8 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

8 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postası 8 MAYIS — m İn Bae Gİ Bul garistanda Dünyanın en büyük opera ei gene Aârtisti Şalyapin büyük bir birbirine girdi! Yeniden bombalar patlaması muhtemel Sofya, 7 — Bulgaristan askeri birliği 5 ve 6 mayıs tarihlerinde hükümetin bütün mümanaatma rağmen Sofyada büyük kongre - #ini akdetmiştir. Fevkalâde (hararetli ve heye çanlı geçen bu kongrede (esaslı olmak üzere iki fikir çarpışmış" tır. Bunlardan birincisi askeri bir liğin 19 mayıs darbei hükümeti - İe karıştığı hükümet (işinde de vam etmesini istiyenlerdi ki bun ların başında Zlatev ve Görgiyef kabinelerinde nazırlık yapan mi - ralay Kolef, Kalenderof, Mayde- »of bulunmakta idi. İkinci fikir ise, ordunun 19 ma- yısta karıştığı hükümet o işlerile alâkasımı tamamen kesmesini ile ri sürüyordu. Bunun başında da General Radefle bugün (Bulgar kabinesinde (o bulunan diğer iki general bulunmaktadır. Bu iki fikir çarpıştıktan sonra neticede birincisi mağlüp olmuş, ve ikinci fikir ekseriyeti kazan mıştır. Bundan sonra askeri bir liğin bugünkü şekli tamamile de- ğişecek ve birlik tamamen har * biye nazırile yüksek askeri şüra- nm emirlerine tabi, ve ikinci de- recede bir teşekkül olarak kala - eaktır. Maamafih, askeri birliğin siya- setle uğraşmasını O istiyenlerin bundan sonra gizli gizli çalışa” takları söylenecektir, Bir rivaye- te nazaran.da bunların elebaşılı- yı askerlikten uzaklaştırılacaklar- dır. Bulgaristanda bir taraftan as kert birlik heyecanlı toplantılar yaparken, bir taraftan da bir ta- kım meçhul eller tanınmış adam İara, yüksek rütbeli (oo zabitlere, gazetelere yeniden mektuplar gön dermişlerdir. Bulgar devletini, kral ve ordu aleyhinde bir nevi ihtilâle sevke- den bu mektupların en bariz par- çaları şunlardır: “Millet 19 mayıs (o bükümet darbesini bir cinayet addetmekte- dir. Çünkü 19 mayısta bir avuç mukadderatı üzerine oturdu. Mil- let 19 mayısta yapılan bu kahbe- ee İşi, Bulgar ordusunun işi ad- detmemektedir. “Millet, kendi itimadma daya" nan bir kabine bekliyordu. Aksi takdirde bu işten kurtulmak için başmın çaresini arıyacaktır.,, “Millet, 19 mayısta yapılan ci- hhyeti ve mesullerinin muhake- meye verilmesini istiyor.,, “Kralın 21 nisanda neşrettiği beyanname milleti inkisarı haya” İe uğrattı ve yeniden telâşa düşür- dü. Millet, Sırp dinarlarmın vü - cuda getirdiği 19 mayıs (o taklibi hükümetinin müstebit (o rejimine büyük bir fedakârlıkla sabredi- YOKe, “Bugün millet, başı önüne düş müş meyüs bir haldedir. Çünkü e, kralından başka şeyler bekli - yordu. Millet bugün aç kalmıştır . Açlık yavaş yavaş milletin büyük sarmakta, ve yakın bir anarşinin yollarmı açmakta - dır. Devleti mahvolmaktan koru" mak için yeni bir cemiyet teşek- kül etmiştir. Bu cemiyetin idaresi bütün kuvvetile zabitan arasın - daki taklibi bükümetçileri mah Polis bütün kuvvetile bu mek - tupları yazanları (Oo aramaktadır. Fakat bütün aramalar hiç bir ne- tice vermemiştir. Mektupların Ma kedonya komitesi (tarafmdan yazıldığı muhakkak sayılıyor. Mektuplardan anlaşıldığı üze - re 19 mayıs hükümeti devrimini yapan Görgiyef, Yugoslavlardan para almak, ve mason olmakla it- tiham edilen kral da buna karşı müsamahakâr davranmaktan do- layı muahaza edilmektedir. Bunun neticesinde Makedon - ya komitesinin, başta & Görgiyef olmak üzere taklibi hükümetçile- re karşı yeniden bir suikast seri - sine başlamalarından (korkulu yor. Namusunu ko- rumak istiyen bir kız (Baştarafı 1 ncide) Genç kez bir müddet baygınlrk- lar geçirmiş, sonra kendisine gel - diği zaman Hüseyin isminde olan köylünün namusunu lekelemek ü- zere üstüne atıldığını görmüş, Hümeyine gayet sert bir lisanla çe- kilmesini ihtar etmiştir. Hüseyin bu ihtarlara ehemmi - yet vermediği gibi tecavüzünü de hayli arttırmıştır. Kurtuluş yolu olmadığını anle- yan Asiye yanında taşıdığı bıçağı- Dı ansızın çıkartarak üstüne atıl- mış olan Hüsnünün kalbine sap - lamış, öldürmüştür. Mağaranm dışmda o bekliyen Hüsnünün arkadaşları, Hüsnünün feryadını işitmiş ve içeri girmiş- lerse de elinde kanlı bıçağı ile A- Dünyada kaç radyo var? Cenevre, 8 (A.A.) — Arsrılu- sal radyo neşriyatı ofisinin senelik #tatistiğine göre, 1934 yılı sonum da Avrupada 23,500,000, Ameri- kada 20,780,000 olmak üzere bü- tün dünyada 48 milyon 300,000 a» makinelerin 6 milyon 780,760", İn- gilterede, 6,142,921' i Almanyada bulunmaktadır. Nüfusuna nisbetle en çok radyo makinesi olan mem- leket, Danimarkadır. Burada 1000 kişiye 16 radyo makinesi düşmek tedir, Haber — Ajansın verdiği bu telgrafta bir rakkam hatası oldu- ğunu zannediyoruz. Çünkü bu he- saba göre bütün dünyada takriben 41 kişiye bir radyo makinesi düş- mektedir ki Çin, Hindistan, Afri- hastalıkla pençeleşiyor ( Baştarafı 1 cide) Şalyapin, babasmın mesleğine alâka göstermemekle (babasını kızdırıyordu. Volgaya gitti ve mavnacılık yapmağa başladı. Bu iş o zaman için kölelik gibi bir şeydi. Bugün Şalyapin, “Volga kayık- çısmın şarkısı,, nı okuduğu zaman tam bir tecrübenin eseri olarak o - nu canlandırır. Bu şarkı onun etinden, canından ve kanmdan fışkırmakta gibidir. Bir gün çok zenginbir tacir Şalyepini bu şarkıyı söylerken işit- tü. Şalyepin bir yandan dabir maynanm yükünü boşaltmaktay - dı. Tacir ona sordu: — Sen kimsin evlâd?. — Ben Şalyapinim.. Kazandan geliyorum. —Sen bir gün dünyanın Şalye - pini olacaksm.. Zengin tacir bunu söylerken, henüz 17 yaşında olan bu sarı saç- çocuğun O sesine o kadar alâka peyda etmişti ki, bu sesi tekem - mül ettirmesi için derhal müzahe - retini gösterdi. Onun himayesine aldı. Sonra Şalyapin bir seyyar tiyat- ro kumpanyasmın gösterdiği (köy düğünü) adir oyunu seyretmeğe gitmişken bu kumpanyaya boğaz tokluğuna © girmeğe talip oldu. Girdi. Bir çok yerler dolaştı. "Tabiatm kendisine verdiği bir çağlıyan gibi (sesini her fırsatta göstermekten çekinmiyordu. Meşhur romancı Maksim Gorki çek iyi arkadaşıydı. Ommla bir fikte cenubi Rusyayı baştan başa dolaştılar, Şalyepin açık kahve - lerde bir kaç kuruşa şarkılar söy - lüyordu. ZI yaşına geldiği zaman Peters- bürg (şimdiki Leningrad) şehrin - deki imparatorluk tiyatrosuna da vet edildi. İşte bundan sonra ar - tık bütün dünya, manen ayağımın ucuna geçmişti, denilebilir, Londraya geldiği ozaman her temsil için 400 İngiliz lirası a- hyordu. Kendisini Karozo ile bir tutu - yorlardı, Mefisto o ve Don Kişot rollerinde ondan (daha kudretli san'atkâr tanımıyordu. İlk defa evlenmesinden bir ha « yır görmedi. İkinci karısı, bugün yatağının başında kendini bekli - yen kadındır. Bir milyon İngiliz Tirasından fazla olan servetini bir kere kay - betmiştir. Rusyada iken, inkılâp ve kıtirk senelerinde, bir konseri - nin bedeli olarak (kendisine bir miktar şeker ve patates verilmiş - tir. Oda, altı ay teahhürle... Şalyepin, bundan, o #aman harbi - ye nazırı olan Troçkiye bahsetti ve artistlerin müşkül vaziyetini anla- trken Troçki Oo kısa bir sükütten sonra kendisine şu cevabı vermiş- tir — Ekmeksiz kalmanm neol- duğunu ben bilmiyor muyum? Fa- ka gibi yerleri de düşünürsek bu-| sahne na ihtimal verilemez. Bu rakkam herhalde şimdiye kadar yapılan radyo makinelerinin o yekünunu göstermektedir. kıvrılan bir balerini bir tutamam... Şalyepin, bunun üzerine “hazin, fakat doğru!.,, diyerek çekilmiştir. Şalyepin Rusyadaki büyük ihti- ile rağmen, sesiyle halkm gözdesi olmaktan bir zaman geri kalma - mıştı, Halkm san'atkârı olmuştu. Ücret namına yiyecek alıyordu. Memmundu.. Dokuz çocuğu var- dı. Onları beslemeğe uğraşıyordu. Sonra 1921 de Avrupaya bir s6- yahata çıkarak kazandı ve Volga boyundaki açlara büyük miktarda bir para gönderdi. Amerikaya giderken yolda s0 - ğuk aldığı için ilk temsilini tehir ettiler. İkincisinin vakti geldiği zaman Şalyepin hâlâ iyi olama - mıştı. Fakat tiyatronun sahibi ye- niden tehire cesaret (edemedi. Şalyepini bir otomobil içerisinde tiyatroya götürdüler. Doktorlar kendisini bir muayene etti. (Ve “bu halde bu adamı şarkı söyleme- ğe mecbur etmek deliliktir.,, dedi Bunun üzerine tiyatronun sahibi tekrar halkın önüne çıkarak Şal - yepinin iyi olamadığını ve gene temsil verilemiyeceğini söyledi ... Halk arasmda nümayiş başladı .. Şalyepin “bu sırada butelâşir balka bir şey söylemeliyim, onla- rı kızdırmamalıyım..,, diyordu... Sahneye çıkarak iki şarkı söyleme- ğe çalışmıştır. Söylemiş, fakat ikinci şarkının sonunda sesi birden sıkılmış, kor- kunç bir vaziyete düşmüştür. Oradan bir sanatoryuma kaldı- rılmıştır. Her gün, bugün de yapıldığı gi- bi bültenler neşrediliyor ve sıhbati hakkında meraklanan halka malö- ma t veriliyordu. Şalyepinin #esi - nin artık ebediyen kısıldığını sa - nanlar da vardı, Fakat Şalyepin haftalarca son - ra iyileşti, ve Amerikadan tam bir muvaffakıyetle Sovyet Rusya ya döndü. . Seyahat izni yenilendi. Bu defa karısı veüç çocuğunuda yanma alarak çıktı. o Sonradiğer çocuklarımı da getirmiştir. 1930 da yeniden zengin bir a- dam olmuştur . Fakat borsa sukutunda serveti - nin yüzde sekseni gitmiştir. 60 yaşma yaklaşıyordu. Durma» Mısır kralının has müşavirini kim uzaklaştırdı? Mısır başvekili- Ingiliz kumiseri mi? Londra, 8 (A.A.) — Dün öğle- den sonra avam kamarasmda, işçi partisi saylavlarından Sir Dewis, İngilizlerin, hâs müşavir Zeki İbraşi Paşanm uzaklaştırılmasmı, Kral Funda ne diye tavsiye ettik « lerini Sir John Simondan sormuş- tur. Sir John Simon, cevaben, Zeki İbraşi Paşanın, devlet işlerine ka- rıştığı için, azlini krala tavsiye el» den bizzat Mısır başkanı olduğunu söylemiştir. İngiliz yüce komiseri de, İbraşi Paşanm tahvilini gerek- li gördüğünü bu teşebbüsü yalnız teyid etmiştir. dan çalışıyordu. Yeniden zengin oldu. Pariste güzel (bir ev satm aldı. Sen JandölLuzdabirvillâ Kaliforniyada emlâk ve Londrada kısmen bir bina sahibi oldu. Ge » çen yıl sahne hayatından çekilme- ğe hazırlanıyordu. Avusturya Ti- rolünde ev satın aldı. Hiç bir opera san'atkârı onlar kadar ücret almamıştır. di Daha bundan bir kaç yıl önce Londrada iki temsili için 2500 İn- giliz almıştır. Bata çıka, hiç müteessir olma - dan yaşayan bu adam işte bugün 62 yaşmda olduğu halde Pariste bir hastahanede yattığı (o yazılan büyük san'atkâr Şalyepindir. Mezar taşma Okazlacak şiiri kendi eliyle şimdiden yazmıştır: Şöyledir: “Yaşadı, sevdi, rezaletamiz şeyler yaptı.. “Yalan söyledi, ağza almmaz günahlar işledi.. “Tâlisede cemaat önünde raks- den bir iblis gibi idi. “Nihayet rahat buldu.. “Kımıldamaksızın yatıyor.. “Aktör, muganni, ressam ve İn- san olan ve kendisini herkese sat- mış Şalyepin!. Bakiyene ebedi ra- hatlar olsun... “Rahat!. Çin sefiri , Istanbulda kırk kadar Çin tebaası ve Çin elçi- liği erkânı tarafından karşılandı . Şehrimizdeki Çinlilerin bilhas - sa çocukları tamamen Türkçe ko- vuşmaktadırlar. Dün ellerinde kü- gük birer Çin bayrağı olduğu hal- de Galata rıhtımına gelmiş ve bu bayrakları sallayarak yeni gelen Çin elçisini ve refikasmı selâmla- mışlardır. ' Yeni Çin elçisi general Hoyaot « su Almanca konuşmaktadır. Refi- kast çok güzel İngilizce konuşu - yor. Beraberlerinde- bir kısmı da stajyer olarak gelen - elçilik erkâ- ninm hemen hepsi mükemmel su- rette İngilizce, Fransızca, Alman- ca konuşmaktadırlar. Bazrları iki Tisan: birden biliyor. Yeni Çin elçisi dün gazetecileri kabul ederek: “Türkiyeyi kurta » ran büyük şefinize, onun değerli atkadaşlarıma ve büyük Türk mil letine (o Çin milletinin saygılı se - İâmlarını getirdim.,, demiştir. Ye- ni Çin elçisi, ancak Ankaraya gi « dip Cümhur Reisi Atatürke itimat» namesini verdikten (sonradır ki, siyasi sahada beyanatta buhmabi- leceği için dün yalnız memleketi - miz hakkındaki intibalarma dair söz söylemiştr. e Memleketimizde henüz resmen elçilik Okuran Çin bükümetinin elçisi, müsteşarı ve elçiliğin diğer erkânı kendilerini karşılayanlar arasmda dün çok 68“ mimi intibalar brakmıştır,. Çinin Türkiyedeki işlerini şim” diye kadar Danimarka elçiliği ida” re etmekteydi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: