7 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

7 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çalınmış çocuk peşinde Polis Hafiyesi (X;9)un harikulâde maceraları *” KAĞUK GEL.BAK A- BONELERİN ÇŞOK / İJYSABAH DAYULUNU SAT-I İKCMAK İ5TERMİSİN A BONELER SUVAR Mi 2 YÜKSEK So$- ETELERDE SERSERİLER YATAĞI SERSERİLER YATAĞA Loyola titredi. — Oğlum. bana karşı kullandı. ğınız mukaddes peder tâbiri yalnız papaya mahsustur. — Ben şimdilik yalnız, sizin kudsiyetinize baş eğiyorum. Ha- kikati söylemek lâzım gelirse ya- kında bu tâbire hak kazanmıyaca- ğınızı kim iddia edebilir. — Asla! Ben papalık tacını ka- bul edecek olursam, — kuvvetimin yarısını kaybetmiş olurum. — Ya- ram için merak etmeyiniz, nerde ise tamamen iyileşecek. Size iyi bir haber getirdim. Dole diri di- ri yakılmaya mahküm oldu. Po- lis müdürü olduğunuz için işin alt tarafı size ait bir vazifedir. — Odun yığını ne vakit hazır. lansın? — Yarm, oğlum. — Yarın ha? — Evet, Dolenin çok cesur dost- farı vardır. Onu yakacak ateşin alevlerini görmeden rahat edemi- yöceğim. — Peder, istediğiniz şey usul ve &dete aykırıdır. — Düşmanı kandırmalı. Ruha- ni mahkeme reisi, Dolenin yarın- dan itibaren halkın huzurunda ya- kılacağını ilân etmekte tereddüt göstermedi. — Peki, öyle olsun, peder. — Şimdi onu nerede yakacağı- muzı tayin etmek kaldı. — Örev meydanı var.. — Evet, biliyorum. Geniş bir meydandır. | Monklarla Loyola arasındaki konuşma bir saat kadar sürdü. Ni- hayet ileride göreceğimiz kararı verdiler. L iğyles ODUN YIĞINI NEREDE YAPILDI ? Şimdi, Sen Mişel köprüsü civa- rında bıraktığımız. Manfred ile Lanteneye gelelim. Bu köprünün iki başında birer kapısı vardı. Bu kapılar daima açık bulunurdu. Yalnız darülfu- nunda bir patırdı kopunca tale- belerin şehire dağılmalarına ma- ni olmak çin kapatılırdı. Güneş donuk ve meşum bir su- rette doğdu. Saat altı sularındaydı. Dole Grev meydanma getiril. mek için saat yedide Konsiyerje- riden çıkarılacaktı. Bu esnada Sen Mişel köprüsü- nün ağzında, civar — sokaklardan ıelequ Grev meydanını dolduran ahaliden maada, üç bin kişi kadar vardı. Bunların hepsi serserilerdi. Lantene ile Manfred tam köprü kapısının karşısında — durdular, Her ikisi de çok sakin görünüyor- lar, arada sırada konuşmadan ba. kışıyorlardı. Saat altı buçukta, iki yüz ka. dar suvari kapıdan çıkarak harp safı nizamında dizildiler, Arkasından üç top getirildi. Lantene yavaşça: ı — — Vakit geliyor! dedi. Bu sırada askerler topları dol- durarak üç ayrı istikamette aha- Tinin üzerine çevirdiler. Bu harekei halk tarafından gö- rülerek homurtularla karşılandı. Yalnız Manfredle Lantene köp- rüye baktıkları zaman kendilerini endişeye düşüren bazı şeyler gör- düler. : Evvelâ köprü civarındaki bütün dükkânlar kapalı idi. Bu hal, böy: le zamanlarda şimdiye kadar vu- ku bulmamıştı. Paris dükkâncıla- rı yaradılısia kavgacı adamlar ol. duklarından öldürülecek, diri diri yakılacak bir insanı seyretmeğe dururken dükkânlarını — kapayıp gitmeleri tabii olmryan bir haldi. Köprünün de askerlerle dolu ol- duğunu gördüler. İki sıra dük- kân arasındaki dar geçitte iki a- Köprüyü, altı top müdafaa & diyordu. Adliye dairesinde saat yediyi vurdu. Halk arasında bir hareket ol. du. Bu anda birdenbire köprünün kapısı kapatıldı. Mosmör kesilen Lantene: — Ne oluyor? diye haykırdı. Yanında bir ses: “ — Bizi kandırdılar!.. ” Diyerek yakası açılmamış bir küfür savurdu. Lantene ile Manfred döndüler. geriye Bu sözü söyliyen adam Kokar: derdi. Tam bua esnada Sen Jermen | Lokserruva, Notrdam, Sen Östaş kiliselerinden matem çanı çalın : mağa başlandı. Uzakta, Sen nehrinin öte tara- fında, ellerinde mumlar bulunan yüzlerce keşiş ilâhi söyliyerek gö: ründüler. k Kokarder devam etti: — Ben Grev meydanını tama - men gördüm. Biliyor musunuz ne oluyor. Sade bir odun yığını var, Fakat yanında ne cellât ve ne de muavinleri bulunuyor. Galiba Do Jeyi orada yakmıyacaklar! Lantene yeisle haykırdı. Manfred müthiş bir küfür sa * vurdu. Serseriler arasında şiddetli bir telâş baş gösterdi. — Mober meydanına!... Mo - ber meydanma!... sesleri gürledi. . . * Bin kadar serseri köprünün ka- pısına saldırdılar. Müthiş bir dö- ğgüş başladı. Bu sırada her taraf- ta korkan ahali kaçışıyordu. — Nasıl geçmeli?.. Beyni ateşler içinde yanan, tüy: leri diken diken olan Lantene bu sözleri küfürle karışık olarak söy: lüyor, hiddetinden köpürüyordu. Birdenbire aklına bir şey gel : di: — İleri! diye haykırdı. Bir iki sıçrayışta kıyıya kadar indi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: