30 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

30 Eylül 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Gün 5. Olimpiyadı (Baş tara 1 incide) Yugoslav ve Bulgar takımları da çarşamba günü sabahı trenle geleceklerdir. ir Romen güreşçileri de çarşam- ba günü gelmiş bulunacaklardır. © Türk takımı üçüncü Balkan : et ves kazanmak için çalışmaktadır. Şimdiye kadar a- — İman neticelere göre Türk takımı şu şekilde çıkacaktır: Filizde Hüseyin ve Kenan, en hafifte Abbas veya başka bir ar- kadaş, hafifte Saim, yarı ortada , Nuri, ortada Mustafa, yarı ağırda Ankaralı Hüseyin, ağırda Çoban Mehmet, Çarşamba akşamından itiba- ren yapılacak Balkan güreş kon- gresinde gelecek seneden itibaren şampiyonanın (başka memleket- lerde de yapılması meselesi konu- şulacaktır. konferans (Baş tarafı » incide) Celse açıldığı zaman evvelâ Fransız murahhaslarından M. Tu- vana kürsüye gelmiş ve kazaya uğruyan arkadaşlarına gösterilen alâkdan dolayı Hasan Beye teşek- Fransız murahhasından sonra ilk defa olarak Japon murahhas M. Taneyçiro söz alarak Japonya- daki tayfun felâketine Japonya- dan konferans heyetinin bir tazi- yet telgrafı göndermek suretiyle gösterdiği alâkaya teşekkür ma- kamında gönderilen telgrafı yük- sek sesle okudu. Bundan sonra sıra ile İspanya, Belçika, Polonya, İsveç, Danimar- ka, İtalya, Amerika murahhasları söz aldılar ve parlâmentoların ba- zı usul ve kaideleri hakkında Fran sız murahhas M. Roston'un tek- Nif eltiği tadil raporu (o hakkında mütalealarını bildirdiler. M. Roston da bu mütaleaları u- mumi bir şekilde tenkit etti. Ten- kitten sonra umumi kâtip M. Bu- vasiye birlik heyet idaresi azalı- ğına seçilenlerin isimlerini okudu. İdare heyet'ne Türkiye grupun- dan Fadıl Ahmet ve Nazım İzzet Beyler, icra komitesi reisliğine de Leh murahhas heyeti reisi M. Lo- venhertz seçilmişlerdir. o En sonra Hasan Bey güzel bir © nutukla konferansı kapadı. Hasan © Bey bü nutkunda bütün müzake- © releri kısaca tahlil ederek murah- haslara teşekkür etti, Ayrıca kon- feransı çok iyi takip eden yerli ve ecnebi gazetecilere de teşekkür ettikten sonra azalara iyi yolcu © luklarla dönmelerini temenni e- derek alkışlar arasmda nutkuna nihayet verdi. i Danimarka, Amerika ve Belçi- “ka murahhasları hararetle teşek- kür ettiler ve Gazi Hazretlerinin — şerefine “Yaşa,, diye bağırdılar. En son söz alan Belçika mürah- hası bütün azayı Brüksele davet ettikten sonra: — “Türkler kadar sizi izaz ede- C miyeceğimizi itiraf ederim, Fakat elimizden geleni yapacağız,, söz“ | leriyle nutkuna nihayet verdi. | > Amerika heyeti bu akşam mem- | © Jeketine hareket edecektir. / İran | © heyeti de yarm akşam Ankaraya © $idec Dün : Çi Hariciy Vekili Şük- |. Me İİ giy Ankarada dul kadınlar (Baş tarafı 1 inci sayifada) masalarına davet etmişlerdir. Bu kadınla beraber bir müddet daha içmişler, sonra bir otomobil tuta- rak hep beraber dolaşmalarını ka- dına teklif etmişlerdir. Efteripi bu teklife muvafakat edince, bir otomobile atlamışlardır. Beyoğlu ve civarmda bir müddet dolaştık- tan sonra içlerinden birisi şoföre: — Maslak yolundan Ramise.. Emrini vermiştir. Şoför, bu e « mir üzerine doğruca Ramisin yo - lumu tutmuş ve kırk beş dakika sonra varmışlardır. Otomobildekiler fazla sarhoş oldukları ve yolda şoföre çok ezi- yet yaptıkları için şoför bunları Ramiste bırakmış ve parasını al « miş, savuşup gitmiştir. Ramis dağ- larında yalnız kalan dört arkadaş kadma tecavüzde. bulundukları gibi çantasında bulunan beş lira « sını, beresini, nüfus kâğıdmı alıp kadını da orada bırakarak savu - şup gitmişlerdir. Karanlık dağlarda neye uğra - dığını bilemiyen Efteripi, göz yordamiyle gördüğü ışıkların yo lunu tutturmuş, uzunca bir yol yürüdükten sonra ışıklara erişe- bilmiştir. Köyün bekçisi Raşit a- ğanın delâletiyle jandarma kara » koluna gidip başından geçen hâ - diseyi anlatmıştır. Dört sarhoşun kaçtıkları müd- det, pek uzamadığı için, Ramis jandarma kumandanlığı dördünü de yakalamıya muvaffak olmuş - tur, Mütecavizler dün müddeiu - mumiliğe verilmiştir. Efteripi bu hâdiseden dolayı çok müteessir ol» muş ve yatağa düşmüştür. Kral Fuat (Baş tarafı 1 incide) Mısır kralının bir zamandan- beri rahatsız olduğunu bildiren | İngiliz muhabiri şöyle diyor: “Kralın hastalığı hükümet ta- rafından mümkün olduğu kadar gizli tutuluyordu. Şimdi de enflo- enzayı takiben gelen bir zaaftan muztarip olduğu söyleniyorsa da, kralın rahatsızlığının ehemmiyet- le karşılandığı anlaşılmaktadır. Mısır kralınnı rahatsızlığı Ka- birede olduğu kadar Londrada da endişe uyandırmıştır. SR panama — küçük sanatlar (Baş tarafı 1 incide) M. Kuto tetkikatının neticesini bir gazeteciye şu şekilde hulâsa e: “... Türkiyede küçük sanatla” rn Türk tebeasına tahsisi hak- kında çıkan kanundan sonra şim- diye kadar ecnebi addolunan be- yaz Rusların Türkiyeyi terketme- leri ve kendiletine başka bir yer aramaları icap ediyor. Memleket- lerini kaybetmiş olan bu zavallı kütle bu suretle çok müşkül bir vaziyete düşmüş oluyor. Tevfik Rüştü Beyle yaptığımız konuşma esnâsında bunlar için ancak iki yol bulabildik. Birincisi: Rusya ile anlaşmak ve beyaz Rusları tekrar ana vata- göndermek. İkincisi: Beyaz Rusların Türk tebeasına girmeleri ve Türk va- tandaşı olmalarıdır. Bu takdirde kendileri de Türk addedilecekle- rinilen işlerine devamlarına im- kân olacaktır. HABER — Akşa Postası ASLANLI Vahşiler, içeriye çekildikten sonra Süleyman hiç vakit kaybet- meden doğru Hergül'ün yanma döndü. —ug DİNGALILARIN ZAFER EĞLENCESİ Dingalıların reisi Çitimanın on “ bini aşkın sığırlarına o gün, daha | bu kadarı ilâve edilmişti. Şilok - larla giriştikleri çetin mücadelede galip gelmişler, bundan fazla da e sir almışlardı. Bunların arasında Budi'nin kızı Aşita da vardı. Aşita kabileler arasında şöhret salmış bir kızdı. İrkınm en güze- liydi. Bütün kabile gençleri Aşita- nın ince ve olgun vücudunun ha- yalini gözlerinden silemezlerdi. Şiloklar neye uğradıklarını bi- lemeden bozguna ( uğramışlardı. Güzel karısı Buşami ile Aşita- yı kaybetitkten başka binlerce e sir vererek, bütün serveti sayılan sığırlarmın elinden gittiğini gören Budi hastalanmıştı. Zaten ihtiyardı. Dinç görün mesine rağmen eli ayağı titriyor - du. Muhakkak bu acıya taham- mül edemiyerek ölecekti. Sürü sü- rü sığır ve esirlerin arkasından kara bulutlar gibi kopup gelen| Dingalılar, o gün sabahlara kadar eğlenecekler dansedecekler, se - vişecekler ve harp şarkıları söyli- yeceklerdi. Çitima sevincinden kabina si- ğamıyacak bir haldeydi. Artık gök ve yıldızlı kubbenin devesi Mevlüde kadın. tarafı 1 incide) Mevlüde mi şöyle anlat - maktadır: “— Köyümüzden Nevres iki se- nedir bana musallat olmuştu. Be- ni alamk istiyordu. Nevres 18 yaş» larında bir genç olmasına rağmen kendisini sevmiyordum. Her mü « racaatinde reddettim. Nihayet perşembe günü (20 - 9 - 934) öğ- le vakti evimize geldi. Evde kim- se yoktu. Bermutat gene sarkıntı- lığa başladı. Başkasnır m den, kendisini sevmediğimden şid detli bir lisanla bahsetti: “Sen Mahiri seviyorsun, onunla muba - bere ediyorsun, bana onun mek - tuplarını ver,,, dedi. Filvaki Mahir isminde biri be- ni gıyaben seviyordu. Fakat onun- la bir kere olsun görüşmüş değil dim. Yalnız bir mektup gönder - miş, ben de cevap vermiştim. Bun- dan ibaret, Nevresin ısrarı üzerine tevkif - hanede bulunan kardeşimin bana yolladığı destan şeklindeki bir mektubu çıkarıp verdim. Okur o- kumaz: “Benimle eğleniyor mu - sun?.,, diyerek tabancasını: çekti, üzerime ateş etti. Hayatımın teh- likede olduğunu anladım, derhal senelerdenberi taşımakta oldu - ğum tabancamı çekerek mukabe- İe ettim ve öldürdüm.,, “— Namus ve hayatıma yapı - © vü Kaya Bey Perapalas otelinde Mi reisi ii Kai Paşa da Boikid) lan tocavüze karşı mukabele eti i murahhaslar şerefine büyük bir | ve mütekabilen heyecanlı nutuk- | miş bulunduğum için m dul | Her parçası a ayrı bir heyecanla okunacak macera; kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı HÜKÜMDAR iye 7 Je” ona ölüm yoktu. Senelerdenberi, diş bilediği en güçlü bir kabileyi ortadan kaldırmış, sürü sürü esir ve sığırlarını kendi mallarma ek - lemişti. Tefrika No. 48 sim meydanında, büyük top ağa « cın bulunduğu meydanda toplan « mışlardı. Siyah ayakları, bembeyaz toz bağlamış ve bu on binden daha fazla kalabalığın çıkardığı uğul « tu insana ürkeklik yetiyordu. Sis ğrrları ağıllarma ayrı ayrı bağla” mıya çalışmak saatlere bağlı bir işti, Bir karınca çalışmasiyle biri» birine girip çıkan, koşup gelen, koşup giden vahşilerin yorulmak bilmez gayretleri bu başarılmas” güç görünen işi yarım saatten da- ha kısa bir zamanda bitirdi. Hay» vanları bağlamıya (akılları kâfi gelmediği için kulübelerden bir * çoğunu da bunlara tahsis etmiş lerdi, Dingalıların yanında, sığırdan daha kıymetli bir şey yoktur. On- larr kendi öz çocuklarından fazla severler, O kadar ki, hastaları için ayrı ağıllar ayırmışlardır. Etlerin- den, sütlerinden istifade için bes- lemezler. Onları semirtip seyret » mek Dingalının en büyük zevki - dir. Sığırmı seyirden bulduğu 2€v- ki, sevgilisini seyirde bulamaz. Dingalılarda hiçbir sığır ölme- den yenmez. Etini yiyebilmek için ancak ölümünü beklemek lâzım - dır. Ölen sığırın sahibi hayvanm günlerce matemini tutar; ağlar, döğünür.. Sahibi kendi hayvanı - ömer kâşifi (Baş taralı 1 İnci sayıfada) tevkif edilerek meçhul bir, semte sürüldüğünü bildirmiştim. Nal - bantofun Petriç taraflarma sü - rüldüğü anlaşılmıştır. Lömlu İbtahim Senai bey Rus- çuk kasabasma muallim tayin e - dilmiş olduğu halde, Turan cemi» yetine mensup olduğundan dola yı hükümet kendisinden muallim- Tik hakkını almıştır. Bu meyanda Rahmi Yortçiyef ve daha bazı kimseler de vardır. Ankara telefonu Yugoslâvyalı muhacırlara verilecek tazminat Ankara, 30 (Telefonla) — Yu- goslavyadan memleketimize hic - ret eden vatandaşların Yugoslav- yada terkettikleri emlâke ait müs racaatlarını tetkik etmek üzere maliye vekâletinde bir komisyon teşkil edilmiştir. Bu komisyona hariciye ve ad- liye vekâletlerinden de birer mü- messil iştirak edecektir. Komis - yon Türkiye ile Yugoslavya ara » sında yapılan emlâk mukavelesi mucibince Yugoslavya hükümeti: nin vermeyi taahhüt ettiği on yedi milyon dinarlık tazminatın ne $ü- retle ve ne nispet dabilinde dağıtır lacağını tesbit edecek ve bir de vt hazırlıracaktır. : “tetkikat bürosu va kara, 30 (Telefonla) — Ma- Kabile halkı yığın yığın mera- : İ SÜLEYMANIN OĞLU gi Yazan: e Şekip nın etini yiyemez. O, ölü hayva - nın başında ağlayıp matem tutar- ken kabile halkı sığırın kutsiliğine hürmeten etinden birer parça yer- ler. Aşita şimdi, övey anasının esir bulunduğu kabile tıpkı o vaziyet- te idi. Reisi Çitima alev saçlarının çerçevelediği siyah (o yüzünü ona çevirmiş, korkunç gözlerini ona mıhlamıştı. Zavalir vahşi kızı, tirtir titri - yordu. Harp esrilerinden birinin par- çelanarak etlerinin vahşi hayvan- lara verilmesi âdetti. O bunu bili- yordu. Fakat, kendisi gibi birçok, bel- ki binden aşkım esirin bulunduğu “bir yerde kurban diye onu mu s€- çeceklerdi. Bunu aklına bile getir- mek istemiyordu. Böyle hareket etmezlerse kaçıp serbestliğe kavuşabileceğini dü « şünüyor ve onların hakaretlerine “Tahammül göstermiye çalışiyordum»» “Önünla, kabilenin en küçüğüne” varıncaya kadar herkes alay edi- yordu. Çitima çirkin sesiyle alay edil mesinin önüne geçmişti. Reisin bu hâreketinden sonra herkeste vaziyet değişti. Aşitaya hatta acıyan gözlerle bakmıya baş- ladılar, Reisin böyle bir emirle a- layın önüne geçmesi, onu bir zev- ce gibi kullanacağına işaret sayıl mıştı. .. T (Devamı yarın) —————— Seylânda kuraklık Kolombo, 29 (A.A.) — Müthiş bir kuraklık Seylan adasını müte- essir etmiş, Hindistan cevizi, pi- rinç ve çay mahsulüne ciddi za- rarlar vermiştir. Suyun yokluğu bilhassa adanın şimalinde susuz- luktan isterap çeken maymunların vahşet halinde ahaliye hücum et- melerine sebebiyet vermekte — ve geyikleri, su bulmak ümidiyle şe hirlere koşturmaktadır. “SİMİ amire DİŞ DOKTORU Übeyt Sait Fatih Karagümrük Tramvay durağı No. 4 Tıp Fakültesi Doçentlerinden Dahili Hastalıklar Mützhassısı Dr. A. Süheyl Her gün saat 14 ten itibaren, hasta- larını, Divan Yolunda N. 169, eski Şark Mahfelinde muayene etmektedir... Muayenehane Teen: 21422 vı » 4 60726 dileceğini « vvele: e

Bu sayıdan diğer sayfalar: