11 Haziran 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

11 Haziran 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABR'in ikâyeleri B — Sekizinci sayıfadaki resme| bakımnı Pedro, El Malo ve Amigos, üç arkadaştılar.. Üç ayrılmaz arka - daş.. İçtikleri su ayrı gitmezdi.. Evvelce, üçü de bekârken, son- ca, Pedro Karmeni — isminde bir genç ve güzel bir kızla evlendi. | Bir müddet, mes'ut oldular.. Der- ken, aralarında bir gö'ğe belirdi ..' Bu gölge, El Malo idi. İri yapılı, genç olmasına rağ - men siyah ve gür sakallı bu erke - Şi, Karmeni, bir İspanyol kadını gustosile, pek yakışıklı ve tam mâ masiyle bir erlik nümunesi bulu - iyordu. * El Malo da,bunu — farketmişti. Ve o, azten, pek uzun süren vic-| dan azaplarından sonra, arkadaşı- mm karısına gönül vermiş ve göz koymuştu, Aradan bir müddet geçti.. Ken- İdilerini birbirlerine mukadder gö Ten âşık ve maşuka, müsait bir is-| fikbalin gelmesini beklediler, şim- Gdilik, biribirlerine hal ve tavırla - Wiyle, gözleriyle, kaşlariyle, kaça- Mmak kelimeleriyle ilânı aşk — edip HBurdular.. Nihayet gözlenen fırsat geldi.. Pedro birhafta müddetle seyahata gıkmıştı. — Artık, El Malo ile Kar- Mmeni, meydanı müsait bulduk'arı- Ya kail oldular.. O gece, el etek çekildikten son-| ra, siyah sakallı adam,— her za - man bir dost gibi girdiği Pedro Fi nun evine, bu sefer hırsızlama gi- recekti. Sabaha kadar, biribirleri nin olacaklardı. »a Nitekim, bu aşk hayatı, iki üç gün, böylece sürdü.. Fakat, üçün -| <ü gün üç arkadaşın düşmanı olan | Bir komsu, El Maloya, kadımın e - vinden etrafına ürkek ürkek ba - Karak çıkarken gördü.. Bu geveze herif — için bundan Alâ bir intikam vesilesi mi olur - du?, Gezip tozduğu yerde, çarşı -| da, pazarda, panayırda: — Hey gidi candan arkadaşlar, hey.. Işte bunlar böyledir. — mu- kaddimesiyle, bütün gördüklerini anlatmağa koyuldu.. | Dedikodu, döne dolaşa, Ami - gosun kulağına da gitti.. O da ill—ı önce böyle bir şeye ihtimal verme mek istedi.. Sonra, — Karmeni ile El Malonun biribirlerini nası! be- nimsediklerini göz önünde can - landıracak bir çok teferrüat aklı - na geldi.. “— Acaba sahiden bunların a-| rasında böyle bir şey var mı?—di- ye şüphelendi.— Ben, galiba pek safdil bir adamım., Burnumun di- binde dönenlerin farkma varma - | | da, şu bizim köyde, | halde çıktığınız yerden beol'i.. Fa- dim.. Dur hele.. Şu meseleyi tah - kik edeyim.. Eğer işin içinde — bir münasebetsizlik varsa, ateş saçağı sarmadan felâketin önüne geçe - yim.. Bu düşüncenin sevkiyle, bütün geceyi, Pedrounun evi civarındaki korulukta geçirdi. Ortalığı gö - zetlerken, bir de ne görsün?. Ar - kadaşı El Malo, ayaklarının ucuna basıp etrafa kaçamaklı nazarlar atarak evin aralık kapısına doğru yürüyor ve kapı da bir kadın göl - gesi onu bekliyor... Adam: — El Ma!o!.. Karmeni!.. —diye haykırdı.— Siz ne yapıyorsunuz ? Hele sen bizim arkadaşımız — E! Malo!, Sen ne yapıyorsun? Başka kadın bulamadın mı . Yazıklar ol — MAŞammı v wesme- | Yürekler acisı bir macera | d Şimdi, El Malo, sarhoşken — bir kabahat işledikten sonra nyılıncıı yaptığının farkına varan bir biqı-ı reye benziyordu. Başını önüne iğ di.. Göz'erinden yaşlar aktı: — Evvelâ Allah, sonra siz iki arkadaşım, beni affediniz.. — di- ye mırıldandı, . Perişan bir ha!de, çeki"'p g'ui.ı Fakat, bu sahne, kadının fena halde sinirine dokunmuştu. | — Sana ne oluyor, Amiços !!| —diyerek çıkışmağa — başlacı —| Başımıza ahlâk hocası mı kesil -| din?, Ben Pedroyu seviyorum .. Fakat, elini vicdanının üstüre koy kocasını al - datmıyan kaç kadın var, onu söy -| le.. Ne yapalım? Biz İspanyol ka- dınları böyleyiz.. Damarlarımız - da kanımız, mayi bir baru" hal'n- de dönüyor.. Hem, kocam reyaha: ta da çıktı.. Ne yapsaydım? El Ma kadın — bulamadın mi kat, ayni sözleri bana söyleyeme: | s'n.. Yabancılarla düşüp kaltarak Pedroyu â'eme rezil — efeceğime, hiç olmazsa sırrımı muhafaza ele- | cek bir adamı tercih ettim.. Her halde, yaptığım ehveni şerdir.. — Hayır, hayır.. Yaptığın cina-| yeti havsala almaz, Bir de kendi - ni müdafaa ediyor, işlediğin ka - bahati mazur göstermeğe çalışı - yorsun! Dinle bak.. Sana söyliye -| ceklerimi dinle., . Evin içine girdiler.. Münakaşa, saatlerce sürdü.. Kadın, kendine yabancı addettiğiAmigosun hususi işlerine burnunu sokmasından do- layı fevkalâde hidetlenmişti. Hattâ ayılıp bayılma nöbetleri geçirdi. Zavallı adam, onun sinir lerini yatıştırmakla epeyce vakit geçirdi. Nibayet kadını, münaka | şadan bitap bir halde bıraktı, eKn di de konuşmaktan, didiş terlemiş, mintanla — oluruyordu. Şapkasını ve ceketini alarak dışa- rı çıktı.. Hem yürüyor, hem giyin- meğe uğraşıyordu. Ansızın tâ yanı başında bir ses tti: — İyi zevkettiniz mi bari, muh- terem dostum?. Dönüp baktı: Arkadaşı Pe*ro..| — Vay.. Geldin mi?.. Hani bir hafta kalacaktın?. — Hiç ummıyordunuz, değil| mi?, Esasen gelişimi beklemediniz bu saatte ve bu kılıkta, yorgun bir| ekten kat, sizden daha vefakâr dostla - rım varmış: “Bir sabah evine | sızlanmağa başladı. ü Fıkra müsabakası En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi: lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- W maması, seçme olması ve — okunaklı | yazılması lâzımdır. 294 — Şaka ediyormuş Salamonun karısı bir iki sene ev - vel vefat etmişti. Geçenlerde bir gün ziyaret maksadiyle kabrine gitti. Toprağın üzerine çöktü ve Ah Rebeka! Alâh senin ca- nini alacayna benin can'ni alsay- di. Sen bu kara topraklarda gin- di yalâniz ne yapiyorsun?. Ne o- lâr Cenap hak bir mucize yoster- sa da seni takrar bana yeri verse! Tam bu sırada bir dağ faresi - nin zoru ile toprak hafif hafif kı- mıldamıya başlayınca, Salamon: — Sakin ha! diye bağırdı. Ben şaka soyledim, be inandın mı?, Bu sene odun fiyatları ucuzlıyacak mı? Bu sene kış mevsimi diğer se- nelere nispetle bize biraz daha| fazla odun yaktırdı. Teşrinieve - lin iptidasında başlıyan soğuklar hemen fasılasız. denecek kadar devamlıydı. Evinde soba yakan- ların yüzde sekseni tahminlerin - de aldandılar. Meselâ kış mevsi- mini her sene on çeki odunla ge- ç ren'er kış bitmeden tekrar o- dun almıya mecbur oldular. Kış mevsimi böyle sürekli s0 - ğguklarla geçtiği halde odun fiat- ları geçen senelere nispetle fazla inmemişti. Bunun başlıca sebebi o- tacirlerinin — vakit ve za - manında kestirdikleri fazla mik - tarda odunları depolarına yerleş- tirmiş olmalarıdır. Önümüzdeki kış mevsiminde ne derece soğuk olacağı bittabi şimdiden tahmin edilemez. An - cak odun tacirlerinin ifadelerine göre gelecek kış mevsiminin de soğuk ve karlı geçeceği ihtimali nazarı dikkate alınarak, geçen se- ne olduğu gibi odun kestirme işi- nin bu sene de vakit ve zamanın- da bitirilmesine ve odun depoları nın doldurulmasına başlanmıştır. Eğer ümit edilen odunlar or- manlardan vaktinde nakledile - cek olursa, bu kış İstanbul - halkı| geçen senelere nazarn daha ucuz| dun tedarik edebilecektir. dun Koşuştular.. Amigos, yere yığıl- mış, ölüyordu.. Ge'enler arasında, dedikoducu — komuş da — vardı.. Şüphesiz, imzasız mektubu yazan oydu.. önde, El Malo belirmiş- ti. bastırda, en samimi sandığın ar kadaşınla karını ne halde görecek. sin, anla!..,, diye bana — imzasız| mektup yazdılar.. Yalan söyleme- dikleri, bu tesadüfümüzle anlaşı - lıyor.. Kin dolu gözlerle Amigosun yü- züne bakarken, ceketini çıkardı ..| Sol koluna sarıp kalkan haline ge- tirdi. Sağ eliyle de bıçağını çek- H.. Biçare adam: — Fakat.. Dinle, anlatayım! — diye kekeliyordu.. — Bari ya'ancılık etme.. Mnr![ gibi dövüş!.. Izahat iılemiyomm..w Mesele, kör gibi meydanda! —di- ye Pedro, saldırdı. Amigos da bıçağını çekti.. Ce-l ketini koluna sardıysa da, şaşkın- lıkla hücuma kar$ı duramadı : — Deli misin sen?.. Dinleme - den, hakikati öğrenmeden, bu ya- sun sana.. Haydi çekil buradan.. Defol.. pılir miı?, (Birdenbire:) ah vurul- dum.. İmdat.. Facialar daha devam edebilir - di.. Bur Amigos, son nefesini verirken arkadaş'arına ve düşmanma baktı: — Evet, ben bir küçüklük yap - tım, Pedro gittikten sanra Ka-me-| ninin evi etrafında gecelerce do - laştım.. Fakat, o, beni mütemadi - yen reddetti.. Busabah, gene| bana uzun uzun nasihatler verdi . Doğrusu me'ek — gibi bir kadın.. bir adamım.. Yap- tığım delilikti. Alcaklıktı.. Beni af| fedin ve aranızda iyi geçinin.. Ce-| zamı buldum —-diye inildedi.. Pedro da El Malo gibi ağlıyor- | du. Bu manzara karşısındı, dedi. koducu komşu, bir daha ağzını a-| çamadı.. Mahkeme, namusunu ko- rumak icin adam öldüren kocayı beraet ettirdi.. Zira, maktulün son itirafını bir çok şahitlerle dinle - mişti., farkeden | Bense, mel!" (Hatice Süreyya) E L #we 66 ıği O l âstik ayakkabı derici- Idürüyor' mu? Rüştü Rusuhi bey, Ismail Sabri beye cevap veriyor Lâstiğin dCerililik san'atını öl- dürdüğü ve kıymetten düşürdüğü hakkında gazetelerde lara biz de yer verr mizde bundan evvel ç akaleye Rüştü Rasuhi beyi 4 neşrediyoruz. Fa - bu bahsi ancak İsmail Sabri | beyin bir cevabr olursa onu koy- | makla kapamak mecburiyetinde- ! ıhi beyin mektubu kat, Muhtelif gazetelerde Haberde intişar eden lâstik ve deri meselesi hakkndaki — mütalealarıma sözde bir cevap teşkil edecek olan ya- zzi ökürken bilhassa bir nokta na- zart dikkatimi celbetti: Geçen seferki yazmızda “Memle - ketin parası harice gidiyor, ayni za - manda binlerce — kunduracı ve derici mutazarrır oluyor” diye feryat ediyor. ken, resmi malümata istinat eden ra- kamlarla ben gerek gazetelerde, gerek te Ticaret odasındaki içtimada bunun isbat edince hemen cephe de - ğ#iştirdiniz ve bu sefer hayvan besli- yen köylünün, ziraatçilerin bundan za- rar gördüğünü — iddia ettikten sonra ortaya bir de vatanperverlik meselesi attınız. Eğer Haber bitaraflığa azami riayetle beraber sütunlarını — itidal ve nezaket harici her söze kapamamış ol- saydı, belki de beni vatan hainliğiyle ulu orta ittiham ederek halkı linç edil- meme ve bu muzir fabrikaların yakıl- matma teşvik edecektiniz. Bir vakit - lerde ayni politikayı softalar kullanır- lardı. Bir adamı ilmi bir münakaşada | yenemeyince ortaya bir din, iman da» | vası atılır ve muazız cehennemde ca- yır cayır yanmazdan evvel dünyada da tecziye ile tehdit olunurdu. Eğer Cümhuriyet Türkiyesinde de bu usu- lün fayda vereceğini sanacak kadar geçirdiğimiz inkılâbı anlıyamadınızsa gok yazık! Şimdi hepimiz bu vatanın müsavi hukuka malik evlâdiyiz ve bugün halk kuru vatan sevgisi —iddialarından bir şey anlamıyor. Bu iddianm filiyat ile isbatını pek haklı olarak istiyor. Ar - zedebildim mi? Gelelim şimdi ciğer iddialarmıza: Lâstik ayakkabı hayvan — besliyen köylüye ne sebeple zarar veriyor? Ham deri fiati bu yüzden mi düşüyor, yoksa dericilerin Avrupadan ham deri getirtmesinden mi? Köylü ineği deri- Si için mi besler; sütü, eti, yavrasu ve sair hizmetleri için mi? Köylünün hayvandan ettiği diğer istifadeler ya- nında deriden istifadesi yüzde kaç ka- lır ve köylü bu ehemmiyetsiz fark i- çin mi hayvan yefiştirmekten vazge - çecektir? Bu noktalar hakkında mu - | fassal bir cevap verseniz çok istifade- K olurdu zannındayım. Benim bi'diğim şudur: Hayvamının | derisinden çarık yapmıyarak muhte » kir ham deri toplantıcılarına ölü fia - tine satan köylü o para ile pahalı kun- | dura alamıyacağından ucuz — ve çok | VAKİT'ın ve bilhassa Hine götürülecek ve sur sağlam Çâstiği seve seve alarak giyi « yör! Daha neler anlatıyordunuz? Lâçtik faboikaları yalnız lâstik ayakkabı mr yapıyorlar? Bun'arın senede yalnız üç ay Çâstik ayakkabı ve diğer aylarda |- Ce| se galoş yaptıklarını, otomobil lâstiği ve sair lâstik ticaret eşyası gibi büyük sermayeye mütevakkif tesisatr da ilk senelerin kârından cesaret ve kuvvet alarak ikmale çalıştıklarını Türkçe bi- len ve memleket gazetelerini okuyan herkes öğrendi. Bulgaristandaki lâstik fabrikaları anlaşılan İâstik hakkındaki fikrinizi âdata — ihtisas ü ürmnl: kâ bir Matiliş 190 grm egi | aldağumu ve bunun kilosunun İstan - bul limanına 38 kuruşa mal olduğu - nu esas ittihaz ederek bir çiftin S0 ku- Yuşa mal olduğunu en doğrü bir he - sapla bulduğunuzu iddia ediyorsunurz. Evet, kauçuk İstanbula kadar 35 kuru şa gelir amma burada kilo başına (145) kuruş gümrük, ve muamele yergisi verdiğimizden fabrika kaptamda fiatı 180 kuruşa çıkar. Bu kauçuga gene gümrük resmi maliyet Fiatinin bir iki misline çıkan mevaddı kimyeviye ve memlekette ye- tiştiği halde Avrupa malından daha pahalı olan diğer maddeler de katıldı- #ından yalnız bir çiftteki hamurun fi- ati SÖ kuruşu geçer. Kumaş, - işçilik, elektrik, kömür, makine amottismanı, sermaye faizi de caba. Siz anlaşılan ham kauçuğa hava ci- va ilâve ederek lâstik yapmak usulü - nü bulduğunuzdan bizim mal sahip - lerine gözlerini dört açtıran hesapla « rımızı alt üst ediyorsunuz. ) Hariçten kırk kuruşa geleceğini ü- mit ettiğimiz malları kontenjan değil, bükümetimizin yevli lâstik —sanayiini Kimaye için onlara koyduğu — vergiler menediyor. Biz lâstik yapmazsak, yalniz kırka gelen âdi Japon'malı değil, iki liraya giren İsveç, Alman ve Ruz malları da gene piyasayı doldurur. ve bu seler ham kauçuğa giden paranın on misli harice çıkar, Amma şimdi İâstik deri meselesi diye bir bardak suda fırtına çıkarmağa kalkan zevatın büyük bir kısmı da cskisi gibi Avrupa fabrikala- riyle bizim orta eaf arasında toptân- cılık yaparak memleketin zararı paba: sına yüz binlerce lira kazanır, değil mi? Yağma yok beyefendi! Türkiyeyi idare eden eşsiz baş buna müsande et- mez. Memleketin — iktısadiyatının bir kaç muhtekirin keyfi için feda edildi - ği günler geçmiştir ve bir daha gele - mezler. Bir de ricam var beyefendi, Ame « rika, İsveç, Rusya, Almanya, Fransa ve her makalenizde ismi geçen Bulga- ristan da bizim gibi kauçuğu hariçten alıyorlar ve istedikleri miktarda da ke- ten ayakkabı yapıyorlar. Bu memle | ket'erde dericilik te mükemmelen in- kişaf ediyor, diyenlerin yanıldıklarını Tütfen hakikate müstenit bir surette isbat etmenizi yüksek — ihtisasınızdan bekliyorum, beyefendi. Rüştü Rusuni gezintisi Ağır ve parlak bir proğram hazırlanmıştır VAKİT refikimiz 15 hazirandan başlıyarak 31 Ağustosa kadar neşredeceği kuponları toplıyan karileri için bir gezinti yapacaktır. Bu gezintide saz ve caz vapurda brrakılmıyarak gezinti mahal- eti mahsusada hazırlanacak yerlerde icrayı 8- |henk olunarak dansedilecektir. Bu gezintiye “VAKİT,, karilerinden olup kupon toplıyanlar işti- rak edecektir. Çok zengin bir program dahilinde yapılacak olan bu - gezintiye iştirak arzusunda bulunan karilerimiz 15 hazirandan itibaren “VA* KİT,, re imizin neşredeceği kuponları toplamalıdırlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: