19 Mayıs 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

19 Mayıs 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bakalorga imtihan- larında sorulacak su allerkomisyona geldi Vahabiler ve Vahabilik a —Baş tarafı 1 inci sayfadam sıym civarında karargâhlarını kur dular. Osmanlı devletinin maksadı harp etmek değildi. Fakat her ta- rafla konuşarak, görüşerek — orta- lıkta müsalemet ve emniyeti yap- maktı, Onun için Kuveytteki Mü- barek vasıtasile Suut oğluna ha-| ber göndererek babası Abdürrah- manı Basra valisi ile görüşmek ü- zere Zubeyre göndermesini istedi. Abdürrahman kalkıp “Zubeyr,, mevkiine gitti. Orada vali ile gö- rüştü, Necit ahvali uzun uzadıya konuşulduktan sonra Reşit oğulla- rı il&Suut oğullarının diyarını bir- birinden ayırmak için aralarında bitaraf bir mımtaka vücude getiril- mesi kararlaştırıldı. Kasıym, bu bitaraf mmtakayı teşkil edecek,| devlet burada askeri bir merkez bulunduracaktı. Bu suretle Reşit oğullarile, Suut oğullarınm - bit- mez, tükenmez — muharebelerine nihayet verilecekti. Abdürrahman bu kararı kabul etmediğini söyledi. Fakat bu kara- rı Necit halkıma arzetmeğe razı o du. Necit halkınım, imamları tara- fından kabul olunmıyan bir tekli-| fi kabul etmiyecekleri aşikârdı. Ni tekim öyle oldu. Necit halkı bita- raf bir mıntakanım vücut bulma- sına muhalefet etti. Öte taraftan Reşit oğlu da bu karara razı değildi. O da, Necit Kölkinin tazyik edilmesini istiyor, Kasıym havalisini kılıçla - istirdat etmek diliyordu. Müşir Feyzi Paşa onun bu eme! lerine âlet olmadı. Müşir Feyzi Paşanın kendisine âlet olmıyacağını, onun keyfi için harbe girmiyeceğini anlıyan Re- ; şit oğlu, paşadan ayrılarak geri döndü. Feyzi Paşa da “Kasıym,, c doğru ilerledi. Büreyde'ye vardığı zaman, buranın halkından bir kıs- mı, onun şehre girmemesini iste- diler, Bir kısmı, devletin himaye- sine sığınmak lehinde olduklarını söylediler. Fakat Feyzi Paşa — da- ha evvel, Suut oğlunun merkezi o- lan Riyaza haber göndererek harp etmek için gelmediğini söylemiş, bu sırada İmad tarafında bulunan Suut oğluna da ancak sulh ve mü- salemet için çalıştığını anlatmış, babası Abdürrahmanı Uneyze'ye göndermesini istemişti. Bunun üzerine, Suut oğlu, Mü- şir Paşaya hiç bir düşmanlık gös- terilmemesini tamim ettikten baş- ka babasını da yola çıkarmış, paşa ile Abdürrahman Uneyze'de gö- rüşmüşlerdi. Paşanın fikri Reşit oğulları ile| Suut oğullarını barıştırıncıya ka -| dar devletin Büreyde'ye Uneyze"- de iki askeri merkez tesis etmesi idi, Abdürrahman, bu fikri kabul| etti. | Bu müzakerelerin muvafık bir surette nihayet bulacağı Yemen hâdiseleri vaziyeti karış- tırdı. | İmam Yahya ile taraftarları,| San'anın muhasarasımı — sıklaştır- mışlardı. San'anın içinde devletin elli altmış bin askeri, memuru bulunu- yordu, Bunları kurtarmak lâzım- sırada Ü ' Kadın öeği l dadına koşacak en liyakatli, en ce saretli askerdi. Kendisine derhal Yemene yetiş- mek için emirler verildi. O da, Re şit oğulları ile Suut — oğullarının maceralarını, ihtilâflarını bıraka- rak vazife başmna koştu. Buranın işlerini Ferik Sıtkı Paşaya bırak- t. Ferik Sıtkı Paşa, — aske lerini Şihiye,ye götürdü ve orada karar- göhmnı kurdu. Onun tuttuğu hattı hareket, se- ğgulları ile Reşit oğulları birbirle- rile yeniden tutuşmuşlardı. 1906 senesinde iki taraf, Ka- sıymde gene harp ediyorlardı. Su- | ut oğlu Aziz, düşmanımı kırıp ge! kıçıynrken.: çirmişti. Reşit oğlu Suut oğullarının pususuna düştü, tüfekler derhal ona çevrilmiş, atı- Tan kurşunlar ona isabet etmiş ve Reşit oğlu yere yuvarlanmıştı. Kendisi, yirmiden fazla kurşun ye mişti. * . * Reşit oğlu bu sırada elli yaşla- rında idi. Kendisi, cidden cebbar, gaddar bir adamdı. Kalbi korku- nun ne olduğunu bilmediği kadar şefkat ve merhametin ne olduğu - Nu bilmezdi. Suratı, daima asık, kaşları daima çatıktı. Akelini göz lerinin üzerine indirir, kefiyesini ağzına sarardı, İnsandan fazla bir d Müşir Feyzi Paşa, buranım im- vahşiye benziyen bu adamın mahi ESMEESİEEEMERKİELNTT TÜT UNT zi yirci vaziyetinde kalmaktı. Suut o-| yetini iki hâdise apaçık gösterir: — Keşke bu felâket başımıza gelmeseydi de, kocam beni kırk kadınla aldatsaydı!.. Diyordu. Müstakil kiralık ev İki odadır. İcap ederse hir de tavan arası vardır. l Kumkapı meası Havuzlu Mehre sokak Nao. (5) İçinde oturanlara müra ——— — Reşit oğlu bir gün çölde otu- ruyordu. Bir şeyin sırtında dolaş- tığını, kendisini soktuğunu hisset- ti. Aldırmadı. Elindeki işi bitirdik ten sonra çadırına girerek kölele-| rinden birini çağırdı. Köle efendi-| korkudan! bağırdı. Reşit oğlunun iki omuzu arasında koskaca bir akrep dola- #iyor ve onu sokuyordu. Köle ne| sini soyarak baktı, ve yapacağını şaşırmıştı. Fakat Reşit| oğlu elini uzatıp akrebi tutmuş,| çadırından dışarı atmış, sonra kız- gin kül getirterek onun soktuğu yeri dağlamış, ve hiç bir şey olma- muış gibi hareket etmişti! . .— . Ayni adam “Kasıym,, de harp ediyordu. Yolda çobanlara rastgel mişlerdi. Bunlar kırk kişi idiler. Zavallıların hiç bir kusurları, ka- bahatleri yoktu. Fakat Reşit bun- ları topladı. Yanyana durdurdu ve bu yanyana dizilen kırk kişinin kellelerini uçurttu. Bu gaddar herifin kıtledîlmeıiu kendi tebaasını bile sevindirmişti. * ÜSTT GAT ZD MMMT TUT Kontrolsuz silâh- | | ranstan müspet bir netice elde e - ömer Rıza Hitlerin maz Göring Bükreş v Atinaya vardı oli Cddki Benim göcüşüm : Eski ve yeni Gala- tasaray talebesi —Baş tarafı 3 üncll sayfada— | taklidini yapacağız. Tabit, bu me- Yazısı dördüncü sayfanın ve ikinci sütunlarındadır. birinci çılar (Baş tarafı 1 ncj gayıfada) ... Cenevre, 18 (Hususi) — Silâh- ları bırakma konferansının - top- lanmasına ancak on gün kaldığın dan Cenevrede siyasi faaliyet art- mıştır. Her gün birçok yeni mu - rahhaslar gelmekte ve bunların a- rasında konuşmalar vukua gelmek tedir. Umumi hava bedbindir. Konfe- dileceğine kimse inanmamaktadır. Bununla beraber konferansın hiç bir netice vermeden dağılması men fi bir tesir yapıcağından ufakte . fek bazı kararlar verilmesine inti- zar ediliyor. Şimdiki halde ortada iki blok tebellür - etmektedir. Biri İngiltere ile İtalya ve bazı İskan - dinav devletlerinin teşkil ettikleri blok, diğeri başta Fransa ve ona tâbi olmak üzere küçük itilâf dev. ettikleri blok. Konferansın bu iki parti arasında mücadeleden ibaret kalacağı zan- nediliyor. letlerinin teşkil » Bilhassa İngiltere konferan - sın hiçbir şey yapamadan dağıl - yanda farisi hocası Nuri efendi u« nutulmıyacak: — Söyleyesin yanındakine! O - | kumasın başka kitap! Dinlesin dersini.. (Böylelikle bütün sınıfı ders dinlemeye sevkeden bu hoca- nın sesi hâlâ kulağımızdadır:) Defteri zerd ez kalemi sürh bü - zürkterest! Sonra, Mişel efendi!.. Yarı türk çe, yarı fransızca: “— Ön tepsi dö baklava.. ” | Parçalıyacaksın üç parçaya! Ün parti a mua! Dö a vul,;, İşte ço cuklar, kesri adi!.. Gene tambur çalacak.. Sıra o » lup yemeğe ineceğiz.. Lezzetini he nüz damağımızın kaybetmediği mektep yemeğini, kuru fasulyesi, pilâvı, hoşafı dahil olmak üzere, mektep sofralarında, sepetle da - gıtılan ekmeği kapışa kapışa, yi « yeceğiz ve bütün eski hatıraları yadedeceğiz. Hocalarımızın, mubassırlarımı « zın, mektep arkadaşlarımızın bu günü ihmal etmemelerini, mutla * ka gelmelerini isteriz.. Hoş, ısra * ra da hacet yok ya.. Mektep haya- tı öyle tatlı bir şeydir ki, işitir işit* mez, hepsi, kendi kendiliklerin ” | den koşacaklardır., Hatta, gözle * | rini kayoetmiş olmasıma rağmen, jimnastik hocamız Faik bey bile geleceğini şimdiden vadetmiştir. Bu 1 haziran toplantısı, vaktiy* le mektepte okuyanlarla şimdiki üç son sınıf talebesine münhasır" dır. Akşam üzeri, tabur halinde sokağa çıkılacak, Taksim abide * sine çelenk konulacaktır; ve bu bir günlük talebe hayatı, her sent ayni günde tekrarlanacaktır. (Va-Na) Telefon şirketi meselesi (Baş tarafı 1 nci sayıfada) kâletini Ankara avukatlarından Galip Hikmet beyle İstanbul avu* katlarından Sadettin Ferit Bey? teklif etmiştir. Galip Hikmet beX teklifi kabul etmişir. Dün cuma olmasına rağmen ba zı noktaların aydınlatılmasına #” lışılmıştır. Metr Salem - ile Leon Faraci, biribirini tutmıyan ifldf: ler vermişlerdir. Metr Salem rüt vet işiyle hiçbir alâkası olmadığ! " nı söylemektedir. Leon Faraci €| fendi de Rüştü beye borç vırd'i': noktasında ısrar etmektedir. Met Salem tevkifhanede çok mül! © bir haldedir. İki akşamdır. UY" mamakta, düşünceli bir halde ": kit geçirmektedir. İstanbul l"'.î:r lerinin kendisi hakkında © yazdığını okuduktan sonra: axaT — Her şeyi yazmışlar, duymı * yan kalmadı. Ah ben ne yapt diye söyle; örürm ni etmektedir. Maamafih ı,...iuı*ı'_ vaziyet altında silâhların bırakı Ması ihtimalinden dolayı endişe masma imkân görülmüyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: