19 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

19 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 EYLUL — 1983 HABER — Akşam Postam e 5 ORMANIN KİZİ Vehşi hayvanlar arasında ve Afrikonın balta girmemiş ormanla” rında geçen aşk ve kahramanlık. heyecan. esrar ve tetkik romanı mNo ozman Yazan: Rıza Şekib wn Karşa, Ebülulâyı kurtarmak is- terken kendisi de derin çukurun içine yuvarlanmıştı. Şimdi ne yapacaklardı ? —— İNTİK/ Tefrlka numarası: 9 Yazan: wa - NO) Prenses sarmaşıklar arasında gizlenerek kocaman saksıyı itti, mermer vazo, büyük bir hızla Hızır Reisin ve yanındaki küçük çocuğun şöyle düşünmekten kendini ala - Karşa bir ara, elleri büğründe| şacak, Ebululânm kendisin: tu: .. . .. .. uzun uzun bekliyemiyeceği ve ns| tunup yukarıya tırmanmasına im uzerine düştü ! m Şi la “ -İ kân ere yryrpal z tefrika , i mana kadar gidip, inden bir — ulâ!.. dedi, ıma bir daş r rm em Xi ep z ar er syn çak kaçını getirmeyi tasarladı. şey geliyor amma, ayaklarımı ne- (Barbarosa) tâbi olmağı nef - GE lardr. Onu tevkif etmi Fakat aradan geçecek zaman! reye geçirip sarkabilirim, diye dü sine yediremiyor. Hızıra bir) | ç Yapa kaç... day Pİ ella yerle EEMİĞ İİ iste.İ gönüyorum. suikast hazırlamıştır. Türk kor Bin musibetten artakalan bu a-| gibi bir MEL vE bekli dikleri gibi intikam almaları ihti- — Şu ağaç seni çekmez mi? sam, oeruyinn merasim mer - | damlarcı gözünüz görümes: fe -| , Aşağılam gelecek emri eki .| | kk, a kağakleğı için) O Ebululânm gösterdiği ağaç, çü diveninden içeri girerken, yu | lâketlere karşı bu derece tertibat-| yorlardı. bin in yeti Gi arar Mi kariki balkondan“ büyük bir | Wı, teşkilâtlı ve uyanık oldukları -| O Genç kadın, kafasının içi hâlâ Ek 2 g ) Ebululâ!, e mk mine ii saksı onun üzerine düşüre -| na hayret de etmemeliydi. Onlar, | uğultularla dolu, sendeliyerek bir Eb bu sese başmı kaldır dald “Vahi iler daha Bunun gib! Ke ne desisekâr, kurnaz düşmanlarm| kaç adım yürüdü. Deminki kana -| pi ei gm emire sl mon işik e a “ete , İ önden arkadan kurdukları tuzak -| peye oturdu. Dirseklerini dizleri- d en le rd v > Ey Li dallarla ka. Anita, yerinden doğruldu. Bir | Jara yakalanmamak sayesindedir) ne dayayıp başını avuçları içine) “Sn sonra ii mi? ei Ke vr v gölge gibi süzülerek somaki sak-| yi bu yaşa erişmişlerdi... aldı. Parmakları arasından bakın-| (o — Bir yerin zedelendi kedi GR Kİ Griş sının yanına geldi. Beş altı kişi tarafmdan verilip) ca, kılıçlr iki Türkün ayaklarmı| | Ebulolâ, evvelâ Bolme ii same ; Hızır Reis, küçük Hasan'ın © - | hepsi bir lâhzada işitilen yukarıki| tâ yanında gördü. Peşini bırakma.| râ bacaklarını oynatarak kendisi. > ” Gti gen y“ linden tutmuş, yavaş yavaş ilerli -| emirler üzerine Hızır'm kunt ve r demek... ni kontrol etti... - e ir 15 yordu. Arkasından gelen yerli hi-| aheste yürüyüşü şaşılacak bir şe -| O Hertinlde bir iş çıkacaktı. Bari) o — Hayır. dedi, bir şeyimi yok| di. N : ristiyanlar, ayak parmakları ucu-| kilde değişti. Hani, kaplan cinsi) kendi mahvolduğuna göre Hızı'a| galiba. Yalnız başım dönüyor. 4 mler. : na basarak, tereddütle, âdeta 86-| mahlüklarm lâalettayin zamanlar-| da bir zarar getirebilseydi... ii halde az daha uzan, Bir — ağlama ZİYOKe. ker gibi yürürlerken, o, tabanları-| daki hareketleri pek yavaştır da,| (o Manevyiatmı yokladı. denbire ayağa kalkma... — Haydi öyleyse. Bı, yere hakkiyle yapıştırarak, | bir fevkalâdelikle karşılaşma ta.| o Hayır, cesareti hiç kırılmamış.) O — Nasıl çıkacağım Karadan , —Amma dikkat et!. Çekmezse, sanki “Bu topraklar benimdir!,, nmmıyacak kadar çevikleşirler, | tr: Dur böle i Kafamm üstüne düşer, , beymizi diyerek, kabarık göğsü ileride,| iste Hızır da lâhzada bu derece a-| | “— Ölmeğe razıyım.. Fakat) & Karşa aslanlarımı, bier ifitimale | parçalanır. bütün yelkenlerini müsait bir rüz- tikleşmişti. şunu bir yaralıyabilseydim... Ya -| karşı, çitin yanlarma az iğ Merak etme, ben-yakalarmı gâra açmış bir gemi ihtişamiyle imşek gibi süratle yukarı ba-| zık... Yazikem; daha iyi bir çi e. ilerliyordu. Kollarını gövdesinden gr Biştiğimü gördü. Yegâne tesellisi şuydu: temin etmesine imkân yoktu, Şim- Karşa bu ağacı iki eliyle yaka- biraz ayırarak, adımlarının atılı - Sağa kaçmak, elbette daha kolay- “.— Bende beceriksizlik yok...) di, daha emin düşünebilir ve de- lıyarak yavaş yavaş sarktı. şına göre sallıyordu. o Sonradan! gd, Fakat çocuğu da kurtarmak i-| Doğru attım... Fakat, bu ağır ada-| ha emin iş görebilirdi. ” Ebululâ kollarmı Kaldırdığı Tahadayılar tarafıma» taklit edi-| cin sola fırladı, mm öyle çevik olabileceğini he - Ebululânm hareketsiz kalışı) halde Karşanm ayaklarma yetişe- lip de kurusıkılaşan, zevki kaçan | e saplıyamadım. beş-on dakika: sürdü, Sonra yavaş miyordu. lamak mecbürişe » bu aslanca yürüyüş, * o'zamanın| yapıştığı esnada, koskoca mermer (Bir iki dakika bu vaziyette kal yavaş doğruldu. Ayağa kalktı | tindeydi. "Asri tehlike Büradaydı. bahadır ve cenkçi Türklerine pek saksı, taş basamaklar üstünde dı. Kendisini yeniden yok'adı. Kolla .| Zıplıyabilse'de, ayağımı yakaladığı Yaraşırdı. Diğer korsanların hare-| tuzla buz oldu. “— Acaba şimdi bana ne yapa-| rını kaldırıp indirdi; bacaklarımı) zamanki sarsmtıya ağsç taham « ketleri de Hızırınkine benziyor - Anita'nın beyninde şimşekler | cak?,, büküp açtı. mül edebilirse kurtulmtüşler de - du. çaktr. Gözleri karardı. Bayılacak| © Salondan doğru koşuşmalar o-| | — Bir şeyim yok Karşa. Ken.) mekt. Alsilalde, Bam kendi. Prenses, © heyecanlı ânında| gibi sendeledi... İsabet ettirrme - luyordu. Kocasınm ve Kont d' Am. dimi çok iyi hissediyorum. si, bem Karşa belirsiz bir vazi madı: “— Ne ağır adamlar... Bu ka - dar yavaş hareketli olmalarına rağmen, çevikliği icap ettiren kor- sanlıkta nasıl muvaffak olmuş - diğini görmüştü... Attığı vazo kendi başma çarpmış gibi manen sarsıldı. Bu beklenilmiyen düşüş, yerli- leri her ne kadar şaşırttı, bozgu - bro'nun telâşlr adımlarını sezdi. Soluk soluğa: — Ah, ne yaptınız, ne yaptmız prenses... — diyorlardı. — Hem bizi, hem kendinizi mahvettiniz... Bu kadar hodbince bir korkak- — Mükemmel, o halde dur ba- kalım. Çukur, çok geniş değildi. Üstü ne konulan ince dalların aralar. yapraklarla kapanmış ve bunların yete düşmüş Karşa sıkı tutunduğuna iyfes Kani olunca: — Haydi Ebululâ! Zıpla! A . yaklarıma tutunduktan sonra ya« vaş yavaş tırman, dedi. i na uğratıp dört yana dağıttıysa p ilemi lar, şaşılır...,, | da, korsanların soğukkanlılığını| İrğa karşı, hırs içinde “alçaklar!,, da emi bogeak Mim Ebululâ zıpladı. Fakat netice Hızır, merasim merdivenlerini | asla bozmadı, diye düşünmekle beraber, sarar - ole GE, yu ği hiç de umdukları gibi çıkmadı. çıkmağa başladığı zaman göz Anita'nın hâlâ şaştığı, iki genç| mış olan yüzüne Masum ve ağla - buranm eğreti bir kuyu d pağı Daha Karşanm ayağını yakala tahminiyle tasarlayıp şu kararı) korsanı ileri doğru fırlıyarak, | maklı bir ifade vererek başmı kal.) olduğuna kolaylıkla hükme: sa masiyle çukurun dibine düşmesi verdi: taraçanın altındaki sütunlara ve! dırdı. iş di. Ebululânm > * | biroldu ve Karşa da beraber. “ — İlk sahanlığı geçtikten son.| sarmaşıklara bir yaban kedisi & Fakat buna hacet kalmadı. 2; | bakkı vardı. O, burasını her vin 208 Devamı var) ra üçüncü basamağa varınca sak- gibi toprak sanmış ve üzerinde, GN DA sıyı itmeliyim... Dördüncü basa - süratiyle tırmanmaları, saksı yer» de parçalandıktan belki üç beş sa- ra, aşağıdan, korsanların bir bü - yüğü, teşrifat kaidelerine pek ri - emin adımlarla yürümek istemiş. makta vazo, onu da, çocuğu da e-| niye sonra kendi yanına varmala-| ayet etmeden (1?), seslendi: ti. Netice hiç de umduğu vi zecek... Doğruşu, bu yumurcağı | rr, tehdit edici heybetleriyle üze -| o — Hey, prens! Prens! çıkmamış ve nihayet kuyunun di. öldürmek istemezdim amma, bir| rine yürümeleriydi. Kocası, telâşla balkona yak - bini boylamıştı. aş HM A Rp E PR masum kanı akacak diye, teşeb - Kılıçlarmı sıyırıp, prensesin) laştr. Karşa ayaklarını sağlam bir ye- AG vom büsümden vazgeçemem... Eğer Hızır sağ kalırsa nice yüzbinlerce hırsitiyanın kanına girecektir, kim bilir... ân. Bir,. iki .. üç... Haydi, cesaret... İşte ân bu! yanında, aşağıdan alacakları em- re müheyya, aleste durdular, İçlerinden biri: — Kadınmış be... — dedi. Öteki, kaşlarını korkunç bir su- — Oristi? —Reis: “Üzülmesin, gelsin", di. yor. Kaza olduğu anlaşıldı... Kont da aşağı insin buyuruyorlar... Mü- zakere bâşlıyacak... re geçirerek baş aşağı kuyuya sar- kabilmiş olsaydı. İş çok kolayla haksız bir şüphe altında kalsay - dmız?... IDARE EV Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbal 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 24872 idare ve ilân < 24870 Prenses, merasim merdivenin -| rette çattı: Amirlerinin bu cümlelerini du-| o Genç kadın, hiddetle başmı kal. ABONE ŞARTLARI den çıkan kafilenin muntazam yü.| Oo — Bile bile mi attın, söyle... yunca iki genç korsan, derhal, kı-| dırdı. Masum ve bigünah halinden Türkiye Ecnebi rüyüşünü iyi hesaplıyarak vazoyu sarmaşıklar arasından aşağı yu - Anita, hıçkırır gibi yaptı... Gene birinci korsan: lıçlarını kma soktu. o Göğüsler ileride, (başlar geride, adımlar eser kalmamıştı. Küllenmiş bir a- teşin üzerinden ansızın rüzgâr Senelik 1400Kr. 2700X,, 729 0. 300 ii varlamıştı. — Gözetlemek için sokuldu da| kunt, kollar gövdeden azıcık ay -| geçmiş gibi, deminki soluk yüzü)! İLAN, TARİFESİ Hürmeten sekiz on basamak ar-| çarpıp düşürdü galiba... Nene ge-| rık, salon kapısma doğru aheste | kızardı. i| | mesmi ilanların 10 kurusu? kadan gelenlere hiçbir zarar ol - mıyacak, oağır mermer cisim, yalnız Hızır'la çocuğun başında! bir belâ yıldırımı gibi patlıyacak- tı, Fakat, tam o ânda acaba ne ol- du?... Yaprakların hışırtısı mı, yoksa, daha geriden gelip saksı - nn düştüğünü gören korsanların kulak zarını delen şöyle haykırış- rek erkekleri gözetlemek senin be?... Aşağıdan sesler geliyordu: — Çok şükür, birşey olmadı. — Kim düşürdü bunu yahu?... — Balkonda yalnız prenses var. — Zenci köleyi ezen uğursuz vazonun ötekisi... — Kaza, Kaza... Anlaşılıyor, aheste yürüdüler, Sanki hiç birşey olmamıştı. Güya deminki yaban kedileri onlar değildi... Anita, gene alnını avuçları içi- ne aldı. Kocasiyle kont, ona şimdi te - selli verir gibi sözler söylüyorlar « dı: — Bir kaza oldu, fakat geçti! Üzülmeyin, sinirlenmeyin, pren - Fakat iradesi galebe çalarak sustu, Az daha düşüncesini orta - ya koyacaktı. Diyecekti ki: “— Haksız değil, haklı şüphe... Çünkü onu öldürmek istedim... Hâlâ da istiyorum... Hem de bu gece... Bu gece!.. Mutlaka bu ge- ce odasına gireceğim... Onu öl - düreceğim...,, Eğer ağzmdan bunu ör Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matboası KUPON 248 ları mı Hizir; ikaz etti; Fakat, bunu yerliler söylüyor -| ses... Sizin için korkuyorduk..! bütün plânı altüst olurdu. 19-9.935 —Dikkat!1! lardı. Biz erkeğiz, bize birşey olmuş za-| © Soğukkanlılığnımuhafaza edip — Yukarı bak!!! Korsanlardan ses çıkmıyor, he-| rar yok, fakat, maazallah, ya siz gene başını avuçları içine aldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: