19 Mayıs 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

19 Mayıs 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 l...'.'.:::':','. ıı Müthiş bir av faciası!! ı — Sekizinci sayıfadaki resme bakmız! — Genç kadın, sayfiyesinin salo- nunda, şehirden gelen misafirle - riyle beraber oturuyordu: — Zevcim, ava pek meraklıdır.. * diye izahat veriyordu. - Üç gün| müddetle, ormanların derinliğine daldı.. Kimbilir neler vurup geti- recek.. Tontonu da beraber aldı. ! — Tonton kim?.. | — Av köpeği.. Ah, görseniz, ne akıllıdır. Ne hassas köpektir.. Fevkalâde mahlüktur.. Madem ki burada bir hafta kalacaksınız, iki gün bekleyin, kocamla elbet gö - rüşürsünüz.. Bundan evvel kendi- sini bulmak kabil değil.. Zira, dün çıktı.. Ne tarafa gittiği malüm de- ğildir ki aratayım.. Öbür gün dö » nerler.. 'Tam bu esnada, sayfiyenin mut- fak kapısında bir gürültü işitildi. Kadm, kulak kabarttı: — Bu da ne?.. Ve, sonra: — Allah allah.. den kalktı. Sofayı geçti.. Mutfağa girdi.. Bahçe kapısını açınca, dehşet i - çinda kaldı.. Zira, Tonton, atılmıştı.. Deli gibi, etrafı fır döndü.. Zıpla- dı, hopladı.. Kadın: — Köpek neye geldi?.. - diye haykırdı. - Kocam hani?.. Hani iki gün sonra döneceklerdi?.. Hayva- nn bugünden gelişinde mutlaka bir felâket var.. Eyvah, tuhaf bir şeyler oldu.. Koşun! Koşun!.. Misafirler, telâş içinde yetişti. Kadın asabi buhran geçiriyordu. Su verdiler.. Biçare, hüngür hün- gür ağlıyordu: — Kaocam, ormanın bir yerinde öldü.. İşte, bu köpek haber ver - meye geldi.. Bakın, nasıl da aç.. Tencerede kalan yemeğin üstüne atıldı.. Yiyor.. Halbuki, terbiyeli - dir.. Verilmeden yemek âdeti de- gildir.. Bu derece aç kaldığına na- zaran, epeyce zamandır yol yürü- yor.. Mutlaka dün gece felâkete uğradılar.. Evet, bunun böyle olduğu aşi- kâr surette görünüyordu, Misafir ler de ayni kanaate geldiler, Hay- van karnını doyurup tekrar orma- — Arkasından gidelim.. Her nın yolunu tutunca: » deyip yerin- içeri liydi. Demek ki, felâket, her ney- se, içerde husule gelmişti. Misafirlerden biri: — Acaba eşkiya yatağı mı?.. -| diye söylendi. Diğer bir misafir: — Sakın bizi de benzetmesin- ler.. « diye mırıldandı. Fakat, kadın, kocasını beheme- hal bulmak azmiyle, kapıyı zorla- dı. İçerden ses çıkmayınca, yum - ruklar indirip, tekmeler vurdu. Neden sonra, pencere açıldı. Bir baş uzandı.. Gelenler, sakil, kirli, traşı uzun bir eşkiya suratı ile karşılaşacak- larını umarlarken, uzanan — başın, lüle lüle sarı saçlı, güzel, sevimli bir genç kadına ait olduğunu gör- düler, Penceredeki kadın, seslendi: — Bunlar da kim?.. Buraya na- sıl geldiler?.. Bu sefer, bir erkek peyda oldu. Yani, kaybolan avcının ta ken- disi!.. Aşağı bakar bakmaz: — Eyvah.. Karım.. Bize baskın | verdi!.. - diye haykırdı. - Fakat, evin içine| burasını nasıl keşfetmiş olabilir... |£ Aman yarabbi!,, Nasıl keşfetmiş?. Bir saniye sonra, aklına geldi: — Ben ne ettim, ben ne ettim Aşka dalıp Tontonu dışarda u -(i nuttum.. Biçare hayvan aç kalıp eve dönmüş olacak.. Misafirler, feryadı koparan al - datılmış zevceyi teskine uğraşır -| larken, kadın: — Seni burada bu vaziyette bu- iacağıma keşki cesedini bulsay- dım.. Gebereydin herif!.. Gebe - reydin herif!.. « diye ter ter tepini- yordu! Yolda gelirken kocasına kırk kadını muvafık bulduğunu çok -| tandır unutmuştu!.. (Hatice Süreyya) n ., Türkdili mecmuası T. D. T. C. umumi kâtipliğin- den: “Cemiyetin bülteni olan “Türk dili,, mecmuasından şimdiye ka- dar dört sayı çıkmıştır. İlk sayı- nın basımı tükenmiş olduğundan bundan sonraki aboneler ancak i- kinci sayıdan başlıyarak kaydedil- mektedir. Bununla beraber tam takım elde etmek istiyenlerin sa- halde, bizi zevcinizin bulunduğu yere götürecek!.. - dediler. « İşte, yerleri koklıya koklıya ilerliyor. Köpek en önde, kadın onun ar - kasında ve misafirler daha geride, yarım saât kâdar yürüdüler.. Hayvan, mütemadiyen yerleri kokluyor ve kadın mütemadiyen ağlıyor, inliyordu: — Bari ölmemiş olsa.. Bari ya- ralı olarak bulsak.. Ah, acaba hır- sızlar mı bir şey yaptı?. Bir cana- var mı parçaldı?. Başka bir avcı kazara mı vurdu?.. Ah, biçareye, kıskançlık yüzünden, şimdiye ka- dar etmediğimi bırakmadım.. Hat- ta onu bu dağ başlarına o sebeple sürükledim.. Keşki bu felâket ba»- şımıza gelmeseydi de, kocam be- ni kırk kadınla aldatsaydı.... Misafirler onu teselli ile uğra- şıyorlardı. Nihayet, ormanın ortasında, es- ki, kârgir bir binanın önünde dur- dular. Köpek, bunun kapısını kokla - mıya başladı. N 'aya kadar ilerlediği bel- yısı ikinci bir basıma imkân vere- cek dereceyi bulursa birinci sayı | | gazetemizin İdare nın tekrar bastırılması da düşünül. mektedir. müracaat edenlerden birinci sayr yı da istiyenlerin bu ciheli cemiye- | te bildirmeleri rica olunur. Bültenin beşinci sayısı baskıya veril Şimdiye kadar abone yazılmış olup ta mecmualarını al- mamış veya noksan almış bulunan lar varsa, bunların da nihayet ha- ziranın 15 ine kadar cemiyete mek tupla keyfiyeti bildirmeleri lâzım- dır. Bültenin her sayısı 30 kuruştur, Abone bedeli on sayı için 300 ku- ruştur. Türkiye içinde posta üc - reti alınmaz. Ecnebi memleketler için ayrıca posta ücreti ilâve olu: hur. Beşinci sayıdan itibaren bülteni daha yeni ve daha güzel bir şekil- de çıkmağa başlıyacağından yeni- den abone olmak istiyenlerin de| şimdiden müracaat etmeleri rica olunur.,, Abone yazılmak üzere | HABER — Akşam Postası — Fıkra müsabakası | En iyi, on güzel fıkraları bize gön- W dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, seçme olması ve okunaklı yazılması lâzımdır. 278 — Hararet Acemin de dahil olduğu bir mecliste hastalıktan bahsediyor- larmış. Biri demiş ki: — Geçen sene babam hastalan- mıştı. Harareti o kadar yükselmiş, © kadar yükselmişti ki derece 42 yi gösteriyordu. Acem dayanamamış: — O bir şey değildi. — İyi amma, bunun fazlası na- sıl olur — Geçen sene Tehranda benim de babam hastalanmıştı. ©o derece yükselmiş, o derece yük- Harareti selmişti ki.. —E.....? — Doktor çağıran da pederimin nabzına bakmak için maşa kullan- ırlık ço! y ııınlılx olan yardım etme ? bir lira v İ a olmak herke: kaderince) de olsa yardım et. KELÜÜRELELİTİLİTALİEDRÜNEEDANETSETTTTİNDİTETTNN —mammme AA İncesaz ve caz Gazetemizin haziran ayının ilk haftasında bir cuma günü tertip edeceği büyük deniz ge - zintisi için (7) kişilik bir caz ve incesaza lüzum vardır. Talip o- lanlar, bu ayın 25 nci günü akşa. mına kadar, idaremize müraca - at etmelidirler. taiyyi HĞNT yyaşgaf DT ıi ADT pp KT ğayıyyıı | Vapur gezintisinde büfe kiralamak istiyenler | verilir. Hayvan iyi timar edilir. Sıcak | müddet bırakılırsa derisi Gazetemizin, Haziranın ilk haf tası içinde yapacağı bü gezintisine tahsis edeceği vapurun büfesi satılıktır. İstiyenler, Mayı- sın 28 nci günü akşamına kadar Müdü!lüğünt; " Gidilebilecek | eğlence yerleri SİNEMALAR ; İPEK: — Kaspa. MELEK: ELHAMRA: SARAY: SUMER: TÜRK: ASRİ: HİLÂAL: Garsonlar şahı. Ben ve mparatoriçe. Merke Atım: Boğaziçi şarkıst Bir saatlik mi Ankara tayyare filosu İŞIK: — Beyaz rahibe. ŞARK: — Satılık aşk ALKAZAR: Dehşet süvaril: ALEMDAR: Ankara Tü: YILDIZ: MİLI: HÂLE; KEMAL BEY: FERAH: — Ankara postasi FRANSIZ TIYATROSU: Kuklalar, Hata, Bir mille (Üsküdar) Sarışın Venüş, Halkımn kızı. uyanıyor. | | doğru olmalı ne çök uzün ne çok kısa | ki vaziyette olmalıdır. Hayatta m 19 Mayıs 1934 — — aç olacağınız ameli malümatı koluyca öğreniniz — 25 — Nakıl ve tercüme hakkı mahfuzdur Yazan: . Gayur Cumartesi, çarşamba günleri çıkar At AT — At satın alacak olan kimse | canbazlar tarafından tatbik olunage - len hilelerden kendini korumak için son derece dikkat etmeli ve attan iyi | anlamıyorsa yanında bir attan anlar arkadaş bulundurmalıdır. YAPILAN HIİLELER — Bu hile- lerin bir çok nevileri vardır. Hastalık geçirmiş olan zayif beyğir gıda ile semizletilir. Barsakları dar olan zayif beygire unlu şeyler, kuru otlar kav - rulmuş buğday taneleri, haşlanmış pi- rinç verilir. Çayırdan yeni gelen ve ka rınları inek karnı gibi olan beygire ku ru hububat taneleri ve bir kaç müsül havlu ile maşaj yapılır, dlık ve karan- lık ahırda kalın örtüler altında uzun yumuşak ve tüyleri parlak olur. Azalardaki yor - gunluk alâmetlerini gidermek — için kâfur mahlülüne batırılmış fanilâ sarı- br. Masaj ve duş yapılır, Böylece ha- zırlanmış bir beygiri satm alan adam hayvanı yavaş yavaş gizlemeğe ve ne- fesini genişletmeye sarfı dikkat etme- hidir. Ata yapılan “tualet” ten maksat a- saleti olmuyan hoyvana atalet süsü ver mek, biçimsizliklerini gidermek, gü- zelliklerini mübalâgalandırmaktır. Buna muvaffak olmak için, hayvan kırkılır, kuyruğu ve yelesi düzeltili. Azasının kılları ile kulaklarının - tüy- şekil Ayaklar düzel- lerine verilir. tilir. “Meselâ törpülenir ve son derecede uyğun demir takılırsa bir hayvanın iri ayakları tay ayağı manzarası alır.,, Ekseriya yapılan ameliyat esnasın- da bazı rahneler olursa bunlar güta perka ve kibriti karbon ile kapatılır. Kuyruğun, zarif duruşu, makad'a bir parça çiğnenmiş zencefil sokarak elde edilir. Böyle bi. at azim kâr bir manzara alır. Bir atı daha büyük, daha kuvvetli, daha yakışıklı göstermek için ve ta « vırlarıma cazibe vermek — İçin onu tet- kik edecek adamdan biraz yüksek bir mevkide durdurmak kâfidir, Gösteriz yapmağa, yeletini şallama- ğa, muntaazzım bir tavır almağa alıştı- rılmıştır. Adımla — gitmeğe, kırbaçla gitmeğe, süratle yarım devirler yap - mağa alıştırılmıştır. Sonra — önden “grüm” tuttuğu halde kırbacın şakla- ması tesiriyle yüksek bir tu ve asil | kâr bir tavır, cazip bir duruş alması için talim yapılmıştır. Lenfavi ve ten- bel beygirlere her gün bir taraftan bol yulaf verilirken diğer taraftan da yevmiye muayyen miktarda kırbaç a- tılır. IYİ AT NASIL OLUR? — Bu ci- het bayvanın kullanılacağı yere göre z değişir. Maamafih her iyi bey - e görülmesi lüzım gelen vasıflar ıuııhrdır Baş dört köşe, alın uzun ve geniş, ağzından burnuna kadar olan tarafı düz ve geniş, çene altı çukuru mukaar ve derin, gözü iri, açık hafifçe çekik, müteharrik ve ifadeli, bakışı u- yanık, kulakları kisa, iyi yerleşmiş çok müteharrik içi az kıllı, burun de- likleri iyi açık, dudakları ince, cildi narin, ve parlak, kılların ince olmala. rıdır. Baynu yaylı, çalâk ehrami veya olmamalı, beygirin heyeti umumiyesi- le mütenasip olmalıdır. Dik denilen boyun en müsait olanıdır. Göğsü geniş, uzun ve derin olma- hıdır. Ön taralı rı:ünkqî[ olmalı (binek atında ön pek geniş olmamalı - dır). Kaburgalar uzun — mesafeli muntazam surette halkalanmış kayiş- ların çekeceği bir karın altında yaş- sı ve yanlarda müdeyver - olmalıdır. Karın müdevver ve iyi inkişaf etmiş bulunmalıdır. Kalçalar dolğun ve kı- sa belin alt tarafı geniş, kısa — ve uf- ve Havsalı çok inkişaf bulmuş kalça - lar uzun ve geniş, kuyruk iyi merbut bulunmalı ,ne çok yüksek, ne çok al- gak ta olmamalı, boyu vasati, - kılları İlnı.w ipek gibi olmalıdır. Ön azalar gayet düz olmalıdır. Nalların ortaşı ile dizin ortasından bir amut geçmelidir. Omuz gayet ade- li uzun ve köprüden ileriye doğru ma il, biraz sert olmalıdır. Kollar omuz meylinin olarak bulunmalıdır. H arasında takriben yüz beş derecelik bir zaviye vücude gelmelidir. “adud” malı, topuk geniş, hatasız ve zeytin biçiminde olmalr, ayak köstekli vasa- ti boyda oldukça geniş, hatasız ve çu kursuz, taç geniş ve müttehit, ayaklar müdevver ve ke'si şekilde, yanları cüz'i meyilli olmalıdır. Ayak tırnakları tam bir kitle halin- de olmalı, tarak inkcişaf etmiş bulunma- hıdır. Arka âzalarda arzdan geçen bir a - mudu müsellesin ortası, arka dizin ucu ve kaba etlerin arkasında » geçmelidir. Kalçalar çıkık olmalı ve kaba etler ve butlar bariz çıkıntılar ibraz etmeli. Ka- ba etler iyi inmeli ve uzun olmalı but . uzun ve arkadan öne doğru meyilli ol - malı bacak uzun ve adaleli, baldır, ge- niş, kalın, meyilli ve hatasız olmalı a « yaklar ön ayaklardan daha beyzi ve da- ha az meyilli olmv'1 topuklar da ön a yaklarınkinden açık olmalıdır. DAHILİ AZALAR: Atm adeli sistemi —gayot inkişaflıdır. Harici hareketlere emir veren ameleler çok elâstükidirler. Dahili hareketlere hâ - kim olan adeleler iradesi haricinde o- larak müstakil ve yavaş takallüsler gösterirler. Kan deveranının makanizması insa- nınkine müşabihtir. Kâhil bir beygi * rin 19 ilâ 25 litfo'ksanı vardır. gb Beygitlerin hazım <ihazı insanın < kinin aynıdır. DİŞLER : Beygirlerin dişleri bet$ yaşına doğru tamamlanır. Kırk dişi yardır. Ön ikisi (katıa) kesici, dördü kancalı, yirmi dördü ise (çiğneyici) dir. Kesiciler her çenede altışar - tane dir. Bunlar ön, yan ve köşe olmak Ü- zere üç kısma ayrılır. Ortadaki ikisi ön bunların taki dişler yan ve bunların iki yanım: dakiler de köşedir. Üst kesimler alt çeneninkilerden biraz daha uzun ve biraz daha geniştir. Kısrağın kanca dişi olmadığında? alelumum dişleri otuz altı olur. Nadif kısraklarda kanca diş bulunur. Diş tâ belesinin şekli hayvanın başına göre değişir. Eskilik göstermiyen dişe ba * kir diş denir. At iki defa diş değiştirir. Birii inci; asıl - dişlerdir. Ikinci dişlerin kesici kısmı otuzuncu ay ile beşinci sene arasında değişir: AYAK: Beygirin ayağı boynuz şeklinde bir tırnakla örtülmüştür. BU tırnak üç vi ayağın dış ** rafındaki cidar, ikincisi ayak altı, Ü” çüncüsü ise çataldır. BEYGIRİN HARICİ AZASİ * Beygirin harici azası başlıca iki kısmf ayrılır: Biri baş, boyun ve bedenin B* yeti mecmuası, diğeri ise ön ve af azalardır. RENK: Atın rengi kılların ve tüY” lerin heyeti meemunst tarafından 161 kil olunur. Türlü renkler bunlardır? 1 — Ayni renkte beden, bacak, V* kuyruk: Mat beyaz, porselen beyffi kirli beyaz, siyah, bozuk $i AL, kırmızi, al, açık al, si al, kestane alı, yanık al, sütlü kahve” rengi, duru, adi duru, kestane dürÜ esmer, koyu durü, — kızıl dürü, duru, kiraz duru.. Iki renkdi beygirler: Siyah ve beyaz kılların — kartı ması ve kız, açık kır, koyu kar, kırı. Siyah ve sarı kılların — karışm ile. Üç rengin karışması: Demir kırf Karışmamış iki renk: Yart beyafı yarı siyah ve yahut yarı duru, Ve bayaz, alaca.. Taylar beyaz olmazlar az çok K7 renkte olurlar ve kılları ınımd"”'_ yah, kumral, sarı, kırmızı kıllar ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: