12 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

12 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 MAYIS — 1535 eeeernayeNre enı Yemeğin başımdda yahut sonun - da ağzını açsa bile, ya — aşçının kendizini soyduğundan ,yahut da, bahçivanın tembellik — ettiğinden bahsederdi. Rauf, aklı fikri başka yerlerde, dalgın, arada gırada “E- Vet ve hayır!,, diyerek lâkırdıya karışırdı . O akşam, muhavere, her Mankinden daha hararetli bir saf- bhaya girdi. Paşa ile karısı, Adnan- dan bahsettiler. Samiye, bu suretle öğrendi ki, o tabah bahçede rastladığı misafir, bir madeni eşya fabrikasının sa - hibiymiş. Bundan bir kaç sene ey- Vel, babasının ölmesi üzerine bü - lün servetin idaresini kendi eline | almıtır Reşadiyeliler, onun servetini bir yüz bin lira olarak tahmin e- diyorlaydı. Adnan, epeyce ihtiyar olan annesiyle birlikte oturuyor » muş.. Vildan Hanımefendinin bu kadından, kalben nefret ettiği bel- Liydi, Bu hissini göstermemek işti- Yordu. Nişantaşında — konaklarından babsedildiği serada, Rauf: — Evat.... - diye içini çekti - Adnan bu dünyanın nadir talilileri arasmdadır... — ÂAh, onun yerinde :!nydun, yapacağımı ben bilir » im... Annesi: — Şüphesiz bir çok — delilikler Yapardın.,, - dedi, Her halde pa - Yanı batıyırdın.. Hem sana bir $ey SÖyle, "'eyim mi? Nafile yere haya - —e Seninasla — enunki ü buyıl( Bir sötvetin olamıya - cak,., Bunu söyledikten sonra, asabi » Yetle önündeki tabakları ileri doğ- Tüsürdü, Önüne dökülen ekmek tfaklarını topladı. Ayağa kalktı - Bu, yemekten kalkkma işartiydi . Herkes onu taklid etti, kizler, anneleriyle babalarına Alllh rahatlık yersin!.,, dedikten Sonra, Samiye ile birlikte odaları - ha cekildiler. Bu oda, ikinci katta, Mürebbiyenin yatak odasının bi - Taz ötesindeydi, Gönç kız, iki çocuğun yatmaşıma Yardım etti. Yavruların yorganlarını sıkıştır- | fan sonra, o günlük vazifesi ar- ::î tamam olmuştu. Odasına çekil- Gece ortalığı istilâ etmişti. Ilık ilkbahay gecesiydi bu.. İnsanımn | | Salışma kabiliyetini kesreden, si- Tirleri ..y..m bir ılakdık.. Samiye de rahaveti yücudunda "'»mıu Son derece — yorul - > Bus olduğunu hissediyordu. Kuv- '*l de kalmamıştı, cesareti de.. İçinde yaşadığı muhite karşı ne '.lı bir yabancılık hişsediyordu. Wık,, dememek için “ya » h'“C'lık,, tabirini kullanıyoruz., lndı evini göz önüne getirdi,... "'ılı şimdi ajlesi, keder içinde 'i'ıoı-ıhı Samiye oradan ayrıl- sik, n sonra, hayalen, onun peşi- Trakmamışlardır. Zaman thlı alıyordu. Babası, kalem - 'İnde cekice, kesere, kerpete- ı!lıııı parmaklariyle acemice N r karalıyordu. Ona, anne - 'l'l ve mahallede olup biten - H&.hvıdhler veriyordu, Fil - Ylıdığı yazılardan, hasret Bir Aşlkın Hikâyesi î'" Nakleden: . !H:Hc. sur_gg_v_:____".. za - | zaman,, evden kısa bir ayrılıktan şikâyet etmiyor- |İ! No, 12 Samiyenin yüreğinde, bir ez - | ginlik hasıl oldu. —Ah, bu gece, evinde bulunmağı, dertli başını ikendi yastığında dinlemeği öyle isterdi ki,, . -diye düşündü,- — Yarından tezi yok, burada oturamıyacağımı, ge- ri döneceğimi bildireçeğim,., ,, Kibriti ararken bunu düşünü- yordu., » Samiye, bağıracaktı.. Feryadım ıgüçlükle zaptetti, Zira ,tam başını çevirdiği sıra - da yarı karanlık içinde, müphem bir gölge gözüne ilişmişti, Kapı » nın eşiğinde bir erkek hayali duru: yordu.. , — Affedersiniz, küçük hanım.. sizi korkuttum, , Bu sesten, gelen erkeğin Rauf olduğunu tahmin etmek güç iş de- ğildi.... — Evet,, biraz korktum.. Genç kız, böyl cevab verirken, pek şaşkındı.. Zira bu tenha kat » ta, kendi odasında ve yalnız ba- şına iken bir erkekle beraber bu - lunuş, onu fena halde heyecana düşürmüştü.. Rauf, ilk defa olarak onun ©- dasmna geliyordu. . Ne oluyordu?. Bu saatte bu ziyaretin mânası neydi?. — Acaba Vildan Hanım mı has- talandı? . Genç kızm aklına gelen bu ol » du., Evet, mutlaka hastalanmıştı Yeonun yardımına — ihtiyaç duy » muştu.. — Anneniz mi?, - diye söze baş- ladı... Rauf: — Evet onun meselesi icin bu- | raya geldim.. (Devamı var) BORJiY A"ğ ToMAanımızı | toplıyanlara: î nnn | BC İ e [ Formalarını ucuzca ciltletmek is- î ıılıyul:r bugünkü mnmdın İ : İ $ ; (VAKIT) kitapbanesine — bıraka: bilirler. Cilt parası olarak yalnız (10) kuruş ödemeleri lâzımdır. Üvrene e Ke KA ASA KrAYeADE KA YeKKEKEKEALEYERDEYEENLEN A Colibri Peynirleri Dr. Hafız Cemal Dahiliye Mütehassısı Cumadan başka günlerde saat (2.5 dan 6) ya kadar İstar.bul Di- yanyolundaki (118) pumaralı hu- susi kabinesinde hastalarım kabul eder, Muayenehane ve ey telefonu 22398, Kışlık telefonu 21044. ŞETELARENİNDNİLTEÜREEEREÜLANNERAEREYEREMETANNESE! ! Doktor Ali ismail Haydarpaşa hastanesi bevliye mütehassısı Urologue — Operateur Babıâli caddesi Meserret li 88 numarada her gün ö; sonra saat ikiden sekize kadar. —. Evet, evet., Artık elverir .. | de HABER — Akşsın Postası Yazan; KADiRCAN KAFLI Turgud reisin kumandasındaki filo yola çıkmıştı — YVaktim yok şimdi.. Dönüşte.. Turgud Reis arkasına baktı... Orada emre hazır duran — palabı - yı'dlı bir levende: — Gidiyoruz... İşaret ver!.. Dedi... Levend geminin baş doğru koştu,., Bir kaç saniye sonra bir top sesi havayı sarstı.. Hüsmen reis kadırgasına atla- mıştı. Turgud reisin gemisi, kürek çe- kerek ilerledi. .Sonra bütün yel - kenleri açtı.. Diğer gemilerde onun arkaşın » dan kirer birer — gittiler. Mavi ve parlak denizde ufka — yaklaştıkça küçülen bir dizi halinde uzaklaş- tılar, İki taraftan mendiller - sallanı - yor, eller sallanıyor, yalın kılıçlar sallanryordu. Poyraz, Tüyk akıncılarının gür şarkılarını, Afrikanın içlerine ka- dar uçuruüyor, orada bir. bavram havası yaratıyordu: Düşmanı arar buluraz. Deniz üstünde yürürüz, tarafma Öcümüz komaz alırız, - Bize Hayrettinli derler.... Sekiz yıl önce ölen büyük Türk amiralı Barbaros Hayrettinin ru - hu hiç şüphesiz — Akdenizin bu mavi denizinde, bu engin ufukla- rında idi. Onun şarkısını — söyli- yen bu yiğitlerin seslerini duyu - yor, övünüyordu. S Te Dal kılıç Hüsmen, Ayvalık Timar beyi Kurd Alinin oğlu idi. Kurd Ali © tarihten tam yirmi sekiz yıl ön- ce, yirmi dört yaşında — bir deli- kanlı bulunuyordu. — Küçük bir çiftçi olan babası — Hüsmen ağa gibi toprakla güreşmek işine gel - memişti. Bu onun için, cılız. bir düşmanla dövüşmek gibiydi, Çün- kü güçlü ve zorlu kollarile bir ke- re işe başlayınca — başkalarının bir günde kazdığı yeri bir iki sa- atte kazıyor, ağır toprağı hallaç pamuğu gibi atıyordu. O, kendinden daha zorlu olan- larla karşılaşmak, her an ölümle bitmesi — beklenen boğuşmalara girmek istiyordu. Yavuz Sultan Selimin orduşile| Çaldıran, Mercidabıh, Ridanya gibi büyük savaş alanlarında ün salan sipahileri dinliyor, onlara benzemek için çıldırıyordu. Bu arzu ile büyüdü. Kasabada ve etraftaki köyler- onunla başa çıkacak bir yiğit yoktu. Kurt Ali babasına: — Beni bırak., . gideyim... Is tanbulda sipahi yazılayım, Bura- da paslandırma beni.. Diyordu. Fakat Hüsmen ağa kırçıl saka- İını, çöken omuzlarını, bükülen belini gösteriyor ve ıonıyurdıı- Min ” . M df ğim yok. Beni kime — bırakacak- sın?.. Anan bütün işlerle — başa çıkamaz. | Kurt Ali, babasının — tek oğ'u| olduğuna o kadar üzülüyordu ki.. Gözleri şarka bakan, şarkta iki büyük hükümdarı maskaraya çe - viren Yavuz öldü.. bütün yiğitlerin yüreklerinde ök- süz kalan bir oğulun — acılarını tutuşturmuştu. Genç padişah Süleyman, acaba onun gibi zaferden zafere kosa - bilecek miydi? — Onun gibi Tür- kün sesini gök kubbede bir top şesi gibi gürletecek, Türkün şere- fipi yükseltecek miydi?.. O yıl Hüsmen ağa da öldü. Kurt Ali iki acıyı — yüreğinde birbirine kaynattı. Koçaman göv- desi yarı yarıya çökmüş, — etleri gevşemişti. Fakat çok geçmeden — yeni ve genç padişah hakkında efsaneye benziyen haberler duyulmağa başladı. O, babasının mertliğin - den başka, görmüş geçirmiş bir a- dam halile memleketi idareye baş lamıştı. Ona kafa tutmak istiyen, yahut verdikleri sözü bezmak işti yen Avrupalı — krallara, impara- torlara metelik vermemişti: — Sözlerinde durmıyanlar, hi- zimle hoş geçinmek istemiyenler, perde arkasında oyun oynamağa yeltenenler, yanılıyorlar, Onlar çok geçmeden babam ölmüş el- şa bile, onun yerinin boş kalma- dığını acı bir surette görecekier- dir. Demişti, Aradan çok geçmedi. Bütün Anadoluda ve Rumelide olduğu gibi Ayvalık Timar beyi de asker topluyordu. Acaba ye - niden baş kaldıracağını gösteren Şah İstmail üzerine mi gidilecek, yoksa Bağdat taraflarına mı se- fer edilecekti. Herkes bunu du. . Ayyalık Timar — beyi Koca Hamza yakınlarına şöyle fısılda- maşlı; —Yeni padişahımızın gözleri doğuda değil, batıdadır. Nidece - ğiz İran ellerini... Zenginlik, gü- zellik ve yaman düşman Frenk il- leridir. Bunda hakkı vardı. Çünkü o- ralarda akına — gidenlerden sağ dönenler, bütün hayatlarında on- ları besliyecek bir servetle gelir - lerdi. Kurt Ali de sipahi yazıldı. Anası bağrı yanık Fadimenin nasırlı ellerini, yaşlı gözlerini öp- tü: — Beni çok anma!.. Sağ gele- ceğim... Seni üzmemek için ölmi yeceğim... Anlıyor musun?.. Dedi. Evde bir çift öküz vardı. Tar - laları kendilerine bol bol yetiyor- du. Üstelik on beş yirmi yaşımda merak — ediyor- Onün — ölümü| işlerinin hiç aksamıyacağına kan- mıştı. Bir sabah, üç bin atlının ara- sında, üç bin kasırgadan biri gibi İstanbul yolunda kayboldu, Kasabada on sekizle kırk ara sında pek az delikanlı kalmıştı, Bunlar da cılız, hasta olanlarla, analarını yalnız bırakamıyanler - dı. Kurt Ali, az zamanda kolbaşı elmuştu. Istanbuldan kalkan yüz bin ki- şilik bir ordu, Belgrat — üzerine yürüyordu. Genç padişah, Ayru - panın kapısı demek olan bu ka- | leyi kuşatmak ve almak için sa- bırsızlık ediyordu. — Fakat ayri zamanda büyük ordu oraya var - madan önce, bütün — Sırbistamı altını üstüne getirmek, zahire ve hayvanların Macar ovasına kacı - rılmasına meydan vermemek, düş mana korku salmak istiyordu. Bunun için de bir akıncı fırkası kurmak gerekti. Bali Beyi çağır- dı. Düşündüklerini anlatlı ve sor- duş — Bu işi sana vereceğim. Kaç yiğit istersin?,. Bali Bey, orta ııılı, ııknu. uzunca beylu, yakışıklı ve yiğit bir erdi, Padişahın kendisine gös- terdiği inanç onu coşturmuştu” — Padişahım, beş bin kişi ile iştediğinizden âlâsını yaparım.. *— ÂAz değil mi? — Az olması daha iyi.. Küçük gövdeli atlar hızlı giderler, daha çevik olurlar,,. Akın işlerinde bü- yük ordular iş göremezler.. — Peki.., Güzel — söyledim... Ordudan dilediğin yiğitleri şeç... Yarın — sahah yola çıkıyorsur... Bali Bey ayıracağı bu beş bin bahadırın beş yüz tanesini seç- mekte çok titizlik edecekti, Çüp- kü bunlar (Dal kılıç) - olacaklar- dı. (Devamı var) HABER Akşam FPFostası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Telgraf Adresi: İSTANBUL HÂBER Telefon — W idare: 24370 aa kaeranmane ememaenan : ! 8 6 08 aylık ; Türkiyer 120 380 680 1250 Krş. i Benebii 10 445 840 1810 P ALÂN TARIFESİ Ticaret ilâalarının satırı 1240 - İ Reşmi ilânlar 10 kuyuştur, Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basıldığı yeri — (VAKIT) Matbpasş

Bu sayıdan diğer sayfalar: