May 11, 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

May 11, 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu rtesimde MONTEKARLO Kumarhaneleri artık sinek avlıyor Eski zenginler artık kumar oynamaz hale gelmişler Monte Karlodaki meşhur kumarhanenin oyun sa- lonu boşken görülüyor. Fakat salo n dolu olduğu zaman da ıuımde görüldüğünden pek farklı değildir! Uzun yıllardan beri bütün dün ya zengiplerinin talilerini dene - meğe koştukları (Montekarlo) kumarhaneleri son - senelerde si - nek avlamaktadır. Müşterisi her yıl biraz daha a - zalan (Montekarlo) kumarhane - lerine dünya zenginleri neden git mez oldular? Dünyada eski zenginler, eski para yiyen hovardalar mı kalma-| dı? Yoksa herkes paranın vıyme - tini mi anladı da, boş yere para kaybetmek cinnetinden yakasını mı kurtardı? Şüphe yok ki bugün dünya pi- yasasindaki zenginler dünkü piya- | saya göre daha çoktur. Sanayiin terakkisi, insanların — yeryüzünde eskisinden dörtte bir nisbetinde| artması, dünya mikyasında para yekünunu da arttırmışlır, Şu halde, ne para azaldı.. Ne| de zengin yoktur.. Diyebiliriz. (Montekarlo) nun rağbetten | düşmesinin en büyük ve” hakiki sebeplerini Amerikalı gazeteci zah ediyor. Montekarloda çok bılırıfınc İ tetkikler yapan Amerikan muhar riri, yalnız Montekarlonun dağil,| bütün dünya kumarhanelerinin if | lâsa gititklerini ve rağbetten düg tüklerini anlattıktan sonra dıyoır kiz “— Milyonerler, Prens ve Prenm sesler eskiden Montekarloya para kaybetmek için giderlerdi. Bu zevki senede bir defa olsun tad.- mak bir zengin için hemen hemen asri ihtiyaçlar sırasına geçmişti. Bugün (Montekarlo) ve — buna benzeyen kumarhanelere para ka- zanmak kastiyle gidenlerin sayısı yüzde doksanı bulmuştur. Sözüme dikkat ediniz: Para kazanmak lar içinde Montekarloya gelen zenginler talihlerini denemek ar- zuşundan ziyade, bir takım hileli yollara saparak para kazanmak gayesiyle masa başına oturmakta- . “dırlar. Kumar salonlarında eskisi tekarlo bu yılbaşımda ılıhiı para ile bir aylık masrafmı bile çıkara- mamıştır. Kumarhaneye — giden yüzlerce Amerikalı arasmmda — bü-| Yyük para kaybedenler hemen yok gibidir. | , Geçen sene yılbaşında ıılonıl giren meşhur bir Amerikalı demir taciri doğruca bakara masasma o- turmuştu. Amerikalı milyoner ne gariptir ki iki bin dolar kaybettik- ten sonra masadan kalkmış ve bir daha kumar oynamamıştır. Demir kratiyle mülâkat yapan tanmmış bir Fransız gazetecisi bu hâdiseyi hayretle karşılayarak: (Amerikalılar doların altın ol- duğunu yeni anlamağa başlamış- lar!) Diye uzun yazılarla Monte- karlonun iflâsını haber vermişti Fransız gazetecisi bu müşahede- sinde hiç de yanılmamıştır. Bu sene Nevyork salonlarında ve bü- yük klüplerde oynanan oyunlarda para kaybedenler pek azdır. Ve bu kaybolan para, harp zamanın- daki miktara göre ellide bir nis- betini bile bulmamaktadır. Ame- rika Reisicümhuru Mister Ruzvelt bu noktayı: (Umumi harpde para boldu.. Zenginler heyecan aramak için, bol para sarfetmekten hoşla- nerlardı. Fakat bugün, mânasız L yere para sarfetmenin cinnet ol- duiı anlaşılan bir asırda yaşadı- ğtmızı hatırlamak mecburiyetin- deyiz!) Sözleriyle pek güzel izah etmiştir. İnsanların uzağı görüşl kabiliyetleri arttıkça, para kıy- metlenmekte ve kumar iptilâsı a- zalmaktadır. Günün birinde ku- mar yalnız eğlence mahiyetinde kalacak ve Montekarlo gibi, sayı- sız zenginleri biran içinde sefale- te düşüren kumarhaneler tam mü- nasıyle iflâs edecektir.,, Amerikan muharriri, kumar- hanelerin sebebiyet verdiği faci- aları tetkik etmiştir. Bu yüzden harpten önce iflâs edenlere göre yüzde yetmiş beş nisbetinde çok olduğunu müsbet rakkamlarla an- latmaktadır. Demek ki kumar yü zünden mahvolanların sayısı —bu açık hesaba göre— yüzde yetmiş nisbetinde azalmıştır. Nevyorktaki kumarhanelerden bıı' çoklarının kapandığını — ve Fransa toprağı içinde rağbetsizlik yüzünden bir çok klüplerin hayır cemiyetlerine devredildiğini söy- liyen Amerikalı muharrir bütür milletlerin kumar iptilâsı yüzün- den iktisat sahasında ne büyük zararlar gördüğünü ve bu vüzden yıkılan ailelerin cemiyetin sırtın- da ne büyük bir yük olarak kal! dığını anlatarak insanları mlıhı ha davet etmektedir. A' HABER — Akşıı Postası 20 NİSAN — 1925 —a A ÇLIK (Dünyanın en güzel kadını) nı ölüme sürükledi ! Son aylar içinde bazı Amerika | gazetelerinde göze batmıryacak bir yerde şöyle bir haber intişar etti: “Nermont civarında bir dağ kulübesinde yalnızca oturan 73 yaşlarında ihtiyar bir. kadın so - guktan ölü olarak bulunmuştur. | Yapılan tahkikatta isminin Eliza bet Tabor olduğu anlaşılmıştır.,, Bu bir kaç satırın altında pek büyük, ve pek acıklı bir facia giz lidir. Ehzabet Tabor isminin ne ifade ettiğini pek çok kimseler bilmez. Fakat bundan kırk elli se- ne evvel bu isim dünyada, bilhas- ! sa Amerikada pek meşhurdu. Ga- | zeteler o zaman bu isimde uzun boylu, altın gibi sarı saçlı, mavi gözlü bir kadından hemen — her- gün bahsederler, ve bu kelimelerini yazarlardı. Daha san- ra buna “ve en zengin,, kelimesi de ilâve edildi. Güzel Elizabet'in sergüzeştini anlatmadan evvel bir zamanlar dünyanın en zengin adamı olan kocası Horastio Tabordan bahse- delim: Harasio gençliğinde heykel - traşlığa merak eden, fakat bir tür- Tü bu işte muvaffak olamıyan bir adam olarak tanılır. Hayatınım ilk kısmı pek fakirane bir şekilde Kolorado'da geçmiştir. Fakat bu işte muvaffak olamıyacağına ak- hıkesince heykeltraşlığı bıraktı Ve Kanzas'a geçerek memuriyet hayatına atıldı. Bu işte muvaffak olduğundan Horasyo hayatının bu devresinde Kansas posta ve telgraf müdürü olarak tanılır. Horasyo çok romantik, mace - raperest, ateşli, ve müteşebbis bir adamdı. Bundan dolayı ömrünün sonuna kadar memur olarak kala- mazdı, Nitekim 1878 senesinde memuriyetinden istifa ede.ek al - tın aramağa karar verdi. Cebinde ancak 100 dolar vardı. Ve Horas- yo böylece 100 dolarlık bir serma ye ile işe başlamış oluyordu. Horasyo taliin büyük bir lütfü- ne uğradı. Yalnız altım bulacak yerde evvelâ simli kurşun, sonra da gayet zengin ve büyük bir gü- | müş madeni buldu. Bunua netice- sinde bir kaç ay içinde 100 dolar| sermayesi 1,300,000 dolar — oldu. Kendisini böyle baş döndürücü bir hızla milyoner yapan — madenine de “Rakipsiz maden,, ismini ver- di. İlk günlerde günde 2,000 dolar| kâr ediyordu. Fakat aradan pek| az bir zaman geçtikten sonra kârı günde 35.000 dolara çıktı. Bizim para ile günde 70,000 lira kâr. Horasyo Tabor böylece mil- yonlar kazanmağa başlayınca si- yasi hayata atıldı. Çok az bir za - manda meb'us, sonra da Senatör oldu. Bundan sonra Vaşingtona giderek burada yerleşti. İşte bu devirlerde Elizabet'in güzelliği dillere destan — olmağa başlamıştı. Gazeteler hergün saçı- nmn renginden, gözünün — barıltı - l sından uzun uzadıya bahsediyor- lardı. Bu devirde 23 yaşımda olan l Elizabet için dünyanın en güzel kadmı diyorlardı. Elizabet her - isimden | sonra “dünyanın en güzel kadımı,, | hangi bir baloya gittiği zaman o- rada büyük bir hâdise oluyordu. Tesadüf güzel Elizabetle zen - gin Horasyo'yu da böyle bir balo- da karşılaştırdı. Ve dünyanın en zengin adamı olan Horasyo Ta- bor, 53 yaşımda olduğu haide 23 yaşmdaki güzel Elizabet'e âşık oldu. Gene bir balo esnasında bera-| berce çıktıkları balkonda arala . | rında şöyle bir konuşma geçti: — Siz dünyanın en güzel kadı nısınız. Bense en zengin adamı yım.. — Evet!. Öyle diyorlar. — Servetimden şüphe mi edi yorsunuz? — Hayır güzelliğimden... — Çok mitevazisiniz. Fakat şüphe yok ki kalben sözlerimi tas dik edecek kadar akıllısınız. — Siz de çok naziksiniz. — Sözleriniz, ve bilhassa göz - leriniz bana cesaret veriyor. Ben bu servetle bu güzelliği birleştir- mek istiyorum, Benimle evlenmek ister misiniz? —? *«— Cevap vermiyorsunuz, Ve ben bundan dolayı büyük bir se - vinç Juyuyorum., Tereddüdünüz, ve bu teklifimi derhal reddetme - meniz bana büyük bir ümit ve- riyor. Şu balde teklifimi 'kabul ediyorsunu demek? — — Düşünmeliyim ? — Emin olun ki size pek parlak bir hayat vadediyorum. B'r krali - ç4 olmağa 'âyık derecede güzelsi- niz. Ben bir kral değilim, fakat| size öyle bir saray yıptırmtım ki hiç bir krâlda böyle bir zarayın| eşi bulunmıyacak. Güzel Elizabet susuyordu. Mil şarder devam etti: — Sana Kraliçe Elizabet'in el - "| masını hediye edeceğim, Güzel Elizabet tebessüm etti. ; — Üzerinde taşıyacağır kom ! binezonunun kiymeti en az 250/ dolar olacak. Milyarder öyle sözler ıöylealil ki Elizabet kendisini paranın ca- zibesine kaplırdı. Şuuruna sahip olamadı. Mavi gözlerini milyar - dere çevirdi. Horasyo partiyi kazanmıştı. Balkona çıkanlar güzellikle pa- rayı dudak dudağa buldular. Bu esnada Horasyo hayatının en şaşaalı devrini yaşıyordu. Satın aldığı marilenlerin miktarı 70,875 hektarı bu'muştu. Buna mukabil 10,000 dolar harcıyordu. Horasyo Tabor sözünde drurdu. Ve güzel karısına dünyada — hiç bir kralın sahip olmadığı derece - de mükemmel bir saray yaptırdı Bu sarayın mükemmel opera, ve tiyatro salonları vardı ki yalnız bu kısım için bir milyon dolar harcamıştı. Ayni zamanda dünya.: nın en tanımmış, artistlerini an - gaje ediyor, dostlariyle karısına evinde opera seyrettiriyordu. Fakat bütün dünyanım gıpta et tiği bu hayat uzun sürmedi. Bu büyük saadeti büyük bir Ffelâkel takip etti. Gümüş fiyatları birden bire gö, rülmemiş bir derecede düşmeğe başlamıştı. Saadetten, paradan ve servetten aklını oynatmak derece- sine gelen Horasyo bir delilik yap- tı. Ve dünya gümüş — piyasasını durdurmak için gümüşleri — satın almağa başladı. Ve muazzam bit gümüş stoku vücude getirdi. Fakat ümit ettiği gibi fıyatlar yükselmedi. Bilâkis mütemadiyen düşüyordu. Nihayet öyle bir an geldi ki gümüş kralı iflâş etmek mecburiyetinde kaldı. Muazzam saray, sayısız çiftlik- lerin hepsi elinden çıktı. Maden « leri de birden bire tikendi. Böyle ce dünyanın en zengin adamı bir kaç ay sonra tekrar Kanzas'a dön- mek ve posta müdürlüğüne talip olmak mecburiyetinde kaldı. Fakat eski şansı, şimdi yerini talisizliğe terketmişti. Horasyo posta müdürlüğünü de alamadığı gibi evvelce Senatörlüktea de is - tifa ettiği için büsbülün işsiz — ve parasız kaldı. Buna rağmen karr sı daima kendisiyle birlikte bulu- nuyor, ve kocasının günün birin - de tekrar zengin olacağına inant yordu. Horasyo'nun bütün ümidi bir altın madeni bulmaktı. Mütema * diyen bununla uğraşryordu. Ayni zamanda ekmek parasını çıkar * mak için çekilmiş oldukları Dem verd kasabasında çöpçü olmuştu. Fakat bütün emekleri boşa git tiğinden hostalandı ve 1899 sene sinde belediye hastanesinde öldü- Bir zamanlar dillerde destan o lan karı koca Amerikada — çabuk unutuldu. Hergün yeni yeni mil | yonerlerin çıktığı bir yerde elbet: teuzun müddet — kendilerinden bahsedilemezdi. Güzel Elizabet'te çok — bozul * muştu. 250 dolarlık l:nıııhmııııı 4 larm sardığı vücudu pörsümü; | Bütün felâketlere rıiuıuı M&ncî ye kadar kocasını brrakmadı. Ho rasyo ölürken kendisine: — Burasını terketme. Bugüf değilse yarın muhakkak — surett? bir altın madeni bulacaksın! diy? vasiyet etmişti. O, bu vasiyeti tuttu. Ve ömrü * nün sonuna kadar dağ bqındıv bir kulübede toprak kazmak, v? altın aramakla uğraştı. Hiç kim$t ile konuşmuyor, yarı çıldırmış bi' halde yaşıyordu. Böylece istrrap * Ta dolu seneler geçirdi. Ve tam yaşında iken söylediğimiz giu geçenlerde soğuktan ölmüs ol bulundu. Hayat!....

Bu sayıdan diğer sayfalar: