April 4, 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Kiminle — konuş- iğumuzu — unütüyor- sunuz galiba. Ben tü gün “Himayel hayTa- edüenler mi ararında bulünüyorsunuz ? —Eğer — oyuncuk- bür daha başka almam lafını — kırarsan yırtarsam başka — ki- tap almaz misın? | | — Haydi — yavrum, Misafir bayanı Ö — Neye anne BA bir şey yapma- Tn K, * nat Cemiyeti, Men- subuyum. — Himaye — eden- ter mi, yaksn bimaye Kitaplarımı — da | | | galiba.. ç Yapyım 5 Tatağı - 26 kalık :::k Meyha, | Uğursuzluk Ayın on birinci günü içinde evine geldi: — Karıcığım, dedi, sana haber yermeden bir piyanko bileti al- mıştım. 13 Numaralı olan bu bile- te büyük ikramiye çıkmış.. sevinc Karısı sevincli görünmüyordu, şöyle dedi: K İyi ama 13 numaralı bilet bi- || Ze uğursuzluk getirmesin! Bir cevab — Fildişi saplı diye -sattığınız şemsiye kırıldı. Fildişi değil, tak - lidmiş. — Ne yapalım efendim, demek | | filin dişi eğreti imiş! Coğrafya Küçük Selma coğrafya dersi- ne yeni başladı. Bu, onun her an p zihnini işgal eden bir meseledir. Geçen gün dersine çalışırken bir. den: | —AhI Diye haykırdı. Annesi telâşlandı: | > — Ne var kızım? — Midemin şimal tarafında bi Detikanlı — Buraya bilhassa, benimle evlenmeğe razı olub olma- dığınızı öğrenmeğe geldim. G”'S kız — O khadar mı? Bende “sinemaya gidelim mi?,, diye- ceksiniz sanıyordum! İnanamıyor Polis karakolunda komisere şöyle dedi: — Karım bir aydanberi eve gelmiyor. Başına bir kaza geldi Komiser sordu: — Peki ama o zamandan beri niçin gelib haber vermediniz. — Bir türlü inanamıyor, rüya sanıyordum! | Buluş Sınıfta muallim, gözlerinden zekâ taşan bir küçüğe sordu: — Söyle bakayım, on üç tane elman oİsa bunu on iki çocuğa tak- sim etmek için ne yaparsın? | — Elmaları komposto yıpı—ı rım! — Bay Daktor, size bir süal sora caktım fakat bunun için para vermek lâzım mı? — Hayır! yalnız cevabı ücrete tabidir! Tramvay Köyündeyken elektrikli tram-| vaydan bahsedilğini duymuş, elek trikten adam öldüğünü de işitmiş- ti. İstanbula gelince vapurdan çı- kar çıkmaz ilk yasgeldiğine sordü: — Tramvayın rayları üzerine a- | yağımı korsam ölür müyüm? Öteki cevab verdi: — Hayır.. Fakat bir ayağını ra- ya basıb, ötekini yukarıki tele değ| dirirsen ölüm muhakkak!.. “nasıl durduracaksınız? Muallim (imtihan olan şoför namzedine) — Peki amma, sokak- ta fener direği olmazsa otomobili unutmuşum! — Bir tavşan.. — Aman dikkat, salâtaları ye mesin! İntikam Telefonda: — Müstahdemin — idarehanesi müdürü ile mi görüşüyorum, — Evet.. — Ben Taksim Sıraselvilerde Ahmed.. Geçen hafta bana — mü- kemmel bir aşcı bulmuşdunuz de- ğil mi? — Evet... — O halde bu akşam bana ye - meğe gelmenizi rica — ediyorum. Yalnız doktorunuza evvelden ha- ber vermelisiniz, — Alttan 7, üstten & dişinizi çıkarmak Htım, — Aman, hir diştmi daha çekin de 16 et- sin, 18 uğursuzdur! Kinaye — Karım beni mahvedecek, he- men her ay başka bir hayvan kür- kü istiyor. — Desene seni yüzecek! örnek Zifaf gecesinin sabahı, erkek erkenden kalktı, sobayı yakıb kah valtıyı hazırladı. Kahvaltıyı ya- tağa, karısıma getirdi. Genç ka- dın sevincinden ağlıyacaktı. Ken- di kendine: “Ne iyi kocaya düş-| — -Artık şarkı derai tüm,, diyordu. Fakat... alınaktan vaa aa geç- Erkek: ü b uılİ?vnıımr menetti. — Ne yaptığıma — dikkat ettin| —— Biktür » ae mi? ayni apartımanda mı — Evet.. oturüyor ? — İşte her sabah böyle yapar- — wal! , eu Kazaya uğrıyan gemiden kurtulan tek yolcu (cebinde Bir mek. tub bularak) — Eyvah! Karımın verdiği mektubu postaya vermeği ; <uman - Ne biliş? ı — Karıcığım, gene bana bece « riksiz avcı diyecek misini: Bak bir tavşan vurub getirdim. — İyi ama bu tavşan kokmuş.. — Sen deamma söylüyorsun. Otuz metreden vurduğum bir tav- şanın taze mi, kokmuş mu ğunu ben nasıl anlardım! Sebeb Muallim sordu: — Avrupa memleketlerinde sa- at, Amerikaya nazaran, niçin da- ha ileridir? eli Talebe cevab verdi: i m:ı— :C—kkkilr ae — Çünkü Amerika Avrupadan | "7 doktor, çok na> daha sonra keşfedildi. Y ai d dadniaek — Al Ayge, bu el biseyi sana vereyim, —Ah çok iyi. bana €n yakiğâk — olbiseniz de büydü! oldu- U *il' l—ı—_ii.-;ı
