29 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

29 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“MEMLEKET MEKTUBU Gaziantepliler elektrik fiyatlarının ucuzlamasını bekliyorlar Gazlantepten bir görünüş X Işaretil yer elektrik fabrikasıdır Güzlanlep özel aytarımız yazıyor; Şehrimizde Türk Hava kurumuna yardim işlerine son günlerde yeni bir hiz verilmiştir. Bayla saylavımız Ö - mer Asım Aksoy olduğu halde hava tehlikesini halka anlatmak ve yeniden hava tehlikesini bilen üye (o yazmak İçin halk partisinde bir haftadanberi toplantılar yapılarak kararlar alın « maktadır. Hava tehlikesini halka anlatmak için bir hafta müddetle bütün kah - velerde ve genel yerlerde konferans- lar vermek üzere on iki muallim vazi- fe almış ve dün gecedeniberi faaliyete geçmişlerdir. Önümüzdeki hafta için- de belediye önünde umumi bir toplan- tı yapılarak hava tehlikesi hakkında e er verilmesi kararlaştırılmış « Kr. Bundan sonra, içlerinde saylavları- mız Şahin ve Ömer Asrm Aksoyun da bulunduğu, yirmi — kişilk bir heyet bütün mağaza ve dükkânları geze - rek hava tehlikesini bilen üye yaza - taktır, Mn yenigirişim (teşebbüs) ile Hava Tümuna yardım ödevlerinin yerine #etirileceği şüphesizdir. Elektrik fiyatları Sevgili Başbakanımız İsmet İnönlü- nün, son © gezilerinde O Zonguldakta | üzereinden memleket işlerini incelerken elektrik | ilovatının on kuruşa olduğunu gö - rerek ueuzlatılmasını emretmeleri i- zerine şarkurulca hu fiyatın beş kil $a indirildiği haberi; burada pek gü - ların haline imrenmiştir. kirası ve yol parası hesaba (katıldığı takdirde tam yirmi beş kuruşa yakı - yor ve sarfedilsin edilmesin her ay be hemehal dört kilovat bedelini ödüyo - ruz Halbuki uray (belediye) o elektrik sosyetesi ile elektrik sözleşmesi ya - parken kilovat fiyatını (İngiliz lirası bin kuruş hesabile (o yirmi beş kuruş! kararlaştırmıştı. İngiliz! lirası iner veya çıkarsa ona göre fi - yatları da arttırıp eksiltmeyi sözleş mişlerdi. Bugün İngiliz lirasının bi - zim paramızla aşağı yukarı altı yüz kuruş olduğuna göre elektrik kilova- tram da on beş kuruşa indirilmesi ge- rekti, Halkın dört gözle beklediği bu iş şimdiye kadar yapılmamıştır. Belediyemizin bu iş üzerinde giris. melerde bulunduğu, ve keyfiyeti Ba- yındırlık bakanlığına yazarak o za - man uzman (mütehassıs) İstediğini öğrendim. Marelli o İtalyan şirketine her ay kilovat başına altı kuruş fazla para veren şehrimiz halkının bu dert- de bir care bulunmasını ve hat tâ İngiliz lirasmın düştüğü günden - beri almmış olan fazla paraların istir- dadı yoluna gitmesini o Bayındırlık bakanımız Ali oOÇetinkayanın yüksek himmetlerinden bekleriz. Fakir çocuklara elbise Okullarm açılması oyaklaştığından fakir öğrenicilere Ctalebelere) dağıtıl mak üzere şehrimiz o çocuk esirgeme | kurumunca seksen kat elbise yaptı - Zel akisler yapmış ve halk Zonguldak ! Biz, elektrik kilovatmı. vergisi, saat” İĞ le İz mn A e ZIRAAT BANKAĞI rılması kararlaştırılmış ve bu elbise ler bir müteahhide verilmiştir. .. BiRiK TİREN RAHAT-EDER İ na tesir yapıyorlar. İnsan HABER — Akşam Postası Gülümsemiye manküm kızlar Sahnede dans etmenin en acı tarafı budur diyarlar Gürel vücutları, çıplak bacaklı sa - rışın, kumral, bir sürü kızın cicili bi - cili mayolar giymiş oldukları halde | hep birden müziğin temposuna ayak uydurarak zıplamaları, sağ, sol ba - caklarını havaya kaldırmaları, belle - rini kalçalarını kırıp kıyırmaları son senelerde yapılan birçok (filmlerde görülen hir manzaradır. Avrupanın, Amerikanm büyük revü tiyatrolarında da görülen bu kızların hakiki hayatları çok acıklıdır. Bir ga- zeteci Pariste yüzlerce balerin kızla görüşerek hususi hayatlarını, bu mes- lek hakkında fikirlerini o sormuştur. Bunların söylediği sözler cidden in - sanı düşündürecek gibidir. Bunlardan biri diyor ki: — Eskiden bir dikişçi idim. Patro - num çok merhametsiz bir kadın ol - duğundan beni çok çalıştırdı. Sabah - tan gece yarılarına kadar başkaları - nın giyeceği robları dikmek bana öl acı geliyordu: Daha fazla tahammül edemedim, Dansa karşı istidadım vardı, hacak- larım da güzeldi. Beni kabul ettiler. Şimdi de gördüğünüz gibi dans edi - yorum. — Nasıl hayatınızdan memnun mu- sunuz? — Hayatından memnun (olan kim var ki? İlk önceleri hoşuma gidi - yordu. Şimdi artik bıktım. Bir fistan | dikerken aldığım zevk ne ise şimdi dansederken de ayni hissi duyuyorum. | Yalnız arada bir fark var. Şimdi da-| ha fazla yoruluyorum. Bir şikâyetim de ışıktandır. Çünkü vücudumuzun, yüzümüzün iyi görün mesi İçin sahneye çok kuvvetli ışık - lar koyuyorlar. Bunlar gözlere çok f. gözlerini yumamıyor. Ve gözler bozulüyor. — Bir insan kaç yaşına kadar ba - lerinlik yapabilir? — Ne diyeyim? Bu, vücudun muka- vemetine bağlı. Meselâ aramızda 17 yaşında genç kızlar (olduğugibi 35 yaşımda kadınlar da var. yaşımda mi? — Galiba size bir sırrmızı faş ettim. Fakat mademki bir defa (ağzımdan kaçtı, anlatayım. Çünkü bize tiyat - rodan arkadaşlarımızın hakiki yaş - larmı söylemek o menedilmiştir. Evet, sahnelerde 35 yaşma Okadar gelmiş, ve hattâ bazan bunu da geçmiş ba - lerinler çoktur. Fakat bunlar güzel makyaj yaptıkları, vücutlarını pud - raladıkları için dışardan kaç yaşında ol dukları mümkün deği! anlaşılamaz. Hattâ size, güleceğiniz hir hikâye de anlatabilirim: Ayni revüde yan ya- na oynadığımız 35 yaşını aşkın bir ar» kadaşım vardı, Hem şaşı, hem de ol - dukça çirkin olan arkadaşım makyaj yaptığı zaman sahnede bir bebek gibi güzel görünürdü. Bir gün hiç tanımadığımız güzel bir genç seyirel üç çocuk sahibi ve ev. li olan bu arkadaşıma Aşık oldu. Eyvah bir pot daha kırdım! Çün - kü tiyatrodan sordukları zaman hiç | bir arkadaşımızın evli olmadığını söy lemek emrini almıştık. Ney ize?, Bu zavallı âşık genç her gece yakın loenlardan birine oturur. Ve oyun bit- tiği zaman arkadaşımın o Önüne, içine hararetli aşk mektupları sıkıştırdığı | buketler atardı. Geceleri de gitmez, hususi otomo - bilile bizim tiyatrodan çıkmamızı bek- lerdi. Fakat gene ayni arkadaşımla yüz defa önünden geçtiğimiz halde bi. le kendisini tanıyamadı. Nihayet bir - gün gene yanımda o, olduğu (o halde bana yaklaştı. Ve yanımda danseden genç kıza çılgmca âşık olduğunu, o- nu kendisine tanıttırmayı yalvarırca - sma rica etti. Zavallı gencin aşkına acıdım ve yanımda danseden genç kı. zın (1) nişanlı, ve nişanlısının da ta - hinmış bir boksör olduğunu söyledim. Ve çök kıskanç olduğunu da ilâve et- Bu sözlerim üzerine © zavallı âşık süklür, püklüm uzaklaştı, Dansöz kızlar sade temsil esnasın da değil, bütün gündüz idman için EMİRİ in Dansöz kızlar, kederli, düşün muhakkak gülümsemeğe, halkı celi veya hasta olsunlar, sahnede eğlendirmeğe mecburdurlar, operaların balelerinde oynıya” dansözlerin çoğu küçükten ve hu- susi mekteplerde yetiştirilir. Faka' operetlerde ve filmlerde gördüğü nüz balerinlerin kemen hep sor radan bu işe başlamışlardır. — Dansetmenin en güç tarafı nedir?! — Daima güleryüzlü bulunabilmek. | Biz, hepimiz, revü Imtidadınca mii - temadiyen tebessüm etmek mecburi - yetindeyiz. Bazan takla atarken ba - şımız yere çarpar, acı. o Yorgunluk - tan dizlerimiz titrer. Evimizde hasta, içimizde keder vardır. Buna mukabil yüzümüzdeki tebessüm hiç bir zaman kaybolmaz. — Ne kazanıyorsunu?? — Çok az.. Ancak geçinebilecek ka- dar bir şey. — Meriniz için ne düşünüyorsunuz? — Sizin düşündüğünüzü... — Anlamadım. — Siz masıl ileride ne (olacağınızı bilmiyor, banu merak ediyorsanız ben de bilmiyorum, ve merak O ediyorum. Ve bunu öğrenmeyi pek isterim! — O halde sualimi o başka şekilde dansetmek mecburiyetindedirler sorayım. Eski balerinler ne olmuşlar. dır? Bunlar sahneden çekildikten son ra ne yaparlar? — Bir kısmı yorgunluğa dayana - mayıp başka iş bulup (ayrılıyorlar. Bir kısmı hastalanıyor, bir kısmıda evleniyor. Bir ikisi kazaya uğruyor. Ve pek nadir olarak (bazıları daha büyük revülere, Amerikaya gidiyor - Jar. Bunlarm arasında sinema #rtisti olanlar, ve iyi para kazananlar da bu- lunuyor. — En fazla kimler halerin olurlar? — Artist olmak istiyenlerle son - radan vaziyeti bozulmuş ve fakir düş- müş aile kızları.. Maamafih benim gibi dikişçi, şapkaer, daktilo, garson, hattâ ahçı iken balerin olanlar çok . tur. Balede sivrilmek ve bir (orejisörün gözüne çarparak büyük bir sinema ar- tisti olmak ümidiyle iyi işlerini bira- karak, veya zengin oldukları halde ailelerinden kaçarak balerin olanlar da yok değildir. — Ya! Demek balerinler arasında bir sinema artisti olmak hevesini gü- denler var? — Hem de pek çok! Hattâ ne yalan söyliyeyim, ben de bu boş ümüitle ge - çinenelerden biriyim. Bu (tatlı ümit, balerinlere çok görülmemelidir, Çün - kü zavallıların bundan başka kendi - lerini avutacak şeyleri yoktur. — Erkek halerinler (O hakkında ne düşünüyorsunuz? — Ne gibi? — Meselâ, bazı kimselerin iddiala - rına bakılırsa erkekler, kadınlardan daha iyi o dansedebilirlermiş, Dansa daha ziyade müstait imişler. — Kat'iyyen yalan.. Bunun kaf'iy « 1 | yen aslı ve esası yoktur. Erkekler a - rasmda ayak oyunlarında çok mahir olanlar vardır. Fakat bunlar hiç bir zaman vücut oahenklerinde kadınlar kadar muvaffak o olamamaktadırlar, Hem böyle münakaşaya ne hacet? iki. tiyatronun birinde yalnız kadınlar, ö- büründe yalnız erkekler numara yap- sm. Kadınların oynadıkları yerin ö « bürüne nisbetle ne kadar fazla rağ - bet kazanacağı meydana cıkar, — Elbet kadmlara fazla rağbet edi. Tir. Bunun sebebi de cinsi meyildir. — Gene aldaniyorsunuz. Seyircile » rin yarısı erkekse, öbür yarısı, hattâ yarısmdan dadaha fazlası kadın. dır. Bu itibarla diğer yerin daha faz- In rağbet kazanması lâzımdır. — Kadınlarla erkeklerin © beraber oynadıkları revülerden balerinler da- ha fazla memnun olurlar değil mi? — Öyle zannedersiniz ama, hiç de değil. Biz partönerlerimiz âdeta ken- di cinsimizden addederiz. Daima bera. ber oynadıklarımızdan & kendilerine karşı iş arkadaşlığından başka hiç bir duygu besliyemeyiz. Esasen bir balerinle bir partöner a- rasında kuvvetli bir aşk pek nadir gö. rülen şeydir. Zaruretten başka sebep ten dolayı evlenen balerinle partöner | de çok enderdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: