19 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 15

19 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Artık İhtiyarladım diye yese kapılmayınız... SEKSÜLİN Hu size iade edeceklir, SEKSÜLİN Bozulan sinirleri kuvetlen dirir, yorgun beyinlere ihtiyacı olan fosforu vererek kana gençliğin hararetini AŞILAR. KU'USU__ZUO Krş BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ yt xr AMABER — Akşam Postası 15 Beşeriyete belâ olan fareleri imha ediniz. FAR HASAN Fare Zehiri FARE ZEHiR MACUNU $ FARE ZEHiRi BUGDAYLARI Bir parça ekmek veya pastırma | Farelerin bulundukları yerlere serpiniz. veya yağlı gıdalara sürülerek fare- Bilhassa küçük farelerle fındık fareleri terin bulunduğu “yere — bitakmiz. Ö derbal Glürler. Bilhassa sıçanlar derhal ölür. 0 Yirmi Beş kuruştur, 25 kuruştur Macun ve Buğday ikisi bir arada Bazı fareler buğday zebirinden koşlanır ve bazıları macun yemek ister. Bazı fareler sabah yediklerini akşam yemezler. Bunun için farelere her iki çeşidi vermek lâzımdır. Bunun içindir ki her ikisini istimal eylemek çok muvafıktır ve bu suretle fârelerin ana, baba ve silsilesi muhakkak ve kat'i surette ölür ve kokmazlar. İkisi bir arada 40 kuruştur. Hasan deposu: Ankara, Istanbul, Beyoğlu , ae ı Ğİ Veresiye serinlik.. .. Satış yerleri: — Herbangi bir cereyan prizine takılabilir. Salıpazar Necati Bey caddesi No, 428-436, Tel. 44963 Metro Han: Eıektrik vantîıâtörü Tünel maydanı, Beyoğlu, Tel.44800 Saveslnde Serinlik temin edebilirsiniz SATİiİE'd 12 AY VADE iLE SATILIR u — RAGASTANTN OCLU Gene kız, bu karanlık cümlede giz- Hi bir tehdit bulunduğunu farketti. Kendisi için büyük bir tehlikenin yaklaştığını anladı. — Kızımızı getirmelerine -karşılık | gBize nasıl bir teklifte bulundular?. diye sordu. — Sana eziyet vermek, seni bir ha- zine kıskançlığıyle saklamak ve ölün- ciye kadar cehennem azabr çekdir- mek., — Siz de bunu yapacak mısımız? Bu sözüne acı bir. gülüşle cevap verildi. — Madam! Siz bu gaddarlığı yul- nız, bana düşmanlık besliyen bir ka- dın tarafından emredildiği için yap- mak iİstiyorsunuz değil mi?. — Hayırl.. Hayır! Senden nmefret| ettiğim için.. Sana eziyet ederek ba- na bütün ömrümce azap çektirmiş o- lan annenden İntikam almak için! — Annem!... Bu kelime öyle bir tesir yaptı ki Marjantin titredi. Ve karanlık düşün- cesini sanki bir şimşekle bir saniye için aydınlatıp gene söndü. Jiyet ellerini bitiştirerek bağırdı: — Annem ha! Siz annemi tanryor Musunuz?.. Deli, kin dolu bir sesle cevap ver- di: — Eyet tanıyorum! Tanıyorum! Dir'e.. Ben onun sevdiği adamı sevi- yordum. O adamın ismi de Fransuva İdi. © kadın, yani annen geldi.. İşte © undan sonra ben de ağladımı. Görü- Yorsun ya ona kin bağlamağa mecbu- rum.. Bu biribirini tutmıyan sözler Ji- Peğiıkerkuttu: — Bir dell! diye mırıldandı. Marjantin onun bileklerini tuta- Tak şiddetle sıktı. — Evet., Anneni tanıyorum, Bana mektabu getiren odur., O mektupta Fransuva bana: “Seni sevmiyorum !.,, diyordu. Fransuva dostlariyle içerek gülerken dizinde de gene o kadın var- dı.. Ben gözlerimle gördüm. Bir de | bana: Annemi tanıyor musun? diye soruyorsun! Deli misin ayol? Müthiş bir kahkaha salıverdi. İhtilâçla kıvrılan parmakları Jiye- | tin bileklerini eziyordu Genç kız kartulmak için çırpındı. — Bir deli.. Bir deli.. AhI. beni öl. dürmek istiyor, Sonra korkunç bir sesle: — Manfred! İmdat Manfred! diye haykırdı. Bu isim dudaklarından gayri ih- tiyari olarak fırlamıştı. Deli daha kuvvetle sıkmağa başla- dı. Jiyet hafif bir inilti ile dizlerinin üczerine düştü. Sonra yere yığıldı. Canının acısından çok korkusundan bayıldı. Marjantin, ölü gibi kımıldanmadan ayaklarının dibinde yatan genç kıza baktı. Ayakta sessiz ve hulyaya dalmış gibi duruyordu. Hatıralarını toplamağa çalışıyor- dü. Bu güzel, sakin, kimseye zararı dokunmıyan kıza niçin işkence etmek istiyordu. Başka bir annenin göz yaş- ları pahasma olmadan kızını kendisi. ne vermezler miydi sanki?! Bu örtüsüz, toprağın üstünde inli. yen kızcağızı da, o Jiyeti aradığı gi- bi, annesi aramıyacak mıydı?. Jiyetciği! Altı yaşında! Daima altı yaşında idi! Beyazıd Mürekkebciler Caddesi Telefon: 24378 Kadıköy: Muvakkithane caddesi, Tel.: 60790 Büyükada! 23 Nisan caddesi Tel. 56-128 Usküdar: Şirketi Hayriye iskelesi - Tel. 60312 Taksimdeki Sergiyi ziyaret ediniz istediğiniz kadar — RAĞASTANIN OĞLU - kuvvetli bulunuyorum, Fakât yarın Genç kız hafif bir mukavemet yüs- eğer Kral benden yüz çevirecek olur-| terdi.. sa düşeceğim.. Anlıyormusunuz?. Düşes: Jiyet titrek bir sesle: — Mösyö Ale lö Mahü! diye çağır- — Babam nerde! diye sordu. — Sözümü sonuna kadar dinleyi- niz. Kral benden yüz çevirecektir. Sa- raydaki hallerden haberi olan baba- nız gelip ayaklarıma kapandı. Onu saraydan çıkarmağa muvaffak ol. dum.. Şimdi sıra size geldi. Şaşıran, zihni altüst olan Jiyet aldanmıştı, Evvelâ biraz kabaca olan serbest- liği Jiyeti müteessir ettiyse de bu ka- dınm doğruyu söylediğine inandı. | — Babam saraydan çıktı öyle mi?.| — Sizi Luvr'un yüz adım ötesinde bekliyor. İstediğiniz yere kaçabilme- niz için bir de araba hazırlattım. Bönce en ziyade arzu olunan şey sizi buradan uzaklaşmanızdır. Size böyle | serbestçe söylediğim için kusura bak-| mayınız çocuğum! Fakat vakit kay- betmiyelim! — Sizi takibe hazırım, — Geliniz!, Jiyet, acele İle kukuletesini başına çekti. Ve Düşesi takip etti. — Bir kaç saniye sonra Ale lö Ma- hü saray kapısı nöbetçilerine kendisi- ni tanıtarak dışarıya çıkmalarını te- min etmişti. Jiyet saraydan çıkımca: — Babam nerede? diye sordu. Düşes onu kolundan çekerek: — Geliniz! Geliniz! diyordu. Ale lö Mahü elinde bir hançer ol-| duğu halde Düşesin üç adım gerisin- de yürüyordu. Korkmağa başlıyan Jiyet: | — Babam.. Ben babamı görmek iş- terim! diye bağırdı. — Onu şimdi göreceksiniz! Geliniz.. Haydi yürüyünüz! di. Mahü koştu. — Matmazele yürümesi için biraz yecdım ediviz.. Subay bu sözün söylenişinden mak- sadı anladı. Jiyetin kolunu yakalıya- rak onu zorla sürüklemeğe başladı. Zavallı kız: — Madam ! Beni nereye götürüyor- zanuz? Oh, bu adam kolumu inciti- yor! diye bağırdı. Düşes bu sefer cevap vermedi. Jiyet bir felâket çukuruna doğru sürüklenmekte olduğunu anlamıştı Geriledi, atılmak istedi: — İmdat?.. İmdat!.. diye haykırdı. Düşes soğuk kanlılıkla: — Tıkaç! dedi. Ale lö Mahü hemen kızın ağzını büyük bir ustalıkla ukadı, Yirmi dakika sonra Düşes Detamp Frank Arşer sokağında durmuştu. Tarif ettiği gibi Mahâü merdivenleri çıkarak Marjantinle beraber tekrar indi.. Düşes deli kadının elini tutarak: - Bu genç kızı gürüyor musun? de- di. — Görüyorum. * * » — İşte sana azap çektiren mel'un kadının Kızı budur. Onu sana veriyo. rum, — Ya benim kızım?.. — Onu da göreceksin! Şimdilik ba kızdan intikamını al! © vakit Ale 1ö Mahü Jiyetin ağ- zından tıkacı çıkardı. Deli Marjantin kızın yanına soku- Tarak onu yakaladı. Titreyen Jiyet iki kolun beline garılarak kendisini

Bu sayıdan diğer sayfalar: