dedi ki: « Bu lâyiha, Meclis heyeti umumiyesine geldiği şu sırada müessesattaki memurların bizim kadar ağlamadıkları muhakkaktır. Biz, onlar tarafmdan taleb vaki olmadan ve fuzulî olarak bir avukatlık yapıyor, îş Bankası eski Umum müdürü Muammer Eriş, bu barem yapılırken encümene muntazaman devam ediyordu. Arkadaşları şahid olarak gö«terebilirim. Muammer Eriş «Siz İş Bankasını ister ithal edin ister .ithal etmeyin bizim işimize gelir, bu kanuna intıbak edeceğiz» demiştir. Hamdi Yalman, lâyihanın Iktıssd encümenine gitmesine lüzum görmedi. Rasih Kaplan, «Berc Türkerin sözünü reddederim sözleri arasında müessesat yaşatılacaksa, devam ettirilecekse... di yor, bunda bir tereddüd mü var? Bu müesseseler ilelebed yaşıyacaktır. Tea dül ve tevhid dediğimiz bu kanun aradaki farkları izale için yapılmış olduğu halde tekrar birbirlerine mi katacağız.» Rasih Kaplan, fazla paranın daha çok kâr temin ettiği tarzındaki mütalealara temasla «îşte bir misal» dedi. Nerede Sanayi Maadin Bankası. Yalnız bol para ile verim almanm hiçbir yerde mümkün olmadığını misallerile görmü şüzdür. îstedikleri kadar ücret veya tahsisat almak dcvrini tatbik ettik; işin o safhası daha acıdır. Bu müesseseleri tahdid etmek, memleketin aleyhine olacaktır.» Köylü meb'uslardan Oğuz (Sıvas), mütemadiyen memurların bahsi gectiğini, fakat maaşları temin eden, vergiyi veren köylüden bahsedilmediğini söyliyerek kürsüye geldi. Elektrik içinde yaşıyan memurlardan bahisle 12 milyon köylünün içinde gazyağı yakabilenlerin kaç kişi olduğunun bilinip bilinmediğini sordu. Ve bir köylü hikâyesi anlattı. Mümtaz Ökmen (Ankara), Halil Menteşin müzakerenin tehiri yolundaki takririne taraftar olmadığını söyledi. Faik Baysal, lâyiha münasebetile ileri sürülen mütalealara cevablar verdi. Kanunun mucib sebeblerini sözleri sırasında okudu. Devlet Demiryollan ve înhisarlar gibi müesseselerin kanunlarına nazaran bu lâyihanın daha geniş mahiyette tanzım edıldiğini anlattı. Faik Baysal da lâyihanın iktısad encümenine gitmesine lüzum görmedi. Halil Menteş, sözlerinin Mümtaz Okmence yanlış anlasıldığını, zira lâyihanın tehirini değil, İktısad encümenine gitmesini istediğini söyledi.Maamafih bu husustaki takririni geri aldı. Kifayeti müzakere takriri verilmişti. Kabul olundu. Lâyihanın heyeti umumiyesi reye konuldu. Kabul ed'lerek maddelere geçilmesi takarrür etti. Vakit geciktiğinden çarşamba günü toplanılmak üzere celseve nihavet verildi. 27 Haziran 1939 CUMHURİ¥ET Uzakşarkta yeni değişiklik yok! Hastanelerde süt bulmak kabil değil Türk Fransız anlaşmasına ait lâyiha Meclise verildi [Baştarafi 1 ind sahifede] ayrılacak beşer kişiden teşkil edilecek muvakkat bir encümende îetkiki Melclis heyeti umumiyesi tarafından kabul olundu. Muvakkat encümen, yârın sabah toplanarak lâyihaları görüşecektir. Anlaşma ile Suriyenin harice karşı borclarmda Hatayın hissesi olmasına aid iddiaların da bertaraf edildiği ve Hatayın ceniib hududlannın tahdidinde tamamen Türk olan bazı kısımlarm nazandikkate alındığı görülmektedir. Hatayda Vilâyet teşkilâtma dair kanun lâyihası da bugünlerde Meclise verilecektir. Emniyet Umum müdürü Şükrü Sökmensüerin Hatay Valılığıne tayını haberi teeyyüd etmektedir. Emniyet Umum müdürUiğünc tayin olunan Ali Rıza Çevik bugün Ankaraya gelerek yeni vazifesine başîıyacaktır. Hatayın anavatana resmî olarak iltihakı tanhinde bütün Hatayda muazzam tezahüratın yapılacağı ve Hataylıların mesud günün heyecanile coşkun bir sevinc içinde bulundukları görülmektedir. Büyüklerimize sayısız şükran telgraflan gönderilmesine devam edilmektedir. daha heyecan duydu. Altıok kız ve erkek izcileri, bu sabah erkenden dlerinde bayraklar ve önlerinde mızıka olduğu halde şehirde geçidler yaptıktan soma, otomobillerle Payasa gittiler. Orada da ayni tezahüratta bulunarak Hatayı anavatandan ayıran eski 476 numarah hudud taşmı kaldınp İskenderuna getirdiler ve buradan Hatayın diğer şehir ve kasabalanna götürdüler. Taş, yarm buraya geri getirilecek, îskenderun Halkevi müzesine merasimle konulacaktır. Bu hâdise, her tarafta büyük bir heyecanla karşılanmıştır. Büyük bayram 23 temmuzda yapılacağı için halkın sevinc ve tezahüratı, artan bir hızla devam etmektedir. Hudud taşının kaldırılması münasebetile izcilerimizin önünde kurbdnlar kesilmiştir. (Baştarafı 1 ind sahifede) zaran yüzde 20 dir, nehirde romorkörlerde yapılan araştırmalar, gecikmeleri mucib olmaktadır. Mahallî Belediye ve askerî makamları Tientsin'de iaşe meselesini dikkatle takib etmekte ve lâzım gelen tedbirleri almak hakkına malik bulunmaktadırlar. îmtiyaz mmtakasına girmek veya çıkmak için Japon bankadlarından geçen îngilizlerin adedi pek azdır. Fakat bunlardan bazıları gene tahkire maruz kalmışlardır. Lx>rd Halifaks, bu hususta Japonyanın Londra elçisile yaptığı mülâkatta enerjik bir lisan kullanmıştır. Craigie de Tokyo'da ayni şekilde Arita nezdinde teşebbüste bulunmuş ve Nazırla beraber halihazırdaki vaziyeti bütün safahatile müzakere etmiştir. Bu müzakereler neticesind'î Tientsin işinin halledileceğini ümid ediyorum. İngiliz tebeasının maruz kaldığı tahkirlere nihayet vrilmesinde ısrar etmekle beraber meselenin Japon hükumetile birlikte memnuniyeti mucib bir şekilde halline Nüfus vaziyetine göre, Hatayın iltihazarar verecek mahiyette birşey söylemek kile Büyük Millet Meclisimize 8 mebistemiyorum.» usun daha iştirak edeceği tahmin edilTokyo nezdindeki protesto Londra 26 (a.a.) Craigie'nin, Ti mektedir. Bunun için Hatayda intihab entsin'de İngiliz vatandaşlanna karşı ya yapılacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi pılan muameleleri Japonya hükumeti namzedlerinin Değişmez Genel Başkan İnönü tarafından temmuzun ikinci yarınezdinde protesto ettiği öğren;lmiş,tir. sında ilânı muhtemeldir. Abluka şiddetlendi Millî Şef înönünün Hataya seyahati Tokyo 26 (a.a.) Hariciye Neza hakkındaki haberlere gelince, bunun taretinden bildirildiğine göre, Japon aleyh tarı Çinlilerin girmelerine mâni olmak rihi hakkında şimdiden malumat istihiçin Kuvangsu etrafındaki abluka şiddet sali mümkün görülmemektedir. Sadece lendirilmiştir. Maamafih yiyecek ve lü Millî Şefin cenub mıntakalarında icra zumlu levazımın Kuvangsu'ya ithaline edeceği seyahat sırasında İskenderun ve Antakya havalisini teşrif edeceğinden müsaade edilmektedir. bahsolunmaktadır. Zecrt tedbir isteniyor Nevyork 26 (a.a.) Gazeteler U zakşark buhranile hararetle meşgul ol makta devam ediyorlar. Nevyork Daily New gazetesi, tekrar Japonyaya karşı zecrî ekonomik ted birler tatbikmı istiyor ve Amerika ile Büyük Britanya menfaatlerinin bugün birbirının ayni bulunduğunu yazıyor. Buna mukabil Nevyork Times gazetesi İngil terenin şimdilik derhal şiddetli bir hare kete gececeğıni zannetmıyor. Taltif edilenler Antakya 26 (a.a.) Dörtyoldaki portakal bahçelerini Hava Kurumuna teberrü eden Nazif Bilgenle Hatay Ziraat Bankası genel müdürü Cevdet Sc'.çuka verilen gümüş madalya ve beratları başkonsolosumuz tarafından merasimle kendilerine verilmiştir. Le Temps gazetesinin başmakalesi bir Hastanelerde süt yok '' • 'Tientsin 26 (a.a.) Bugün ablukanın 13 üncü günüdür. İngiliz piyasası henüz darlık içindedir. Mevcud iki hastane süt tedarik edememektedir. Japonların protestosu Tientsin 26 (a.a.) Japon başkonsolosu, Çin toprağında cumartesi günü vukuunu iddja ettiği bir hâdiseyi. ingiliz konsolosu Jameison nezdinde protesto eylemiştir. Hâdise, Japon iddiasına göre şudur: İki İngiliz, imtiyaz bölgesine yakın bir yerde çahşan Çinli kolacıyı dövmüşlerdir. Hükumete mensub bir polis memuru müdahale etmişse de iki îngiliz polis memuru İngilizlere muzaheret ederek kendilerini imtiyaz bölgesine nakleylemiş ve müteakıben bölge kapılan da kapanmıştır. Kaput bezleri hakkındaki yeni nizamname mer'iyette Kaput bezlerinin normunu tayin eden nizamname yerine 3 nisanda yeni b;r nizamname mer'iyet mevkiine konuknuş ve mevcud şekilde esaslı bir tadilât yapıl mıştı. Bu nizamname ile eski kaput bezleri hakkında yapılacak muamele için verilen mühlet perşembe günü akşamı bit mektedir. Kaput bezleri, evvelce numara sırasile 15 tipe ayrılırken yeni nizamname tle harf sırasile 8 tipe ayrılmaktadır. Bu tipler piyasada geçen tiplerdir. Evvelce nizamnamede yer alıp da mevcudü ol mıyan tipler kaldırılmıştır. Fabrikalar bu yeni tiplerde kaput bezlerini yapmağa başlamışlardır. Yeni nizamname mucibince, eski ni zamname hükümlerine göre imal edilmiş ve tiplendirilmiş kaput bezleri ancak Ticaret Odası tarafından damgalandıktan sonra satışa çıkarılabilecektir. Bu damga keyfiyeti perşembe akşamına kadar ik mal edilecektir. Dün birçok firmalar ellerindeki bu eski mallara aid birer listeyi Ticaret Odasına vermeğe başlamışlardır. Bu şekilde eski nizamnameyc göre imal edilmiş 300 balya kadar stok kaput bezi bulunduğu zannolunmaktadır. Fransız Cumhur Reisi Belçikaya gidiyor Paris 26 (a.a.) Jour gazetesinin bildirdiğine göre, Reisicumhur Lebrun 17 veya 19 temmuzda Belçikaya giderek Liege su sergisini ziyaret edecektir. Bel çika Kralı Leopold Lebrun'un bu zivareti esnasında kendisi de Liege'e giderek orada misafirini istikbal edecektir. Amerikada kanlı bir arbede Nevyork, 26 (a.a.) «Jehovah şahidleri> ismi verilen dinî kongre esnasında «Madison Square Garden» de bir arbede çıkmıştır. 50 kadar yaralı vardır. Arbedenin sebebi henüz malum değildir. Pariste çıkan Le Temps gazetesi, 23 haziran tarihlı başmakalesini, TürkFransız anlaşmasına tahsis etmiştir. İmzadan bir gün evvelki tarihi taşıyan bu başmakalede, anlaşmanın münhasıran Türkiye ile Fransa arasında bir akidden ibaret telâkki edilmemesi, bunun, umumî bir emniyet sistemi çerçevesi dahilinde mütaleası lü zumu ileri sürülerek, Türkiyenin coğrafî vaziyeti ve Boğazlara hâkim oluşu itibarile Balkanlarda ve şarkî Akdenizde oy nıyacağı rolün ehemmiyeti tebarüz etlirildikten sonra, Hatay meselesi etrafınTayfur Sökmenin beyanatı daki Türk Fransız temaslannın bir taAntakya 26 (a.a.) Hatayın mesrihçesi yapılmakta ve Türk Fransız anud kurtuluşu dolayısile ihtisaslannı öğrenlaşması mevzuuna avdetle makaleye şöytalya meb'usu Tayfur Sökmen, beyanatle devam olunmaktadır: mek istiyen gazetecilere devlet reisi An«Anlaşmanın bütün ehemmiyeti, Balta bulunarak demşitir ki: kanlarda, şarkî Akdenizde ve yakmşark« Bugünkü vaziyet zaten kahraman ordumuzun geçen sene 5 temmıuda Ha taki vaziyetin inkişafı üzerinde kat'î bir taya girişile filen tahakkuk etmişti. Ben tesir icra edeceği bir anda akdedilmiş ol24 ağustosta Hataya bir vatandaş sıfatile masındadır. Harb zuhurunda, Türkiye ve diğer arkadaşlarım gibi millî davamı nin, îngiltere ve Fransa ile hava ve deniz zm başarılmasında çalışmak maksadıle sahasında işbirliği yapması, dünyanın bu büyüklerim tarafından gönderilmiştim. kısmında sulhu korumak hususunda esaslı Sayın yurddaşlarımın naçiz şahsıma gös bir amil olacaktır. Türkiyenin demokrasi terdikleri teveccüh ve itimadla Hatay devletleri yanında mevki alması, yalnız devlet riyasetine seçilmiştim. Hakikatte Balkanlarda emniyeti takviye, Rumanya Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir a ve Sovyet Rusya ile muvasala serbestisini zası ve Cumhuriyet hükumetinin bir me temin bâkımından değil, şarkî Akdenizde muru olarak vazife almış bulunuyordum. ve Süveyş kanalına cıvar mıntakalarda muvazeneyi temin noktasından pek ehemBugünkü kutlu netice, Ebedî Şef Amiyetüdir. Dünkü makalemizde de söyletatürkle Millî Şefimiz kahraman înönüdiğimiz gibi, Mısır Hariciye Nazırınm, nün yüksek deha ve iradesıle başarılmıselyevm Ankarada Türk hükumetile yaptır. Bu muvaffakıyetin tahakkukunda bümakta olduğu müzakerelere bundan dolayük Türk milletinin sarsılmaz azmi, büvı bu derece ehemmiyet atfedilmekte yük Millet Meclisinin isabetîi kararlan, dir.» Cumhuriyet hükumetinin yüksek irad»;i ve nihayet kahraman ordumuzun yenilmez kudreti ve varlığı amil olm" c tur. 20 yıllık hicran, acı bir rüya gibi geçDenizbankın Fındıklıdaki Satie binamiş ve artık tarihe mal olmuştur. Büyük sı hakkında Adliyece tahkikata dün sa Türk vatanının kopmaz bir parçası olan bahtan akşama kadar devam olunarak, Hatayın anayurddan ayn kalmasına zadünkü safhada Denizbankın sabık umum ten imkân yoktu. Bugünkü varlığımızın müdür muavinlerinden olan ve Bankanın ebedî koruyucusu Mustafa Kcmal, 1336 işletme kısmını idare eden Hamdi Emin nisanında Hatayın millî misaka dahil oÇap da tevkif edilmiştir. Şimdi Maliye lup olmadığı hakkında kendrine çeküen Vekâleti kırtasiye umum müdürü bulunan tel^rafa Gazianteb mıntaka kumandanı Hamdi Emin Çap, Ankaradan pazar güBinbaşı Receb (şimdi Askerî Temyiz nü İstanbula gelmişti. Dün sabah Adliazasından) vasıtasile verdiği cevabda yeye gelerek dördüncü sorgu hâkimi SaHatayın millî misaka dahil oldu&unu bilmı tarafından sorguya çekılmiş ve öğle dirmek suretile bize bu hakikati ilk defa üzeri hakkında tevkif müzekkeresi kesimüjdelemişti. Ebedî Şef 923 martında lerek Tevkifaneye yollanmıştır. Bu su Adanayı şereflendirdıği zaman bu hakiretle mevkufların sayısı dokuzu bulmuştıır. kati bir kere daha bütün cihana k a v haySorgu hâkimliğinde dün, evvelce tevkif kırmış ve kırk asırlık Türk yurdunun esir edilenlerdsn Jerans şirketi müdürü Metekalmıyacağını ilân etmişti. Büyük kurtancı 936 ikincitesrininin bi os Temelin tekrar ıfadesi alınmıştır. Bunrinci günü Büyük Millet Meclisinin açı dan başka, dün dinlenilmek üzere Satie lışında söylediği tarihî nutukla Hatay müdürlerinden Valeri, Ferid, Büker ve meselesini Türk milletinin millî davası Denizbank yapı ve binalar şefi mühendis yaptı. Ebedî Şef millî davayı bir an u Veli, yapı ve binalar servisinden yüksek nutmamış, hasta halinde Hatayın yanı mimar Farih Köprülü, ayni servisten Mebasına kadar gelerek millî mücadeleyi liha, muhaberat servisinden Leman, Hayakından takib eylemiştir. O, son nefe diye, Zübeyde, Perihan, Murad, Denizsinde bile Hatayı düşünmüş ve bu da bank memurlarından Naci, Denizbank vayı yegâne halefi İnönüye emanet ederek eski müdürlerinden halen Devlet Limanmüsterihane ebediyete karısmıştır. Millî lar umum müdür muavini Hâmid Saracmisakımızın tahakkuk ettiği bu mes'ud oğlu ıçın şahid olarak celbname çıkarılmışgünü, sonsuz heyecanla kutlularken Ebe tı. Bunlardan çoğu dinlenilmiş, arada mudî Şef Aziz Atamızm manevî hu^urun vaceheler de yapılmıştır. Bugün de sahid da iğilir, Millî Şefimiz kahraman İnö dınlenilmesine devam olunacagı anlaşıl nüye derin ve nihayetsiz saygı'arımı sun mıştır. Üçü gayrimevkuf, on iki maznundan bazılarının busün tekrar dinlenilmemakla şeref duyarım. leri d» mi!^l°meldir. Hatay, artık anavatanın dciismez sıRefi Bayar da dinlemldi nırları arasına girmiştir. Bütün Türk dünyanın bugün heyecanla kutluîadığ: ou Diğer taraftan Millî Reassürans U mutlu günü, büyük milletimizin bir fer mum müdürü sıfatile Refi Bayar da dün di gibi, ben de hududsuz bir sevincle kut müddeiumiliğe davet edilerek, o zamana lulayor ve ayni derin heyecanla yaşıyo aid bazı hususlara dair malumatına mü rurru» racaat olunmuştur. Bu mevzuda Refi Hatayda sevinc tezahüratı Bayarla görüşen, bizzat İstanbul Müd Antakya 26 (Hu?vî muhabirimiz deiumumisi Hikmet Onattır. Refi Bayar, den) Bugün İskenderun, kurtuluş se şimdi Ankara Sigorta şirketi fen müşav vincinin çok manalı bir hâdisesiie bir kat ridir. Satie binası işi

Bu sayıdan diğer sayfalar: