10 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

10 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

imtiyazlı sosyeteler osmanlı imparatorluğu devrinde on iki tane idi ve ancak bir teki Türk sermayesile | kurulmuştu kümetimiz bunların sekizini satın aldı Sermayesi yabancı fakat dış gö- rünşü Türk olan sosyetelerden bi- ri daha ulusal bir idare olurak devlet eline geçti. Bu sosyete hepimizin bil . diği İstanbul Telefon Sosyete - sidir. Bir İskoç sermayedar gru - punun elinde bulunan bu sosyete Türk halkının cebinden vurgun şeklinde para kazanmak hususun da en ileri gitmiş olan imtiyazlı sosyetelerin başında gelmekteydi. Bu bakımdan bu işte Bayındırlık Bakanlığının gösterdiği isabet çok büyüktür, Eski devirlerde birtakım ya - bancı sermayedarlarına ana yurt ta imtiyazlar verilmiştir. Bu suret- le memleketimizde imtiyaz almış olan sermayedar sosyeteler ekseri. yetle normal şerait içinde para ka- zanmak maksadı ile gelmiş görü- nüyorlar, fakat Türk halkınm ce- binden, anlaşmalarında bulunsun veya bulunmasın, azami istifade- yi temine çalışıyorlar ve kontrol- suzluk yüzünden bunda daima muvaffak oluyorlardı. Bunun için geçen yıl içinde Ali Çetinkayanm Bayındırlık Bakanlığına geçme - siyle beraber hükümet, yabancı sb47e İL imet arasında ak: 3ösye elerle dedilmiş olan mukavelelerin ah - kâmını tatbik noktasından ciddi bir kontrola tâbi tutmuştur. Bu kontrol az zaman içinde çok fay - dalı ve önemli (ehemmiyetli) so - nuçlar (neticeler) vermiştir. , Bu arada şimdiye kadar bazı sosyetelerin muamelelerinde halk. ça şikâyeti mucip olan birçok nok! taların ortadan kalktığını hep gö- rüyoruz. Osmanlı hükümeti zamanında memleketimizde tam 12 sermaye- dar grupa bol keseden imtiyazlar verilmiştir. Bu grupların imtiyaz | mukaveleleri incelenirse bunların | ulusun ve ülkenin menfaatlerini biraz olsun düşünebilecek bir hü. kümet tarafından imzalanab'lme. sine imkân olmadığı görülür. Bu anlaşmalarda ne hükümet, ne be - lediyeler ve ne de halk nef'ine bir tek maddeyi bile bulmak hemen de imkânsızdır. Osmanlı İmpara torluğunun işte bu çeşitten olarak imtiyaz verdiği 12 sosyeteden 11 : tamamen yabancı ve yalnız bir te- ki ulusal sermaye ile kurulmuştur Bu sosyeteler için hariçten ge -! len sermaye yekünu 26,724 800! Türk Tirasıdır. | Geçen hükümet zamanında im tiyazı satın alınmış hiçbir ecnebi! sosyete yoktur. Osmanlı hüküme- ti zamanında sermayesi dışarıdan gelen imtiyazlı ve ruhsatiyeli 805- yetelerden dokuzu faaliyete geç - miştir. Ulusal hükümet zamanında im- tiyazı verilen sosyetelerin voğdmi) 18 dir. Bunlardan ancak altısımın sermayesi dışarıdan gelmiş, diğer on ikisi ulusal sermaye ile kurul - muştur. Bu kabil sosyeteler için dışarıdan gelen sermaye 5,237 500 yerli sermaye de 4,192,930 Türk lirasını bulmuştur. İmtiyazlı ve ruhsatiyeli sosye - teler tarafından şimdiye karlar ilk tesisat ve tevsiat için sarfolu - nan meblâğ — hükümetçe satn a- Immış olan rıhtım sosyeteleri Fa riç olarak — 75,395,438 Türk li rasıdır. Bu kabil sosyetelerde şe - çen yıla kadar 3,848 memu: ve müstahdem (kullanılmakta ve 3,694,430 lira maaş verilmek'ey - di, Lozan anlaşmasında murah - has heyetimizin önem verdiği iş - lerin başımda ve kapitlâsyon'arla omuz öpüşür vaziyette imtiyazlı şirketlerin durumu işi gelmektey- di. Hattâ bu sosyeteler işi bir a- ra konferansın kesilmesine sebep olacak kadar, bütün murahhas he- yetlerin üzerinde durduğu bir ö- nem kesbetmiştir. Gerek Lozan- da ve gerekse Lozandan sonra va kıa bu sosyetelerin anlaşmaların- da bazı değişiklikler yapıldı am- ma, bunu “Devede kulak!,, olarak telâkki etmek bile fazladır. Ali Çetin Kayanın başa geç - mesiyle beraber bayındırlık ba - kanlığı sosyetelerin bütün işlerine el koydu. Artık sosyeteler tarafın- dan yapılan projeler, verilen va- atlar ve çevrilen entrikalar yeç- mez olmuştu. Bayındırlık bakan lığ: artık ıslahına imkân olm'yan ve ulus hesabna bir kangran man- zarası gösteren sosyeteleri satın almakla işe başladı. Sırası gelmişken söyliyelim ki, ulusal hükümet içinde #atın alın - ! mış olan sosyeteler, inanılmıyacak kadar çoktur. Bunların adedi ü- çü demiryolu sosyetesi olmak ü- zere şimdiye kadar yedi idi. Şim di İstanbul telefon sosyetesiyle se- kiz oldu. İşte adları: Anadolu demiryollar, Aydın demiryolu, İzmir - Kasaba demir- yolu, Reji, İstanbul rıhtım sosye tesi, İzmir rıhtım sosyetesi, İs. tanbul terkos sosyetesi ve nihayet Telefon sosyetesi. Bundan başka tramvay, elek- trik ve diğer imtiyazlı sosyeteler tarifelerinde değişiklikler yapıl mış ve en önemlisi İstanbul tram- vay şirketinin İstanbul halkından fazla olarak aldığı 1.700.000 lira geri alınmıştır. Şark demiryolla rını satın alımması da mukarrer-| dir. Altı asırlık köhne Osmanlı im- paratorluğunun bol keseden ya- bancılara verdiğini buğün topla- mak ve geri almak ödevi (vazife- si) Cümhuriyet idaresine düşmüş. tür. Genel hizmetlerin devlet e- linde iyi bir şekilde işletilmesinin devlet hazinsine ne mühim bir ge- lir kaynağı olduğunu bilerek prog rami bir şekilde harekt eden hü- kümetin bunda da sonuna kadar muvaffak olacağı şüphesizdir. A, Faik Güneri HABER — Akm Postası DOĞU ANADOLUDA BİR GEZİ (6) o Panayırda Denizli ve Bayındır Ticaret odaları Başka odaların ehemmiyet vermedikleri statistiklere yerinde Sergi müdürü ile görüştükten sonra fazla bilgiler elde etmek i- çin bizzat dolaşmağı faydalı bul- dum. Gittikçe çoğalan halk ara- sına katılarak muhtelif pavyonla- rı gözden geçirdim. Serginin tam göbeğinde olduk- ça süren bir asfalt yol yapılmıştır: Sergi müdürü bu yolun pek kısa bir zamanda meydana getirildiği- ni ayrıca işaretlemişti. Yazık ki daha evvel davranarak tekmil ser- gi yolları bu şekle sokulamamış, çünkü asfalt yol haricine çıktığı- nız zaman toza bulanıyorsunuz. Yollar ne kadar sulanmış olsa ge- ne fayda vermiyor. Toprak kısa bir zamanda kuruyor. O vakit ge- ne toz dalgaları içinde yüzüyorsu- nuz, Sergiye iştirak eden resmi mü- esseseler arasında devlet demir- yolunun pavyonu çok hoş. Pavyo- nun önüne mini mini bir lokomo- tf konmuş. Seyircilere makine- nin nasıl işletildiği gösteriliyor. İnhisarlar vekâletinin pavyonu da ayrıca dikkate değer. Yapı itiba- riyle gayet güzeldir. Brükseldeki İngiliz pavyonu nümune tutularak yapılmış... Ondan daha-küçük fa- kat iç teşkilâtı itibariyle daha gü- zeldir, deniliyor. Denizli ve bayındır tecim ve en- düştri odaları mal teşhiriyle kal- mamışlar bir takım statistiklerle çevrelerinin faaliyetini anlatma- ğa çalışmışlar. Bayındır tecim o- dasının tanzim edip herkese da- ğrttığı bir statistiğe bakılırsa, ba yındırın 1935 senesi mahsulü bir milyon kilo zeytin yağ, 4 milyon kilo arpa, beş milyon kilo karpuz ve kavun, iki milyon kilo pamuk çekirdek, iki buçuk milyon yumur ta ve sairedir. Denizli tecim oda- sının statistiği daha (ziyade en- düstri kısmını teşrih ediyor. Bu statistiğe göre Denizli ilinde sekiz bin el ve ev dokuma tezgâhı var- dır ve Bu tezgâhlardan yılda 25 milyon metre murabbar dokuma çıkar. Ayrıca Denizli fabrikaları altı buçuk milyon kile un, 877 bin kile işlenmiş deri ve 200 bin kile tahan yapılmaktadır. Tezgâhlar. da yılda altmış bin işçi çalışmak- tadır. Bu iki ticaret odasının böylece statistiklerle bulundukları mmta.| günkü şekline gi - kanm tecim ve endüstri faaliyeti-! rinceye kadar tür. ni meydana koymaları pek yerin- de bir teşebbüstür. Yazık ki di. ğer iştirak eden ticaret odalaiı azdır ve bunlar da statistik usulü. ne ehemmiyet vermemişlerdir. Eğer Türkiyenin bütün tica- ret odaları arsıulusal panayıra iş- tirak ederek kendi bölgelerinin kuvvetini statistiklerle meydana koymuş olsalardı, panayırdan bek lenen büyük faydalardan biri ken- dinden elde edilmiş olacaktı Al tıncı arsrulusal panayırda bu cihe- tin temin edilmesi için şimdiden faaliyete geçilirse fena olmaz. © bir ehemmiyet gösteriyorlar memiştir. (Panayırda İstanbula) tı fabrikasıdır. Fabrikanın güzel ait birkaç dağınık firma görülü. yor. İzmir firmaları arasında en ziyade göze çarpan İzmir memur. lar kooperatifi ve bu kooperatife Sergide Şasal için ayrıca bir pavyon ya- pılmıştır. Bu pavyon Şaşaldaki Aslanağzı çeşmesinin bir küçük nümunesiyle ziynetlendirilmiş bu- lunuyor. Şaşal suyu İzmirin temiz içme suyudur. Suyun satış hakkı me- muriyn istihlâk kooperatifine ve! rilmiştir. Pavyonda dağıttıkları bir prospektöse göre Şaşal alığo- metalik, yani az madenli bir ma- den suyudur. Ve radyo aktiyomi- te derecesi yüksektir. Yalnız bu radyo abtivite hassası (soğuk çeşmeden alındıktan sonra dört beş günde onda bir kadar düşüyor imiş,, ait olan Şasal suyudur. Panayırda İzmir namma bir takım müesseseler iştirak etmiş! bulunuyor. Hüseyin Hıfzı aşma ve abajür fabrikası, Simodi kün-! duküfaürikast, Eğe KörisöiYa' fab: | rikası, Cemil kundura mağarası, saalçı Hafız Rüştü, Şık oyma ima- lâthanesi bunlar arasındadır. Ford'un İzmir acentesi de ser- giye iştirak etmiş ise de bu işt'rak pek cansız olmuştur. İki otomo- bilin dinlendiği bir garaj.. İşitti- ğime göre, Ford müessesesinin Türkiyedeki faaliyeti günden gü- ne düşüyormuş. İzmir acentesi de ancak kendi reklâmı için bu ka- darcık bir iştirake lüzum görmüş- tür, Memleketin diğer köşelerinden iştirak edenler arasında Bursa süt tozu fabrikasını, gene Bursa Hay rettin Etem biçak fabrikasını, Bursada Yaşar biraderler bıçak fabrikasını, Gaziantepte Ömer Şe- fik mensucat fabrikasını not tuta- bildim. Sergide ismini reklâm ettirme- ğe en ziyade gayret sarfeden mü- essese, Turan yağ ve süt mamulâ-| Tayyareler bu - lü türlü biçim de- ğiştirdiler ve buu ğurda o yüzlerce © kurban verildi.Bir İngiliz sinema şir- keti bu mepzu Üze- rinde bir film yap» maktadır. Resmi » miz bu filmden bir sahneye (o dittir, 1868 de, yani 67 sene önce Lilien Chal adlı adamın yaptığı tecrübeyi © gösleriyor. Motör süz bir âletle yük- sek bir kayanın üs bir pavyonu vardır. Ancak bence tuttuğu reklâm şekli hiç de'mat lâbu temin edecek gibi değudir. Pavyon Balıkpazarının temiz yağ- cılarından birinin dükkânmdan farklı değil.. Raflarda yağlar, pey- nirler, sergi olarak konmuş duru- yor. Bence, iyi bir reklâm yapıla- bilmesi için pavyona bir tersyağ makinesi konmalı ve sergiyi ge- zenlerin gözü önünde treyağ, kay- mak yapılmalıydı. Bu ciheti son- radan gördüğüm sergi müdürüne işaretledim. Pek de anlamadığım şu cevabı aldım: “Geçen sene bu gibi bazı mif- esseselerin makine işletmelerine müsaade edilmiş, halbuki makine- lerin gürültüsü halkı taciz ediyor« müş.. Onun için bu sene müsaade edilmemiştir. Gelecek sene saha bunun birkaç misli büyütüliince pavyonların arası açılacak ve o vakit makinelerin işletilmesinde mahzur kalmıyacaktır.,, Halbuki sergide kulak sağır e- -dici bir horultu olduktan başka bir de biraz sonra bahsedecöğimi müziç bir hoparlör de mevcuttur. Zannıma kalırsa bu gürültüleri bastırmak için muazzam bir fabri- kanın makinelerinin işletilmesi lâ- gelir. Burada bir küçük ay. ran makinesi sivrisinek vızıltısını andıracak bir gürültü. işittrebi- lir. Sovyetlerin pavyonu çok gü- zeldir. Yalnz kızıl rengi bulun- duğu çevre içinde az çiğ düş'iyor. Yunan pavyonu gözü okşıyan bir minyatürdür. Müdür pavyonun projesinin kendi tarafından ya- pıldığını söyledi. Her halde mu- vaffakiyetli bir eserdir. Yugoslav ve İtalyan pavyonları sergi kala- balığı içinde kayboluyor, bu ka- dar küçük ve çelimsiz. Hele ital- yan pavyonu bir Seyrisefain acen- tesinin bürosundan'pek de farklı değildir. Gayyur Bleda İstanbul tecim ve endüstri 0 | üne çıkarak uçmağa teşebbüs eden bu adam muvaffak olamamış, düşüş öle dası İzmir panayırma iştirak et-İmüştü,

Bu sayıdan diğer sayfalar: