6 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

6 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iki V adamlar! Bazı suçlular böyle iki şahsi- Üüzlü yetli kimselerden çıkıyor “— Belki de ben öldürmü - şümdür. Pek iyi bilmiyorum! “Kanla beş - İenen,, diye anı- lan Fritz Haar - man isimli hir katil, muhake - mesi esnasında böyle söylemiş ti. Bu azılı katil 1925 de, çocuk lar da dahil ol mak üzere yirmi altı kişiyi öldür. me suçundan İ- dama mahküm edilmiş ve kafası giyetinle kesi) miştir, Katil Haarman'ın bu iddiasını doğru bulmak istiyenler olmuş »' tur. Onu deliler arsında saymak istemişlerdir... Bir çeşit delilik vardır ki, çok! şükür, pek seyrektir. Katil, iki ay» rı ayrı şahsiyet taşır, Bunlardan biri tabiidir. Diğeri anlatılamıya -! cak derecede vahşidir. Bu adam bir şahsiytten diğer şahsiyete ça- bucak geçer... İşin en korkunç ts-| rafı, akıllı ve tabii olan şahsiyet, deli olan şahsiyetin yaptıklarını! bilmemesidir. ı Muharrin R. L.-Stevenson'un “ Cökil ve Mister Hayd. isimli romanını çok kişi bir ro *! man olarak okumuş ve bunun ha- Kikat olabileceği hiç akıldan geç“! memiştir, Bununla beraber böyle “İki yüzlü adam,, lar bulunabili - yor. Vestminister polis mahkemesi ne bir bisiklet lâstiği çalmaktan suçlu bir genç getirilmişti. Hali vakti yerinde bir ailenin çocuğu idi. Yakalandığı zaman, cebinde hayli para da bulunuyordu. Avukatının anlattığma göre bu çocuk her zaman sessiz, çalış-! kan, başkalarına örnek olacak bi. riydi. Daha altı aylıkken yüksek! bir yerden düşmüş ve bundan son- ra sinir buhranları geçirmeğe baş lamıştır. Bu buhranlar geçmiş fa- kat kendisinde iki ayrı şahsiyeti bırakmıştır. Bir lâhza içinde yüzünün ifa - desi ve tabiati değisir ve kendisi bir hırsız olur. Tekrar kendi tabir! haline döndüğü vakit biraz önce yaptıklarmı hiç bilmez hattâ söy- leseniz de inanmaz. Buna benzer, kadınların elbise- lerine mürekkep döken, yeşil bo- ya atan ve gene kadınların elbise- lerinde jilet bıçağı ile delikler a- çan manyaklara rastlanmıştır. Sonra, “İblis berber,, diye ta - nınmış bir tip meydan almıştı ki, otobüslerde arkasına oturduğu kızların saçlarından bukleler kes- mekteydi. Pencere ve vitrin camlarını ke- sen, çizen manyaklar vardır. Bun- lardan bir kısmı mütereddi insan- lardır. Bir kısmının da gelişigüzel herkes gibi insanlar o'up, arada bir şahsiyeti değişerek bu çirkin işleri yaptığı © ve sonra kendine geldiği zaman (bu yaptıklarının hiçbirini hatırlamadığı görülmüş- tür. Bu cinayet buhranının sarması, bazan az zararlı olmakla beraber, bazan yukarda ismi geçen adam gibi müthiş surette hal alabilmektedir. On dokuzuncu asrm sonlarına doğru “Biçiçi Jak,, denen biri, bü tün Londrayı dehşet iç'nde bırak. mıştı, Nihayet kendini bulduğu vakit, kendisine hiçbir suç isnat edilemiyecek biri oluyordu. 1929 da Almanyanın Duseldorf şehrinde aynı çeşit bir çılgm tü » remişti. Bu herifin cinayetleri şu» bat ayında altı yaşında bir kızım bıçaklanmasiyle başladı. Az za tehlikeli bir man sonra bir genç kız aym şekil! de öldürüldü. Aynı yil içinde on beş kadar kız çocuğu ve kadın hücuma uğramış bunlradan yedisi derhal ölmüş sekizi ağır surette yaralanmıştı. Öldürülenlerden birinin kafası sekiz yerinden ayrılmıstı. Ve beş yaşmda bir çocuğun kafası cese - dinden ayrılmıştı. Bütün bu cinayetler hiçbir mak- sat uğruna yapılmış değildi. Bir delinin işi olduğu anlaşılıyordu. Bunurla beraber, mahalli polis, | Berlinden gelen mitehassıslar da dahil olduğu halde, bu gizliliği öğ renemiyorlardı. Sanılryordu ki. bu da, iki şahsiyetli bir adamm e seriydi. Doğru ve tabif olan şah - siyeti kimseyi kuşkulandırmadığı için bu korkunç cinayetler sürüp gidiyordu... Gene İngilterede 1903 yılında hayvan sürülerinin sakatlandığı görülüyordu. Bu, dehşetli surette korkunç bir bediseydi. Çünkü hayvnalar öldürülmüyor, orası burası kesilmek suretiyle kanları akıtılarak kendi kendine mahvol- mağa bırakılıyordu. Bir ara, bu suçu işlediği zannı ile bir papazın oğlu tevkif edil » | mişti. Fakat papazm oğlu hapis - hanede olduğu halde hayvanların) kesilip parçalanması ve öylece kendi başlarına acı içinde ölüme terkedilmesi devam ediyordu. “Şarlok Holmes,, romanlarını yazmış olan meshur Konsan Del en sürekli iddiaları ve gayreti rl ticesinde papazın oğlu tahliye e dildi. o Fakat bu suçu işliyen bir türlü bulunamıyordu. Dünyada insan başma rek l lecek felâketlerin belki en böyük! lerinden olan bu iki şahsiyetli ca- nilik bütün dünya zabıtasının hal- letmek güçlüğü ile çarpıştığı, en) HABER — 4kşam Postası SEYYAHAT MEKTUPLARI Nakil vasıtaları bakımından Istanbulluları imrendirecek bir şehir olan Bugünkü Berlinin nüfusu 4,1 1/2 mil yonmuş. Londradaki 6 milyon olduğu- | na göre, Avrupanın ikinci kalabalık merkezi oluyor demektir. Kaza ve ö- lüm nisbetinin de bu kalabalık nis. betinde çok olmamasının sırrını inti » zamın mükemmel olmasında aramak lâzımdır. Alman halkı intizama tapar dersek hiç mübalâğa olmaz, daha aile yuva. smdan intizama alışan Alman ferdi, Alman cemiyetinde de ayni ahengi hâ im kılmıştır. Berlin belediyesinin en il: ödevi intizamı korumaktır. inti- zamı bozacak her şey cezalandırılır. Büyük şehirlerde kolay yaşamanın hirinci şartı bu ahenk ve bu intizama uymaktır, Küçü bir vakayı buna iyi bir misal olarak zikredeceğim : Bir doktor arkadaşım şehri dolaş - mak için tramvaylardan birine biner, ve bir hayli gittikten © sonra büyük bir meydanda İner, Etrafı dolaşıp yorulduğunu hissedince geri dönmeğe karar verir. Fakat tâkip etmesi lâzım gelen istikameti sormak için meyda - nın ortasında duran hareket memu - runa müracaat eder. Sırası düşmüş - ken söyliyeyim ki, burada yıllardan beri yerleşmiş olanlar bile, yanılma « mak için sık sık yol sormağa başvu - rurlar. Neyse itimat veya — bilgiçlik iddiasına kalkışmak, sık sık sormak - tan daha ayıp telâkki olunüyor. Ge - lelim hikâyeye, arkadaşımı sonuna kadar ni p verme » den evvel esl inden bir makbuz çıka rarak bir marklık cezaya hak kazan - dığını, ve buna cevap olarak da cadde ortasmdaki hareket işaretinin kırmızı yandığı bir sırada, hu yolu yürümüş olduğunu hayretle öğrenir. Yeşil işaret yolcuların geçebilece - ğini, ve otomobillerin o esnada kır » mızı İşaret ile vurdurulmuş ya ifade ediyor. Yabancı olduğunu sn - latarak para cezasından kurtulan ar - kadaşım gibi.yaya kaldırtmından yere inen, yanlış yerde tramvaydan İnen, otomobilini başı boş brrakanların bi » rer cezadan sonra yola geldikleri çok vakidir. Berline gelenler ( için cadde ve meydan ortalarında ve sokak ağız- larında asılı duran, nöbetle renk de » diştiren, ve seyrlisefer İntizamını te - min eden limbalara dikkat etmek ilk öğrenilecek işlerden biridir. Seyyrr polis memurları, bu cansız memur arkadaşlarının emirlerine i - taat etmiyenleri daimi kontrol altın » “da bulundururlar, En işlek saatlerde, lâmbaların vazifesine beyaz kolluklu e“ v e iy ço NX a NO b zorlu meselelerden biri sayılıyor... (“Anowers,, isimli mecmuada Jon Caudwell imzalı tetkik ya 4 zısından) da bi balamak Same sahalamak işaret memurları da yardım ederler. Nakil vasıtalarının mutlaka sağ ta - rafı takip etmesi, ve geniş yollara gel- : medikçe biribirlerinin önüne geçmeme si ibret alınacak kadar alışılmış mec- buriyetlerdendir. Bu o kaideye için o bazı etmek tuhaflıklar da oluyor. Gene bir arkadaşım, o gideceği yeri riyaet | otomobilcinin bir hayli geçip gittiğini görererek, fazla para almak maksa - dımı güttüğüne zahip olur ve oldukça ağır lakırdılarla şoförü hurpalar, Ma- dmeki caddenin karşı tarafına geçmek için, mutlaka muayyen köşelere kadar sağdan gidip sonra karşıdan (geriye dönmek usulünü öğrendiği zaman bu haksızlığından © utanır. Karşıdan karşıya kaldırım değiştirmenin de bir düzeni var, o yolu köşe başına kadar yürüyüp, sonra dümdüz geçmek lâ - zımdır. Bu suretle âyni istikametten gelen İnsan akıntısı, olukları takip e- den yağmur suyu gibi hep bir yerde toplanıp akıyor. Tramvaya binmek ve inmek faslın. da canım pek yanık olduğu için, Ber- linin tramvay duraklarında dakika » larca durup, muntazam İnip binmeği haz ve hayranlıkla seyrettiğim çokça olurdu. Hiç kimse (kendinden evvel durakta bekliyenin önüne geçmeği ha tırından bile geçirmiyor zannediyo - rum. Biletçinin tramvayın dolduğunu bir kere haber overmesinden sonra imkânsızdır. Tavay veye “Bİ varis lâfo kadar sık ve bol ki, birini ka - çırdığına üzülen veya kızana tesadüf etmek kabil değil, Trenler için bilet almak dahi ayni intizama tabidir, herkes büyük bir iti - dal ile gisenin sağından girer ve «0 - lundan çıkar: Trenlerden inen veya binenlerin alışılmış bir tempo İle ha - reket ettikleri görülür. Tren durunca ini evvelden o hazırlanmış ol - dukları için hemen fakat lelâşsız çı- kar ve bunların arkası alımmen bine - ceklere sıra gelir. Kapılar trenin ha - reketi ile beraber ve kendi Kendine ka. İ İ pandığı için atlamaya da imkân yok - tar, Fert olarak her öztürk de intizamı sever, fakat cemiyet hayatında sinir » lerimizi bozan bir kaç âmilin en başı ve en ehemmiyetlisi (olarak ecnebi şirketlerin rolünü zikretmek, hiç şüp götürmüyen acı hakikati tekrarlamak la bu derdimi bir kere de bu vesile ile dökmek isterim.. İzah ediyorum: Bir kere Berlin Tramvaylarında sınıf farkı (yoktur, bu suretle fakir veya zengin birikinti. lerini duraklarda görmek kabil de « &ildir. Bir sürü boş binici mevkiler - den sonra tıklım tıklım gelen İkinci mevkie binemeyenlerin o didişmesi ve sinirlenmesi ortadan kalkıyor. Bun - dan sonra tramvaylar pek sık ve syni semte giden vasıtalar pek çok olduğu için tek hatla kesesini (odoldurmağa uğraşan bir şirketin esiri olmak teh - likesi de ortadan kalkırılmıştır. Ber - linde ayni yere birçok kollardan gidebileceğiniz gibi, vasıta olarak da tramvaydan başka dahadört geşit vasıtayı tercih edebilirsiniz. Bu vasıtalardan birisi o yeraltı tramvaylarıdır... Hani şu bizim mehabetlâ tünel hazretleri Oyok mu? onun turnike (o rezaletini kaldirin ve Berlinin bütün semt - lerine doğru toprak altından boyuna uzatın, dolmasını beklemek gibi güç - lükler yerini her iki dakikada bir ve hor istikamete doğru binlerce insanı rahat götürmeği temin edin, ve bütün bunları hep birden tahayyül edebi - lin, işte o zaman Berelin yeraltı tren- teri hakkında bir fikir bildirir. Nakil vasıtalarmdan diğer biri de Berlinde halk tramvaylar- dan şikâyetçi değildir ! Berlinin türlü türlü nakil vasıtaları tam bir intizam içinde işler omnibüslerdir, bunlarla tramvaylar arasında, bizdeki gibi bir geçimsizlik yoktur. Tramvayın geçtiği sokaklar - dan omnibüsü geçmemesi gibi gara - bet burada görülmez. Bizde biribirle - rini ısırmak korkusuna mukabil, Ber- linde kardeş gibi yanyana sefer eder - ler, Bu yıldız barışıklığına bizimkiler için de dilerim. Tramvayla omnibüs arasında herhangi bir yarış fikrini ne tramvay vatmanı ve ne de omnibüs şoförü hatırmdan geçirmez. Bu gibi azrail yarışı bir Berlin (belediyesi hududunda yasaktır. İşin pek hoş bir tarafmdan sırası gelmişken biraz bahsedeyim: Bütün Berlin nakil va- sıtalarında istifade edilmek üzere ak- tarma biletleri de halkın istifadesine arzedilmiştir. « Ayni istikamette olmak üzere, gide - ceğiniz her hangi bir yere kadar tram. vaydan başka bir vasıtaya lüzum var- mim binişte ve pek az bir farkla alı- nan aktarma biletleri mevcuttur, Me. selâ Şişliden Yedikuleye gideceksiniz, bir aktarma bileti ile evvelâ Sirkeciye geliyor, sonra diğer hatta binerek ay « ni biletle yolunuza devam ediyorsu » nuz. Yahut Bebekten gelip, Sirkecide omnibüse aktarma ederek Cerrahpa - şada İniyorsunuz (İki yudum su bir lokma ekmek yerine geçermiş; ümit dahi yarım hakikat kadarmış. dediler. Bütün bunların başarılması için Ber - linde öğrendiğim (bir sır daha var, bu işler hep hükümetin elinde bu ke » laylıkları başarıyor. Bizim için de bugünleri (beklemek mukadder, İşin bir tatlı tarafıda - ha var, imrendirmek için inat ediyor sanmayın, gördüklerimi (ve hakikati yazmaktan başka bir kusurum yok. Tramvaylara her yolcu bavul ve eşya- sı İle binebildiği gibi, şehir trenlerine de, çocuk arabası, bisiklet ve köpek ile beraber binmek istiyenler için bir kompartiman ekliyorlar. Tıpkı sigara içen ve İçmiyenler için ayri vagonlar olduğu gibi. Tramvaylarda ise arka sahanlık bu gi bi eşyaya tahsis edilmiştir. Yolen - lara pek küçük bir icret mukabili bağışlanan bu imtiyazı değerini bi « zim kadar takdir edecekler pek azdır sanırım, Nakil vasıtalarımdan diğer o birişehir trenleridir, bunların diğer trenlerden farkt elektrik ile işlemesidir. Kömür ile işliyen trenler daha ziyade Ber » linin uzak civarlarına işletilmektedir Buraya kadar zikrettiğim umum! nakil vasıtaları haricinde, birazda taksi otomobillerde, atlı arabalardan dahi kısaca bahsetmek isterim: Yirmi sene evvel Berline ilk gel - diğim zaman çok rağbette olan atlı s- rabaları bugün bütün bütün gözden düşmüş gibidir. Arabalar dahi taksi ile çalışıyorlar ve gidişe göre, orta » dan kalkmak üzere olân bir neslin son döküntülerini teşkil ediyorlar. Taksi otomobillerden yana, bizim kiler birinciliği kazanır. Berlindekiler kadar harap ve pejmürde kıyafetli taksileri olan bir memleketi, çok ge * zenler bilmiyorlar. Berlin gibi bü » yük bir şehir için pek çirkin olan tak- silerin, seferden yasak edilmemesini biraz garip buldum dersem inanım. Taksi fiyatlarını"da şikâyet edecek kadar mübalâğalı o buldum. Kiyafet düşkünlüklerine rağmen işliyen bu © tomobiller için belediye 4 tarife tesbit etmiş, Bir kere 4 kişiden fazla bir ailenin bir otomobile dolması (yasak, tarife ise otomobile binenlerin sayısına BÖ re işliyen saatlerin keyfine (bağlıdır Bizde bu gibi sünepe arkadaşlar 1” kuruşa müşteri bulamındığı halde, Be” linde avuç dolusu para kazanıverlar” Dr. Feridun NEŞET

Bu sayıdan diğer sayfalar: