6 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

6 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞUNDAN BUNDAN Dünyanın en büyük elmaslarının tarihi Elmasların bebeği — 762 kıratlık elmas — 3025 kıratlık elmas! — Hop elmas, ne maceralar geçirdi— Uğursuz elmas olur mu? Jonker elmasının ne olduğunu bilir misiniz? Bu elmas, bütün dünyadaki sayılı büyük elmaslar arasmda olduğu halde, yaşı :tiba- riyle bir bebek denecek kadar gençtir. Jonker elması, daha bundan ki yıl önce Afrikanm cenubunda bulundu . Ve Jonker isimli bi rinin arazisinde çıktı, Genç ve fakat pek can alıcı bir parıltıda (olan bu elmas 726 kırattır. Jonker isimli adam, bu elmas Bir tavuk yumurtası büyüklüğündeki elması Jonkere verdikleri zaman, hemen yüzünden şim « di 70.000 İngiliz lirasına sa- hiptir Bunu kendisine ge- tiren işçi bir yerli de bütün öm- rünce kendisini rahatça barındıra- cak bir ev, bir çiftlik sahibidir. Bu taş keşfedildiği vakit Jon ker altmış iki yaşındaydı. Geç, fa- kat çok yerinde gülen bir tali... Jonker, araya araya bir hal ol- muştu. Hattâ bu elmas arayıcılı- ğmdan vazgeçmeğe bile karar vermişti. Yirmi yıldır toprak kazıyor ve umutla yaşıyordu. O kadar ki, çok defa karısınm ve yedi çocu- gunun yiyeceksiz kaldıkları ak- şamlar olmuştu... Fakat bugün, bu ihtivar cifteinim hayatını bu iri el- mas'parçasr büsbütün değiştirdi. 1934 yılı kânunusanisinin, şim- di, elmas tarihi için pek önemli o- lan bir gününde Jonker kulübesin- de oturuyordu. Oğullarından bi- ri, arazilerinde toprak kazmakla uğraşan Johanes isimli zenci işçi- ye nezaret ediyordu. Johanes bir ara, bir tavuk yu murtası kadar tozlu topraklı bir şey ele geçirdi. Ve pantalonunun gerisine bu taşı sürtmeğe başladı. Ve ondan sonra gözleri faltaşı gi- Yi açıldı. “Umbobo, hâaas!,, diye kendi el üzerinde haykırıyordu. Bu; “Aradığımızı buldüm|,, demektir. | Jonkerin oğlu, zencinin elin- den taşı aldı. Birlikte Jonkerin bulunduğü kulübeye doğru koş- mağa başladılar. Kulübeye girip ihtiyar Jonke- re verdikleri zaman, Jonker taşa uzun uzun baktı. Sonra yere diz çöküp düa etme- ğe koyuldu. Sonra, bu vakayı anlatırken, Jonker şöyle der: “O gece, elması bir beze sar dım. Ve karımın boynuna bağla- dım. Karım yatağma gidinciye kadar peşinden yürüdüm. Sonra karımın yatak odasının pecerele- rini ve kapısını sıkısıkıya kapa - dım, sürmeledim. Yanımda oğullarımdan ikisi ve iki arkadaşımız vardı. Onla ve ben dolu rovelverlerle bütün ge ce kapının önünde bekledik. Sa- bah olunca, doğruca “Elmas ma- deni,, direktörüne götürdük ve orada onun kasasına konuldu. İş- te ancak 6 zaman rahat bir soluk alabildim ,, Bu elmas. sonra “Cenubi Afri- ka İngiliz - Amerikan korporas- yonu,, direktörü, Sir Ernest Öpen- haymer tarafından satın alındı. duaya başlamıştı. Ve doğruca gemi ile Londraya gönderildi. Londrada, geçen ma- yıs ayında, İngiliz kralınm tahta çıkışının yirmi beşinci yıldönüm'i kutlulaması için hazırlanmış bu - sunuyordu. İngiliz kralına hediye olarak verilecekti. Fakat bu plân tatbik olunamadı. Ve neticede büyük Jonker elması, Nevyorkun meşhu: mücevher tacirlerinden HanriVint son isimi bir Amerikalı tarafını: dan satın alındı. Bu koa elmas, Vintsondan ki ve geçec »ktir, bilinemiyor! Vint- sona bakılırsa, bu elması, belki de bir müze tarafindan satım alına: caktır. Yahut, bir tek kişi bünu satın alarak kocaman zümrüt bi- çimi bir taç gibi “traşide,, bir ha le koyacaktır. Eğer hiç bir alıcı çıkmazsa, Vintsonun fikrine gö- re, bu elmas kırılıp ufak parçalar haline getirilerek, küçük ziynet eşyasında kullanılacaktır. Elmas mütehassıslarının anlat» tıklarına bakılırsa Jonker elması, gene o civarda 1905 yılında bir madenci tarafından bulunmuş da- ha büyük bir elmasın parçasıdır. Kulinan elması adını alan bu taş, ilk kaba halinde 3.025,3/4 kı: |mmmammanuzmanmunanunmaz delerdeki binalar tamamen yan -|; İl -at ağırlığındaydı ve dünyada bu- lunmuş olmasların en büyüğüydü. Transuva) hükümeti bu taşı satın aldı. Ve o zaman İngiltere kralı olan Edvarda hediye etti, Bu tas! vonra parçalara ayrılmış ve kral tacma takılmıştır. En eski büyük elmas birçok el- lerden geçtikten sonra 1850 de İngiliz Kraliçesi Viktoryaya “Şax | ki Hindistan Kumpanyası,, direk- törleri tarafından hediye edilmiş! olan Koh - | - Mur elmasıdır. Mütehassıslar, bu taşım, dört veya beş Lin yıl önce Cenubi Hin- distanda çıktığı kanaatindedirler. Gene meşhur büyük elmaslar - dan biri de Hop olmasıdır. Bu tas şimdi, Amerikanm Vaşington şeh sinde Madam Edvard Meklin i timli bir Amerikalı kadının elin : dedir, Anlattıklarına göre bu taşı ilk defa, Hindo Sanemlerinden bir heykelin altından bir Fransız ko- parmıştır. Fransaya getirmiş ve orada kral on dördüncü Lui'ye sat. mıştır. On dördüncü Lui'den on be,in- ci Luiye geçmiş, fakat bu adam bu taşı daima kasasında saklı ola ak tutmuştur. On altıncı Lui, bü taşı mevda- na çıkarıp güzel şeriki Mari An- —— | ööğü ANABOLU OLUDA BİR GEZİ IR GEZİ (3) Cümhuriyetten sonra izmir Belediye, bir işçi mahallesi kurmak- la tebrike hak kazanmıştır İzmir, yolcular ve türistler' her mevsimde ilgilendirecek bir şe- hirdir. Fakat şu göretim sırâsin-| da bu ilgi kat kat fazlalaşıyor. Çünkü bugünlerde İzmirde tabia- tin güzelliklerinden başka bir de! insan elinin kudretini gösterir bir, iz vardır. Arsıulusal panayır... İzmire gelirken dileğim, hem şehri tamamiyle gezerek yeni ku- ruluşunda gösterilen himmeti ö'ç-! mek, hem de arsıulusal panayır: gözetlemekti. Bu iki dileğinden birinciyi evvelâ yerine getirmeğe savaştım. Çok meşgul fakat ayni zamar- da çok nazik bir zat olan İzmir şarbayı Behçet Salih dileğimi ye- rine getirmek için yardımını eksik etmedi. Güzel İzmirin her tarafı- nıistediğim gibi gözden geçirebil- dim. v7 A li İzmirde cumurluk idaresinin başarabildiği işleri iyiden anlıya- bilmek için şehrin eski halini göz önünde tutmalıdır. Kurtuluş sa- vaşından evvel İzmir, sahilde bir kordonla o kordona müvazi ola - rak uzanan iki caddeden ve hükü- metten Basmahane istasyonuna kadar kümelenen sık ve dar 80- kaklı bir bölgeden ibaretti, Buna Karataş, Göztepe, Karantine ve Kokaryalr taraflarındaki evüme- lerini de bağlamak lâzim gelir.” Kordon boyunda birkaç gazi- no ve otel ile sinemalar vardı. Sa- hiller bakımsızdı. Şehrin dış ta- rafma gelince Halkapınardan bas- lıyarak Eşrefpaşa yolu ile şekri kuşatan bi rtakım bataklıklardan mürekkepti. Bunun için İzmir u- zun settten bir sivrisinek kaynağı olarak tanınmıştır. Kurtuluş harbinden çıkan İ4 - miri göremedim. Anlatılışa göre, Kordon ile ona müvazi olan cad- mış, İki çeşmelik ve Tilkilik isim leriyle Basmahaneye kadar uza nan bölge olduğu gibi kalmış. Cu-' tovanet'in göğsüne takmıştır. Çok geçmeden bu güzel boyur kiyotin altına girdi. Fransız ihtilâli sırasında bu taş kaybolmuştur. 1830da yeniden meydana çıktı. Fakat gizli kaldı- ğı müddet içinde taş, kesilmiş ve bugünkü 44,1/2 kırat ağırlığa in-|i mişti. Belki de belli olmaması i çin bu hale konulmuştu. Fakat bu kadar güzellik saklanamazdı, der- hal o elmas olduğu tanındı. Dan-& yal Eliason isimli bir adam bunu aldı. O da Henri Aomas Hop is- minde bir İngilize sattı. Onun a- ilesi arasında birçok uğursuzluk- lara da sebep olarak geçtiği söy- lenen bu taş nihayet Vaşingtonlu Edvard Meklin isimli adam ta- rafından satın alınan bu taş, bilir misiniz ne kıymetteydi. Tam 60 bin İngiliz lirası!.. Meklin aldı v::! “karısına verdi. | Derler ki, sonra bu taşın uğur! suzluğu yüzünden boşanmışlar- dır. Fakat Jonker elmasın işi pek yolunda gidiyor.. İnsanlar yolün- da gittikçe, taşların pek zararı ol- masa gerek... murluk idaresi en büyük fan'iye- tini, yanan çevrede ve şehrin dış taraflarında göstermiştir. Yanan bölgede büyük case - ler açılmıştir. Bunlardan Doktor Mustafa caddesi tecrübe olsrak bölüm bölüm asfaltlanmış bulunu- yor. Bu caddede yapılan evlerin hepsinin ön tarafı bağçedir. Ev- ler geride kalır. Buna mukabil Celâl Bâyar caddesinde evler ön tarafta, bahçeler arka tarafta bu- Tunuyor. Her iki caddede henüz işlenmemiş birçok arsalar vardır. Şarbaylık Doktor Mustafa cadde- sinin ucuna ve kız lisesinin karşısı» na isabet eden büyük meydanı hendis, gerek bu bataklığın, ge- rek diğerlerinin çöpler, molozlar ve toprakla doldurulduğunu ve kı- sa bir zaman sofira İzmir etrafın- da hiç bir bataklık kalmıyacağını söyledi. Bunun başarılması sağlık bakımından en mühim bir iştir. İzmirin mühim bir endüstri şehi ri olduğunu göz önünde tutan hü- kümet, şehir civarında bir takım fabrika sahaları çizmeğe lüzum görmüştür. Bu sahanm birincisi elektrik santralı etrafında, ikinci- si de Basmahane istasyonunun ö- te tarafındadır. Bütün kereste ve saire fabrikalarının toplanacağı i- kinci sahanm en göze çarpan ci- ,! resmimiz Nis plâjında gösteriyor. park haline koymak yahut arsm-| heti civarında bit amele mahalle- İusal panayır için orada daimi bir) si yaratılmış olmasıdır. Bü mahal- sergi binası yapmak emelinde | le İzmirin hökümet adamları ve miş. Caddenin giriş yerinde bir) şarbaylığı için ayrıca onör getiri- taştan anıt ayağı var. Bunun &-| ci bir başarıştır. zerine Doktor Mustafanm heyke- Belediye şehrin sınırma düşen li konacaktır. Boş arsaları metro murabbar yir- Döktor Mustafa caddesini Bö-| mi beş kuruştan satmış ve buralar» kümet caddesiyle birleştirecek ge-| da iki oda bir mutfak, bir hamam- niş bir caddenin ilk traseleri del dan mürekkep küçük (binalarm yapılmış bulunuyor. Bu İsmet İn-| yapılmasmı alıcılara esas * olarak önü caddesidir. Cadde, şehrin en) kabul ettirmiştir. Mahallenin s0- önemli bir bağlantı vasıtası ola-| kaklarında Arnavut kaldırımı de- caktır, Ancak tamamlanması o-| dikleri geniş taşlı kaldırımlar var. zun zaman ister, açılabilmesi için) dar. Evleraz bir bezenile birbi- birçok binalar kaldırılacaktır. Bün| rine benzer. Yalnız renkleri he- an kulesi bi-| müz eş değil, Bunun da yakın bir “ye gerisi eherizi | zamanda sahaleicık” ettireceğini boza Italyan mektebi de vardır. “diliri #öylüyer, Yeni şehrin ana yollarımı vü- 'Amele mahallesinde iki bind cuda getiren bu caddelerin yarı| yakın ev vardır. Mahalle yeni fab. başarılmış kısımlarını (o görerek| rika mıntakasmdadır. İçlerinda ileride alacakları şekil hakkmda| amelenin oturduğu sokak kapıları bir fikir edindikten sonra daha| önünde götdüğümüz çocuk çoklu- muvaffakiyetle başarılmış (olan ğundan anlaşılıyor. Her evin bir bir işi görmek isterseniz, “Halka-| bahçesi vardır. Burada da bazı pınar,, a doğru gidiniz. sokaklarda bahçenin ön tarafta, Burada geniş bir bataklık sa-| bazılarında arka tarafta olması e- hası vardı. o Saha hemen hemen| sas tutulmuştur. doldurulmuş bulunuyor. o Şehri Mahallenin kuruluşu öyledir ki bana gezdiren genç ve değerli mü-| yuzumu halinde genişliyerek beş altı bin amele ailesini barındıra- cak büyüklüğe erişebilir. Her s0- kakta yeni yapılmış çeşmeler göze çarpmakta, sokakların temiz olma sma ziyade dikkat ediliyor.. Bu | | kadar muntazam bir işçi ocağı bu- lunan şehir her halde bol bol teb- rike değer.. Diğer bir muvaffakiyet de Eş- refpaşada gösterilmiştir. Burada- ki büyük mezarlık yavaş yavaş temizlenerek güzel bir park hali- ne getirilmiştir. Bir şey dikkati- me çarptı. Mezarlığın servilerine asla el sürülmemiş, bunu rehberi- me işaretlcalim, şu cevabı verdi: — Biz şimdiye kadar serviyi mezarlık ağacı ve matem alâmeti gibi taşımağa alışmışız. Bundan sonra çocuklarımız ayni serviyi parkların en güzel ziyneti saya - caklardır.,, Ve biraz düşündükten sonra şunları da söyledi: “.— Dedelerimiz bize BY | gok iyilik etmişler, şehrin en gü- Miri iye ce Sayi) | zel yerins binalar yapacaklarına İLK KABARTMA FİLM mezarlıklar kurmuşlar. iŞmdi biz y Şekilleri kabartma pipe bu mezarlıkları park haline soku- eren “müceşsem sinema,, için büyük ihti; “ Fransanın Nis şehrinde m - ere re pe ea my dir. Fransız âlimi Lui Lümiyerin bul :ğ duğu usulle hazırlanan bu filmde oy. | £eT bu sahalar ev doldurulmuş ol Tuyan Jinet Löklerk ile Piyer Stefanı| saydı, parkları nereye kurardık?,, Gayyur Bleda İ !

Bu sayıdan diğer sayfalar: