9 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

9 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A amam Devtei (iemuryatları ve maları sietme Umum vdarosı elânlar Sivasta inşa Edilecek Cer Atelyeleri Eksiltmesi Sivasta yeni kurulacak olan ce- atelyelerinin bütün müştemilâtile birlikte inşası kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuşdur. 1 — Bu inşaat ve tesisatın keş'f bedeli 1380522 lira 14 kuruştur. 2 —Bu işiçin isteklilere verilecek evrak şunlardır. a) Eksiltme şartnamesi, b) İnşaat avan projeleri, c) Fenni şartnameler; d) Umumi şartname; e) Keşif hulâsası, f) Mukavele projesi, g) Vahidi kıyasi fiat sedveli. İstekliler bu işe aid evrak ve projeleri (50) lira (omukabilinde Devlet Demiryollarınm ankara ve Haydarpaşa veznelerinden alabi. lirler. 3 — Eksiltme 16/10/935 tarihine gelen Perşembe günü saat 15 de Ankarada Devlet Demiryolla:. Umum Müdürlük binasında topla nacak merkez birinci Komisyoner yapılacakdır. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin aşağıda yazılı te- minat ve vesaiki ayni gün saat l4de kadar Komisyon Reisliğine ver miş olmaları lâzımdır. a) 2490 No. lu kanunun 16 vr 17 inci maddelerine uygun 55165 lira 66 kuruşluk muvakkat tem'nat. b) Bu kanunun tayiu ettiği ve şartnamede yazılı vesikalar. €) Bu kanunun 4 üncü maddesi mucibince bu eksiltmeye girme: ğe kanuni bir mani bulunmadığına dair imzaları tahtında bir mek tub. d) Nafia Bakanlığından mu saddak ehliyet vesikası, 5 — Teklif mektubları ihale g'.nü saat 14 de kadar makbuz m“. kabilinde Komisyon Reisliğine ve rilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektublarının iadeli tea«hhütlü olması nihayet bu saatx kadar Komisyona gelmiş bulunma sı lâzımdır. 6 — Bu iş hakkında fazla malümat almak isteyenlerin Ankarada D.D. Yolları Birinci Dare Müdü-lüğüne müracaat etmeleri. (2382) (5174) —— mn Muhammen bedeli 6000 lira o lan 30 dane 180 gözlü ve 10 dane 240 gözkü bilet dolabı 10, 10; 193 5 Perşenbe günü saat 15,30 da ka - palı zarf usulu ile Ankarada idar e binasında satın almaca''ır. Bu işe girmek isteyenlerin 450 liralı k muvakkat teminat vermeleri ve kanunun tayin ettiği vesikalar ve işe grimeğe manii kanuni bulun - , madığına dair beyanname ve tek liflerle ayni gün saat 14.20 « ka - dar Komisyon reisliğine vermele ri Tâzımdır. Bu işe ait şartnımeler Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk Müdürlüğünde Ankarada Majlze - me dairesinde parasız olarak dağ ıtılmaktadır. (5406) Muhammen bedeli 5400 lira o lan takriben 38570 kilo galvanize oluklu saç 9 Birinci Teşrin 1935 Çarşamba günü saat 15, 30 da ka palı zarf usulü ile Ankarada İdar e binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 40 5 liralık muvakkat teminat ile ka- nunun tayin ettiği vesikaları, kan unun 4 ncü inaddesi mucibince işe girmeğe kanuni manileri bulunm adığına dair beyanname ve teklif- lerini ayni gün saat 14, 30 a kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler purasız olarak Ankarada Malzeme daire“ sinden ve Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk müdürlüğünden dağıtıl maktadır. (5407) o — ——— İbalesi feshedilen ve aylık kira bedeli 4 lira olan Maltepe istas: yonundaki büfe üç sene müddetle ve pazarlıkla Haydarpaşa gar binasi dahilindeki komisyon tara fmdan kiraya verilecektir, Pazar : lık 16/9/35 pazartesi günü saat 10 da yapılacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 10 lira 80 kuruşluk muvakkat temi - natı ait olduğu istasyona veya Haydarpaşa veznesine yatırarak alacakları vezne makbuzları ile pazarlık günü saatine kadar ko misyon reisliğine müracaatları lâ zımdır. Bu işe ait şartnameler Maltepe istasyonundan veya Haydarpa- şada gar binası dahilindeki komis yondan parasız olarak dağıtılmak: tadır, (5157) Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 79.cu tertip 5.ci keşide 7 Eylüldedir Büyük İkramiye : 35.000 Liradır Ayrca: 15.000,12.000, 10.000 liralık ikramiye lerle (20.000 lira) lık mükâfat vardır ... HABER — Akşam Postası 9 EYLÜT, — 1995 —.i ÇiNGENELER ARASINDA No66 muhabbete koyuldukları Hayattan alınmış hakiki bir macera Yazan: Osman Cemal Kaygısız Onlar kendi masalarında kadınla zaman delikanlı da tuhaf tuhaf beni süzmeğe başladı Biri orta boylu, topluca, biri uzun- | ca boylu zayıftan olan bu iki deli / kanlımın kılıklarından bunlarm e-| fendilik ile külhanbeyliği bir kol -| tuğa sığdırmak istiyenlerden ol - | duğu anlaşılıyordu. Üsteleri baş - ları çok temiz, tirandaz, rugan is- karpinleri parıl parıl yanıyordu. Fakat feslerinin duruşu, yürürken omuzlarınm aldığı biçimler, ken - dilerinin efendiden bıçkm olduk- larmı gösteriyordu. Bunlar içeriye girer girmez o kadm hemen tav - rma değiştirdi, hafif bir gülümse- me ile ayağa kalkarak onları kar şıladı. Artık merakım gitmişti, belliydi ki kadın demindenberi o- rada bu iki delikanlıyı bekliyor - Masalarımız karşı karşıya ol « duğu için yan gözle delikanlılara şöyle bir baktım ve bakar bakmaz birisini tanır gibi oldum. Orta boylusunu ilk defa görüyordum; lâkin uzunca boylusunu herhalde bir yerde görmüş, hattâ belki de konuşmuştum. Amma nerede? O- nu nerede görmüş, nerede tanı * muştım? Duz dabilenlanın. düşünmediler türlü bulamdım. Hay kör olası şeytan hay! Bu uzunca boylu, za- yıftan delikanlınm kim olduğu - nu bana bir türlü hatırlatmıyor - du. Neden sonra, onlar kendi ma - salarmda kadınla muhabbeti ko * yulttukları zaman baktım ki o de- likanlı da tuhaf tuhaf beni süzü - yor. Bir aralık içimden yanlarına gidip: — Affedersiniz sizi tanıyaca - ğrm amma... Diye aşinalık edeyim dedim; fakat onu da yapamadım. Kadmın birasmı pek yavaş ya - vaş içmesine karşılık iki delikan- Ir duble kadehlerle rakılarını hiç durmadan biribiri ardına yuvar - İryorlar ve uzunca boylusu, orta boyludan daha sinirli görünüyor- du. Uzatmıyalım, vakit geldi, müş- teriler çoğaldı, çalgı başladı. Ba- na da artık bu gürültüden kaçmak zamanı geldi. Hesabrma bakmak için önüm -| deki pusulayı alıp tezgâha giden | garson bir de baktım bir dakika sonra önüme koca bir kadeh rakı dayadı. — Bu da nesi? — Karşıdan kiraz ettiler! — Kimler kiraz etti? — Yok mu o kadın ki otururlar yanında iki delikanlı... İşte ora - | dan... Garson önümden çekilirken ba- şımla kendilerini selâmlıyacak | bim. Felat lee çinli de başlarını başka tarafa şevir - mişlerdi. Biraz bekledim, biraz sonra o zayıftan, uzunca boylu | delikanlı ile göz göze gelince ö * nümdeki kadehi kaldırıp kendisi ne doğru uzatarak ve güler yüzle onu selâmladım. Ne dersiniz, mü- barek bana aynı suretle mukabele edeceğine yüksek sesle ve çatık kaşla uzaktan sade bir: — Eyvallah! Demesin mi? Tabii bu hal büs-| bütün merak oldu. | Biraz düşündüm, garsonu ça - Zırdım: — Karşı masaya üç rakı! Dedim. Biraz sonra garson ra - kıları oraya götürdü ve onlarla ne konuştu, ne konuşmadı, dönüp gel di, bana bir duble daha dayadı. Bu sefer garsona: — Aman, dedim, fazla oldu, i çemem, affetsinler bu kalsm! Ismarladığım son üç kadehin parasını garsona uzatırken onlar herifi acele acele çağırdılar, gene birşeyler söyleyip bana gönderdi- ler. Garson geldi, ellerini masaya dayayark: — Onu içmezse biz de bu üç kadehi yere dökeriz diyorlar! Dedi. Kadehi elime alarak ayn ğa kalktım, gene başımı öne eğe- rek; — Şerefinize efendim! Deyip onu da yuvarladım ve u- zum hayla ila manada önmizie ğe sormak için masalarına doğru yü” rüdüm. Yanlarına gelince uzunca boylu, önündeki dolu kadehi eline alarak: — Bu, dedi, aslan sütüdür, bu erkek içkisidir, bunu erkekler £ - çer! Pek birşey anlamadan gülerek: — Tabit, dedim, erkekler içtiği için biz de ondan içiyoruz işte... Kadm olsaydık madam gibi bira içerdik! — Madem ki öyledir, buraya biz geldik diye öyle iki kadehle savuşmak olmaz. erkek olan otu - rur buraya bizimle birlikte sonu- na kadar içer! — İyi amma ben sizden önce de birkaç tane içtim! — Biz de buraya gelmeden ön- i ce başka yerde yedişer duble çek- tik de buraya öyle geldik! — Neyse, şimdilik bana müsa- ade edin de başka vakit gene içe- riz... Lâkin affedersiniz biz sizin le nereden tanışıyoruz? — Erkek meclisinde oturup bi- zimle biraz daha içersen nereden tanıştığımızı anlarsın! — Canım, erkeği kadmı bıra « kın şimdi, nedir maksadını bana onu söyleyin! — Bilmezlikten geliyorsun de- gil mi şimdi? — Ne bilmezliği yahu? Benim birşey bildiğim yok; neyse dilini zin altındaki söyleyin de öğrene- lim! Bu sefer garsona döndü: — Garson, beye bir sandalya i- le bir duble daha getir! — Yok ben oturamam, ben geç kaldım, gideceğim! — Nereye geç kaldmız, çingene | çadırlarma mı, — Hangi çingene çadırlarına? — Kendi çadırlarmıza, siz İs « tanbul Çeribaşısı değil misiniz? — Hayır... Pek benzerim yok amma, nasılsa benzettiniz! Şimdi- ki Çeribaşı Bakırköyde Hazinedar çiftliğinde oturur, adı Arif ağa » dır! een ln — Ya siz hangisini söylüyorsur nuz? i — Ben Sulukuledekilerininkini söylüyorum. — Rica ederim, alayı bırakm da isminizi söyleyin! Oğlan gene kızıp yumruğunu masaya vurarak: — Bana bak, arkadaş, erkekten, çök şuraya, erkekçe konuşalım se- ninle! — Tabii, erkeğim cantm, gör * müyor musun, başımdaki fesi, dw- dağımdaki ter bıyıkları! — Bak, ben peşin söyliyeyim, a laya hiç gelemem... Ben adamla erkekçe konuşurum, bana kan “ cıkça numaralar yapma! Bu son söz pek ağırıma gitti, Hemen garsonun getirmiş olduğu sandalyeye çöktüm; sağ yumruğu" mu çenemin altına destek yapa » rak: (Devamı var) Hakiki bir güzellik tılsımı olan . Bir tuvalet sabunu Bayanlar: Sevimliliğiniz, muvaf - fakıyetiniz, teninizin tazeliğine ve güzelliğine medyundur, Cildinizin gençliğini ve yumuşak- lığını muhafaza için hergün mun- taraman yıkayıp (havalandırarak canlandırınız. Bu güzelliğin te - mini için ROSEMARY sabunu emsalsizdir. Hergün ROSEMARY SABUNU kullanınız. Devamlı bir güzellik © sırrmı anla mış olacaksınız. Başlıca bakkaliye ve parfömlerde satılır. Toptan satış için: Sirkecide Nur hanımda TURYAĞ fabrikasına müracaat. Telefon: 24442

Bu sayıdan diğer sayfalar: